Erciyes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, iyot eksikliğine bağlı oluşan guatr hastalığından korunmanın en önemli yolunun iyotlu tuz kullanımına dikkat etmek olduğunu söyledi.
Aynı zamanda Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Uzmanı olan Prof. Dr. Keleştemur, "İyotlu tuz paketinin koyu renkli olmasına, güneş almamasına ve imal tarihinden itibaren 6 ay süre geçmemesine dikkat edin" dedi. İyodun tiroit bezinin fonksiyon görmesi için temel maddelerden birisi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, şöyle konuştu:
"Tiroit bezi kandan tiroit hormonlarını alır. Tiroit bezi vücudun enerjisini ve metobilizmasını sağlar. Yani tiroit hormonları olmadan hayatın devam etmesi mümkün değil. İyot eksikliğinin yol açtığı tiroit en yaygın hastalıklardan birisidir. Bu hastalıktan korunmak için iyotlu tuz kullanımına dikkat etmek gerekiyor."
GÜNEŞE MARUZ KALMAMAMLI
İyotlu tuz alırken bazı konulara dikkat edilmesi gerektiğini belirten Keleştemur, şöyle devam etti: "Bakkal ve marketlerden iyotlu tuz alırken, tuz paketinin güneşe maruz kalmadığına dikkat edin. Çünkü güneşe bakan dükkanlar var, güneş, tuzdaki iyotun uçmasına neden oluyor. İkincisi poşetin koyu renkli olması lazım. Tuz bozulmaz, ama içerisindeki iyot uçar. O bakımdan iyotlu tuz alırken üretim tarihinden itibaren 6 ay geçmemesine dikkat edin. Eğer mümkünse tuz koyu torbada olsun. Çünkü guatr önemli, hayat boyunca devam eden bir sağlık problemi."
15-12-2008, 20:56
sarıkanarya_41
İngiltere’de, gebelikte Down sendromunu saptamak için yapılan testlerin yaygınlaşmasına rağmen, Down’lu çocukların sayısının arttığı belirtildi.
İngiltere’de bu alandaki testlerin uygulanmaya başladığı 1989’da 717 Down sendromlu bebek dünyaya gelirken, bu sayı 2006’da 749’a çıktı. Down Sendromu Derneği, test sonuçlarının pozitif çıkmasına rağmen ailelerin bu bebekleri neden dünyaya getirdiklerini anlamak için 1000 aile arasında araştırma yaptı.
Araştırmaya katılanların beşte biri, Down sendromlu bir tanıdıkları olduğunu belirtirken, üçte biri dini ve kürtaj karşıtı inançlarını öne sürdü, yüzde 30’u da son yıllardaki gelişmelerle Down’lu çocukların hayatlarının artık daha kolaylaştırıldığını söyledi. Hemen her beş kişiden biri de testlerin sonuçlarına inanmadığını belirtti.
Down sendromlu bebekleri tespit etmek için testlerin yaygın olarak uygulanmaya başladığı 1989’da Down’lu bebeklerin sayısı 717’den, 1990’ların başında 594’e düşmüştü. Ancak son on yılda Down sendromlu çocukların sayısı arttı.
Milli Down Sendromu Sitogenetik Kayıtları’nın verilerine göre, 2000 yılından bu yana Down’lu bebeklerin oranı yüzde 15 yükseldi.
15-12-2008, 20:57
sarıkanarya_41
Batı Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, erkeklerin sperm hücrelerindeki azalmaya ek olarak, testis kanseri oranı da hızla artıyor.
Günlük yaşamda herkesin bilerek ya da bilmeyerek kullandığı kimyasal maddeler,erkeklerde sperm hücrelerinin azalmasına sebep oluyor. Sperm hücrelerinin azalması da testis kanseri olasılığını artırıyor.
15-12-2008, 20:57
sarıkanarya_41
Korkmadan gülmek, özgüven, başarı, mutluluk,takım oyununda birliktelik ve verimliliğin artışını sağlar. İşte korkmadan gülümseyebilmeniz için bazı ipuçları...
Güzellik kavramı görecelidir. Yüz güzelliği de göreceli olmakla birlikte gülmek tüm kişilerin günlük hayatlarında asla vazgeçemeyecekleri bir olgudur. Mutluluk, eğlence, arkadaşlık ortamları esprili ortamlar insanları neşelendirir ve gülümseme yüzümüzden eksik olmaz hatta kahkahalara boğulduğumuz anlarımız bile olur.
Bireysel ve sosyal ilişkiler de güler yüzlü insanların ne kadar sevgi ve saygı gördüğü ve çalışma ortamlarına karşısındaki bireylere pozitif enerji yaydıklarına hepimiz tanık olur ve bu kişileri hep takdir ederiz. Ayrıca güler yüzlü ortamlarda çalışan insanlar ve kurumların başarılı olması üst düzeydedir. Peki, Niçin Gülmekten Korkmaktayız?
1-Bireylerin sosyal,ailesel ya da işsel sorunlarından kaynaklanan etkenler.
2-Bireyin başarısız olması, başarılı olamama korkuları
3-Aile, eğitim hayatı ve çalışma hayatındaki edinilmiş ve yerleşmiş karakterler
4-Yüz güzelliği
5-Ağız ve Dişleri ile ilgili problemler v.s Korkmadan gülümsemek yüz ve ağız bütünselliğinde düşünüldüğü zaman;
1-Diş
2-Diş etleri
3-Dudaklar
4-Çenelerin karşılıklı ilişkileri
5-Çeneler ve dişlerin yüz boyutları ile ilişkileri çok ön plana çıkmaktadır.
Korkmadan gülen bireylerde yüz güzelliğinde ve gülme anında en çok fark edilen dişler ve dudaklardır. Bu anlamda güzel görünmenin anahtarı olarak diş-dudak ilişkilerinden bahsetmek daha doğru olacaktır.
Diş güzelliği
1-Düzgün sağlıklı dişler.
2-Sağlıklı dişetleri.
3-Dişler ile üst ve alt dudakların ilişkileri oranları çok önemlidir.
Çürüksüz açık renkli ve çapraşık olmayan ön bölge alt ve üst dişlerde tebessüm anında dişlerin 1\5 kesici kenarları gülme anında ise en fazla diş eti sınırına kadar olan bütünü görülmektedir. Bu esnada olarak ve öne fırlamış diş eti görünümü varsa bireyin gülmesi çirkinleşir. Bununla birlikte diş ya da diş etlerinde konum olmamakla birlikte ince dudak yapılarında gülmeyi çirkinleştirir.
Korkmadan gülebilmenin en önemli etkeni olarak belirlediğimiz yüz güzelliği bütünselliğinde diş-diş eti-dudak ilişkilerindeki tüm sorunlar ideal sıralara getirdiği zaman insanlar korkmadan gülebilirler. Bu çalışma bir ekip işidir.
1-Dişlerin çapraşıklığı-ortodontistler
2-Diş tedavileri-diş hekimleri
3-Diş eti hastalıkları-periodontologlar
4-Estetik diş düzenlemeleri-Estetik protez uzmanları
5-Damakların ve diş etlerinin fazla görünmesi-çene cerrahisi
6-Diş-Dudak ilişkilerinde dudak ilişki bozuklukları plastik cerrahi tarafından birlikte değerlendirilerek bireye en güzel gülme düzenlemesi planlanır ve çok başarılı uygulamalar yapılabilir. Bu ilişkide hekimlerden bir tanesinin bile takım içinde olmaması ideal gülüşün başarısını doğrudan etkilemektedir.
Anlatıldığı gibi planlanan tedavide kusursuz hatlar ve çizgiler ile bireyler korkmadan gülebilirler.
Korkmadan gülmek, özgüven, başarı, mutluluk,takım oyununda birliktelik ve verimliliğin artışını sağlar. Ayrıca kişinin özgüveni ve mutluluğu ise yakın çevresine ve ailelerine tarifsiz bir katkı sağlar.
15-12-2008, 20:58
sarıkanarya_41
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünün(KSGM), "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü"dolayısıyla gerçekleştireceği etkinlikler kapsamında, tren bileti alana kadına karşı şiddeti önleme konusunda bilgilerin yer aldığı broşürler verilecek.
Kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda toplumda farkındalık yaratmayı amaçlayan KSGM, bu yıl TCDD ile işbirliği yapacak. Bu kapsamda, Türkiyegenelindeki garlara "kadına karşı şiddet suçtur, göz yumma sessiz kalma"sloganı bulanan afişleri asılacak. Kadına yönelik aile içi şiddetle mücadelede erkek katılımını ve katkısını sağlanmayı amaçlayan KSGM, toplumsal duyarlılığı artırmak amacıyla billboard, afiş ve broşürler hazırladı. Sağlıkocakları, okullar, toplum merkezleri ve halk eğitim merkezleri gibi kamuoyunun dikkatini çekebilecek mekanlara 17-30 Kasım tarihleri arasında asılacak vedağıtılacak afiş ve broşürler 81 ile gönderildi.
Kadına yönelik aile içi şiddetin suç olduğu, göz yumulmaması, sessiz kalınmaması mesajının toplumun tüm kesimlerine ulaştırılması amacıyla 3 spot film çekildi. Filmler ulusal ve yerel kanallarda gösterilecek. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları yapılan işbirliği kapsamında dahazırlanan 7 banner bölge müdürlüklerine asılacak, 2 bin afiş gar veistasyonlarla, trenlerde sergilenecek, 50 bin bilgilendirici broşür ise gişelerde biletlerle birlikte yolculara dağıtılacak. Ankara, İstanbul, İzmir, Gaziantep, Trabzon ve Şanlıurfa belediyelerinegönderilen afişler de 19-25 Kasım tarihleri arasında bilboardlarda yer alacak.
NEDEN 25 KASIM 25 Kasım'ın "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçinUluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesinin temelinde trajik bir öykü yeralıyor.1960 yılının 25 Kasımı'nda Dominik Cumhuriyeti'nde diktatörlüğe karşımücadele eden 3 kız kardeşin (Mirabel Kardeşler) tecavüz edilerek öldürülmesi üzerine 1981'de, Latin Amerikalı ve Karayipler'den Kadın Grupları 25 Kasımı "Kadına Yönelik Şiddete Hayır Günü" ilan ederek, uluslararası kadındayanışmasına katkıda bulundu. Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler 17Aralık 1999'da 54. Genel Kurul Oturumunda, 25 Kasım'ın "Kadına Yönelik ŞiddetinOrtadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesine karar verildi.
15-12-2008, 20:58
sarıkanarya_41
Uzmanlar, düşüncesiz patronların iş ortamını daha stresli hale getirmekle kalmayıp, çalışanların kalp hastası olma riskini artırabileceğini de öne sürdüler. İsveçli uzmanlar, kötü yönetici ile ciddi kalp hastalıkları riski arasında güçlü bağlantı buldu. Bu risk, kişi aynı işte ne kadar uzun süre kalırsa
o kadar artıyor.
Mesleki ve Çevresel Tıp dergisinde yayımlanan araştırmayı yapan uzmanlar, iş yerinde hafifsenmenin ve destek görmemenin strese neden olabileceğini ve bunun da çalışanı sigara içmek gibi sağlıksız davranışlara itebileceğini belirttiler. Karolinska Enstitüsü ve Stockholm Üniversitesi'nden uzmanlar bu son araştırma için, Stockholm bölgesinde çalışan 19 ile 70 yaş arasındaki erkeklerin kalp sağlıklarını yaklaşık 10 yıl boyuncu inceledi. Araştırma süresinde ölümle sonuçlanan ya da sonuçlanmayan 74 kalp hastalığı vakası meydana geldi.
Araştırmada ayrıca, katılımcılardan yöneticilerinin iletişim kurmada ne kadar iyi oldukları ya da personel için hedefleri ne kadar net belirleyebildikleri gibi yönetim tarzlarını değerlendirmeleri istendi. Bu değerlendirmenin sonucunda da, yöneticilerini ehil bulmayan çalışanların kalp krizi geçirme riski yüzde 25 olarak saptandı. Aynı işte uzun süre çalışanlar içinse bu risk yüzde 64 çıktı.
15-12-2008, 21:09
sarıkanarya_41
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Belçika'nın Gand Üniversitesi uzmanları, yüksek tansiyon sorunu olan hastaların böcek yemelerinin yararlı olacağını, bu yönde araştırmaların derinleştirildiğini açıkladı.
Yüksek tansiyonu olan insanların kalp rahatsızlıklarına daha açık olduklarını, tansiyon düşürmek ve denge sağlamak için ihtiyaç duyulan bazı
proteinlerin böceklerde bulunduğunu belirten Belçikalı biyoloji ve tıp uzmanları, yaptıkları deneylerin bunu kanıtladığını belirttiler.
Günümüzde kullanılan tansiyon ilaçlarında bazı sentetik katmanlar bulunduğunu ve bunların çeşitli yan etkilerinin görüldüğünü anlatan uzmanlar,
araştırmaların, söz konusu yan etkilerin, böcek tüketimiyle engellenebileceğini gösterdiğini ifade ettiler.
Uzmanlardan Lieselot Vercruysse, araştırmalarda, böceklerdeki proteinin tansiyon istikrarında etkisini sabit gördüklerini, bu keşfin yeni araştırmalara
temel oluşturduğunu kaydetti.
Gand Üniversitesi yetkilileri, Batı kültürlerinde böceklerin gıda sektöründe tüketimine sıcak bakılmadığının bilincinde olduklarını, ancak söz
konusu böceklerin insan organizmasının ihtiyacı olan protein, enerji, maden ve vitamin kaynağı oluşturduğunu söylediler.
15-12-2008, 21:09
sarıkanarya_41
İspanyol bilim adamları, vücutta doğal olarak oluşan bir enzimin miktarını arttırmanın, hücrelerin ölümüne engel olacağına, daha uzun, sağlıklı ve yaşam dolu bir hayata imkan sağlayacağına inanıyorlar.
Vücuttaki telomeraz proteini, kromozomların sonunda bir ayakkabı bağı gibi davranan ve onları çözülmekten kurtaran koruyucu başlığın muhafaza edilmesine yardımcı oluyor.
İnsan yaşlandıkça hücreler bölünüyor, bu koruyucu başlıklar yıpranırken kısalıyor ve hücrelerin ölümüyle büyük hasar görüyor. İspanyol bilim adamları, vücudun doğal telomeraz düzeyini arttırmanın onu gençleştireceğine inanıyorlar.
Madrid’deki Ulusal Kanser Araştırma Merkezi’nden bir ekip, bu teoriyi laboratuvar fareleri üzerinde denedi ve genetik mühendisliğiyle telomeraz düzeyleri 10 kat arttırılmış olanların, normallerinden yüzde 50 daha uzun yaşadıklarını gördü.
Araştırmanın başında yer alan Maria Blasco, New Scientist dergisine yaptığı açıklamada, bu enzimin “normal, ölümlü bir hücreyi, ölümsüz bir hücreye” çevirebileceğini belirterek, aynı yaklaşımın özenli ve dikkatli bir biçimde gösterilmesi durumunda, insan yaşamının da uzatılabileceği konusunda iyimser olduğunu kaydetti.
Maria Blasco, “Farenin yaşlanmasını erteleyebilir ve yaşam süresini arttırabilirsiniz. Ancak insanlar üzerinde bunu yapmak çok daha zor” dedi.
Telomerazın arttırılmasıyla ortaya çıkan sorunlardan birisi de kanser riskinin çoğalması.
Kanser ilaçları sayesinde bunun üstesinden gelinebileceğini ifade eden Dr Blasco, enzimleri arttırılan farelerde, derialtı yağlanmasının azalması ve daha fazla glikoz toleransı gibi başka olumlu sağlık etkilerinin de görüldüğüne işaret etti.
15-12-2008, 21:09
sarıkanarya_41
13 bebeğin ölümüyle ilgili İzmir Adli Tıp Kurumu araştırmasını tamamladı. 11 bebek mamadaki bakteriden, 2'si doğal nedenlerden ölmüş
Ege Bölgesi'nin en büyük hastanelerinden olan Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hastalıkları Kliniği'nde bir gecede 13 bebeğin hayatını kaybetmesiyle ilgili İzmir Adli Tıp Kurumu araştırmasını tamamladı. 11 bebeğin mamadan bulaşan 'entero bakteriyel kloseye'den, 2'sinin ise doğal nedenle öldüğünü belirlendi.
İzmir'deki Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hastalıkları Hastanesi Yeni Doğan Ünitesi'nde 20-21 Eylül gecesi 11 saat içinde tamamına yakını premetüre 13 bebeğin yaşamını yitirmesi, kamuoyunda tartışma yaratmıştı. Kamuoyunda büyük tedirginlik yaratan olayın patlak vermesi üzerine bebeklerin öldüğü Yeni Doğan Ünitesi karantinaya alınmıştı. İzmir Sağlık Müdürlüğü yetkilileri, bebek ölümlerinin nedenini saptamak için Yeni Doğan Ünitesi ve hastaneden örnekler alınarak laboratuvarda inceleme başlatırken, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı da olayı soruşturdu.
Ölümlerle ilgili İzmir Adli Tıp Kurumu'ndan rapor hazırlaması istendi ve ayrıca Sağlık Bakanlığı'ndan gelen bilimsel heyet ve müfettişler de ayrı bir inceleme inceleme başlattı. İzmir Adli Tıp Kurumu Başkanlığı, bebekler üzerinde yaptığı otopsi ve bakteriyel incelemeyi sonuçlandırdı. Yazımı tamamlanan rapora göre, 11 bebeğin ölüm nedeni bağırsaklarında rastlanılan bakterinin neden olduğu kesinleşti. 'Entero bakteriyel klose' ölen 11 bebekte tespit edilirken, 2 bebek için ise 'normal ölüm' raporu düzenlendi.
'HASTANE KUSURLU'
Uzmanlar, hazırladıkları raporu İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı ve Sağlık Bakanlığı'nın Bilimsel İnceleme Kurulu'na gönderdi. Raporda, yetişkin bir insanda olabildiği gibi bebeklerde de bağırsaklara yerleşen bu bakterinin, bebeklerin hayatlarını kaybetmesine neden olduğu belirtildi. Adli Tıp Uzmanları, bağırsaklara yerleşen bakterinin, bu serviste çocukların beslenmesi için kullanılan mamadan girmiş olabileceğini belirtti. Uzmanlar, fabrikasında tamamen steril ortamda 1 litre olarak hazırlanan bu mamaların hastanede, bebeklere günlük verilecek 200 gramlık hale getirilmesi sırasında veya bölünmüş mamanın konulduğu şişeden bakterinin bulaşmasının neden olduğunu söylediler. Yazımı tamamlanan raporda, bebek ölümleriyle ilgili olarak hastanenin kusurlu olduğu belirtildi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı ve Sağlık Bakanlığı Kurulu, rapora göre soruşturmayı şekillendirip, tamamlayacak.
15-12-2008, 21:10
sarıkanarya_41
Yüz, alın ve göz çevresi çizgilerinin belirginleştiği, kaş, yanak, çene altı ve boynun sarktığı, göz kapaklarının yağ torbacıklarının belirginleştiği bir hal alır ve sonuç olarak daha yaşlı, yorgun ve çökmüş bir görünüm kazanır. Türk Böbrek Vakfı Hizmet Hastanesi Dr. G. Sevin Özgül, yeni çıkan yüz gençleştirme operasyonlarıyla artık gençleşmenin hayal olmadığını söylerek hanımlara müjde veriyor. Göz Kapağı Estetiği Yaş ilerledikçe üst göz kapağı derisinde bollaşma, kaş ile birlikte, bollaşan bu deride aşağı doğru sarkma oluşuyor. Alt göz kapaklarında ise deride bollaşma, kırışıklık ve göz altı torbalarının belirginleşmesi dikkat çekiyor. Göz kapağı estetiği ameliyatları alt ve üst göz kapağındaki fazla deri ve yağın alınması işlemine dayanıyor. Dermabrazyon Dermabrazyon, deri yüzeyindeki pürüzlü görünümü azaltmaya yönelik olarak uygulanan deriyi zımparalama işlemidir. En sık olarak, iyileşen sivilcelerin bıraktığı izlerin ya da deriden kabarık yara izlerinin azaltılması için uygulanıyor. Dermabrazyon işlemiyle derinin en yüzeysel tabakası soyuluyor. Böylece yeniden oluşan deri tabakası daha pürüzsüz ve gergin oluyor. Kimyasal Peeling Kimyasal peeling işlemiyle cildin yıpranmamış, sağlıklı olan tabakasını örten yıpranmış tabaka, özel peeling solüsyonları ile soyularak ortaya çıkarılıyor. Sonuç ise daha canlı, taze ve gergin bir cilt oluyor. Yüzeysel tabakadaki hücrelerin dökülmesi, yeni deri hücrelerinin yapımını hızlandırdığından, cilt yüzeyi daha taze hücreler ile kaplanmış oluyor. Botox
Botox mimik kaslarının hareketi ile ortaya çıkan yüzdeki kırışıklıkları azaltmak amacıyla en çok uygulanan yöntemlerden biri. Mimik kaslarının hareketleri sonucu alında, göz çevresinde, kaşlar arasında ve ağız çevresindeki kaslar Botox ile felç edilerek kırışıklıklar yok ediliyor. (Milliyet)