Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Printable View
Bu aşk sana bir beden büyük küçük kız...
Uğraşma, sana bu renk yakışmıyor...
Sen kırmızının en çok yakıştığı dudaklara sahipsin,
bak, sana siyah öpücükler veriyorlar...
Sen, sevildiğini duymanın en çok yakıştığı kulaklara sahipsin,
bak, sana susuyorlar...
Her yeni yolculuğun başladığı an
bir kez daha bilirdim öncekilerden daha çok acıtacağını...
Her dalgadan biraz daha fazla ürkerdim,
biraz daha fazla korkardım
her sarsıntıda gemilerimin alabora olmasından...
Ve her fırtına biraz daha fazla üşütürdü içimi,
her yeni esintide daha fazla diken diken olurdu tüylerim...
Korkularım her yolculukta karabasanlara dönüşmeye başlardı...
Alışmıştım buna...
Ne kadar gariptir değil mi alışmışlık...
Korkuya alışıp;
içinde minicik şüpheleri bile barındırmayan sevdalarda
ne yapacağını bilememek...
Yalnızlığa alışıp, "bak ben yanındayım"lı cümlelerde
kendini zavallı hissetmek...
"Yolcu"luğa alışıp "yanımda kal"ların
değerini bilememek ya da...
Unutulmuşluklara aşk adını koyar olduktan sonra
değişmeye başlar her şey...
Artık acıyla kavrulur yüreğin ve kimse ellerine alıp üflemez ona,
bir kış akşamında aşıkların kestanelere yaptıkları gibi...
Hiçbir serzeniş duyuramaz sesini...
Hiçbir bekleyişte sıkılmazsın, asla gelmeyeceğini bilsen bile...
Aşıksındır artık, kandırılmışsındır...
Zaten yalnızlığının söylediği en büyük yalan değil midir aşk?
İnanırsın sonuna dek...
İnanırsın yalnızlığın son bulana dek...
Sözlerim sana küçük kız...
Yüzüme bak...
Ve bana onu sevdiğini söyle...
Ona her hayal kırıklığında daha fazla bağlandığını...
Onu her nefretinde daha fazla arzuladığını...
Onu her terkedilmişlikte daha fazla özlediğini...
Durma söyle...
Hem de bana söyle, "yolcu"ya...
Kaptanın özlemini kim daha iyi anlayabilir ki tayfalarından başka...
Küçücük yüreklerden daha iyi kim hissedebilir ki...
Kocaman sevdaların acısını...
Bu aşk sana bir beden büyük küçük kız...
Uğraşma, sana bu renk yakışmıyor...
Sen kırmızının en çok yakıştığı dudaklara sahipsin,
bak, sana siyah öpücükler veriyorlar...
Sen, sevildiğini duymanın en çok yakıştığı kulaklara sahipsin,
bak, sana susuyorlar...
Sen her şarkıda hatırlanmanın
en çok yakıştığı isme sahipsin, bak unutuyorlar...
"Yüzünü dökme küçük kız " diyor birileri,
"bir tek sen misin unutulan sevilmeyi ? "...
Sen de geçmişim saklı küçük kız...
Sende kandırılmışlıklarım,
sen de acıtılmışlıklarım,
sen de tüm kaybolmuşluklarıma sebep olan
meçhule giden yolculuklarım...
Bak dünyanın ucuna geldin...
Birazdan aşağıya düşeceksin,
birazdan kaybolacaksın sonsuzlukta...
O zaman kimse hatırlamayacak seni
ruh ikizinden başka...
Kimsenin kolu uzanmayacak boşluktan seni kurtarmak için
ve kimse atmayacak kendini o meçhul karanlığa
seni bulabilmek umuduyla...
Yalnızca ben olacağım...
Önce seyredeceğim düşüşünü acıyla...
Sonra yenik düşecek "onsuz da yaşanır"larım...
Birden bırakacağım kendimi...
Ölümüm olacaksın o zaman, bir kenarda unutulmuşluğum...
Ta ki yeni bedenlerde can bulana dek...
Sonra seveceksin beni
çünkü anlayacaksın yokluğunu paylaşabildiğimi...
Sonra aşık olacaksın bana
çünkü anlayacaksın dökük yüzündeki solgun bakışları
en iyi benim anlayabildiğimi...
Sonra unutacaksın beni,
fark edince seni "yolcu"luğumdan daha fazla istediğimi...
Sonra sonsuz bir uykuya dalacaksın onun omzunda...
Sonra acıyacaksın onun suskunluğunda...
Sonra yeniden dökeceksin yüzünü,
dünyanın ucunda yalnız kaldığında...
Aşk tatlı bir sarhoşluk...
Bazen ufak bir yudumu yeter başını döndürmeye;
bazen kadehler dolusu etkilemez seni...
Çözüm doğru zamanda doğru içkiyi bulabilmekte...
Ve sen önündeki boş şişeler dolusu içmişliğin arasında
kendinde olacaksın, benden bir yudum almadığın için....
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
sesi soluğu kesilmiş bir aşkın ortasından yürüyoruz
acılarımızı saramayacak kadar uzağız artık
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
kirpiklerimizde beslenen düşler,
yeni doğacak sevgililere miras
düşünüyorum da,
belki biz sevgiyi değil, hep ayrılığı büyüttük seninle
çıplak bedenlerimizden akan özlemler yanılttı bizi
yağmur yağarken anımsadığın ben değil,
yalnızlığındı belki de
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
ve ben yalnızlığını bile özledim desem,
beni duyamayacak kadar sessizsin artık
nakaratındayım anıların
beni bu gece dehlizlere sürükleyen Timur Selçuk,
babasının şarkılarını söylüyor
öyle hüzünlü, öyle hasret, öyle tutkulu
ben de senin şarkılarını söylüyorum
is gibi, sus gibi, öyle vurgulu
kaçırıp getireyim kendimi yanına bir an için desem,
sana sarılamayacak kadar yorgunum artık
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
dağınıklığını toparlarken odamın,
elimde kaldı bir kitabın içinden düşen resmin
göz göze geldik bir an,
gözlerinde 'seni seviyorum' bakışın
kara çalılar ardına saklanan sinsi bir isyan kaşıdı yüreğimi
resimlerde kalacak kadar yabancı değildik o zaman
her şeyden önce dostumdun,
ıslak hüznümü bile varlığınla gülümsetebildiğim
şimdi gözlerinde yeniden kulaç atmak istiyorum desem,
mavilerinde yüzemeyecek kadar bitkinim artık
nerede yanlış yaptığımı itiraf etmedi aşk
ilam kağıtları birikmiş bir sevda duluyum
şarkıların sakiliğini tek başıma yapıyorum,
rakı makamına göre kadehe doluyor
bilirsin işte, artık sevmek istemeyen kadınlık halleri
an geliyor,
kalbim kanatlanıp göğüs kafesine girmek istiyor desem,
semalarında süzülemeyecek kadar yaralıyım artık
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
ağdalı sevdim seni ama yapışkan değil
sevmek çekip gitmekti gerektiğinde, bunu bildim
sadece şiirlerimde konuşabildim, bağıra..çağıra
kızdın ve kırıldın sitemlerimin tavşan dudaklarına belki ama
sevdim seni, ayazda..boranda
ah o sadekâr ellerin bedenime yeniden dokunsa desem,
ellerini bedenimde tutamayacak kadar titriyorum artık
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
bir kedi gözlerimin içine baktı
ruhumdan bir deniz geçti, dalgaları göğsüme çarpttı
antika bir fincanda iç çekişlerim kaldı
gül kurusu perdeler, mutluluğuma kapandı
anılar dudaklarımı öptü, dudaklarım sızladı
çok zaman sonra sen de öp beni desem,
öpüşlerimiz bizi yakacak kadar sıcak değil artık
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
ve sen, her şeye rağmen gelip, 'seni seviyorum' desen,
bu iki kelimeden ölesiye korkuyorum artık..
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu kent! Bu sokaklar!
Gri bir özlem taşıyor kıyıdaki o banklar...
Ahh... Hâlâ esaretin altında bu kent...
Yarım bırakılmış bir besteydin sanki
hiç kimsenin bilmediği.
Hâlâ söyleniyorsun buralarda, melodin hiç dinmedi...
Bilir misin bu kent tepeden tırnağa sen dolu.
Her adımımda, her sokakta sen çıkıyorsun karşıma.
Gün seninle başlıyor bu kentte...
Önce güneş oluyorsun, derken kahvaltım,
müziğim, çantam, saatim... Her şey sen oluyor birden.
Gittiğim kafe, baktığım deniz, yaktığım sigara, her şey sen..
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Hâlâ söyleniyorsun dedim ya buralarda, kulağımdaki uğultu sen...
Gözümdeki görüntü sen..
Yüreğimdeki gürültü sen...
Hâlâ esaretin altında bu kent,
burada yaşamak sen... Ve gün senle bitiyor elbet...
Şimdi içimde hazin bir sonbahar gibi soluk hayalin!
Ve artık yordu yüreğimi içimdeki melodi..
Yeter! Sonu gelmedi mi bu esaretin?
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Saatin kadranında değiştirmez yönümüzü
bu boynu bükük duruşun..
gitgide birbirine dönüştürürken ömrümüzü.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Derler ki;
uzayan kirpiklerinin altında saklarmış dünyasını,
yağmurun korkuttuğu hiçbir çocuk
arka bahçede oynamazmış rüyasını..
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
sonra bir düş boyu inceldim baktıklarımdan,
dudağının kenarına bir telaş taktım ki
o zamanlar çıkmıyormuş fotoğraflarda,
beni öperken yzümde bıraktığın boşluklar..
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
ama, sana eksik uzanışım sakarlığımdan
yanlışlıkla birbirimizi vurmayalım diye,
uzanıp aldım.. o gülü aramızdan.
..
YOKLAMA KAĞITLARINDA ADSIZLIĞIM
Yoklama kâğıtlarında bırakılan yalnızlığıma son verip çelme takıyorum sesime…
Ses’im düşer nefesime. Ve bozgun yemiş bir kente salı veririm doğrularımı. Öylesine diye karalayabileceğim tek kıpırtı gölgem. Gölgem bile gri. Yüzü de yok ki gölgemin. Bakıp bakıp ağlasam. Tükürsem gözlerime de feri kaçsa ta şurama. İçlensem de sonra oturup öleler kentine şiirler yazsam adsızlığımla.
Duvarlar olması gerektiği gibi soğuk. Perdelerse hep kapalı. Gazete sayfalarıyla bütünleşen cam’larsa hep kırık dökük. Unutulmasın diye teksir kâğıtlarının en uça sıkıştırılan dipnot’un hatırlattığı acı kadar gereksiz bir ayrıntıyım ben.
Bir ölünün mezar taşına neden özenle yazılır doğum tarihi? Ve en alta kazılır ölüm tarihi. Kim bilmek ister ki ölenin kaç yaşında olduğunu? Ya da kaç yıl yaşadığını?
Biçimsiz yazıyorum her yazılanı. Ki adım yoklama kâğıtlarında en önemsiz olanıydı. “Bur da” diyebiliyorum en çok. Sonra kısılıyorum sesimi. Arka sıralara atıyorum varlığımı. Arka sokaklardan geçiriyorum ayaklarımı. Tanımasın kimse kim olduğumu. Kim olduğumun bilmem kaçıncı sorgusundayım hala. Bilinmezlikteyim. Karanlığın tam ortasına bırakıyorum nezaketsiz bedenimi... Çık diyor karanlık içimden. -Çık! Karanlığa bile dar geliyor gözlerim. Ya şimdi ben hangi cadde de nefes eskiteceğim ki? Her yanıma dar geliyor kadife düşler.
Yoklama kâğıtlarında karalanan adım mıydı yoksa adsızlığım mıydı beni halden hale sürükleyen?
lanet olsun böle hayata...
yaşamak mı şimdi bu??
nefes alıyorum yarımyamalak..
her solukta başka bi acı başka bi dert..
susun artık..
susuNNnn..!!
yalnız kalmak istiyorum..!!
sessizlik istiyorum..!!çekin ellerinizi üzerimden..!!
çekin..!!
ihtiyacım yokk sevilmeye..!!
ihtiyacım yokk sevmeye..!!
nasıl olsa bi gün sizde terketmeyecek misiniz beni..!!
sahte gözyaşlarınıza inanırmıyım sanıyorsunuz??
benim ağlamak için bir omuza ihtiyacım yok..
benim kimseye ihtiyacım yok..
şimdi sarılsam sizlere gitmicekmişsiniz gibi sözler vericeksiniz..
sonra yine terkedip gidiceksiniz..
istemiyorum böyle yaşamayı..
lanet olsun bu hayata..
lanet olsun herşeye..
Düşlerde sevdim seni, söyleyemedim..
Sessiz öptüm nefesini, söyleyemedim..
Ben seni, hep senin bilmediğin zamanlarda, senin bilmediğin mekanlarda sevdim.. Bunu sana hiç bir zaman söyleyemedim.. Anlatabilecek kelime bulacağımı hiç sanmadım.. Düşlerimdeydin hep.. Öyle büyüktü ki varlığın beni aştı ama sana ulaşmadı..
Ben seni, hep uzak sevdim, uzak öptüm.. Sessiz, sakin, sen rahatsız olma, ürkme diye, benden kaçma diye usulca öptüm.. Her nefesim senindi.. Çünkü ben, sen nefes alıp verdikçe vardım.. Ama sana ne sesimi, ne nefesimi duyuramadım.. Çığlık oldu sevgim, çarptı herkese.. Bir sana teğet geçti.. Öğrenemedin.. Söyleyemedim..
Sana ben şiirler, sözler büyüttüm,
Sana ben baharlar, yazlar büyüttüm,
Sana ben hummalı gizler büyüttüm,
Söyleyemedim...
Her kalemin ucuna düşen harf sendin.. Her dilimin ucuna gelen kelime sendin.. Ben her yazdığım kelimede seni büyüttüm, ben her kurduğum cümlede seni büyüttüm.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim..
Bahar sen varsan gelirdi, yaz sen varsan güzeldi.. Her gelişin bahar, her dokunuşun yazdı bana.. Ben her bahar hüzün kaplar, her yaz yaşlar akıtırdım yokluğunda... Ben her baharı sen diye bekledim, ben her yazı sen diye geçirdim.. Bütün güzelliklerini sana büyüttüm.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim..
En ateşlisi sanaydı aşkın.. En güzeli, belkide en büyüğü sanaydı.. Gizli gizli yanardı yüreğimde.. Aşkım büyüktü, ateşi büyüktü, giz'i hepsinden büyüktü.. Gösteremedim.. Nasıl beni yakıp, erittiğini bilemedin.. Oysa sen buz gibiydin.. Yine de gelmedin.. Nasıl bir yürek büyüttüm sana gizli gizli.. Sen bilmedin, ben söyleyemedim..
Şarkılar yazdım sana, okuyamadım..
Hep yanımdaydın oysa, dokunamadım..
Sana ben hayaller, düşler büyüttüm,
Sana ben gözümde yaşlar büyüttüm,
Sana ben hummalı aşklar büyüttüm,
Söyleyemedim..
Her şarkıya seni koydum, her şarkıyı sana yakışırdım.. Sen varsın diye söyledim hepsini ama sana duyuramadım..
Hep benimle olduğunu hiç bilmedin. Hayalinle yatar, hayalinle kalkardım anlamadın. Anlamadığın, hissetmediğin için dokunamazdım sana, duvarların öyle kalındı ki, yapamadım..
Hayallerimdin işte sen, bütün düşlerimdin..
İyiye, kötüye akan her damla yaş sanaydı, sensiz olmazdı..
Ateş gibiydi işte aşkın, dedim ya yakardı, söndüremezdim..
Ama sen hiç birini bilmedin,
Ben de Söyleyemedim...
Dalıyorum uzun uzun bu gunlerde uzaklara..
Nereye dönsem nereye baksam bir çehre beliriyor simamda..
Bir tebessüm dudaklarımda..
Sahralarda beliren su misali akıyorsun gözlerimin önünden
Sevmek bukadar zormuydu
Değer vermek..
Senden sadece sevmeni istemıstım..
Ne Ferhat gibi dağları delmeni bekledım
Ne mecnun gibi çöllere düşmeni
Ne de kerem gibi deli divane olmanı
Sev istedim..
Sevginin gerektirdiklerını ver istedim..
Ve en sonun da anladımki
Sevmek tek başına yetmiyormuş.
Emek istiyormus
Şevkat istiyormuş..
Bir gram da olsa tebbesüm istiyormuş..
Özgürlüğü sende aradım, gözlerinin derinliklerinde kaybolmakta..
Susuşlarım hep sende kaldı.. Gözlerinde takıldı virgül misali
Devamı gelsin istedim..hiç noktalamadım ki ben seni
Ya virgülde bıraktım gözlerimi
Ya iki noktada..
Son noktayı hiç koymadım ki