Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Gazze'ye yapılan son saldırı savaş suçudur
Filistin Devlet Başkanı Abbas, "Gazze'ye düzenlenen bu son savaş tüm dünyanın gözleri önünde işlenen bir dizi savaş suçudur" dedi.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Gazze'ye düzenlenen son savaşta tüm dünyanın gözleri önünde bir dizi savaş suçu işlendiğini kaydederek, "Filistin halkı adına şunu söylemek isterim ki: Unutmayacağız, affetmeyeceğiz ve savaş suçlularının cezasız kalmasına müsaade etmeyeceğiz" dedi.
Abbas, BM Genel Kurulu Genel Görüşmeleri'nde yaptığı konuşmada, BM Genel Kurulu'nun bu yılı Uluslararası Filistin Halkı ile Dayanışma yılı olarak kabul ettiğini ancak İsrail'in bu yılı Filistin halkına karşı yeni bir soykırıma dönüştürmeyi tercih ettiğini söyledi.
İsrail'in Gazze'ye düzenlediği son saldırıların açtığı derin yaralara değinen Abbas, "Gazze'ye düzenlenen bu son savaş tüm dünyanın gözleri önünde işlenen bir dizi savaş suçudur" dedi.
Bazılarının bunu İsrail'in kendini savunma hakkı gibi gösterdiğine dikkat çeken Abbas, "İsrail'in kendini savunma hakkı var diyenler halkımızdan verilen binlerce kurbana değer vermiyor. Filistin halkının canı da aynı diğer insanlarınki gibi kıymetlidir. Bunu hatırlatmak isterim. Filistin halkı adına şunu söylemek isterim ki: Unutmayacağız, affetmeyeceğiz ve savaş suçlularının cezasız kalmasına müsaade etmeyeceğiz" diye konuştu.
Çektikleri acı ve kızgınlığın kendilerini insani değerlerden vazgeçmeye götürmeyeceğini dile getiren Abbas, herşeye rağmen uluslararası hukuk ve insancıl hukuka uymaya devam edeceklerini söyledi.
Dünya genelinde İsrail'in katliamlarını ve mütecaviz tutumunu kınayan ve kendileriyle dayanışma gösteren herkese şükranlarını sunan Abbas, bu seslerin Gazze halkının yalnız olmadığını gösterdiğini kaydetti.
Abbas, ABD'nin inisiyatifiyle başlatılan son müzakerelere iyi niyetle yaklaştıklarını da anlatarak, İsrail'in barış şansını sabote etme fırsatını yine kaçırmadığını ifade etti.
"İşgal bitsin"
Abbas, İsrail'in işgalci güç olarak yıllardır Filistin ulusal otoritesini kasıtlı olarak zayıflatmak için uğraştığını ve Filistin'de kurumsal bir otoritenin oluşmasını engellediğini de vurgulayarak, "Bu işgalin sonlandırılması zamanı gelmiştir. Filistin, kendi halkının özgürlüğünün İsrail'in güvenliğine rehin verilmesini reddeder" diye konuştu.
Korunmaya ve güvenliğe ihtiyacı olan tarafın Filistin halkı olduğunu vurgulayan Abbas, "İsrail'e hukukun üstünde bir devletmiş gibi davranılması ve işlediği suçlar nedeniyle hesap sorulmaması bölgemizde aşırılık, nefret ve terörün yeşermesine zemin hazırlamaktadır" dedi.
Gazze'deki kuşatmanın trajik sonuçlarına da değinen Abbas, "Gazze şeridi 2 milyon civarında Filistinli için dünyanın en büyük hapishanesine dönüştü. Mısır'ın öncülük ettiği ateşkese bağlılığımızı teyit ediyoruz ancak her 2-3 yılda bir yeniden savaş ve yeniden inşa döngüsünden kurtulmak için sorunun köklerinin çözülmesi ve bağımsız Filistin'in başarılması gerekiyor" diye konuştu.
Konuşmasını Filistinli şair Mahmud Derviş'in "Biz tedavi edilemez bir hastalık olan ümit derdine yakalandık. Eğer şans verilirse yaşamayı seviyoruz" mısraları ile bitiren Abbas'ın konuşması uzun süre alkışlandı.
Muhabir: Mustafa Keleş
26-09-2014, 23:48
bayram tv
Gazze şehitleri anıldı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail'in saldırılarında hayatını kaybedenlerin aileleri için Gazze'de "şeref ve anma" adında etkinlikler düzenlendi.
GAZZE
İsrail'in saldırılarında hayatını kaybedenlerin aileleri için Gazze'de "şeref ve anma" adında etkinlikler düzenlendi.
Hamas hareketinin düzenlediği törende, İsrail'in 7 Temmuz'da başlayan ve 51 gün süren saldırılarında yaşamını yitirenler anılırken, aileleri ve yakınları gösterdikleri metanet ve dik duruştan ötürü onurlandırıldı.
Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın da askeri geçit yaptığı törende konuşan Hamas liderlerinden Muşir el-Mısri, İsrail ile Filistinli gruplar arasında yürütülen dolaylı müzakerelere ilişkin "Hamas, saldırılar sırasında elinde bulundurduklarıyla halkını ve düşmanını şaşırttı. Hala elimizde İsrail'i şartlarımızı kabul ettirmeye zorlayacak belgeler var" dedi.
Söz konusu belgelere ilişkin ayrıntılı bilgi vermeyen Muşir, "Hamas müzakelere, direniş gruplarının roketleri Tel Aviv'e çevrilmiş bir şekilde gidecek. Şu an önceliğimiz Gazze'nin imarı. Yakında İsrail'in yıktıklarını imar aşamasına gireceğiz, bunun için çalışmalar son hızla devam ediyor" diye konuştu.
Öte yandan Kassam Tugayları Askeri Sözcüsü, "Filistin direnişi, artık daha güçlü, Siyonistlere karşı savaşmaya eskisinden daha hazır. Askerlerimiz, saldırılar sırasında kendini geliştirmeyi bırakmadı, sonrasında da bombaya bomba, yıkıma yıkımla karşılık verecektir" ifadelerini kullandı. Sözcü, İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutukları hatırlatarak, "Esirlerimize, 'sizleri orada unutmayacağız, işgalcilerin hapishanelerindeki esaretleriniz uzun sürmeyecek' sözünü verdik" dedi.
İsrail, yıllardır abluka altında tuttuğu Gazze'ye, 7 Temmuz'da havadan ve denizden, 17 Temmuz'da ise karadan saldırıya geçmişti. Daha sonra orduyu karadan geri çekerek hava saldırılarına devam eden İsrail, saldırılarına Mısır'ın arabuluculuğunda yürütülen görüşmelerle 26 Ağustos'ta Filistinli gruplarla varılan ateşkesle son vermişti.
İsrail'in saldırılarında 2 bin 157 kişi hayatını kaybetmiş, 11 binden fazla kişi de yaralanmıştı. Saldırılarda 17 bin 200 ev, 73 cami ve 24 okul tamamen yıkılmış, binlerce bina hasar görmüştü.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail askerleri Filistinli çocuğu öldürdü
İsrail askerinin açtığı ateş sonucu yaralanan 13 yaşındaki Filistinli Baha Bedr, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
RAMALLAH
İsrail askerinin açtığı ateş sonucu yaralanan 13 yaşındaki Filistinli Baha Bedr, kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi.
Ramallah Tıp Kompleksi Başhekimi Ahmed el-Beytavi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Beyt Likya köyünde, İsrail askerleriyle yaşanan arbedede göğsünden yaralanan Filistinli çocuğun, ameliyata alındığını ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadığını belirtti.
Görgü tanıkları ise İsrail askerlerinin, Beyt Likya'ya baskın düzenlemesinin ardından gerginliğin yaşandığını, Bedr'in, askerlerin Filistinliler'e gerçek ve plastik mermi ile göz yaşartıcı gaz kullandığı müdahale sırasında yaralandığı ifade etti.
İsrail makamları olaya ilişkin henüz açıklama yapmadı.
Muhabir: Qays Abu Samra - Ayşe Sümeyra Aydoğdu
16-10-2014, 23:28
bayram tv
ÇOCUK KATİLLERİ yine iş başında..:mad2::mad2::mad2::mad2:
23-10-2014, 19:28
bayram tv
Gazzeli çocuklar enkaz altında "kışlıklarını" arıyor
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail saldırılarıyla yıkılan Gazze'de sahip oldukları birçok şeyi yitiren bazı çocuklar, evlerinin enkazında kalan elbise ve ayakkabılarını bulmaya çalışıyor.
GAZZE
Saldırılarda evleri yıkılan ve tüm birikimlerini kaybeden ancak yaz dolayısıyla bir şekilde hayatlarını sürdüren Filistinliler, kış aylarının yaklaştığı bugünlerde ise ne yapacağını kara kara düşünüyor.
İsrail'in kara ve hava bombardımanında en büyük yıkımın yaşandığı yerlerden biri olan Şucaiyye Mahallesi sakinleri, yaşadıkları sıkıntıları AA muhabirine anlattı. Saldırılar nedeniyle evsiz kaldıkları gibi sahip oldukları birçok şeyin enkaz altında kaldığını aktaran Filistinliler, sorunlarına kendi imkanlarıyla çözüm arıyor.
Saldırıların evsiz bıraktığı Filistinli Refat en-Neccar (45) kış mevsiminin bu yıl kendileri için daha da zor geçeceğini belirtti.
Neccar, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu'na (UNRWA) ait okulda 11 kişilik ailesiyle kaldığını belirterek, "5 çocuğumun kışlık ihtiyaçlarını karşılama konusunda çaresiz kaldım. Bu kış bizim için çetin ve acı geçecek" diye konuştu.
Daha önce herkes gibi "sıcak yuvalarında" kimseye ihtiyaç duymadan yaşadıklarını dile getiren Neccar, "Ancak bu yıl etrafında toplanacağımız sobayı bırakın başımızı sokacağımız evimiz dahi yok" şeklinde konuştu.
"Enkazda pembe mantosunu arıyor"
Büyükler ne yapacaklarını düşünürken Gazzeli çocuklar ise bazı şahsi eşyalarını özellikle de "kışlık kıyafetlerini" taş ve moloz yığınlarının arasından çıkarmaya çalışıyor.
Gazzeli 6 yaşındaki İman Hasaneyn de bu çocuklardan biri. Soğuk havaya aldırış etmeksizin yıkılan evlerinin altında kalan "pembe mantosunu ve çizmelerini" arayan İman, annesinin yenisini alma vaatlerine bir türlü ikna olmuyor.
Anne Hibe Hasaneyn, minik İman'a yenisini alacağı konusunda söz vermesine rağmen bir türlü ikna edemediğini belirterek, "Evimiz İsrail'in saldırısı sonucu yıkıldı. Geride kıyafetler de dahil hiçbir şeyimiz kalmadı. Ancak, kızım hala pembe mantosunu tekrar giyeceğini hayal ediyor" dedi.
Enkazın altında çok sevdiği spor ayakkabısını arayan 11 yaşındaki Muhammed Hassan, "Kışın giyeceğimiz her şeyi buradan çıkarmak istiyorum. Spor ayakkabılarımı istiyorum" derken babası Amran ise sahip oldukları hiçbir şeyi enkaz altından çıkaramadıklarını dile getirerek, "İşler nasıl yoluna girecek bilemiyorum. Eşim geçen kışın ardından uygun fiyatla çocuklarıma kışlık kıyafetler almıştı. Yazın İsrail'in saldırılarına maruz kaldık. Şu anda elimizde hiçbir şey kalmadı" ifadelerini kullandı.
İsrail'in 51 gün süren saldırılarında 2 bin 158 kişi hayatını kaybetti, 11 binden fazla kişi yaralanmıştı. Saldırılarda 17 bin 200 ev, 73 cami ve 24 okulun tamamen yıkıldığı, binlerce binanın hasar gördüğü açıklanmıştı.
Muhabir: Hacer Bal
27-10-2014, 20:06
bayram tv
Evlerinin enkazında yaşayan Gazzeli aileler
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Gazze Şeridi'nde barınacak yeri olmayan savaş mağduru aileler, İsrail saldırılarının ardından yıkılan evlerinin enkazında, çaresizlik ve endişe içinde yaşamlarını sürdürüyor.
GAZZE
Gazze Şeridi'nde barınacak yeri olmayan savaş mağduru aileler, İsrail saldırılarının ardından yıkılan evlerinin enkazında, çaresizlik ve endişe içinde yaşamlarını sürdürüyor.
İsrail saldırılarının en yoğun olarak yaşandığı mahallelerden biri olan Şucaiyye'deki evinin enkazında çevresi ve çatısı bezlerle kapatılan bir bölümde ailesiyle yaşayan Nesime Hüseyin (11), barındıkları yerde elektrik ve su olmadığını, akşamları üşüdüklerinde ise babasının ateş yaktığını ve o sayede ısındıklarını söylüyor.
Savaş mağduru Nesime, "Evimizin eski haline dönmesini istiyorum. Burada karanlık çökünce kardeşlerim ve ben korkuyoruz" diyor.
Baba Hüseyin Mustafa ise susuz, elektriksiz yaşadıkları bu durumun özellikle çocukları çok etkilediğini belirterek, maddi imkanları yeterli olmadığı için ev kiralayamadıklarını ifade ediyor.
Isınmak için yakılan ateşin başında duran 8 yaşındaki oğlunu işaret eden baba Hüseyin, "Çocuklarımın suçu ne insan yaşamına uygun olmayan bu enkazda yaşamak zorundalar" diye konuşuyor.
Şucaiyye'de yine İsrail saldırılarında ağır hasar gören evlerinde ailesiyle yaşayan Nebil Halil, evinin büyük bir kısmının yıkıldığı bilgisini vererek, "Evin duvarları her an yıkılabilecek gibi durması çocukları korkutuyor. Ancak yapabilecek bir şeyim yok... İşsizim..." ifadelerini kullanıyor.
Çocuklarını uyutmak için fener yardımıyla yatak hazırlayan anne Fatma Husu, saldırılar nedeniyle önce bir okula sığındıklarını, ancak eğitim yılının başlamasıyla okul idaresinin baskı yapması nedeniyle enkaza dönen evlerine geri dönmek zorunda kaldıklarını aktarıyor.
Anne Fatma, "Doğru düzgün duvarı, ısıtmak için elektriğin olmadığı için eve kışın dondurucu soğuklar girecek. Şimdi ateş yakıyoruz ama kış aylarında bu da bir işe yaramaz. Kış yaklaştıkça endişelerimiz artıyor" diyerek mağduriyetini dile getiriyor.
Gazze'nin yeniden imarından sorumlu yetkililerden yardım isteyen Fatma, "Eve bir bakın duvarlar roketler ve mermiler nedeniyle delik deşik. Eşyamız, kıyafetimiz yok. Ancak nereye gidelim" şeklinde konuşuyor.
İsrail'in 51 gün süren saldırılarında 2 bin 159 kişi hayatını kaybetmiş, 11 binden fazla kişi yaralanmıştı. Saldırılarda 17 bin 200 ev, 73 cami ve 24 okulun tamamen yıkıldığı, binlerce binanın hasar gördüğü açıklanmıştı.
Muhabir: Ayşe Sümeyra Aydoğdu
27-10-2014, 22:44
beaverss
Allah belalarını versin bu Yahudilerin
30-10-2014, 19:45
bayram tv
Kudüs sokaklarında "İntifada" sesleri
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail polisi tarafından öldürülen Filistinli Hicazi'nin Doğu Kudüs'teki evinin çevresinde toplanan göstericilere güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu 20 kişi yaralandı.
KUDÜS
İsrail polisinin, Batı Kudüs’te aşırı sağcı aktivist haham Yehuda Joshua Glick'e yönelik silahlı saldırıyı düzenlediği iddia edilen Filistinli Mu'tez Hicazi'yi (32) öldürmesinin ardından, şehirde tansiyon yükseldi.
Silvan bölgesinin Ebu Tur mahallesinde güvenlik güçleriyle çatışan Filistinliler, İsrail askerlerinin müdahalesine havai fişek ve taşlarla karşılık verdi. İsrail polisi ve askerleri ise göstericilere gaz, ses bombası ve plastik mermi ile müdahale etti.
Sokaklarda barikat kuran ve "İntifada" sloganları atan göstericilerin, bir minibüsü de ateşe verdiği görüldü.
Sağlık görevlilerinden edinilen bilgiye göre, arbedede en az 20 kişi yaralandı.
Öte yandan, hayatını kaybeden Hicazi'nin evinde taziye çadırı kuruldu. Hicazi'nin anne ve babası ise sabah saatlerinden bu yana gözaltında bulunuyor.
AA muhabirine taziye çadırında açıklamalarda bulunan Hicazi'nin ağabeyi Halil Hicazi (34), "Kardeşimi dün gece görmedim. Sabah bomba sesleriyle uyandım ve mahallede bir sürü İsrail askeri gördüm. Daha sonra mahalleye ambulanslar gelmeye başladığı zaman kardeşimin öldürüldüğünü öğrendim. Annemi, babamı ve bir erkek kardeşimi polis sabah saatlerinde gözaltına aldı" diye konuştu.
Batı Şeria'da müdahale
Öte yandan, İsrail askerlerinin, Batı Şeria'da Kudüs'le dayanışma için düzenlenen eylemlere müdahale ettiği belirtildi.
Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, onlarca öğrenci Ramallah'ın kuzeyindeki Bir Zeyt beldesi yakınındaki askeri kontrol noktasına taş attı. İsrail askerleri ise Filistinlilere plastik mermi ve gaz yaşartıcı gaz kullanarak karşılık verdi. Yaşanan arbedede onlarca Filistinli gazdan etkilendi.
Ramallah'ın güneyindeki Kefr Akb mahallesinde de İsrail askerleriyle Filistinli gençler arasında arbede çıktı. Gençlerin askeri araçlara taş attığı olayda yaralanan olmadı.
Batı Şeria'daki Hamas hareketi tarafından yapılan yazılı açıklamada ise İsrail'in Kudüs'teki uygulamalarına tepki için Filistinlilere yarın gösteri düzenleme çağrısında bulunuldu.
İsrail polisi, Batı Kudüs’te "aşırı sağcı" hahama yönelik silahlı saldırının ardından ikinci bir bildirime kadar Mescid-i Aksa’nın tüm Müslümanlara kapatıldığını açıklamıştı. Halen turistler ve Yahudi yerleşimciler de dahil hiç kimsenin Aksa'ya girişine izin verilmiyor.
Muhabir: Yusuf Hatip-Turgut Alp Boyraz-Qays Abu Samra
04-11-2014, 23:23
bayram tv
Gazze'ye kış gelince eğitim drama dönüştü
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail saldırılarında hasar gören Gazze'deki okullarda eğitim, kış mevsiminin yaklaşmasıyla drama dönüştü.
GAZZE
Sağanak yağmurlarda ıslanan öğrenciler, kitap ve defterlerini korumaya çalışıyor, sınıflarını basan suları öğretmenleriyle boşaltıyor.
Şucaiyye Mahallesi'ndeki Subhi Ebu Keraş Okulunda eğitim gören 11 yaşındaki Aye el-Acele, sınıfta cam kenarında oturduğunu, yırtık naylonla sarılan camdan içeri soğuk geldiği için çok üşüdüğünü belirterek, "Soğuk hava ve bu naylonlu camdan içeri giren yağmurlar yüzünden eğitimimiz aksıyor. Bütün gün üşüyoruz" dedi.
Öğretmen Tağrid el-Arir de, İsrail saldırılarının okullara ağır zarar verdiğini, duvarların çatladığı, çatının delindiğini ve camların kırıldığını söyledi.
Son yağışlarda okulu su bastığını vurgulayan Arir, sınıflardaki suların kendi çabaları ve öğrencilerin yardımlarıyla boşaltıldığını kaydederek, "Zor ekonomik ve sosyal koşullar çerçevesinde okullar, öğrencilerin tek nefes alabildiği yerdi ancak bugün ise bu durum değişti" diye konuştu.
Gazze Eğitim Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, uluslararası topluma okulların imar sürecinin hızlandırılması için acil harekete geçme çağrısında bulunmuştu.
İsrail'in 51 gün süren saldırılarında 70'i Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu'ya bağlı 244 okul zarar görmüş, 24'ü ise tamamen yıkılmıştı. Altyapının yerle bir olduğu saldırılarda, 2 bin 158 kişi hayatını kaybetti, 11 binden fazla kişi de yaralandı.
Muhabir: Hacer Başer
04-11-2014, 23:25
bayram tv
İsrail baskı siyaseti izliyor
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Filistin Araştırmalar Merkezi Üyesi Hasan Abdu, İsrail'in Gazze sınırındaki kapılarda izlediği uygulamalara ilişkin, "İsrail ne öldürür ne güldürür politikası güdüyor" dedi.
GAZZE
Hasan Abdu AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Gazze'nin dış dünyaya tamamen kapatılması, sınır kapılarının sürekli kapalı kalması krizin derinleşmesine yol açar. Bu nedenle İsrail, baskı siyaseti izliyor. 'Ne öldürür ne güldürür politikası' güdüyor. Kapıları, önce açıyor, sonra güvenlik gerekçesiyle kapatıyor, sonra tekrar açıyor, tekrar kapatıyor bu böyle devam ediyor. Sınır kapılarını ***fince yönetiyor" diye konuştu.
Abdu, "Saldırıların ardından sağlanan ateşkesle oluşan umutlu atmosferden eser kalmadı. Fakat bu 'ne öldürür ne güldürür' politikası, Filistinliler üzerindeki baskının artmasına sonunda da patlamasına yol açacak. Belki de Filistinli gruplar ile İsrail arasındaki çatışmaların yeniden başlamasına neden olacak" diye konuştu.
Filistinli siyasi analist Teysir Mahisin de "İsrail, baktı ki sınır kapılarının kapalı kalması, krize ve şiddete yol açacak, ablukanın biraz olsun hafiflemesi için kapıları açtı" ifadelerini kullandı.
Mahisin, "Uluslararası topluma 'abluka yok' görüntüsü vermeye çalışan İsrail, geçen yıllardaki politikasını devam ettiriyor. Bir sıkıyor, bir bırakıyor, bu 'ne öldürür ne güldürür' politikası. Sınır kapılarını açıyor çünkü bu politikayı istediği gibi kullanma imkanına sahip, istediği zaman da kapatır" diye konuştu.
Batı Şeria'da yayınlanan El-Eyyam gazetesi yazarı Hani Habib ise Gazze'de ateşkese rağmen imarın başlamadığını, sınır kapılarının hala İsrail'in ***fi idaresinde olduğunu, çok sınırlı sayı dışında inşaat malzemelerinin girmediğini belirtti.
Balıkçıların avlanmasına izin verilmediğini, ihlallerin devam ettiğini söyleyen Habib, ateşkese rağmen bu uygulamaların devam etmesinin tepkiye yol açacağını kaydetti.
Hamas'ın 2007 yılında Gazze'de göreve gelmesinin ardından 4 sınır kapısını kapatan İsrail yönetimi mal ve gıda geçişinin sağlandığı tek ticari kapı Kerm Ebu Salim'in açık kalmasına müsaade etmiş ancak zaman zaman farklı gerekçeler öne sürerek, bu kapıyı da süresiz kapatıyor. Gazze'nin dış dünyayla bağlantısını sağladığı diğer kapı da Beyt Hanun Sınır Kapısı. Bu kapıdan ise yalnızca Batı Şeria'ya gitmek isteyen Gazzeliler geçiyor. Son olarak İsrail pazar günü kapattığı iki sınır kapısını, bugün tekrar açmıştı.
05-11-2014, 15:12
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail askerleri Mescid-i Aksa'ya baskın yaptı
05 Kasım 2014 09:50 (Son güncelleme 05 Kasım 2014 13:02)
İsrail askerlerinin 1967'den beri ilk kez Mescid-i Aksa külliyesinin ana mihrabının bulunduğu kubbenin altına kadar girerek mihrabı postallarıyla çiğnediği bildirildi.
KUDÜS
İsrail'in sabah saatlerinde yaklaşık 100 Yahudi'yi Mescid-i Aksa'nın avlusuna girişine izin vermesinin ardından, Aksa içinde ve çevresinde yaşanan çatışmalarda 27 kişi yaralandı. Hafif yaralananlar arasında AA muhabiri Turgut Alp Boyraz da bulunuyor.
İsrail güvenlik güçlerinin, sabah saatlerinde yaklaşık 100 Yahudi'yi Aksa'nın ağlama duvarına bakan Megaribe kapısından içeriye almasına tepki gösteren Filistinliler ile İsrail askerleri arasında çatışma çıktı. Mescid-i Aksa'nın içerisine giren 100 kadar İsrail askeri cami avlusunu savaş alanına çevirdi. İsrail askerlerinin, Filistinlilerin üzerine plastik mermi, ses ve gaz bombalarıyla müdahelesi üzerine 27 kişi yaralandı. Bu sırada Aksa içinde bulunan Kıble Camisi'ne sığınan Müslümanları kovalayan İsrail askerleri, Kıble Camisini içerisinde postallarıyla gezerek, göstericileri tartakladı, bu esnada cami içerisindeki Kur'an-ı Kerimlerin etrafa saçıldığı görüldü.
Olayın ardından İsrail yönetimi Aksa'ya giriş çıkışları saat 08.00 ila 10.00 arasında kapattı.
Öte yandan, içeride bunlar yaşanırken, Aksa'nın dışında da gerginlik sürdü. Hıtta kapısının önünde toplanan Filistinliler İsrail askerlerini protesto etti. Bunun üzerine göstericilere müdahale eden İsrail askerleri, bir kez daha göstericilere plastik mermi ve ses bombasıyla saldırdı. Saldırı esnasında olay yerinde bulunan ve plastik mermilerden korunmaya çalışan AA muhabirleri de zor anlar yaşadı. Muhabirlerden Turgut Alp Boyraz, hafif şekilde yaralanırken, fotoğraf makinesi de zarar gördü. Muhabirlerden Yusuf Hatip ve Salih Zeki Fazlıoğlu da arbede esnasında polis tarafından darp edildi. TRT Türk kameramanı Hamza Naci'nin de kamerasına plastik mermi isabet etti.
İsrail Eminiyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Micky Rosenfeld, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çıkan olaylarda herhangi bir gözaltı ve tutuklamanın olmadığını ve saat 10.00 itibariyle Aksa'nın kapılarının tekrar ziyaretçilere açıldığını söyledi.
4 Filistinli gözaltına alındı
İsrail polisinin Twitter hesabından yapılan açıklamada ise aralarında Mescid-i Aksa muhafızlarından bir kişi ve "polislere taş atan gençlerin" bulunduğu 4 Filistinlinin gözaltına alındığı belirtildi.
Görgü tanıkları da gözaltına alınan Aksa muhafızının Tarık el-Heşlemun olduğu ve İsrail askerlerinin Mescid'deki saldırılarına tepki gösterdiği için gözaltına alındığını kaydetti.
"Kabul edilemez bir durum"
Mescid-i Aksa'nın yönetimini üstlenen İslami Vakıflar Dairesi Müdürü Azzam el-Hatib de AA muhabirine yaptığı açıklamada "Yaklaşık 300 İsrail askeri Mescid-i Aksa'yı bastı. Askerlerin bir kısmı Kıble Mescidi'nin içinde mihrab ve minberin yer aldığı bölgeye postallarıyla girdi" dedi.
İsrail askerlerinin 1967'den beri ilk kez mescidin içine postallarıyla girdiğini kaydeden Hatib, "Bu çok tehlikeli bir adım. Daha önce olmamıştı. Kabul edilemez bir durum. İsrail bunun sonuçlarına katlanacaktır" diye konuştu.
Kıble mescidi
Cuma namazlarında imam, Mescid-i Aksa külliyesinin kıble tarafında yer aldığı için Kıble Mescidi olarak tanımlanan bölümdeki mihrabı kullanıyor ve cemaat oradaki kubbenin altından itibaren saf tutuyor.
Mihrabın hemen bitişiğinde yer alan Selahaddin Eyyubi'den kalma minber, 1969 yılında radikal Yahudiler tarafından yakılmış, 38 yıl aradan sonra minberin bir benzeri Türk kündekari ustaları tarafından tekrar yapılarak 2007'de yerine konulmuştu.
Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa, Müslümanların ilk kıblesi özelliğini taşıyor. Yahudiler, içinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's-Sahra Camisi'nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun bulunduğu Mescid-i Aksa Külliyesi altında, Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu inancıyla bu alanda kazı çalışmaları yapıyor.
Muhabir: Ayşe Sümeyra Aydoğdu, Yusuf Hatip, Turgut Alp Boyraz
06-11-2014, 00:20
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail'e gereken cevabın verilmesi için çalışacağız
05 Kasım 2014 20:20 (Son güncelleme 05 Kasım 2014 21:50)
Başbakan Davutoğlu, İsrail'in Mescid-i Aksa baskınını kınayarak "Uluslararası toplumun en aktif cevabı vermesi için gerekli çalışmalarda bulunacağız" dedi.
ANKARA
Başbakan Ahmet Davutoğlu, barış kenti olması gereken Kudüs'ün İsrail'in tutumu sebebiyle çatışmaların, zulümlerin, barbarlığın sergilendiği bir şehir haline dönüştüğünü belirterek "Mescid-i Aksa'ya bütün dünyanın, Müslümanların. Bütün insanlığa Mescidi Aksa ve Kudüs'e sahip çıkma çağrısında bulunuyorum. Kudüs tek bir dinin hakimiyet alanı haline dönüşüp, diğer kutsal mekanlar böylesine barbarca bir tutumla ayaklar altına alınırsa Ortadoğu'da barışı temin etmek, tesis etmek mümkün olmaz" dedi.
Davutoğlu, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığında aldığı brifingin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Türkiye'nin siyasal ve ekonomik olarak yükselen bir güç olduğuna işaret eden Davutoğlu, bu durumda Türkiye'nin istihbarat anlayışının da zihniyet ve hedef olarak farklı olması gerektiğini vurguladı.
Reaktif ve defansif denilecek istihbarat anlayışının daha çok statik ve konjonktüre hitap eden istihbarat anlayışı olduğunu ve bu anlayışın statik ortamlarda geçerli olacağını belirten Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Yani mukabil aktörlerin devlet olduğu durumlarda söz konusuyken bugünkü riskler devlet yapılanmasının zayıflaması sonrası ortaya çıkan terör, aşırı gruplar ve istikrarsızlıktan beslenen etnik ve mezhebi radikal unsurlar dahil olmak üzere çok daha farklı bir alana yayıldı. İstihbaratın tehdit analizleri ve bu tehditlere karşı alacağı tedbirlerin de istihbari yapılanmanın da değişmesi gerekiyor.
Teknolojik istihbarat, siber güvenlik bağlamındaki istihbarat ve diğer alanlardaki istihbarat yapılanmaları da dahil olmak üzere yükselen bir güç olarak Türkiye'nin ihtiyaçlarına tekabül eden yapısal, işlevsel bütün reformlarına destek veren istihbarat, 21. yüzyılda en değerli araçtır. Ne kadar çok bilgiye sahipseniz, ne kadar bu bilgi çeşitlenmiş ve farklı alanlara sirayet etmişse karar alıcılar o kadar doğru kararlar alırlar, o kadar resmi doğru görürler. İstihbarat eksikliğinin olduğu ortamlarda alınan kararlar siyasi riskleri beraberinde getirir, askeri güvenlik riskleri beraberinde getirir. O zaman bizim yeni konjonktüre hitap edecek şekilde bir yapı değişikliğe gitmek ihtiyacımız vardır. Son dönemde bu değişim büyük ölçüde yaşandı. Gerek terör tehdidi karşısında iç ve dış istihbaratın koordine edilmesi gerekse dış istihbarat bağlamında Türkiye'ye dönük risklerin minimize edilmesi yanında Türkiye'nin birçok önemli inisiyatiflerinde ciddi kaynak teşkil eden bilgi ihtiyacının karşılanması anlamında yepyeni bir döneme giriyoruz."
Başbakan Davutoğlu, 21. yüzyılın yükselen gücü olarak Türkiye'nin istihbaratta da kendini yenilemeye ihtiyacı bulunduğunu ve bu yenilenme için gereken her türlü altyapı çalışmalarının yapılmış olduğunu görmekten memnun olduğunu dile getirerek MİT'in özellikle teknolojik imkanlar bağlamında çağdaş ve şartlara intibak etme kabiliyetinin yüksek olduğunu gördüğünü söyledi. Davutoğlu, yapılan yapısal ve yasal çalışmaların MİT'in gelecek 10 yıllara ve 100 yıllara hazırlanmasında ciddi birer temel teşkil ettiğini anlattı.
Başbakan Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve ekibine, sahada çalışan ve "isimsiz kahramanlar" olarak adlandırdığı görevlilere başarılar dileyerek, "Devlet istihbaratı içinde kurumlar arasında işbirliği ve koordinasyon da son derece büyük bir önem taşıyor. Yükselen bir güç olarak Türkiye'nin önümüzdeki dönemde de bütün diğer kurumları gibi istihbarat yapılanmasında kendini yenilemesi ve reforme etmesi yönünden hükümetimizin tam bir kararlılığı vardır, bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınılmayacaktır. Çevre ülkelerdeki şartların ortaya çıkardığı ihtiyaç son derece açıktır, her zaman yeniden yapılanma çalışmalarına gerekli desteği vereceğiz" diye konuştu.
"Türkiye Filistinli kardeşlerimizin yanında oldu"
Başbakan Davutoğlu, İsrail askerlerinin Mescidi Aksa'ya yaptıkları baskına ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı:
"Bu ayrıca bir değerlendirmeye ihtiyaç bile hissetmeden tam bir barbarlıktır. Dünyanın her yerinde kutsal mekanlar, hele hele Mescid-i Aksa gibi bütün Müslümanların ilk kıblesi olma niteliği yanında bütün dinler açısından da kutsal olan ve insanlığın en kutsi mekanlarından birine yapılan bu saldırı, küstahlık en şiddetli şekilde mukabele görmesi gereken bir tutumdur. Türkiye her zaman Filistin davasında Filistinli kardeşlerimizin yanında oldu. Her zaman Kudüs davasının ve Mescid-i Aksa davasının Türkiye'nin Ortadoğu politikasındaki en temel prensiplerinden, ilkelerinden biri olduğunu vurguladık.
Kudüs bir barış kenti olması gerekirken İsrail'in bu tutumu sebebiyle çatışmaların, zulümlerin, barbarlığın sergilendiği bir şehir haline dönüşmüştür. Mescid-i Aksa'ya bütün dünyanın, Müslümanların, bütün insanlığa Mescid-i Aksa ve Kudüs'e sahip çıkma çağrısında bulunuyorum. Kudüs tek bir dinin hakimiyet alanı haline dönüşüp, diğer kutsal mekanlar böylesine barbarca bir tutumla ayaklar altına alınırsa Ortadoğu'da barışı temin etmek, tesis etmek mümkün olmaz."
Başbakan Davutoğlu, İsrail'in bölgedeki gelişmelerden fırsat bulup böyle bir olayı gerçekleştirdiğini belirterek "Burada ciddi bir fırsatçılık var. Dikkatlerin Suriye'ye, Suriye'de de Halep'deki olaylara değil, sadece Kobani'ye çevrildiği bir dönemde ve herkesin böylesine yönlendirildiği bir dönemde İsrail'in yaptığı dikkatlerin dağılması sebebiyle Kudüs'te sürdüregeldiği asimilasyon ve Kudüs'ün kimliğini değiştirme politikasında yeni bir adımdır" dedi.
Davutoğlu, İsrail'in tutumunu şiddetle kınadıklarını, uluslararası alanda gereken her türlü inisiyatifi alarak İsrail'in bu tutumu karşısında uluslararası toplumun en aktif cevabı vermesi için de gerekli çalışmalarda bulunacaklarını bildirdi.
Çözüm Süreci
"İmralı ile görüşmelerde aksama olup olmadığı ve HDP'nin bu görüşmelerle ilgili yaptığı başvuruya" ilişkin bir soru üzerine, HDP'nin son dönemlerde dikkatleri dağıtan açıklamalarda bulunduğunu, Türkiye'nin Çözüm Süreci'yle başka hiçbir ülkenin cesaret edemeyeceği ölçekte bir adım attığını ifade eden Davutoğlu, bunun Ortadoğu'da yaşanan çatışma ortamında tek başarı hikayesi olduğunu, katkıda bulunabilecek herkese bunun için ellerinden geleni yapmaları için çağrıda bulunduklarını söyledi.
Davutoğlu, hükümeti kurar kurmaz bunu Çözüm Süreci'yle mekanizmasıyla bir yapıya kavuşturduklarını, çerçeveye oturttuklarını anımsatarak, daha sonra İmralı'ya gidiş gelişler ve yol haritası konusunda paylaşımlar olduğuna dikkati çekti.
Aldıkları cevabın, 6-7 Ekim olaylarında şiddete yapılan çağrı olduğunu vurgulayan Davutoğlu, kendisinin yaptığı görüşmede bunları çok açık ifade ettiğini, ne yapılması gerektiğini dile getirdiğini anımsattı.
Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"HDP sürekli hükümete ev ödevi çıkarmaya kalkmamalı kendi ev ödevini dürüstçe yapmalı. Nedir o ev ödevi? Daha geçen sene 2013 Mayıs'ında silahlarını terk ederek Türkiye'den çıkması beklenen silahlı grupların, unsurların ve daha sonra da silahsızlanmanın, silahı bırakma anlamında bir aşamaya gelmesi lazım. Neredeyse 1,5 yıl geçti. Bunun yerine eğer o silahlı unsurlar şehirlerimizin üzerinde bir baskı unsuru haline dönüşecekse o zaman bir niyet tazelenmesine ihtiyaç vardır. Çok açık söylüyorum: Çözüm Süreci için atılması gereken her adımı atmaya, her kararlı tutumu de sergilemeye hazırız. Ama sürekli oyalamalarla, yurt dışındaki olayları bahane ederek Türkiye içinde bu süreci zamana oynama tarzında, ziyaretler, gidiş gelişlerle bir taraftan onları yapacaksınız, diğer taraftan alanda Çözüm Süreci'nin doğasına aykırı eylemlerde bulunacaksınız, bunun ikisinin bir arada sündürülmesi çok güç bunu ifade ettik."
Çözüm Süreci'ne katkı yapacak her türlü faaliyete izin vereceklerini ve her türlü çabayı göstereceklerini yineleyen Başbakan Davutoğlu, "Ama Çözüm Süreci görüntüsü adı altında eğer kamu düzenine zarar veren faaliyetlere devam edilirse o zaman oturup yeniden değerlendirme ihtiyacı doğar" diye konuştu.
Bu temasların sürdüğünün bilindiğini, yakın dönemde gidildiğini, görüşüldüğünü, HDP heyetinin de görüştüğünü, hatta 6-7 Ekim'den sonra da görüştüklerini anımsatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama görmek istediğimiz üzerinde mutabık kalınacak şekilde bütün illegal faaliyetlerin durdurulmasıdır. Somut adımlardır. Bize ne yapacağımızı sormadan önce ne zaman silahlı grupların Türkiye'yi terk edeceği, ne zaman silahların bırakılacağı sorusuna da cevap vermelidirler. Kobani'de çatışmalar sürüyor diye bu çatışmaları Türkiye'ye yansıtmaya kalktığınızda o zaman yol haritası diye açık bir şekilde üzerinde mutabık kalınan unsurların dışına çıkmış olunur. O bakımdan bütün bu süreçte açık yüreklilikle her adım atılır. Ama kararlı bir tutum görmek istiyoruz, tutarlı bir tutum görmek istiyoruz. Bu ülkenin vatandaşlarının insan haklarına, hukukuna, ekonomik faaliyet yapma özgürlüğüne, siyasi faaliyet yapma özgürlüğüne saygı bekliyoruz. 'Şu bölgede bir tek benim istediğim ekonomik faaliyet yapar, şu şehirde, kasabada ya da siyasi faaliyet yapar, yoksa saldırıya uğrar, baskı görür' dediğiniz anda bu ziyaretler anlamını kaybeder."
Başbakan Davutoğlu, olumlu bir atmosferin oluşması için her türlü adımı atmaya hazır olduklarını, herkesten de bunun gerektirdiği adımları beklediklerini söyledi.
Muhabir: Kadir Karakuş - Selma Bıyıklı Adabaş
06-11-2014, 12:19
mrbrown
küfür tek millettir uyan müslüman
06-11-2014, 18:25
CrLeqinq
Gerçektende Haklısın Kardeşim
06-11-2014, 21:43
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail'in girişimi barbarca ve alçakça
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in Kudüs ve Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerine ilişkin "İsrail'in bu barbarca ve alçakça girişimi affedilir bir girişim olamaz" dedi.
ANKARA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa baskınıyla ilgili, "Dünya Müslümanlarını ilgilendiren bir olay olması hasebiyle İsrail'in şu anda yönetim olarak yapmış olduğu bu barbarca girişim, alçakça girişim, affedilir bir girişim olamaz. Bütün bu gelişmeler karşısında tabii bizim sessiz kalmamız da mümkün değil" dedi.
Erdoğan, Türkmenistan'a hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi ve soruları yanıtladı.
Dost ve kardeş ülke Türkmenistan'a resmi ziyarette bulunmak üzere yola çıktıklarını belirten Erdoğan, ziyaretinde kendisine bakan, milletvekili, işadamı, girişimciler ve bazı basın mensuplarının eşlik ettiğini söyledi.
Türkmenistan Devlet Başkanı Gurbanguli Berdimuhammedov'un 3-4 Haziran 2014'te Türkiye'yi ziyaret ettiğini ve Türk Konseyi Zirvesi'ne misafir sıfatıyla katıldığını anımsatan Erdoğan, Berdimuhammedov'un cumhurbaşkanlığı devir teslim törenine katıldığını ve heyecanlarını, mutluluğunu paylaştığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı olarak Orta Asya'ya yapacağı ilk ziyaretinde ülkeler arasındaki üst düzey temas yoğunluğunu devam ettireceğini bildiren Erdoğan, "Ortak bir tarih ve kültüre sahip olduğumuz Türkmenistan ile ilişkilerimiz şu anda mükemmel düzeyde seyrediyor" diye konuştu.
Türkiye'den giden işadamlarının, girişimcilerin Türkmenistan'da büyük sayılabilecek yatırımlar yaptıklarını ve ikili ticaret hacminin her geçen gün ilerlediğini vurgulayan Erdoğan, Berdimuhammedov ile görüşmelerinde ikili ilişkileri tüm yönleriyle ele alacaklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Berdimuhammedov ile Türkiye ve Türkmenistan'ı ilgilendiren bölgesel ve uluslararası meseleleri de gözden geçirerek ortak atılabilecek adımların istişaresini yapacaklarını anlattı.
Türkmenistan’ın son yıllarda yaptığı büyük kalkınma hamlesiyle Orta Asya’da dikkati çeken ve önemli bir aktör haline geldiğini ifade eden Erdoğan, Türkmenistan'ın Türk işadamlarının Orta Asya'da en çok proje üstlendiği ülkelerden bir tanesi olduğunu belirtti.
Şu anda Türk işadamlarının bu ülkede üstlendiği projelerin parasal değerinin 42 milyar doları aştığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bu ül***e en fazla yatırım yapan ülkeler arasında yer aldığını, bunun da ayrıca önemli olduğunu kaydetti.
"Başarıyla tamamlanan her proje Türkmenistan’da firmalarımız için yeni kapılar açıyor, yeni fırsat ve imkanlar oluşturuyor" diyen Erdoğan, ziyaretinde karşılıklı yatırımları, ticareti, işbirliğini daha da artıracak imkanları konuşarak mevcut sorunları ele alacaklarını dile getirdi.
Ziyareti kapsamında bir iş forumuna da katılacağını söyleyen Erdoğan, "İki kardeş ülkenin karşılıklı güçlü siyasi iradesi ve şirketlerimizin başarılı performansları sayesinde mevcut rakamların daha da yükseleceğine inancım tam. Ekonomi, ticaret, eğitim ve kültür alanlarında ilişkilerimizi geliştirmekte kararlıyız. Ziyaretimin bu noktada önemli olduğuna inanıyorum" diye konuştu.
"Bu barbarca girişim, alçakça girişim, affedilir bir girişim olamaz"
İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa baskınını hatırlatan bir gazetecinin, Türkiye'nin bu konuyla ilgili olarak BM nezdinde girişimlere başlayıp başlamadığı ve bunların neler olacağı sorusu üzerine Erdoğan, konuyu bugün Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ile görüştüğünü ifade ederek "BM Güvenlik Konseyi üyeleriyle süratle bazı temasları inşallah geliştireceğiz. Dün akşam gerek Sayın Mahmud Abbas gerekse Halid Meşal'le görüşmelerim oldu geç saatlerde" bilgisini verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"1967'den bu yana Mescid-i Aksa'da böyle bir olay olmamıştı. Bu tür bir olayın olması, burada birçok sıkıntıları aslında dile getiriyor. Bu, tamamen tahrike dayalı bir olay. Mescid-i Aksa biliyorsunuz, bizim için iki kıbleden bir tanesidir. Dünyadaki tüm Müslümanları, yani bu bölgedeki Arapları ilgilendiren bir olay değil veya Filistinlileri ilgilendiren bir olay değil. Dünya Müslümanlarını ilgilendiren bir olay olması hasebiyle İsrail'in şu anda yönetim olarak yapmış olduğu bu barbarca girişim, alçakça girişim, affedilir bir girişim olamaz. Bütün bu gelişmeler karşısında tabii bizim sessiz kalmamız da mümkün değil. Bunun tüm uluslararası boyutta gerekli olan adımları ne ise bu adımların hepsini atmak durumundayız. Aksi takdirde bu tahrikler sadece Filistin veyahut da Kudüs'te, o bölgede kalmaz, yeniden intifada hareketleri başlayabileceği gibi dünyanın değişik yerlerinde de farklı sıkıntıları yaşayabiliriz. İsrail yönetimi, bu tür girişimlere ne yazık ki hep zemin hazırladığı içindir ki dünyada zaman zaman bizim de arzu etmediğimiz gelişmeler olmakta. Ondan sonra bakıyorsunuz bu gerek dinler arası, gerekse etnik unsurlar arası birçok olumsuz gelişmeleri de tetikliyor."
Erdoğan, "Temenni ediyorum ki İsrail yönetimi aklıselim ile bu işe el koyar ve tekrar süratle Mescid-i Aksa'nın, Müslümanlara kapıları açılır ve Müslümanlar kendi ibadethanelerine rahatlıkla girme imkanını bulurlar. Yoksa bölgede İsrail kendisi tek başına kalmanın ötesinde, dünyada da aynı duruma talim edecektir ve tabii ki tüm Müslümanları da buraya yönelik atılması gereken adımlar noktasında neler yapılması gerekiyor, bunun stratejisi, taktikleri üzerinde de çalışmaya sevk edecektir" değerlendirmesinde bulundu.
"Halep'le ilgili hassasiyetimiz, Kobani'deki hassasiyetten çok daha fazla"
"Suriye'de Esed rejimi, Halep'e yönelik saldırılarını artırdı. Sivil ölümlerde büyük bir artış var ve Türkiye'ye yönelik büyük bir göç dalgasından söz ediliyor. Türkiye'nin bu konuda hazırlıkları nelerdir" sorusuna Erdoğan, "Bu konuyla ilgili olarak şu anda özellikle 36. paralel üstünde tabii ki belli hazırlıkları sürdürüyoruz, onun üzerindeki çalışmalarımızı yapıyoruz" diye yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Burada bir şeyi özellikle ifade etmem lazım. Hani niçin 'Kobani' diyorduk? Şimdi niçin 'Halep'? Az önce Mescid-i Aksa ile ilgili sorulan soru, bu noktada da manidar. Bir diğer taraftan niçin 'Irak?' Bu son gelişmelere baktığınız zaman dikkatler hep bir tarafa yöneliyor ve dikkatlerin tam bir tarafa yöneldiği anda Mescid-i Aksa olayı patlak veriyor. Yani burada bir planlama var, bir stratejik yaklaşım var ve bu yaklaşımın neticesindeki bu gelişmeler, üzerinde hassasiyetle durulması gereken gelişmelerdir."
"Halep'le ilgili hassasiyetimiz, bölgede daha önce de söylediğimiz gibi Kobani'deki hassasiyetten çok daha fazladır. Bunu da söylemem hazım" ifadesini kullanan Erdoğan, şunları söyledi:
"Zira Halep, Şam'ın kuzeydeki en önemli aslında ekonomik merkezidir, bir tarih, bir medeniyet merkezidir. Bu denli önemli bir merkezin zaten bombardıman edilmek suretiyle bütün o önemli eserler yıkılmış vaziyetteyken, şimdi de tabii o nüfus yoğun olan bir şehir, adeta bir tehditle karşı karşıya. Tabii burada malum DEAŞ (IŞİD) terör örgütünün girişimlerinin yanında, rejimin de ne yazık ki bu tür girişimleri var. Bütün bunlara karşı şu anda bizler bölgeyle ilgili hassasiyetleri olan ülkelerle görüşmelerimizi sürdürüyoruz ve bu görüşmeler çerçevesinde de gerek Halep olsun, Kobani olsun, bütün Kuzey Suriye hattında hassasiyetimiz aynen devam ediyor. Aynı şekilde Irak'taki hassasiyetimiz devam ediyor. Bu konuyla ilgili olarak tüm yetkili arkadaşlarımızla başta Başbakan, Dışişleri, Silahlı Kuvvetler, hep birlikte bu çalışmaları sürdürüyoruz."
Çözüm süreci
Bir gazetecinin, "Selahattin Demirtaş, 'Çözüm süreci donmuş durumda, İmralı'da başladı, İmralı'da biter' açıklamaları yapıyor. Süreç gerçekten dondu mu?" sorusu üzerine Erdoğan, sürecin, demokratik açılımla başladığını, "Milli Birlik Kardeşlik Projesi" olarak devam ettiğini, Çözüm Süreci'nin de bunun devamı niteliğinde olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bunun ne İmralı'yla ne şurayla ne burayla alakası yoktur. Ülkemizde bölücü terör örgütüne, teröre karşı halkımızı nasıl rahatlatabiliriz, nasıl bir huzur ortamına kavuşturabiliriz, buna yönelik attığımız adımlardı. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi diye ifade ettiğimiz proje, çok daha farklı bir hassasiyet ifade ediyordu. Türkiye'nin milli birliğe ihtiyacı vardı. Bu milli birliğin içerisinde herhangi bir etnik unsur ayrımı söz konusu değildi ve bunun içinde birlik, beraberlik söz konusuydu. Bu süreci bu şekilde sürdürdük. Daha sonra bunu yeni bir sürece aktaralım dedik. Bu süreç de Çözüm Süreci olsun dedik."
"11 yıllık Başbakanlığım döneminde neyiniz eksikti"
Çözüm Süreci içinde herkesin bulunmasını istediklerini ve Türkiye'nin akil insanlarını sürece dahil ettiklerini anlatan Erdoğan, tüm siyasi partilere de çağrı yaptıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Katılanlar, katılmayanlar oldu. Şu anda 'İmralı'da başlar, İmralı'da biter' türü yaklaşım tarzı... Bir defa bunlar zaten çözüm sürecinin içinde veya yanında olmadı ki bu ifadeleri kullananlar. Siz kalkar da tamamıyla etnik bir yaklaşım içinde vatandaşı sokağa davet ederseniz, sokakta da 40 kişinin ölümüne neden olursanız burada zaten senin çözüm diye bir derdin olmaz. Olmadığı da ortaya çıktı, ardından bir açıklama yaptı, 'Ben öyle demek istememiştim, sokağa çıkın demek şiddet demek değildir.' Bu tür şeyler artık milleti tatmin etmiyor. Eğer siz gerçekten bu ülkede barış istiyorsanız barış isteyen barışın çağrısını yapar, özgürlük isteyen özgürlüğe çağrı yapar. Ama bunların ne barış ne özgürlük diye bir derdi yok. Çünkü böyle bir derdi olan eline molotof kokteyllerini vermek suretiyle vatandaşın dükkanının camını çerçevesini indiren, sivil vatandaşlarımızın ki o bölgede tamamen Kürt vatandaşlarımız, onların araçlarını yakanlar, hatta evleri, dükkanları işaretlemek suretiyle bu tür evleri dükkanları yakıp, yakanların barıştan, özgürlükten bahsetme hakkı yok. Eğer barış istiyorsanız, eğer hakikaten özgürlükten yanaysanız şu anda 11 yıllık Başbakanlığım döneminde neyiniz eksikti. Bu ülkede özgürlük, barış uğruna her şey yapıldı. Şu anda mevcut hükümet de yapıyor. Cumhurbaşkanı olarak ben de bu görevimde sürekli olarak bu kavramların savunucusu olacağım sözünü meydanlarda verdim, milletim de bu söze inandığı için yüzde 52 bize oy verdi. Bundan sonra da bu böyle devam edecektir."
Cumhurbaşkanlığı Sarayı
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve yeni Cumhurbaşkanlığı uçağının maliyetine ilişkin eleştirilerin hatırlatılması üzerine de şunları söyledi:
"Bu ülkede taş üstüne taş koyanlar var ama bu ülkede taş üstüne taş koymayı hayal edemeyenler var. Bunlar artık tamamen eski Türkiye'de kaldı. Eski Türkiye'de 'Araba yoksa yaya gidelim' diyenler vardı. Allah rahmet etsin, Özal geldi, Başbakanlığa bir iki uçak aldı. Onu ciddi manada eleştirenler, hakaret edenler oldu. Ama o hakaret edenler sonra aynı uçaklara bindiler. Niye, çünkü artık modern dünyada eğer büyüyeceksiniz, eğer bir atılım içinde olacaksanız, dünya ile rekabetiniz olacaksa bir şeyler yapmanız lazım. Ama bunların böyle bir şeyi yok. Biz şu anda Cumhurbaşkanlığı makamı için böyle bir yeri yaptıysak ki bu işe başlangıcımız burayı bir Başbakanlık makamı yapalım diye adımı attık. Ankara'da şu andaki Başbakanlık makamının önü kendisine ait değil, orası bir caddedir. O cadde üzerinde hükümet başkanlarıyla tören yapardık, o gün trafik kesilirdi. Koskoca Türkiye Cumhuriyetine, sokağı kapa, caddeyi trafiğe kapa, orada tören yap, bu yakışır mı? Dünyanın her tarafını dolaşıyoruz, geziyoruz. Buralar bir ülkenin itibar makamlarıdır. Bu itibar makamlarında herkes buraya bakarak kararını verir. Ama bunların böyle bir derdi yok, çünkü bunlar eski Türkiye."
Erdoğan, yeni binanın daha sonra Cumhurbaşkanlığı makamı, Çankaya'nın ve mevcut yerin de Başbakanlık makamı olarak değerlendirilmesine karar verdiklerini söyledi. Çankaya'nın, Başbakanlık makamı, mevcut Başbakanlık Merkez Bina'nın da yine Başbakanlığın diğer elemanları için kullanılacağını anlatan Erdoğan, tüm törenlerin artık belli bir konseptin içinde gerçekleşeceğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun Türkiye'ye gelen devlet, hükümet başkanlarının, Türkiye gibi sıçramasını yapan, yeni Türkiye'nin, temel taşlarını atmış bir ülkenin nasıl yönetildiğini görmesi bakımından önemli olduğunu vurguladı.
Binanın maliyetiyle ilgili farklı farklı rakamlar açıklandığını belirten Erdoğan, "Bunlar duymaz uydurur cinsindendir" dedi.
"Halka açık cami ve konferans salonu yapılacak"
Tüm hassasiyetler kullanılarak bu yatırımın yapıldığını, alanda daha yapılacak işler bulunduğunu ve inşaatların devam ettiğini söyleyen Erdoğan, halka açık cami ve 2 bin kişilik konferans salonu yapılacağını bildirdi.
Konut ve diğer yapılması gereken ilavelerle inşaatın devam edeceğini kaydeden Erdoğan, "Olaya bu noktada farklı bakan yeni Türkiye'nin yönetimi var. Kaldı ki bu, şunun bunun değil, sonunda Türkiye Cumhuriyeti'nin demirbaş kaydına giriyor, başka bir yere girmiyor. Bu konuyla ilgili kontrol mekanizmaları bellidir. Kontrol mekanizmaları, bu konuda eğer bir yanlış varsa, bir suistimal varsa bunu zaten yakalar ve gereğini de yapar" diye konuştu.
Yeni Cumhurbaşkanlığı uçağının maliyeti
Yeni Cumhurbaşkanlığı uçağıyla ilgili eleştirilere de değinen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu tamamıyla ayıplanacak bir konudur. Kusura bakmasınlar. Artık Türkiye Cumhuriyeti'nin Cmuhurbaşkanı da Başbakanı da Meclis Başkanı da bakanları da uluslararası toplantılara gittiği zaman vakit nakittir anlayışıyla gidiyor. Tarifeli uçaklarla günlerini yollarda tüketen iktidar değil. İcabında günübirlik gidip, çalışma ziyaretini yapıp dönen bir hükümet. Öyle günler yaşadık ki uzun bir yolculuk, 2-3 yerde duruyorsun böyle yolculuklarımız oldu. Olay farklı, daha yeni bu 'TUR' uçağına sahip olduk. Bu uçağımızla artık non-stop gidebileceğimiz yerlerimiz olacak. Bu ziyaretlerde, bizlerle yeri geldiği zaman işadamlarımızı da alacağız, zaten bakan, milletvekili, basın mensubu arkadaşlarımızı da alacağız. Böylece bu seyahatlerimizi gerçekleştireceğiz. Zamandan ciddi bir tasarrufumuz olacak. Bir de Türkiye'nin gidilen yerlerdeki duruşunu ortaya koyacaktır. Yapılan budur. Türkiye kendine yakışanı yapmıştır. Bundan sonra da yapmaya devam edecektir. Bu tür şeyler yazmakla çizmekle bu milletin bakışını bunlar değiştiremezler. Ben de milletimin bu noktadaki aklı selimine zaten inanıyorum. Bizler de bunun değerlendirmesini buna göre yaptık ve kararımızı böyle verdik."
Muhabir: Hüseyin Gazi Kaykı, Kadir Karakuş, Aylin Sırıklı
06-11-2014, 21:44
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Kirli postallarınızla ancak kendiniz kirlenirsiniz
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa'ya baskınını değerlendirirken, "Kirli postallarınızla o kutsal mekanları kirletemezsiniz ancak kendiniz kirlenirsiniz" dedi.
ANKARA
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, AK Parti İl Başkanlığınca, Ankara Büyükşehir Belediyesi Ala Tesisleri'nde sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin iştirakiyle düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, sivil toplum kuruluşları ile dayanışmaya verdikleri öneme işaret etti.
İstişarenin kendileri için büyük önem taşıdığını, ülkenin ortak akılla yönetilmesinin, sadece siyasi kadroların ortak akıl üretmesi anlamına gelmediğini, buna sivil toplum kuruluşlarının da dahil edilmesi gerektiğini ifade eden Akdoğan, 12 yıldır istişareye önem vererek, sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelerek süreci devam ettirdiklerini anımsattı.
Sivil toplum kuruluşlarının kendilerine bu süreçte çok önemli katkıda bulunduğunu, ahlaki ve kararlı bir duruş sergilediğini kaydeden Akdoğan, bunun bir siyasi partiye sahip çıkmak şeklinde değil, ülkenin geleceğine, ortak geleceğe sahip çıkmak anlamında yapıldığını dile getirdi.
Akdoğan, oynanan oyunları etkisiz hale getirmek için sivil toplum kuruluşlarının kenetlenerek dik duruş sergilediğini, bunun takdire şayan olduğunu, hem millet iradesine hem demokrasiye sahip çıkıldığını söyledi.
Bunun bir parti meselesi olmadığını, dünyanın dört bir yanındaki duaların parti meselesi olmadığı için edildiğini kaydeden Akdoğan, insanların başı sıkışınca yardımın Türkiye'den gittiğini, burada siyasi hareketi aşan bir durum olduğunu, sivil toplum kuruluşlarının da bunu gördüğü için kendilerine destek verdiğini belirtti.
İsrail'in Mescid-i Aksa'ya baskını
Konuşmasında, İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa'ya baskınını da değerlendiren Akdoğan, bunun kabul edilebilir yanı olmadığını, 21. yüzyılda bu kadar fütursuz, pervasız bir olayın yaşanamayacağını söyledi.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Bir barış şehrine, barış mescidine, semavi dinlerin ortak kutsal alanı olan bir yere siz postallarınızla girip orayı kirletmeye çalışacaksınız. O kirli postallarınızla siz o kutsal mekanları kirletemezsiniz ancak kendiniz kirlenirsiniz. Bu, yoldan çıkmış bir hükümetin, yönetimin yapabileceği bir uygulamadır" dedi.
Bir grup veya örgütün yoldan çıkabileceğini, fanatik olabileceğini, bunlarla mücadelenin daha kolay olduğunu kaydeden Akdoğan, "Ama bir devlet, hükümet, yönetim yoldan çıkarsa, sapkın davranışlar sergilerse, zulüm yapmaya başlarsa o zaman ne olacak? İşte o zaman bütün insanlığın bir araya gelmesi gerekiyor. Ortak bir tavır takınması gerekiyor" diye konuştu.
Akdoğan, İsrail'deki zalim yönetimin, bu zulümleri kutsal mekanlarda sergilediği fütursuz tavır ve barbarlıkla da ortaya koyduğunu ifade ederek, dünyanın gündemi Suriye, Irak, Kobani olaylarına kaymışken bunun bir fırsatçılık olduğunu dile getirdi.
İşgalci, tek tipçi, etrafındaki her şeyi yok etmeye alışan bir zihniyetin, kendini dünyanın merkezine koyan ve kendinden başka hiç bir şeyi kabul etmeyen bir anlayışın hükümet olması halinde herkese zulmedeceğini vurgulayan Akdoğan, "Eğer bugün Ortadoğu'da Arap Baharı tersine döndüyse, milletin seçtiği iktidarlar darbeyle devrildiyse, zalim rejimler halklarını öldürmeye devam ediyorsa, burada demokrasiden korkuluyorsa bunun iki sebebi var. Bir tanesi otoriter rejimlerin demokrasiden, halkın iradesinden korkmasıdır ve ikinci de İsrail'dir" şeklinde konuştu.
İsrail'in, bölgedeki ülkelerde halkın iradesinin yönetime yansıması halinde kendi sapkınlıklarına seyirci, zulümlerine sessiz kalınmayacağını bildiğini, bu yüzden demokrasiden korkulduğunu anlatan Akdoğan, birçok bölgede yaşanan olumsuzluğun ardında bu anlayışın bulunduğuna dikkati çekti.
"Bütün bunlar olurken Türkiye olarak biz bu çalkantılı bölgede güven ve istikrar abidesi olarak pozisyonumuzu korumak durumundayız" diyen Akdoğan, bölgede çalkantıların yaşandığı diğer ülkeleri örnek vererek, birlik ve bütünlüğün, iç barışın korunması, güçlü ve zengin olunmasının her açıdan önem taşıdığını vurguladı.
Bölgede başı sıkışanın Türkiye'ye kaçtığını, Türkiye'den medet umduğunu, bu yüzden ülkenin güçlü olması gerektiğini kaydeden Akdoğan, oynanan oyunlara dikkati çekerek bunlara karşı ortak duruş ve kararlılık ortaya konmasının önem taşıdığını bildirdi.
Çözüm süreci
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, çözüm sürecinin hükümetin başlattığı bir süreç olduğunu, kamu düzeni ve güvenliğinden taviz vermeden bu sürecin devam edeceğini belirterek, bunun alternatifinin terör olaylarının tırmanması, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünün tehdit altında bulunması, iç barış ve kardeşlik ikliminin zarar görmesi olduğunu, bunun kabul edilebilir bir durum olmadığını vurguladı.
Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"(Biz her yıl şu kadar şehit vermeyi göze alalım bu sorunu idare edip gidelim), böyle bir kandırmacayla yaşayamayız. 'Her yıl yüz milyarlarca doları oraya yatıralım, gömelim ama böyle devam etsin, geldiği gibi gitsin' diyemez. Kardeşliğimizi daha da pekiştirmek durumundayız. Toplumsal bütünlüğümüzü korumak durumundayız. Bunun için işte çözüm sürecinde sizlere de çok büyük bir sorumluluk düşüyor. Bu sürecin paydaşlarını artırmak durumundayız. Bütün partiler, bölgedeki bütün sivil toplum örgütleri, vakıflar, dernekler, cemaatler çözüm sürecinin paydaşıdır, muhatabıdır. Hep birlikte bu süreci yürütmek durumundayız."
Bu süreçte demokratik reformlar konusunda çok önemli adımlar atıldığını anımsatan Akdoğan, "Bu bütün Türkiye halkı, Türkiye'de yaşayan her bir vatandaş için atılan adımlardır. Bir bölge için, belli kesimler için atılan adımlar değildi. Hepimiz için atılan adımlardı. Hepimiz için yapıldı" diye konuştu.
Bu süreçte bütün paydaşların bilgilendirildiğini anımsatan Akdoğan, "Bundan sonra da çözüm sürecini bütün bölgedeki kesimler, STK'lar, partiler, bunun muhatabı ve paydaşı olacak şekilde devam ettirmeye kararlıyız" dedi.
Vesayetçi anlayış, karanlık odaklar
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, aynı hareketin parçası olduklarını, kendisi bu görevde bulunmasaydı şimdi sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin bulunduğu yerde olacağını ifade ederek, sivil toplum kuruluşlarının demokrasinin bir parçası, "mütemmim cüzü" olduğunu söyledi.
Vesayetçi anlayışların, karanlık odakların, paralel yapıların saldırısının sadece partiye değil, milletin emanetine, demokrasiye ve demokrasinin bileşeni olan sivil toplum kuruluşlarına da olduğunu kaydeden Akdoğan, bu vesayetçi odakların geçmişteki uygulamalarının bilindiğini, bunlara karşı da el birliğiyle mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
Bundan sonraki süreçte de ortak akılla, istişareyle yürüyeceklerini bildiren Akdoğan, bunun herkesin meselesi olduğunu dile getirdi.
"Bizler her zaman yanınızda, emrinizde olacağız" diyen Akdoğan, bu süreci hep birlikte değerlendireceklerini kaydetti.
AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler de konuşmasında, sivil toplum örgütleriyle yeni Türkiye'yi inşa etme çabası içinde olduklarını ifade ederek, İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa'ya saldırısını kınadı, bu şekilde pervasızca saldırıların Müslüman dünyasında vicdanları yaraladığını, İsrail'in bir an önce aklını başına alması, bu tür saldırılara son vermesi gerektiğini söyledi.
Muhabir: Selma Bıyıklı Adabaş
09-11-2014, 19:45
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Gazze'de Mescid-i Aksa protestosu
GAZZE
Gazze'de, İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıları protesto edildi.
Filistin Halk Kurtuluş Cephesi siyasi büro üyesi Cemal Mezher, direniş grupları tarafından düzenlenen eylemde yaptığı konuşmada, Filistinlilerin, Mescid-i Aksa'ya dokunulmasına izin vermeyeceğini, canları ve kanlarıyla onu koruyacaklarını ifade etti.
Aksa'yı koruma çemberinin genişletmesi çağrısında bulunan Mezher, Filistin yönetiminden, Kudüs'e destek olunması adına "savaş suçu" işleyenlerin cezalandırılması için, uluslararası mahkemelere başvurmasını istedi.
Eylemde, İsrail'in Aksa'ya ve Filistinlilere yönelik saldırıla ve son baskını kınandı, Müslüman ve Arap ülkelere söz konusu ihlalleri durdurmak için harekete geçme çağrısı yapıldı.
İsrail'in saldırıları ve bu saldırılara sessiz kalınması aleyhine sloganlar atılan gösteride, Filistin bayrakları taşındı.
Muhabir: Afra Aksoy
09-11-2014, 19:46
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Oradan hemen çıkmazsanız postalınızı elinize veririz
AB Bakanı Bozkır, Mescid-i Aksa'ya postalla giren askerlere mesaj yolluyorum. Oradan hemen çıkmazsanız postalınızı elinize veririz" dedi.
BURDUR
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, "Buraya (Mescid-i Aksa) postalla giren askerlere mesaj yolluyorum. Eğer oradan hemen çıkmazsanız postalınızı elinize veririz, koşa koşa arkanızdan bakarız" dedi.
Bakan Bozkır, partisinin Burdur Öğretmenevi'nde düzenlenen Merkez İlçe 5. Olağan Kongresine katıldı. Bozkır, AK Parti'nin ne yaptığını anlamak için öncelikle siyasi reformlara bakılması gerektiğini söyledi.
Siyasi reformların bütün yapılanların kilidi olduğunu dile getiren Bozkır, "Öyle bir Türkiye vardı ki askeri darbeden çıkmış, tamamen korkular üzerine ve hiçbir şeyin yapılmasına doğru düzgün izin vermeyen mekanizmalar... Hiçbir şey olmayacak bir Türkiye olmaya mahkum bir Türkiye idi" diye konuştu.
Siyasi reformların Cumhurbaşkanı önderliğinde, Başbakanın yer aldığı, eski Cumhurbaşkanının çok büyük emeklerinin geçtiği zahmetli bir süreçten sonra gerçekleştiğini anlatan Bozkır, şöyle konuştu:
"2 bin yasa değiştirildi Türkiye'de. Anayasa'nın yarısı Yeni Ceza Kanunu, Yeni Borçlar Kanunu, Yeni Medeni Kanun, yeni Dernekler Yasası, Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Yasası, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Yasası, hepsini değiştirdik. Değiştirdik baktık olmuyor, hepsini yeni kanunlar yaptık ve bugün eğer Türkiye bu noktaya gelebildiyse bu siyasi reformların çok önemli yeri vardır."
Bozkır, Türkiye'de 12 yıl içinde 222 bin derslik inşa edildiğini, 500 bin öğretmen atamasının yapıldığını kaydetti. Türkiye'de 23 milyon gencin ve çocuğun eğitim sisteminde olduğunun altını çizen Bakan Bozkır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"6 bin 100 kilometre olan bölünmüş yol, 17 bin kilometreye çıkarıldı. 2 bin 494 sağlık tesisi, 184 adalet sarayı... Türkiye'de 6 milyon istihdam sağlandı ve dünya ekonomik kriz içinde kıvranırken, ABD'de bir ayda 500 bin kişi iş kaybetti ekonomik krizde. Türkiye'de bütün ekonomik kriz sırasında biz çok daha iyi bir ekonomik yapıya ulaştık, istihdamımızda en ufak bir azalma olmadı. Dünyada çok önemli bir noktaya geldik. Her rakam üçe katlandı. Milli gelirimiz 250 milyar dolardı, bugün 820 milyar dolar. İhracatımız 35 milyar dolardı, bugün 160 milyar dolar. Turizm gelirlerimiz 10 milyar dolardı, bugün 30 milyar dolar. Türkiye'de o zamanlar 75 üniversite vardı, bugün 185 üniversite var."
"Türkiye ağır sıklet boksörü"
Bozkır, dünyada ve Türkiye'de bu kadar gelişmesini ve buralarda olmasını arzu etmeyen kesimlerin Türkiye'ye darbeler vurmaya başladıklarını söyledi.
Birinci darbenin Gezi olaylarıyla geldiğini kaydeden Bozkır, şöyle konuştu:
"Aralıkta bir darbe teşebbüsü daha, ekim başında bir darbe teşebbüsü daha oldu ama bilmedikleri bir şey var. Türkiye ağır sıklet boksörü. Öyle ağır sıklet boksörü, fiskelerle falan bir şey olmaz ama ağır sıklet boksörü durur durur, ondan sonra yumruğu bir oturttu mu hakem yerden kaldıramaz. Bizim tabi antrenörümüz Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız da iyi bir sporcudur, karate, judoyu iyi bilir. Onun için Türkiye'ye fiske vururken dikkatli olmak lazım. Neme lazım, yani sonradan 10'a kadar sayar, hastanede uyandığında kaça kadar saydı diye hakeme soran olur."
Gezi olaylarında bir liste verildiğine işaret eden Bozkır, "Biz de zannediyoruz ki diyecekler, Gezi Parkı'nda şunu yapma, çiçekleri taşı falan... Dediler ki 'Bir, havaalanını yapma, iki köprüyü yapma'. Elinin körü derler yani, ben bunu yapacağım arkadaş" ifadesini kullandı.
"AK Parti'de kimsenin saraylara ihtiyacı yok"
Bakan Bozkır, Bağdat'ta 1978-1980 yıllarında görevli olduğunu, o zamanlar Türkiye'de petrol sıkıntısı yaşandığını anlattı.
"Ata tankeri 85 bin tonluk. Irak'tan dolduracağız fakat artık devletin itibarı o kadar düşmüş ki... 'Parasını yolladık' diyorlar, Iraklılar diyor ki 'Ya hep böyle yapıyorsun, dolduruyorum sonra para gelmiyor'. Biz böyle para geldikçe o tankeri 20 günde doldurabildik. Utanç vesilesidir. O sırada da devrin Başbakanı Ecevit paltoyla oturuyordu Başbakanlık ofisinde" diyen Bozkır, şöyle devam etti:
"Şimdi diyorlar ki 'Efendim o bina iyi işte. Kaloriferi de yanmasa biz idare ederiz'. Koskoca Türkiye. CHP Genel Merkezi'nde yapacaksın, CHP Genel Merkezi binası büyük olmayacak, Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza Türkiye'nin layık olduğu binayı yapıyorsun, 'Efendim Türkiye'nin böyle büyük binalara ihtiyacı mı? Evet, Türkiye'nin böyle büyük binalara ihtiyacı var. Cumhurbaşkanımız 2 senedir Keçiören'de kiralık evde oturuyor. İhtiyacı olsa orada da oturur. Saraylara falan AK Parti'de kimsenin ihtiyacı yok. Bu devletin itibarıdır. Uçağının arkasında Türk bayrağı, kocaman Türkiye Cumhuriyeti yazıyor. Hepimiz iftihar ediyoruz. Türkiye daha da iyilerine layıktır."
İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa'ya girmesi
Mescid-i Aksa'nın hem Türklerin hem İslam aleminin kutsal yeri olduğunu vurgulayan Bozkır, buraya herkesin saygı duyması ve bu şekilde davranışlardan kaçınması gerektiğini belirtti.
Bozkır, sözlerini şöyle tamamladı:
"Buraya (Mescid-i Aksa) postalla giren bu askerlere mesaj yolluyorum. Eğer oradan hemen çıkmazsanız postalınızı elinize veririz, koşa koşa arkanızdan bakarız. Ne Filistin'de ne dünyanın başka bir yerinde bizim kurduğumuz huzur düzenlerini bozmaya da yeltenenlere de Türkiye izin verir. Bugüne kadar vermedi, bundan sonrada vermeyecektir."
Bakan Bozkır, daha sonra Burdur Valisi Hasan Kürklü'yü ziyaret ederek, Burdur'un sosyal ve ekonomik yapısı hakkında bilgi aldı, kentte hayata geçirilen ve geçirilecek AB projeleri hakkında görüştü.
Burdur Arkeoloji Müzesi'ni de ziyaret eden Bozkır, Müze Müdürü Hacı Ali Ekinci'den eserler hakkında bilgi aldı.
Bakan Bozkır, daha sonra Bucak ilçesine gitti.
Muhabir: Gökmen Yüce, Murat Yolcu
09-11-2014, 19:47
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail'li Bakandan İsrail'e eleştiri
İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon, Knesset'teki bazı milletvekillerinin Mescid-i Aksa'ya girmelerine tepki gösterdi.
TEL AVİV
İsrail Savunma Bakanı Moşe Yaalon, Knesset'teki bazı milletvekillerinin Mescid-i Aksa'ya girmelerine tepki gösterdi.
Yaalon, Kanal 10 televizyonuna verdiği röportajda, Kudüs'te yaşanan gerginlikten Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve Hamas Hareketi'ni sorumlu tuttu.
"Mescid-i Aksa'da çıkan bazı olayların fitilini ateşleyenin bu ziyaret olduğu gerçeği karşısında kayıtsız kalmamız mümkün değil" diyen Yaalon, "Heykel Dağı'nı (Mescid-i Aksa) ziyaret etmemiz hakkımızdır ancak Ürdün ile olan anlaşmamız gereği orada bir takım hassas statüler mevcut ve biz bunları korumalıyız" ifadesini kullandı.
Abbas da İsrail'i suçladı
Öte yandan Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Kudüs kentinde yaşanan gerginliğin sorumlusunun İsrail ve hükümetinin izlediği politikalar olduğunu savundu.
Filistin resmi ajansı WAFA'nın haberine göre, Abbas, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini'yi kabulünde, İsrail'in kentte izlediği politikaların ve Yahudi yerleşimcilerin Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemesine izin vermesinin, atmosferi gerginleştirdiğini ifade etti.
İsrail ile Ürdün arasında 1994'te imzalanan Vadi Arabe Anlaşması uyarınca Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın statüsünün korunması gerektiğine işaret eden Abbas, "BM Güvenlik Konseyi'ndeki çabalarımız, İsrail işgalinin bitirilmesi ile uluslararası karar ve sözleşmeler uyarınca belirli bir zaman diliminde 1967 sınırlarını baz alan bağımsız Filistin devletinin kurulmasını hedefliyor" dedi.
Ürdün, 1924 yılından bu yana Kudüs'te bulunan Müslüman ve Hristiyanlara ait mabetlerin "Yönetimi ve muhafızlığı" görevini yürütüyor. Bu çerçevede Mescid-i Aksa'nın imamı, Ürdün tarafından atanıyor.
Yaklaşık 100 Yahudinin geçen çarşamba Mescid-i Aksa'nın avlusuna girişine izin verilmesinin ardından Aksa ve çevresinde çıkan çatışmalarda 27 kişi yaralanmıştı. Olayda İsrail askerlerinin, 1967'den beri ilk kez Mescid-i Aksa Külliyesi'nin ana mihrabının bulunduğu kubbenin altına kadar ilerleyerek, Kıble Mescidi'nin içinde mihrap ve minberin yer aldığı bölgeye postallarıyla girdiği belirtilmişti. Bu olay, Filistin halkı nezdinde infial uyandırmış, ülke genelinde yapılan protestolarda yaralanan ve gözaltına alınanlar olmuştu.
Çerve Bakanı Peretz de Netenyahu'yu eleştirdi
İsrail Çevre Bakanı Amir Peretz, Başbakan Binyamin Netenyahu'nun izlediği politikayı sert bir dille eleştirdi.
İsrail Kanal 2 Televizyonu'na konuşan Peretz, "Netenyahu'ya alternatif birini konuşma vakti geldi" ifadelerini kullandı.
Peretz, hükümetin mevcut siyasi anlayışında devam etmesi halinde, bakanlıktan istifa tehdidinde bulundu.
"Çevremizdeki her şeyin kaynayıp yandığı bir zamanda, Netenyahu aşırı sağcıların isteklerine esir oldu. Politikalarını bu şekil devam ettiren hükümetin bir parçası olmayacağım" diyen Peretz sözlerine şöyle devam etti, "Fakirlerin çığlıkları devam ettiği sürece, 2015 yılı için devlet bütçesine destek vermeyeceğim."
Peretz'in daha önce "İsrail'de, ben barış cephesindeyim. Şuna kesinlikle inanıyorum ki, Filistinliler'in kendi devletlerini kurma hakları vardır. Burada iki devlet, iki ulus çözümünü benimsiyorum" demişti.
Aynı bağlamda, İsrail hükümeti bakan yardımcılarından ve Likud Partisi liderlerinden Ofir Akunis da, Peretz'in konuşmasına yönelik Netenyahu'ya çağrıda bulunarak, "Tüm kırmızı çizgileri aştı, istifa ile tehdit etmesi yerine görevden alınmalı" ifadelerini kullandı.
Yaklaşık 100 Yahudinin geçen Çarşamba Mescid-i Aksa'nın avlusuna girişine izin verilmesinin ardından, Aksa ve çevresinde çıkan çatışmalarda 27 kişi yaralanmıştı. Olayda İsrail askerlerinin, 1967'den beri ilk kez Mescid-i Aksa Külliyesi'nin ana mihrabının bulunduğu kubbenin altına kadar ilerleyerek, Kıble Mescidi'nin içinde mihrap ve minberin yer aldığı bölgeye postallarıyla girdiği belirtilmişti. Bu olay, Filistin halkı nezdinde infial uyandırmış, ülke genelinde yapılan protestolarda yaralanan ve gözaltına alınanlar olmuştu.
Muhabir: Mehmet Nuri Uçar
09-11-2014, 19:49
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail'in hazirandan bu yana Kudüs'ten bin 300 Filistinliyi gözaltına aldığı bunların yüzde 40'ının çocuk olduğu bildirildi.
RAMALLAH
Filistin Esirler Cemiyeti'nin avukatı Mufid el-Hac, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail'in Haziran ayından bu yana bin 300 Filistinliyi gözaltına aldığını ve bunların yüzde 40'ının çocuklardan meydana geldiğini belirtti.
Gözaltıların özellikle Muhammed Ebu Hudayr isimli gencin Yahudi yerleşimciler tarafından öldürülmesinden sonra çok arttığını dile getiren Haci, İsrail'in gözaltına alıdığı çocuk ve gençlerin çoğunu ailelerine 800 ila bin 600 Amerikan Doları (USD) arasında değişen miktarda kefalet ödeterek serbest bıraktığını ifade etti.
Hac, İsrail'in 22 Ekim'den bu yana gözaltına aldığı kişi sayısının 250'yi aştığına değinerek, reşit olmayanlara yönelik "ev hapsi" ve "evden uzaklaştırma" cezalarında da artış olduğunu kaydetti.
Son günlerde özellikle İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik artan ihlalleri nedeniyle Kudüs'ün mahallelerinde İsrail polisi ile Filistinli gençler arasında sık sık gerginlik yaşanıyor.
Muhabir: Qays Abu Samra, Ensar Fırat
11-11-2014, 19:56
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail askerleri bir Filistinliyi öldürdü
İsrail askerlerinin Batı Şeria'da açtığı ateşte, 1 Filistinlinin öldüğü, 2 öğrencinin yaralandığı bildirildi.
EL-HALİL
İsrail askerlerinin Batı Şeria'da açtığı ateşte, 1 Filistinlinin öldüğü, 2 öğrencinin yaralandığı bildirildi.
Görgü tanıklarından alınan bilgiye göre, El Halil kentindeki El-Arub Mülteci Kampı'nda İsrail askerleriyle Filistinli gençlerle arasında gerginlik yaşandı. Olayda İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu Filistinli İmad el-Cevabire (21) yaralandı. El-Mizan Hastanesi'ne kaldırılan Filistinli genç, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Nablus kentinde de Filistinli öğrenciler ile İsrail askerleri arasından çıkan arbedede, 2 öğrencinin yaralandığı belirtildi.
"Yahudi Yerleşim Yerleri ve Ayrım Duvarına Karşı Halk Komiteleri" üyesi aktivist Munadıl Hanini, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Nablus kentin yakınındaki Beyt Furik köyünde İsrail askerlerinin bir grup liseli öğrencileri kışkırttığını, bunun üzerine taraflar arasında arbede çıktığını söyledi.
İsrail askerlerinin, öğrencilere gerçek mermiyle müdahale ettiğini ifade eden Hanini, olayda Ali Nacih Hanini (16) ve Mueyyed Rif’at Hatatibe'nin (16) ayaklarından yaralandığını aktardı.
Hanini, yaralı öğrencilerin tedavi için Nablus’taki Rafidya Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığını kaydetti.
Olaya ilişkin İsrail makamlarından henüz bir açıklama yapılmadı.
İsrail askerlerinin Filistinlilere yönelik çeşitli ihlallerinin yanı sıra, geçen hafta eylemcilere müdahalesinde Mescid-i Aksa külliyesinin ana mihrabının bulunduğu kubbenin altına kadar ilerleyerek, Kıble Mescidi'nin içinde mihrap ve minberin yer aldığı bölgeye postallarıyla girmesi, Filistinliler nezdinde infiale neden olmuştu.
Gerginliğin yaşandığı bölgede dün Batı Şeria'daki "Alon Shvut" Yahudi yerleşim biriminde bir Filistinlinin 3 İsrailliye bıçaklı saldırıda bulunduğu, olayda ağır yaralanan bir kadının daha sonra hayatını kaybettiği belirtilmişti.
Muhabir: Mahmut Geldi, Daniel Gallego
14-11-2014, 20:20
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İspanya'da, ana muhalefetteki Sosyalist İşçi Partisi'nin sunduğu Filistin devletinin tanınmasına yönelik teklif 18 Kasım'da İspanyol meclisinde görüşülecek.
MADRİD
Filistin devletinin tanınmasına yönelik İsveç, İrlanda, İngiltere ve Fransa'da atılan adımlardan sonra İspanya'da da bu yönde girişimler başladı. Ana muhalefetteki Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) Filistin devletinin tanınması için meclise sunduğu teklifin 18 Kasım'da görüşülmesine karar verildi.
PSOE'nin sunduğu teklifte, "Ortadoğu'da istikrarın sağlanması, vatandaşların haklarına saygı gösterilmesi, her iki tarafın güvenlik ve barışını garanti edecek anlaşmalar için müzakere ve diyaloğun başlatılabilmesinin sadece iki devlet ilkesine dayanarak gerçekleştirilebileceği savunuldu ve bu yüzden Filistin'in de uluslararası haklara sahip bir devlet olarak tanınması" istendi.
Filistin devletinin uluslararası statüde tanınmasına yönelik ilk defa bir oturum yapacak olan İspanyol meclisine sunulan teklifte, Filistin'in 2011 yılı sonunda UNESCO üyesi devlet olarak tanındığı ve bundan bir yıl sonra da BM'ye gözlemci devlet statüsüyle kabul edildiği hatırlatıldı.
İktidar partisi mecliste ortak tavır arıyor
İspanya'da iktidarda olan muhafazakar sağ görüşlü Halk Partisi (PP) bu zamana kadar Filistin devletinin tanınması gerektiğini savunsa da bunun için İsrail ve Filistin arasındaki bir barış anlaşması yapılması şartını koyuyordu. Ancak son bir haftadır bu görüşünde yumuşadığı görülen PP iktidarı, Filistin devletinin tanınmasına ilişkin meclisteki siyasi partiler arasında ortak bir tavır aramak için görüşmelere başladı.
Dışişleri Bakanı Jose Manuel Garcia Margallo, Meclis Dışişleri Komisyonu'nda siyasi partilerin temsilcileri ile dün bir toplantı yaptı. Margallo, toplantı ile ilgili açıklamasında, "Filistin devletini tanımak istiyoruz ama sembolik bir jest olarak değil, bunun gerçekten uzun vadeli bir çözüme fayda sağlamasını istiyoruz" dedi.
İspanya'nın Ortadoğu'da müzakere sürecine faydası olacağına inandığı zaman Filistin'i tanıma kararını alacağını söyleyen Margallo, "Filistin'de yapılacak her hareket iki devletli müzakerelerinin çözümüne fayda sağlamalı. Eğer Filistin'in ekonomik açıdan görünür hale gelmesini istiyorsak iki ülke arasında bir serbest ticaret bölgesi oluşturmak gerek" şeklinde konuştu.
İspanya'dan AB'ye ortak karar çağrısı
Margallo, ayrıca Filistin devletinin tanınmasına ilişkin AB ülkelerine ortak karar alma çağrısında bulundu. Margallo, "Bana göre AB üyesi ülkelerin ortak bir tavır takınması gerekir. Filistin'in BM'de gözlemci devlet olmak istediği sırada olduğu gibi AB'nin bir şov yapmaması gerekir" ifadesini kullandı.
Bu arada, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin, Libya ile ilgili düzenlenmesi planlanan uluslararası konferansa katılmak üzere gelecek hafta Madrid'e gelmesi bekleniyor. 17 Eylül'de Madrid'de ve bundan dört gün sonra 13 ülkenin katılımıyla New York'da yapılan Libya konulu uluslararası konferansın devamı niteliğinde olacağı söylenen yeni konferans ile ilgili İspanyol basınında çıkan haberlerde, bu konferansın gerçekleşmesi için Kerry'nin katılımına ilişkin onay beklendiği ileri sürüldü.
Kerry'nin Madrid'e gelmesi halinde sadece Libya konusunun değil Filistin devletinin tanınmasıyla ilgili Avrupa'daki girişimlerin de ele alınacağı ifade edildi.
Muhabir: Şenhan Bolelli
18-11-2014, 20:08
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa'nın mihrabının bulunduğu bölüme girmesinin ardından Kudüs'te tansiyon her geçen gün yükselirken, sinagoga saldırı şehirdeki gerilimi iyice artırdı.
KUDÜS
İsrail askerlerinin 1967'den beri ilk kez Mescid-i Aksa'nın mihrabının bulunduğu bölüme girmesinin ardından Kudüs'te tansiyon her geçen gün yükselirken, bugün Batı Kudüs'te bir sinagoga düzenlenen saldırıda 4 İsraillinin hayatını kaybetmesi şehirdeki gerilimi iyice artırdı.
Kudüs'te giderek tırmanan olayların fitilini ateşleyen ise geçen Temmuz ayında 16 yaşındaki Filistinli Muhammed Ebu Hudayr'ın, sabah namazına giderken evinin yakınındaki camiden kaçırıldıktan sonra Yahudi yerleşimciler tarafından yakılarak öldürülmesi oldu.
Kudüs'de iki hafta süren çatışmaların akabinde, İsrail askerleri, Kudüs'ün tüm Arap mahallerine düzenlediği gece baskınlarıyla yüzlerce Filistinliyi gözaltına aldı.
Olaylar devam ederken, İsrail'in 8 Temmuz'da Gazze'ye başlattığı "Koruyucu Hat" adlı askeri operasyonunda aralarında çok sayıda kadın ve çocuğun da bulunduğu iki bin 157 Filistinli hayatını kaybetti.
Kudüs'te İsrailli bir otobüs firmasında şoför olarak çalışan Filistinli Hasan Yusuf er-Ramuni, pazar akşamı otobüste boynundan asılmış halde ölü bulundu. İsrail polisi otopsi neticesinde vak'ayı "intihar" olarak açıklarken, Filistinliler intihar iddiasına inanmadı ve olayın Yahudiler tarafından yapıldığını belirtti. Doğu Kudüs'ün çeşitli bölgelerinde, İsrail polisi ile Filistinliler arasında çatışmalar çıktı.
Filistinliler'in son dönemde artan tepkileri ve gösterilerine neden olan en önemli olay ise İsrail askerlerinin 2 hafta önce Mescid-i Aksa'nın mihrabını postallarıyla çiğnemesi oldu. İsrail askerlerinin bir grup Yahudi'yi Aksa'nın Müslümanlara mahsus bölümüne almasına tepki gösteren Filistinliler ile İsrail askerleri arasında çıkan çatışmalar tüm Kudüs'e yayıldı.
İsrail askerleri ile Filistinliler arasında Mescid-i Aksa'nın avlusunda çıkan çatışmalarda 27 kişi yaralandı. Bu sırada Aksa kompleksi içinde bulunan Kıble Camisi'ne sığınan Müslümanları kovalayan İsrail askerleri de Kıble Camisi'ne postallarıyla girerek çok sayıda göstericiyi tartakladı. Askerlerin müdahalesi sırasında cami içerisindeki Kur'anı Kerimlerin etrafa saçıldığı görüldü.
Mescid-i Aksa'da yaşanan gerginlikler sona ermeden, aynı gün içinde Doğu Kudüs'te Filistin ile İsrail arasında 1967 savaşındaki yeşil hat olarak adlandırılan 1 nolu anayolda, 1 Filistinlinin aracını İsrailli yayaların üzerine sürmesi üzerine, olay yerine gelen polis, Filistinli sürücüyü vurarak öldürmüştü.
Öte yandan, İsraillilerin üzerine aracını sürdüğü iddiasıyla polis tarafından vurularak öldürülen Filistinli İbrahim el-Akari’nin evinin çevresinde toplanan Filistinliler'e İsrail askerlerinin müdahalesi sonucunda 20 Filistinli yaralanmıştı. Doğu Kudüs’teki Şufat Mülteci Kampı'nda İsrail askerleri ile Filistinliler arasında geçtiğimiz hafta başlayan çatışmalar 3 gün devam etti.
Kudüs'te İsrail askerlerinin 30 Ekim'de Mescid-i Aksa'yı kapatmasıyla Filistinlilerle İsrail askerleri arasında intifadayı andıran ve batı basınında "üçüncü intifada mı başlıyor?" başlıklı makalelerin yayımlanmasına yol açan çatışmaların başlamasından sonra, İsrail hükümeti güvenlik tedbirlerini en üst düzeye çıkardı.
Hayatın normal akışının bozulduğu Kudüs'te hemen hemen her köşe başında kurulan polis noktalarında ellerinde ağır silahlar taşıyan askerler göze çarparken, araçları durdurulan çok sayıda Filistinli uzun süreli sorguya tabi tutularak, aramalara maruz kalıyor.
İsrail'de Yahudiler, içerisinde Kıble Mescidi ile Kubbetu's-Sahra Camisi'nin yanı sıra müze, medreseler ve büyük avlunun bulunduğu Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa külliyesinin altında, "Süleyman Mabedi kalıntılarının bulunduğu" iddiasıyla kazı çalışmaları yapıyor.
Yahudi yerleşimciler ve İsrailli yetkililer, zaman zaman Aksa Külliyesi içerisine girerek cami cemaatini ve eğitim gören öğrencileri taciz ediyor. Müslümanların karşı çıktığı bu tür ihlaller nedeniyle Mescid-i Aksa'da sık sık gerginlik yaşanıyor.
Muhabir: Yusuf Hatip, Turgut Alp Boyraz, Taner Aydin
19-11-2014, 22:03
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail askerleri ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 67 Filistinli öldü
İsrail askerleri ve Yahudi yerleşimcilerin Batı Şeria ve Kudüs'teki saldırılarında ocak ayından bu yana 67 Filistinli öldü.
RAMALLAH
İsrail askerleri ve Yahudi yerleşimcilerin, 2014 yılının başından bu yana Batı Şeria ve Kudüs'te düzenlediği çeşitli saldırılarda 67 Filistinlinin ölümüne neden olduğu belirlendi.
Filistin'deki hastane kaynaklarından alınan bilgiye göre, Kudüs, Batı Şeria ve Arap nüfusun yoğunlukta yaşadığı İsrail kontrolündeki kentlerde, taraflar arasındaki gerilim her geçen gün tırmanırken, Ocak 2014'ten bu yana, aralarında yaşlıların da bulunduğu 67 Filistinli, "doğrudan ateş edilerek, evi yıkılarak ya da arabayla ezilerek" öldürüldü. İsrail askerleri ve Yahudi yerleşimcilerin saldırıları sonucu hayatını kaybeden Filistinlilerin yaş aralığı 14 ila 70 arasında değişiyor.
İsrail'in bu tür ihlal ve saldırıları nedeniyle taraflar arasında gerilimin yükseldiği Kudüs'te, 17 Kasım'da, İsraillilere ait bir otobüs firmasında şoför olarak çalışan Filistinli Hasan Yusuf er-Ramuni (32), araçta asılı halde ölü bulunmuştu. İsrail polisinin kısa sürede olayı "intihar" olarak açıklaması tepkilere neden olmuş, Ramuni'nin Filistin medyasında yayınlanan fotoğraflarında yüz, sırt ve ayak kısmında morlukların olduğunun görüldüğü ifade edilmişti.
Kentte dün sabah da bir sinagoga düzenlenen saldırıda 5 İsrailli hayatını kaybetmiş, 7 kişi yaralanmıştı. İsrail polisi, "Kudüs'ün Har Nof Mahallesi'ndeki sinagoga ellerinde bıçak ve baltalarla gelen 2 kişinin, olay yerine intikal eden polisler tarafından vurularak öldürüldüğünü, saldırganların Doğu Kudüslü" olduğu açıklamıştı. Olayın ardından Doğu Kudüs ve Batı Şeria'nın birçok semtindeİsrail askerleri ile Filistinliler arasında çatışma çıkmış, bazı Filistinliler askerlerin kullandığı plastik mermiyle yaralanmıştı.
Kudüs'ün kuzeyindeki Kafr Akab semtinde de bir Filistinlinin dün akşam Yahudi yerleşimciler tarafından bıçaklandığı açıklanmıştı.
Şehrin güneydoğusundaki Silvan'da da tramvay durağındaki yolculara çarpmasının ardından vurularak öldürülen Abdurrahman eş-Şeludi'nin evi İsrail güçlerince yıkılmıştı.
Muhabir: Qays Abu Samra, Hacer Bal
20-11-2014, 19:59
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Gazze'de 28 bin 366 ev zarar gördü
İsrail'in 51 gün süren saldırılarında, Gazze'de 28 bin 366 evin zarar gördüğü, bunlardan 3 bin 329'unun tamamen, 23 bin 445'inin kısmen yıkıldığı bildirildi.
GAZZE
İsrail'in Gazze'ye 51 gün süren saldırılarının hasar tespit işlemlerinin tamamlandığı bildirildi.
Gazze'de basın toplantısı düzenleyen Filistin uzlaşı hükümetinin Bayındırlık ve İskan Bakanı Mufid el-Hasayine, bakanlığın Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'yla (UNDP) işbirliği içinde İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının hasar tespit işlemini bitirdiğini söyledi.
Saldırılar nedeniyle 28 bin 366 evin zarar gördüğünü, bunlardan 3 bin 329'unun tamamen, 23 bin 445'inin kısmen yıkıldığını, bin 592 evin ise kullanılamayacak hale geldiğini belirten Hasayine, BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu'nda (UNRWA) kayıtlı mağdur Filistinli aile sayısının 88 bin olduğunu kaydetti.
Bakanlığın, evi tamamen yıkılan Filistinlilere kira için 600 dolar dağıtmaya başladığını kaydeden Hasayine, "İsrail, Katar'ın finanse ettiği yeniden imar projesi için gerekli malzemelerin Kerm Ebu Salim Sınır Kapısı'ndan girişine izin verdi. Bu da bize imar faaliyetlerine başlamamız için umut veriyor" dedi.
Gazze'nin yeniden imarı için görevli Katar komitesi ise son saldırıların başladığı tarihten bu yana çimento girişi olmadığını, bu durumun da çalışmalarını durdurduğunu belirtti.
Muhabir: Muhammed Macid
20-11-2014, 20:16
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Filistinliler kameralı kuşatma altında
İsrail polisi, "kameralı balonlarla" Kudüs'te Filistinlilerin mahallerini 24 saat gözetim altında tutuyor.
KUDÜS
İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa'nın mihrabının bulunduğu bölüme girmesinin ardından Kentte tansiyon her geçen gün yükselirken, İsrail polisi, kameralı balonlarla, Arap mahallelerini adeta bir açık hava hapishanesine çevirdi.
Balonların üzerine monte edilen kamera sistemiyle Doğu Kudüs’teki hareketliliği anbean izleyen polis, Filistinlilerin evlerine sık sık gece baskınları gerçekleştirerek tutuklamalarda bulunuyor.
İsrail Emniyet Müdürülüğü Sözcüsü Micky Rozenfeld, iki hafta önce konuya ilişkin, “Polis izleme balonları, arttırılan güvenlik önlemleri kapsamında Kudüs’ün farklı bölgelerinde kullanılıyor” açıklamasını yaptı.
"Gerilim tırmanıyor"
İsrail’in Mescid-I Aksa’ya yönelik ihlallerin ve Filistinlilere baskılarının son haftalarda giderek artması, şehirdeki gerilimi hat safhaya çıkardı.
Doğu Kudüs'ün hemen her köşesinde kurulan polis noktalarında ağır silahlar taşıyan askerler göze çarparken, araçları durdurulan çok sayıda Filistinli uzun süreli sorguya tabi tutularak, aramalara maruz kalıyor.
İsrail polisi ayrıca Filistinlilerin kullandığı araçlara çok yüksek meblağlarda para cezaları kesiyor.
Kudüs'ün Arap mahallerinde Filistinlilerle İsrail askerleri arasında yaşanan çatışmalar ise adeta "gündelik hayatın bir parçası" haline geldi.
Bölgede giderek tırmanan olayların fitilini ateşleyen olay ise temmuz ayında 16 yaşındaki Filistinli Muhammed Ebu Hudayr'ın, sabah namazına giderken evinin yakınındaki camiden kaçırıldıktan sonra Yahudi yerleşimciler tarafından yakılarak öldürülmesi olmuştu.
İsrail'in bu tür ihlal ve saldırıları nedeniyle taraflar arasında gerilimin yükseldiği Kudüs'te, 17 Kasım'da, İsraillilere ait bir otobüs firmasında şoför olarak çalışan Filistinli Hasan Yusuf er-Ramuni (32), araçta asılı halde ölü bulunmuştu. İsrail polisinin kısa sürede olayı "intihar" olarak açıklaması tepkilere neden olmuş, Ramuni'nin Filistin medyasında yayınlanan fotoğraflarında yüz, sırt ve ayak kısmında morlukların olduğunun görüldüğü ifade edilmişti.
Bunun ardından Kudüs'te 18 Kasım Salı günü sabah saatlerinde bir sinagoga düzenlenen saldırıda 5 İsrailli hayatını kaybetmiş, 7 kişi yaralanmıştı.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu olaydan sonra, polis tarafından öldürülen iki Filistinlinin evlerinin yıkılması talimatı vermişti.
Muhabir: Turgut Alp Boyraz
22-11-2014, 13:03
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail, Filistinlilerin yaşadığı Batı Şeria'daki Beyt İksa köyünü Yahudi yerleşim birimleri ve Ayrım Duvarıyla "açık hapishaneye" dönüştürdü.
KUDÜS - KAYS EBU SEMRA
İsrail, Filistinlilerin yaşadığı Batı Şeria'daki Beyt İksa köyünü Yahudi yerleşim birimleri ve Ayrım Duvarıyla "açık hapishaneye" dönüştürdü.
Kudüs'ün 13 kilometre uzağındaki üç tarafı Yahudi yerleşim birimleri ile çevrili, bir tarafında Ayrım Duvarı bulunan Beyt İksa'ya, köy halkı dışındakilerin girmesine izin verilmiyor.
İsrail güçlerinin girişte kontrol noktası kurduğu köye, burada yaşayan 2 bin 500 Filistinlinin dışında yalnızca özel izinli kişiler girebiliyor. Bu durum dolayısıyla köylüler, ekonomik sıkıntının yanı sıra dış dünya ile irtibat kurmakta güçlük çekiyor.
AA muhabirine konuşan Beyt İksa köyünde yaşayan Filistinli çiftçi Reşad Avad, "İsrail'in yerleşim birimleri dolayısıyla köyümüz açık hapishaneye döndü. Yolları kapattılar, topraklarımızı elimizden aldılar, halkı evlerinden zorla göç ettirmek istiyorlar ancak ne yaparlarsa yapsınlar biz burada kalacağız" dedi.
İsrail'in 1967'de kendilerine ait 50 dönüm tarım arazisine el koyduğunu belirten Avad, şunları söyledi:
"Şimdi de Yahudi yerleşim birimleri için 12 dönüm araziye daha el koymak istiyorlar. İsrail askerleri, 2006'da köyün çıkışında kontrol noktası oluşturdu, köy halkı dışındakilerin girişine izin vermiyor. Köy sakinleri dışındakiler ancak İsrail'e daha önceden bildirip izin aldıklarında girebiliyor. Bu talepleri de çoğunlukla geri çevriliyor. Bu durum, özellikle esnafı olumsuz etkiliyor."
Köyün Kudüs ile doğrudan bağlantısının kesildiğini vurgulayan Avad, "Kudüs'e 15 dakikada gidiyorduk ancak İsrail, Kudüs yolunu kapattığı için şimdi 1 saatten önce gidemiyoruz. Zaten Kudüs'e yalnızca İsrailli nüfus cüzdanına sahip olanlar ya da özel izinliler girebiliyor. Beyt İksa'da yalnızca 500 kişinin İsrail kimliği var. Geri kalan Filistinli nüfus cüzdanı taşıyor" diye konuştu.
Bir başka Filistinli Abdulmecid Habab, eskiden köyün daha kalabalık olduğunu ama köylülerin 1948 ve 1967'de İsrail tarafından zorla göç ettirildiğini dile getirdi. Habab, daha sonra inşa edilen Ayrım Duvarı ile Kudüs ile bağlantılarının tamamen koparıldığını kaydetti.
Batı Şeria'da 2 milyon 300 bin, Doğu Kudüs'te ise 200 bin Yahudi yerleşimci bulunuyor. İsrail, zaman zaman Yahudi yerleşim birimlerini genişletmek ya da güvenlik gibi çeşitli sebeplerle Filistinlilere ait arazilere el koyuyor.
22-11-2014, 13:05
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Abbas'tan İsrail'e uyarı: Din çatışması çıkarmayın
Filistin Devlet Başkanı Abbas, "Kutsallarımıza, camilerimize ve kiliselerimize yaklaşmayın çünkü bu, nerede sonlanacağı bilinmeyen bir patlamaya yol açar" dedi.
RAMALLAH
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail'e "siyasi çatışmanın, din çatışmasına dönüşmemesi" konusunda uyarıda bulundu.
Abbas, Ramallah’ta düzenlenen Uluslararası Yerel Yönetimler Konferansı'nda yaptığı konuşmada, "Siyasi çatışmanın dini çatışmaya dönüşmesi konusunda daha önce uyarıda bulunduk, bulunmaya da devam ediyoruz" dedi.
İsrail'in siyasi çatışmayı neredeyse dini çatışmaya dönüştürdüğünü ifade eden Abbas, İsraillilere seslenerek, "Kutsallarımıza, camilerimize ve kiliselerimize yaklaşmayın çünkü bu, nerede sonlanacağı bilinmeyen bir patlamaya yol açar" ifadesini kullandı.
Abbas, her iki taraftan da sivillerin öldürülmesini kınadıklarını, savaştan değil barıştan yana olduklarını ancak bu durumun Mescid-i Aksa'ya ve kutsal değerlere saldırıları görmezden gelme anlamı taşımayacağını kaydetti.
İsrail hükümetinin barış konusunda ciddi ise Yahudi yerleşim birimi inşa faaliyetlerinden vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Abbas, İsrail'e, "Doğu Kudüs'ün Filistin'in başkenti olduğu iki devletli çözümü kabul etme" çağrısında bulundu.
Filistin'in işgalden kurtulması durumunda yabancı desteği olmadan kendi ayakları üzerinde durabileceğini ifade eden Abbas, "135 ülke, bizi tanıyor. BM Güvenlik Konseyi'nde işgalin bitiş projesinin sunulmasını bekliyoruz. İşgalden ve yerleşim birimlerinden kurtulmak istiyoruz" diye konuştu.
İsrail'in politikaları, Filistinlilere yönelik gözaltı operasyonları, Mescid-i Aksaya'ya yönelik ihlaller nedeniyle Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki Filistin mahallerinde İsrail askerleriyle gerginlik yaşanıyor.
Muhabir: Hacer Başer, Ömer Faruk Şimşek, Qays Abu Samra
22-11-2014, 13:09
bayram tv
İsrail 14 binden fazla konut ihalesi açtı
İsrail, yıl başından bu yana Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 14 binden fazla konut inşası için ihale ve onay ilanı yayınladı
KUDÜS
İsrail'in, Yahudi yerleşim birimleri faaliyetleri çerçevesinde yıl başından bu yana Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 14 binden fazla konut inşası için ihale ve onay ilanı yayınladığı bildirildi.
Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Müzakere Dairesi Müsteşarı Eşref el-Hatib, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İsrail'in 14 binden fazla konutun inşası için ihale ve onay ilanı yayınladığını söyledi.
Batı Şeria ve Doğu Kudüs'te 5 bin 241 yeni konutun inşası için ihale açtığını, 9 bin 282'sinin inşasına da onay verildiğini ifade eden Hatib, "Bu rakam, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetinin, politik süreçle ilgilenmediğini, iki devletli çözüm planının uygulanmasını engelleyecek bir durumu dayatmaya çalıştığını gösteriyor" dedi.
Daireden yapılan açıklamada da yapımı onaylanan konutların yarısına yakınının Doğu Kudüs'teki mevcut yerleşim birimlerinde inşa edilmesinin kararlaştırıldığı belirtildi.
Uluslararası kuruluşlar ve Filistinlilerin yerleşim birimi projelerine ilişkin bilgileri, İsrail'deki sol eğilimli Şimdi Barış Hareketi kaynaklarına dayanıyor.
Batı Şeria ve Doğu Kudüs'teki Yahudi yerleşim birimi inşa faaliyetleri, Filistin ile İsrail arasındaki barış müzakerelerinin durma sebepleri arasında gösteriliyor.
Muhabir: Hacer Başer, Ömer Faruk Şimşek
10-12-2014, 20:24
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Filistin Devlet Başkanı Abbas, Filistinli Bakan Ebu Ayn'in ölümü nedeniyle ülkede 3 günlük yas ilan etti.
RAMALLAH
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Yahudi Yerleşim Birimi ve Ayrım Duvarıyla Mücadele Komisyonu Başkanı Ziyad Ebu Ayn'ın ölümü nedeniyle 3 günlük yas ilan etti.
Filistin resmi haber ajansı WAFA'nın haberine göre, Abbas, Ramallah'ta İsrail güçlerinin Yahudi yerleşim birimlerini protesto eden gruba göz yaşartıcı gazla müdahalesi sırasında birİsrail askerinin dipçikle göğsüne vurması sonucu hayatını kaybeden Ebu Ayn'ın ölümüne ilişkin yapılan soruşturma neticesinde gerekli uygulamaların yerine getirileceğini kaydetti.
"İsrail'in Filistin halkına yönelik ihlallerini sürdürmesini kınayan" Abbas, Filistinli Bakanın maruz kaldığı olayı, "Ebu Ayn'ın şehit olmasına neden olan vahşice saldırı. Susulması ve kabul edilmesi mümkün olmayan barbarca bir eylem" olarak nitelendirdi.
Abbas Ebu Ayn'ın ölümü üzerine ülkede 3 günlük yas ilan edildiğini bildirdi.
Hamas taziyelerini bildirdi
Hamas, Ebu Ayn için taziye mesajı yayınladı. Hamas Sözcüsü Sami Ebu Zuhri yayımladığı yazılı açıklamada, "Yahudi Yerleşim Birimi ve Ayrım Duvarıyla Mücadele Komisyonu Başkanı Şehid Ziyad Ebu Ayn'ın ailesine ve Filistin halkına en içten taziyelerimizi sunarız" ifadesine yer verdi.
Açıklamada, Filistin halkı, İsrail'in ve Yahudilerin saldırılarına karşı tüm güçlerini birleştirmeye davet edilerek, Filistin yönetiminden İsrail ile yapılan emniyet koordinasyonu anlaşmasını durdurması talep edildi.
Filistin Başbakanı Rami el-Hamdallah da Ürdünlü mevkidaşı Abdullah en-Nusur'dan İsrail askerlerinin müdahalesinde hayatını kaybeden Bakan Ziyad Ebu Ayn'ın otopsisi için sağlık ekibi göndermesini istedi.
Başbakanlık basın ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Hamdallah'ın, Ürdün Başbakanı Nusur'la görüşerek, son gelişmeleri ve Ebu Ayn'ın öldürülmesine ilişkin ayrıntıları aktardığı belirtildi.
Hamdallah'ın, otopsi sonucunun ilgili uluslararası kuruluşlara sunulmak üzere hazırlanması için Ürdün'ün doktorlardan oluşan bir ekip göndermesini talep ettiği ifade edilen açıklamada, Filistin'e ilişkin tüm konularda Ürdün'le sürekli iletişim halinde olunduğu kaydedildi.
İsrail ordusundan yapılan açıklamada, Ebu Ayn'ın ölümünü araştıracak otopsi heyetine İsrailli bir doktorun katılması için Filistin tarafıyla mutabık kaldıklarını duyuruldu.
Açıklamada, "Ebu Ayn'ın ölümünü araştırmak üzere bir İsraili patoloğun da Ürdünlü patalojist heyetine katılması için Filistin tarafıyla anlaştık. Buna ek olarak Filistin tarafına bu olayın araştırılması için ortak araştırma komisyonu kurulması teklifinde bulunduk" ifadesine yer verildi.
Uluslararası Adalet Divanı'na taşıyacağız
Filistin'in Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf, Ebu Ayn'ın ölümüne ilişkin, "Uluslararası topluma konuyla ilgili adımların atılması yönünde talepte bulunacağız. Bunun yanında, konuyu Uluslararası Adalet Divanına da taşımayı planlıyoruz" dedi.
İsrail ordusu soruşturma başlattı
İsrail Başbakanlık Sözcüsü Ofir Gendelman, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, "İsrail ordusu, Filistinli Bakan Ziyad Ebu Ayn'ın ölümüne ilişkin soruşturma başlattı" ifadesine yer verdi.
AB'den acil ve bağımsız soruşturma talebi
Öte yandan Avrupa Birliği de derhal ve bağımsız şekilde soruşturulması için çağrı yaptı.
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, yaptığı yazılı açıklamada, "İsrail güvenlik güçlerinin aşırı güç kullandığı haberleri son derece endişe verici. Bakan Ebu Ayn'ın ölümünün derhal ve bağımsız şekilde soruşturulması çağrısı yapıyorum" dedi.
Bu olayın bölgede durumun kötüleştiğini uluslararası topluma dramatik bir şekilde tekrar gösterdiğini belirten Mogherini, taraflardan azami teenni göstermelerini ve tansiyonu daha da yükseltecek eylemlerden kaçınmalarını talep etti.
BM Ortadoğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Serry de Ebu Ayn'in ölümüyle ilgili "hızlı ve şeffaf" bir soruşturma başlatma çağrısında bulundu.
Filistin'de bakanlık statüsünde kabul edilen Yahudi Yerleşim Birimi ve Ayrım Duvarıyla Mücadele Komisyonu Başkanı Ebu Ayn, Ramallah'ın kuzeyindeki Teramsaya beldesinde İsrail güçlerinin Yahudi yerleşim birimlerini protesto eden gruba göz yaşartıcı gazla müdahalesi sırasında bir İsrail askerinin dipçikle göğsüne vurması sonucu hayatını kaybetmişti.
Ziyad Ebu Ayn kimdir?
"Filistin topraklarının kanseri" olarak nitelendirilen "Yahudi yerleşim birimleri ve ayrım duvarı"na karşı faaliyet gösteren, 4 çocuk babası Ziyad Ebu Ayn 1959 yılında dünyaya geldi.
ABD ve İsrail hapishanelerinde 13 yıl tutuklu kalan ve 1982 yılında İsrail mahkemesince, müebbet hapis cezasına çarptırılan ilk Filistinli olan Ebu Ayn, İsrail'le 1985 yılında yapılan esir takası anlaşmasıyla özgürlüğüne kavuşmuştu.
Filistin Sanayiciler Birliği Üyeliği, Batı Şeria Denetim Kurulu Genel Müdürlüğü, Fetih Hareketi Yüksek Komitesi Üyeliği, Esirler Bakanlığı Müsteşarlığı gibi görevlerde bulunan Ebu Ayn, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas tarafından 10 Şubat'ta, Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Yahudi Yerleşim Birimi ve Ayrım Duvarıyla Mücadele Komisyonu Başkanı olarak tayin edildi.
Muhabir: Qays Abu Samra, Feyzullah Yarımbaş
10-12-2014, 20:26
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İsrail askerleri, Filistinli Bakan Ebu Ayn'ın hayatını kaybetmesinin ardından Ramallah'ta düzenlenen gösterilere gerçek mermilerle müdahale etti.
RAMALLAH
Filistinli Bakan Ziyad Ebu Ayn'ın hayatını kaybetmesinin ardından Batı Şeria'da düzenlenen gösterilere İsrail askerleri müdahale etti.
Bakan Ebu Ayn'ın İsrail güçlerinin müdahalesi sonrasında yaşamını yitirmesi olayını protesto eden Filistinli gençler, Ramallah yakınlarındaki El-Celezun Mülteci Kampı'nda gösteri yaptı.
Görgü tanıklarının verdiği bilgiye göre, eyleme müdahale eden İsrail askerleri, kendilerine taş atan Filistinli gençlere karşı göz yaşartıcı gaz ve gerçek mermi kullandı. Bir Filistinlinin yaralandığı olayda gazdan etkilenen onlarca kişi boğulma tehlikesi geçirdi.
Ramallah Devlet Hastanesi Müdürü Ahmed el-Bitavi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, gösterilerde kafasına kurşun isabet eden bir kişinin acil servisteki müdahalesinin ardından ameliyata alındığını belirtti.
Filistin'de bakanlık statüsünde kabul edilen Yahudi Yerleşim Birimi ve Ayrım Duvarıyla Mücadele Komisyonu Başkanı Ebu Ayn, Ramallah'ın kuzeyindeki Teramsaya beldesinde İsrail güçlerinin Yahudi yerleşim birimlerini protesto eden gruba göz yaşartıcı gazla müdahalesi sırasında bir İsrail askerinin dipçikle göğsüne vurması sonucu hayatını kaybettiği açıklanmıştı.
Muhabir: Mahmut Geldi, Qays Abu Samra
10-12-2014, 20:27
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Dışişleri Bakanlığı'ndan kınama
10 Aralık 2014 18:09 (Son güncelleme 10 Aralık 2014 18:11)
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, İsrail askerlerinin kötü muamelesi sonucunda Filistin Bakanı Ziad Ebu Ayn’ın hayatını kaybetmesiyle ilgili olarak İsrail’in şiddetle kınandığı belirtildi.
ANKARA
Dışişleri Bakanlığı, Filistin’in yasa dışı yerleşimlerden ve Ayrım Duvarı’ndan Sorumlu Bakanı Ziad Ebu Ayn’ın Batı Şeria’da Filistinlilerle İsrail işgal güçleri arasında yaşanan çatışma sırasında hayatını kaybetmesiyle ilgili, "İsrail askerlerinin kötü muamelesi sonucunda yaşandığı bildirilen olaydan dolayı İsrail’i şiddetle kınıyor ve olayın tarafsız ve kapsamlı bir biçimde soruşturularak sorumlularının adalet önüne çıkarılmasını bekliyoruz"
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, bu üzüntü verici olayın İsrail’in Filistin topraklarında süregiden işgalinin bir sonucu olduğu belirtilerek, "Ziad Ebu Ayn’ın bugün Batı Şeria’da Filistinlilerle İsrail işgal güçleri arasında yaşanan çatışma sırasında hayatını kaybetmesinden derin üzüntü duyuyoruz. Merhuma Allah’tan rahmet, ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bu elim günde Filistin halkının acısını yürekten paylaşıyoruz" denildi.
Açıklamada, İsrail'in, işgal altındaki Filistin topraklarında sürdürdüğü yasa dışı yerleşim faaliyetleri, inşa ettiği ayrım duvarı, ***fi tutuklamalar, abluka ve diğer insanlık dışı uygulamalarıyla Filistin halkının temel hak ve özgürlüklerini ağır bir şekilde ihlal ettiği ve Filistinlilerin yıllardır kendi ana yurtlarında her türlü kötü muameleye maruz kalmalarını ve topraksız, devletsiz bırakılmalarını kabul etmenin hiçbir şekilde mümkün olmadığı kaydedildi. Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
" İsrail askerlerinin kötü muamelesi sonucunda yaşandığı bildirilen olaydan dolayı İsrail’i şiddetle kınıyor ve olayın tarafsız ve kapsamlı bir biçimde soruşturularak sorumlularının adalet önüne çıkarılmasını bekliyoruz. İsrail’inFilistin topraklarındaki barbarca eylemlerini bir an önce durdurması gerekmektedir. İsrail’in, gerçek güvenliğinin Filistin halkını baskı altında tutmaya çalışmak yerine bölgede adil ve kalıcı bir barışın sağlanmasıyla elde edebileceğinin idrakine varmasının zamanı gelmiştir. İki devletli barış vizyonu çerçevesinde işgale bir an önce son verilerek, Filistinli kardeşlerimizin hak ettikleri, güvenli, istikrarlı ve müreffeh yaşama kavuşmalarını temenni ediyoruz."
Muhabir: Tutku Şenen
11-12-2014, 20:32
bayram tv
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Filistinli Bakan son yolculuğuna uğurlandı
11 Aralık 2014 13:00 (Son güncelleme 11 Aralık 2014 16:20)
İsrail askerlerinin müdahalesi sonucu yaşamını yitiren Filistinli Bakan Ziyad Ebu Ayn son yolculuğuna uğurlandı.
KUDÜS
İsrail askerlerinin müdahalesi sonucu yaşamını yitiren Filistinli Bakan Ziyad Ebu Ayn son yolculuğuna uğurlandı.
Ebu Ayn için Ramallah'ta Filistin Başkanlık Sarayı Mukata'nın bahçesinde öğle namazının ardından cenaze töreni düzenlendi. Ebu Ayn’ın naaşını hastaneden alan konvoy, on binlerce Filistinli ve asker eşliğinde, Ramallah Meydanı'ndan geçerek Mukata'nın bahçesine geldi.
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Başbakan Rami Hamdallah ve hükümet üyelerinin de hazır bulunduğu törene Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) yönetimi tam kadro katıldı. Buradaki askeri tören ve kılınan namazın ardından Ebu Ayn'ın cenazesi, Şehitler Mezarlığına götürülerek toprağa verildi.
Cenaze törenine katılan on binlerce Filistinli, “Kanımız canımız sana feda ya şehit” ve “intikam” sloganları attı.
İsrail soruşturma yürütecek
İsrail ordusu Planlama Dairesi Başkanı Tümgeneral Nimrod Shefer, İsrail askerlerinin müdahalesi sonucu yaşamını yitiren Filistinli Bakan Ziyad Ebu Ayn'ın ölümünden üzüntü duyduğunu belirtti.
Jerusalem Post Diplomatik Konferansında konuşan Shefer, "Bakan Ebu Ayn'ın ölümünden dolayı üzüntü duyuyoruz. Hiç kimse protesto esnasında yaşamını yitirmemelidir" ifadelerini kullanarak, "İsrail ordusu, konuyu aydınlatmak için olay yerinde bulunan her bir askere ilişkin soruşturma yürütecektir" diye konuştu.
Ziyad Ebu Ayn kimdir?
"Filistin topraklarının kanseri" olarak nitelendirilen "Yahudi yerleşim birimleri ve ayrım duvarı"na karşı faaliyet gösteren, 4 çocuk babası Ziyad Ebu Ayn, 1959 yılında dünyaya geldi.
ABD ve İsrail hapishanelerinde toplamda 13 yıl tutuklu kalan Ebu Ayn, 1979'da "silahlı saldırılar düzenlemek" suçlamasıyla İsrail gizli servisi Mossad ve ABD istihbaratınca yakalanarak Chicago Hapishanesi'ne konulmuştu. ABD yönetimi Ebu Ayn'ı, salıverilmesi yönündeki BM kararlarına rağmen 1981'de İsrail'e teslim etmiş, İsrail yargısı da bir sene sonra hakkında müebbet hapis cezası vermişti. Ebu Ayn, 1983'teki esir takası anlaşmasında serbest kalacağı sırada kaçırılmış, ancak 1985'teki anlaşmayla özgürlüğüne kavuşabilmişti.
Filistin Sanayiciler Birliği Üyeliği, Batı Şeria Denetim Kurulu Genel Müdürlüğü, Fetih Hareketi Yüksek Komitesi Üyeliği, Esirler Bakanlığı Müsteşarlığı gibi görevlerde bulunan Ebu Ayn, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas tarafından 10 Şubat 2014'te, bakanlık statüsündeki Filistin Kurtuluş Örgütüne (FKÖ) bağlı Yahudi Yerleşim Birimi ve Ayrım Duvarıyla Mücadele Komisyonu Başkanı olarak tayin edilmişti.
İsrail askerlerinin çarşamba günü Filistinlilere müdahalesinin ardından fenalaştıktan sonra yaşamını yitiren Ziyad Ebu Ayn'ın "darp, göz yaşartıcı gaz ve İsrail askerleri tarafından zamanında hastaneye nakledilmesine engel olunması" sonucu hayatını kaybettiğinin belirlendiği açıklanmıştı.
Filistin Sivil İşler Bakanı Hüseyin eş-Şeyh, Filistinli ve Ürdünlü ekiplerin yanı sıra İsrailli bir doktorun da bulunduğu heyetin yaptığı otopsi sonucu, Ebu Ayn'ın "öldürüldüğü" sonucuna varıldığını belirtmişti.
"İşgale karşı mücadele etti"
Bosna Hersek'teki temasları kapsamında, 1995 yılında büyük bir soykırımın yaşandığı Srebrenitsa'yı ziyaret eden Filistin Müftüsü ve Mescid-i Aksa İmamı Muhammed Ahmed Husein,, gazetecilere yaptığı açıklamada, Ziyad Ebu Ayn'ın, İsrail askerlerinin müdahalesi sonrasında hayatını kaybetmesi hakkında konuştu.
Ebu Ayn'ın hayatını kaybettiği müdahaleyi kınadığını söyleyen Husein, İsrail askerlerinin Ebu Ayn'a tıbbi müdahalede bulunulmasına izin vermeyip, ölmesine neden olmasından dolayı öfkeli olduğunu kaydetti.
Husein, Filistin'de durmak bilmeyen bir soykırım yaşandığını ve İsrail'in Gazze'ye yönelik son saldırılarında 2 bin 200'den fazla Filistinli'nin şehit olduğunu, 11 binden fazlasının ise yaralandığını belirterek, ''Tüm bu şehitlerin en tepesinde dün öldürülen Ziyad Ebu Ayn bulunuyor. O, işgale karşı mücadele etti ve dün soğukkanlı bir şekilde öldürüldü. Çünkü kendisine ilk yardımda bulunulmasına izin verilmedi'' diye konuştu.
Husein, Filistin halkının öldürülen sayısız şehide rağmen, özgürlük ve onur mücadelesinden, hedeflerinden ve ülkesinin toprakları üzerinden kendi devletini kurmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğini ifade etti.
Husein ayrıca, Srebrenitsa soykırımı kurbanlarının defnedildiği Potoçari Anıt Mezarlığını gezdi, Srebrenitsalı kurban yakınları ile bir araya geldi.
Srebrenitsa'daki soykırımda öldürülenler için dua eden Husein, Srebrenitsa'da yaşananların bir daha tekrarlanmaması temennisinde bulundu.
Potoçari Anıt Mezarlığındaki her mezar taşının soykırımda hayatını kaybeden bir insanı temsil ettiğini belirten Husein, "Bu ve benzeri olayların, Bosna Hersek devleti ve halkları için barış için adım atmaları gerektiği konusunda bir uyarı olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.
Rivlin: Eksiksiz soruşturma yürüteceğiz
Öte yandan, İsrail Cumhurbaşkanı Reuven Rivlin, Jerusalem Post Diplomatik Konferansı'nda yaptığı konuşmada, Ayn'ın ölümüne ilişkin, bir hayatın kaybolmasının acıyı da beraberinde getirdiğini belirtti.
Rivlin, "İsrail, olayın aydınlatılması için eksiksiz bir soruşturma yürütecektir ve hukuk kuralları çerçevesinde hareket edecektir" diye konuştu.
Ayn'ın ölümünün Batı Şeria'da şiddet olaylarını körükleyebileceğine de değinen Rivlin, "İsrailliler ve Filistinliler, sükuneti sağlamakla yükümlüdürler ve bunu teşvik etmelidirler" dedi.AA
Muhabir: Turgut Alp Poyraz-Yusuf Hatip
12-12-2014, 00:23
sensi
hz musaya musallat olan firavun dirilse ancak bukadar kötülük yapardı allah bunları nasıl biliyorsa öyle yapsın hitlerin elinden kurtulmuş bir kavim aynı zulmü yapıyorsa bunu ALLAH bizlere kuranda şöyle anlatmıştır ((((azan kavimlere biz uyarırız yine günah işlemeye devam ederlerse onlara başka belalar musallat ederiz))) inşallah yakında allah azan bu millete beklenen dersi verir :praying: