-
Fıkralar Derleme
Anne 5 yaşında ki çocuğuna sorar :
+ Ne yapıyosun canım ?
- Mektup yazıyorum sevgilime ♥
+ Iyide sen yazmayı bilmiyorsun ki
- Oda okumayı bilmiyo anne sen anlamazsn aşk bu aşk:8[1]:
SOBA BORUSU
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar.
Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 metre kadar yukarıda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.
Kimyacı: Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış.
Fizikçi: Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş.
Jeolog: Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış.
Matematikçi: Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış.
Antropolog: Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş.
Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarıda olmasının nedenini sorarlar.
Adam cevap verir: - Boru yetmedi!:8[1]:
SİYASET
Ali 3. sınıfa giden zeki, afacan bir çocuktur . Öğretmen birgün sınıfta öğrencilerine siyaset konulu ödev verir. Ali de babasına sorar siyaset nedir diye. Baba düşünür, uygun bir yolla oğluna anlatır:
- Bu eve parayı kim getiriyor?
-Sen babacım
- Ben kapitalist rejimim o halde. Peki parayı alıp bizim ihtiyaçlarımızı karşılayan kim?
- Annem.
- O da hükümet olur bu durumda. Peki evin getir götür işini kim yapıyor?
- Yardımcımız.
- O da işçi o halde. Bu durumda da kardeşin gelecek, sen de halk oluyorsun.
Ali her şeyi not alır ve yatağına yatar. Gece birtakım sesler duyarak uyanır. Bakar ki kardeşininin bezinden kötü kokular geliyor, annesini uyandırmak ister. Fakat anne uyanmaz. Salona gidince de yardımcıyla babasını uygunsuz vaziyette görür. Hemen odasına koşup akşam tuttuğu notlara ekler: “Kapitalist rejim işçiyi sömürüyor, hükümet uyuyor, gelecek b.k içinde, halk ne yapsın?”
BORÇ
Eğlenmek isteyen padişahın biri bir gün, “Kim bana bir yalan söyleyebilirse bir küp dolusu altın vereceğim!” demiş. Yalancılar hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
Biri “Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü” demiş.
Padişah:
-Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, aslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür yuvasına tabii.
Başka biri:
-Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!
Padişah:
-Ülkenin kralı pencereden bakınırken tacını düşürmüştür. Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiştir. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!
Bir başkası:
-Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra geri döndü!
Padişah:
-Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç sonbaharda yapraklarını dökünce ok da takılacak yer bulamayıp yere inmiştir.
Böylece padişah her yalana bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.
Sonra Kayseri’den bir adam gelmiş, padişahın huzuruna çıkmış.
-Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver. Yalan değil dersen, o zaman da borcunu öde bir zahmet! :8[1]:
VURDUK
Temelin babası vefat eder. Cenazeye gelen eski dostlardan biri “Başın sağ olsun Temel, nasıl öldü baba?” diye sorar. Temel: - 15. kattan aşağı düştü.
- Yapma yaa, demek 15. kattan yere çakılarak öldü?
- Yok, tam yere düşecekken manavın tentesine çarptı tekrar havalandı.
- Desene daha yüksekten çakılarak öldü.
- Yok, tam olarak öyle ölmedi, tenteden yükselince karşı binanın çatısına gitti.
- Anladım, çatıya çarparak öldü.
- Yok tam olarak öyle olmadı, karşı binanın çatısından yuvarlandı ve alttaki kasabın tentesine çarptı, oradan da yine havalanınca elektrik tellerine çarptı.
- Şimdi anladım, o zaman elektrik çarptı?
- Yok öyle de ölmedi aslında
- Yahu doğru düzgün anlatsana, bu adam nasıl öldü!
- Baktık ordan oraya, duracağı yok, furduk oni…:8[1]:
KİM KURTULMUŞ
Zamanın birinde mükemmel erkek ve mükemmel kadın karşılaşmışlar. Mükemmel bir flört döneminden sonra, mükemmel bir evlilik yapmışlar. Birlikte mükemmel bir hayat sürmüşler. Bu mükemmel çift karlı, fırtınalı bir Noel akşamı mükemmel arabalarıyla giderken yolda donmak üzere olan bir adam görmüşler. Mükemmel çift olduklarından adama yardım etmek için durmuşlar. Adam meğer sırtında oyuncak çuvalıyla Noel Baba’ymış. Mükemmel çiftimiz Noel akşamı çocukların hayallerini karartmamak için Noel Naba ve oyuncaklarını arabaya yüklemişler. Oyuncakları çocuklara dağıtarak yollarına devam etmişler.
Maalesef tipi artmış, araca hakim olmak zorlaşmış ve mükemmel çift ve Noel Naba trafik kazası geçirmisler.
Kazada bunlardan yalnızca biri kurtulmuş.
Soru: Kim kurtulmuş?
Cevap: Mükemmel kadın kurtulmuş.
Her şeyden önce mükemmel kadın gerçekten vardır.
Ancak herkes bilir ki Noel Baba ve mükemmel erkek birer hayal ürünüdür.
DİKKAT: Kadınlar burada okumayı bıraksınlar, onlar için yazının sonu burası!
Erkekler devam edip aşağıya bakabilirler.
Eğer mükemmel adam ve Noel Baba birer hayal ürünüyse, arabayı mutlaka mükemmel kadın kullanıyordur.
Bu bize kazanın nedenini ve en mükemmel kadının bile araba kullanmak gibi bazı konularda pek de mükemmel olmadığını gösterir.
*Okumaya sadece erkekler devam etmeli.*
Şimdi eğer bir kadınsanız ve hala bunu okuyorsanız, bu da başka bir noktayı açığa kavuşturur:
Kadınlar hiç bir zaman laf dinlemezler.:8[1]:
-
Ne güzel bir makamdır..
Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
Dudak bükülüp önemsenmediğini görünce,
......sormuş Hoca: “Sen kimsin?”
“Mutasarrıf”ım demiş adam kabara kabara.
...“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...
“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp “Hiiiç.” Demiş
“Daha niye kabarıyorsun be adam, demiş Hoca..
ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım
-
Sistem (Temel)
Askerliğini bahriyeli olarak yapıp tezkere alan temel kahvede askerlik anılarını anlatmakta, bu arada atışlı tatbikatları anlatırken torpili gönderip hedefi yok ettim der. bunun üzerine dursun
-Uy temel torpil atarken nasıl oluyor da denizaltının içine su kaçmayı..? der Temel
-Bak uşagım yaz gelince denize giriyorsun suyun içinde yelleneysin yellenirken kıçına su kaçıyormu?
-kaçmıyo
-tamam işte sistem aynı sistem...
-
Bir_Tane_Daha_Solucan
Derste öğretmen herkese teker teker sorar. Önce Ahmet'e sorar: - Ayakları olmayan bir hayvan biliyor musun? Ahmet: - Balık. Sonra Mahmut'a sorar: - Sen bir tane daha biliyor musun? Mahmut: - Solucan. En son olarak bizim Hasan'a sorar: - Sende bir tane daha söyle de, başka soruya geçelim. Hasan: - Bir tane daha solucan.
-
Trafik lşıkları
Erzuruma trafik ışıkları yeni koyulduğunda polis vatandaşı bilinçlendirmek için ışıklarda beklemekte o sırada erzurumlu kadının biri yayalara kırmızı yanarken karşıya geçer. Polis derki
- hanfendi napıyosun görmüyonmu kırmızı ışığı.
Kadın hiç istifini bozmadan
-vışş yenimi aldınız heyirli olsun...
-
Kadın Zekası
Adam işten çıkmadan önce karısını arar;
-Tatlım , patron bir kaç arkadaşıyLa beraber komşu viLayetteki
büyük göLde baLık avLamaya gidecek, benim de geLmemi istiyor.
Bu hafta sonunu orada geçireceğiz. Bu benim terfi aLmam için iyi bir fırsat.
..... Benim için yeteri kadar giysi ve oLta takım çantamı hazırLarmısın?
Direk ofisten çıkacağız ve geçerken evden çantaLarı aLırım. Ha, yeni ipek mavi pijamamı da koymayı unutma.
Karısı biraz işkiLLenir. Fakat kocasının istedikLerini de yapar.
Hafta başında adam eve geLir, biraz yorgundur ama iyi gözükmektedir.
Karısı onu karşıLar ve çok baLık tutup tutmadığını sorar.
Adam: Ha, evet epey baLık tuttuk. .
Fakat sana söyLediğim pijamayı çantaya koymamışsın.
Karısı: OLtanın buLunduğu takım çantasına koymuştum!.
-
Yılın Fıkrasıy- Mışşş
hikaye trakyada geçmis gerçek bir olaymış;
Yasli bir amca, eseginin üzerinde karayolunda seyretmektedir. Bunu gören trafik polisleri, amcaya takilmak isterler ve durdururlar.
Polis: Be amca, Neçin dakman golani? (Golan: Emniyet kemeri.)
Amca: Dakmam be işte!
Polis: E bak gördün mu, şimdi ceza keseceyik.
Amca: Kes bakalim ne keseceysan da gidecem, acele işim var.
Polis: Peki amca, cezayi sana mi yazalim yoğsam eşeğe mi?
Amca: ???
Polis: Yani cezayi sana yazarsak beş milyon ödeycen, eşeğe üç milyon ödeycen.
Amca: Bana kes o zaman.
Polis: Neden sana keseyon amca?
Amca: Onun sicili temiz ossun, polis yapcez onu !!!!
-
Anandamı üniforma giyiyor...
Bir gün yüzbaşı askerlerin hepsine ceza verir,
10 şınav çekeceksiniz der ;
1 2 3 4 5 6 7 8 9 derken yüzbaşı 9 9 9 9 9 diye devam eder epeyce bir süre geçer yüzbaşı bir türlü 10 demez...
Sonra yüzbaşı gülerek : Biliyorum şimdi bana küfür ediyorsunuz ama bu üniforma küfür geçirmez der.
Arkadan cılız bir ses Anandamı üniforma giyiyor ?
-
Aldattım Ama ..
Aldattım Ama ..
Alışverişten sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genc ve guzel bir kadınla yakalayinca dehşete düşer.
Ortalığı dagıtmaya kalkışacağı sırada kocası onu durdurur.
"..Şöyle aciklayabilirim..." der.. "Eve donerken bu zavalli kizi gordum. Cok yorulmustu.
Onu arabama aldım. Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve getirdim ve senin buzdolabında unuttugun rostoyu pisirdim.
Kızın ayakkabıları delinmişti. Modası gecti diye artik giymedigin ayakkabılarından bir cift verdim ona.
Üşümüştü, o yüzden sana dogum gününde aldıgım fakat rengini begenmedigin icin hic giymedigin suveteri ona verdim.
Kizin pantolonu parca parca olmustu, artık senin kalçalarının sıgmadıgı bir pantolonunu da verdim.
Tam çıkmak uzereyken bana "Karınızın artık kullanmadıgı baska birsey var mi bu evde?" diye sordu.. ve işte buradayız.."
-
250 Dolara Mercedes...
“250 DOLARA MERCEDES”
Adam otomobil almayı düşünüyor
Gazetedeki ilanlara bakıyor..
Derken, o da ne,
“250 DOLARA MERCEDES”
Yanlış basılmış deyip sayfaları çeviriyor
Ertesi gün yine aynı sayfa, yine aynı ilan
“250 DOLARA MERCEDES”
Hata devam ediyor diye düşünmüş....
Ertesi gün yine aynı sayfa, aynı ilan....
“250 DOLARA MERCEDES”
Bi dakika yaa bi arayıp ikaz edeyim, yanlış yapmasınlar deyip numarayı çevirmiş....
Çok kibar ve güzel sesli bir bayan cevap vermiş,
-Buyrun beyefendi
-Hanımefendi, gazetede bir mercedes ilanı var, siz mi verdiniz?
-250 dolara yeni bir süper lüks mercedes, bunu soruyorsunuz sanırım Evet, zaten sadece siz aradınız.
-Yani, ilan doğru mu?
-Evet beyefendi, arabayı almak mı istiyorsunuz?
-Yani 250 dolara mercedes öyle mi..?
-Evet..
-A ar arab araba ara arabayı gö gö göreb görebilir miyim?
-Tabii adresi vereyim yazın...
Adam hızla yola düşer, şehir dışındaki adresi bulur, görkemli bir malikanedir.
Bahçeden girer, zili çalar, Bir uşak kapıyı açıp adamı salona alır.
Güzel, genç ve alımlı bir bayan gelir, kibarca karşılayıp buyur eder adamı...
-Hanımefendi, ara ara aa aarabayııı g ggö görebilirmiyim?
-Tabii ki, buyrun garaja gidelim
Garajın kapısı açılır,... pırıl pırıl, özel yapım, son model mercedes tüm ihitişamıyla orada.......
-Ha ha han hanımefendi, a a ara araba ça çal çalışıyormu?
-Alın anahtarları deneyin
Adam elleri titreyerek arabaya oturur, anahtarları takıp marşa basar, araba saat gibi çalışmaktadır.
-P pepekii, y yü yürüyormu? Diye sorar
-Bahçede bir tur atın isterseniz
Adam bahçede bir tur atar, evet... Mercedes şahane... Geri döner ve sorar
-Şimdi ben, size 250 dolar verirsem bu arabayı alabilirmiyim yani?
-Evet Beyefendi, aynen öyle
Adam yine elleri titreyerek cebinden çıkardığı paraları kadına uzatır. Kadın aracın belgelerini imzalayıp adama uzatır,
-Hayırlısı olsun beyefendi, deposu da dolu, arabanızı güle güle kullanın
Adam arabaya biner, tam gidecekken döner ve dökülür:
-Hanımefendi, allahaşkına ne olursunuz şu işin aslını bana anlatın, yoksa delireceğim!
Kadın buruk bir kahkaha atarak “pekiyi”, der. Ve çantasını açıp bir kağıt çıkartır
-Bu benim geçen hafta sekreteri ile yurtdışına kaçan utanmaz eşimin bıraktığı mektup:
Bakın ne diyor:
“Sevgili karıcığım bana çok emeğin geçti, beni affet...Sana evi, çocukları, eşyaları, şirketlerden birini, sahildeki yazlığı bırakıyorum. Senden bir küçük ricam olacak: Lütfen garajdaki mercedesi sat ve parasını bana yolla”
-
Şaka Yapıyorsunuz Herhalde =)
Adamın biri gazetede gördüğü seçkin bir şirketin iş ilanına başvurur ve kısa bir süre sonra da görüşmeye çağırılır.
...Görüşme olumlu geçer ve prensipte anlaşıldıktan sonra çalışma koşullarına gelindiğinde müstakbel patronuyla aralarındaki konuşma şöyle gelişir.
A: Beyefendi bilmeniz gereken bir mevzu var ki, ben 5 bin dolardan aşağı bir ücretle çalışmam
P: aman efendim dert ettiğiniz şeye bakın biz zaten 7500 dolardan aşağı maaş vermiyoruz kimseye..
A: Harika! ancak bir mevzu daha var ki bana tahsis edeceğiniz araba iyi bir araba olmalı üstelik son model.. zira başka türlü çalışamam..
P: hah hah haa hiç merak etmeyin biz zaten bütün çalışanlarımıza jip veriyoruz. üstelik chrysler..
Adam gittikçe hem sevinmeye hem de endişelenmeye başlar, ama böyle bir fırsatta ele geçmez deyip devam eder konuşmasını sürdürmeye..
A: peki yalnız çalıştığım ortam stresli olursa ben verimli olamam.. bu nedenle sadece benim için çalışacak bir hizmetli ve bir de özel asistan ile yardımcı istiyorum.. Müstakbel patron aynı rahatlıkla cevap verir..:
P: Bu konuyu da düşünmeyin efendim zaten şirketimizin bir reviri bu revirde istihdam edilmiş her bir çalışan için özel hizmet verecek masözlerimiz var… Adam artık iyice afallamıştır ve dayanamayıp sorar:
Şaka yapıyorsunuz herhalde?!”
Patron cevap verir: Ama önce siz başlattınız
-
Kaymakam-Başçavuş
Bir ilçeye bir kaymakam atanmış. Kaymakam yanına başçavuşu alıp, köylülerle tanışmak üzere köy, köy dolaşmaya başlamış...
Bakmışlar ki yolda bir adam kucağında bir eşek yavrusuyla gidiyor...
Kaymakam başçavuş'a demiş ki..
"Ben bu köylüye biraz sataşayım"
Başçavuş, kaymakamı uyarmış.
"Aman efendim, bunlar lafta altta kalmazlar. dikkat edin"
"Kaymakam, bir şey olmaz. Ben yıllarca mektep okudum kültürlüyüm cahil bir köylü mü beni lafta yenecek demiş."
Arabayı durdurup köylüye yanaşmışlar kaymakam selam verip sormuş "nereye böyle kucağında yavrunuzla"
Köylü bir kaymakama bakmış, bir de başçavuş'a
"Mektebe" demiş...
"Mektebe yazdırmaya gidiyorum"...
"Çok okursa kaymakam, az okursa başçavuş olsun diye
-
Iki kadin
dertlesiyormus. - Sorma hayatim demis biri, basima öyle bir
felaket geldi ki,
anlatilir gibi degil.
- Hayrola, ne oldu? ..
- Kocam yüzde 100 iktidar kaybina ugradi. **** hayatim tamamen
sona erdi.
Lafi oteki kadin almis;
- Güzelim demis, sen gene de haline sükret! . Ya benim durumum? .
Benimki yüzde 300 iktidar kaybina ugradi!
'Yüzde 300'lafini duyan birinci kadin itiraz etmis:
-Hiç öyle sey olur mu ayol? Yüzde 100 kaybi anlarim da, yuzde 300
kayip nasil olur?
ikinci kadin anlatmis:
-Benimki geçen gün merdivenden iniyordu. Birden ayagi kaydi yere
düstü.
Hem parmagini kirdi,
hem dilini isirdi!
-
Roma'da dünyaca ünlü San Pietro Kilisesi'nde büyük bir pazar ayini... Görkemli bir dinsel tören.. Papa bile katılıyor. Koskoca meydan mahşer yeri gibi..Kilisenin içi de dışı da tıklım tıklım.. Bu arada kilise kapısında iki adam özellikle dikkati çekiyor...İkisinin de boynunda kocaman birer levha asılı..Birinde "Ben koyu bir Hıristiyan'ım ,lütfen bana yardım ediniz " yazılı. Ötekinde ise sadece " Ben koyu bir Yahudi'yim " yazıyor. Tabii ki kiliseden çıkanlar Hıristiyan olduğunu ifade eden adama yanaşıyorlar ve ellerini ceplerine atıp cömertçe bir şeyler veriyorlar. Yahudi olduğunu ifade eden adamda ise siftah yok. Bu arada kiliseden çıkan iyi niyetli biri "Yahudi'yim " yazısı taşıyana sokuluyor.
- " Bana bak kardeş " diyor , "..dürüstlük iyi bir şey, ama binlerce Hıristiyan kiliseden çıkarken , senin Yahudi olduğunu böyle aleni olarak ifade etmen kanımca hiç de akıllıca bir hareket değil. Bak kimse sana para da vermiyor zaten.. Bence çıkar o yazıyı boynundan , sen de su Hıristiyan gibi..." deyince , boynunda "Yahudi'yim" yazılı adam "Hristiyanım" yazılı olana dönüp sesleniyor:
- Heey !.. Salamon !.. Herife bak be !.. Gelmiş bize ticaret öğretiyor..
-
ÜÇ DİL
Temel ile Dursun Sultanahmette gezinirken bir turist gelip kendilerine bir adres sorar. Turist ingilizce, almanca ve fransızca sorar fakat bizim lazlar anlamaz...
- Ula dursun bir yabancı dil öğrenemedik gitti
- Ula neye yarayacakki bak adam üç dil biliyor yine derdini anlatamıyo...
-
Erkek:
-Balığa Çıkabilmek İçin Karıma Geçen Hafta Bütün Evi Badana Yapma Sözü Verdim Der
2. Erkek:
-O Da Bir Şey Mi Ya Ben Karıma Evdeki Bütün Elektronik Eşyaları Yenileme Sözü Verdim Der.
3. Erkek:
-Siz Gene İyisiniz Ben Karıma Yeni Araba Sözü Verdim Der
4. Erkek:??!!??
Hepsi Şaşırır Döner 4. Erkeğe Sorarlar
-Ne O Sen Karına Söz Vermedin mi Yoksa Sesin Çıkmıyor
4. Erkek:
-Yooo Ben Hiçbir Şeye Söz Vermedim. Saati Sabah 5.30’a Kurdum. Çalınca Karımın Kulağına Şunları Fısıldadım. Karıcığım Benimle Annemlere mi Gelirsin, Yoksa Balığa mı Çıkayım Dedim, Karımın Cevabı Kesin Ve Netti...
-Sıkı Giyin Üşütürsün...
-
eksik para
bir çocuk bakkla gitmiş. bir koli yumurta almış alırken bakkalcıya demiş ki bana neden hep küçük yumurta veriyorsun ? bakkalcıda : taşıması kolay olur diye cevap vermiş. çocukta büyük bir öfkeyle eksik para verip çıkmış . bakkalcı hemen arkasından eksik para verdin demiş. çocukta alaycı bir şekilde sayması kolay olur diye demiş...
-
imam bayıldı.
bir gün bir kadın varmış.yanında çalışan kadına:
bugün çocuğu uyut beşiğine yatır kola al buzdolabına koy demiş he bide imam bayıldı yap
çalışan hizmetçi hhhhmmm
kola alıyım kolayı uyutup beşiğe yatırıyım.
bebeği alıp buzdolabına koyayım demiş sonra bide
imamı arıyıp çağırmış.
imam gelmiş.kadın eline bir sopa aldığı anda imamın başına geçirmiş.sonra hanım geldiğinde
bune demiş.bu imam ne işe yarıyor sonra beşiğe baktığında.kolayı görmüş.buzdolabına baktığında da bebeği gördü. hizmetçiğe döbnerek kovuldun der.
-
ben kapıda değil pencereden çıtım
annesi oğluna ben çarşıya gidiyorum sakın kapıdan dışarı çıkma demiş. Annesi çarşıdan geldiğinde çocuğunu dışarda oynarken görmüş ve sormuş:
-Ben sana kapıdan çıkma demedim mi? demiş. Çocuk:
-Anne ben kapıdan çıkmadım ki pencereden çıtım demiş.
-
Temel bir gün eczanenin birine girer ve sorar tavuk var mıdır?
Eczacı şaşkın bir şekilde burası eczane bizde tavuk yoktur der.
Temel ertesi gün tekrar gelir ve yine sorar tavuk varmıdır?
Eczacı tekrar tavuk olmadığını söyler.
Temel ertesi gün yine gelir yine tavuk sorar.
Eczacı sinirli bir şekilde burası eczane burada tavuk olmaz der.
Temel de madem tavuk yok o zaman cama tavuk yoktur yaz der.
Eczacı temel gelmesin diye cama tavuk yoktur yazar.
Ertesi gün temel eczaneye gelir ve tavuk ne zaman gelir diye sorar
-
Hazır Cevap Papağan
Satıcı papağanın özelliklerini saymakla bitiremiyordu.
-Bu papağanın ayağındaki yeşil ipi çekersen Fransızca, sarı ipi çekersen İngilizce konuşur.
Çok şaşıran müşterilerden biri sordu:
-Peki ya ikisini çekersek?
Papağan adamın sözünü keserek atıldı:
-Aptal! O zaman da düşerim.
-
Borcun Doğum Günü
Kayserili, terziye elbise diktirmişti. Ama parasını bir türlü ödemiyordu. Aradan tam bir yıl geçince, terzi faturayı bir kez daha yolladı.
Altına da şu notu ekledi :
"Borcunuz bugün tam bir yaşına bastı."
Pişkin Kayserili de da terziye şu mektubu gönderdi:
"Alacağınızın doğum gününü canı gönülden kutlarım..."
-
-
-
-
olay yerine giden iki polis memurunun merkez ile konuşması.
- olay yerine vardık efendim.
+ durum nedir ?
- koridoru yeni silen kadın ayakkabıyla basan kocasını öldürmüş.
+ kadını tutukladınız mı ?
- hayır efendim yerler henüz kurumadı.
-
PAHALI BİR EV
Adam büyük bir sevinçle karısının yanına geldi.
– Müjde, karıcığım, dedi.
Hani hep bana 'Daha pahalı bir evde oturmak istiyorum' diyordun ya. Artık istediğin olacak.
Karısı heyecan içerisinde sordu:
– Nasıl yani? Daha pahalı bir eve mi taşınıyoruz?
– Hayır, ev sahibi kiraya zam yaptı.
-
5 para etmiysun
Temel bir gün taksi çağırır. Taksi gelir ve Temel sorar:
- Ula uşağum ben binersem ne kadar.
Taksici:
- 10 TL
Temel:
- Fadime ile binersem ne kadar?
Taksici:
- Yine 10 TL.
Temel Fadime'ye dönerek der ki;
- Ula Fadime hep diyurum beş para etmiysun...
-
bir amerikali milletvekilini bir odaya almişlar ve sormuşlar:
-karinmi yoksa devletinmi.
amerikali düşünmeden cevaplamiş:
-devletim.
ordakiler:
-o zaman al şu tabancayi git yan odadaki karini vur.
adam sıkılmış terlemiş ve sonunda dayanamıyarak:
-"yapamayacağım" demiş.
daha sonra bir türk milletvekilini ayni odaya almışar.aynı soruyu sormuşar:
-karınmı yoksa milletinmi?'.
millet vekili hic düşünmeden:
-devletim demiş
-o zaman al şu tabancayi git yan odadaki karini vur.
odadan önce bir silah sesi sonra bir cam sesi gelmiş.cikinca sormuşlar:
-ne oldu?
-sizin verdiğiniz silah kurusıkı cikti bende kariyi camdan aşaği attim
-
Sen Bir de Annesini Gör
Küçük Ayşe okulda çok fazla konuşuyormuş. Bu durumdan şikayetçi olan öğretmeni bütün herşeyi denemiş bir türlü çözüm bulamamış. Son olarak Ayşe’nin babasına bir mektup göndermeye karar vermiş.
Mektupta özetle:
"Sn. Veli,
Kızınız derste çok fazla konuşuyor, lütfen bu duruma bir çare bulunuz" yazıyormuş.
Baba mektubu okuyunca dayanamamış ve o da bir mektup yazarak öğretmenine göndermiş:
"Konuşmak nasıl olurmuş, siz birde bunun annesinden görün."
-
Ördek bara girer ve barmen'e:
- ekmek var mı
- yok
- ekmek var mı
- yok
- ekmek var mı
- yok
- ekmek var mı
- yok dedik ya
- ekmek var mı
- eğer bir daha sorarsan seni duvara çivilerim
- çivi var mı
- yok
- ekmek var mı
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Sen Bir de Annesini Gör
Küçük Ayşe okulda çok fazla konuşuyormuş. Bu durumdan şikayetçi olan öğretmeni bütün herşeyi denemiş bir türlü çözüm bulamamış. Son olarak Ayşe’nin babasına bir mektup göndermeye karar vermiş.
Mektupta özetle:
"Sn. Veli,
Kızınız derste çok fazla konuşuyor, lütfen bu duruma bir çare bulunuz" yazıyormuş.
Baba mektubu okuyunca dayanamamış ve o da bir mektup yazarak öğretmenine göndermiş:
"Konuşmak nasıl olurmuş, siz birde bunun annesinden görün."
-
kadin gece yarisi uyandiginda kocasinin yatakta olmadigini gorur. kalkip mutfaga gittiginde kocasini yasli gozlerle kahve icerken bulur.
"ne oldu, neyin var" diye sorar.
adam: "40 yil onceki ciktigimiz gunleri hatirliyormusun?"
kadin cok duygulanir. demekki kocasi 40 yil onceki yillarini hatirlayip, uyuyamamistir.
"evet" der duygulu bir sesle.
adam: "daha liseyi yeni bitirmistik ve sen 18'ine girmek uzere idin."
"evet" der kadin o gunleri hatirlayarak.
"bir gun annen evde yoktu ben size gelmistim. hatirliyormusun?"
"evet " ! der kadin gulumseyerek.
adam: "annen eve erken gelmisti ve bizi yakalamisti, hatirliyormusun?"
kadin "evet" der buyuk bir sevgi ile. kocasinin her detayi hatirlamasindan memnun ve mutlu.
adam: "annen odasina gitmis bir silah ile gelip silahi basima dayamis ve ya kizimla evlenirsin yada seni 40 yil hapse gonderirim,daha 18'ine bile basmadi" demisti. hatirliyormusun?"
"evet" der kadin gulumseyerek.
adam gozlerindeki yaslari siler ve buyuk bir ic ceker: "bugun hapisten cikiyor olacaktim"
-
Ördek bara girer ve barmen'e:
- ekmek var mı
- yok
- ekmek var mı
- yok
- ekmek var mı
- yok
- ekmek var mı
- yok dedik ya
- ekmek var mı
- eğer bir daha sorarsan seni duvara çivilerim
- çivi var mı
- yok
- ekmek var mı
-
-
-
-
-
-
Sende Bekleseydin
Temel fıkralarıTemel birgün Dursun'a:
-"Ula ben seni minareden atar, iner assağu tudarum" demiş.
Dursun da tutamayacağını söylemiş ve iddiaya girmişler:
Minareye çıkmışlar, Temel Dursun'u tuttuğu gibi boşluğa sallamış ve hızla minaraden inmiş. Dursun yerde can çekişir bir vaziyette Temel'e sitem etmiş.
-"Ula hani tudayidun peni?"
Temel:
-"Ne diyun da , sen de yavaş inup da pekleseydun."
-
Öğretmeni Temel'e sordu:
-Söyle bakalım Temel... Amerika'da saatler Avrupa'ya göre neden 5 saat geridir?
Temel cevabı bilmese de yine hazır cevaplılığını konuşturur:
-Amerika daha geç keşfedildi da ondan öğretmenum :)
-
Şike ve Tehdit
Spor fıkralarıMaç başlamadan önce iki takımdan birinin kaptanı hakemi bir köşeye çeker.
- Hocam, der. Sen bizim takımı bilmezsin. Bu maçı bize kaybettirecek olursan bizimkiler seni ne yapar bilir misin?
- Ne yaparlar?
- Seni parça parça ederler vallahi!
Hakem cevap verir:
- Anlaşıldı, siz bu maçta berabere kalacaksınız.
- Neden hocam?
- Öteki, takımın kaptanı da bana aynı sözleri söyledi de ondan!..
-
Zeki Tayfa
Genel fıkralarıBir grup İngiliz, Amerikalı ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış. Birden şiddetli bir fırtına kopmuş. Geminin batacağını anlayan kaptan hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş. Fakat kimse buna inanmamış, kendini denize atmayı kabul etmemiş.
Bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış.
"Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi," demiş.
Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş. Kaptan merakla sormuş:
-Eee, noldu?
-Hepsi atladılar efendim.
Kaptan çok şaşırmış:
-Nasıl olur, daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı. Ne dedin onlara?
-Çok kolay. İngilizlere;
"Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalılar," dedim.
Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı olduğunu söyledim.
-Peki ya Türklere ne dedin?
-Onlara da "Denize girmek yasak! " dedim.
-
Elma Çekirdeği
Temel fıkralarıTemel ile Dursun birlikte trenle Trabzon'a gidiyorlarmış. Temel cebinden elma çıkarmış başlamış yemeye. Elma bittikten sonra başlamış elmanın çekirdeklerini yemeye.
Bunu gören Dursun, hemen Temel'e sormuş:
- "Ula uşağum, hacen neden elmanin cekirdeguni yiyeysun"diye.
Temel ise:
- "Hacen bilmeymusun, elmanin cekirdeguni yiyen akillanaymus"demis.
Dursun'un canı çekmiş ve Temel'e:
- "Banada versene bir kaç tane"demiş.
Temel ise:
- "Ver parasini vereyum"demis.
Dursun iki tane elma çekirdeğini almış ve Temel'ede 100 lira vermiş. Sonra Dursun hemen Temel'e sinirli bir şekilde:
- "Ula Temel, ben 100 liraya 5 kilo elma alurdum"demiş.
Temel ise gayet sakin bir şekilde:
- "Gördunmi bak, nasilda akillandun"
-
İmam Temel
Temel fıkralarıTemel köyde imamlık yapıyormuş.
İftar saati yaklaşmış, bütün köylü de oturmuş iftar açmak için ezanı bekliyormuş.
Temel minareye çıkmış "Allahu Ekber","Allahu Ekber" diye seslenmiş.
Köylü Temelin sesini duyunca Bismillah deyip oruçlarını açmışlar.
Biraz sonra minareden Temelin sesi gelmiş;
"Allahu Ekber","Allahu Ekber", ses deneme 1,2,3 ses deneme...
-
Temel Askerden Dönünce
Temel fıkralarıTemel askere gitmiş ve orda dolu şey öğrenmiş. Neyse askerlik bitmiş, bizim Temel eve gelmiş ve hemen annesine:
- Anne, anne, askerde neler öğrendim bir bilsen...
Annesi:
- Anlat bakayum neler öğrendun...
Temel hemen eline bir silah almış ve evin duvarına adını yazmış. Sonra el bombası almış ve hemen bahçeye çıkmış, el bombasını kümese atmış. Annesi Temel'e:
- Aslan Temel'um, haçen ne güzel öğrenmişsin. Ama ne yazık ki Fadime bunları göremeyecek...
Temel şaşkın bir halde:
- Nasıl yani?
Annesi:
- Haçen Fadime sen el bombasını atmadan önce, kümeste tavukları yemliyordu...
-