Sağlık Dunyasından Faydalı Bilgiler (Başka Konu Açmayınız)
Sinüzitten korunmanın yolları
Tedavi edilmediği takdirde kronikleşen ve astım gibi çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına yol açan sinüzit hastalığından korunmak için yaz aylarında alınması gereken önlemler. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Sinüsler; alın, göz çevresi, yanaklar ve geniz bölgesinde bulunan 15 adet boşluktur. Soluk alıp verildiğinde bu boşluklar havayı süzer, temizler, ısıtır, nemlendirir ve akciğerlere gönderir. Sinüzit sinüslerin iltihabıdır ve viral kökenli üst solunum yolu enfeksiyonlarının yaklaşık %2’si sinüzite dönüşür. Sinüzit tedavi edilmediği takdirde kronikleşir ve astım gibi çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına yol açar.
Sinüzit astım birlikteliği sık görülür; bu durum, her iki hastalığın vücutta aynı mekanizmaların tetiklenmesiyle oluştuğu varsayımını destekler. Sinüzit ve astım şikayetlerini bir arada bulunduran hastanın tedavisi zordur, biri tedavi edilmeden diğerinin tedavisi başarılı olamayabilir.
Son günleri yaşanan yaz aylarında alınacak basit önlemlerle kış içinde oluşabilecek sinuzit önlenebilir:
• Kafanızı denize, havuza sokarak yüzmek sinüslerde tazyik etkisi yapar ve mevcut tıkanıklıkları açar. Doğal tuzlu su havuz suyuna oranla daha faydalıdır. Bu yüzden yaz aylarında özellikle denizde yüzerek kış içinde oluşacak iltihaplanmanın önüne geçmiş olunur.
• Klima, yaşanan ortamdaki havanın nemini kurutur. Kuru hava ise sinüslerin dolmasını sağlar. Klimalı ortamlar yerine mümkün olduğu kadar doğal ortamlarda ve denize yakın yerlerde bulunmak faydalıdır.
• Kuru havalar gibi nemli havalar da zararlıdır, alerjik durumlara zemin hazırlayarak sinüslerin dolmasını ve sinüzit oluşumunu hızlandırır. Bu nedenle nem alıcı cihazlarla yaşanılan ortamdaki nem sorunu giderilmelidir. Nem oranının %50-60 civarında olması gerekir.
Spor diyaframı çalıştırarak vücuda giren oksijen miktarını artırır. Burun fizyolojisinin düzelmesini sağlayan spor, sinüslerin temizlenmesini sağlar. Bu nedenle yaz aylarında günde 30 dakika spora ayırma önemlidir.
16-09-2015, 20:06
beaverss
Kemik sağlığı için çocuklar sokakta oynamalı !
Kemik sağlığı için çocuklar sokakta oynamalı !
Kemik sağlığına özellikle çocukluk döneminde özen gösterilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nilgün Güvener Demirağ, "Çocuklar sokakta oynasın" dedi. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Nilgün Güvener Demirağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kemik sağlığının korunmasının hayati öneme sahip olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Demirağ, kemiklerin özellikle organları koruduğunu, kasları tuttuğunu ve kalsiyum deposu olduğunu söyledi.
"30 yaşından sonra kemik yıkımı başlıyor"
Kemik kitlesinin 30 yaşına kadar maksimum düzeye çıktığını vurgulayan Demirağ, bu süreçten sonra kemik yıkımının başladığını ifade etti. İleri yaşlarda kemik sağlına yönelik görülebilecek sağlık sorunlarının önlenebilmesi için çocukluk dönemine özen gösterilmesi gerektiğine dikkati çeken Demirağ, kemik sağlığının korunmasında özellikle D vitaminin çok önemli olduğunu bildirdi.
Prof. Dr. Demirağ, D vitaminin gıdalarla alımının sınırlı olduğunu, bu açıdan en iyi besinin yağlı balıklardan elde edilebileceğini ifade ederek, "Ayrıca yumurta, et gibi diğer besinlerde de bulunmaktadır. Besinler tek başına ihtiyacın tamamını karşılayamaz. Vitamin D'nin doğal ana kaynağı, güneşli havalarda ultraviole ışınlarıyla cildimizde sentezlenmesidir" diye konuştu.
Vitamin D eksikliği açısından riskli gruplar arasında bebeklik dönemi ve 5 yaş altı çocukların, gebe ya da emzirme dönemindeki kadınların, 65 yaş üstündekilerin yer aldığını söyleyen Demirağ, "Ayrıca güneş maruziyeti çok az olanlar ve cilt rengi koyu olanlar da risk altında olan kişilerdir" uyarısında bulundu.
D vitamini besin desteği geliştirilmeli
D vitamini eksikliğinin önlenmesi gerektiğini ifade eden Demirağ, "Yaygın tüketilen gıdaların zenginleştirilmesi, güneş ışınlarından yaralanmada risk-fayda oranının gözden geçirilmesi, ulaşılabilir, içeriği güvenilir, ucuz vitamin D besin desteği geliştirilmesinin sağlanması, toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi toplum sağlığı adına oldukça önemli adımlardır. Vitamin D eksikliğinin sürekli taranarak tedavi edilmesi yerine önleyici önlemler daha etkin ve düşük maliyetli yaklaşımlardır. Bu yönde toplum bazlı politikalar geliştirilmesi gerekmektedir" şeklinde konuştu.
Çocuklar sokakta oynasın
Çocukların sürekli evde, kapalı yerlerde oyun oynaması halinde yeterli D vitamini alamayacağını belirten Demirağ, güneş ışınlarından uygun koşullar altında mutlaka yararlanılmasının önemine değindiği açıklamasında, güneş ışınlarının dik geldiği saat dilimlerinin riskli olduğunun da altını çizdi. Demirağ, D vitamini açısından saat 11.00-16.00 saatleri dışında güneşten faydalanılmasının kemik sağlığı açısından gerekli olduğunu vurguladı.
Çocukların da kemiklerinin güçlenmesi için yeterli oranda güneşten yararlanmaları gerektiğinin altını çizen Demirağ, "Çocukların, açık havada oyun oynamaları çok önemli. Uygun saatlerde dışarıda, sokakta oyun oynamalılar" dedi.
Prof. Dr. Demirağ, yeni kuşağın, fiziksel aktivite yerine daha çok tablet, bilgisayar ya da televizyon başında zaman geçirdiğini söyleyerek, "Çocukların sokak oyunlarıyla dışarıda zaman geçirmeleri, güneşten faydalanmaları kemik sağlıkları ve fiziksel aktivite açısından çok önemli" diye konuştu.
18-09-2015, 15:03
beaverss
Sinüzitten korunmanın yolları
Tedavi edilmediği takdirde kronikleşen ve astım gibi çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına yol açan sinüzit hastalığından korunmak için yaz aylarında alınması gereken önlemler. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Sinüsler; alın, göz çevresi, yanaklar ve geniz bölgesinde bulunan 15 adet boşluktur. Soluk alıp verildiğinde bu boşluklar havayı süzer, temizler, ısıtır, nemlendirir ve akciğerlere gönderir. Sinüzit sinüslerin iltihabıdır ve viral kökenli üst solunum yolu enfeksiyonlarının yaklaşık %2’si sinüzite dönüşür. Sinüzit tedavi edilmediği takdirde kronikleşir ve astım gibi çeşitli hastalıkların ortaya çıkmasına yol açar.
Sinüzit astım birlikteliği sık görülür; bu durum, her iki hastalığın vücutta aynı mekanizmaların tetiklenmesiyle oluştuğu varsayımını destekler. Sinüzit ve astım şikayetlerini bir arada bulunduran hastanın tedavisi zordur, biri tedavi edilmeden diğerinin tedavisi başarılı olamayabilir.
Son günleri yaşanan yaz aylarında alınacak basit önlemlerle kış içinde oluşabilecek sinuzit önlenebilir:
• Kafanızı denize, havuza sokarak yüzmek sinüslerde tazyik etkisi yapar ve mevcut tıkanıklıkları açar. Doğal tuzlu su havuz suyuna oranla daha faydalıdır. Bu yüzden yaz aylarında özellikle denizde yüzerek kış içinde oluşacak iltihaplanmanın önüne geçmiş olunur.
• Klima, yaşanan ortamdaki havanın nemini kurutur. Kuru hava ise sinüslerin dolmasını sağlar. Klimalı ortamlar yerine mümkün olduğu kadar doğal ortamlarda ve denize yakın yerlerde bulunmak faydalıdır.
• Kuru havalar gibi nemli havalar da zararlıdır, alerjik durumlara zemin hazırlayarak sinüslerin dolmasını ve sinüzit oluşumunu hızlandırır. Bu nedenle nem alıcı cihazlarla yaşanılan ortamdaki nem sorunu giderilmelidir. Nem oranının %50-60 civarında olması gerekir.
Spor diyaframı çalıştırarak vücuda giren oksijen miktarını artırır. Burun fizyolojisinin düzelmesini sağlayan spor, sinüslerin temizlenmesini sağlar. Bu nedenle yaz aylarında günde 30 dakika spora ayırma önemlidir.
18-09-2015, 15:08
beaverss
Su içmek hafızayı güçlendiriyor
Su içmek hafızayı güçlendiriyor..
Yaz tatilini geride bıraktığınız ve yoğun çalışma temposuna adım attığımız sonbaharda, hafızanın önemi oldukça büyük. Daha etkin bir hafıza, iş hayatında da daha başarılı olmanızı sağlar. Peki, hafızamızı güçlendirmek için vücudumuzun ve beynimiz neye ihtiyaç duyuyor? Waternet Sağlıklı Beslenme Uzmanı Diyetisyen Canan Aksoy, unutkanlığı önlemek için su tüketiminin önemine dikkat çekiyor.
Telefon ve mail trafiğinin oldukça yoğun olduğu, hayatımızın yüzde 80’inin geçtiği iş hayatında, hafızanın önemi yadsınamaz bir gerçek. Aldığımız notları, girilen ajandaları ya da toplantılarda konuşulanları hatırlamak da iş dünyasının hayat damarlarından biri. Unutkanlığı engellemek için bol bol su tüketmenin önemini vurgulayan Diyetisyen Canan Aksoy, “Unutkanlık merkezi beyin olduğu için bu organımızı iyi beslemeliyiz” diyor.
Beyni iyi beslemek için, suyun yanında beynimizin yakıtı olan iyi karbonhidratlar, vitaminler ve minerallerden de almanın önemine dikkat çeken Aksoy, “Mikrobiyolojik yönden içmeye uygun, ağır metallerden arındırılmış taze içme suyunu elde edebilmenin en sağlıklı yollarından biri de arıtılmış içme suyudur. Bu anlamda evde arıtılmış içme sularının bekleme ve saklama koşulları açısından en sağlıklısı olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
Ofisteyken su tüketimini unutmamak için yapmanız gerekenler
Yoğun çalışma temposunda, su içmeyi unutmakla kalmıyor bir de çay, kahve tüketimini artıyoruz. Vücudun ihtiyacı olan sıvı, çay ve kahve ile ne yazık ki sağlanamıyor ve iş yerinde konsantrasyonu artıracak besinlere ihtiyaç duyuyoruz.
Peki, bu yoğun iş temposunda, doğru su tüketimi için ve dikkatimizi toplamak için ne yapmak gerek?
- Masa başında çalışanlar, mutlaka masalarında büyükçe bir bardak su bulundurmalı.
- Çantada küçük bir şişede su bulundurulmalı.
- Unutkanlığa karşı kuersetin antioksidanı içeren elma ve elma suyu tüketimine özen gösterilmeli.
- Hücre yapısını bozan serbest radikallere karşı savaşan nar suyu, portakal suyu ve greyfurt suyu tüketilmeli.
- Sinirlerin yatışması için, rahatlatıcı etkisi olan yeşil çay tüketilmeli.
- Masada kuru üzüm, karanfil, ahududu, bitter çikolata, fındık ve ceviz gibi hem sağlıklı hem de lezzetli atıştırmalıklar bulundurulmalı.
- Haftada 2-3 porsiyon Omega-3 yönünden zengin olan balık tüketilmeli.
Uzak durmanız gerekenler
Su vücudumuz için oksijenden sonra gelen en önemli öğe. Bir insan, besin almadan günlerce yaşayabilirken, su içmeden yalnızca birkaç gün yaşayabilir ve yüzde 3’lük bir su kaybı ile vücuttaki fiziksel performans gitgide düşmeye başlar. Vücuttaki suyun yüzde 5’ini kaybeden birinde dikkat ve konsantrasyon eksikliği görülmeye başlar. Yüzde 8 oranında kaybedilen su, baş dönmesi ve yorgunluğa yol açarken, bu oranın yüzde 10’a çıkması bir insanın kas spazmı geçirmesine sebep olabilir ve hayati tehlike başlayabilir. Dolayısıyla suyun hayati önemi su götürmez bir gerçek. Vücudumuz için bu kadar suyu hızla emen besinler de tabii ki mevcut.
İşte hem vücuttaki su oranımızı korumak hem de unutkanlığa sebebiyet vermemek için uzak durmamız gereken besinler:
- Hamburger ve patates kızartması
- Şekerli ve doğal olmayan içecekler
- Aşırı şekerli tatlar
haberbizden
06-10-2015, 14:14
beaverss
Saçlarınızın dökülmesini sarımsakla durdurun
Sarımsağın saç dökülmelerini durdurduğunu biliyor muydunuz? Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Suna Dumankaya, okur sorularını yanıtlıyor...
Saçlarım çok dökülüyor. Bir süre önce doktora gittim. Bana erkek tipi saç dökülmesi yaşadığımı söyledi ve ilaç verdi. Ancak sorunum hâlâ geçmedi. Ne yapabilirim?
Cevap:
1 baş sarmısağı ayıklayın. 1 tutam ısırgan otuyla birlikte 500 gram zeytinyağının içine katın. Karışımı benmari usulü 30 dakika kısık ateşte kaynatın. 1 gece bekletin. Ertesi akşam süzüp saçlarınıza sürün. Streçle sarıp mümkünse gece boyunca böyle kalın. Sabah yıkanın. Formülü haftada 1 kez uygulamalısınız
06-10-2015, 14:17
beaverss
Gazlı İçecekler Hangi Organa Nasıl Zarar Veriyor? Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Gazlı içecekler her organa farklı zarar veriyor
İngiliz The Sun gazetesi gazlı içeceklerle ilgili yeni bir araştırma yaptı. İşte gazlı içeçeklerin organlarımıza verdikleri zararlar...
Gazlı içeceklerin başlıca zararları kalp hastalıkları, karaciğer yetmezliği, hipertansiyon, metabolizma bozuklukları iken aynı zamanda her organa farklı şekilde zarar veriyor. Bengor Üniversitesi araştırmacıları, bu içeceklerin bağımlılık yaptığını ve yalnızca 2 hafta içinde birçok organlara kalıcı hasar verdiğini açıkladı.
Cilt: Harvard Üniversitesi’nin araştırmalarına göre gazlı içeceklerin içinde bulunan fosfat ciltte kuruma ve erken yaşlanmaya sebep oluyor.
Kemik: Amerika’daki Tufts Üniversitesi gazlı içeceklerin vücuttaki kalsiyum dengesini bozup kemik erimesine yol açtığını söylüyor.
Beyin: Araştırmacılar gazlı içeceklerin tüketimiyle orantılı olarak beyin fonksiyonlarının şiddete eğimli bir şekilde çalıştığı ve bu içeceklere bağımlı olanların silah taşıdığını belirtiyor.
Dişler: İngiliz Dental Dergisi’nin araştırmalarına göre diş minesi zarar görmekle birlikte ağrı, sızlama ve çürümelere yol açıyor.
Kalp: Miami Üniversitesi gazlı içeceklerin kalp krizi riskini artırdığını açıkladı.
Akciğer: Adelaide Üniversitesi’ne göre gazlı içeceklerin astıma sebep olduğu ve en az sigara kadar zarar verdiği ortaya çıktı.
Pankreas: Araştırmacılar gazlı içeceklerin pankreas kanseri olasılığını ikiye katladığını açıkladı.
Rahim: Erken doğum bebek oranının artmasına ve bebeğin yeteri kadar oksijen alamayarak beyin ve vücut fonksiyonlarının gelişmemesine sebep oluyor
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
06-10-2015, 14:18
beaverss
Limonlu Suyun Faydaları Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
06-10-2015, 14:20
beaverss
Yemekten Sonra Yapılan 7 Yanlış!
İşte yemekten sonra yapmamanız gerekenler:
1- Sigara içmek
Araştırmalar yemekten sonra içilen tek bir sigaranın 10 taneye bedel olduğunu kanıtlıyor. (Kanser riski de doğru orantıda artıyor.)
2- Meyve yemek
Yemekten hemen sonra meyve yemek midenin hava ile dolmasına sebep oluyor. O yüzden meyvenizi yemekten 1-2 saat önce ya da sonra yemelisiniz.
3- Çay içmek
Çay yaprakları yüksek oranda asit içerdiği için yemeklerden aldığımız proteinleri sindirmemizi zorlaştırır.
4- Kemer gevşetmek
Yemekten sonra kemer gevşetmek bağırsakların bükülmesine ve bloke olmasına sebep olur.
5- Yürümek
İnsanlar genellikle yemek yedikten sonra yürümenin ömrü uzattığına inanır. Halbuki bu doğru değil. Yürümek, sindirim sisteminin yediğimiz yemeklerden nütrientleri özümsememesine sebep olur. Yani yediğimiz yemeğin hiçbir anlamı kalmamasına...
6- Banyo yapmak
Banyo yapmak kan akışını ellere, ayaklara doğru çoğaltır ve bu da midenin etrafındaki kan miktarını azaltır. Sonuç olarak, sindirim sistemini zayıflatır.
7- Uyumak
Yemekten hemen sonra uyuduğumuzda, yediklerimizi yeterince sindiremeyiz. Bu da bağırsak iltihaplanmalarına ve mide rahatsızlıklarına sebep olur.
11-10-2015, 09:31
beaverss
BÖBREKLER, BÖBREK YETMEZLİĞİ ve TEDAVİ ÇEŞİTLERİ
Böbrekler:
Böbrekler omurganın iki yanında, bel hizasında, bakışımlı olarak yerleşmiş, koyu kırmızı renkte ve fasulye biçiminde organlardır. Böbreklerin iç kenarlarında göbek denilen çukur bir yer vardır; böbrek atar ve toplar damarları buradan geçerek havuzcuğa ulaşır. Her böbreğin uzunluğu yaklaşık 10, genişliği 5 ve kalınlığı ise 3,75 cm dir.
Böbreklerin çalışması:
Böbrekler, nefron olarak bilinen yüzbinlerce küçük ünitelerden teşekkül etmişlerdir. Bunlar tübüller olarak adlandırılan mikroskobik kanallara boşalmaktadır. Her nefron başlı başına bir kimyasal fabrikadır ve kan plasması buradan geçerken idrar meydana gelmektedir. Nefronlar ürettikleri idrarı, toplama tübüllerine boşaltır, oradan böbreğin pelsivine ulaşır ve oradan da boruyu andıran bir idrar yolu ile sidik torbasına gider.
Böbreklerin fonksiyonları:
Böbrekleriniz, kanımızı nefron adı verilen milyonlarca mikroskobik filtre aracılıyla temizleyerek idrar oluşturur. İdrar daha sonra böbreklerimizden mesaneye (idrar torbasına) gelerek vücudumuzdan içindeki iç ortamın çoğunu kontrol eden üç temel göreve sahiptir.
1) Vücut Sıvılarının düzenlenmesi Kanı temizlemek üzere böbrek arterlerinden alıp genel dolaşıma böbrek venleri aracılığıyla iletirler. Vücut sıvılarının yapısının ve hacminin dengesini, atık ürünleri idrar şeklinde atarak ve besin elektrolitleri (tuzlar) kana geri vererek sağlarlar.
2) Kandan Atık Ürünlerin Uzaklaştırılması Atık ürürler yiyeceklerdeki ve normal kas aktivitesi sonucu proteinlerin yıkılmasıyla oluşur. Üre, kreatinin gibi bu maddeler daha sonra idrarla atılırlar.
3) Hormon Üretilmesi Sağlıklı böbrekler vücudumuza hormon denen önemli kimyasal maddeler salarlar.
a) Kalsitriol: D vitaminin aktif bir formudur. Yiyeceklerde bulunan kalsiyumun (Kemikteki bir mineral) barsaklardan emilmesini sağlar. Yeterli miktarda D vitamini olmadığında vücut kemiklerden kalsiyum çalar ve kemik hastalığına yol açar.
b) Eritropoetin: Kemik iliğinde kırmızı kan hücrelerinin yapılmasını sağlar ve eksikliğinde kansızlık olur.
Böbrek yetmezliğinin nedenleri:
Her genel ve ciddi iltahaplanma olayı.
Böbreklerin dışarı çıkış yolunun mekanik tıkanması.
Doğuştan beri var olan genel böbrek anormallikleri.
Böbrek tümörleri.
Vücuda giren ve böbrek yapısını zedeleyen zehirler.
Böbreklere kan akımını engellemeler.
Metabolik ve hormonal hastalıklar.
Kan akımında normal ölçüde minareler toplanması veya suların boşalması (dehydration)
Böbrek probleminin anlaşılması:
İdrar yolları probleminin erken belirtileri dokularda şişmeye yol açan sıvı tutulumu, idrar sıklığı ve görünümündeki değişiklik, idrar yaparken yanma hissi, yüksek tansiyon, baş ağrısı ve yorgunluktur. Ağrı bir şeylerin yolunda gitmediğinin belirgin habercisidir fakat bazı ciddi durumlarda (nefritlerde, hipertansiyonda) ağrısız olabilir. Bu belirtilen bir kısmı diğer hastalıklarda da sık bulunur. Basit bir idrar tahlili ve kan testleri bir böbrek uzmanı tarafından ileri bir inceleme gerektiren böbrek problemi olup olmadığını aydınlatır. Böbreklerin ek kapasitesi fazladır. Hatta bazı kişiler bir böbrekle doğarlar ve kötü hiçbir etki görülmeyebilir. Kişiler böbrek fonksiyonlarının %30’uyla oldukça iyi idare edebilirler ancak total böbrek yetmezliği tedavi edilmezse öldürücüdür.
Böbrek yetmezliği:
Böbrek yetmezliği akut ve kronik olabilir. Temel fark yetmezliğin olma hızı, ne kadar sürdüğü ve yetmezliğin kendisidir.
Akut böbrek yetmezliği saatler veya günler içinde çok hızlı ortaya çıkar. Genellikle geri dönüşümlüdür ve diyaliz yalnızca böbreklerin çalışmadığı zamanlarda gereklidir. Akut böbrek yetmezliği örneğin şok veya bir kazada yaralanma sonrasında, bazı zehirlenme türlerinde ve böbreğe giden damarların tıkanması veya yaralanması sonucunda oluşabilir. Kronik böbrek yetmezliği (son dönem böbrek hastalığı) böbrekleri yavaşça bozan ilerleyici bir hastalıktır. Bu durum yıllar boyu sürebilir ve hastalık çok ilerleyene kadar belirtiler görülmeyebilir.
Kronik Böbrek Yetmezliğinin Bazı Nedenleri:
• İltihap ve böbreğin filtre harabiyeti (glomerulonefrit) Böbreğin bazı bölümlerinin enfeksiyonu (pyelonefrit)
• Böbreklere giden damarların hasarlanması sonucu azalmış kan akımı
• Diabet
• Hipertansiyon
• Normal böbrek dokusunun yerini kistlerin alması
Tedavi çeşitleri:
Transplantasyon Böbrek yetmezliği tedavisinde transplantasyon (nakil) bir çok avantaj sağlar. En önemlisi böbrek fonksiyonlarını normale döndürür. İki tip böbrek transplantasyonu bulunmaktadır.
Canlıdan alınan transplant: Hastaya genellikle akrabasından alınan canlı bir nakil
Kadavradan alınan transplant: Hastaya yakın bir zamanda ölen birinden böbrek nakli Transplantasyon büyük bir cerrahi girişimi gerektirir ve bu sırada komplikasyonlar görülebilir. Ayrıca transplantasyondaki en önemli problem olan reddetme (rejeksiyon) her zaman görülebilir. Bu nedenle transplant hastalarının ömürleri boyunca immunsupresör adı verilen baskılayıcı ilaçları almaları gerekmektedir. Bu ilaçların bağışıklık sistemini zayıflatma, kilo alımı, akne (sivilce oluşumu), yüzde kıllanma şeklinde yan etkileri bulunmaktadır. Ancak bu tedavi için yeni geliştirilen ilaçlarla bu yan etkiler azaltılmıştır. Protein, tuz ve kaloriyle ilgili bazı kısıtlamalar olsa da transplant hastasının diyetinin diyaliz hastasınınki kadar sınırlı olmaması artılar tarafında yer alır.
Transplant Avantajları:
• Transplant sağlıklı böbrek gibi çalışır
• Hasta kendini "daha sağlıklı" hisseder
• Daha az diyet kısıtlaması.
• Transplantasyon sonrasında diyaliz olmaması
Transplant Dezavantajları:
• Bir verici için beklemek
• Büyük cerrahi girişim gerektirir
• Böbörek reddi riski
• Güçlü ilaçlar alma gerekliliği
DİYALİZ
Diyaliz, kanınızı temizleyen ve vücudunuzdan atık ürünleri, kimyasal maddeleri ve fazla sıvıyı uzaklaştıran bir işlemdir. Bu işlemin yapılmasıyla ilgili iki temel seçenek bulunmaktadır. Bunlar hemodiyaliz ve periton diyalizidir. Diyalizin böbrek yetersizliğini tedavi etmeyeceğini ce sağlıklı böbreklerin yaptığı şeyi yapamayacağını aklınızda tutmanız önemlidir. Böbrek yetersizliğinin tedavisinde ilaçlar ve diyet önemli bir yer tutmaya devam edecektir.
Hemodiyaliz - Hemodiyalizde, "yapay böbreğe", yani diyalizer denen özel bir filtre içeren bir makinaya bağlanacaksınız. Kanınız bir süre vücudunuzun dışında, bu makinanın içinde dolaşarak tekrar vücudunuza dönecek. Bu gerçekleştikçe atık ürünler uzaklaştırılır. Hemodiyaliz kanınızı doğrudan temizlediği için kanınıza ulaşıp onu uzaklaştırması, temizlemesi ve sonra geri size iletmesi gerekir. Hastadan diyalizöre giden ve geri gelen kan, hastaya bağlanan üç şekli olan diyaliz yollarından (plastik tüpler) biriyle taşınır.
a) Fistül: Bir ven arterin cildin hemen altında, genellikle ön kolda, birlrştirilmesi, iğnenin girişini kolaylaştırmak için venin şişmesini sağlar ve her tedaviden sonra uzaklaştırılır. Tedaviler sırasında yanlız küçük bir yara izi ve şişkinlik görülür.
b) Subklavyan Kanül : Yumuşak, plastik bir tüp köprücük kemiğin altından damara yerleştirilir. Bu ciltten dışarı çıkar ve kullanılmadığı zaman ağzı kapatılarak yerinde bırakılır.
c) Şant: Bir ven arterin kol veya bacakta yarı-kalıcı yapay birlrştirilmesi. ara bağlantının uçları cilt yüzeyinde bulunur ve kullanılmadığı zaman kapatılır.
Fistül:
Hastada; yeterli kan dolaşımını sağlamak için, atar damarla toplar damarın birleştirilmesidir. Fistül açıldıktan sonra hasta; 15-20 gün için, Pıhtılaşma-Enfetsiyon-Kanama açısından yakından gözlenir.
Pıhtılaşma: Pıhtılaşmayı önlemek için; fistüllü kola, sıcak su ile pansuman yapılır.
İnfeksiyon: İnfeksiyon durumunda; antiseptik solüsyonla bölgeyi temizleyip, steril gazlı bezle kapatmak ve antibiyotik kullanmak gerekir.
Kanama: Cerrahi müdahale sonucunda fistül yerinde; sıcaklık ve hematom (pıhtılaşmış kan kitlesi) görülürsa bölgeye soğuk pansuman yapılır. Fistül bölgesi kızarıklık, şişkinlik yönünden gözlenmelidir.
Fistüllü bölgenin Korunması:
• Fistüllü kolunuzla ağır kaldırmayınız
• Kolunuzu çarpmalardan koruyunuz
• Fistüllü koldan kan aldırmayınız
• Fistüllü koldan tansiyon ölçtürmeyiniz
• Fistülün üzerine saat takmayınız, dar kollu giyisiler giymeyiniz
• Bölgedeki derinin esnekliğini için yumuşatıcı kremler kullanınız
Fistülünüz yeterince gelişmediyse bölgeye sıcak su pansumanı yaparak akışkanlığın artmasını ve damarlarınızın gelişmesini sağlayınız. Fistülünüz aşırı gelişmişse kesinlikle sıcak su pansumanı yapmayınız.
Fistüllü bölgeyi temiz tutunuz.
Fistüllü bölgeyi soğuktan koruyunuz. Kışın gevşek yün eldiven giyiniz.
HEMODİYALİZ PRENSİBİ
Temel Prensip Hemodiyaliz Nasıl Işler ? Kan diyalizör (yapay böbrek) olarak bilinen bir fitrede temizlenmek üzere vücut dışına çıkarılır. Diyalizör, selüloz veya benzer bir üründen yapılmış yarı-geçirgen bir membranın bir tarafından kanın diğer tarafına dializatın akması prensibine göre işler. Diyalizat, normalde vücutta bulunan fakat böbrek yetersizliliğinde aşırı miktarlara varan mineral ve tuzlardan ayarlanmış bir miktar içerir. Membranın değişik boyutlardaki küçük delikleri; kandaki fazla sıvı ve maddelerin değişik hızlarda küçük moneküller hızlı ve büyük olanlar daha yavaş, geçerek kanda doğru bir denge sağlanana kadar diyalizata aktarılmasını sağlar.
Bir böbrek makinası, kan akımını, basıncı ve değişim hızını ayalar. Herhangi bir zaman diliminde diyalizörde yanlız çok az iktarda kan olduğu için, kan hastadan>dializere>hastaya yaklaşık dört saatte dolaşır. Tedavi genellikle haftada üç keredir. Her hasta için diyalizin zamanı ve miktarı programlanabilir. Tedavinin sıklığı ve süresi elbette ki böbrek yetersizliğinin derecesine ve uzaklaştırılması gereken toksin (zehir) ve sıvı miktarına bağlıdır.
Hemodiyaliz Avantajları:
• Tedavi; Eğitilmiş bir ekip tarafından yürütülür.
• Tedavi kısadır: 4-6 saat her hafta 2-3 kez Dezavantajları
• Haftada birçok kez tedavi merkezine gitme süresi
• Diyette potasyum, sıvı ve proteinle ilgili pek çok kısıtlama bulunmaktadır.
Kronik böbrek hastalarının dikkat etmesi gereken önemli noktalar: • Her gün; aynı tartı aleti ve aynı giyisi ile, aynı saatte tartılınız.
• Alacağınız günlük sıvı miktarını ayarlayınız. Bu miktarın üzerine çıkmayınız.
• Kan basıncınızı sık sık kontrol ettiriniz.
• Diyet programınıza kesinlikle uyunuz.
• İlaçlarınızı önerilen miktarlarda ve zamanında alınız.
• Mümkün olan sıklıkta (her gün yada gün aşırı) banyo yapınız. Bilhassa fistüllü kolu iyice temizleyiniz.
• Düşme ve çarpmalarda kendinizi koruyunuz.
• Fistül bakımınıza dikkat gösteriniz.
• Size verilen hemodiyaliz programına ve saatlerine mutlaka uyunuz.
12-10-2015, 20:43
beaverss
Karaciğer kanserinden korunmak için bunlara dikkat
Usta oyuncu Levent Kırca’nın karaciğer kanserinden hayatını kaybetmesi üzerine gözler bir kez daha hastalığa çevrildi. Karaciğerin vücudun en büyük organı olduğunu belirten Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Binnur Şimşek, bir fabrika gibi çok yoğun çalışan karaciğerin kendi kendini yenileme yeteneği yüksek bir organ olduğunu belirtti.
Karaciğer sağlığını korumak için yapılması gereken püf noktalara değinen Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Binnur Şimşek karaciğerin görevlerini, “Bir yandan ağızdan alınan tüm yiyecek ve içeceklerin, diğer yandan hemen hemen tüm ilaç ve besin takviyelerinin sindirilmesi, vücuda yararlı hale getirilmesi, kullanılmayan ve vücuda zarar verebilecek şekle dönüşen kısımlarının zararsız hale getirilerek vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar" şeklinde özetledi.
Hepatit B ve C gibi tedavi edilmez ise karaciğer yetersizliğine yol açabilecek virüslere karşı korunmanın önemine değinin Şimşek, hepatitten korunma konusunda yapılması gerekenleri şöyle aktardı:
“Özellikle hepatit B ve C virüslerine bağlı kronik hepatit veya sirozu olan hastalarda karaciğer kanseri gelişme riski artmaktadır. Karaciğer kanserinin Batı ülkelerinde en sık nedenlerinden biri hepatit C virüsüne bağlı siroz iken, Asya ülkelerinde karaciğer kanserinin en sık nedeni hepatit B virüsüne bağlı karaciğer hastalığıdır. Hepatit B aşılaması bu nedenle çok önemli bir adımdır. Hepatit C virüsü için henüz bir koruyucu aşısı bulunmaması nedeniyle aşılama ile korunmak mümkün olmamaktadır. Bulaşmayı önlemek için kişisel hijyen kurallarına çok dikkat edilmelidir. Hepatit B ve C virüslerinin bulaşmasına yol açabilecek korunmasız cinsel temastan kaçınılmalıdır. Steril olmayan malzeme kullanılarak yapılan tıbbi girişimler (diş tedavileri, anjiyografi, jinekolojik muayeneler vb.) dövme-tatoo, manikür-pedikür gibi uygulamalarda tek kullanımlık malzeme kullanılmasına özen gösterilmelidir."
KARACİĞER KANSERİNDEN KORUNMAK İÇİN...
Doç. Dr. Binnur Şimşek karaciğeri kanserden korumada etkili olabilecek bazı noktaları ise şöyle sıraladı:
• Obezite ve kontrolsüz diyabet hastalığı önemli etken: Karaciğer yağlanmasına yol açmaktadır. Bu yağlanma öncelikle basit yağlanma şeklinde başlayıp, sonrasında yağlı hepatit denilen karaciğer iltihabına yol açabilmektedir. Yıllar sonrasında da yağlı hepatit siroza dönüşebilir. Hepatit virüslerine bağlı karaciğer sirozuna benzer biçimde yağlı karaciğer hastalığına bağlı siroz zemininde de karaciğer kanseri gelişebilmektedir. Sağlıklı beslenme, yeterli fiziksel aktivite ve kilo kontrolü ile karaciğer yağlanması önlenebilir. Bu nedenle yağlı ve karbonhidratlı gıdaların tüketimi sınırlanmalı, sebze-meyve tüketimi arttırılmalı, hazır gıda tüketimi en aza indirilmelidir.
• Düzenli egzersiz yapın: Kas gücünün korunması ve arttırılması, eklem ve kas esnekliğinin kazanılması, denge ve koordinasyonun güçlendirilmesi için mutlaka düzenli egzersiz yapılmalıdır. Bireysel sağlığı koruyan en önemli aktivitelerden biri egzersiz yapmaktır. Egzersiz sırasında salgılanan endorfin hormonu, stresin azalmasını ve kendinizi mutlu hissetmenizi sağlar. Bu nedenle haftada 3-4 gün, en az 30 dakika egzersiz yapın.
• Alkol kullanımı sınırlanmalı: Eşlik eden karaciğer hastalığı olan bireyler hiç alkol almamalıdır. Alkol hem yağlı karaciğer hastalığına, hem alkolik hepatit ve siroza yol açabilmektedir.
• Doktor önerisi olmadan ’gelişigüzel’ ilaç kullanılmamalı: Pek çok ilaç veya bitkisel ürünün karaciğer için zararlı etkileri olabilmektedir. Hangi ilaç veya ürünün karaciğer hasarına sebep olabileceğini önceden mutlak biçimde tahmin etmek her zaman mümkün olmamaktadır. Özellikle bazı grup antibiyotik ve ağrı kesici ilaçlar, aktarlarda satılan bitkisel ürünler ve mantar zehirlenmesi; karaciğerde hasara yol açabilmekte ve karaciğer yetersizliği tablosuna sebep olarak acilen karaciğer nakli yapılamazsa, ölüme yol açabilmektedirler.
02-11-2015, 06:50
beaverss
İlkyardım ve Uygulamaları
İlk yardım
İlkyardım kazaya uğrayan birini veya bir hastayı iyileştirme yönünde atılan ilk adımdır. Aşağıda ilkyardım uygulamalarında kullanılan bazı gereçlerle ilgili kısa bilger verilmiştir.
Askı : Askılar çoğunlukla yaralı kolları, bilekleri ve elleri koruyup destek sağlamak için kullanılır. Göğüs yaralarında da göğsü desteklemek amacıyla kolları hareketsiz tutan askılar kullanılabilir. Kol askıları kol yaralanmalarında ve bazı göğüs yaralarında uygulanır. Doğru uygulanan bir kol askısında el, dirsek hizasından biraz yukarıda olmalıdır. Bandın altı tüm parmak tırnakları görünür durumda bırakarak serçe parmağın köküne kadar uzanmalıdır.
Kol askıları aşağıdaki yöntemle uygulanır :
• Oturan hastaya askıya alınacak yaralı elini ya da ön kolunu dirsekten daha yüksekte tutması söylenir.
• Dirsek ile göğüs arasındadaki açıklığı kullanarak üçgen bandın bir ucunu dirseği iyice saracak biçimde göğüsle kol arasından geçirin.
• Kolu tutarak askının alt ucunu kolun üzerinden alın ve yaralı taraftaki köprücük kemiğinin üstündeki çukura gelecek biçimde balıkçı düğümüyle bağlayın.
• Son olarak tepe noktasını öne doğru çekip bir çengelli iğneyle askının önüne tutturun.
• Askının ve bandın kan dolaşımını engellememesine özen gösterin ve durumunu buna göre ayarlayın.
Ayrıca gerekli askı gereci bulunamadığında pratik bir askı yöntemi uygulanabilir. Mesela, yaralı kol ceket düğmelenerek arasına asılabilir. Ceketin bir eteği yukarı kıvrılarak kol bunun arasın konur ve ceket eteğinin ucu göğüse çengelli iğneyle tutturulabilir. Başka bir yöntem de yaralı taraftaki elbise kolunu boşa çıkararak onunla yaralı kolu askıya almaktır.
Kanamayı önlemek, sargıyı tutmak, şişmeyi engellemek, eklemlere destek sağlamak, hareketi sınırlamak amacıyla bantlar kullanılır. Kanamayı denetim altına almak, akıntıları emmek amacıyla yaraların üzerine örtülen steril koruyucu örtülere sargı adı verilir. Sargı yaparken eller çok temiz olmalı, yara ve çevresi oksijenli suyla temizlenmelidir. Yara bölgesindeki toz, toprak, cam parçaları varsa bunlar bol suyla temizlenmeli ancak yabancı cisim bulunan yaralara sargı yapılmalı üzerine baskı yapılmadan bol miktarda katlanmış steril gazlı bez konulmalıdır. Yaralı bölge sargı bezi ile çok sıkmadan yaranın her yerini aynı ölçüde kaplayacak biçimde sarılır. Sarma işlemi bittikten sonra sargı bezini kenarı flasterle yapıştırılır.
Bir darbe sonucu ortaya çıkan şişlikleri azaltmak, ağrıyı dindirmek amacıyla soğuk kompres uygulanır. Bir pamuk tampon, havlu ya da benzeri bir kumaş çok soğuk suya batırıldıktan sonra bu hafifçe sıkarak şişliğin üzerine konulur. Tamponun soğukluğu azaldıkça yenisiyle değiştirilir ve uygulama beşer dakika aralıkla olarak sürdürülür. Soğuk kompres için içi buz dolu lastik torba da kullanılabilir.
02-11-2015, 06:51
beaverss
Hasta ve Yaralı Taşıma Yöntemleri
Bir hastayı ya da yaralıyı güvenli biçimde taşımak için çeşitli yöntemler vardır. Acil durumlarda hasta sedyesiz olarak taşınması gerektiğinde uygulanacak bazı yöntemler aşağıda anlatılmıştır.
Beşik yöntemi : Zayıf hastaların ya da çocukları taşımak için bir kolunuzu kalçanın altından geçirip öteki kolunuzla bel üstünden sırta doğru kavrayarak kucaklayın. Kendinizi iyice tartıp dengeledikten sonra yavaş ve güvenli adımlarla yürüyün.
Sürükleme yöntemi :
Yaralı ya da hasta ayağa kalkacak durumda değilse ve hemen bulunduğu yerden uzaklaştırılması gerekiyorsa kollarını göğsünün üzerinden çapraz toplayın. Sonra hastanın başucunda çömelip ellerinizi omuzların altından geçirerek ve başını da kollayarak yerde geri geri çekin.
Omuzlama yöntemi : Bilinci yerine ve yürüyebilecek durumdaki hastayı ayağa kaldırın. Yanında durarak sizden yana olan kolunu omzunuzun üzerinden boynunuza alıp elini öteki elinizle tutun. Ters taraftaki kolunuzu da hastanın beline dolayarak ve ağırılığını bir ölçüde omuzlarınıza alarak birlikte yavaş yavaş yürüyün.
Sırta alma yöntemi : Hasta ağır değilse ve sarsılmasının pek sakıncası yoksa öne geçip çömelerek iki kolunu boyununuzun iki yanıdan tutup göğsünüzün önünde kavuşturun, sonra ayağa kalkıp, hasta sırtınızda olduğu halde yürüyün.
Dört el oturağı : Bu yöntem, bilinci yerinde ve kollarıyla tutunma yeteneği olan hasta için iki kişiyle birlikte uygulanır. Hastayı taşıyacak kişiler yüzleri birbirine dönük karşılıklı durur. Birbirlerini bileklerini çaprazlama tutarak bir oturak oluşturur. Hastaya sırtından yaklaşarak çömelinir ve hastanın bir kolunu taşıyıcılardan birini diğerini ötekinin omuzuna atarak tutunması sağlanır. Sonra ayağa kalkarak hasta kenetlenmiş ellerin üzerinde taşınır.
İki el oturağı : Hasta yaralı veya bitkin durumda ise bu yöntem uygulanır. Taşıyıcılar hastanın iki yanında çömelir. Birer kollarını hastanın kalçasıyla dizleri arasından uzatarak birbirlerini bileklerinde sıkıca tutar ve hastanın buraya oturmasını sağlarlar. Öteki kollarını da hastanın sırtından uzatarak omzunu sımsıkı kavrar ve ayağa kalkıp yavaş yavaş yürürler.
İtfaiyeci taşıması : Bu yöntem hastayı taşırken bir elin boşta kalması gerekiyorsa uygulanabilir. Çocuk veya zayıf hastalara rahatlıkla uygulanabilir. Hasta kendi kendine ayağa kalkacak durumda değilse, yüzükoyun yatırıp başucunda ayakta durun. Kollarınızı hastanın koltuk altlarından geçirerek hastayı önce dizleri sonra ayakları üzerinde kaldırın. Sol elinizle hastanın sağ bileğinden tutun. Başınız hastanın uzanan sağ kolunun altında, omzunuz da karnın alt tarafına gelecek şekilde eğilin ve yavaşça omuzlarınızın üzerine düşmesini sağlayın. Sağ kolunuzu hastanın bacaklarının arasına ya da bacaklarını çevresine dolayın. Hastanın ağırlığını sağ omuzunuza alarak ayağa kalkıp vücudunu iki omuzunuzun üzerine doğru çekin. Hastanın sağ bileğini sağ elinizle kavrayarak sol kolunuzu serbest bırakın.
Sandalye ile taşıma : Hasta oturacak durumda ise ve medivenli bir yere götürülecekse bu yöntem uygulanır. hasta sandalyeye oturduktan sonra bir kişi sandalyenin arkasıyla hastayı, ikinci kişi ise sandalyeyi ön ayaklarından tutmalıdır. Sandalyenin iki yanını korkuluklu olması yararlıdır. Sandalye geriye doğru eğilerek kaldırılır.
02-11-2015, 06:51
beaverss
Ecza Dolabı ve İlkyardım Malzemesi
Ecza dolabında her evde olması gereken bir sağlık gerecidir. İlaç ve ilkyardım malzemelerinin saklandığı bu dolap çocukların erişemeyeceği, kuru ve serin bir yerde bulunmalıdır.
İKAZ : Hangi durumlarda hangi ilacın kullanılacağını doktor belirlemeli ve dolabınızda çeşitli hastalıklar için bulunduracağınız ilaçlar buna göre temin edilmelidir.
Ecza dolabında bulunması gereken ilaçlar :
• Kesik ve sıyrıklar için antibiyotikli merhem
• Yanık ve cilt tahrişleri için merhem
• Burkulma ve baş ağrısı gibi ağrılar için ağrı kesici ilaçlar
• Hazımsızlık ve yanma için antasit tablet veya şurupları
• Ateş düşürücü ilaç ve şuruplar
• Alerji için antihistaminik ilaçlar
• Zehirlenmeler için aktif kömür
• Bulantı kesici ilaçlar
• Kaşıntılar için losyonlar, kortizonlu merhemler
• Vazelin
• Güneş kremi
İlk yardım malzemesi :
• Steril pamuk paketi
• Steril gaz bezi (çeşitli büyüklüklerde)
• Steril sargı bezleri
• Elastik bandaj
• Yara bandı
• Flaster
• Çengelli iğne
• Küçük bir ayna
• Cımbız
• Makas
• Termometre
• Alkol
• Amonyak
• Tendürdiyot, mersol, betadin gibi antiseptik çözeltiler
• Oksijenli su
Kazalar Korunma yoları ve Yapılması gerekenler
Elektrik Çarpması
Yüksek gerilimli elektrik akımının vücuttan geçmesi sonucu oluşur. Gerilim (voltaj) ne kadar yüksekse ölüm tehlikesi o ölçüde artar. Evlerde kullanılan elektrik akımı ıslak el ve ayak yoluyla çarptığında kalb durması sonucunda ölüme neden olur. Elektrik akımının giriş ve çıkış noktalarında yanıklar dikkat çeker. Kauçuk, plastik eşyalar, yalıtkan bir sopa, kıvrılmış bir gazete veya tahta parçası ile kişi elektrik akımından ayrılır. Çevrede bu işe yarayacak bir eşya yoksa kazazedenin elbisesini bol bir yerinden tutarak çekebilirsiniz. Bu arada çevrenin ıslak olmamasına dikkat edilmelidir çünkü su elektrik akımını iletir ve kurtarıcı kişinin de akıma kapılmasına neden olur. Solunum durması varsa ağızdan ağzı suni solunum ve kalb durmuşsa dıştan kalb masajı uygulanır. Hastanın bilinci yerinde ise ve kendini iyi hissediyorsa bile bir hastaneye götürülmeli ve kalb elektrosu çeki.bmelidir. Akımın girip çıktığ yerlerdeki yanıklar da tedavi edilmelidir.
02-11-2015, 06:51
beaverss
Güneş Çarpması
Kızgın güneş altında uzun süre kalanlarda ve daha çok çocuklarda görülen bir yaz hastalığıdır. Şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma ve yüksek ateşle kendini gösterir. Hasta serin bir yere götürülmeli, vücudu sıkan giysiler çıkarılmalı başına soğuk kompres veya buz torbası konulmalıdır. Ateş çok yüksek ise ıslak bir çarşafla vücut sarılmalı, hasta havadar bir yerde tutulmalı ve serin bir cankurtaranla hastaneye taşınmalıdır. Başa ve kasıklara uygulanan soğuk kompres vücut sıcaklığını düşürecektir.
Havale
Küçük çocuklarda ateşli hastalıkların yol açtığı bir durumdur. Havale belirtileri çırpınma, kol ve bacaklarda kasılma, katılma, ani ses çıkarma, çığlık, bazen dışkı ve idrar kaçırma, ağız köpürmesidir. Çocukta solunum durması veya hırıltılı solunum olabilir. Çocuğun havale geçirmesi durumunda hemen doktora haber verilmeli çocuğun giysileri çıkarılarak serinletilmelidir. Baştan başlanarak aşağı doğru suyla ıslatmak yararlı olabilir fakat çocuğu üşütmemeye dikkat edilmelidir. Sık sık havale geçiren çocuklar hastalandığında da ateş düşürücü ilaçlar verilerek ateşin fazla yükselmemesine dikkat edilmelidir.
02-11-2015, 06:51
beaverss
Hayvan Isırıkları
Kedi köpek gibi evcil hayvanlar kuduz gibi öldürücü hastalıkları taşıyabilirler. Bu nedenle ısıran hayvanın sahibinden hayvanın aşıları konusunda bilgi edinilmeli ve hayvanın davranışları incelenmelidir. Hayvanın ısırdığı yer sabunlu su ile iyice temizlenmeli, hayvan salyasını yarayla temas etmemesine özen gösterilmelirdir. Yara bol su ile yıkandıktan sonra antiseptik bir madde sürülmeli, kuru ve steril bir pansumanla örtülmelidir. Sahipsiz ve vahşi hayvanların ısırması durumunda kuduz olasılığı göz önüne alınarak mutlaka doktora başvurulmalı hayvan kaçmamışsa gözetim altına alınmalıdır. Kuduz şüphesi durumunda aşılar aksatılmadan uygulanmalıdır.
İNME
Beyinde kan dolaşımını azalması sonucunda bedenin bir yarısında uyuşma, güçsüzlük, karıncalanma, bazen konuşma güçlüğü, yüz kaslarında gevşeme ve ifadesizlik, göz bebeklerinin çapında değişiklik, çift görme, baş dönmesi gibi belirtileri olan bir tablodur. İnmeye yol açan dolaşım bozukluğu bir kanamaya, bir toplardamar veya atardamarın pıhtıyla tıkanmasına bağlı olabilir. belirtiler birkaç saat ya da bir iki gün içinde ilerler veya ani ve kısa sürede yerleşirler İnmenin çeşitli biçimlerinin ayırt edilmesi kesin tedavi ve sonuç açısından önem taşısa bile ilkyardım ve acil girişim önleleri aynıdır. Hasta sakin tutulmalı, solunum yollarının açık olmasına dikkat edilmeli, oksijen verilmeli, yaşam belirtileri (solunum kalb atışı, nabız) izlenmelidir. ağız yoluyla yiyecek ve içecek verilmemelidir. Bilinci açık hastanın karşısına oturulmalı, göz bağlantısı kurulmalı ve hasta ile yavaş ve açık bir şekilde konuşulmalıdır
02-11-2015, 06:52
beaverss
Kalb Durması
Kalbin etkili kasılma ve kan pompalama gücünün ani olarak ortadan kalkmasına bağlı dolaşım durmasıdır. Kalp krizi elektrik çarpması, zehirlenme gibi nedenlerle ortaya çıkar. Hastada ani bilinç kaybı, nabız durması, kalb seslerinin duyulamaması, solunum durması, morarma meydana gelir, göz bebekleri genişlemiştir. İlkyardıma ilk 3 dakika başlanırsa sonuç alınabilir. Hastayı sert bir yere yatırarak ayaklarını 30-45 derece yukarı kaldırmaldıır. Göğüs kemiğinin alt yarısına vurulacak kuvvektli bir yumruk kalbi çalıştırabilir. Solunum yolları açık tutulur suni solunum uygulanır. Kapalı kalb masajı uygulanır.
Kalb Krizi
Kalbi besleyen koroner atardamarların daralması veyla tıkanması sonucunda beslenemeyen kalb kasının bir bölümünün ölmesidir. Hastada göğüs ağrısı, sol kola, boyuna veya sırta yayılan ağrı, sıkıntı hissi, terleme, nefes darlığı, bulantı gibi belirtiler olabilir. Kalp krizi geçirdiğinden şüphelenilen hasta sakinleştirilmeli, acil durumda alması gereken ilaçları verilmeli ve en kısa sürede bir koroner yoğun bakım birimine gönderilmelidir.
Kalb Masajı
Kalb durmasında uygulanan kalbi yeniden çalıştırma yöntemidir. Hasta sert bir zemine yatırılır. Baş arkaya eğilir, çene yukarı kaldırılır ve dilin geri kaçıp solunum yolunu tıkamamasına dikkat edilir. Her iki el göğüs kemiğinin üçte bir alt kısmına üst üste yerleştirilir. Alltaki el hiç oynatılmadan üstteki el göğüs kemiğini 3-5 cm içeri itecek şekilde kuvvetle bastırılır, bir an beklenip baskı kaldırılır. Bu işle dakikada 60-70 defa ritmik olakak tekralanır. Yardımcı biri bulunursa her 4-5 kalb masajından sonra bir suni solunum için ara verilir. yardımcı yoksa 5 kalb masajına karşılık 1 suni solunum yapılır. Kalb masajına 5 saniyeden fazla ara verilmemelidir. Kalb masajı çocuklarda tek elle, bebeklede ise iki parmakla yapılır.
02-11-2015, 06:52
beaverss
Kanamalar
Damarlarda dolaşan kanın çeşitli nedenlerle damar dışına çıkarak kaybedilmesidir. Damarların bütünlüğünü bozan kesici ve delici yaralanmalar kanamalara neden olur. Vücudun dışından gelen bu tip yaralanmalar özellikle cildin damardan zengin yerlerinde ise bol miktarda kanama görülebilir ya da derine giden bir delici yaralanma büyük damarların kesilmesine yol açarak yaşamı tehdit eden kanamaya neden olur. Yüksekten düşme, trafik kazası ve patlamalar veya kronik hastalıklar gibi nedenlerle vücudun iç organlarındaki damarların hasar görmesi sonucunda vücudun iç boşluklarına (kafatası, göğüs ve karın boşlukları) kanamalar olabilir. Bu kanamalara iç kanama adı erilir.
Dış kanamalar : Deride yaralanmaya yol açan zedelenmeler kafa derisi gibi bol damarlı bölgelerde daha fazla kanamaya neden olur. Kanama fazla da olsa bu tür kanamalar temizlendikten sonra sorun çıkarmadan düzelir. Orta boy ve büyük toplardamar ve atardamar kesilerinde daha önemli kanamlaar görülür. Kirli kan taşıyan toplardamarlarda kanın rengi daha koyu akım düzenli ve daha azdır. Temiz kan taşıyan atardamar kanamalarında ise kanın rengi daha açık ve kanama kısa aralıklarla fışkırır tarzdadır. Damar kesilerinde kanamayı durdurmak için damarın üzerine temiz bir bezle veya bulunamazsa elle baskı yapılmalı ve kesilen yerin üzerinden sıkı bir turnike uygulanmalıdır. Büyük damarların kesilmesine bağlı olarak uzun süre devam eden kan kaybı hastayı şoka ve ölüme götürebilir. Kanamayı durdurmak, yaranın temizlenmesini sağlamak ilk adımlardır. Kanamanın durdurulamadığı derin yaralanmalarda hasta daha fazla kan kaybetmeden bir an önce hastaneye götürülmelidir.
İç kanamalar :İç kanamalar dışarıdan belli olmadığından ilkyardımı yapan kişiler ancak hastanın iç organlarındaki hasar sonucunda şiddetli ağrısının olması, renginin solması, soğuk soğuk terlemesi ve bilincinin kapanması gibi şok belirtilerine bakarak iç kanamayı anlayabilirler. Her türlü kırılmada kırık çevresinde bir iç kanama meydana gelir. Mesela uyluk kemiğinin kalça hizasından kırılması en azından 1 litre kan kaybına yol açan iç kanamaya neden olabilir. Dalak gibi bazı organlar bisikletten düşme, otomobilin direksiyonuna çarpma gibi basit darbelerde bile patlayarak cerrahi girişim gerektiren iç kanamalara neden olabilir. Bu bakımdan kazaya uğrayan kişilerin olası iç kanama belirtileri yönünden izlenmelidir. İç kanama durumunda hastayı bir an önce hastaneye yetiştirilmelidir. Bu sırada hastanın tansiyonun daha fazla düşmesini önlemek amacıyla hastayı yatırmak ve bacaklarını yukarı kaldırmak gerekir. Kazalar dışında hemofili gibi kannı pıhtılaşmasını bozan hastalıklar ve bazı ilaçlar, kronik karaciğer hastalıkları, bazı kötü huylu hastalıklar, vitamin noksanlıkları hastalarda kanamaya eğilimi artırabilir. Bu hastaların vücudun çeşitli deliklerinden kanama durumunda hemen doktora başvurmaları gerekir. Kadınlarda üreme sistemiyle ilgili nedenler kanamaya yol açabilir.
İdrar yollarından, makattan gelen kanamalar, kan tükürme ve mide kanamalarında görülen kahve telvesi gibi sindirilmiş kan içeren kusmalar mutlaka doktor müdahelesi gerektiren durumlardır.
02-11-2015, 06:52
beaverss
Kramp
Kasların ani ve ağrılı gerilmesidir. bedensel egzersiz veya uyku sırasnıda kaslara kramp girebilir. Kramp en sık baldık kaslarında olur. Sıkı çorap lastikleri veya dar ayakkabılar kramplara yol açabilir. Yaz aylarında spor yapanlarda aşırı terlemeyle fazla tuz kaybı nedeniyle kas krampları görülebilir. Bu nedenle sıcak havalarda spor yapanlar düzenli sıvı ve tuz almaya dikkat etmelidir.
Kramp girdiğinde telaşa kapılmadan bölgeyi rahat bir konma getirerek gevşetici masajlar yapın, birka çdakika içinde kaslar normale dönecektir. Kramp anında şidetli müdaheleden kaçınmalı ağrı uzun sürerse bölgenin üzenine nemli ve sıcak bir havlu örtülmelidir.
Kulağa Yabancı Cisim Kaçması Kulağa kaçan yabancı cisimler geçici işiktme güçlüığüne neden olur. derine giden yabancı cisimlerin ise kulak zarına zara verme olasığlı vardır. Kulağa kaçan böcekler parmakla çıkarılmamalıdır. Böcek vızıltısını kesmek için iki damla zeytinyağı, gilserin veya vazelin damlatılır ve böceği çıkartması için doktora başvurulur. Yabancı cisimleri çıkartmak için sivri araçlarla kulak kurcalanmamalıdır.
Şok
Dolaşım yetersizliği nedeniyle dokulara yeterli kan gitmemesidir. Kan kaybı, kalbin pompalama yetersizliği, ani damar değişimler (genişleme/daralma) gibi nedenlere bağlıdır. Şoktaki hastanın tansiyonu düşüktür, kalp hızlı, nabız hafiftir. Solunum hızlanmıştır, cilt nemli ve soluktur. Burun, el ve ayaklarda morarma ve soğuma olabilir. Şokun son döneminde bilinç bulanıklığı ve ardından ölüm görülür. Şoktaki hasta düz yatırılarak bacakları 30 derece yukarı kaldırın ama nefes darlığı varsa bacakları yükseltmeyin. Hasta yalnız bırakılmamalı, sıcak tutulmalı, dolaşımı kolaylaştırmak ve solunuma yardımcı olmak için dar giysileri gevşetin. Susuzluktan yakınna hastaların dudaklarını su ile ıslatın ancak içecek şeyler vermeyin. Soluma hızı, nabız ve yanıt verme düzeyi, mümkünse tansiyonu sık aralıklarla kontrol edin. Hastada kusma olasılığı belirir veya bilinç kapanırsa yana döndürerek güvenli konuma getirin. Kalb ve solunum durmasında suni solunum ve kalb masajına başlayın. Şoktaki hastayı vakit geçirmeden hastaneye kaldırın. Güvenli konumu koruyarak ve başı biraz daha aşağıda tutarak sedye ile taşıyın.
02-11-2015, 06:52
beaverss
Tansiyon Düşmesi
Tansiyon düşmesi kısa süreli baş dönmeleriyle kendine belli eder. Aniden yataktan kalkıldığında veya ani bir hareket yapıldığında baş dönmesi olur. Kan dolaşımı tekrar normale dönünceye kadar hasta bir yere oturtulmalıdır. Tansiyon düşüklüğünden yakınanlar ani hareketlerden kaçınmalıdır. Çok fazla sıkmayan karın korseleri yararlı olabilir. Yemek aralarını çok uzatmamak gerekir. Doktora danışılarak kan basıncını geçici olarak arttıran ve dolaşımı düzenleyen ilaçlar kullanılır. Kahvenin tansiyon yükseltici etkisinden de yararlanılabilir. Başkaca bir zararı yoksa yazın aşırı terleme nedeniyle tuz kaybına bağlı tansiyon düşmelerinde tuzlu ayran içilmesi, tuz ve sıvı alımının arttırılması yararlı olabilir.
Tansiyon Yükselmesi
Yüksek tansiyonun tanımı, sistolik basıncın 160 mm civa (veya üzerinde olması) ve diyastolik basıncın 95 mm civa''dan yüksek olmasıdır. Bu düzeyler arasındaki basınçlar ile normal değerler arasındaki değerler (140 mm civa''nın üzerinde olan bir sistolik basınç ve 90 mm civa''nın üzerinde olan bir diyastolik basınç) "sınırda yüksek tansiyon" olarak kabul edilir. Başta dolgunluk hissi, başın arka tarafından ağrı, kulak çınlaması, görme bulanıklığı, bulantı gibi belirtiler bulunabilir veya hiçbir belirti de olmayabilir. Yüksek tansiyonunuz varsa günlük kan basıncı ölçümü hayatınızın bir parçasıdır. Kan basıncının ölçümünde kullanılan mekanik, civalı ve elektronik tipte aletler vardır. Kullanımları pratik olmakla birlikte bu aletleri kullanırken bazı noktalar dikkate etmek gerekir. Mesaneniz doluysa ya da kısa bir süre önce kahve veya sigara içmişseniz kan basıncınız yüksek çıkabilir. Kan basıncı ölçümünden önce 5 dakika sakin bir şekilde oturmak gerekir. Ölçüm sırasında kolunuz bir masa veya sandalyenin kolu üzerinde ve kalp hizasında olmalıdır. Sağ kolunu kullananlarda tansiyon sol koldan, sol kolunu kullananlarda ise sağ koldan ölçülmelidir. Aletin manşonu (şişen bölümü) üstkola takılır, manşonun alt kenarı dirsekten 2.5 cm kadar yukarıda olmalı ve kola iyi oturmalıdır. Aletle birlikte kullanılan ve nabız seslerini dinlemeye yarayan stetoskopun tamburu, kolun içyüzünde bükülmüş dirseğin üzerinde manşonun hemen altına yerleştirildikten sonra aletin manşonu şişirilir ve göstergeye bakılarak ibre hızlı olarak, beklenen sistolik basınç değerine 30 mmHg yukarısan kadar yükseltilir. Balonun ucundaki vida açılarak basınç saniyedi 2-3 mmHg düşecek şekilde yavaş yavaş söndürülür. Basınç düşerken nabız sesleri dinlenir ve seslerin ilk duyulduğu nokta sistolik basıncı, atımların son duyulduğu nokta ise diyastolik basıncı gösterir. Ölçümü doğrulamak için bu işlem bir kez daha tekrarlanır. Yüksek tansiyonu olan bir kişiye için ilk tavsiye, yaşam tarzını değiştirmesi olacaktır. Tedavinin ilk adımı fazla kiloların verilmesi, yemekle alınan tuz miktarının kısıtlanması, varsa alkol ve kahve tüketiminin kısıtlanması ve fiziksel egzersizin arttırılmasıdır. Bu önlemlerle tansiyon 3-6 ay içinde normale inmemişse ilaç tedavisi gerekebilir. Tuz, yüksek tansiyonda önemli bir faktördür çünkü fazla tuz, dolaşımdaki sıvı miktarını, dolayısıyla kalbin yükünü arttırır. Günlük ihtiyacın karşılanması için yarım çay kaşığı tuz yeterlidir. Oysa ortalama olarak yemeklere günde 3-4 çay kaşığı tuz alınmaktadır. Bu bakımdan tuzlu besinlerden kaçınmanın yanı sıra yemeklere sofrada tuz konulmamalı, tuzsuz ekmek yenilmelidir. Hazır gıdaların peynirlerin, pastırma, sucuk salam gibi besinlerin, ketçap ve benzeri sosların içinde bol miktarda tuz olduğu hatırlanmalıdır. Tansiyon normal olsa bile tuz kısıtlaması, yüksek tansiyondan koruyacaktır. Tuz kısıtlaması basit ve kolay bir önlemdir. Kilo verilmesi kalbin yükünü hafifletir ve ilaç kullanılmadan tansiyonun düşürülmesini sağlayabilir. Bedensel egzersiz yapılması, yani hareket ve yürüyüş hem kilo verilmesi hem de kalbin çalışmasını düzenleyerek yüksek tansiyonu düşürümeye katkıda buluncaktır. Ancak bir egzersiz programına başlamadan önce doktorunuza danışmanız gerekir.
02-11-2015, 06:53
beaverss
Taşıt Tutması
Her yaşta görülebilen ama daha çok çocuklarda ortaya çıkan, yaş ilerledikçe azalan bir hastalıktır. Nedeni, bazı kişilerde içkulakta dengeden sorumlu yarım daire kanallarının harekete karşı aşırı hassas olmasıdır. Bu hassasiyet yaş ilerledikçe azalır. Taşıt tutmasına eğilimi olanlarda bulantı, kusma gibi belirtilerden önce terleme, baş ağrısı ve halsizlik görülebilir. Genellikle yolculuğa çıkmadan önceki gece veya yolculuk sabahı bulantı giderici veya taşıt tutmasını önleyici ilaçlar alınabilir. Yolculuk sırasında baş koltuğa dayanarak koltuk yatırılmalır. Yolculuk sırasında okumaktan kaçınılmalıdır. Taşıt tutanlar aracın az hareket eden (deniz araçlarının orta, uçağın kanatlarına yakın) bölümlerine oturtulmalıdır. Sürekli ufuk çizgisine veya araç içindeki sabit bir noktaya bakmak yararlı olabilir. Taşıt tutması olanlar yolculuk öncesinde ağır yemeklerden ve alkol almaktan kaçınmalıdır.
02-11-2015, 06:53
beaverss
Yanıklar
Giysileri tutuşmuş olan bir kimsenin paniğe kapılarak koşmasını önleyin. Kaza kapalı bir yerde olmuşsa yanan kişinin dışarı çıkması önlenmelidir çünkü hava akımı ve kişinin hareketleri yanmayı arttracaktır. Yanan kişi hemen yere yatırılmalı, su ile ıslatılmalı veya üzerine halı, battaniye, perde gibi alevleri oksijensiz bırakacak bir örtü atılmalıdır. Alevleri bastırmak için naylon veya kolay tutuşan kumaşlar kullanılmamalıdır. Kazazede yerde yuvarlanmamalıdır, bu daha önce yanmamış yerlerin de yanmasına yol açar. Cilt ve cilt altı dokularının alev, buhar, sıcak su gibi etkenlerle tahrip olmasıdır. Yanık derinliği üç derece ile ifade edilir:
1. derece: Ciltte kızarıklık (güneş yanığı)
2. derece: Üst derinin tam hasarı ve içi sıvı dolu kabarcıkların oluşması.
3. derece: Ciltaltı tabakalarının ve daha derin tabakaların yanması.
Yanıklar ve haşlanmalar evde ve işyerlerinde sık görülen olaylardır. Özellikele çocuk ve yaşlılarda büyük ve derin yanıklar ölümle sonlanabilir. Yanık deri vücuttan sıvı kaybına neden olduğundan ve infeksiyon tehlikesi nedeniyle titiz bir şekilde bakılmalıdır. Doku hasarını önlemek, ağrıyı ve şişmeyi azaltmak için yanıkları hemen soğutmak gerekir. Soğutmada en etkili yöntem yayan bölgeyi soğuk suyla yıkamaktır. küçük yanıklar yerinde tedavi edilebilir ancak bebek ve yaşlılardaki yanıklar ayrıca göz, yüz, boyun, el, ayak ve apışarası yanıkları özel tedavi gerektirir. Buharlar, kimyasal maddeler, tahriş edici gazlar ve elektrik çarpmasıyla oluşan yanıklar da hastanede tedavi gerektirir. Bu kişilerde kimyasal maddeler ve duman solunum yoluyla akciğerlere de zarar vermiş olabilir.
02-11-2015, 06:53
beaverss
Yanıklarda ilkyardım olarak yapılması gerekenler
Yanmış deriyi 10 dakika süreyle basınçsız akan soğuk suyun altına tutun. Ağrı dinmezse daha uzun süre soğuk suya daldırın.
• Yanan alan şişmeye başlamadan önce buradaki yüzük, saat, kemer, ayakkabı gibi sıkı eşyaları yavaşça çıkarın.
• Yanan bölgedeki yanmış veya yanıcı maddeye bulaşmış giysileri soğumaya başladıktan sonra yavaşça veya mümkünse keserek ciltten uzaklaştırın. Yanığa yapı:mış olan şeyleri çıkarmaya çalışmayın.
• Bu alanı steril bir bezle veya yanıklar için özel olarak hazırlanmış sargılarla kapatın. Yapışkan sargılar kullanmayın.
• Yüz yanıkları için steril bir bezden maske yapın. Burun, ağız ve gözler için delikler açın.
• Çok yanmış kol ve bacakları kımıldamayacak duruma getirin.
• Hastanı bilinci yerindeyse sıvı kaybını karşılamak için sık sık su içirin.
• Yanıklara losyon veya yağlı maddeler sürmeyin.
• Kabarcıkları patlatmayın ve yanık alana herhangi bir müdahelede bulunmayın.
• Tedavi için bir sağlık merkezine başvurun.
02-11-2015, 06:53
beaverss
OYUNCAKLARDAKİ KATKI MADDELERİ VE TEHLİKELERİ
Özellikle üç yaşın altındaki çocukların buldukları hemen her şeyi ağızlarına götürmeleri oldukça alışıldık ve fakat aynı zamanda oldukça tehlikeli bir durumdur. Bebeklerin ağızlarına götürdükleri hemen her şeyi anında müdahale edip ellerinden veya ağızlarından alırız. Ancak bu temkinli olma hali nedense oyuncaklar söz konusu olduğunda pek gösterilmez. Halbuki çocuklarımızın sağlığını tehdit eden maddeler arasında en tehlikelisi oyuncaklardır. Oyuncaklar çocuklarımızın sağlığını tehdit ediyor. Ama nasıl?
Sizlere ilk önce çeşitli zamanlarda basın yayın yolu ile bu konuda gündemimize girmiş olan iddiaları hatırlatmak istiyorum: Mattel Chicco, Safety, Playwell, Fisher Price, Tyco No Valex gibi büyük firmaların ürettiği bazı oyuncaklarda bebeklerin sağlığını tehdit edecek düzeyde kimyasal madde bulunmaktadır. Bu maddenin adı "FTALAT" .
Bu madde PVC'li oyuncaklarda yumuşatıcı olarak kullanılıyor. Aslında sert bir madde olan PVC ye ftalat katıldığında ancak yumuşuyor. Ama ftalat'ın bir özelliği var; zamanla çocukların oyuncağı kullanmaları esnasındaki sürtünmeler, üzerine basmalar ve ısırmalarla kimyasal olarak PVC'den ayrılıyor. İşte çocuklarımız ftalat kullanılan oyuncakları ısırırken aslında biraz da ftalat yutuyorlar.
02-11-2015, 06:53
beaverss
Ftalat Ne Yapıyor?
Fareler üzerinde yapılan deneylerde karaciğer, böbrek, üreme organları ve lenf sistemi üzerinde kronik zehirli etkisi olduğu tespit edilmiş bulunuyor.
Ayrıca yine aynı deneylerde ortaya çıktığına göre karaciğerde tümöre, embriyo ölümlerine, kısırlığa, anormal doğumlara neden olduğu ve tümör oluşumunu teşvik ettiği tespit edilmiştir.
Oyuncaklardaki Katkı Maddeleri İzin Verilenlerden "33 " Kat Daha Fazla
Greenpeace örgütü, büyük marketlerin yanı sıra dünyanın en büyük oyuncak satış mağazası TOYS'R US'larda satılan oyuncakları laboratuvar incelemesinden geçirdiğinde çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmıştı.
Araştırmada üç yaşın altındaki çocuklara yönelik 23 oyuncak üzerinde yaptığı araştırmada 11 oyuncakta zararlı yumuşatıcıların açığa çıktığı, özellikle 7 oyuncakta bunun yüksek oranda olduğu ve izin verilen sınır değerlerinin tam 6 katı üstüne çıktığı tespit edilmiştir.
02-11-2015, 06:54
beaverss
Şaşırtıcı Durum
Bu şaşırtıcı durumun ne olduğunu bir Greenpeace üyesi şöyle anlatıyor: "Oyuncaklarda yüksek miktarda bulduğumuz kimyasal maddelerden biri de DINP. Bu maddeyi laboratuvarda incelemek üzere aldığımızda üzerinde "DOKUNMAYIN " yazılı büyük bir ikaz ilanı dikkatimizi çekti. Böylesine tehlikeli maddeyi kimse ağzına götürmeyi düşünmedi bile."
Oysa oyuncakçıdan aldığımız PVC'den yapılan diş kaşıma ve ısırma halkalarının üzerinde "tehlikesizdir" yazıyor. İçinde yüksek miktarda bu tehlikeli maddeden olmasına rağmen anne babaların bu durumdan haberleri yok.
Evet bütün bu okuduklarımızdan sonra biraz daha dikkatli olacağımızı sanıyoruz. Ben şahsen buna dikkat ediyorum. Annelerimizin veya ninelerimizin dişleri çıkmakta olan ve kaşınan çocukların ellerine kuru veya yeşil soğan ya da havuç vermeleri galiba daha sağlıklı ve doğru ne dersiniz ?
02-11-2015, 06:54
beaverss
KAYNAMIŞ SU MU? YALNIZCA SU MU?
Çoğumuzun yaptığının aksine kaynamış su değil, yalnızca su diyoruz. Neden mi:
Suyun Sertliği Azaldıkça
Çeşitli laboratuvarlarda yapılan araştırmalarda suyun sertliği azaldıkça kalp hastalıklarından ölümlerin arttığı tespit edilmiştir. Bu sebeple uzmanlar, içme suyunun doğal haliyle tüketilmesi gerektiğini belirtiyorlar.
02-11-2015, 06:54
beaverss
Hipertansiyon ve Su
Yumuşak su kullananlarda hipertansiyonun da sıklıkla görüldüğünü belirten uzmanlar, içimi kolaylaştırmak için sertliğini gidermenin çok yanlış olduğunu belirtiyorlar.
Şunu unutmamak gerekir ki suyun sertliği, temas ettiği topraktaki minerallerin erimesinden meydana gelmektedir. Suda sertliği meydana getiren kalsiyum ve magnezyum mineralleri kaynatıldığında, niteliklerinin büyük bir kısmını kaybetmektedir.
02-11-2015, 06:54
beaverss
Doğal Dengeyi Bozmayın
Su sertliği azaltıldıkça her tür kardiyovasküler hastalıklar ve hipertansiyonun çoğaldığı tespit edilmiştir.
Bugünkü dikkatler kalp kaslarındaki magnezyum miktarı ile topraktaki magnezyum miktarı arasındaki yakın ilişkiye yönelmiştir. Bütün bu sonuçlar, ihtirasları yüzünden doğal dengeyi bozan insanların kendi elleriyle kendi sağlıklarını tehlikeye attıklarını göstermektedir.
İdeal Su
İdeal içme suyu renksiz, kokusuz, tatsız ve berrak olmalıdır. İçme suyunda sağlık için zararlı olan mikroorganizmaları yok etmek ve zararlarını gidermek için sadece klor katılabilir.
Çay İçin Su
Dakikalarca kaynatılmış su ile çay demlemeyi düşünüyorsanız bunu içeceğinize lavaboya dökün daha iyi. Çay suyu en fazla 10 saniye kaynamalı ve çay demlenmelidir. En fazla 10 saniye kaynadıktan sonra demlenmesi için çayın üzerine döktüğünüz suyu ( ki o artık 'çay ' olmuştur ) en fazla 15 dakika içinde tüketmelisiniz. Sağlığınız ve lezzetiniz için çayı bu şekilde için.
02-11-2015, 06:55
beaverss
Meyve Suyu
Sudan bu kadar bahsetmişken meyve suyunu unutmak doğru olmazdı.
Çocuklarınız Meyve Yemiyor mu ?
Onlar meyve suyu verin. Aslonan meyvenin kabukları ve posası ile birlikte kendisidir ama bu konuda inatçılık eden çocuklara meyve yerine meyvenin suyunu içirerek bu alanda ortaya çıkması muhtemel besin boşluğunu doldurmalısınız.
Çünkü;
· Meyveler özellikle A ve C vitamini açısından oldukça zengindir.
· C vitamini vücudu enfeksiyona karşı korur ve mikroplara karşı direniş sistemi oluşturulmasına yardımcı olur.
· Diğer besin öğelerinin vücutta elverişli olarak kullanılmasını sağlar.
· Bazı toksinlerin vücuda verdiği zararları azaltır.
· Vitamin ve mineraller bünyede hem yapıtaşı hem de bazı gıda maddelerinin kimyasal değişmelerinde düzenleyici olarak görev yaparlar.
02-11-2015, 06:55
beaverss
Ancak
· Meyve sularını sıktıktan hemen sonra içmek gerekir. Aksi durumda hızla vitamin kaybı olur.
· Salatalar da bekletilmemeli, yenileceği zaman taze taze hazırlanmalıdır.
· Mümkün olduğu kadar C vitaminini her öğünde almaya çalışılmalıdır.
· Elbette meyve sularının (kendiniz sıkarak hazırlayacağınız meyve suları) yararı tartışılmaz ancak özellikle yenilerek tüketilen meyve ile de mukayese edilemez. Unutulmamalıdır ki meyve yemek gırtlak, yemek borusu ve ağız kanserine yakalanmak riskini azaltır.
02-11-2015, 06:55
beaverss
EV KAZALARINA KARŞI ÖNLEMLER
Mutfak İçin
· Sıcak sıvıları çocuklardan uzak tutun.
· Kibrit ve çakmağı ortada bırakmayın.
· Temizlik malzemelerini ve gereçlerini ortada bırakmayın.
· Tezgahın kenarına yakın yerlere sıcak tencere, tabak, sıcak su kabı koymayın.
· Yemekleri daima duvara yakın taraftaki ocak gözünde pişirin veya ısıtın, tavaların saplarını duvara paralel tutun.
02-11-2015, 06:56
beaverss
Banyo İçin
· Banyo kapısını asla kilitlemeyin.
· Şampuan, temizlik maddelerini çocukların ulaşamayacağı bir yere koyun.
· Jilet ve tıraş bıçağı gibi keskin maddeleri çocukların ulaşamayacağı bir yere kaldırın.
· Saç kurutma makinası, elektrikli ısıtıcı gibi elektrikli ev aletlerini banyo küveti yakınında veya fişi prize takılı halde asla bulundurmayın.
· Kullanılmış sağlık maddelerini ve son kullanma tarihi geçmiş ilaçları içine plastik torba takılmış çör kutusuna atın ve kutunun kapağını sıkıca kapatın.
· Banyo küvetinin tabanına kaymayı önleyen lastik bir paspas koyun.
· Banyo küvetinin yakınına sağlam bir tutunma demiri taktırın.
· Bebekleri ve çocukları banyoda asla yalnız bırakmayın.
02-11-2015, 06:56
beaverss
Bebek Odası İçin
· Bebeğin yatağını ısıtıcı yüzeylere yakın tutmayın.
· Bebeğin çarşafı yatağının altına yeterince kıvrılabiliyor mu kontrol edin.
· Bebeğin giysileri çabuk alev alan plastik, naylon gibi yanıcı materyalden olmamalıdır.
· Oyuncaklar sağlam olmalı, üzerlerine takılı parçalar çıkmamalıdır. Kolay çıkabilen parçaları bebekler ağızlarına sokabilirler.
· Bebeğin oynadığı oyuncakların boyası zehirli olmamalıdır. Bunun için satın aldığınız oyuncakların etiketlerini mutlaka incelemelisiniz
02-11-2015, 06:56
beaverss
Bahçe ve Oyun Alanı
· Çöp kutusunun kapağını sıkıca kapatmalısınız.
· Merdiven ve bahçe yolları gibi yerleri her zaman temiz ve bakımlı tutmalısınız.
· Çukur, drenaj alanı gibi noktaları, su ızgaralarını sürekli kontrol edip emniyetli olduklarını tespit etmelisiniz..
· Her zaman kullandığınız ilaç, iğne, düğme, dikiş malzemesi gibi eşyaları kilit altında tutmalısınız.
Zehirlenmelerden Korunmak İçin Almanız Gereken Önlemler
· Çocukları yalnız bırakmayın.
· Bütün ilaçları kolay erişilemeyecek bir dolaba koyun ve kilitleyin.
· Bütün temizleyiciler zehirleyicidir, ortalıkta bırakmayın.
· İlaç ve kimyasal maddelerin kapaklarını sıkıca kapatın.
· Çocuklara vereceğiniz ilaçları (kolay içirebilmek için) şeker olarak tanıtmayın.
· İlaçların kullanım talimatlarını okuyun.
· Boya ve kimyasal maddelerle açık havada uğraşın.
· Evde zehirli bitki bulundurmayın.
Zehirlenme Vakalarında Yapmanız Gerekenler
· Önce zehirlenmenin neden kaynaklandığını anlamaya çalışın.
· Kendinizi emniyete alın, hastayı da tehlikeli alandan uzaklaştırın.
02-11-2015, 06:56
beaverss
· Acil tıbbi yardım isteyin.
· Zehirlenmenin şiddetini anlamaya çalışın. ( Hastaya sorular sorun, bilinç düzeyi önemli bir ipucudur.)
· Hastanın solunum ve nabzını kontrol edin.
· Hayatı tehdit eden bir durum varsa suni solunum ve kalp masajı için hazırlanın.
· Zehirlenmenin ne kadar süre önce oluştuğunu tespit etmeye çalışın.
· Zehirlenen kişinin etrafında olaya sebep olması mümkün görünen ilaç, kimyasal madde şişelerini vs. hastahaneye giderken yanınızda götürün.
23-03-2021, 21:16
Lorex42
Teşekkür ederim güzel paylaşımlar ama güncellenmiyor sanırım.
8 sene sonra kızımızı kucağımıza 2nci Tüp Bebek denememizde aldık Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Rabbim evlat sahibi olmayı herkese nasip eder inşallah. Çok farklı bir duygu. Kimse umudunu kaybetmesin.
23-03-2021, 21:37
Simba
Alıntı:
Lorex42 Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Teşekkür ederim güzel paylaşımlar ama güncellenmiyor sanırım.
8 sene sonra kızımızı kucağımıza 2nci Tüp Bebek denememizde aldık Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Rabbim evlat sahibi olmayı herkese nasip eder inşallah. Çok farklı bir duygu. Kimse umudunu kaybetmesin.
Amin cümlemize sizede hayırlı olsun allah analı babalı büyütsün
23-03-2021, 21:50
Lorex42
Alıntı:
Simba Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Amin cümlemize sizede hayırlı olsun allah analı babalı büyütsün
Allah razı olsun teşekkür ederim.
23-03-2021, 21:52
Simba
Alıntı:
Lorex42 Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Allah razı olsun teşekkür ederim.
Bazı arkadaşlar artık konuyu guncellemiyor biz haliyle uydu forumuyuz eskisi gibi forum meraklısı olanlar kalmadı sosyal medya twitter facebook forumları bitirdi ama herseye ragmen ayakta kalmaya calısıyoruz benim ilgi alanım olsa guncellerim ama ilgi alanım değil sonradan gordum msjınızı
23-03-2021, 21:53
Lorex42
Alıntı:
Simba Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bazı arkadaşlar artık konuyu guncellemiyor biz haliyle uydu forumuyuz eskisi gibi forum meraklısı olanlar kalmadı sosyal medya twitter facebook forumları bitirdi ama herseye ragmen ayakta kalmaya calısıyoruz benim ilgi alanım olsa guncellerim ama ilgi alanım değil sonradan gordum msjınızı
Elimden geldiği kadarıyla yakında ben içerik paylaşmaya çalışırım. Sevdiğim forumlarda paylaşmayı severim.