Bugünde buraya...
Printable View
Bugünde buraya...
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Gazeteci Abdi İpekçi cinayetinin hükümlüsü ve Papa 2. Jean Paul suikastının tetikçisi Mehmet Ali Ağca tahliye edildi
Mehmet Ali Ağca, yaklaşık 5.5 hükümlü bulunduğu Kartal H Tipi Cezaevi'nden tahliye oldu.
Gazeteci-yazar Abdi İpekçi'nin öldürülmesine ilişkin idam, Papa 2. Jean Paul'e yönelik suikast girişimi nedeniyle de müebbet hapis cezasına çarptırılan Mehmet Ali Ağca (48), gasp suçundan yattığı Kartal H Tipi Cezaevi'nden saat 09.30 sıralarında çıktı.
İmralı Adası’na ömür boyu hapis cezasına çarptırılan bölücübaşı Abdullah Öcalan’ı aldığı hücre cezası nedeniyle bayram dolayısıyla bugün ziyaretine gelen kardeşleriyle görüştürülmedi. İHD Genel Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ imzası ile yapılan yazılı açıklamada, Öcalan’ın kardeşleri ve avukatıyla görüştürülmemesine tepki gösterildi.
Abdullah Öcalan’a yaklaşık 10 gün önce hücre cezası verildi. Sebebi açıklanmayan 20 günlük hücre cezası nedeniyle bölücübaşı Öcalan’ın ziyaretçilerle görüştürülmesi yasaklandı. Geçtiğimiz hafta beraberlerinde avukatları ile Öcalan’ı ziyarete gelen ve hücre cezası nedeniyle görüştürülmeyen kardeşleri Mehmet ve Havva Öcalan bayram nedeniyle bugün tekrar ziyarete geldi. Bu sabah Gemlik Jandarma Bölük Komutanlığı’na gelen Öcalan kardeşlere, Abdullah Öcalan’ın aldığı hücre cezası hatırlatarak geri gönderildi. Yetkililer, Öcalan’ın hücre cezasını doğrularken, gerekçesi konusunda ise bilgi vermedi. İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından yapılan yazılı açıklamada, karar tepki gösterildi. İHD Genel Başkan Yardımcısı Reyhan Yalçındağ imzası ile yapılan yazılı açıklamada, Abdullah öcalan’ın savunma, yakınlarıyla haberleşme, iletişim organlarından yararlanma, sağlık hakkı gibi birçok hakkının sistematik olarak ihlal edildiği ileri sürüldü. Açıklamada, verilen kararın ’kişiye özel’ bir karar olduğu belirtilerek, "Toplumsal barış ortamını zedeleyici sonuçlar doğurma riskini taşımaktadır" denildi.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Geçirdiği burun ameliyatı nedeniyle kısa bir süre gözlerden uzak kalan DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Hürriyet’in sorularını yanıtladı. AKP ve CHP istemese de sokakların ısınacağını ve erken seçimin bu yıl gerçekleşeceğini savunan Ağar şu değerlendirmelerde bulundu:
SOKAK ISINACAK
Türkiye, 1950’den beri seçimlerini dört yılda bir yapmış. Doğal olarak yeni seçim de aynı sürede gelecek. Çünkü hükümetin politikalarıyla ülkenin sıkıntıları aşılamayacak. Bu yıl sokakların, meydanların çok ısınacağı bir yıl olacak. Hükümet hem meseleleri çözemiyor, hem de yarattığı krizlerin altında kalıyor. İşte kuş gribi vakası da bunun en son kanıtı. Hükümet bunun da altında kaldı.
CHP İSTEMESE DE
CHP’nin isteksizliği de erken seçim önünde engel olamayacak. Çünkü bu gelişmeyi CHP de, AKP de belirlemeyecek. Bunun daha ötesinde gelişmeler olacak. Hükümet, desteği ile iktidar olduğu kesimlerden uzaklaştı. Bu kesimler olanlara tahammül edemeyecek; çıkışlarını yapacaklar. Seçimi biz zorlayacağız, CHP rejim bekçiliği hevesinde, milletin menfaatleri ile ilgilenmiyor. Bu kez seçimi halk, sokak getirecek. Eğer parlamento bunun dışında kalırsa, orası halk nazarında karşılıksız hale gelir. Sokak çok farklı hale gelecek bu yıl, siz de göreceksiniz.
BEDELİ ÖDERLER
Bu sene yolsuzlukların da çok tartışılacağı bir dönem olacak. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar bu hükümetin en önemli dezavantajları olmaya başladı. Yolsuzlukta bu hükümet eleştirdiği eski hükümetlerin de çok ötesine geçti. Bunun bedelini de ödeyecekler. Hükümetin yolsuzluklarla mücadele isteği olmadığı ortaya çıktı. Adalete ise bu hükümetin Meclis Grubu inanmamakta.
Onu da Başbakan’ı da biliyoruz
Yolsuzlukların araştırılması talimatını Başbakan vermiş! Buna kim inanıyor? Her platformda boy ölçüşürüz. Kendisi inanıyorsa biz de inanalım. Başbakan’ı da, Hanefi Avcı’yı da, yolsuzluğu da biliyoruz. Kimin nasıl talimat vereceğini de. Yeni zenginler, eşe dosta, yandaşa göre ihaleler, hepsini gördük. Bütün bunlar bu seneki siyasetin odağında olacak.
Sokaktayız görüyoruz
Biz masa başı çalışmıyoruz. Sokaktayız ve görüyoruz; DYP ciddi anlamda yükseliş kaydediyor. Toplumun ekonomik anlamda ipi çekilen ve emeklerinin karşılığını alamayan kesimleri; esnaf, Kobiler, işçiler, çiftçiler, herkes problem içinde. Bunların sözcüsüyüz. Şu ameliyatımdan sonra bizi tutacak kimse kalmadı. Benim değil, doktorların söylediği, performansımız yüzde 80-90 artacak. Şubattan sonra bizi kim tutacak, göreceğiz.
Osmanlı’yı okudum
Mehmet Ağar geçirdiği ameliyat nedeniyle oluşan zaman boşluğunu bol bol kitap okuyarak doldurdu. Ağar okuduğu kitaplarla güncel siyaseti de şöyle bağdaştırdı: "Bu hükümet göreve geldiğinde, Türkiye’nin Irak, Kuzey Irak, Musul-Kerkük, Kıbrıs, Avrasya vizyonu vardı; ama bugün hiçbirinden eser yok. Hükümet sıfır terör teslim aldı; ama bunu bile koruyamadı. Rahatsızlığım süresince Beril Dedeoğlu’nun AB ile, tarihçi Bernard Levis’in Ortadoğu ile, Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili kitaplarını okuma fırsatı buldum. Hem dünya gerçeklerine hem de coğrafi ve tarihsel konumuna uygun olarak Türkiye bugünleri aşacak. Çünkü toplumun iç dinamiklerine çok güveniyorum. Bu kitapları okudukça buna bir kez daha inandım. Ayrıca içinden en çıkılmaz denilen dönemlerde görev yaptım; ülkemin nelere kadir olduğunu biliyorum, bu nedenle hiç moralsiz olmam. Türkiye bu iktidarı aşacak ve yeni bir vizyonla yoluna devam edecek; ama bu iktidarla değil başka bir iktidarla."
Baba bizden memnun
2002 seçimini yeterince kavrayanlar yok. Türkiye’de siyaset, tepeden tanzim edilemeyecek, halk temelden tayin edecek. Milletten güç almayan hiçbir siyasinin muvaffak olma gücü yok. Bu siyaset dönemi kapandı. İç siyasetle ilgili öyle bir meselemiz yok. DYP benim geldiğimden beri süratle ilerlemeye devam etmekte. Sayın Demirel de bundan memnuniyet duymakta ve ifade etmekte. Ama siyaseti otel lobilerinde yapmakta olanlar böyle birtakım söylentiler yayınlamakta. Bunların gerçekle alakası yok. DYP emin adımlarla en doğru yolda giden parti olarak yoluna devam etmekte.
ENTRİKAYLA ANLATAMAZSIN
DYP Genel Başkanı olarak ben, devletin en önemli makamlarında çalışmasının verdiği tecrübe ile halka hizmet eden bir siyasetçi olarak da partisini iktidara doğru taşımanın rahatlığı ve huzurunu taşıyorum. DYP, yoluna her zamankinden daha iyi devam ediyor, bundan en fazla da Sayın Demirel memnun. Otel lobilerinde entrika ile siyaset yapanların bunu anlaması mümkün değil.
İstikrarla uyutmaya son
Parlamento millete göre şekillenmek, milletin hissiyatını anlamak zorunda. Bu nedenle seçim gelecek diyoruz ve iktidar milletvekilleri de bize hak verir durumda. AKP Grubu da millete göre karar verecektir. Milleti istikrarla uyutuyorlar; ama artık millet görüyor, bu istikrar kimin istikrarı. Bu istikrar, paradan para kazananların, tuzu kuruların istikrarı. Bundan çiftçinin, esnafın, işçinin bir yararı yok .
İzmir Güzelyalı’da 6 gün önce hırsızlıktan sabıkalı iki kişinin kavgasında kullanılan tabancadan çıkan kurşunla boynundan ağır yaralanan lise öğrencisi Cennet Uğuz (15), yaşam savaşını kazandı.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde tedavisi süren genç kız, dün gözlerini açıp yaşama ’merhaba’ dedi. Bilinci yerine gelen Cennet, ailesine bayram sevinci yaşattı. Baba Osman Uğuz, "Allah onu bize bağışladı. İnşallah yaşayacak" dedi. Doktorlar da, genç kızın durumunun iyiye gittiğini belirtti.
İstanbul Valisi Muammer Güler, kayıtlara göre ilde 110 bin kümes tavuğu bulunduğunu kaydederek, "Karantina bölgesinde itlafın yaklaşık 10 bini bulacağına inanıyoruz" dedi. "Florya’da beslediğim 4 tavuğu bu işler başlamadan kestirdim" diyen Güler, şu açıklamayı yaptı:
YARDIMCI OLUN
"İstanbul’da şu ana kadar laboratuvar testlerinden gelenlerde hiçbir pozitif sonuç çıkmadı. Karantina uyguladığımız Küçükçekmece, Gaziosmanpaşa ve Esenler ilçelerinde itlaf çalışması devam ediyor. İtlaf sayısı dün akşam itibariyle 5 bini aşmıştı. Karantina bölgesinde itlafın yaklaşık 10 bini bulacağına inanıyoruz. İstanbullulardan rica ediyorum; özellikle çocuklarını, kendilerini kanatlılardan uzak tutsunlar. Ekiplere yardımcı olsunlar."
Vali Güler, İstanbul’da insanda görülen bir vaka olup olmadığının sorulması üzerine, "İstanbul’da şu ana kadar hiçbir pozitif sonuç çıkmadı" diye konuştu.
Vali Yardımcısı Hürrem Aksoy da dün akşam üzeri yaptığı açıklamada kuş gribi şüphesiyle 72 kişinin hastaneye başvurduğunu açıkladı. Bunların 32’sinin ayakta, 40’ının da yatarak kontrolden geçirildiğini belirten Aksoy, "29 kişi taburcu edildi. Kuş gribi şüphesiyle 11 kişi hastanede yatıyor. Bu 11 kişiyle ilgili alınacak laboratuvar sonuçları doğrultusunda Sağlık Müdürlüğü’nce gereken yapılacak" dedi. Aksoy, koruma alanı oluşturulan ve karantina uygulamasının yapıldığı Küçükçekmece, Gaziosmanpaşa ve Esenler’de dün akşama kadar 5 bin 978 kanatlı hayvanın itlaf edildiğini bildirdi.
Gaziantep Sosyal Hizmetler İl Müdürü Mehmet Emin Korkmaz, zeka sınırında olan çocukların daha iyi şartlarda barınmasını ve eğitilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar yaptıklarını belirterek, “Zeka sınırında olan çocuklar için Türkiye'de ilk defa yapılacak çalışmayla özel bir yuva düzenliyoruz” dedi.
Korkmaz, yaptığı açıklamada, zeka sınırında olan çocukların, rehabilitasyon merkezine gönderilemediğini, çünkü bu merkezlerde zihinsel engelli çocukların barındığını, bu nedenle uyumsuzluk sorununun yaşanabildiğini söyledi.
Bu çocukların yetiştirme yurdunda da problemler yaşadığını kaydeden Korkmaz, yurtlarda diğer çocukların zeka seviyesi bakımından daha iyi düzeyde olduğunu, bu çocukların, diğerlerinin baskısı altına girebildiklerini belirtti.
Gaziantep'te 0-6 yaş grubu çocukların barındığı çocuk yuvasında gerekli düzenlemelerin sürdürüldüğünü ve ülke genelindeki yurtlarda barınan zeka sınırındaki 40 çocuğun bu merkeze getirileceğini anlatan Korkmaz, böyle özel bir düzenlemenin Türkiye'de ilk kez gerçekleştirildiğini kaydetti.
Gaziantep'teki bu özel merkezin ara istasyon konumunda olacağını ve zeka sınırında olan çocuklara kendi düzeylerinde eğitim verileceğini vurgulayan Korkmaz, binanın kapasitesi nedeniyle sadece 40 çocuğun barınabileceğini bildirdi.
YURTLARDA YAŞ GRUPLARINI AYIRACAĞIZ
0-6 yaş grubundaki çocukların kaldığı binanın yeni sakinlerini ağırlamaya başlamasının ardından, burada kalan çocukları da yetiştirme yurduna taşıyacakları ifade eden Korkmaz, yetiştirme yurdundaki çocukların da bir kısmının Nizip İlçesi'ne bir kısmının da İslahiye İlçesi'ne gönderileceğini belirtti.
Türkiye'de yetiştirme yurtlarının 13-18 yaş grubundaki çocukları barındırdığını, ancak burada yapılacak yeni uygulamayla yetiştirme yurdundaki çocukları iki farklı gruba ayıracaklarına dikkati çeken Korkmaz, şöyle konuştu:
“Nizip'e göndereceğimiz çocuklar 13-15 yaş grubunda olacak. İslahiye grubunda da 16-18 yaş grubundaki çocuklar olacak. Çünkü 13 yaşındaki çocukla 18 yaşındaki çocuğun arasında çok büyük farklılıklar var. Gelişim durumları, psikolojileri ve davranış biçimleri birbirlerinden çok farklı. Bu nedenle davranış biçimleri, psikolojik yapıları ve gelişim durumları birbirine yakın olan çocukları biraraya toplamayı hedefliyoruz.
15 yaşını geçen çocuklar, fiziksel ve psikolojik olarak yeni bir evreye girmiş oluyorlar. Yeni bir kırılma noktasında oluyorlar. Bu nedenle bu projeyi başlatmak istedik. Yani Gaziantep'te, 0-6, 7-12, 13-15 ve 16-18 yaş grubundaki çocukları kendi sınıfları içinde barındırmayı hedefliyoruz. Bu çabamız Türkiye'de de ilk olarak uygulanacak.”
Alıntı hurriyet.com.tr
Ünlü şair ve yazar Attila İlhan'ın adı, Sivas'ın Gürün İlçesi'nde bir sokağa verildi.
Gürün Belediye Meclisi'nde alınan karar doğrultusunda, ünlü şair Attila İlhan'ın babasının doğduğu evin de bulunduğu Menekşe Sokağa, Atilla İlhan'ın adının verilmesi oy çokluğuyla kabul edildi.
Gürün Belediye Başkanı Mehmet Aktaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Attila İlhan'ın, Gürün'ün son kadısı Mehmet Hamdi Efendi ve Adile Hanım'ın kaymakam olan oğlu Muharrem Bedrettin'in üç çocuğundan biri olduğunu hatırlattı.
İsmi halka malolmuş biri olan İlhan'ın adının, babasının doğduğu yere verilmesini belediye meclisinde görüşerek kabul ettiklerini kaydeden Aktaş, ailenin Gürün'deki evlerinin hala ayakta olduğunu bildirdi.
Attila İlhan'ın babası Muharrem Bedrettin İlhan'ın, Gürün'de 1891 yılında görev yapan son kadı olan Mehmet Hamdi Efendi'ye ait, halen ayakta duran iki katlı eski evde dünyaya geldiğini belirten Aktaş, kaymakam olan Muharrem Bedrettin İlhan'ın görevi nedeniyle İzmir'e yerleştiğini, çocuklarının da orada dünyaya geldiğini söyledi. Aktaş, ailenin 1956 yılında da Gürün'deki nüfus kaydını İzmir Karşıyaka'ya aldıklarını kaydetti.
Ünlü şairin ölümünün ardından adını evlerinin bulunduğu Menekşe Sokağa vererek, çok sayıda ilim, kültür, sanat adamıyla sayısız bürokratı yetiştiren Gürün'de bir ünlünün daha ismini ölümsüzleştirdiklerini bildiren Aktaş, ayrıca ailenin evini, ilçede halen yürütülmekte olan “Tarihi Gürün Konakları'nı Koruma” çalışmasıyla yokolmaktan kurtarmayı da hedeflediklerini bildirdi.
Önümüzdeki günlerde düzenlenecek programla sokağa yeni tabelasının yerleştirileceği öğrenildi.
Alıntı hurriyet.com.tr
İngiltere'de resmi hayır kurumu olarak 2000 yılında kurulan Yeryüzü Doktorları (Doctors Worldwide), Türkiye Ofisi tarafından nüfusunun yüzde 15'i Müslüman olan Kongo için başlatılan “Kurban Bağışı” kampanyasına 2 bin 702 adet bağış yapıldığı bildirildi.
Yeryüzü Doktorları Türkiye Ofisi Yönetim Kurulu Başkanı ve Haydarpaşa Numune Eğitim Hastanesi 2.Üroloji Kliniği Şefi Doç. Dr. M. İhsan Karaman, AA Muhabirine yaptığı açıklamada, uluslararası yardım hizmetlerini daha kolay ve bürokratik engellere takılmadan yapabilmek amacıyla İngiltere'de resmi hayır kurumu olarak tescili yapılan ”Doctors Worldwide”nin, İngiltere'den denizaşırı bölgelere kalkınma ve gelişme yardımları yapan Sivil Toplum Kuruluşları Birliğine de (BOND) üye olduğunu söyledi.
Kendilerinin de merkezin Türkiye Ofisi'ni 2004 yılında oluşturduklarını ve gönüllülük esasına dayalı olarak çalışmalar yaptıklarını anlatan Karaman, “Şu an 100 gönüllü sağlık mensubu üyemiz var. Üye sayımız da her geçen yıl artıyor” dedi.
Karaman, Kongo ile 2003 yılında bu ülkeden gelen bir sağlık hizmeti talebi üzerine bağlantı kurduklarını ifade ederek, şöyle konuştu: “Yeryüzü Doktorları İngiltere ekibi 2003 yılından beri Kongo'da çeşitli aktivitelerde bulundu. Gambela/Lubumbashi bölgesinde bir doğum kliniği açıldı ve hizmete devam ediyor. Ayrıca Ekim 2005 sonu itibariyle 30 bin çocuk sünnet edildi. Biz de Yeryüzü Doktorları Türkiye Ofisi olarak Lubumbashi'ye 700 kilometre uzaklıktaki Kamina kenti yakınlarda hizmete girecek bir Doğum Kliniği inşa ediyoruz. Kurban bayramı öncesi de nüfusunun yüzde 15'i Müslüman olan bu ülke için kampanya başlatmayı kararlaştırdık. Bayram'dan 20 gün önce başlattığımız kampanyaya olan katılım bizi oldukça mutlu etti. Kongo'daki koyunların rayiç bedeli olan 50 dolardan başlattığımız kampanyaya kısa sürmesine rağmen 2 bin 26 kişi toplam 2 bin 702 adet kurban bağışladı. Türkiye'nin her tarafından katılımın olduğu kampanya da hedefe ulaştık.”
Karaman, kampanyaya bağışlanan kurbanların Kongo'daki görevliler tarafından kesilerek Müslüman halka dağıtıldığını kaydederek, Yeryüzü Doktorları Türkiye Ofisi olarak bu yöndeki etkinliklerine önümüzdeki günlerde devam edeceklerini, vatandaşlardan kendilerine destek olmalarını beklediklerini sözlerine ekledi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Kutsal topraklarda ölen Türk hacı sayısı 40'a yükseldi.
Diyanet İşleri Başkanlığı yetkililerinden aldığı bilgiye göre, hac için kutsal topraklara gelen Türk hacılardan Mehmet Güngör (Gaziantep), Şışe bölgesinde geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybetti.
Kutsal topraklarda 3 Aralık 2005 tarihinden bu yana ölen Türk hacı sayısı, çöken El Hayır Oteli'nin enkazı altında kalarak yaşamlarını yitiren hemşireler Şengül Uzuner ve Handan Kurtuluş ile 40'a ulaşmış oldu.
Alıntı hurriyet.com.tr
Gaziosmanpaşa'da içtikleri sahte rakı nedeniyle çeşitli sağlık sorunları yaşayan 5 kişi, kusurlu olduğunu düşündükleri İçişleri ve Sağlık ile Tarım ve Köyişleri bakanlıklarının tazminat taleplerini reddetmesi üzerine, İstanbul İdare Mahkemesi'nde toplam 250 bin YTL tutarında maddi ve manevi tazminat istemiyle davalar açtı.
Gaziosmanpaşa'daki bir restoranda içtikleri sahte rakıda bulunan metil alkolden zehirlenen Arif Kaya, Bünyamin Yıldız, Mücahit Erman, Nevzat Ünal ve Şerif Uyanık'ın avukatı Hikmet Şenses'in, kusurlu olduğunu düşündükleri Sağlık ve İçişleri ile Tarım ve Köyişleri bakanlıklarından istediği tazminat reddedildi.
İstenen tazminata ilişkin İçişleri Bakanlığı'ndan gönderilen cevap yazısında, “içkili yerlerin ruhsatının artık belediyelere devredildiği, bakanlığın görev alanına girmediği” belirtildi.
Sağlık Bakanlığı da, “şahıslarda kalıcı hasar bulunmadığı, hastanelere geç müracaat edildiği ve tıbbi müdahalenin eksiksiz yapıldığı” şeklinde cevap verdi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ise talebe ilişkin cevap göndermedi.
DAVA DİLEKÇELERİ
Avukat Hikmet Şenses, bunun üzerine 5 müvekkili adına ayrı ayrı 3 bakanlık aleyhine İstanbul Nöbetçi İdare Mahkemesi'ne tazminat davaları açtı.
Şenses tarafından hazırlanan dava dilekçelerinde, özellikle alkollü içki üretimi ve denetimi konusunda tek yetkili kurum olan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nın, TEKEL'den büyük miktarda bandrol çalınması, ispirto ve ispirtolu içkilerin Türk Gıda Kodeksi'ne uygun olarak üretilme şartının bulunması, tarımsal kökenli etil alkol veya distilatı dışındaki alkol ve türevlerinin kullanılmasının yasak olması gibi kurallardan doğan yükümlülükleri bulunduğu kaydedildi.
Bakanlığın bunu yerine getirmediği, maddi vakalara rağmen görevini yapmadığı savunulan dilekçelerde, zehirli madde imal ve ticaretinin suç olması gibi konularda da İçişleri Bakanlığı'nın görevini yapmadığı öne sürüldü.
Metil alkol zehirlenmesi tedavisinin; eksik, hatalı, yanlış ve kusurlu olması nedeniyle bu kişilerin organlarında telafisi mümkün olmayan zararlara yol açtığı ileri sürülen dilekçelerde, metil alkol zehirlenmesinde kullanılması gereken fomepizol adlı ilacın Sağlık Bakanlığı tarafından Türkiye'de bulundurulmadığı iddia edildi.
Dilekçelerde, personelin de bilgisizliği ile hekimliğin kötü uygulanması gibi nedenlerle müvekkillerin gerektiği gibi tedavi edilemediği öne sürüldü.
Davalı idarelerce hizmetlerin işleyişinden dolayı ortaya çıkan zararın tazmini gerektiği ifade edilen dilekçelerde, toplam 50 bin YTL'si maddi ve 200 bin YTL'si de manevi olmak üzere toplam 250 bin YTL tazminatın yasal faiziyle birlikte davalı 3 bakanlıktan alınması istendi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Yakınlarıyla yatılı bayramlaşmak isteyen Suriye vatandaşları, Ceylanpınar Sınır Kapısı'ndan Türkiye'ye giriş yapmaya başladı.
Şanlıurfa'nın Suriye sınırındaki Ceylanpınar İlçesi'nde gerçekleştirilen sınır ötesi bayramlaşma töreni kapsamında, Ceylanpınar Kaymakam Vekili Yalçın Yılmaz, İlçe Emniyet Müdürü Saffet Yıldırım, İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Ayhan Aygün ve Belediye Başkanı İsmail Aslan, Suriye tarafına geçerek Türkiye'ye geçmek için oluşturulan bekleme noktasında toplanan Suriyeli vatandaşların bayramını kutladı.
Daha sonra Türk yetkililerle beraber Rasulayn Mıntıka Müdürü Yarbay Hammadi Zeki Basti ve beraberindekiler, Türkiye'ye geçerek burada akrabalarını bekleyen Türk Vatandaşları'nın bayramını tebrik ettiler. Suriye'den gelen bando takımını Türkiye ve Suriye'nin milli marşlarını çalmasının ardından Kaymakam Yılmaz, Yarbay Basti'ye Türk Bayrağı hediye etti, Yarbay Basti de Yılmaz'a Suriye Bayrağı sundu.
Yarbay Basti, bir aç yıldır gerçekleştirilen sınır ötesi bayramlaşmalarla, iki ülke arasındaki mevcut dostluk ve iyi ilişkilerin daha da geliştiğini belirterek, bundan duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Ceylanpınar Kaymakam Vekili Yalçın Yılmaz ise sınır ötesi bayramlaşmalarla sınırdaki akrabaların çifte bayram yaşadığını kaydetti.
Bu yıl bayramlaşmanın ilk gününde hava durumunun iyi olmasından dolayı gerek Suriye'den gelen vatandaşların gerekse Türkiye'de bekleyen akrabaların sıkıntı yaşamadıklarına dikkat çeken Yılmaz, kurulan bilgi işlem merkezi sayesinde de gelenlerin fazla bekletilmeden işlemlerinin yapıldığını, dolayısıyla izdihama izin verilmediğini söyledi.
Konuşmaların ardından Suriye'den gelen ilk kafile işlemlerinin yapılmasının ardından burada bekleyen akrabalarıyla hasret giderdi.
Sınır ötesi bayramlaşma kapsamında bugün yaklaşık 3 bin kişinin Türkiye'ye geçiş yapması beklenirken, 2 gün içerisinde toplam 4 bin 664 kişinin 48 saatliğine akrabalarıyla bayramlaşması planlanıyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Kırıkkale Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şubesi ekipleri tarafından şehir merkezinde düzenlenen operasyonlarda esrar ve sahte altın ele geçirildi.
Ekipler, bir ihbar üzerine Kırıkkale’nin Bahçelievler mahallesinde 34 yaşındaki Çavuş Baş'ın evine baskın düzenledi. Baş'ın üzerinde yapılan aramada, 650 gram kubar esrar, evinin bahçesi ile evinde de 50 gram toz ve kubar esrar ile birlikte 1 kuru sıkı tabanca ve şarjörü ile 2 MKE yapımı 7.65 mm. çapında mermi ele geçirildi. Çavuş Baş, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti yapmak, satın almak ve bulundurmak suçlarından işlem yapılarak sorgulamasından sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Kırıkkale Cezaevi'ne konuldu.
Kırıkkale’nin Zafer Caddesi'nde bulunan bir kuyumcuya sahte altın bozdurmak isteyen 28 yaşındaki Yaşar Canik de, yapılan ihbar üzerine 2 sahte bilezik ve 5 sahte çeyrek altınla suçüstü yakalandı. Sahte altın bulundurmak ve bozdurmak suçlarından işlem yapılan Y.C., çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Iğdır'da PKK'lı bir kadın terörist teslim oldu. Tuzluca İlçesi nüfusuna kayıtlı Y.G. adlı kadın teröristin, Habur'dan geçerek Türkiye'ye girdiği ve güvenlik güçlerine “Pişmanım” diyerek teslim olduğu belirtildi.
Iğdır Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, Y.G.’nin 1993 yılında PKK'ya katıldığı ve Kuzey Irak’taki kamplarda faaliyetlerde bulunduğunu belirtti. Terörist Y.G.’nin iki ay önce telefonla Tuzluca İlçesi'ndeki ailesiyle görüştüğünü belirten yetkililer, teröristin pişmanlık duyduğunuteslim olma karar aldığını ailesine bildirdiğini anlattı.
Bir emniyet yetkilisi, “Yaptığımız istihbarat çalışması sonucu 9 Ocak 2006’da Kuzey Irak’taki kamptan kaçarak Habur Sınır Kapısı’na gelen Y.G. buradaki güvenlik güçlerine teslim oldu. Y.G., 12 Ocak 2006’da Iğdır’a getirilerek adli makamlara teslim edildi” dedi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Boşanmalar azaldı, evlilikler arttı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Düzce'de 6 yıl önce yaşanan deprem sonrasında boşanmalar artmıştı. Yaralar sarıldıkça artık boşanmaların yerini evliliklerin aldığı görülüyor.
Düzce'de 6 yıl önce yaşanan deprem sonrası görülen
boşanmalardaki artışın gerilediği, buna karşın evliliklerde ise artış meydana geldiği bildirildi.
Düzce Nüfus Müdürlüğü verilerinden elde edilen bilgilere göre, Düzce merkez, Akçakoca, Cumayeri, Çilimli, Gölyaka, Gümüşova, Kaynaşlı ve Yığılca ilçelerinde 2004 yılında toplam 3 bin 42 çift evlenirken, bu sayı 2005 yılında 3 bin 384'e yükseldi. Evliliklerde yüzde 11.24 oranında artış meydana geldi.
İl genelinde 2004 yılında toplam 397 çift boşanırken, 2005 yılında boşanan çiftlerin sayısı ise 347'ye geriledi. Boşanmalarda bir önceki yıla göre yüzde 13 oranında azalma gerçekleşti. Boşanmalarda en büyük
nedenin geçimsizlik olduğu kaydedildi.
Mehmet Ali Ağca kayboldu
Mehmet Ali Ağca kendisini izleyen yerli ve yabancı gazecileri atlattı. Medya ordusunun Kartal Cezaevi'nden başlattığı Ağca'yı yakın takibi GATA önünde son buldu.
Mehmet Ali Ağca'nın hareketli geçen günün ardından sırr akaden bastı. Dünya basının bile peşine düştüğü Ağca, GATA'dan gizlice kaçırıldı. Kartal Cezaeevi'ndeki tahliye işeminin ardından önce Pendik Devlet Hastanesi'ne sonra Pendik Askerlik Şubesi'ne getirildi. Ağca buradan da Tuzla Piyade Okulu'na gönderildi. Ağca'nı yolculuğunu burada son bulmadı. Ağca daha sonra GATA'ya muayeneye gönderildi.
GATA'ya getirilen Mehmet Ali Ağca basından kaçırıldı. Arka kapıdan çıkarılan ve İstanbul sokaklarına karışan Ağca, kendisini izleyen yerli ve yabancı basın mensuplarını atlatmış oldu.
GATA önünde üs kuran gazetciler hayal kırıklığına uğradılar. Medyanın yoğun ilgisini atlatlak için arka kapıdan gizlice kaçırılan Ağca'nın şu anda nerede olduğu bilinmiyor
Çiçek, Ağca için düğmeye bastı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Ağca'nın tahliyesi hukukçuların bile kafasını karıştırdı. Farklı açıklamalar ve itirazları dikkate alan Adalet Bakanı Çiçek elindeki tek yetkisini kullanma kararı aldı.
Adalet Bakanı Cemil Çiçek Mehmet Ali Ağca'nın tahliyesine el koydu. Hukukçuların bile işin içinden çıkamadığı cezaevinde kalma süresi ile ilgili Adalet Bakanı Cemil Çiçek elindeki tek yetkisini kullanma kararı aldı.
Çiçek yazılı emirle Ağca'nın tüm suçlarının birleştirileceği dosyayı incelenmesi ve infaz süresinin hesaplanması için Yargıtay'a gönderecek.
Çiçek tahliye kararının o kişiye bir şu aşamada bir şey kazandırmadığını daha önceleri de tahliye edilen kişilerin tekrar cezaeavine girdiğini hatırlattı.
Çiçek düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:
"Masum insanları katleden başka ülkeler adına çalışan taşeron insanlar çıkmaktadır. Yargı işlemi söz konusu olduğu için yargı kararlarına dayanmak zorundayız.
Tahliye edilen kişi için karmaşık süreç yaşanmıştır. Tahliye edilen kişinin 5 ayrı suçu vardır. Bunlardan birisi Apdi İpekçi'nin öldülmesidir. Askeri mahkeme idam kararı vermiş daha sonra bu kararı mübbet hapse çevirmiştir. İkinci suç Papa'ya suikast girişimidir.
Türkiye'de işlediği iki gasp suçu vardır. Ayrıca cezaevinden firar suçu vardır. Tüm bu suçlardan sonra 36 yıl hapiste geçirecektir. Önceki hükümetin çıkardığı af sonucundan zanlının yatacağı süre 5 yıl 7 ay 27 gündür. Bu nedenle infaz savcılığı 12.01. 2006 tarihinde şartlı tahliye kararı vermiştir.
Yazılı emir yoluyla konunun Yargıtay'ın incelemesi için başvuracağım. Cumhuriyet döneminde her bir buçuk senede bir af çıkarımştır. Ben aflara karşıyım. Artık bu af olayının gündemden düşmeli. Bu dersi çıkarıp aflara noktanın konulmasını istiyorum. Merhum İpekçi ailesine sabır diliyorum."
Hırsızı dövdü, suçlu oldu
Mağazasına giren hırsızı kamerasından tespit ettikten sonra yakalayan, suçunu itiraf ettirip kayda alan işyeri sahibi, yumruk attığı gerekçesiyle suçlu duruma düştü.
Esenler’de Abdülrahim Konca’ya ait elektronik eşya ve cep telefonu mağazasına 10 gün önce 2 soyguncu kepenk kilitlerini keserek girdi. Hırsızlar 5 bin YTL’lik kontör, 4 DVD ve 2 uydu alıcı cihazı alarak kaçtı. Sabah dükkanına geldiğinde kapının açık olduğunu gören Konca, polise haber verdi. Güvenlik kamerası görüntülerinin bir kopyasını da polislere veren Abdülrahim Konca, bir hafta sonra kamera görüntülerinden teşhis ettiğini söylediği Aydın S’yi (25) sokakta gezerken yakaladı. Konca, aralarında çıkan boğuşmada sağ kolundan ve kafasından hafif yaralanan Aydın S.’yi sorguya çekip suçunu itiraf ettirdi. Konca itirafı görüntü ve sesi ile cep telefonuna kaydetti daha sonra da, S.’yi polislere teslim etti.
İFADE İÇİN KARAKOLA ÇAĞIRILDI
Bakırköy Adliyesi’ne çıkarılan ve tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan Aydın S., adliyeden çıkar çıkmaz, kendisini dövdüğü gerekçesiyle Konca’dan şikayetçi oldu. İfade için karakola çağrılan Konca kendini, "Yakalamak için yumruk attım" diye savundu. Yakaladığı hırsızın kamera görüntüsü olduğu halde serbest dolaşmasını içine sindiremediğini söyleyen Konca, "Böyle adalet sistemi olur mu? Dükkanıma giren hırsızı yakaladım. Yumruk attığım gerekçesiyle suçlu duruma düştüm" dedi.
İpekçi'yi Ağca öldürmedi
Mehmet Ali Ağca gündeme geldiği çeyrek asır boyunca hiç konuşmadı, ne Abdi İpekçi ne de Papa suikastı konusunda asla doğru bilgi vermedi,arkasındaki ilişkileri anlatmadı. Ağca'nın her iki eylemde de, eylemlerin neden gerçekleştirildiği konusunda "derin" bilgisi olmadığı da biliniyor.
Bildiği kendisini kimlerin, "kullandığı"dır onu da söylemiyor.(Burada da uç noktadakileri bilir,derindekilerin farkında değildir) İpekçi cinayeti ve Papa suikastı bağlantılıdır...Bir başka keskin bilgi de...Papa' ya kurşun sıkan Ağca İpekçi' yi öldüren kişi değildir!.
Çeyrek asrın yakın planında bu söylediklerimin bilgi ve belgeleri vardır ve olayla yakından ilgilenenler tarafından net olarak bilinmektedir, dahası Ağca' nın İpekçi' yi öldüren kişi olmadığı konusunda birince elden bilgiler bazı "önemli" gazetecilerin arşivlerinde mevcuttur. İpekçi cinayetinde önemli olan nedir?..
Bu önemli gazeteciyi öldüren kişi mi,yoksa hangi sebeple ve kimler tarafından öldürüldüğü mü?..Gazeteler, Ağca'nın üzerine odaklanmış durumda ve tahliyesini hukuk cinayeti olarak yorumluyorlar, gel gelelim İpekçi'nin hangi eller tarafından kurban edildiği konusunda tutarlı bir dayatma yapılmıyor..
Yirmibeş yıldır da yapılmadı...
Bu "eksikliğe" İpekçi'nin gazetesi ve yakın çalışma arkadaşları da ortaktır. İpekçi'nin katillerinin izini sadece Uğur Mumcu sürdü.. Ötekilerin yaptığı sade suya tirittir.Ağca beş yıl kadar önce İtalya'dan Türkiye'ye getirildiğinde gene gündem oluşmuştu. Şu gelişmeye tanığım..İpekçi suikastı ile ilgili çok önemli bilgiler veren bir tanık, İpekçi'lerin Avukatı Turgut Kazan ile temas kurmak istedi. Kazan bu tanığı "meczup" gerekcesi ile dikkate almadı!..
Ve değerli okurlar..
İpekçi' nin neden öldürüldüğü bellidir, aydınlatılması kolay bir olaydır, taa en başından beri cesaretin dışında menfaatleri elinin kenarı ile dışarı itmekle ilgili bir konudur.. Türkiye'deki kremanın iğrenç bataklıktan nemalanarak birbirine siyasi-ticari suç ortakları haline gelmeleri, bu derin bürokrasinin vahşetini aydınlatmayı engellemiştir
Tantan gibi konuşup sadece ilgilisinin anlayacağı şekilde bilgi vermeyi sürdürelim!..Hem İpekçi hem Papa saldırılarının derini için günümüzde "Hanefi Avcı" operasyonlarından başlayıp geriye doğru yürünebilir..
Ama yürümezler...
Medyada "Vay bu katil nasıl olur da serbest kalır" diye feryat eden ikiyüzlülüğü kast ediyorum. Söz konusu meseleyi "Katil"in tahliye durumu ile hatırlayan tele vole sosyetesi şalvardan papyona devşirme matbuat olayla "reyting" nedeniyle ilgilidir.
Özetle bilgi sunalım...
Papa suikastı ile ilgili çete içerisinde iki önemli bağlantı vardı.Bekir Çelenk ve Henri Aslanyan... Antepli Çelenk ve Bayrut Ermeni'si Aslanyan yakın dosttu...Çelenk Bulgaristan'da Aslanyan Milano'da üstlenmiş Avrupu Mafyası'nın iki önemli zevatı idi.. Her ikisi de o dönemde Bulgar Gizli Servisi'nin gözdeleri idi ve Moskova KGB'sinin akretidi idiler..
Gizli servisin Albayları ile akrabalık ilişkileri bile kurulmuştu. Anadolu'dan geçen uyuşturucu Sofya'da Bekir Çelenk'e oradan Yugoslavya üzerinden Milano'ya Henri Aslanyan'a gidiyordu. Aslanyan'ın silah ve cephanesi Varna'dan gemilerle Samsun açıklarına getiriliyor, bu silahlar polis nezaretinde sahile taşınıyor, jandarma gözetiminde Merzifon'a Ülkü ocakları yöneticisi Ali Açmak'a gidiyor, Ali Açmak'tan Fatsa'ya dev sol grubuna ulaşıyordu..
Ülkü Ocakları ve Dev-Sol içindeki yomsul aile çocuklarıda ellerine tutuşturulan bu silahlarla birbirini kırıyordu... Papa suikastinden sonra Henri Aslanyan ve Bekir Çelenk yakalanıp hapse atıldı...Aslanyan İtalya'da,Çelenk Türkiye'de cezaevlerinde aynı biçimde ani bir kalp krizi sonucu ölüverdiler...
İpekçi neden öldürüldü?..
İpekçi o günlerde bir dosya üzerine yoğunlaşmıştı..Ne dosyası?..Tantan gibi konuşmaya devam..
Hanefi operasyonlarına bakın...
Rehine polis ROJ TV'den seslendi
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
PKK tarafından kaçırılan polis memuru Açıl, Roj Tv'ye telefonla bağlanarak ailesinin bayramını kutladı. Açıl, serbest bırakılması için yardım istedi.
Geçtiğimiz yıl Şırnak yakınlarında bölücü örgüt PKK tarafından kaçırılan polis memuru Hakan Açıl, teröristlerin yayın organı olan Roj Tv'ye telefonla bağlantı yaptı. Ailesinin bayramını kutlayan Açıl, serbest bırakılması için yardım istedi.
PKK çizgisinde Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. adresinden yayın yapan haber sitesinin verdiği bilgiye göre, PKK tarafından Şırnak yakınlarında 9 Ekim günü kaçırılan polis memuru Hakan Açıl, PKK'nın televizyon kanalı Roj Tv aracılığı ile ailesinin bayramını kutladı. Haberde Açıl'ın serbest bırakılması için devlet kurumlarının ailesine yardımcı olmasını istediği belirtildi.
Roj Tv'nin akşam haberlerine telefonla bağlanan polis memuru Hakan Açıl, sağlık durumunun iyi olduğunu söyledi. Açıl, kurban bayramının Müslümanlara hayırlı olması ve ailesine kavuşmaya vesile olmasını diledi. İnsan hakları kurumlarından destek beklediğini dile getiren Açıl, hükümet, emniyet teşkilatı ve sivil toplum örgütlerinin ailesine yardımcı olması çağrısında bulundu. Açıl, tek istediğinin ailesine kavuşmak olduğunu vurguladı.
Şırnak'ın Cizre ilçesinde görev yapan polis memuru Hakan Açıl, Şırnak'ın İdil ilçesi yakınlarında 9 Ekim 2005 günü PKK'lı teröristler tarafından kaçırılmıştı. Araç sahiplerinden 5'er YTL alan teröristler, yıllık izinden sözlüsü öğretmen B.İ.D. ile dönen Açıl'ın (29) polis olduğunu öğrendi. Araç sürücüleriyle araçta bulunanları serbest bırakan teröristler, Cizre Emniyet Müdürlüğü Yeşil Kart Bürosu'nda görevli Açıl'ı kaçırmıştı. PKK'ya yakınlığıyla bilinen Mezopotamya Haber Ajansı'na yapılan açıklamada, eylemin Abdullah Öcalan'ın Suriye'den 1998'de çıkarılışının yıldönümü 9 Ekim nedeniyle yapıldığı, Açıl'ın sağlık durumunun iyi olduğu belirtilmişti. PKK, temmuzda komando er Coşkun Kırandi ile Bingöl'ün Yayladere İlçesi Belediye Başkanı AK Parti'li Haşim Akyürek'i kaçırarak bir süre alıkoymuştu.
Kaynak: Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Ceylan Otel'de yangın paniği
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İstanbul'un ünlü otelinde yangın paniği. Taksim'de Ceylan İntercontinental Oteli'nin kral dairesinde yangın çıktı. Otel görevlileri ve itfaiye yangına müdahale etti.
Ceylan Otel'de Kral Dairesi'nde çıkan yangın kontrol altına alındığı belirtiliyor.
Bir 'Çılgın Türk' daha vefat etti
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Çorum'da yaşayan Kurtuluş Savaşı'nın son gazilerinden 106 yaşındaki Ömer Küyük, vefat etti. Küyük bir yıl önce gazilerle helalleşmişti.
Bir süredir solunum yetmezliğine bağlı rahatsızlığı nedeniyle tedavi gören ve en son Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde kontrol altında tutulan Küyük, sabah saatlerinde evinde rahatsızlandı.
Ailesinin İskilip Devlet Hastanesi'ne durumu bildirmesi üzerine, sağlık görevlileri Küyük'ün yaşadığı Çatkara Köyü'ne gitti. Ancak sağlık görevlilerinin köye geldikleri sırada Hüyük'ün vefat ettiği bildirildi.
Hastane yetkilileri, Küyük'ün yaşlılığa bağlı kalp yetmezliğinden öldüğünü kaydettiler. Küyük'ün cenazesi, bugün kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. Hayatta kalan son Kurtuluş Savaşı gazilerinden olan Ömer Küyük, 8 çocuk ve 36 torun sahibiydi.
ÖMER DEDE DİĞER GAZİLERLE VEDALAŞMIŞTI
Geçen yıl Yakup Satar ve Veysel Turan’ı son üç tanıktan biri olan Ömer Küyük evlerinde ziyaret etmişti.
Ömer Dede, Yakup Satar ve Veysel Turan ile birlikte son kez Aksiyon Dergisi muhabiri İbrahim oğan tarafından ziyaret edilmişti (İlgili haber) İbrahim Doğan, gazinin son halini Aksiyon Dergisinin 568'inci sayısı için şu cümlelerle kaleme almıştı.
Çorum’un İskilip ilçesine bağlı Çatkara Köyü’nün biraz dışındaki ayrı bir mahallede derenin üzerindeki toprak bir evde oturuyor. Kapının önünde bir kum yığını dikkat çekiyor. İki sene önce yeni bir ev sözü verilmiş ancak ne gelen ver ne giden. Toprak evin duvarına asılan bir tabelayla burası adeta müzeye çevrilmiş: “İstiklal Savaşı Gazisi Ömer Küyük’ün Evi”
ÖMER DEDE GEÇMİŞİ HATIRLAMIYORDU
Son üç tanığın en sağlıklı görüneni olan Ömer Küyük, bahçelerde dolaşıyor, dışarı çıkıp gezebiliyor, yemekleri hiç ayırmıyor. Et, bal, süt, ne olursa yiyebiliyor. Ancak bu sağlığına rağmen Ömer Dede hangi savaşa katıldığını dahi hatırlamadığını söylüyor. Savaşa nerede girdin sorusuna, “Unuttum.” cevabını veriyor. Savaşla ilgili her soruya “Hatırımda değil oğlum.” diyor. Kendisiyle yapılan görüşmelerde 1913 yılındaki Balkan Harbi’ne dahi katıldığı öne sürülüyor. Hatta bu röportajlarda Ömer Dede, savaşları edebi ifadelerle anlatıyor; ancak bugünkü durumu son tanığın böyle bir üsluba sahip olmadığına işaret ediyor.
O da Veysel Turan gibi 1317 (1901) yılında doğmuş. Yani 105 yaşında. Ona ise kızı değil gelini bakıyor. Oğlu Hüseyin Küyük’ün eşi Satı Küyük, dedenin gençliğinde iş yapmaktan hoşlanmadığını söylüyor. “Babası tek oğlum diye çalıştırmamış. Oğulları da büyüyünce hiç çalışmamış. Avcılık ile uğraşır, sık sık keklik vurmaya çıkardı. Torunları ile hep bahçelerde dolaşırdı.” diyor. Oğulları da babalarının savaşta aktif bir şekilde yer alıp almadığından emin değil. “Tebdil-i hava buraya gelmiş. Sonra bölüğüme gideceğim demiş. Gittiğinde savaş sona ermiş, yetişememiş.” diyen oğlu İsmail Küyük, babasının Kurtuluş Savaşı’nda nerede yer aldığını tam olarak bilmediğini söylüyor. Eskişehir’deki gazi Yakup Satar’ı ziyarete gittiğinde Ömer Küyük’e yöneltilen “Yunan savaşına katıldın mı?” sorusuna cevabı “Hayır.” olmuş. Ömer Dede, bu savaştan önce Ağrı’da savaşa girdiğini, ölülerin arasına gizlendiğini, daha sonra kurtularak Ankara’ya döndüğünü aktarıyor.
Gazi Ömer Küyük’ün akrabalarından ve aynı zamanda köylüsü İsmail Küyük ise geçmişte köy odalarında savaşa katılan gazilerin anılarını anlattığını ancak Ömer Küyük’e şahit olmadığını söylüyor. “Ömer Dede diğerlerinin anlattığını hiç anlatmazdı. O zamanlar hastanedeymiş. Orda yardım etmiş. Hastanede çalışmış. Ben kendi ağzından duydum.” diyor. Aslında Ömer Dede’nin savaşta yer alıp almadığı çok da önemli değil. Her ne olursa olsun İstiklal Savaşı’na katılıp ‘Ya şehit ya gazi’ olmak amacıyla evinden ayrılıp 6 sene askerlik yapmış. O da İstiklal Harbi’nin son üç tanığından ve kahramanından biri aslında.
İstanbul'da itlaf edilen hayvanlar
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İstanbul Tarım İl Müdürü Ahmet Kavak, karantina bölgesi ilan edilen 3 ilçede bugün itibariyle yaklaşık 9 bin 500 kanatlı hayvanın itlafının gerçekleştirildiğini söyledi.
İstanbul'daki kuş gribi önlemleri hakkında AA muhabirine bilgi veren Kavak, karantinaya alınan Gaziosmanpaşa, Küçükçekmece ve Esenler'de itlaf çalışmalarının bugün de devam ettiğini dile getirerek, ''Dün ve önceki güne göre yoğunluk biraz azaldı. Koordineli
şekilde çalışma devam ediyor. Bugün itibariyle yaklaşık 9 bin 500 kanatlı itlaf edilmiş oldu'' dedi.
İstanbul'daki kanatlı hayvanların incelenmesinin Pendik Veteriner Kontrol Araştırma Enstitüsü'nde yapıldığını belirten Kavak, 100'e yakın örnek gönderildiğini ve sadece Gaziosmanpaşa Cebeci ile Küçükçekmece Ziya Gökalp mahallelerindeki örneklerin sonuçlarının pozitif çıktığını anımsattı.
Kavak, 30'dan fazla numunenin de son dönemde gönderildiğini bildirerek, bunlardan da pozitif çıkanın bulunmadığını kaydetti.
''İtlaf çalışmaları 3-4 günde tamamlanır'' diyen Kavak,
çalışmalara kendisinin de katıldığını, kimlerin evinde kanatlı hayvan olup olmadığının bilinmediğini anlattı.
Ahmet Kavak, şu bilgileri verdi:
''Diğer ilçelerden de gelen telefon ihbarlarının çoğu insanların evhamından kaynaklanıyor. Ya güvercin ölüsü görüyor bir çatıda, ya canlı güvercin görüyor, ondan endişe duymakta haklı olup olmadıklarını sormak için arıyorlar. Bir de komşusunun tavuğunu ihbar edenler önemli bir yer tutuyor. Tüm ihbarları değerlendiriyoruz. Hatta hastalık emaresi olmayan muhabbet kuşuna ne yapacağını dahi soranlar var. Vatandaşlar ekiplerin yanına gelerek, 'Tavuklarımızı alır mısınız?' diyorlar. Vatandaşlardan direnç olmadığı gibi tam tersine yardımcı
oluyorlar. Evindeki muhabbet kuşunu dahi vermek istiyor insanlar.''
Anavatan Partisi (ANAVATAN) Genel Başkanı Erkan Mumcu, Mehmet Ali Ağca'nın tahliyesi konusunda, “O teknik bir mesele. Eminim ki tahliye kararını veren hakim ve savcılar, yasanın öngördüğü ve gerektirdiği uygulamayı yapmışlardır. O bakımdan bunun spekülasyon konusu yapılmasını doğru bulmuyorum” dedi. Mumcu, depremzedeleri ziyaret etmek ve bazı temaslarda bulunmak üzere Pakistan'a gitti.
THY'ye ait uçakla Karaçi'ye hareketinden önce Atatürk Havalimanı VIP Salonu'nda açıklama yapan Mumcu, ziyaret amacının, Türk halkının kardeşlik duygularını Pakistan halkına iletmek olduğunu söyledi. Türk halkının geçmiş olsun ve başsağlığı dileklerini götürdüğünü kaydeden Mumcu, Pakistan konusunda Türk kamuoyundaki duyarlılığın devam etmesi için bu gibi etkinliklerin yapılmasında fayda olduğuna dikkati çekti.
Kendisinden başka siyasilerin de aynı çabayı göstermesi gerektiğini belirten Mumcu, ziyareti sırasında Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref ile görüşeceğini ifade etti. Mumcu, Pakistan İçişleri Bakanı'nın refakatinde Türk yardım kuruluşlarının faaliyette bulunduğu deprem bölgelerini gezeceğini ve onlara moral vereceğini söyledi.
AĞCA'NIN TAHLİYESİ
Mehmet Ali Ağca'nın tahliyesine ilişkin soruları da yanıtlayan Mumcu, “O teknik bir mesele. Eminim ki tahliye kararını veren hakim ve savcılar, yasanın öngördüğü ve gerektirdiği uygulamayı yapmışlardır. O bakımdan bunun spekülasyon konusu yapılmasını doğru bulmuyorum” diye konuştu.
Hayatı boyunca af yasalarının tümüne karşı olduğunu kaydeden Mumcu, “Bahse konu yasaya da karşı oldum. Ama sonuç itibariyle af yasaları parlamentolardan çıkıyor. Bazen kurunun yanında yaşın da yandığı oluyor. Ama umuyorum ki artık Türkiye bu gibi uygulamaları geride bırakmıştır” dedi.
Mumcu'ya, Pakistan ziyaret sırasında Genel Başkan Yardımcısı Emin Şirin eşlik ediyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın (OİB) kapatma kararı almasının ardından bir süredir protesto eylemleri yapan TEKEL Adana Sigara Fabrikası çalışanları, bu akşam AK Parti Adana Milletvekili Ziyaeddin Yağcı'nın canlı yayın konuğu olduğu yerel bir televizyonun stüdyosunu basmak istedi.
OİB'nin kapatma kararının ardından işyerini terk etmeme eylemi yapan bir grup TEKEL çalışanı, yerel Akdeniz Televizyonu'nda İlhan Geyik'in hazırlayıp sunduğu “Diyalog” programına canlı yayın konuğu olarak katılan Yağcı'nın, TEKEL ile ilgili olumsuz görüş belirttiğini ileri sürdüler. TEKEL çalışanları, televizyonun bulunduğu Atatürk Caddesi'ndeki Kemal Özülkü İş Merkezi'nin 11. katına giderek stüdyoya girmek istediler.
Yerel televizyon yöneticileri stüdyoya girmek isteyen TEKEL çalışanlarını güçlükle ikna etti. Tekel çalışanları, daha sonra olay yerine gelen güvenlik güçleri tarafından aşağıya indirildi.
TEKEL çalışanları, hükümet aleyhine slogan attıktan sonra dağıldı.
Alıntı hurriyet.com.tr