Bugünde buraya...
Printable View
Bugünde buraya...
Aralarında bulaşık ve çamaşır makinası ile buzdolabı ve televizyonun da bulunduğu dayanıklı tüketim mallarına talep artarken, fiyatların gerilediği belirlendi. Son üç yıllık dönemde söz konusu ürünlerin fiyatlarında yüzde 3’le yüzde 41.6 arasında değişen oranlarda gerileme yaşandı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) tüketici fiyatları endeksini (TÜFE) hesaplarken esas aldığı dayanıklı eşya fiyatlarının son üç yıllık dönemde önemli miktarda gerilediği belirlendi. 2003 yılı ocak ayında 20.64 YTL’den satılan telefon yedek parçalarının fiyatı 2005 yılı sonunda yüzde 41.6 oranında gerileyerek 12.06 YTL’ye düştü. Fotoğraf makinasının fiyatı ise yüzde 35.2 oranında geriledi. 2003 yılı başında 522.80 YTL olan fotoğraf makinasının fiyatı 2005 yılı sonunda 339 YTL’ye düştü. Söz konusu dönemde televizyon fiyatı yüzde 31.5 oranında gerileyerek 918.19 YTL’den 628.66 YTL’ye, masa üstü bilgisayar fiyatı da yüzde 22.3 oranında gerileyerek 1774.95 YTL’den 1378.53 YTL’ye düştü.
Normal buzdolabı fiyatının yüzde 15.5 oranında gerilediği söz konusu üç yıllık dönemde bulaşık makinası fiyatı ise yüzde 20.2 oranında geriledi. Buzdolabının fiyatı 757.12 YTL’den 639.46 YTL’ye, bulaşık makinasının fiyatı da 958.55 YTL’den 764.68 YTL’ye düştü. Çamaşır makinasının fiyatı da yüzde 8.4 oranında gerileyerek 831.49 YTL’den 761.51 YTL’ye indi. Elektrikli süpürgenin satış fiyatındaki gerileme ise yüzde 6.7 olarak hesaplandı. Elektrikli süpürgenin fiyatı 224.31 YTL’den 209.28 YTL’ye geriledi.
Dayanıklı tüketim mallarına talebin arttığı bir dönemde fiyatlarda yaşanan gerilemenin YTL’nin değerlenmesi ve döviz kurundaki düşüşten kaynaklandığı belirtiliyor. Döviz kurundaki düşüşe bağlı olarak ithalatın ucuzlaması nedeniyle dayanıklı tüketim malı ithalatının artması iç piyasadaki dayanıklı tüketim malları fiyatının da gerilemesine neden oluyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Hazine bu hafta, 356.9 milyon dolar tutarında konsolide bütçe ve Hazine garantili dış borç ödemesi yapacak.
Hazine, haftanın en büyük dış borç ödemesini 167.2 milyon dolar ile yarın yerine getirecek. Hazine'nin bugün 17.1 milyon dolar, 18 Ocak'ta 7.9 milyon dolar, 19 Ocak'ta 164.2 milyon dolar, 20 Ocak'ta 0.5 milyon dolar dış borç
ödemesi bulunuyor.
Hazine Ocak ayında bugüne kadar 479.5 milyon dolar dış borç ödemesi gerçekleştirmişti. Hazine, 2002 yılında 9 milyar 567.9 milyon dolar, 2003 yılında 11 milyar 498.3 milyon dolar, 2004 yılında 11 milyar 749 milyon dolar ve 2005 yılında ise 16 milyar 23.4 milyon dolar konsolide bütçe ve Hazine garantili dış borç ödemesi yaptı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Vestel Ar-Ge Genel Müdürü İhsan Alkım, Avrupa TFT televizyon pazarında yüzde 18'lik paya ulaştıklarını söyledi.
AA muhabirine açıklamalarda bulunan Alkım, Vestel'in gelecekte televizyonda en önde gelen markalar arasında yer alma hedefinde olduğunu belirterek, ar-ge çalışmalarını bu alanda yoğunlaştırdıklarını dile getirdi.
Grubun ar-ge bütçesinin 80 milyon dolardan yeni yılda 100 milyon dolara çıkarıldığını kaydeden Alkım, İstanbul'da açılan Arı Teknoloji Bölgesi'nde Vestel'i gelecekte önemli bir noktaya taşıyacak projelerin ar-ge faaliyetlerini sürdürdüklerini söyledi.
Dünyada televizyon üreticilerinin görüntü iyileştirme teknolojileri üzerinde yoğun çalışma yaptığını kaydeden Alkım, şu bilgileri verdi:
“Avrupa TFT televizyon pazarında Philips yüzde 20, Vestel yüzde 18 pazar payına sahip. Bu alanda Ar-Ge çalışmalarını sürdürerek yüksek teknolojili televizyon konusunda dünyanın öncü firmaları arasında yer almayı hedefliyoruz. Şu anda gelişen teknolojiyi ürüne en çabuk yansıtan firmayız.
İstanbul'da Arı Teknoloji Bölgesi'nde araştırma ağırlıklı, video teknolojileri üzerine yoğunlaşan yeni bir ar-ge merkezi açtık. Burada bizi rakiplerimizden farklılaştıracak konularda çalışma yapıyoruz. Özellikle televizyon, dijital uydu alıcı, kablosuz internet bağlantısı gibi teknolojileri geliştireceğiz.”
-İNGİLTERE PAZARI-
Vestel'in ihracatında gelecek dönemde dijital ürünlerin payının daha da yükseleceğini kaydeden Alkım, Avrupa'da 2010 yılından itibaren analog yayınların sonlandırılmasına başlanacağını ve 2015 yılında tamamen dijital yayın sisteme geçileceğini ifade etti.
Vestel bünyesindeki Cabot'un bu dijital geçişe hazırlandığını ve başarılı projelere imza attığını kaydeden Alkım, dijital sisteme en fazla uyum sağlayan ülke olan İngiltere'de bu konuda teknoloji öncüsü olduklarını kaydetti.
Alkım, Vestel'in İngiltere dijital video yazılımı MPEG 5'te pazar payının yüzde 50, bu yazılımın kullanıldığı ürünlerin payının ise yüzde 80'e ulaştığını ifade etti.
-BBC İLE PROJE-
Son olarak BBC ile dijital yayın konusunda bir proje yürüttüklerini dile getiren Alkım, “BBC önderliğindeki bir firma Freewiev adı altında 30 kanalla anlaşmalı olarak ücretsiz bir dijital paket oluşturdu. Bu pakete digital kaydedici özelliğini koymak istiyor. Tüketici istediği bir maçı ya da filmi araca indirebilecek. PWR (dijital video kaydedicisi) teknolojisini İngiltere'ye yaygınlaştıracak bir proje. Ortak yürüttüğümüz projenin ilk demolarını Nisan ya da Mayıs ayında hayata geçireceğiz. Başarılı olursa, biz de Vestel olarak ilklerden birisi olacağız” diye konuştu.
-TELEKOM'A ÖNERİ HAZIRLIĞI
Alkım bu arada, özelleşen Türk Telekom ile de gelecekte bazı projeler yapılabileceğini vurgularken, değişik iş modelleri ve ürünlerle ilgili önerilerde bulunacaklarını bildirdi.
Alkım, “Türk Telekom'la da büyük ihtimalle projelerimiz olacak. Bu kadar parayı sadece telefon konuşması için verdiklerini zannetmiyorum. Bizimle kesiştikleri noktalarda biz de mutlaka olacağız” dedi.
Alıntı huriyet.com.tr
Yatırım programında uygulanan “rasyonalizasyon çalışmaları ve sınırlı yeni proje alımı” ile birlikte, ortalama yatırım tamamlama süreleri de düşmeye başladı.
Bu kapsamda geçen yıl ortalama 6,5 yıl olan tamamlanma süresi, bu yılki öngörülerin gerçekleşmesi durumunda 5,5 yıla inecek.
A.A muhabirinin yaptığı hesaplamaya göre, sektörel bazda en fazla yatırım tamamlanma süresindeki rekor hala tarıma ait bulunuyor.
Tarım projelerine şimdiye kadar harcanan para ve eldeki proje stoğu göz önüne alındığında ve önümüzdeki yıllarda da aynı miktarda ödenek ayrılacağı düşünüldüğünde kalan yatırımlar, ancak 19,8 yılda tamamlanabilecek. Bu sektörde geçen yıla oranla 1,2 yıllık bir iyileşme sağlandı. 2005 yılında tarım sektöründe ortalama tamamlama süresi 21 yılı buluyordu.
Enerji projelerinde de 0,6 yıllık bir iyileşmenin sağlanacağı 2006'da, yatırım programında hala 7,1 yıllık stok bulunuyor.
Ulaştırma projelerinin ortalama tamamlanma süresi ise bu yıl yaklaşık 1 yıl azalarak 6 yıla gerileyecek.
-KONUT VE MADENCİLİKTE STOK İYİCE AZALDI-
Buna karşılık konut sektörüne bu yıl ayrılan ödeneğin harcanması durumunda, sadece 0,3 yıllık bir yatırım stoku kalacak. Madencilikte de bu rakam 0,7 olarak belirlendi.
Eğitim projelerinde de hızlanma göze çarparken, bu yılın dışında yeni proje alınmaması durumunda, eldeki projeler 1,7 yılda bitirilecek.
Sağlıkta da 2,7 yıllık bir sürede, bu yılki kadar ödenek ayrılacağı düşünülürse, stokta proje kalmayacak.
Yatırımların sektörel bazda geçen yıl ve bu yıl ortalama tamamlanma süreleri ile bunların artış ve azalışları şöyle:
Yıl
Sektör 2005 2006 Azalış
-------- ---- ---- ------
Tarım 21,0 19,8 1,2
Madencilik 0,3 0,7 0,4
İmalat 3,5 2,5 1,0
Enerji 7,9 7,1 0,6
Ulaştırma 6,9 6,0 0,9
Haberleşme 0,7 1,3 -0,6
Turizm 7,6 5,9 1,7
Konut 0,3 0,3 0,0
Eğitim 2,0 1,7 0,3
Sağlık 4,3 2,7 1,7
Alıntı hurriyet.com.tr
2005 yılında en yüksek reel getiri yüzde 50.67’yle Borsa’da elde edildi. Mevduat ve külçe altın yatırımcısının reel getiri elde ettiği 2005 yılında dolar ve euro ise kaybettiren yatırım araçları oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) seçilmiş finansal yatırım araçlarının 2005 yılına ilişkin reel getiri oranlarını açıkladı. Buna göre geçen yıl aralıkta vadeli YTL mevduat brüt ve nominal olarak yüzde 1.32, borsa endeksi yüzde 9.50, euro yüzde 0.10 ve külçe altın yüzde 8 oranında getiri sağladı. Aralık ayında nominal olarak dolar ise yüzde 0.60 oranında değer kaybetti.
Aralıkta yüzde 0.04 oranında gerileyen ÜFE ve yüzde 0.42’lik TÜFE artışından arındırıldığında ise ÜFE bazında dolar dışındaki bütün yatırım araçları, TÜFE bazında ise dolar ve euro dışındaki bütün yatırım araçları reel getiri sağladı. Aralık ayında YTL mevduatta ÜFE’ye göre yüzde 1.36, TÜFE’ye göre ise yüzde 0.90 oranında reel getiri oluştu. ÜFE bazında yüzde 9.54 oranında reel getiri elde edilen Borsa endeksinin TÜFE kapsamındaki reel getirisi ise yüzde 9.04 olarak hesaplandı. Külçe altın ise ÜFE’ye göre yüzde 8.04, TÜFE’ye göre ise yüzde 7.55 oranında reel getiri elde etti.
Aralık ayıda euroda ÜFE’ye göre yüzde 0.14 oranında reel getiri elde edilirken, TÜFE kapsamında yüzde 0.32 oranında reel kayıp oluştu. Dolar ÜFE’ye göre yüzde 0.56, TÜFE’ye göre ise yüzde 1.02 oranında reel kayıp yaşadı.
YILLIK GERÇEKLEŞME
Yıllık bazda ise YTL mevduat, borsa ve külçe altına yatırım yapanlar reel getiri elde etti. Vadeli YTL mevduat sahipleri son bir yılda ÜFE’ye göre yüzde 12.17, TÜFE’ye göre ise yüzde 6.90 oranında reel kazanç sağladı. Borsa yatırımcılarının yıllık reel kazancı ise ÜFE’ye göre yüzde 58.09, TÜFE’ye göre ise yüzde 50.67 olarak gerçekleşti. Külçe altın yatırımcısının son bir yıllık reel kazancı ise ÜFE’ye göre yüzde 8.03, TÜFE’ye göre ise yüzde 2.95 olarak hesaplandı.
Son bir yıllık dönemde dolar yatırımcısı ÜFE’ye göre yüzde 5.71, TÜFE’ye göre ise yüzde 10.14 oranında reel kayıp yaşadı. Euro yatırımcısının reel kaybı ise son bir yıllık dönemde ÜFE’ye göre yüzde 16.52, TÜFE’ye göre ise yüzde 20.44 olarak gerçekleşti.
SON ÜÇ AY
YTL mevduata yatırım yapanlar 2005 yılının son üç aylık döneminde ÜFE’ye göre yüzde 4.45, TÜFE’ye göre yüzde 0.46 oranında reel getiri sağladı. Hisse senetlerine yatırım yapanlar üç aylık dönemde ÜFE kapsamında yüzde 17.77, TÜFE kapsamında da yüzde 13.27 oranında reel kazanç elde etti. Dolar yatırımcısının ÜFE kapsamında yüzde 1.11 oranında reel kazanç elde ettiği son üç aylık dönemde TÜFE’ye göne ise yüzde 2.75 reel kayıp oluştu. Euro yatırımcısı üç aylık dönemde ÜFE kapsamında yüzde 2.10, TÜFE kapsamında ise yüzde 5.84 oranında reel kayıp yaşadı. Külçe altın yatırımcısının reel kazancı ise üç aylık dönemde ÜFE kapsamında yüzde 15.86, TÜFE kapsamında ise yüzde 11.43 olarak gerçekleşti.
ALTI AYLIK GETİRİ
2005 yılının son altı aylık döneminde YTL mevduat, borsa ve külçe altına yatırım yapanlar reel getiri sağlarken, dolar ve euro yatırımcısı ise kayıp yaşadı. YTL mevduatın reel getirisi ÜFE’ye göre yüzde 7.28, TÜFE’e göre ise yüzde 2.95 olarak gerçekleşti. Borsa endeksinin reel getirisi ise altı ayda ÜFE kapsamında yüzde 45.39, TÜFE kapsamında ise yüzde 39.52 oldu. 2005 sonu itibariyle altı aylık dönemde külçe altın ÜFE kapsamında yüzde 17.90, TÜFE kapsamında ise yüzde 13.14 oranında reel getiri sağladı.
Doların ÜFE kapsamında yüzde 1.35, TÜFE kapsamında ise yüzde 5.33 oranında değer kaybettiği altı aylık dönemde, euro yatırımcısının kaybı ise ÜFE’ye göre yüzde 3.83, TÜFE’ye göre ise 7.71 olarak gerçekleşti.
Alıntı hurriyet.com.tr
Hazine yarın, iki tahvil ihalesi düzenleyecek. Hazine yarın YTL cinsinden 20 ay (595 gün) vadeli iskontolu ve 5 yıl (1.820 gün) vadeli değişken kuponlu tahvil ihaleleri gerçekleştirecek.
Yarın yapılacak iki ihalede satılacak kağıtlar, 18 Ocak Çarşamba günü ihraç edilirken, geri ödeme tarihleri 20 ay vadeli iskontolu tahvil ihalesi için 5 Eylül 2007, 5 yıl vadeli değişken kuponlu tahvil için de 12 Ocak 2011 olarak belirlendi. Ayrıca Hazine bugün, 6 ay vadeli (182 gün) YTL cinsinden iskontolu referans bono ihalesi düzenliyor.
SON DURUM
Hazine en son 13 Aralık tarihinde, biri 91 gün vadeli iskontolu referans bono ve diğeri de 4 yıl 8 ay (1.708 gün) vadeli 6 ayda bir değişken faizli tahvil ihalesi olmak üzere, iki ihale düzenlemişti.
91 günlük bono ihalesinde bileşik faiz yüzde 14,75, 6 ayda bir değişken faizli 4 yıl 8 ay (1.708 günlük) vadeli tahvil ihalesinde dönemsel faiz yüzde 7,93 olmuştu.
YTL cinsinden iskontolu referans bono ihalesinde, nominal 2 milyar 622,2 milyon YTL'lik teklif gelirken, 1 milyar 451,1 milyon YTL'lik satış yapılmıştı. Net satış tutarı 1 milyar 402 milyon YTL düzeyinde gerçekleşirken, basit faiz yüzde 14, bileşik faiz yüzde 14,75 olarak belirlenmişti.
6 ayda bir değişken kupon ödemeli YTL cinsinden devlet tahvili ihalesinde de 4 milyar 851,1 milyon YTL'lik nominal teklif gelirken, 875,5 milyon YTL'lik satış yapılmıştı. Net satış 991,7 milyon YTL düzeyinde gerçekleşirken, dönemsel kupon faizi yüzde 7,93 olarak olmuştu.
İhale dışında piyasa yapıcıları, 6 ayda bir değişken kupon ödemeli YTL cinsinden devlet tahvili için, rot satışlarda net 3 milyar 986 milyon YTL'lik teklifte bulunurken, net 996,5 milyon YTL'lik rot satışı gerçekleştirilmişti.
Sonuçta iki ihaleye, toplam nominal 7 milyar 473,3 milyon YTL teklif gelirken, nominal satış tutarı 2 milyar 326,6 milyon YTL, net satış tutarı da 2 milyar 393,7 milyon YTL düzeyinde olmuştu
Rot satışlar da dikkate alınırsa, Hazine'nin net satışı 3 milyar 390,2 milyon YTL olarak belirlenmişti
Öte yandan Hazine'nin bu hafta, Ocak ayının en büyük iç borç ödemesi olan 8 milyar 661 milyon YTL'si piyasaya ve tamamı YTL cinsinden olmak üzere, toplam 9 milyar 30 milyon YTL tutarında ödemesi bulunuyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Gazprom Başkan Yardımcısı ve Gazexport Genel Müdürü Aleksandr Medvedev, “Tüm Avrupa ülkelerine ve özellikle Türkiye'ye doğalgaz, taşıma maliyetleri dikkate alınarak rekabet şartlarında satılmaktadır” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, bazı basın organlarında Rusya'nın Türkiye'ye verdiği doğalgazın fiyatına ilişkin yanıltıcı ve doğru olmayan haberler yer aldığını ifade ederken, Gazprom'un konuyla ilgili açıklamasına yer verdi.
Buna göre Gazprom Başkan Yardımcısı ve Gazexport Genel Müdürü Aleksandr Medvedev, doğalgazın Avrupa ülkelerine rekabet şartlarında satıldığını ve gaz satılan ülkelerin fiyatlarını hiç bir zaman diğer ülkelerle müzakerelerinde bir tartışma unsuru olarak kullanmadıklarını bildirdi.
Ukrayna ile müzakere sürecinde de, hiç bir zaman diğer Avrupa ülkeleriyle yapılan gaz kontrotlarının gerçek fiyat koşullarını, durumunu dile getirmediklerini ve onları bir müzakere enstürmanı olarak kullanmadıklarını vurgulayan Medvedev, “Tüm Avrupa ülkelerine ve özellikle Türkiye'ye doğalgaz, taşıma maliyetleri dikkate alınarak rekabet şartlarında satılmaktadır” dedi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Hazine bu hafta, Ocak ayının en büyük iç borç ödemesi yapacak.
Hazine bu hafta, 8 milyar 661 milyon YTL'si piyasaya ve tamamı YTL cinsinden olmak üzere, toplam 9 milyar 30 milyon YTL iç borç ödemesi yerine getirecek.
Hazine'nin bugün, tamamı piyasaya olmak üzere 996 milyon YTL iç borç ödemesi bulunuyor.
Ayrıca Hazine, 18 Ocak Çarşamba günü 7 milyar 665 milyon YTL'si piyasaya, 369 milyon YTL'si kamu kurumlarına yapılan satışların geri ödemesi olmak üzere, toplam 8 milyar 34 milyon YTL iç borç ödemesi gerçekleştirecek.
Hazine, Ocak ayı toplamında ise 11 milyar 959 milyon YTL'si piyasaya olmak üzere, toplam 12 milyar 365 milyon YTL iç borç ödemesi yapacak.
Alıntı hurriyet.com.tr
Bankacılık sektörüne yönelik yabancı ilgilisi sürüyor. Fransız-Belçika ortak bankacılık grubu Dexia, bankacılık açısından cazip bir pazar olarak gördüğü Türkiye'de yatırım yapmayı planlıyor.
Dexia Üst Yöneticisi (CEO) Axel Miller, Türkiye, Romanya ve Japonya'da faaliyet göstermek istediklerini söyledi.
Axel Miller, özellikle Türkiye ile yakın bir şekilde ilgilendiklerini bildirdi.
Miller, Türkiye, Romanya ve Japonya'nın bankacılık açısından cazip pazarlar olduğunu da vurguladı.
Fransız Credit Local ve Belçikalı Credit Communal'in birleşmesi sonucu ortaya çıkan ve bugün Avrupa'nın en büyük 15 bankasından biri olan Dexia Bank, aktif büyüklüğü açısından ise dünyanın en büyük 30. bankası konumunda bulunuyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Hazine, faizinden yüzde 15 oranında stopaj yapılacak olan ilk bono ihalesinde yüzde 14.73 yıllık bileşik faiz oranıyla hedeflediği gibi 1 milyar 815 milyon YTL borçlandı. İhale, stopaja rağmen yoğun taleple karşılaştı.
Hazine’nin beş yıl vadeli altı ayda bir değişken faiz ödemeli tahvillerin kupon oranını belirlemek amacıyla düzenlediği altı ay vadeli referans bono ihalesi 5 milyar 560 milyon YTL ile yoğun bir ilgi gördü. Ancak Hazine, teklifin daha önce açıkladığı borçlanma limitine uygun olarak 1 milyar 987 milyon YTL’lik kısmını ortalama 93 bin 359 YTL’lik ıskontolu fiyatla karşıladı.
İhalede net borçlanma hedeflendiği gibi 1 milyar 855 milyon YTL oldu. Söz konusu bonoların yıllık basit faizi yüzde 14.23, bunun yıllık bileşik getirisi ise yüzde 14.73 olarak hesaplandı. Yüzde 15 oranındaki stopaj dikkate alındığında söz konusu bononun tasarruf sahibine yıllık bileşik bazda getirisi net yüzde 12.5’e denk geliyor.
Hazine yarın ise 20 ay vadeli YTL cinsinden iskontolu ve yine YTL cinsinden 5 yıl vadeli altı ayda bir değişken kupon ödemeli tahvil ihaleleri düzenleyecek. Hazine çarşamba günü 8 milyar 34 milyon YTL tutarında iç borç ödemesi yapacak.
Alıntı hurriyet.com.tr
Uluslararası derecelendirme kuruluşu Standart and Poor’s Turkcell’in, döviz cinsinden uzun vadeli kredi notunu B+’ya yükseltti.
Turkcell’den İMKB’ye gönderilen açıklamada, Standart and Poor’s’un, şirketin operasyonel performansı ve finansal durumunu değerlendirerek döviz cinsinden uzun vadeli kredi notunu B’den B+’ya yükselttiğini kaydetti.
Açıklamada ayrıca, Turkcell’in "pozitif izlemede" olan görünümünün "pozitif" olarak değiştirildiği belirtildi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Avrupa'da geçen yıl yüzde 0,7 oranında gerileyen otomobil satışları, 15 milyon 223 bin adet olarak gerçekleşti.
Merkezi Brüksel'de bulunan Avrupa Otomotiv Üreticileri Birliği, 2005 yılı verilerini açıkladı. Buna göre eylül ayında bir önceki yılın üzerinde olan otomobil satışları, son 3 ayda pazarın hissedilir bir şekilde daralmasıyla yılı ekside tamamladı. Avrupa'da 2004 yılında ise 15 milyon 332 bin otomobil satılmıştı.
Malta ve Kıbrıs Rum kesimi dışında AB üyesi 23 ülke ile Avrupa Serbest Ticaret Alanı'na (EFTA) dahil olan İsviçre, Norveç ve İzlanda'nın dikkate alındığı Avrupa otomobil pazarında geçen yıl en çok satış adedine, 3 milyon 319 binle Almanya'da ulaşıldı. Pazar büyüklüğü açısından Almanya'yı takip eden ülkeler ise 2 milyon 440 bin otomobilin satıldığı İngiltere, 2 milyon 234 bin otomobilin satıldığı İtalya ve 2 milyon 68 bin otomobilin satıldığı Fransa olarak sıralandılar.
Söz konusu ülkelerden Fransa'da geçen yıl otomobil satışları yüzde 4 ve Almanya'da yüzde 1,6 artarken, İtalya'da yüzde 1,3 ve İngiltere'de yüzde 5 pazar daralması yaşandı.
-PAZAR LİDERİ VW-
Avrupa otomobil pazarının lideri olan ve Audi, Seat ve Skoda markalarını bünyesinde bulunduran Volkswagen grubu, 2004 yılında yüzde 18,1 olan pazar payını, 2 milyon 745 bin adetlik satış toplamıyla 2005 yılında yüzde yüzde 18,9'a çıkarmayı başardı.
Peugeot ve Citroen markaları bulunan Fransız PSA grubunun Avrupa satışları ise, geçen yıl yüzde 2,5 gerileyerek 1 milyon 985 bine indi. Bir önceki yıl grubun Avrupa pazarında yüzde 14 olan payı da geçen yıl yüzde 13,7'ye geriledi.
Avrupa'da 2005 yılı topam satışları dikkate alındığında Ford'un pazar payı yüzde 11,2'den yüzde 10,9'a gerilerken, dünya lideri GM, yüzde 10,6 olan pazar payını korudu.
Geçen yıl diğer büyük otomobil üreticilerinden Renault'nun pazar payı yüzde 10,3'ten yüzde 9,8'e, FIAT'ın pazar payı yüzde 7,3'ten yüzde 6,5'e ve DaimlerChrysler'in pazar payı da yüzde 6,3'ten yüzde 6,2'ye indi.
Avrupa'da geçen yıl satışlarını önemli ölçüde artıran BMW ve Toyota ise pazar paylarını yüzde 5,3'e yükseltmeyi başardılar.
Alıntı hurriyet.com.tr
Esnaf ve Sanatkarlar Derneği (ESDER) Başkanı Mahmut Çelikus, hipermarket yasasıyla işyerlerine getirilen kısıtlamaların, 400 metrekareyi geçmeyen işyerlerini kapsamadığına dikkat çekerek, bu durumun büyük marketlerin mahalle içlerine kadar girmesine ve haksız rekabet yaratılmasına sebep olacağını belirtti. Çelikus, hipermarket yasasının mevcut haliyle küçük esnaf ve sanatkarları yok edeceğini savundu.
ESDER Başkanı Mahmut Çelikus yaptığı açıklamada, kamuoyunda hipermarket yasası olarak bilinen, Tüketim Maddeleri ve İhtiyaç Malzemelerinin Satışı İle İştigal Eden Büyük Mağazaların Kurulmasının İzne Bağlanması Hakkında Kanun Tasarısı’nın büyük marketlerin istekleri doğrultusunda oluşturulduğunu savundu. Yasanın görünürde küçük esnaf ve sanatkarları korumak için çıkartıldığına dikkat çeken Çelikus, haftanın 7 günü ve günlük 14-15 saat çalışan büyük marketlerin daha fazla açılmasına imkan veren yasanın küçük esnaf ve sanatkarları koruduğunu söylemenin gerçekle bağdaşmayacağını kaydetti.
Büyük marketlerin yerel yönetimler ve devlet tarafından teşvik belgesiyle özendirildiğini kaydeden Çelikus, haksız rekabet sonucunda 57 meslek dalındaki esnafın olumsuz etkilendiğini belirtti. Temel ihtiyaçların hepsine birden hizmet sunan mağazaların binlerce esnafın kepenk indirmesine neden olduğunu belirten Çelikus, bu konudaki yasal boşluğun giderilmesi gerektiğini vurguladı. Her konuda Avrupa’yı örnek alanların, küçük esnafı korumak için de AB’yi örnek olarak almaları gerektiğinin savunan Çelikus, küçük esnafın küresel sermaye karşısında yok edildiğini savundu.
Alıntı hurriyet.com.tr
Oyakbank, 1 ay vadeli YTL mevduat faiz oranını 0,25 puan düşürdü.
Oyakbank'tan yapılan açıklamaya göre, 1 ay vadede yüzde 16 olarak uygulanan mevduat faiz oranı, yüzde 15,75'e indirildi.1 ay vadede yüzde 3 olan dolar mevduat faiz oranı ise 0,25 puan artırılarak 3,25 olarak belirlendi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Avrupa'nın büyük limanları liman hizmetlerinin liberalleştirilmesi tasarısına karşı çıkan liman işçilerinin eylemleriyle felce uğradı.
Avrupa'nın en işlek limanı Rotterdam'da 600 liman işçisi Avrupa Birliği'nin liman hizmetlerini liberalleştirme (esnek çalışma, taşeronluk ve özelleştirme) planını protesto için 4 saatlik iş bırakma eylemine gitti.
Kısa süreli grevin ardından Rotterdam Limanı yeniden faaliyete açılırken, komşu Belçika'da Avrupa'nın ikinci büyük limanı Antwerp'te liman işçilerinin eylemi halen devam ediyor.
Fransa, İspanya, Yunanistan, Danimarka ve İsveç gibi diğer AB ülkelerinde de liman işçileri iş ve sendika güvenliğini tehdit ettiği gerekçesiyle karşı çıktıkları liberalleştirme planına karşı eylemler ve gösteriler yürütüyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard and Poor's, yabancı bankaların, Türk bankacılığındaki payının, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, diğer gelişmekte olan ülkelere oranla halen düşük düzeyde bulunduğunu bildirdi.
Standard and Poor's tarafından Türk bankacılık sektörü üzerine hazırlanan raporda, yabancı bankaların, Türkiye'de banka satın alma ve birleşme faaliyetlerindeki artışa rağmen, sektördeki yabancı payının, diğer gelişmekte olan ülkelere göre yetersiz olduğunu kaydedildi.
Türk bankacılık sektöründeki büyüme potansiyelinin, büyük yabancı bankaların gelmesine katkıda bulunduğunun belirtildiği raporda, 30 Eylül 2004 itibarıyla yüzde 5'in altında olan sektördeki yabancı payının, 30 Eylül 2005 itibarıyla yüzde 14'e yükseldiği, bu rakamın bile yabancı payının yüzde 90'ları aştığı Çek Cumhuriyeti, Bulgaristan ve Hırvatistan gibi Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin çok gerisinde olduğu vurgulandı.
Raporda, Türk bankacılık sektörünün, yabancılar açısından cazibesinin devam ettiği ve yabancı sermaye yatırımlarında önemli pay almaya devam edeceği, çünkü Türk bankacılık sektörünün, henüz doyuma ulaşmamış bir piyasa olarak, batı yarım küredeki en büyük fırsatlar arasında yer aldığı kaydedildi.
Türk bankacılık sektörünün, düşen enflasyon, nispeten yüksek büyüme oranı, Uluslararası Para Fonu (IMF) destekli program ve AB ile müzakereler gibi olumlu makro ekonomik gelişmeler açısından da fırsatlar sağladığı vurgulandı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Almanya Tasarım Konseyi ve Almanya Duvar Kağıtları Vakfı tarafından geçen yıl Ekim ayında düzenlenen Avrupa tasarım yarışmasını Berlin'de yaşayan Hande Akçaylı ve Murat Koçyiğit adlı Türk tasarımcılar kazandı.
Avrupa'nın tüm ülkelerinden yaklaşık 500'ün üzerinde tasarımcının katıldığı yarışmada birinci olan Türk tasarımcılar, yarışmayı kazandıkları için çok mutlu olduklarını söylediler.
Köln kentindeki Uluslararası Mobilya Fuarı'nda (IMM) düzenlenen bir törenle 5 bin avro'luk para ödülünü alan Akçaylı ve Koçyiğit, Diva adlı duvar kağıdı tasarımlarının 1 aylık bir çalışmanın ürünü olduğunu belirterek, bu duvar kağıdının üretiminin de planlandığını kaydettiler.
Akçaylı, “Diva ürünü bir hafta süreyle fuarda sergilenecek. Aldığımız ödülü yeni tasarımlar için harcayacağız” dedi.
Türk tasarımcılara ödülünü veren Almanya Tasarım Konseyi Başkanı Andrej Kupetz, “Diva”nın normal bir duvar kağıdı olmadığını belirterek, “Diva, püsküllerden oluşan, alt kısmıyla üç boyutluluk kazanan bir duvar kağıdı. Püsküllerin yerden yüksekliği de kullanıcının zevkine bırakılmış. Eve misafir gelmeden önce püsküllü bölüme atılan bir düğüm ya da fiyonk ile ayrı bir anlam kazanan bir kağıt” dedi.
Alıntı hurriyet.com.tr
- İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş, “Biz şu anda biliyoruz ki, 2007 yılından itibaren eğer gerekli tedbirleri almazsak dışa bağımlılığımız açısından ciddi bir enerji açığımız olacak” dedi.
Yalçıntaş, İTO Meclisi'nin Ocak ayı toplantısında yaptığı konuşmada, Hac sırasında yaşanan faciaya değinerek, gerekli önlemlerin alınması gerektiğini kaydetti.
Hac ve kurban ibadetlerinin Allah'a yakınlaşmak amacıyla yapıldığını belirten Yalçıntaş, her ibadetin arkasında bir hikmet aramak gerektiğini anlattı. Özellikle kurban bayramlarında, ekonomiye ciddi bir katkı sağlandığını ifade eden Yalçıntaş, Hac ibadetinin de kurban ibadetiyle kesiştiğini, 3 milyona yakın Müslüman'ın bir araya geldiğini söyledi.
“Bunun arkasında yatan hikmeti görebilmemiz gerekir” diyen Yalçıntaş, bu ibadetlerin çağın gereklerine uygun olarak yeniden düzenlemesi gerektiğini anlattı.
Yalçıntaş, şöyle devam etti:
“Bunu, kuru bir ibadet anlayışından kurtarıp, arkasındaki hikmeti aramak lazım. Buna ticari bir boyut katmak gerekir. Bu insanlar arasındaki ticaret faaliyetlerini artırmak lazım. İTO olarak İslam Ülkeleri Ticaret Odaları Birliği'ne bu yönde bir çalışma yapılaması için çağrıda bulunduk.”
Türkiye'nin son dönemlerde 2 büyük sıkıntı yaşadığını dile getiren Yalçıntaş, bunlardan birinin kuş gribi, diğerinin ise enerji olduğunu söyledi. Kuş gribi konusunda herkesin üzerine görev düştüğünü belirten Yalçıntaş, bilinçlenmenin önemine değindi.
Tavukçuluk sektöründe 20 bin kişinin çalıştığını bildiren Yalçıntaş, yan sektörlerle birlikte bu rakamın 200 bine ulaştığını, kuş gribi konusunda gerekli önlemler alınmaması halinde, ekonomiye ciddi bir yara getirebileceğini belirtti.
-TÜRKİYE'NİN ENERJİ SORUNU-
Türkiye'nin enerji dar boğazından geçtiğini ifade eden Yalçıntaş, şöyle devam etti:
“Biz eğer özel sektör olarak dünyada söz sahibi olmak, içinde yaşadığımız sıkıntılardan kurtulmak istiyorsak, iş adamlarımızın en önemli girdisi olan enerjinin ucuz, temiz ve de güvenilir ve devamlı olması gerekir. Özellikle petrol ve doğalgazda dışa bağımlılığımız var. Bu bağımlılık bizler için, bizlerin sunduğu hizmetlerin devamlılığı, güvenilirliği ve ucuzluğu açısından ciddi bir tehdit.”
Türkiye'nin enerji ihtiyacını tek bir kaynaktan temin etmesinin ileride sıkıntı doğurabileceğini anlatan Yalçıntaş, “Bizler Türk işadamları olarak enerji ihtiyacımızı mutlaka ucuz, temiz ve güvenli şekilde temin edebilmeliyiz” dedi.
Türkiye'nin bu konuda elinde imkanlar olduğuna belirten Yalçıntaş, bunların başında hidroelektrik santrallerin geldiğini, bu konuda Türkiye'nin yatırım yapması gerektiğini anlattı.
Enerjide dışa bağımlılığın azaltılmasın gerektiğinin altını çizen Yalçıntaş, Türkiye'nin kendi enerjisini ucuz bir şekilde ürütmesinin önemine işaret etti.
Nükleer enerji konusuna da değinen Yalçıntaş, şunları kaydetti:
“Biz şu anda biliyoruz ki 2007 yılından itibaren, eğer gerekli tedbirleri almazsak dışa bağımlılığımız açısından ciddi bir enerji açığımız olacak. Nükleer enerji gelişmiş ülkelerde sanayi altyapısının ayrılmaz bir parçası. Dünyada 31 ülkede 440 tane nükleer santral bulunuyor. AB'de enerjinin yüzde 30'dan fazlasını nükleer enerji oluşturuyor. İTO bu yıl bu konuyu masaya yatıracak.”
-KIZILAY GENEL BAŞKANI KÜÇÜKALİ'NİN KONUŞMASI-
Toplantıya katılan Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali de, Türk Kızılayı'nın dünyanın herhangi bir bölgesinde meydana gelen felaketlerde Türk insanının merhamet elini oraya götürdüğünü, bunun da onurlu bir görev olduğunu söyledi.
Kızılay'ın son yıllarda dünyanın çeşitli bölgelerinde meydana gelen felaketlerde yaptığı yardımlardan bahseden Küçükali, Srilanka'da Budistlerin tapınağını da Kızılay'ın yaptığını, bu davranışın bütün dünyada konuşulduğunu anlattı.
Kızılay'ın hükümetten büyük destek gördüğünü ifade eden Küçükali, Cumhuriyet tarihinde Atatürk'ten sonra kendilerine en büyük bağışın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapıldığını söyledi.
Kızılay'ın eskisi gibi bir takım getirilerinin olmadığını kaydeden Küçükali, şunları söyledi:
“Kızılay, tamamen Türk insanın bağışlarıyla ayakta duruyor. Pakistan'la ilgili 3 milyon 17 bin kişi Türk Kızılayı'na para verdi. Bu çok büyük bir jest. Türk insanının yaptığı büyük fedakarlığı biz sırtımızda büyük bir ağırlık olarak hissediyoruz. Bu ağırlığın vebalinin ne kadar ağır olduğunu biliyoruz.”
Kızılay'ın, Kızılhaç Kızılay Federasyonu'nun 183 ülkesinin yarıştığı yarışmada 3. sırayı aldığını belirten Küçükali, “Biliniz ki Almanya'yı Fransa'yı geride bıraktık. Demek ki çalışınca oluyor. Ben inanıyorum ki Türk insanı birlik içinde olduğunda dünyada çok şeyler daha yapabilir” dedi.
Küçükali, kendisine yöneltilen bir soru üzerine, İstanbul'da olası bir felaket için hazırlık yaptıklarını söyledi.
Kızılay'ın 250 bin kişiyi barındıracak stokları olduğunu belirten Küçükali, bunun da dünyanın ikinci büyük gücü olduğunu söyledi.
Küçükali, Kızılay'ın 1999 yılında kötü bir rüya gördüğünü, artık o rüyadan uyandığını söyledi.
Küçükali ayrıca Kızılay'ın şeffaflığa önem verdiğini de belirterek, 6-7 ay içinde hesaplarını internet ortamına taşıyacağını bildirdi.
Alıntı hurriyet.com.tr