Bugün buraya...
Printable View
Bugün buraya...
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Ulucanlar Caddesi üzerinde yer alan bir işhanında sabaha karşı çıkan yangında 170 dükkanın büyük bölümünde hasar meydana geldi.
Emniyet ve itfaiye yetkililerinden alınan bilgiye göre, Ulucanlar Caddesi Güven İşhanı'nda sabaha karşı henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Alevler, bir banka şubesi ile plastik ve boya maddeleri bulunan 170 dükkanın yer aldığı işhanını kısa sürede kapladı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanı Faruk Kurutuz, saat 04.00'te ihbar geldiğini, ekiplerin 04.05'te yangına ilk müdahaleyi gerçekleştirdiklerini kaydetti. Kurutuz, ilk tespitlere göre, yangının işhanının zemininde başladığını belirterek, ”Dükkanların içerisinde plastik maddelerin bulunması nedeniyle, alevlerin kısa sürede işhanının tamamını sardığını" söyledi.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Söndürme çalışmalarına Merkez, Kurtuluş, Esat, Siteler ve Altınpark itfaiye ekiplerinden 80 kişinin 35 araçla katıldığını kaydeden Kurutuz, soğutma çalışmalarının öğle saatine kadar sürmesinin beklendiğini bildirdi.
Kurutuz, yangının çıkış nedeninin ise henüz belirlenemediğini, soğutma çalışmalarının tamamlanmasının ardından detaylı inceleme yapılacağını söyledi.
Yangın nedeniyle Ulucanlar Caddesi tek taraflı olarak trafiğe kapatılırken, işhanında dükkanı bulunan çok sayıda esnaf da olay yerine gelerek söndürme çalışmalarını izledi.
Yangın nedeniyle işhanındaki dükkanlarda büyük çapta maddi hasar meydana geldiği bildirildi.
Alıntı hurriyet.com.tr
CHP Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e, “Yargıtay'a başvurma yetkiniz olduğuna göre, Ağca tahliye edilmeden önce niçin başvuru yapmadınız?” diye sordu.
Özyürek, Çiçek'in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu önergesinde, bakanlıktaki hukukçuların, Ağca'nın tahliye kararında hesap hatası olma ihtimalini değerlendirip değerlendirmediklerini öğrenmek istedi.
Üsküdar 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, 16 Aralık 2005'te Ağca'nın 11 Ocak 2006'da şartlı tahliye kararı verdiğini anımsatan Özyürek, ”Yargıtay'a başvurma yetkiniz olduğuna göre, Ağca tahliye edilmeden önce niçin başvuru yapmadınız? Başvurunuz üzerine Yargıtay, Ağca'nın tahliyesinde hesap hatası yapıldığı sonucuna varırsa, görevinizi zamanında yapmamış bakan olarak istifa etmeyi düşünüyor musunuz?” sorularını yöneltti.
Alıntı hurriyet.com.tr
Ondokuzmayıs Üniversitesi'ndeki (OMÜ) ”kadrolaşma” iddialarını araştırmak amacıyla kurulan TBMM Araştırma Komisyonu, çalışmalarına Samsun'da devam ediyor.
Ondokuzmayıs Üniversitesi'nde “keyfi yönetim, kamu kaynaklarının amaç dışı kullanımı ve kadrolaşma” iddialarının araştırılması amacıyla kurulan komisyon, Vilayet binasında 3. gün çalışmalarına başladı.
Dün gerçekleştirilen toplantıda yaklaşık 10 saat süreyle Rektör Prof. Dr. Ferit Bernay'ı dinleyen komisyon, bugün de çok sayıda öğretim üyesi ile üniversite çalışanını dinleyecek.
Komisyon Başkanı AK Parti Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir, bugünkü çalışmalar kapsamında davetli 10 kişinin yanı sıra komisyona kendileri başvuran bazı kişileri dinlemeyi planladıklarını söyledi.
ALT KOMİSYON OMÜ'DE
Bu arada, komisyonun Vilayet binasındaki çalışmaları devam ederken, Araştırma Komisyonu'na bağlı olarak oluşturulan 3 kişilik alt komisyon OMÜ Kurupelit Yerleşkesi'nde incelemelerde bulunuyor.
AKP Kayseri Milletvekili Adem Baştürk'ün başkanlığında, CHP Sivas Milletvekili Nurettin Sözen ve CHP Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt'tan oluşan alt komisyon, ilk olarak Rektör Bernay'ı makamında ziyaret etti. Daha sonra Rektör Bernay ile üniversitenin çeşitli birimlerini gezen komisyon üyeleri, burada çalışmalar hakkında yetkililerce bilgilendirildi.
Çalışmalarını bugün tamamlayacak komisyonun görev süresi 25 Ocak'ta dolacak. Komisyon, Samsun'daki toplantının ardından raporunu hazırlama çalışmalarına başlayacak.
Alıntı hurriyet.com.tr
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Edremit Başsavcılığı Necmettin Erbakan’ı kayıp trilyon davasında aldığı ceza nedeniyle teslim olmaya çağırdı.
Edremit Cumhuriyet Savcılığı'nın, ”Kayıp trilyon” davasında “Özel belgede sahtecilik” suçundan aldığı 2 yıl 4 aylık hapis cezasının infazının 4. ertelenme süresi dolan Necmettin Erbakan'a, teslim olması yönünde postayla davetiye gönderdi.
İkametgah adresi olarak Altınoluk Beldesi'ndeki evini göstermesi nedeniyle, infaz dosyasının gönderildiği Edremit Cumhuriyet Savcılığı, 16 Ocak Pazartesi günü Necmettin Erbakan'a postayla davetiye gönderdi.
Prosedür gereği yapılan bu işleme göre, Erbakan'ın ya teslim olması ya da cezasının 5. kez ertelenmesi için talepte bulunması gerektiği öğrenildi.
Kapatılan kapatılan Refah Partisi’nin genel başkanı ve eski başbakanlardan Necmettin Erbakan'dan gelecek yanıta göre, savcılık, gerekli yasal işlemi başlatacak.
Necmettin Erbakan hakkında, “Kayıp trilyon” davasında aldığı hapis cezasının infazı, son olarak 14 Temmuz 2005'te ertelenmiş, süre 14 Ocak Cumartesi günü sona ermişti.
Alıntı hurriyet.com.tr
Hakkari'nin Şemdinli İlçesi'nde meydana gelen olaylarda tutuklanan uzman çavuş Tanju Çavuş'un, Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına başlandı.
Sabah 09.50 sıralarında geniş güvenlik önlemi altında Hakkari Adliyesi'ne getirilen Tanju Çavuş'un duruşması, saat 11.30 sıralarında başladı.
Mahkeme heyeti, duruşmayı 4 gazetecinin izlemesini kararlaştırdı.
“Meşru müdafaa sınırının aşılması suretiyle bir kişiyi öldürmek, silahla beş kişiyi yaralamak” suçlamasıyla yargılanacak olan Çavuş, 9 Kasım 2005 tarihinde, Umut Kitapevi'ne el bombası atılmasını ve bir kişinin yaşamını yitirmesini protesto eden kalabalığın üzerine açtığı ateş sonucunda Ali Yılmaz'ın ölümüne ve 5 kişinin yaralanmasına yol açtığı iddiasıyla tutuklanmıştı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Adana'da, inşaat şirketi sahibi kişi, otomobiline bineceği sırada tartıştığı 2 kişinin silahlı saldırısı sonucu başından vurularak ağır yaralandı.
Merkez Seyhan İlçesi Belediye Evleri Mahallesi Türkmenbaşı Bulvarı'nda, inşaat şirketi sahibi Rafet
Aslan Özkütük (44), evinden işe gitmek üzere otomobiline bineceği sırada, yanına gelen ve kimlikleri henüz belirlenemeyen 2 kişi ile tartışmaya başladı.
Tartışmanın kavgaya dönüşmesi üzerine, Özkütük'ü başından silahla vuran söz konusu iki kişi, olay yerinden kaçtı.
Silah sesi üzerine balkona çıktığında kocasını yerde yatarken gören ve sinir krizi geçiren Zeliş Özkütük, olay yerine gelen 112 Acil Servis görevlilerince iğne yapılarak sakinleştirilebildi.
Numune Hastanesi'nde tedavi altına alınan Özkütük'ün hayati tehlikesinin bulunduğu belirtildi.
Mersin'in Tarsus İlçesi'nde yaptığı konut inşaatlarının bitmesinin ardından yaklaşık 2 ay önce Adana'ya taşındığı belirtilen Özkütük'e yönelik saldırıyı gerçekleştiren kişilerin kullandığı tahmin edilen ve olay yerinde bulunan otomobilde polis ekiplerince inceleme yapıldı.
Yetkililer, otomobilin sahibi Fatih D'nin gözaltına alındığını, olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğünü bildirdiler.
Alıntı hurriyet.com.tr
TBMM'nin Dikmen girişinde, Meclis'te görevli bir kadın memurun otomobilinde, kurusıkı tabanca bulundu.
Meclis'in Dikmen Kapısı'nda yapılan rutin kontrollerde, Ü.D'nin otomobilinin torpidosunda, kurusıkı tabanca bulundu. Polisler tarafından tabancaya el konulurken, memur Ü.D, ifadesi alınmak üzere Kavaklıdere Karakolu'na götürüldü.
Ü.D'nin, ilk ifadesinde, “arabanın torpidosunda tabanca bulunduğundan haberi olmadığını; bir gün önce oğlunun, arkadaşını askere uğurladığını, tabancayı da oğlunun arkadaşlarının koymuş olabileceğini” söylediği öğrenildi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Kapıkule Gümrük Kapısı'na geçici görevle gelen ve düzenlenen operasyon çerçevesinde “örgüt kurmak suretiyle rüşvet ve irtikap” iddiasıyla ifadesi alınan bir gümrük muhafaza memuru tutuklandı.
Edirne Cumhuriyet Savcılığı, gizli kameralarla elde edilen görüntülerde Kapıkule Sınır Kapısı'na geçici görevle gelen Sefer D'nin kimliğini tespit etti. Cumhuriyet savcısı tarafından ifadesi alınan Sefer D, tutuklanma istemiyle Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi.
Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi'ne çıkarılan Sefer D, “örgüt kurmak suretiyle irtikap ve rüşvet” iddiasıyla tutuklanarak Edirne Kapalı Cezaevi'ne konuldu.
Kapıkule Gümrük Kapısı'nda “örgüt kurmak suretiyle irtikap ve rüşvet” iddiasıyla tutuklananların sayısı 59'a çıktı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Demokratik Toplum Partisi Eşbaşkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk, 56 belediye başkanı ile birlikte Abdullah Öcalan’a verilen hücre cezasıyla ilgili biraraya gelerek basın açıklaması yaptılar. DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Öcalan’dan ‘Sayın’ diye söz ederek, “Öcalan’ın rolü bugün herkes tarafından kabul gören bir realitedir” dedi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonunda biraraya gelen DTP Eşbaşkanları Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ile aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in de bulunduğu 56 DTP’li belediye başkanı, DTP’li belediye ve il genel meclis üyeleri Abdullah Öcalan’a verilen hücre cezasıyla ilgili basın açıklaması yaptılar.
Belediye başkanları, il genel ve belediye meclis üyeleri adına açıklama yapan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, büyük acılar yaşanmasına rağmen Kürt sorununda beklenen çözümün geliştirilemediğini ifade ederek, “Kalıcı bir barışın gerçekleşmesi, silahların tamamen susması için oldukça yoğun çaba harcadığımız mevcut durumda, sayın Öcalan üzerindeki tecritin ağırlaştırılmasının toplumsal saygıları çok daha derinleştirdiği görülmektedir” dedi.
Türk, terör örgütü PKK’dan ‘Silahlı güçler’ diye söz ederek bu güçlerin ülke dışına çıkarılmasında 1999 yılında Türkiye’nin AB’ye aday ülke statüsüne alınmasında ve Kürt sorununun demokratik çözümünde Öcalan’ın rolünün herkes tarafından kabul gören bir realite olduğunu ileri sürdü. Türk şunları söyledi:
“Yine demokratik Cumhuriyet felsefesinin toplumsal barışa ve demokratik birliğe vurgu yapan özünün toplumca benimsenip kabullendirilmesindeki rolünü hep birlikte gördük ve yaşadık. Üzülerek ifade etmek gerekir ki, 1999 sonrası gelişen fiili çatışmasızlık durumu yeterince değerlendirilememiş, Kürt sorununda kalıcı barışın sağlanması için kapsamlı projeler üretilmemiştir. Hal bu iken, gerginliğin tırmandırılması çatışma riskini artırmakta ve gençlerimizin yaşamlarını yitirme ihtimalini güçlendirmektedir. Bunlar kaygı vericidir. Açıktır ki, tecritin ağırlaşması toplumda büyük endişeye yol açmaktadır. Son olarak verilen hücre cezasını bulunduğu yer dikkate alındığında hukuk ve insaf ölçüleriyle bağdaştırmak olanaklı değildir. Zaten tek kişilik hücrede kalan Abdullah öcalan’a bu cezanın nasıl verilebildiği anlaşılmamaktadır.”
DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Türkiye’nin hassas bir dönemden geçtiğini bu süreçte her türlü tahrik, provokasyon ve gerilimden uzak bir siyaset tarzını geliştirmenin herkesin ortak hedefi olması gerektiğini ifade etti. Türk, devleti şiddeti besleyen ve gerilim yaratan bir tutum sergilemekle suçlayarak, “Başbakan sayın Erdoğan’ın Kürt sorununa ilişkin içi henüz doldurulamayan açılımlarından sonra İmralı’ya uygulanan politikalar bizleri kaygılandırmaktadır” dedi.
Bir soru üzerine, teröristler tarafından kaçırılan polis memuru Hakan Açıl’ın serbest bırakılması için İHD ve Mazlum-Der tarafından oluşturulan heyeti de desteklediklerini belirten Türk, “Biz her türlü yaşam hakkına saygılıyız. Bu girişimi destekliyoruz” dedi.
APO'LU SLOGANLAR ATILDI
Açıklamanın ardından 56 belediye başkanı salonda basına kapalı toplantı yaptı. Aralarında belediye başkanı, belediye ve il genel meclis üyelerinin de bulunduğu kalabalık, salondan çıkarken ‘Biji Serok Apo, Öcalan siyasi irademizdir’ sloganları attı.
Alıntı hurriyet.com
Eskişehir'e mal olan Gençler Gazoz'un sahibi Sabri Gençler (66), yaklaşık 10 yıl önce iflas ettikten sonra girdiği içecek dağıtım işinde de başarılı olamayıp 400 bin YTL borçlanınca, 3 katlı evini teslim almaya gelen icra memuru ve avukatın yanında tabancasıyla intihar etti.
Yaklaşık 40 yıl önce Tunalı Mahallesi'nde kurduğu gazoz imalathanesini zamanla büyütüp entegre tesis haline getiren Sabri Gençler, yaklaşık 10 yıl önce iflas etti.
Eskişehir ve çevre illere sattığı gazozun üretim ve pazarlama işine son verip merkezi İzmir'de olan bir firmanın Eskişehir'deki içecek dağıtım işini üstlenen Sabri Gençler, bu alanda da başarılı olamayınca yaklaşık 3 yıl önce bu işe de son verdi.
İzmir'deki firmanın, alacağı olan yaklaşık 400 bin YTL'yi tahsil etmek için mahkemeye verdiği bildirilen Sabri Gençler, 3 yıl sonunda Tunalı Mahallesi'ndeki 3 katlı evini icra yoluyla vermek zorunda kaldı.
Alacaklı firmanın İzmir'deki avukatının telefonla arayıp icra yoluyla 3 katlı evini teslim almaya geleceği yönünde bilgi verdiği Sabri Gençler, öğlen saatlerinde evin anahtarını teslim etmek için oturduğu Vişnelik Mahallesi'nden söz konusu adrese geldi.
Aynı mahallede oturan yakınlarının da bulunduğu sırada avukat ve icra memuruna zorluk çıkarmadan evin anahtarını teslim eden Sabri Gençler, taksiye binen icra memuru ve avukatın yanından yaklaşık 10 metre uzaklaştıktan sonra üzerindeki ruhsatlı tabancasını başına dayayarak ateş etti.
Ağır yaralanan Sabri Gençler, olay yerinde bulunan ablası ve yakınlarının çağırdığı 112 Acil servis sağlık ekibinin ilk müdahalesi sonucu Eskişehir Osmangazi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı.
Uzun süre Eskişehir Ticaret Odası (ETO) Meclis Üyeliği de yaptığı öğrenilen Sabri Gençler, müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Sabri Gençler'in üzerinden, içinde mektup bulunan kapalı bir zarf çıktığı bildirildi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, hükümetin, kuş gribine karşı alınan tedbirlerde başarısız olduğunu öne sürerek, “Virüs, tavuklarda mı siyasal zihniyetin kendisinde mi? Bizi hasta eden ne? Hükümet, kuş gribine karşı değil ama tavuklara karşı zafer kazandı” dedi.
Mumcu, partisinin grup toplantısında, kuş gribiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Dünya Sağlık Örgütü'nün uyarılarına rağmen, hükümetin gerekli tedbirleri yerel yönetimler aracılığıyla hayata geçiremediğini ileri süren Mumcu, kamuoyunun da yeterince bilgilendirilmediğini savundu. Mumcu, kuş gribi nedeniyle Doğubeyazıt'ta 3 çocuğunu kaybeden Zeki Koçyiğit'in beyanlarını okuyarak, bu olayın zihinlerden hiç çıkmaması gerektiğini söyledi.
“VİRÜS TAVUKLARDA MI GERÇEKTEN”
Bu kişileri, kuş gribi ve cehaletin değil; yokluk, yoksulluk ve sefaletin öldürdüğünü savunan Mumcu, “Bu çocukların canına kasteden şey kuş gribi virüsü değil. Bu ana-babayı kuzularından ayıran şey yokluk ve yoksulluktur. Bu yoksulluk manzarası karşısında hükümetin yaptığına bakın. Başbakan 'tavuk yiyin' derse, zaten karnını doyurmaktan aciz adam, hasta tavuklarını çocuklarına yedirmekte elbette beis görmez. Bu çocukların ölüm nedeni ne? Virüs nerede? Virüs, tavuklarda mı gerçekten yoksa siyasal zihniyetin kendisinde mi? Bizi hasta eden ne?” diye konuştu.
Hükümetin itlaf edilen kanatlı hayvanların parasının ödeneceğini açıkladığını, bundan başka da bir şey yapmadığını öne süren Erkan Mumcu, “Kuş gribine karşı değil ama tavuklara karşı zafer kazandınız. Tebrik ediyorum” dedi.
“TAZİYE İÇİN AYAĞA GETİRİLMEZ”
ANAVATAN Genel Başkanı Mumcu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kuş gribinden 3 çocuğu ölen Zeki Koçyiğit'e yapılan yardımın şeklini de eleştirdi. “Taziyeye gidilir, kimse taziye için ayağa getirilmez” diyen Mumcu, kameralar önünde yardım yapılmasının da “çok acı, trajik ve utanç verici olduğunu” ileri sürdü. Mumcu, Türkiye'de son dönemde insanların mağduriyetleri sömürülerek siyaset yapıldığını savunarak, “Bu hükümet, neyin gizli, neyi açık yapılması gerektiğini bilmiyor. Gizli yapılması gerekeni açık yapıyor, açık yapılması gerekeni de gizli yapıyor” diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın, “Ofer ailesinin kaç kişi olduğunu biliyor musunuz?” diye sorduğunu anımsatan Mumcu, şöyle konuştu:
“Oferle görüşmesini gizleyen, yalan söyleyen Başbakan'a soracağım: Koçyiğit ailesinin kaç kişi olduğunu biliyor muydunuz? Onların hak ve hukukunu pazarladığınız gizli görüşmelerinizde, bu insanların mağduriyetlerinden, acılarından, yoksulluklarından, bu insanların aç kalmamak için hasta tavuklarını canları pahasına yemek durumunda kalacaklarından haberdar mıydınız? Bütün Türkiye'nin merhamet duyguları Koçyiğit Ailesi'nin üzerinde yoğunlaşmışken, onlarla fotoğraf çektirerek yaptığınız iş utanç vericidir. Bu, bir insanın acısını, bir insanlık dramını, bir halkla ilişkiler projesine, bir siyasi propagandaya dönüştürmekten başka bir şey değildir. Ayıptır, günahtır.”
“SİZ AKLANDINIZ MI?”
Futbol Federasyonu seçimlerine de değinen Erkan Mumcu, iktidarın, bir adayın “aklanmadan aday olmamasını” istediğini söyledi. “Zorla kaşınıyorsunuz, siz aklandınız mı? Sayın Başbakan'ın aklanmaya cesareti var mı?” diyen Mumcu, “Gelin dokunulmazlıkları kaldıralım. Açık kabul oyu vereceğimize namus, şeref sözü veriyoruz” şeklinde konuştu.
“DİNOZORLAR YOK OLDU, ARILAR YAŞIYOR”
ANAVATAN Genel Başkanı Mumcu, partisine yönelik “yavru muhalefet” değerlendirmelerine de tepki göstererek, “Siz de 355, bende 22... Haydi buyur...Dinozorlar da çok büyüktü ama tarih, akıldan ve beyinden yoksun büyüklüklerin yok olduğunu bize göstermiştir. Serçeler yaşıyor. Arılar yaşıyor, bal üretmeye, şifa olmaya devam ediyor. Siz de kibrinizle batacaksınız” dedi.
Mumcu, iktidarın meslek ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik uygulamalarına karşı herkesin sesini yükseltmesi gerektiğini ifade ederek, “Susmayın, sustukça sıra size gelecek” uyarısında bulundu.
Grup toplantısının sonunda, DYP gençlik kollarından olduğu belirtilen bir grup, Anavatan Partisi'ne katıldı. Mumcu, DYP Gençlik Kolları Genel Başkan Yardımcısı olduğu belirtilen Menderes Mutlu Özgen'e ANAVATAN rozeti taktı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Edremit Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, ”Kayıp trilyon” davasında aldığı 2 yıl 4 aylık hapis cezasının infazının 4. ertelenme süresi dolan Necmettin Erbakan'a, teslim olması yönünde postayla davetiye göndermesinin ardından, Erbakan'ın avukatlarının, 10 gün içinde müvekkillerinin sürekli rahatsızlığını gerekçe göstererek cezanın 6 ay ertelenmesini isteyecekleri bildirildi.
Erbakan'ın avukatlarından, Balıkesir Barosu'na kayıtlı Bayram Ali Ayyıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Edremit Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Erbakan'ın adres olarak gösterdiği Altınoluk Beldesi'ndeki evine postayla gönderdiği davetiyenin, hukuki süreçte yapılması gereken işlemlerden biri olduğunu belirtti.
“Savcılığın gönderdiği davetiye henüz elimize ulaşmadı, ama bilgimiz var” diyen Ayyıldız, şunları söyledi:
“Bu yazıyı bekliyorduk, bu, bilinen bir süreçti. Davetiye elimize ulaştığında durum değerlendirmesi yaptıktan sonra sayın Erbakan'ın sürekli rahatsızlığı nedeniyle, 10 gün içinde 6 aylık erteleme isteyeceğiz. Bu talebimizi, doktor raporuyla birlikte savcılığa yazılı olarak bildireceğiz.”
Ayyıldız, talebi inceleyen savcılığın Erbakan'ı adli doktora sevk edeceğini, “hakem hastane”de yapılacak muayene sonucunda da ”sürekli rahatsızlığın yeniden belgelenmesiyle”, cezayı 6 ay erteleyebileceğini kaydetti.
Müvekkilleriyle ilgili erteleme talebinin kanuna göre son kez yapılacağına, bu sürenin bitiminde cezanın infazının gerektiğine dikkati çeken Ayyıldız, “Neticede başvurumuz sonucu ceza ortadan kalkmıyor, erteleniyor. Savcılığın, müvekkilimizin sağlık sorunu olduğunu dikkate alarak cezayı erteleyeceğini düşünüyoruz. Bu süreçte, sayın Erbakan'ın konutta infaz hükmünden yararlanması amacıyla girişimlerimiz olacak” diye konuştu.
Alıntı hurriyet.com.tr
TBMM Başkanı Bülent Arınç, Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu'yu ziyaret ederek, İçtüzük değişikliği taslağını iletti.
Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu'nun TBMM'deki makam odasında gerçekleşen görüşmede konuşan Arınç, TBMM Genel Sekreterliği ile Kanunlar ve Kararlar Daire Başkanlığı'nın, bir yıldır içtüzüğün uygulanmasında ortaya çıkan sorunlar, bazı boşluklar, Meclis çalışmalarının daha süratli, daha verimli, daha kaliteli olabilmesi, AB standartlarında bir meclis çalışmasının nasıl olacağını araştırdığını söyledi.
İçtüzüğün 1973 yılında yapıldığını anlatan Arınç, “Bazı maddeleri zaman içinde değiştirilmiştir. 186 madde olan İçtüzük'te bazı maddeler tekrarlara yol açmakta, bazı maddeler ise Meclis'in kilitlenmesine yol açmaktadır” dedi.
Arınç, bu konudaki çalışmalarında Meclis'in halktan aldığı yetkisini en şekilde kullanmasını, verimli, etkili ve kaliteli bir çalışma yapmasını amaçladıklarını belirtti.
PAKİSTAN
TBMM Başkanı Arınç, ANAVATAN lideri Mumcu'nun bayram tatilinin bir kısmını Pakistan'da depremden zarar gören insanların yanında geçirdiğini hatırlatarak, “Bu beni hem duygulandırdı hem sevindirdi. Pakistan gibi Türkiye'ye dost olma noktasında örnek gösterilebilecek başka bir ülkenin zor bulunduğu bir dünyada, onlara dostluğumuzu göstermek bakımından, en azından bayramı o kardeşlerimizin arasında geçirdiği için Sayın Mumcu'ya teşekkür ediyorum” dedi.
İçtüzük'te, grubu bulunan partilerin güçleri nispetinde komisyonlarda ve Başkanlık Divanı'nda temsil edileceklerine ilişkin bir hüküm bulunduğunu hatırlatan Arınç, “Buna rağmen 4 defa yazı yazmamıza rağmen bir partimiz, bazı komisyonlardan üyelerini çekmediği için ANAVATAN milletvekilleri o komisyonda temsil edilemiyor. Başkanlık olarak da bu konuda bir yetkimiz yok” diye konuştu.
Bülent Arınç, hazırladıkları yeni İçtüzüğe göre, 7 günde üyesini çekmeyen partinin komisyondaki üyesinin Meclis Başkanlığı tarafından düşürülmesinin öngörüldüğünü söyledi. Arınç, taslağın, Başkanvekilliği konusundaki tartışmalara da son verdiğini ve grubu bulunan partilerin sayısına göre en az bir başkanvekilliği almasının düzenlendiğini bildirdi.
UZLAŞMA
ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu da Pakistan'da bir partinin genel başkanı olarak değil, milletin bir ferdi, bir temsilcisi olarak bulunduğunu söyledi. Arınç, Pakistan'da yardım çalışmalarına katılan Kızılay görevlilerine teşekkür etti. Mumcu, TBMM'de daha önceki yıllarda bir uzlaşma komisyonu bulunduğunu hatırlatarak, 5-6 partinin Meclis'te bulunduğu dönemlerde bile bu komisyonunun temel konularda uzlaşma sağladığını anlattı.
Bugünkü parlamento yapısının bu uzlaşmayı sağlamak için daha elverişli matematiksel imkan sunduğunu ifade eden Mumcu, şunları söyledi: “Partilerden herhangi ikisinin mutabakat kurması halinde anayasa değiştirebilecek çoğunluk var ortada. Bu imkanın mutlaka kullanılması gerekir.
Partilerin birbirleriyle yarışması demokrasinin gereğidir. Partilerin birbirlerinin önünde olmak istemesi demokrasinin gereğidir ve doğaldır. Bu yarışmayı işbirliğine dönüştürmede Meclis Başkanlığı'na büyük görevler düştüğü kanısındayım. Belki uzlaşma komisyonunu yeniden icra ederek ya da böyle bir komisyona ihtiyaç duyulmayacak bir biçimde Başkanlığınızın doğrudan girişimleriyle bu parlamentonun verimliliğini artıracak çalışmalarda bulunmanızı diliyoruz. Bunun bir örnek olmasını diliyoruz.
Özellikle yükseköğretim alanında çözüm bekleyen sorunların, kapsamlı bir anayasa değişikliğine ve kapsamlı bir reforma ihtiyaç duyduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Türkiye'nin öğrenci olan ya da olmayan bütün fertlerinin bu konuyla birebir alakadar olduğunu ifade etmek istiyorum. Türkiye, üniversitesinden çok şey beklemek durumundadır. Bu konuda eğer Meclis Başkanı sıfatınızla bir öncü girişiminde bulunursanız sizi desteklemeye hazırız. Bu girişiminizin devam etmesini diliyoruz. İşbirliğinin bereketli çözümler getirmesini diliyoruz. İnşallah girişiminiz bizi bu berekete götürür.”
HACİZLİ MEMURLAR
TBMM Başkanı Bülent Arınç, bir gazetecinin “kredi kartı borcu bulunan geçici personelin kurumlarına geri gönderileceği yolundaki haberler var. Bunlar doğru mu?” sorusunu cevaplarken, şunları söyledi:
“Bu haber doğru değil. Meclis'te 500'den fazla geçici işçi çalışmaktadır. Biz her yıl sonu itibarıyla icra kesintisi yapılan personeli özlük işlerinden incelemek amacıyla alıyoruz. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre, bir insanın geliriyle münasip olmayan borca girmesi, geliriyle uyumlu olmayan harcama yapması personel açısından takip edilecek bir konudur. Burası başı boş bir yer değil. Bu borçlanmanın sebebi, miktarı nedir? Bütün bunlar personel hakkında zaman zaman inceleme konusu yapılabilir.
Fakat şimdi adet oldu; bir insan borçluysa bütün suçu kredi kartlarına bağlamaktadır. Ben dosyayı biliyorum. sayısı 400-500 değil. İcra kesintisi yapılan 62 personelimiz vardır. 400-500 hayali rakamdır. Bu da 5 bin personeli olan bir meclis için yüzde bir nispetindedir. Dolayısıyla böyle bir sıkıntı yok. 'Ben borçluyum kredi kartları beni bu hale getirdi' bahanesine kimse kapılmamalıdır.
Ayda 800-900 milyon alan bir işçi, 60 milyar liralık borç yapıyorsa, kredi kartlarıyla izah edilecek şeyler değildir. Sebebini çok da merak etmiyoruz. Ama niçin böyle bir borçlanma oldu? Hele hele çalıştığı arkadaşlarını kefil yaparak böyle bir borç yumağına nasıl girdi? Bir Meclis Başkanı olarak bırakın beni, başındaki müdürün bunu herhalde sorması gerekir. Kendilerine bir yazı gönderilmiş, bir süre verilmiş değildir. İnceleme yapılmaktadır.”
Alıntı hurriyet.com.tr
Kuzey Kore bandıralı “Denizatı” adlı yük gemisi, Çanakkale Boğazı'nda karaya oturdu.
Tunus'tan Ukrayna'ya boş olarak giden 117 metre uzunluğunda, 3 bin 762 grostonluk gemi, Çanakkale Boğazı'ndan geçiş yaparken, rotasından çıkarak Çimenlik Kalesi önlerindeki sığ bölgede karaya oturdu.
Gemi kaptanının durumu telsizle Gemi Trafik Hizmetleri'ne (VTS) bildirmesinin ardından, diğer transit geçiş yapan gemilerin güvenliği açısından “Söndüren 4” adlı römorkör bölgeye sevk edildi.
Yetkililer, kaptanın henüz yardım talebinde bulunmadığını, kendi imkanlarıyla gemiyi yüzdürmeye çalıştığını kaydettiler.
Alıntı hurriyet.com.tr
Bazı filmlerin DVD'lerini hak sahiplerinden izin almadan çoğalttığı iddiasıyla yargılanan Yalçın Uçar, 5 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı.
İstanbul 3. Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuksuz sanık Yalçın Uçar katılmadı.
Kararını açıklayan mahkeme hakimi Uğur Çolak, Yalçın Uçar'ın bazı filmleri, hak sahibi film yapımcıları ve Bağlantılı Hak Sahibi Fonogram Yapımcıları Birliği'nden (MÜ-YAP) izinsiz çoğalttığı ve yaydığını belirterek, Uçar'ı bu nedenle 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'nın 80. maddesi uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırdı.
Hakim Çolak, Uçar'ı bandrol alınması gereken, eser ve yapımların kaydedildiği VCD ve DVD gibi taşıyıcı materyalleri bandrol almaksızın çoğaltıp yayarak bağlantılı hak sahiplerinin haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle de aynı yasanın 81. maddesi uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasına mahkum etti.
Suçta kullanılan makineler, ele geçirilen bazı filmlere ait 4 bin 700 adet DVD ve bu filmler ile bir play station oyununa ait baskı kalıplarının müsaderesine karar veren hakim Çolak, sanığa ait işyerinden kaçırıldığı anlaşılan makine ve parçalarının sanığın kardeşi Mehtap Uçar'ın işyerinde bulunduğunun anlaşıldığını belirtti.
Hakim Çolak, Mehtap Uçar hakkında, “suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmek” suçundan ve işyerinde bandrolsüz çoğaltma yapmış olabileceği yönünden suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi.
Alıntı hurriyet.com.tr