Bugünde buraya...
Printable View
Bugünde buraya...
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
BASK Genel Başkanı Resul Akay, vergi iade oranının indirilmesi ve vergi iadesine esas matrahın 2005 yılı aralık ayı maaşı olarak belirlenmesi nedeniyle hükümetin emekli, dul ve yetimleri yanılttığını savunarak, "Hükümet emeklinin yaklaşık 1 milyar YTL’sini gasp etmiştir" dedi.
Bağımsız Kamu Görevlileri Sendikası Konfederasyonu (BASK) Genel Başkanı Resul Akay, maaş, ücret ve aylıklara yapılan zamların, 3 yıllık ekonomik büyümenin çok gerisinde kaldığını belirterek, "Üç yılın sonunda memurun, işçinin, emeklinin, dul yetimin cebine para koymak bir yana, cebindeki parayı da tırtıklamaya çalıştığı görülmektedir" diye konuştu.
"EMEKLİLER ALDATILIYOR"
Akay, Hükümet’in 2006 yılında emeklilerin vergi iadesi uygulamasının kaldırılmasına yönelik bir tasarıyı TBMM’ye sevk ettiğini ve bu tasarıyla emeklilere yıl içinde yüzde 5 olarak ödenen vergi iadelerinin önce yüzde 4’e indirildiğini ardından da vergi iadesine esas olacak matrahın, 2005 yılı aralık ayı maaşı olarak tespit edildiğini anımsattı. Akay, "Böylece emekliye ikinci bir kazık atılmıştır. Bu uygulamanın adı emekli, dul ve yetimleri aldatmaktır" dedi.
Akay, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın "Ulusa Sesleniş" konuşmasında, "1 Ocak 2006 itibariyle emeklilerin aldıkları aylıklarına yüzde 4 oranında ek ödeme yapılacağı ve bu suretle vergi iadesi kaybının karşılanacağı" yönündeki açıklamalarını anımsatarak, "Oysaki hazırlanan tasarıda ’Bir önceki yıl almakta oldukları aylıklarının yüzde 4’ü ödenir’ denilmektedir" diye konuştu. Akay, "Emekli kime inanacağını şaşırmış durumdadır" dedi.
EMEKLİLERİN KAYIPLARI
Akay’ın verdiği bilgiye göre, vergi iadesindeki söz konusu düzenleme dolayısıyla en düşük SSK emeklisi yıllık 66.24 YTL, en düşük Bağ-Kur emeklisi 48.93 YTL ve en düşük dereceli memur emeklisi ise 82.33 YTL kayba uğrayacak. Buna göre, birinci derecenin 4’üncü kademesinden emekli bir öğretmenin yıllık kaybı 114.86 YTL, aynı derece ve kademedeki bir mühendis veya doktorun kaybı da 144.83 YTL olacak. Emekli bir genel müdür veya valinin kaybı da 323.13 YTL olarak hesaplandı.
BASK Genel Başkanı Akay, 7 milyon 200 bini bulan memur, işçi ve Bağ-Kur emeklisi dikkate alındığında, ortalama kaybın 120 YTL civarında, toplamda ise 864 milyon YTL düzeyinde olacağını kaydetti. Akay, "Ne hazindir ki emekli dul ve yetimlerimiz kalem oyunlarıyla tekrar tekrar aldatılmıştır. Vergi iadesi oyunundan tek karlı çıkan ise her zaman olduğu gibi yine Maliye olmuştur" dedi. Akay, şöyle devam etti:
BAYRAM ŞEKERİ DEĞİL KAHRAMANMARAŞ BİBERİ
"Sayın Başbakanın Kurban Bayramı öncesi; emekli, dul ve yetimlere müjde olarak sunduğu tepsiden bayram şekeri değil, Kahramanmaraş biberi çıkmıştır. Emekli ummadığı acı bir sürprizle karşılaşmıştır. Yapılan bu işlemle; topladığı fatura ve fişler sayesinde kayıt dışı ekonominin kayıt altına alınmasında son derece önemli bir misyon üstlenmiş olan emekliler adeta cezalandırılmıştır. Böylece kayıt dışı ekonominin önündeki önemli bir engel bertaraf edilmiştir. Hükümet bu yanlıştan dönmesini bekliyoruz. Emekli, dul ve yetimlerimizin umutlarıyla oynamaktan vazgeçmesini temenni ediyoruz. Aksi taktirde emekli, dul ve yetimler, Hükümete hazırladıkları acı sürprizi seçim sandığında sunmak için sabırsızlanacaklardır."
Alıntı hurriyet.com.tr
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Şişe Cam, Paşabahçe ürünlerinin Çin firmaları tarafından taklit edilip, Bangladeş'e ihraç edildiği yönünde resmi makamlar nezdinde girişimlerde bulundu. Türk şirketinin, söz konusu bilgiyi Bangladeş'deki müşterilerinden aldıkları öğrenildi.
Bundan bir ay önce Kale Kilit ve Kalıp A.Ş. de benzer şikayetlerle resmi makamlara başvurmuş, ürünlerinin Çin'de taklit edilip Rusya ve Türk Cumhuriyetleri'ne satıldığını açıklamıştı. Kale Kilit ve Kalıp A.Ş.'nin şikayeti ile ilgili süreçte epey yol kat edildiğini belirten Türk yetkililer, Çin makamlarının bu tür olayların önlenmesi için gereken duyarlılığı ve kolaylığı göstereceklerini ilettiklerini kaydettiler.
Çin'de benzer sorunların kanıtlanması durumunda mahkemeye başvurulabiliyor. Kısa süre önce, Fransız içki üreticisi Hennessy ürünlerini taklit ettiği gerekçesiyle Golden Huanya Gıda Şirketi hakkında Şanghay Mahkemesi'nde açtığı davada 300 bin yuan (37 bin ABD Doları) tazminat kazandı. Çinli şirket, Fransız şirketin adına benzeyen Hanlissy ve Henglishi adlarıyla iç piyasaya ürünler sürmüştü.
TÜRKİYE-ÇİN TİCARET AÇIĞI 5 MİLYAR DOLARA DAYANDI
Bu arada 2005 yılının Ocak ve Ekim ayları arasındaki dönemde Türkiye ve Çin arasındaki ikili ticaret 5 milyar 971 milyon doları buldu. Türkiye'nin Çin'de yaptığı ithalat 5.5 milyar doları bulurken, bu ülkeye yaptı ihracat 471 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Böylece iki ülke arasındaki ticaret açığı Türkiye aleyhine 5 milyar dolara çıkarken, rekor düzeye ulaştı. Bu açığın yıl sonunda 5 milyar doları geçmesi bekleniyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İç pazara yaptığı satışlar azalan otomobil fabrikaları geçen yıl ihracatlarını yüzde 4.8 oranında artırırken, 144 binden fazla otomobil ihraç eden Toyota, ihracatın lideri oldu.
Otomotiv Sanayii Derneği’nin (OSD) verilerine göre Türkiye’den ihraç edilen otomobillerin sayısı geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 4.8 artarak 319 bin 825’e yükseldi. En fazla otomobil ihracatını ise 144 bin 58’le Toyota yaptı. İhraç ettiği otomobil sayısını bir önceki yıla göre yüzde 21.4 oranında artıran Toyota, Oyak Renault’u geride bırakarak geçen yıl sektörde ihracat lideri oldu. Oyak Renault’un ihraç ettiği otomobillerin sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 5.9 azalarak 123 bin 162’ye geriledi. 2004 yılında Oyak Renault 130 bin 903, Toyota ise 118 bin 629 otomobil ihraç etmişti. TOFAŞ ise geçen yıl yüzde 3.4 oranında artırarak 41 bin 165’e çıkardığı otomobil ihracatıyla üçüncülük konumunu sürdürdü. 2005 yılında Honda Türkiye’nin ihracatı yüzde 49.7 azalarak 2 bin 992’ye Hyundai’nin ihracatı ise yüzde 14.1 azalarak 8 bin 448’e geriledi.
İÇ PİYASAYA SATIŞLAR
İç piyasaya yapılan otomobil satışında ise Oyak Renault 57 bin 56 otomobille liderliğini korudu. TOFAŞ 31 bin 558, Hyundai Assan 22 bin 745 otomobil sattı. Toyota’nın iç peyasaya yaptığı satışlar 15 bin 170’de kalırken, Honda Türkiye’nin satışları ise 9 bin 56 olarak gerçekleşti.
Geçen yıl Toyota’nın toplam satışlarının yüzde 90’ını ihracat oluşturdu. Bu oran Oyak Renault’ta yüzde 68.3, TOFAŞ’ta yüzde 56.6, Hyundai Assan’da yüzde 27.1, Honda Türkiye’de ise yüzde 24.8 olarak hesaplandı.
Otomobil üretiminde ise geçen yıl ilk sırayı yine 179 bin 669’la Oyak Renault alırken, Toyota 158 bin 655 otomobille ikinci olmuştu. Tofaş 72 bin 790, Hundai 31 bin 402, Honda ise 11 bin 236 otomobil üretmişti.
İTHAL OTOMOBİLLER
2005 yılında Türkiye’ye ithal edilen otomobillerin sayısı ise 311 bin 659’dan 301 bin 889’a geriledi.
İthal otomobil satışlarında ilk sırayı 46 bin 213 otomobille Ford aldı. Opel ise 37 bin 320 otomobille ikinci sıraya geriledi. 2004 yılında Türkiye’de 51 bin 731’le en fazla ithal otomobili Opel satmış, Ford ise 45 bin 233 otomobille ikinci olmuştu.
Geçen yıl Türkiye’de yapılan ithal otomobil satışlarının 31 bin 508’ini Volkswagen, 22 bin 313’ünü Peugeot, 21 bin 700’ünü Hyundai, 19 bin 142’sini Renault, 12 bin 759’unu Toyota, 11 bin 484’ünü KIA, 9 bin 926 Citroen, 8 bin 650’sini Chevrolet marka otomobiller oluşturdu. 2005 yılında Türkiye’de 5 bin 266 BMW, 3 bin 400 Mkercedes,113 Jaguar, 4 bin 689 Audi marka otomobil satışı yapıldı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Garanti Bankası'nın, D(+) olan Mali Güçlülük kredi notuna ilişkin görünümünü, “durağan”dan, “pozitife” çevirdi.
Moody's'den yapılan açıklamada, görünümün “pozitife” çevrilmesinin, bankanın, 2005 yılındaki ekonomik sermaye düzeyindeki iyileşme ile bu yıla ilişkin beklentileri yansıttığı kaydedildi.
Türkiye'nin makro ekonomik durumundaki düzelmenin de bankanın kredi notu kalitesi üzerinde etkili olduğu vurgulandı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Gazprom, Rusya'daki dondurucu soğuklar nedeniyle bu sabahtan itibaren Macaristan'a yüzde 25 daha az doğalgaz vermeye başladı.
Macaristan doğalgaz dağıtıcısı Mol A.Ş Genel Müdürü György Mosonyi, ülke çapında dev doğalgaz kullanıcısı fabrikaların gazlarını kestiklerini, bu fabrikaların geçici olarak mazot ve yahut kömür kullanacaklarını açıkladı.
Doğalgaz sıkıntısının ne kadar süreceği ise bilinmiyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) verilerine göre, 27 Ekim 2003'de ilk sözleşmelerin yapılmasıyla hayata geçen bireysel emeklilik sisteminde, 2 Ocak 2006 itibariyle sözleşme sayısı 715 bin 766 ve katılımcı sayısı 675 bin 864 kişiye ulaştı. Yatırıma yönlenen fon büyüklüğü de, 1 milyar 96 milyon 257 bin 586 YTL olarak gerçekleşti.
31 Aralık 2004 itibariyle katılımcı sayısı 314 bin 257 kişi ve fon büyüklüğü 276 milyon 287 bin 104 YTL olmuştu. 2004 sonuna göre bireysel emeklilik sisteminin 2 Ocak 2006 itibariyle durumu karşılaştırıldığında, katılımcı sayısında yüzde 115 ve fon büyüklüğünde yüzde 296.8 artış yaşandığı dikkat çekiyor.
-YTL SÖZLEŞMELER REVAÇTA-
Çalışma hayatında olanların sisteme katılımı daha fazlayken, gençlerin ve 56 yaş üstünün ilgisi zayıf kalıyor.
Fona yönlendirilmiş sözleşmelerin katılımcı yaş dağılımında yüzde 41 payla 25-34 yaş grubu birinci ve yüzde 33.4 payla 35-44 yaş gurubu ikinci sırada yer alıyor. 25 yaş altının katılımı ise yüzde 8.2 ve 56 yaş üzerinki yüzde 1.9'da kaldı.
Sözleşmelerin yüzde 75.2'si bireysel, yüzde 24.8'i grup olarak yapıldı.
Yüzde 81.5'inin YTL cinsinden yapıldığı dikkat çeken
sözleşmelerin, yüzde 15.5'i dolar ve yüzde 3'ü avro cinsinden oldu.
11 firmanın faaliyet gösterdiği bireysel emeklilik sisteminde AK Emeklilik, yatırıma yönlenen fon büyüklüğü açısından birinci sırada geldi.
2 Ocak 2006 itibariyle AK Emeklilik 188.6 milyon YTL fon büyüklüğüne ulaştı. Fon büyüklüğünde Yapı Kredi Emeklilik ikinci ve Anadolu Hayat Emeklilik üçüncü sırada yer aldı.
-“DAHA HIZLI BÜYÜYECEK”-
AK Emeklilik Genel Müdür Yardımcısı Uğur Gülen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, EGM kayıtlarında sadece müşteriden yapılan tahsilatların gözüktüğünü, Sermaye Piyasası Kurulu'na göre ise yatırıma yönlenen fon büyüklüğünün 1.3 milyar YTL civarında olduğunu belirtti.
Gülen, büyüme trendinden son derece memnun olduklarını vurgularken, “2006 da çok iyi bir yıl olacak, fon büyüklüğü 2 milyar doları geçecek ve katılımcı sayısında 1 milyon 100 bine rahatlıkla ulaşılacak” dedi.
Bu yıl emeklilik fonlarından yüzde 15 stopaj vergisi alınmayacak olmasıyla sisteme daha büyük rakamlar çekilebileceğini belirten Gülen, ”Emeklilik sistemi artık yerli yerine oturdu. Herkes tarafından tanınıyor. Artık, daha hızlı büyüme bekliyoruz” diye konuştu.
Gülen, AK Emeklilik'in yönetilen fon büyüklüğünde lider olduğuna işaret ederek, şunları söyledi:
“Bizim için esas gösterge yönetilen fon büyüklüğü. 5 Ocak itibariyle 215 milyon YTL'ye ulaştık. Müşterilerimiz bizden memnun olduğu için daha yüksek fonlar sisteme katılıyor. Hedefimiz, katılımcı
sayısında da lider olmak.”
-AK EMEKLİLİK LİDER-
EGM verilerine göre, 2 Ocak 2006 itibariyle bireysel emeklilik sisteminde yatırıma yönlenen toplam tutar (YTL olarak) ve katılımcı sayıları şöyle:
Şirket Yatırıma yönlenen tutar
---------------------------- -----------------------
Ak Emeklilik 188.570.910
Yapı Kredi Emeklilik 180.258.925
Anadolu Hayat Emeklilik 150.544.167
Aviva Hayat ve Emeklilik 145.852.601
Garanti Emeklilik ve Hayat 102.478.424
Oyak Emeklilik 73.516.477
Koç Allianz Hayat ve Emeklilik 69.012.033
Başak Emeklilik 66.260.939
Vakıf Emeklilik 60.735.044
Fortis Emeklilik ve Hayat 39.728.307
Ankara Emeklilik 19.299.759
Şirket Katılımcı Sayısı
------------------------------ ----------------
Yapı Kredi Emeklilik 111.190
Anadolu Hayat Emeklilik 97.568
Garanti Emeklilik ve Hayat 91.431
Ak Emeklilik 86.581
Oyak Emeklilik 80.289
Vakıf Emeklilik 51.836
Aviva Hayat ve Emeklilik 36.912
Koç Allianz Hayat ve Emeklilik 36.244
Ankara Emeklilik 31.962
Fortis Emeklilik ve Hayat 29.898
Başak Emeklilik 21.953
Alıntı hurriyet.com.tr
Koç, Tüpraş’ın yüzde 51’lik hisseleri için Özelleştirme İdaresi’ne ödemesi gereken satış bedeli için uluslararası bankalardan toplam 2.5 milyar dolarlık kredi sağladığını açıkladı.
Koç Holding’ten İMKB’ye gönderilen açıklamada, Tüpraş için uluslararası bankalardan, 3 yıl vadeli 1 milyar dolar, 7 yıl vadeli 950 milyon dolar ve 366 günü opsiyonlu 732 gün vadeli 550 milyon dolar olmak üzere toplam 2.5 milyar dolarlık kredi alındığı bildirildi.
Kredilerin Tüpraş’ın yüzde 51’lik hisseleri için Özelleştirme İdaresi’ne ödemesi gereken satış bedeli ve daha önce kullanılan kredilerin yeniden finansmanı için alındığı kaydedildi.
Kredilerin, 3 yıl vadeli 1 milyar dolarlık kısmı JP Morgan Europe, Calyon Corporate And İnvestment Bank, J.P. Morgan Plc., Westlb AG, London Branch ve JP Morgan Chase Bank’ın oluşturduğu konsorsiyumdan sağlandı. Kredinin, 950 milyon dolarlık kısmı JP Morgan Europe Limited ve JP Morgan Chase Bank’ın oluşturduğu konsorsiyumdan, 550 milyonh dolarlık kısmı ise JP Morgan Europe Limited, JP Morgan Plc. ile JP Morgan Chase Bank’ın oluşturduğu konsorsiyumdan alındı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Kamu lojman kiraları ile lojmanlarda oturanların ödedikleri yakıt paraları 15 Ocak 2006 tarihinden itibaren artırıldı. Lojmanda oturanlar bu ay kirayı yüzde 2.8 zamlı ödeyecek. Yakıt paralarına da yıllın ilk yarısında yüzde 5.1, ikinci yarısında ise yüzde 6,5 oranında zam yapılacak.
Başbakanlığa gönderilen Tebliğ taslağı uyarınca, lojman kiraları 15 Ocak 2006 tarihinden itibaren yüzde 2,8 ile 2,9 oranında zamlanacak. Bu çerçevede 100 metre karelik bir lojmanın kira bedeli, kerpiç, ahşap, bağdadi v.b
konutlarda 69 YTL'den 71 YTL'ye yükselecek. Bu tutar kalorifersiz konutlarda 108 YTL'den 111 YTL'ye, kaloriferli konutlarda ise 142 YTL'den 146 YTL'ye çıkacak.
Lojman kiraları, 15 Temmuz'da da yüzde 2,7 ile yüzde 2,8 arasında tekrar artacak. Bu zammın ardından aylık kira, kerpiç, ahşap, bağdadi vb konutlarda 73 YTL, kalorifersiz konutlarda 114 YTL, kaloriferli konutlarda ise 150 YTL olacak. Böylece kamu lojmanlarında yıllık kira artışı, kerpiç, ahşap, bağdadi konutlarda yüzde 5,8, kalorifersiz ve kaloriferli konutlarda ise yüzde 5,6'ya ulaşacak.
YAKIT PARALARI DA ARTIYOR
Söz konusu düzenleme uyarınca, kamu lojmanlarında oturanların ödediği yakıt paraları da, yılın ilk yarısında yüzde 5,1, ikinci yarısında ise yüzde 6,5 oranında artacak. Yakıtı kurum tarafından tedarik edilenler, 100 metre karelik konut için 15 Ocak'tan itibaren 59 YTL yerine 62 YTL yakıt parası ödeyecek. Bu tutar, 15 Temmuz 2006 tarihinde 66 YTL'ye yükselecek.
Ortak kullanım alanlarındaki aydınlatma, elektrik, su, gaz, otomat ve benzeri giderlerin zorunlu nedenlerle kurumlarca karşılanıyor olması halinde ise, bu giderler karşılığında kira ve yakıt bedellerine ek olarak, lojman sakinlerinden 100 metre karelik konut için 5 YTL yerine 6 YTL alınmaya başlanacak. Bu tutar da 15 Temmuz'da 7 YTL'ye çıkacak.
KİRA BEDELİNE İLAVELER
Kamuya ait lojmanlarda oturanların, konutların çeşitli özelliklerine göre ödeyecekleri ek tutarlar da, yine 15 Ocak'tan geçerli olmak üzere çeşitli oranlarda zamlanacak.
Alıntı hurriyet.com.tr
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Milli Piyango'nun Hemen-Kazan kartından 25 bin YTL ikramiye kazanan İstanbullu Atilla Şahinbakan, biletini seyyar bayiye kaptırdı.
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü ile Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirilen olay, 5 Ocak 2006 tarihinde meydana geldi.
İstanbul Yenibosna'da bir tekstil firmasında işçi olarak çalışan Atilla Şahinbakan, başına gelen olayı şöyle anlattı:
“Belirtilen günde, öğle saatlerinde 3 arkadaşımla birlikte çalışırken, her zaman bilet aldığım seyyar bayi işyerine geldi. Elindeki biletlerin arasından 1 adet Hemen-Kazan bileti çektim. Kazıdığım bilete bir ikramiye çıkmamıştı. İkinci bir bilet aldım. Ona da bir şey isabet etmedi. Üçüncü Hemen-Kazan biletine amorti çıkınca, (Bunlar kova burcu. Ben aslan burcundayım. Bana aslan burcundan bir bilet versene) diyerek, ikramiyeli biletimin yerine bir bilet daha istedim. Bayi (Sadece kova burcunun kartları var) deyince, mevcut Hemen-Kazan'lardan bir tane daha çektim. Kazıma işlemi bitti, baktım 3 tane 25 bin YTL var. Gözüme inanamadım. Arkadaşlara gösterdim. Biz de bir sevinç. Bu sıra bayi, (Ben de bir bakayım) deyince, bileti uzattım. O arada biletle kapının yanına doğru gitti. O an kaçacağını hissedip, (Dur, nereye gidiyorsun) derken, bayi kaçmaya başladı. O önden, biz arkadan, ama yetişemedik, kayıplara karıştı.”
Olayın tanıklarından, işyeri sahibi Yaşar Korkmaz da, olay günü işyerine gelen 30-35 yaşlarındaki seyyar bayiyi 1-2 yıldır bölgeden tanıdıklarını ifade etti.
Şahinbakan'ın önce çektiği 3 Hemen-Kazan kuponunu soba üzerinde bıraktığını belirten Korkmaz, “Atilla (Buna 25 bin YTL çıktı) deyince, bu kişi önce delil bırakmamak için soba üzerindeki kuponları alıp cebine koydu. Sonra 25 bin YTL çıkan kupona ışıkta bakma bahanesiyle alarak kapıya doğru çıktı. Atilla bey (Niye dışarı çıkıyorsun, içeri gel) der demez, fırlayıp kaçtı. Bütün esnaf peşinden koştu, kimse tutamadı” diye konuştu.
SAVCILIĞA BAŞVURDU
Olayın ardından önce evini arayarak, aynı kişiden daha önce aldığı milli piyango biletinden bayinin adını öğrenen Atilla Şahinbakan, daha sonra hemen Milli Piyango İdaresi'nin Aksaray Şube Müdürlüğü'ne giderek, olayı intikal ettirdi.
İdare yetkilileri, bilette adı bulunan Kemal Bozyer adlı Milli Piyango bayisine ulaşarak, tarafları yüzleştirdi. Ancak, Bozyer'in kartı satan kişi olmadığı anlaşıldı. Bozyer'in “Ben, 20-30 seyyar bayi çalıştırıyorum. Olayla ilgim yok” demesi üzerine, Şahinbakan, Cumhuriyet Savcılığı'na giderek suç duyurusunda bulundu.
Şahinbakan'ın söz konusu ikramiye için “İhtiyati tedbir kararı” isteği, Hakim tarafından, “Biletin seri numarası ile karta ilişkin hiç bir bilgi ve belge bulunmadığı” gerekçesiyle reddedildi, ancak Savcılık, olayla ilgili inceleme başlattı.
Maddi sıkıntı çektiklerini, zihinsel rahatsızlığı bulunan 11 yaşındaki çocuğunu tedavi ettirmek ve okula göndermek için de paraya ihtiyacı olduğunu söyleyen Şahinbakan, “İnanılır gibi değil. 25 bin YTL'lik ikramiye bana ilaç gibi gelecekti. Her bilet alışımda hayal kurardım, hayalimiz de uçtu. Şimdi ne olacak bilmiyorum. Savcılığın ve Emniyetin bu kişiyi bulup, gerekeni yapmasını bekliyorum. Ben, sadece hakkımı istiyorum” diye konuştu.
İDARE NE YAPACAK?
Bu arada 25 bin YTL ikramiyeli Hemen-Kazan Kartı olayı, Aksaray Şubesi tarafından, Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'ne de intikal ettirildi.
Milli Piyango İdaresi yetkilileri, söz konusu olayla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Biz, şu aşamada savcılığın olayla ilgili kararını bekliyoruz. Şu an savcılığa da intikal ettirilmiş adli bir olayla karşı karşıyayız. Milli Piyango mevzuatında, bileti ibraz edene ikramiye ödenmesi esastır. Bu olayda da mahkeme veya savcılıktan aksi bir görüş gelmedikçe, 25 bin YTL'lik ikramiyeyi bileti ibraz edene ödemek durumundayız. Ama adı geçen bayiden alınmış, 25 bin YTL ikramiyeli Hemen-Kazan bileti için bize şu ana kadar herhangi bir ikramiye başvurusu yapılmadı.”
Alıntı hurriyet.com.tr
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türk firmalarının Irak'tan alacaklarının tahsili konusunda çalışmaların devam ettiğini vurgularken, “ayın 21'ine kadar ödemeler konusunda herhangi bir ilerleme sağlanamazsa, Irak'a akaryakıt sevkiyatını durduracağız” dedi.
Tüzmen, HiltonSA'daki Ankara Sanayi Odası'nın vergi ve ihracat rekortmenleri ödül töreni öncesi, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Tüzmen, Irak'a akaryakıt sevkiyatına ilişkin soru üzerine, Türk firmalarının Irak'tan 1 milyar alacağı olduğunu, bu alacağın tahsili için böyle bir tedbir yoluna gittiklerini söyledi. Tüzmen, bu konuda çalışmaların halen devam ettiğini de kaydetti. Bu arada Türk firmaları Irak'a, benzin başta olmak üzere, lpg ve jet yakıtı satıyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Yabancı yatırımcılar geçen yıl aralık ayında da İMKB’de net alıcı konumunu sürdürdüler. Aralıkta 268.6 milyon dolarlık net alım yapan yabancıların 2005 yılında İMKB’deki işlemlerinin toplamı 81.2 milyar dolara ulaşırken, net alımları ise 4.1 milyar dolar olarak gerçekleşti.
İMKB’nin verilerine göre aralıkta hisse senedi piyasalarında yabancılar adına toplam 4 milyar 277.7 milyon dolarlık alış, 4 milyar 9 milyon dolarlık da satış işlemi gerçekleştirildi. Toplam 8 milyar 286.7 milyon dolar olan yabancıların İMKB’deki bu işlemleri net 268.6 milyon dolarlık alımla sonuçlandı.
Yabancı yatırımcılar 2005 yılının tümünde İMKB’de toplam 42 milyar 642.5 milyon dolarlık alım işlemi yaparken, satış işlemleri de 38 milyar 549.4 milyon dolar olarak gerçekleşti. Toplam 81 milyar 191.8 milyon dolarlık işlem yapan yabancı yatırımcıların bu işlemleri net 4 milyar 9.1 milyon dolarlık alımla sonuçlandı.
Yabancıların alım işlemleri geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 119.8, satış işlemleri yüzde 114.5, toplam işlem hacimleri ise yüzde 117.3 oranında arttı. Geçen yıl İMKB’nin toplam işlem hacmi ise dolar bazında yüzde 36.6 oranında artarak 201.8 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Bu işlemlerin yüzde 40’ını yabancılar yaptı.
Yabancıların hisse senedi piyasalarındaki net alımları geçen yıl yüzde 405.5 oranında büyüdü. Yabancılar 2004 yılında İMKB’de net 1 milyar 9.5 milyon dolarlık hisse senedi alımı gerçekleştirmişti.
Bu arada geçen yıl borsa dışında yapılan halka arzlarda da yabancı yatırımcılar önemli ölçüde hisse senedi aldılar. Başta Vakıfbank halka arzında olmak üzere, halka arzlarda yaklaşık 1.7 milyar dolarlık hisse alımı yapan yabancıların İMKB’de ve halka arzlarda yaptıkları net hisse alımlarının toplamının 5.7 milyar doları bulduğu belirtiliyor.
Yabancı yatırımcıların İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’ndaki hisse senedi portföylerinin toplam değeri geçen yıl 18.5 milyar dolar artarak 33.8 milyar dolara çıktı. Yabancıların borsadaki payları da 11 puanlık artışla yüzde 55’ten yüzde 66’ya yükseldi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Merkez Bankası’nın 2005 yılı sonunda 50 milyar doları aşan döviz rezervi bu yılın ilk iki haftasında 1.9 milyar dolar azalarak 48.6 milyar dolara gerilerken, döviz fazlası ise 3.8 milyar dolar artarak 19.3 milyar dolarla rekor kırdı.
ANKA’nın Merkez Bankası verilerinden yaptığı hesaplamaya göre döviz rezervi, bu yıl başından sonra 1 milyar 942 milyon dolar azalarak, Kurban Bayramı tatilinin başladığı 9 Ocak itibariyle 48 milyar 576 milyon dolara indi. Döviz rezervi 2005 yılı sonunda 50 milyar 518 milyon dolarla rekor bir düzeye çıkmıştı.
1 milyar 915 milyon dolar olan altın mevcutlarında ise bir değişiklik yaşanmadı. Bankanın altın varlıkları ve döviz rezervinin toplamından oluşan brüt rezervi de yine 1 milyar 942 milyon dolar azalarak 52 milyar 433 milyon dolardan 50 milyar 491 milyon dolara geriledi.
DÖVİZ FAZLASI
Merkez Bankası’nın dış varlıkları bu dönemde 2 milyar 151 milyon dolar azalırken, döviz yükümlülükleri ise bankaların ve Hazine’nin döviz mevduatlarındaki azalma nedeniyle 5 milyar 958 milyon dolarlık azalmayla 32 milyar 312 milyon dolara indi. Hazine’nin Kurban Bayramı öncesindeki ödemelerini Merkez Bankası’na döviz satarak finanse ettiği gözlendi.
Merkez Bankası’nın Hazine’den yaptığı döviz alımları döviz fazlasını bu dönemde 3 milyar 807 milyon dolar artırarak 19 milyar 268 milyon dolara yükseltti. Döviz fazlası 2005 yılı sonunda 15 milyar 461 milyon dolar düzeyinde bulunuyordu.
Alıntı hurriyet.com.tr
Türkiye Kamu-Sen’in yaptığı araştırmaya göre, temizlik, ulaşım, tüp ve ev eşyası gibi kalemlerden alınan fişlerin çalışanlar için iade kapsamı dışında tutulması nedeniyle 944 YTL maaş alan bir çalışanın yıl sonunda 5 bin 796 YTL geçersiz fişi oluyor ve bu nedenle vergi iadesinden 253 YTL daha eksik yararlanıyor.
Kamu-Sen Ar-Ge Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre, 944.70 YTL net maaş alan bir çalışan, gelirinin tamamını yoksulluk sınırına temel oluşturan kalemlere harcadığında bu harcamalarının sadece 461.67 YTL’si karşılığında vergi iadesi alabiliyor. Çalışanın iade kapsamına giren bu harcamalara yaptığı ödeme tutarı da yılda 5 bin 540.04 YTL olarak belirlendi. Yoksulluk sınırına temel oluşturan bu harcama grupları gıda, sağlık, giyim ve eğitim kalemlerinden oluşuyor. Bu harcamalar karşılığında alınan fişler çalışana 398 YTL vergi iadesi olarak geri dönüyor.
FİŞ ARANIYOR
Aynı asgari geçim standardı içinde ısınma, aydınlanma, ulaşım, haberleşme ve temizlik için de harcama yapan çalışanın bu harcamaları dolayısıyla aldığı fişler ise iade kapsamı dışında tutuluyor. Aynı maaşın ortalama 483.03 YTL’sini oluşturan bu harcamalardan alınan fişlerin geçersiz kalmasının çalışanı yıl sonunda geçerli fiş bulma telaşına soktuğu belirtildi. Yıllık toplam gelir vergisi matrahı tutarında fiş yazması beklenen çalışanın bu limiti doldurması için 5 bin 796.36 YTL’lik daha geçerli fiş bulması gerekiyor.
Kamu-Sen’in belirlemelerine göre, birçok kalemin iade dışında kalması 253 YTL’lik vergi iadesinin alınamamasına, bu harcamaların KDV’sinin alışveriş sırasında ödenmesine rağmen uygulamadan yararlanılamamasına neden oluyor. Oysa 11 bin 336.40 YTL yıllık toplam kazancı olan bu çalışan, eğer geçerli-geçersiz fiş ayrımı olmasaydı, toplam 651 YTL iade alacaktı.
AKYILDIZ: "ÇALIŞANLAR MAĞDUR OLUYOR"
Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız, vergi iadesi uygulamasının asıl amacının yapılan harcamalardan sonra fiş ve fatura almayı teşvik etmek, böylece vergi kaçağını önlemek olduğunu belirterek, çalışanlar için uygulanan vergi iadesi sisteminde yanlışlıklar olduğuna dikkat çekti. Akyıldız, "Ulaşım, haberleşme, benzin, odun, kömür, tüp, doğalgaz, beyaz eşya, temizlik, ev eşyası, gibi giderlerin büyük bölümünü oluşturan harcama kalemlerinin vergi iadesi kapsamı dışında tutulması bu tüketimlerde vergi kaçağını artırmaktadır. Bu nedenle de uygulama amacından sapmaktadır" dedi.
Akyıldız, kazançlarının büyük bölümünü bu kalemleri ayıran çalışanların, yıl sonu geldiğinde vergi iadesi matrahını tamamlayabilmek için çeşitli arayışlar içine girdiğine işaret ederek, bu nedenle çalışanların büyük bölümünün alması gerekenin altında vergi iadesi aldığını savundu. Bircan Akyıldız, "Bu nedenle çalışanların yaptığı harcamaların vergi iadesinin, harcama grubu ayrımı yapılmadan, ödenen KDV üzerinden geri verilmesi gerekir. Bu şekilde ödenen vergilerde ve bunların iadesinde ortaya çıkan adaletsizlik giderilerek, vergi kaçaklarının da önüne geçilmiş olacaktır" diye konuştu.
Alıntı hurriyet.com.tr
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan'la dün bakanlıkta bir görüşme yaptığını belirterek, “Herkesle görüştüğüm gibi onunla da görüştüm, önerileri oldu. Bu önerileri aldık, değerlendireceğiz” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda “madencilik sektöründe yeni açılımlar” konulu bir basın toplantısı düzenleyen Güler, toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
KARADENİZ'DE PETROL ARAMA ÇALIŞMALARI
Karadeniz'deki petrol arama çalışmalarının ne aşamada olduğuna yönelik sorular üzerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Batı Karadeniz'deki doğalgaz arama çalışmalarına katkı yapması için 2 adet sondaj gemisinin kiralandığını söyledi. Doğu Karadeniz'deki çalışmaların ise değerlendirme aşamasında bulunduğunu ifade eden Güler, “Değerlendirmede bütün faktörler ele alınıyor. Bu tip işler matkabın ucu delip delmemesiyle ilgilidir. Çalışmalar netleştikçe sizinle paylaşacağım” dedi.
CEM UZAN'LA YAPILAN GÖRÜŞME
Bir basın mensubunun dün Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan'la görüşme yapıp yapmadığını sorması üzerine Bakan Güler, konunun madencilik olduğunu, bu konunun gündemden düşmemesi için bu konuya cevap vermek istemediğini söyledi. Bakan Güler daha sonra, dün Cem Uzan'la bir görüşme yaptığını belirterek, “Herkesle görüştüğüm gibi onunla da görüştüm, önerileri oldu. Bu önerileri aldık ve değerlendireceğiz” dedi.
MAVİ AKIM
“Mavi Akım'ın tahkim sürecinden niçin vazgeçtiniz” şeklindeki bir soru üzerine Bakan Güler, Mavi Akım'la ilgili basında çıkan tüm haberlere önceden “yanlış” dediğini, şimdi ise “yalan” diyeceğini söyledi.
Kendisinin gerekli açıklamaları yapmasına rağmen “bildiği halde bilmemezlikten, anladığı halde anlamamazlıktan” gelenlerin bulunduğunu anlatan Güler, şöyle konuştu: “Bunların hepsi yanlıştır, yalandır ve halkın kafasını karıştırmaya yöneliktir, etik açısından da mahsurludur. Bu konuda yaptığımız çalışmalar devam etmektedir. Biz (Rusya ile doğalgaz konusunda yapılan al ya da öde anlaşmaları) hepsinde de fiyatı düşürdük, ülkemizi kara geçirdik. Bundan dolayı büyük bir yük üzerimizden kalktı. Ama bu arada da menfaat gruplarının arı kovanına diyelim çomak sokmak değil, biz kovanı baş aşağı çevirdik. Bundan dolayı belli bir tepki var. Bunu da halkımızın çok iyi anlaması lazım.
Biz bunu rakamlarıyla her şeyleriyle ifade ettik. Yapılan açıklamalar gayet şaşırtıcıdır, aldatıcıdır ve milletin kafasını karıştırıcıdır. Bununla ilgili açıklamaları belli ölçüde yapıyoruz. Fakat anlamamak üzerine veya anlayıp da anlamamazlığa gelenlerin bir parça etik sorunu olduğunu düşünüyorum. Böyle ilkokul talebelerinin yaptığı hesaplamalarla, uyduruk hesaplamalarla bunlar hesaplanmaz. Hepsinin hesabı usulü, tekniği vardır ve ayrıca da bu tip anlaşmaların belli aralıklarla görüşmesi vardır. Yani bir anlaşmayı alıp da 20-25 sene ile çarparak milletin kafasını karıştırmanın bir anlamı yok.
Alıntı hurriyet.com.tr
Devlet Bakanı Ali Babacan, Türkiye’nin yeni bir ortama girdiğini belirterek, "Bu ortamı artık kimse kendi geçmişiyle kıyaslamasın. Yeni ortamın ve kuralların artık herkes farkında olmak zorunda. Eski ortamları özleyenler varsa, onlar daha çok beklerler" dedi.
Merkez Bankası tarafından düzenlenen "Enflasyon Hedeflemesi: Uygulama ve Olası Sorunlar" konulu uluslararası konferans İstanbul’da başladı. Ali Babacan, konferansın açılışında yaptığı konuşmada, enflasyon hedeflemesi rejimine geçişi "tarihi dönüm noktası" olarak değerlendirdi. Babacan, uzun yıllar istikrarsızlık ve güvensizliğin hakim olduğu Türkiye’nin artık birçok politikada olduğu gibi ekonomide de öngörülebilir ve sürdürülebilir bir döneme girdiğini kaydetti.
"KUR REJİMİNDEN TAVİZ YOK"
Enflasyon hedeflemesine geçiş için elverişli bir ortamın oluşmasının pek çok şarta bağlı bulunduğuna, bunlardan en önemlisinin iyi uygulanan bir kur rejimi olduğuna dikkat çeken Babacan, Türkiye’de uygulanan serbest kur rejimi kapsamında kurla ilgili ne ima edilen bir hedef, ne de bir bant aralığı olduğunu söyledi. Babacan, önceki dönemlerde adını koyabileceği bir kur rejimi bile bulunmayan Türkiye’nin, kur rejimiyle ilgili geçmişte yaşadığı zikzakların ve belirsizliklerin 2000 yılına kadar gösterilen düşük ekonomik performansın en önemli sebeplerinden biri olduğunu savundu.
Babacan, üç yıllık süreçte kur rejiminden taviz vermediklerini, bundan sonra da bu konuda kimseye taviz vermeyeceklerini kaydederek, "İçerde ve dışarıda olabilecek her türlü gelişmelere karşı kur rejimimiz önemli bir sigorta vazifesi görüyor. Tüm tabloyu göz ardı edip, kur üzerinde durup, ’her şey aynı kalsa da, kur şu noktadan bu noktaya gitseydi farklı bir şeyler olurdu’ diye yorumlar yapmak abeste iştigal. Kurdan medet umma dönemi de geçti" diye konuştu.
BORÇ DİNAMİKLERİ DEĞİŞTİ
Babacan, enflasyon hedeflemesi konusunda yaşanan bir başka önemli gelişmenin ise Türkiye’nin kronik bir problemi olan borç stokuyla ilgili dinamiklerin çok farklı bir şekle girmesi olduğunu ifade etti. 2001 yılında GSMH’nin yüzde 16.4’ü kadar olan kamu kesimi borçlanma gereğinin 2003’te yüzde 9.4’e, 2004’te yüzde 4.7’ye, 2005’te 0.9’a düştüğünü belirten Babacan, 2006 yılında ise kamu kesiminin GSMH’nin yüzde 0.7’si kadar fazla vermesinin beklendiğini kaydetti.
Kamu net borç stokunun 2001 yılında yüzde 90.5 olan GSMH’ye oranının bu yıl sonu itibariyle de yüzde 55-57 arası bir rakama inmesini beklediklerini söyleyen Babacan, borç stokuyla, kamu maliyesiyle ilgili gelişmelerin faizlerin düşüşünü de beraberinde getirdiğini ifade etti. Babacan 2002 yılında yüzde 62.7 olan Hazine’nin iç borçhlanma faizinin, 2004’te yüzde 24.7’ye, 2005’te 16.3’e düştüğünü, bu yılbaşından itibaren ise yüzde 14’ün altında oranlara alışılmaya başlandığını söyledi.
2006 FDF HEDEFİ 6.5
Bakan Ali Babacan, borç stokuyla ilgili iyileşmenin ardındaki temel faktörün bütçe disiplini olduğunu kaydederek, Türkiye’nin 2003,2004,2005 yıllarında arka arkaya yüzde 6.5 civarında faiz dışı fazla üreten bir ülke olduğunu dile getirdi. Babacan, 2006 yılında da hedefin yüzde 6.5 olduğunu söyledi.
TL TASARRUFLAR ARTIYOR
Babacan, 2002 yılı başında yüzde 50 olan toplam tasarruflar içerisindeki TL tasarrufların payının 2005 yılında yüzde 75’e çıktığını kaydetti. Artık YTL’nin tercih edilen bir para olduğunu, bunun enflasyon konusunda gösterilen ciddiyeti ve YTL’ye olan güveni gösterdiğini vurgulayan Babacan, "2004 yılı sonunda itibaren uluslararası kuruluşların da artık YTL cinsinden işlem yapmaya başladı. Bazı ülkelerin hazineleri ve ağırlıklı olarak uluslararası kuruluşlar 2005 sonu itibariyle YTL cinsinden toplam 8 milyar YTL’Lik bir borçlanma gerçekleştirdiler. 30’a aşkın kuruluş YTL cinsinden işlemler yapmaya başladı" diye konuştu.
MERKEZ BANKASI ETKİN
Merkez Bankası’nın kendi dönemlerinde, şeffaf ve etkin çalışmayla ekonominin temel aktörü olarak görevini yerine getirmeye başladığını savunan Babacan, 1993-2002 döneminde Türkiye’nin ortalama tüketici enflasyonun yüzde 73.25 olduğunu hatırlattı. Babacan, bu kadar yüksek oranlı enflasyonun yıllarca devam etmesine başka ülkelerde rastlanmadığını vurguladı. Babacan şunları söyledi: "Piyasaların beklentileriyle, hedefleri arasında büyük uçurumlar vardı. Önemli bir kredibilite uçurumu vardı ama artık bu fark kapanmış durumda. Bu yılbaşı itibariyle bir puanın altına düşmüş durumda. Beklentiler hedefin bile altına indi. Enflasyonla mücadelede bu başarının temelinde ekonominin tüm birimlerinin güçlü koordinasyon içinde çalışması ve ortaya konulan ekonomik program çerçevesinde tüm birimlerin kenetlenmesidir. Halkımız ve özel sektör bu ortama hızla ayak uydurduğunu görüyoruz. Türkiye artık o eski günlere artık dönmeyecek. Buna izin verilemez. Ele geçirdiğimiz bu tarihi fırsatı bir gün olup Türkiye’de kaçırırsa, kim eski popülist uygulamalara dönerse onu tarih asla affetmez. On yıllar sonra elde edilen başarıları ve kazanımları kaybetmek Türkiye’ye yapılacak en büyük ihanettir."
YAPISAL REFORMLAR SÜRECEK
Merkez Bankası’nın artık enflasyon hedeflemesine rejimine geçtiğini belirten Babacan, son üç yılda elde edilen başarının kalıcı olabilmesi için de yapısal reformlara devam edeceklerini söyledi. Babacan, yapısal reformların artık bundan sonra istihdam odaklı devam edeceğini belirterek, "Bundan sonra ekonomiyle ilgili yapısal reformlarımızın pek çoğunu bu hedefe doğru yönlendirmeye başlıyoruz" dedi.
Türkiye’ye kalıcı olarak rekabet gücü kazandırmanın yolunun eğitimden geçtiğini vurgulayan Babacan, "Eğer biz rekabet gücümüzü artırmak istiyorsak, Türkiye’nin ihracat ve ithalat dengesini farklı bir yönde gerçekleştirmek, cari açığı bir gün cari fazla yapmak istiyorsak, bütün bunların arkasında iyi bir eğitim sistemi yatıyor" dedi. MEB’in bazı güzel çalışmalar olduğunu, burada bazı sıkıntıların olduğunu söyleyen Babacan, "Yıllardır birkaç noktaya takılma yüzünden eğitim konusunda Türkiye’de iyi mesafe alınamıyor" dedi.
Babacan, Türkiye’nin içinden geçtiği değişim ve dönüşüm sürecinin pek çok ülke tarafından yakından takip edildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Türkiye’nin artık içine girmiş olduğu değişim süreci dünyanın yakından izlediği bir süreç. AB süreciyle birlikte kararlı şekilde uyguladığımız ekonomik program Türkiye’yi farklı bir ortama sokmuş durumda. Artık kimseyi kendi geçmişiyle kıyaslamasın. Yeni ortamın ve kuralların artık herkes farkında olmak zorunda. Eski ortamları özleyenler varsa, onlar daha çok beklerler. Artık tüm ekonomik aktörlerimizin, sanayicilerimizin, ihracatçılarımızın yeni ortama ayak uydurmaları gerekir."
Merkez Bankası’nın arkasında bu yeni rejim süresinde arkasında kuvvetli bir şekilde durduklarını ifade etti.
Alıntı hurriyet.com.tr
Basit bir aptallık örneği sergilenmiş.Alıntı:
umsado Nickli Üyeden Alıntı
AB'de önceki yıl yüzde 2,4 olan ortalama enflasyon, 2005 yılında yüzde 2,1'e geriledi.
AB'nin resmi istatistik kurumu Eurostat'ın verilerine göre, geçen yıl avro kullanan 12 ülkedeki ortalama enflasyon ise yüzde 2,2 oldu.
Buna göre kasım ayı itibariyle yıllık enflasyonu yüzde 2,2 olan ve aralık ayı verisi açıklanmayan İrlanda dışında 2005 yılı enflasyonu AB ortalamasının üzerinde olan ülkeler Letonya (yüzde 7,1), Slovakya (yüzde 3,9), İspanya (yüzde 3,7), Estonya (yüzde 3,6), Yunanistan (yüzde 3,5), Lüksemburg ile Malta (yüzde 3,4), Macaristan (yüzde 3,3), Litvanya (yüzde 3), Belçika (yüzde 2,8), Portekiz (yüzde 2,5), Slovenya (yüzde 2,4) ve Danimarka (yüzde 2,2) olarak sıralandı.
Polonya (yüzde 0,8), Finlandiya (yüzde 1,1), İsveç (yüzde 1,3), Kıbrıs Rum kesimi (yüzde 1,4), Avusturya (yüzde 1,6), Fransa (yüzde 1,8), Çek Cumhuriyeti (yüzde 1,9), İngiltere (yüzde 2) ile Almanya, Hollanda ve Danimarka (yüzde 2,1) ise yıllık enflasyonu AB ortalamasına eşit ya da altında olan ülkeler grubunda yer aldılar.
DIŞ TİCARET AÇIĞI
Bu arada Eurostat, kasım ayında AB'nin dış ticaret açığının 14,3 milyar avroya yükseldiğini bildirdi.
Bir önceki ay 11,1 milyar avro olan söz konusu açık, geçen yılın kasım ayında ise 8,5 milyar avro seviyesindeydi.
Alıntı hurriyet.com.tr
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, beklentilerin aksine Türkiye’nin hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe 2005 yılında "kaybedenler kulvarında yer almadığını" söyledi. Orakçıoğlu, "2005 kabus gibiydi ama alnımızın akıyla çıktık" dedi.
İTKİB Ar-Ge Şubesi tarafından hazırlanan "Hazır Giyim ve Konfeksiyon 2005 Sektör Raporu"nu açıklayan Orakçıoğlu, dünya ticaretinin daraldığı, Çin’in fiyat kırıp dünya pazarlarını ele geçirmeye çalıştığı, işçilik, enerji, hammadde maliyetlerinin arttığı, değerli TL ile dövizde rekabet şansının elden alındığı bir ortamda, sektörün ihracatını yüzde 4.7 artırıp, 13.7 milyar dolara ulaştırmasının ve pazarlarını korumasının başarı olduğunu savundu.
Orakçıoğlu, 2004 yılı sonlarında 2005’e bakışın gerçekten karamsar olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Biz bu karamsarlıklara pek katılmasak da, uluslararası ticarette miktar kısıtlamalarını içeren kotaların kalkmasıyla Çin’in tetiklediği yeni rekabet ortamının dünyada yeni bir pazar paylaşımı savaşı başlatacağı düşünülüyordu. Ve bizim de bu savaştan kayıpla çıkmamız bekleniyordu. Gerçekten dünyada pazar kavgası hızlandı. Kazananlar kaybedenler oldu. Ancak şunu hemen belirtmeliyim ki, beklendiği gibi Türkiye kaybedenler kulvarında değil."
ABD VE ALMANYA’YA İHRACAT AZALDI
Orakçıoğlu’nun verdiği bilgilere göre; Türkiye, Almanya, ABD ve Afrika pazarları dışındaki tüm pazarlarda ihracat artışı sağladı. En büyük alıcı ülke olan Almanya’ya ihracat yüzde 1.2 azalırken, ABD’ye yönelik satışlarda da yüzde 17.6 oranında düşme görüldü. 10 yeni AB üyesine yapılan ihracatta yüzde 34.4’lük artış sağlandı. Süleyman Orakçıoğlu bu tabloyu şöyle değerlendirdi: "Hazır giyim ve konfeksiyon sektörümüzün ihracat performansı önceki yıllara göre düşük. Artış oranı 2003 yılında yüzde 25.5, 2004 yılında yüzde 13.7 iken, 2005 yılında yüzde 4.7’ye indi. Tabi ki bundan dersler çıkarmamız gerekiyor ancak, 2005 koşullarına göre yine de başarılı sayılmalıdır. İhracat pazarları konusunda kendimizi koruduk. Almanya’ya ihracatımız bu ülkenin koşulları nedeniyle yüzde 1.2 azaldı ama, AB geneline ihracatta yüzde 6.7’lik artış sağlandı. AB’nin yeni üyesi olan 10 ülkeye yönelik ihracat ise yüzde 34.4 artarak çarpıcı bir rakama ulaştı. AB pazarında pazar payımızı koruduk. Tüm kısıtlamalara rağmen AB ülkelerindeki Pazar payını yüzde 22’den yüzde 33’e çıkaran Çin, Türkiye’den pazar alamadı. AB ülkeleri sektör ihracatımızın yüzde 75’ini oluşturarak lokomotifi olmaya devam ediyor."
Orakçıoğlu, ABD’ye yönelik ihracatta ise ilk defa radikal bir sıkıntı yaşandığını ve yüzde 17.6’lık gerileme kaydedildiğini belirtti. ABD’nin iç talep yapısının değişmesi, coğrafi uzaklık, TL’nin dolar karşısında değerli para haline gelmesi, maliyetlerin yükselmesine karşın fiyatların düşmeye başlamasının bu gelişmede etkili olduğunu vurgulayan Orakçıoğlu, "Türkiye’nin ABD’ye sattığı ürünlerde ortalama birim fiyatı 2005 yılında yüzde 6 oranında artarken, ABD’ye yönelik ortalama birim fiyatlarında Çin yüzde 13, Honduras yüzde 9.6 ve Mısır da yüzde 25’lik indirim yaptı. Bu nedenle ihracatçılarımızın Asyalı ihracatçılarla rekabet şansı zayıfladı."
İHKİB’in verilerine göre geçen yıl dokuma konfeksiyon ürünleri ihracatı yüzde 6, örme konfeksiyon ürünleri ihracatı ise yüzde 4 arttı. Dokuma konfeksiyon ihracatında performansının büyük ölçüde satışlarını yüzde 28 artıran kot pantolon ve diğer denim türlerinden geldiğini kaydeden Orakçıoğlu, "İşin en önemli yanı, ihracatta ortalama birim fiyatlarının artması. 2005 yılında ortalama birim fiyatları örme ürünlerde yüzde 11, dokuma ürünlerde ise yüzde 7 arttı. Bu sektör ihracatındaki genel artışın üzerinde. Bu Türkiye’nin artık daha fazla katma değerli ürün ihraç ettiğini gösteriyor. Ama diğer taraftan, ihracatın miktar olarak azalmaya başladığını, bu da bazı firmalar için sıkıntılar olduğunun göstergesi" dedi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Bayındırbank'ın adı “Birleşik Fon Bankası A.Ş.” oldu. Bankanın Esentepe'deki binasında bulunan Bayındırbank tabelası bugün indirilerek “Birleşik Fon Bankası” tabelası asıldı.
TMSF'den alınan bilgiye göre, Bankacılık Kanunu'nun 109. maddesi hükmü çerçevesinde Fon Kurulu'nun 7 Aralık 2005 tarih ve 515 sayılı kararı ile Bayındırbank A.Ş.'nin adı “Birleşik Fon Bankası A.Ş.” olarak değiştirildi.
Bayındırbank, TMSF'ye devredilen bankaların risklerinin tasfiyesi ve yükümlülüklerinin yerine getirilmesiyle ilgileniyor.
Sermayesinin tamamı Fon'a ait olan bankanın tek bir şubesi bulunuyor. Banka, Esentepe'de TMSF'nin de bulunduğu kendi binasında faaliyet gösteriyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Yeni Zelanda Merkez Bankası Başkanı Allan Bollard, Yeni Zelanda’da enflasyon hedeflemesine geçildiğinde gayrimenkul fiyatlarında yüzde 20’lere varan patlamalar yaşandığını, aynı gelişmeyi yaşayan Türkiye’nin bundan ders alması gerektiğini bildirdi.
Merkez Bankası tarafından düzenlenen "Enflasyon Hedeflemesi: Uygulama ve Olası Sorunlar" başlıklı konferansta konuşan Yeni Zelanda Merkez Bankası Başkanı Allan Bollard, enflasyon hedeflemesini uygulayan ilk ülkelerden biri olarak anıldıklarını ancak Almanya’nın resmi olmasa da bu sistemi daha önce başarılı bir şekilde uyguladığını vurguladı.
"İNANDIRICI OLABİLMEK İÇİN SAMİMİ DAVRANMALIYIZ"
Bollard, enflasyon hedeflemesinde bazen bazı hedeflerin yakalanamayabileceğine dikkat çekerek, merkez bankalarının "neyi yapıp neyi yapamayabilecekleri" konusunda samimi davranmaları gerektiğini bildirdi. Bollard, "Amacımız, kredibiliteyi, inandırıcılığı sağlayabilmek, ileriye dönük fiyatların kontrolü, ekonomi konusunda samimi olabilmek ki bu yolla istikrarlı koşullar sağlanabilsin. Bu koşullar sayesinde ekonominin diğer oyuncuları daha sağlıklı kararlar verebiliyorlar, ekonomide büyüme temin edilebiliyor ve ekonomik çalkantılar asgariye indirilebiliyor" dedi.
"HİÇ BİR ŞEY KUTSAL SAYILMADAN REFORMLARI GERÇEKLEŞTİRDİK"
Yeri Zelanda’nın enflasyon hedeflemesi ve para politikasına geçmeden önceki sürecine değinen Bollard, 70’li yıllarda çok ciddi krizler yaşadıklarını, verimlilik oranlarının tepe taklak olduğunu, dış ticaret açısından ciddi şekilde zorlandıklarını ve refah seviyesinin düştüğünü; 80’li yıllarda da büyük reform programı başlattıklarını kaydetti. Bollard, piyasaları esnek hale getirdiklerini, sermaye piyasalarını serbestleştirdiklerini, ekonomilerini dünya piyasalarına açtıklarını anlatırken, bu süreçte çok zorlandıklarını kaydetti.
SÜREÇTE ÇIKARILAN DERSLER
Enflasyon hedeflemesi uygulaması sürecinde bazı dersler çıkardıklarını vurgulayan Bollard, bu derslerin Türkiye açısından da geçerli olacağını kaydetti. Bollard, çıkarılan derslere ilişkin şu bilgileri verdi: "Varlık fiyatlarındaki yada aktif fiyatlarındaki enflasyon, özellikle gayrimenkul fiyatının iki tane önemli iniş çıkışı yaşanmıştır. Yüzde 20’ler mertebesinde bir anda ev fiyatları çok ciddi şekilde yükselmiştir, tekrardan düşmüştür. İkinci patlamayı bir daha biz yaşadık. OECD bünyesinde bulunan diğer ülkelerde de bu görüldü. Türkiye’de şu anda ev fiyatları hızlı bir şekilde yükselmiş bulunuyor. Bu nasıl aşılacak? Aktif fiyatlarındaki enflasyon genelde hedeflenmiyor, TÜFE hedefleniyor. TÜFE hedef olduğu için aktif ya da varlık fiyatları da bizler için önemli ona yönelik de tedbirler alınmalı."
"EV FİYATLARI PATLADI"
Ailelerin bütçesinde konut harcamalarının önemli bir gider kalemi olduğunu belirten Bollard, ev fiyatları patladığında ailelerin bütün gelirlerini ona ayırmak sorunda kaldığını, buna karşı tedbirler alınması gerektiğini belirti. Bu alanda başarılı olduklarını ev fiyatlarını indirdiklerini, ancak bunun için bedel ödediklerini aktaran Bollard, bu tecrübenin Türkiye’de de yaşanacağını kaydetti.
"SERBEST EKONOMİYLE İLGİLİ ZORLUK YAŞIYORUZ"
Bugün en önemli zorluğu serbest ekonomiyle ilgili yaşadıklarını belirten Bollard, "Para politikasının ileti kanalları öyle ki, faiz oranlarını yükselttiğiniz zaman kambiyo kuru üzerinde, istenmezse bile, çok ciddi etkiler yaratabiliyor. Bu da bizi zorluyor" dedi. Bollard, para birimlerinin değer kazanmasının ise yurtiçi ekonominin güçlü olmasından kaynaklandığını anlattı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, 4208 sayılı "Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Yasa" da önemli eksiklikler olduğunu ve bu nedenle kara para aklamaya karşı mücadelede arzu ettikleri hedeflere ulaşamadıklarını açıkladı.
Unakıtan, bu konuda yeni hazırlanan yasayla bu eksiklikleri ortadan kaldıracaklarını, şüpheli işlem bildirimlerine hukuki ve cezai bakımdan tam bir koruma getireceklerini, "terörizmin finansmanı" diye yeni bir suç tanımı da yapılacağını bildirdi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, "Mali Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkındaki Yasa Tasarısı" ele alınarak, AKP ve CHP milletvekillerinin önergeleriyle altkomisyona gönderildi. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, bu tasarıyla ilgili bilgi verirken, Türkiye’de kara paranın aklanmasıyla ilgili mücadeleye ilişkin çalışmaların 4208 sayılı "Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Yasa" ile başladığını ancak bu yasada, sayma suretiyle belirlenen suçlardan elde edilen gelirlerin kara para olarak kabul edildiğini ve sadece bu gelirlerin aklanmasının suç sayılarak cezaya bağlandığını söyledi. Unakıtan, bu yasada sayılmayan birçok ciddi suçtan elde edilen gelirlerin aklanmasının ise suç kapsamı dışında kaldığını kaydetti.
Bakan Unakıtan, 4208 sayılı bu yasada şüpheli işlem bildiriminde bulunan kişileri koruyucu özel bir önlem bulunmadığını, bu nedenle de şüpheli bildirimlerin yetersiz olduğunu vurguladı. Unakıtan, "MASAK’a gönderilen şüpheli bildirim sayısı, her ne kadar son 3 yıllık dönemde bir önceki 3 yıllık döneme göre yüzde 127’lik bir artışla, ortalama 274 olsa dahi, diğer ülkelerin binlerle ifade edilen şüpheli bildirim sayılarına kıyasla düşük kalmıştır" dedi.
Bakan Unakıtan, yeni yasa tasarısıyla 4208 sayılı yasadaki önemli eksikliklerin giderileceğini bildirdi. Unakıtan, bu tasarıyla şüpheli işlem bildirimlerinin kalitesi ve sayısının artırılabilmesi için bildirimde bulunanlara hukuki ve cezai bakımdan tam bir koruma getirileceğini bildirdi. Unakıtan, halen yürürlükte olan uygulamada, tüm yükümlülük ihlalleri için hürriyeti bağlayıcı ceza öngörüldüğünü, adli sürecin uzun olmasının, cezanın ertelenebilmesi gibi konuların yaptırım etkinliğini azalttığını belirterek, tasarıda yükümlülüğe aykırı davranışların cezalandırılmasında ikili bir ayrıma gidildiğini ve bazı yükümlülüklere ilişkin olarak idari para cezası uygulamasının benimsendiğini kaydetti.
Unakıtan, tasarıyla MASAK’ın bilgi toplama ve analiz kapasitesinin artırılmasına ilişkin düzenlemeler de yer aldığını bildirdi. Unakıtan, tasarıda diğer kamu kurumlarının veri sistemlerine erişim, MASAK’a devamlı bilgi verilmesi gibi bazı hükümlerle yasal altyapı da oluşturulacağını açıkladı.
Bakan Unakıtan, FATF’ın 2001 yılında terörizmin finansmanın önlenmesi konusunda tavsiyeler yayınladığını ancak Türkiye’de bu konuda bir düzenleme yapılmadığını belirterek, yeni tasarıyla 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasa’sına "Terörizmin finansmanı" suçunun da ekleneceğini bildirdi.
Unakıtan, bu tasarıyla getirilen düzenlemelerin yapılmamasının uluslararası faaliyet gösteren şirketlerin ve vatandaşların itibarını da zedeleyeceğini vurgulayarak, "Sonuç itibariyle bu tasarı Türkiye’nin ekonomik ve siyasi kredibilitesi bakımından da önemlidir" dedi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Uzan ve Bilgin Grubu'ndan haczedilen 45 aracı, 2 Şubat Perşembe günü satışa çıkaracak.
TMSF'den yapılan açıklamaya göre, toplam muhammen bedeli 653 bin 500 YTL olan otomobiller, Renault, Fiat, Ford, Opel, Daewoo, Hyundai, BMW ve Cadillac marka araçlardan oluşuyor.
Araçlardan 44 tanesi Uzan Grubu'ndan devralındı. 26 bin YTL muhammen bedelli 1998 model Cadillac ise Bilgin Grubu'ndan TMSF'ye geçti.
Açık artırma yöntemiyle gerçekleşecek ihalede satılamayan araç ya da araçlar olduğu taktirde, ikinci ihale 9 Şubat 2006'da yapılacak.
İhaleye katılmak isteyenlerin 2 bin YTL tutarındaki nakit teminatı, Ziraat Bankası Gayrettepe Şubesi'ndeki 14061804-5002 numaralı hesaba yatırmaları gerekiyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
Rusya'da hava sıcaklığında eksi 32 derecelere kadar varan düşüş, İtalya'ya doğalgaz akışının azalmasını da beraberinde getirdi.
Rusya'dan ithal edilen doğalgazın akışındaki bu azalma, bugün İtalya Üretim Faaliyetleri Bakanlığı'nda olağanüstü bir toplantıda masaya yatırıldı.
Scajola, toplantı sonrasında yaptığı değerlendirmede, basının halkı paniğe sürüklememeye davet ederek, “Doğalgazdaki azalma, Rusya'daki hava koşullarıyla ilgili bir durum. İtalya'da şu an için doğalgaz kesintisi tehlikesi yok. Ama nükleer enerji için harekete geçmeliyiz” dedi.
Bakanlıktaki toplantıya katılan kuruluşlardan biri olan Ulusal Hidrokarbür Kurumu (ENİ) adına yapılan açıklamada ise “Rusya'dan İtalya'ya normalde günde 74 milyon metreküp olarak pompalanan doğalgazda, dün 06.00'dan (TSİ 07.00) itibaren 24 saatlik zaman diliminde yüzde 6,8 oranında bir düşüş saptanmıştır. Bugün itibarıyla ise Rusya kökenli doğalgazın akışındaki düşüşün yüzde 12,2'ye ulaşması beklenmektedir” denildi.
Açıklamada, yüzde 12,2'ye varması beklenen düşüş miktarının, İtalya'daki günlük olarak kullanılan toplam doğalgaz miktarının yüzde 2,3'üne tekabül ettiği de kaydedildi.
Üretim Faaliyetleri Bakanlığı'ndaki yetkilileri, tüketicilerin kesintiye maruz kalmamaları için gerekirse stoklardaki doğalgazın da piyasaya sürülebileceğini belirttiler.
Rusya'daki Gasprom şirketi tarafından dün yapılan açıklamada, Avrupa ülkelerine ihraç edilen doğalgazdaki düşüşün, Rusya'da hayatı felç eden aşırı soğuklarla birlikte iç talepte patlama yaşanmasından kaynaklandığına değinilmişti.
İtalya, toplam doğalgaz gereksiniminin yüzde 30'unu Rusya'dan ithalat suretiyle karşılıyor. İtalyan uzmanların bazıları ise Rus doğalgazınının Avrupa'ya aktarımında kullanılan boru hatlarında İtalya'nın zincirin son halkası konumunda olmasının da düşüşte rol oynayabileceğini ileri sürüyorlar.
Bu teze göre, Rusya-İtalya arasındaki boru hattı üzerindeki diğer ülkelerin doğalgazı fazla çekmeleri de İtalya'ya doğalgaz oranında bir düşüş olarak yansıyabiliyor.
Alıntı hurriyet.com.tr
İran, üretim sahalarındaki arızadan dolayı Türkiye'ye gelen doğalgaz miktarını azalttı. Türk ve İranlı yetkililerin konuyla ilgili olarak sürekli diyalog içinde olduklarını belirtildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan aldığı bilgiye göre, günlük 26 milyon metreküp olması gereken doğalgaz akışı, 5-6 milyon metreküpe kadar geriledi. İran tarafının, sorunun üretim sahalarındaki bir arızadan kaynaklandığını söylediklerini belirten yetkililer, çözüm konusunda İran'lı yetkililerle sürekli diyalog içinde olduklarını belirttiler.
Botaş 2 gündür yaşanan sıkıntıyı, 'kesintili' abonelere verdiği gazda indirime giderek aşmaya çalışıyor.
Bu arada İran ile doğalgaz akışındaki düzensizlikler ve gazın niteliği gibi konularda Türkiye, uluslararası tahkime gitmiş durumda. Ancak hakem belirlemede bir mutabakat sağlanamadığından, yaklaşık 1 yıldır bu konuda bir ilerleme sağlanamadı.
Öte yandan Rusya'dan gelen doğalgaz girişinde sıkıntı bulunmadığı öğrenildi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Turcas ve Shell’in ortak girişim şirketi kurmak amacıyla Rekabet Kurulu’na başvurduğu açıklandı.
Turcas’dan İMKB’ye gönderilen açıklamada, Shell’in Türkiye şubesi ile birlikte ortak girişim şirketi kurma calışmaları çerçevesinde Rekabet Kurulu’na başvuruda bulunulduğu belirtildi.
Alıntı hurriyet.com.tr
Merkez Bankası öncü göstergeler endeksi kasımdan sonra aralık ayında da ekonomik yavaşlamaya işaret etti.
Merkez Bankası’nın aralık ayı verileriyle güncellenen Birleşik Göstergeler Enrdeksi, aralıkta kasım ayına göre 0.9 puan düşerek 143’e indi. Geçen yıl eylül ayında 144.6’ya kadar yükselen öncü göstergeler endeksi, ekimde 144.5 olmuş kasımda ise 143.9’a inmişti. Sanayi üretim endeksinin kasımda önceki aylara göre düşmesi ve aramalı ithalatındaki azalma eğilimi öncü göstergeler endeksini düşürdü.
Alıntı hurriyet.com.tr
Doğuş Holding A.Ş'nin Üst Yöneticiliği'ne (CEO) Hüsnü Akhan getirildi.
Doğuş Grubu'ndan yapılan açıklamaya göre, 1994 yılından bu yana Doğuş Grubu'nda görev yapan, Eylül 2001 tarihinden bu yana Doğuş Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi olan ve gruba ait finansal kurumlarda yönetim kurulu üyeliği süren Hüsnü Akhan, Doğuş Holding A.Ş'nin yeni Üst Yöneticisi (CEO) olarak seçildi.
Bugün itibariyle yeni görevine başlayan Hüsnü Akhan, Nisan 2002 tarihinden bu yana Doğuş Holding A.Ş. Finansman Grup Başkanlığı görevini de yürütüyordu.
Alıntı hurriyet.com.tr
Umman'da gerçekleştirilen Türk Haftası Etkinlikleri kapsamında sema gösterisi düzenlendi.
Umman'da bulunan Devlet Bakanı Beşir Atalay, İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından başkent Muskat'ta organize edilen Türk Haftası Etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen sema gösterisini izledi.
Türkiye'nin tanıtılmasını amaçlayan etkinlikte, sema gösterisini Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından görevlendirilen Konya Tasavvuf Grubu sundu.
Bakan Atalay'ın yanı sıra İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, Muskat Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Salem Said Al Ghattami ve Ummanlı iş adamları, gösteriyi izleyenler arasında yer aldı.
Alıntı hurriyet.com.tr
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Turkcell, kullanım ücretlerine ortalama yüzde 3,4 oranında zam yaptı.
İSTANBUL - Ön ödemeli hatlarda 100 kontörlük kart 11,5, 250’lik kart 25, 500’lük kart 47, binlik kart da 87 YTL oldu. Faturalı hat kullanım ücretlerinde yüzde 2 düzeyinde bir ayarlama yapıldı. Kısa mesaj ve buna bağlı servisler, wap, indirimli paketler, uluslararası aramalar ve tüm abonelik işlem ücretleri değişmedi.
Alıntı ntvmsnbc.com
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, öğretmenlerin ek ders ücretlerinde yapılacak artış için çalışmaların bitmek üzere olduğunu söyledi. Çelik, “Artışı söz verdiğimiz gibi yapacağız” diye konuştu.
ANKARA - Maliye Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin ek ders ücretlerinde alacakları artış konusunda son noktaya geldi. Milli Eğitim Bakanı Çelik, öğretmenlere verilen söz gereğince artış yapılacağını söyledi.
Meclis Genel Kurulu’nda milletvekillerinin soruları üzerine konuşan Çelik, artış öngören kanun çalışmasının bitmek üzere olduğunu söyledi.
Kendi bakanlığına bağlı bürokratlarla Maliye Bakanlığı bürokratlarının bu konu üzerinde çalıştıklarını belirten Çelik, “Öğretmenlerin ek ders ücretlerini söz verdiğimiz şekilde artıracağız” dedi. Daha önce bu konuyla ilgili bir çalışma yapılmış ama Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın karşı çıktığı gerekçesiyle düzenleme tamamlanamamıştı. Düzenlemede ek ders ücretlerinin 9 YTL, 82 YKr’ye yükseltilmesi öngörülüyordu.
Alıntı ntvmsnbc.com
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Dubai International, Zincirlikuyu’da Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından satışa çıkarılacak araziyle de ilgileniyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, arazinin dikey ya da yatay olarak kullanılabileceğini söyledi.
ANKARA - İstanbul’a yapacağı yatırım tartışma yaratan Dubai International Properties’in İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle ortak kuracağı gayrimenkul yatırım şirketi tamamlanmak üzere. Levent’teki eski otobüs garajına kule yapmayı planlayan Dubaili yatırımcıların bir diğer hedefinin Karayolları 17. Bölge müdürlüğünün Zincirlikuyu’daki 100 dönümlük arazisi olduğu belirtiliyor.
Konuyla ilgili olarak açıklama yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş, “Biz bu satışa büyükşehir belediyesi olarak girmeyi düşünmüyoruz. Ama bizim gayrimenkul yatırım ortaklığımızın kuruluşu yetişirse bu Dubaililerle yapmakta olduğumuz ortaklık yetiştiği taktirde girmeyi düşünebiliriz. Bir rekabet olacaktır rekabet olsun ne kadar rekabet olursa iyi olur” diye konuştu.
Topbaş, şu anda Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü olarak kullanılan arazinin turizm alanı haline getirileceğini açıkladı. Topbaş, “100 bin metrekarelik bir arazı yani 300 bin metrekare kullanım alanı olacak dikey de yatay da kullanılabilir” dedi.
DUBAİLİLER BU AY GELECEK
Dubai International yetkililerinin bu ay İstanbul’a geleceklerini belirten Topbaş, söz verilen 5 milyar dolarlık yatırımın kesinlikle hayata geçirileceğini söyledi.
Alıntı ntvmsnbc.com
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Devlet Bakanı Babacan, bu yıl uygulamaya geçen enflasyon hedeflemesi konusunda Merkez Bankası’na sonsuz destek verdiklerini söyledi.
İSTANBUL - Merkez Bankası tarafından düzenlenen ‘enflasyon hedeflemesi: uygulama ve olası sorunlar’ konulu konferansta konuşan Devlet Bakanı Ali Babacan, Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesi uygulamasına sonsuz destek verdiklerinin altını çizdi. Babacan, “Ben, Türkiye’nin enflasyon hedeflemesi sürecinde de çok başarılı olacağına gönülden inanıyorum. Merkez bankamızın, bu yeni rejimi gündeme getirdiği ilk günden itibaren, hükümet olarak arkalarında çok kuvvetli bir şekilde durduğumuzu, onlara sonsuz destek verdiğimizi burada açıkça ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
Enflasyon hedeflemesinde Merkez Bankası’nın bağımsızlığının önemine vurgu yapan MB Başkanı Süreyya Serdengeçti de, bağımsızlığın, sadece yasal olarak değil, fiilen ortaya konması gerektiğini kaydetti.
Petrol fiyatları ya da kuş gribi gibi faktörlerin geçici etkiler yaratabileceğini görüşünü dile getiren Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Fatih Özatay ve Arjantin Eski Merkez Bankası Başkanı Mario Blejer, Merkez Bankası’nın faiz politikası açısından temkinli davranması gerektiğini ifade ettiler.
Alıntı ntvmsnbc.com