İnsanların toplum içinde yaşamak ihtiyacı, özgürlük ihtiyacından daha eski ve öndedir. Toplumlar binlerce yıl özgürlüksüz yaşayabilmişler, fakat düzensiz ve güvensiz yaşayamamışlardır. Devlet olarak örgütlenmiş toplumlarda, toplum düzeninin ve güveninin sağlanması Devletin en başta gelen ödevidir. Devletin bu ödevi, ulusal savunma ihtiyacı ile birlikte devlet kadar eskidir.
Polis tarihi Türk tarihi ile başlamıştır. Tarih boyunca çeşitli devlet kurmuş olan Türkler kamu düzeni ve güvenliğini ulusal savunma ile birlikte yürütmüşlerdir.
Eski Türkler'de kamu düzen ve güvenliği işleri Subaşı'lar tarafından yürütülmüştür. Kabile halinde yaşadıkları dönemde Türkler, orduyu sevk ve yönetenlere "Subaşı" adını vermişlerdir. Su, asker, komutan, ordu ve subaşı, başkomutan anlamında kullanılmıştır. Kabileler birleşip toplum büyüyünce Kağan ortaya çıkmış, Subaşılar savaşta belli birliklere komuta etmeye başlamış, barışta da bulundukları bölgenin güvenliğini sağlamışlardır. Böylece Subaşıların rolleri küçülmüş ve belli görevlerin yöneticileri olmuşlardır. Bilinen en eski Subaşı, VIII. Asra ait TONYUKOK Kitabesinde ismi yazılı olan İNALKAĞAN'dır. Büyük Selçuklu İmparatorluğunun kurucusu Selçuk Bey de bir Subaşıdır. Keza Anadolu Selçuklularında da il merkezlerinde askeri ve mülki işlere bakan komutanlara subaşı denilmiştir. Bunlar bulundukları yerlerin kamu düzen ve güvenliğini sağlamışlar, savaş zamanında ise çevrelerindeki ilçe ve köylerin tımarlı sipahilerine komuta etmişlerdir. Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılışından sonra, Anadolu'da kurulmuş olan beyliklerde askeri komutana "Subaşı" denilmiştir. Örneğin Aydınoğlu Mehmet Bey de aynı ordunun subaşılığını yapmıştır. Keza XVI. Asrın ortalarında, Karamanoğullarının da Nizamüddin Bekler adında bir subaşısı bulunduğu anlaşılmıştır.
Özetle belirtilecek olursa, Eski Türklerde kamu düzeni ve güvenliği belli yasalara uygun olarak yürütülmüştür. Oğuz Han'ın Oğuz Türesi, Cengiz Han'ın Uluğ Yasası, Timur'un Tüzükkatı o devirlerin belli başlı hukuk kuralları örnek olarak gösterilebilir.
Bu yasalarda, suçların önlenmesi kadar işlenen suçlarda suçluların yakalanmasına da önem verilmiştir. Eski Türklerde Polis Teşkilatı bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere askeri teşkilat içinde yer almış ve Askeri özellikler göstermiştir.
KAYNAK:Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
30-10-2007, 00:22
davutkorucu
Osmanlılarda Polis
(1299-1453 Dönemi)
Bilindiği üzere Türkler,Orta Asya'dan Anadolu'ya gelerek Söğüt ve Domaniç bölgelerine yerleşmiş ve bir beylik kurmuşlardır. Kuruluş döneminde toprakları çok az olan Osmanlı Beyliği'nin yönetim teşkilatı da ona göre kurulmuştur. Devletin başında bulunan bey, hem askeri hem mülki gücü şahsında toplamış, tayin etmiş olduğu komutanlar ve kadılarla ülkesini yönetmiştir.
Osman Bey Karahisarı ele geçirdiği zaman, kentin yönetimini oğlu Orhan Bey'e vermiş ve onun yanına arkadaşı olan Gündüz Alp'i de Subaşı olarak tayin etmiştir. Bu kişi bugünkü anlamda ilk Polis Amiridir. Subaşılar barış döneminde savaş için gerekli olan askerleri disipline etmek ve eğitmekle birlikte, kentin dirlik ve düzenini de sağlamışlardır. Savaş zamanında ise yetiştirdikleri kıtalara komuta etmişlerdir.
Anlaşılacağı üzere eski Türklerde olduğu gibi Osmanlı Türklerinde de Polis Teşkilatı, Askeri Teşkilat kadrosu içinde yer almış, askeri amirler aynı zamanda Polis Amiri olarak da görev yapmışlardır. Devlet ve ordu teşkilatı zamanla büyümüş devletin başında mutlak bir kudrete sahip ve en büyük adli, askeri ve mülki amir olan padişahlar yer almışlardır. Padişahlar bütün yönetsel, askeri ve bunlarla birlikte ülkede kamu düzen ve güvenliğinin sağlanması işlerini, devlet ricali ve halk karşısında kendilerini temsil eden sadrazamlar vasıtasıyla yürütmüşlerdir. Bu nedenle sadrazamlar, bütün Polis Teşkilatının görevlerini başarmak için özel memurlar, tebdil çuhadarları kullanmışlardır.
Sadrazamın yanında yer alan subaşılar, yasakçı adı verilen askerlerle başkentin dirlik ve düzenini sağlamışlar, XIV. asrın ortalarına doğru yasakçıların yanında, gece bekçiliği yapan ASESBAŞI'lar oluşturulmuştur.
Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te İstanbul'u almasına kadar, Osmanlı Devlet Teşkilatında en büyük komutan veya askeri komutan anlamına gelen subaşıların yönetimindeki askeri birlikler, dış güvenlik yanında ve aynı zamanda iç güvenliğin sağlanmasıyla da görevlendirilmişlerdir. İstanbul'un fethinden sonra, yeniçeri teşkilatı gelişmiş, askeri komutanlık başka adlarla ifade edilmeye başlanılmış ve subaşılık yavaş yavaş sadece şehir ve kasabaların dirlik ve düzenine ve hatta belediye imar işlerine bakan kimselerin ünvanı olmuştur. Bu dönemde başkent dışındaki illeri yöneten Beylerbeyi ve sancakları yöneten Sancak Beyleri emirleri altındaki askerlerle bulundukları bölgelerin kamu düzeni ve güvenliğini sağlamışlardır.
30-10-2007, 00:22
davutkorucu
Osmanlılarda Polis
(1453-1826 Dönemi)
Yeniçeri teşkilatının gelişerek genişlemesi üzerine İstanbul'un düzen ve güvenliğinin sağlanması işleri başta Yeniçeri olmak üzere Bostancı, Cebeci, Topçu gibi askeri ocaklar ile Kaptan-ı Derya askerlerine intikal etmiş ve İstanbul, Yeniçeri Ağası, Bostancıbaşı, Cebecibaşı, Topçubaşı ve Kaptanpaşa arasında bölgelere ayrılmıştır.
Emniyet makamları; Sadrazam, Yeniçeri ağası, Falakacı, Cebecibaşı ve Cebeciler, Kaptanpaşa, Topçubaşı ve Topçular, Bostancıbaşılar, Kadı ve Böcekcibaşından oluşmuştur. En büyük sorumlu olan Yeniçeri Ağası, suç işleyenleri Falakacılara dövdürmüş ve hapsettirmiştir. Falakacılar, Yeniçeri Ağasının emri altında, falaka taşıyan acemi oğlanlardan oluşmuştur.
Cebecibaşı ve Cebeciler; Ayasofya, Kocapaşa ve Ahırkapı taraflarının, Kaptanpaşa; Kasımpaşa ve Galata semtinin, Topçubaşı ve Topçular; Tophane semti ile Beyoğlu'nun, Bostancıbaşı ve Bostancılar; Üsküdür, Eyüp, Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Ayastebanos'un, kamu düzen ve güvenliğini sağlamışlardır. Böcekçibaşılar ise, suçluları izleme ve yakalama işleriyle uğraşmışlardır. Ayrıca Başkent'de sadrazamın, illerde de valilerin emrinde "Baştebdil" adı verilen İstihbarat Şefi çalışmıştır. Bu dönemde "Kadı"lar da polis görevi yapmaya devam etmiş, Sadrazam ve Yeniçeri Ağası'ndan sonra, Adli, İdari ve Yerel Yönetim işleri yanında, İstanbul, Galata, Üsküdar ve Eyüp Kadılıkları, polisiyle işleri, özellikle ahlak zabıtasına ait işlerin yürütülmesinde polis amiri olarak görev yapmışlardır.
Taşrada ise, Kapıkulu ve Eyalet Askerleri iç düzen ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu tutulmuş, şehir ve kasabalarda Kollukçular, Yasakçılar, Bekçiler, Edirne Şehri ve çevresinde Bostancı Ocağı, Halep ve çevresinde Çöl Beyleri polis hizmeti görmüşlerdir.
Osmanlı İmparatorluğunun gerilemeye ve yönetiminin çözülmeye başlamasıyla birlikte kamu güvenliğini sağlamakta görevli Yeniçeriler, meyhanelerde sarhoş olup, halka saldırmaya, kadın hamamlarını basmaya başlamış, emniyet ve asayişten sorumlu olanların kendileri emniyet ve asayişi bozmuşlardır.
Keza, iç güvenliğin bozulmasında bu işlerle görevli memurlar büyük rol oynamışlardır. İmparatorluğun diğer kurumları gibi, gerileme dönemlerinin koşulları altında, son derece bozulmuş olması ve devletin başına bela kesilmesi yüzünden Yeniçeri Ocağı 18 Haziran 1826 tarihinde padişah II. Mahmut tarafından ortadan kaldırılmıştır.
30-10-2007, 00:23
davutkorucu
Osmanlılarda Polis
(1826-1845 Dönemi)
Yeniçeri Ocağının 1826 yılında kaldırılmasından sonra, İstanbul'da Asakiri Muntazama-i Hassa (Asakir-i Mansure-i Muhammediye) isimli ve polisiye hizmetleri de yapmak üzere yeni bir Askeri teşkilat kurulmuş, Serasker denilen bu teşkilatın komutanı, iç güvenliğin sağlanmasına ait Yeniçeri Ağası'nın yetkilerine sahip olmuştur. Böylece Yeniçeriler ve Yeniçeri Ağası yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye ve Serasker geçmistir.
1826 yılında çıkarılan İhtisap Ağalığı Nizamnamesi ile, bir İhtisap Nezareti kurulmuş ve bu nezarette çalışanlar, kolgezmez ve güvenlik hizmetlerini yürütmekle görevlendirilmişlerdir. 1834 yılında, Anadolu ve Rumeli'nin bazı eyaletlerinde Asakir-i Redife adıyla bir askeri teşkilat kurulmuş ve bu teşkilatın Serasker denilen komutanı keza Yeniçeri Ağasının İç Güvenlik konusundaki yetkilerine sahip olmuştur.
Bu dönemde, gerek başkent İstanbul'da ve kısımlarında, gerekse taşrada, polis hizmetleri birbirinden farklı örgütler, örneğin İstanbul'da İhtisap Nezareti ve eyaletlerde Sipahiler tarafından yürütülmüş, kuvvetlerin emir ve komutasında birlik ve bütünlük sağlanamamıştır. Bu karışıklık 1845 yılına kadar sürmüş, yurdun her tarafı için aynı yapıda ve fonksiyonel bir polis teşkilatı kurulamamıştır.
30-10-2007, 00:24
davutkorucu
Osmanlılarda Polis
(1845 - 1879 Dönemi)
(Polis Teşkilatinin Kurulusu)
Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından sonra gerek Osmanlı başkentinde ve gerekse illerde iç güvenlik hizmetlerinin eskisiyle kıyaslanmıyacak ölçüde gelişmesine rağmen güvenlik hizmetlerinin birçok makam ve kişilere bağlı olarak yürütülmesi uygulaması sürmüştür. Örgütlenme açısından ve uygulamadaki bu karışıklığı ortadan kaldırmak amacıyla 10 Nisan 1845'de (12 REBİ - ÜL EVVEL 1261) İstanbul'da "POLİS" adıyla bir teşkilat kurulmuş, yeni kurulan polis teşkilatının görevleri yine aynı tarihte yayınlanan Polis Nizamnamesinde belirtilmiş ve bu durum yabancı elçiliklere de bir yazıyla duyurulmuştur.
Bugüne değin kaynağının ne olduğu bilinmeyen 1845 tarihli Polis Nizamnamesinin kaynağının 12 Messidor an VII (1 Temmuz 1800) tarihli "PARİS EMNİYET MÜDÜRÜNÜN GÖREVLERİNİ DÜZENLEYEN KARARNAME" adlı metin temel alınarak hazırlandığı belirtilmiştir.
Yapılan araştırma ve incelemeleri gerçekten de 1845 tarihli Polis Nizamnamesi'nin kendisinden yarım yüzyıl kadar önce çıkarılan "Paris Emniyet Müdürü'nün Görevlerini Düzenleyen Kararname" ile madde madde karşılaştırılması sonucunda kaynağının bu metin olduğunu ortaya koymaktadır.
"Polis" adıyla ilk kez kurulan teşkilata ve yabancı elçiliklere de duyurulan 17 maddelik Polis Nizamnamesi ile getirilen yeniliklere rağmen karışıklıklar tümüyle ortadan kaldırılamamış, Başkentte polis hizmeti Yeniçeri Ağası yerine geçen Serasker, İhtisap Ağası ve Polis adını taşıyan bir teşkilat tarafından yürütülmeye başlanmıştır. Taşrada polis hizmeti ise, sipahiler ve İstanbul'da olduğu gibi memleketin birçok illerinde kurulan Asakir-i Mansure Alaylarına verilmiştir.
1846 yılında yayımlanan bir genelge ile polis hizmetlerinin serasker tarafından yönetilmesinin askerlerin asıl görevlerini aksattığı belirtilerek yalnızca polis hizmetlerini yürütmek üzere ve seraskerlikten bağımsız olarak "Zaptiye Müdürlüğü, Zaptiye Müdür Yardımcılığı" ve polisle ilgili yasaları hazırlamak için, "Zaptiye Meclisi" kurulmuştur. Kısa bir süre sonra da bu meclis kaldırılmış ve yerine "Divan-ı Zaptiye" ve "Meclis-i Tahkik" kurulmuştur. Böylece hem İstanbul hem de illerin güvenlik işleri Zaptiye Müşiriyetince yürütülmüş ve bu makam, teftiş memurlarıyla ikinci defa olarak 1867 de kurulmaya girişilen polis teşkilatının bağlı olduğu tek yer olmuştur. Bu Tevhidi Zabıta Dönemi 1879 yılına kadar devam etmiştir. Bu yılda Zaptiye Müşiriyeti kaldırılmış ve yerine görevi sadece polis işlerini kapsayan Zaptiye Nezareti kurulmuş, Polis ve Jandarma bir daha birleşmemek üzere ayrılmışlardır.
30-10-2007, 00:24
davutkorucu
Osmanlılarda Polis
(1879 - 1908 Dönemi)
1876 yılında Tanzimat ve Islahat hareketleri çerçevesinde Avrupa'daki örneklere göre bir polis teşkilatı kurulmasına birinci meşrutiyetin ilanından sonra oluşan hükümet programında yer verilmiş ve 1879 da Zaptiye Nezareti kurulmuştur.
Başlangıçta İstanbul ve çevresinde teşkilatlanarak güvenlik işlerini yürüten zaptiye nezareti daha sonra ülke çapında kuruluşları bu nezaret tarafından tek merkezden yönetilmiştir. Bugünkü Emniyet Genel Müdürlüğünün görev ve yetkilerini yürütmüş olan Zaptiye Nezareti 1909 da kaldırılmıştır.
1845 yılında kurulan polis teşkilatı 1867 ve 1879 dan sonra da 1881 - 1886 - 1898 ve 1907 yıllarında yapılan düzenlemelerle sürekli gelişmiş ve genişlemiştir. Bu dönemde; 1881'de İstanbul'da düzen ve güvenliği sağlıyan Asakir-I Zaptiye teşkilatı kaldırılmış ve yerine Polis Teşkilatı kurulmuştur. Bu merkez kuruluşu İstanbul, Üsküdar, Beyoğlu Polis Müdürlükleri ve Beşiktaş Polis Memurluğu olarak, dört polis dairesi de merkezlere bölünmüştür. Her polis dairesi bir polis müdürü ile bir başkan ve iki üyeden oluşan bir polis meclisi ve her merkez bir serkomiser tarafından yönetilmiştir. Zamanla, polis meclisinin üye ve her daireye bağlı serkomiserlerinin sayısı çoğalmıştır. 1886 yılından sonra, İstanbul polis müdürlüğü dışındaki diğer müdürlüklere mutasarrıflık adı verilmiş ve polis müdürüne de mutasarrıf denilmiştir. Aynı yılda ve ayrıca, zaptiye nezaretine bağlı bir baştabibin başkanlığında da bir sağlık dairesi, 1898 yılında da İstanbul'da bir sivil polis teşkilatı kurulmuştur.
Taşra teşkilatı, başlangıçta 15 ilde kurulmuş ve her il polis dairesinin başına bir serkomiser verilmiştir. Zaptiye nezaretinin sonu olan 1909 yılına doğru illerin çoğunda polis teşkilatı kurulmuş, bazılarını polis müdürü bazılarını da serkomiserler yönetmiºlerdir. 1881 yılında fiilen kurulmuş olan Polis Teşkilatı'nın görev ve yetkilerini belirleyen ilk hukuksal metin 6 Aralık 1896 da yayınlanmıştır.
Bundan sonra 19 Nisan 1907 tarihinde ilk Polis Nizamnamesi yayınlanmıştır. Polis örgütünün ihtiyaçlarını her bakımdan yeterli bir biçimde karşılayan ve 167 maddeden oluşan bu nizamnamenin en belirgin özelliği, içerdiği hükümlerin yabancı etkiler altında kalınmadan hazırlanmasıdır. Daha önce, gerek tanzimat ve gerekse Abdülhamit döneminde yayınlanmış olan metinlerin çoğu, yabancıları tatmin etmek için, yabancı devletlerin yasalarından aktarılmış hükümleri kapsamaktaydı. Bu nizamnamenin ikinci belirgin özelliği uzun süre başarı ile uygulanmış olmasıdır.
Sözkonusu nizamnane, polisin idari, adli, siyasi görevlerini, merkez ve taşra kuruluşlarını hiyerarşi, polisin Asakir-i Nizamiye ve jandarma ile ilişkileri, polisin yetkileri, izinde iken polisin görev ve yetkileri, polis müfettişlerinin görevleri, polis meclisinin görevleri, polisin seçim ve tayin usulü, polisin cezalandırılması, yargılanması, polisin ödenekleri ve benzeri hususları kapsamaktaydı.
Aynı nizamnameye göre polisler, serkomiser, ikinci komiser, üçüncü komiser, komiser muavini ve polis memuru olmak üzere 5 sınıfa ayrılmaktaydı.
30-10-2007, 00:25
davutkorucu
Osmanlılarda Polis
(1908 - 1918 Dönemi)
1908 yılında II nci Meşrutiyetin ilanı üzerine Fransız ve Alman Polis Teşkilatları esas alınarak Polis Teşkilatının yeniden organize edilmesi kararlaştırılmış ve 22 Temmuz 1909 yılında çıkarılan "İstanbul Vilayeti ve Emniyeti Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına Dair Kanun" ile 31 Mart ayından sonra artık yaşaması imkansız olan Zaptiye Nezareti kaldırılarak, yerine Dahiliye Nezaretine bağlı ve memlekete şamil polis işlerinin yürütülmesiyle görevli "Emniyet Umumiye Müdürlüğü" ve İstanbul Vilayetine bağlı bir polis müdüriyeti kurulmuştur.
Emniyeti Umumiye Müdüriyeti, 1913 yılına kadar polis işlerini 1907 de çıkarılan polis nizamnamesi hükümlerine göre yürütmüş ve hükümleri İstanbul dahil tüm ülke sathında uygulanmıştır.
9 Aralık 1913 tarihinde, Dahiliye Nezareti Teşkilat Nizamnamesi çıkarılmış ve bu Nizamnamede Emniyeti Umumiye Müdüriyetinin görevi "Memleketin Emniyet ve İnzibatına taalluk eden her türlü umum ve muamelatı takip ve o babtaki muhaberatı idare ve polis teşilat ve polis mekteplerini idare etmek" olarak belirlenmiştir. Görevleri bu nizamname ile bilerlenen Emniyeti Umumiye Müdürlüğü, Ankara'da milli hükümet Emniyeti Umumiyesi kurulana kadar Dahiliye Nezaretine bağlı olarak hizmet görmüştür.
1913 tarihli Nizamname ile Dahiliye Nezaretine bağlanan Emniyeti Umumiye Müdürlüğü, başlangıçta emniyet, memurin ve levazım, muhasebe ve tahribat şubelerinden oluşmuştur. Daha sonraki tarihlerde bunlara, Heyet-i İstihbariye, polis müfettişliği, siyasi ve idari kısımlara bakan iki umum müdür muavini eklenmiştir. Bu kısımlardan siyası kısım bir müdür yönetiminde 6 şube ile umumi ve hususi kalemden, her şubenin kadrosu ise bir müdür, iki yardımcı ve gerektiği kadar memurdan oluşmuştur.
İdari kısım, muhasebe, memurin ve polis mecmua müdürlükleri, ile evrak ve levazım memurlukları, memurin ve mustahdemini müteferrikadan meydana gelmiştir. 1915 yılı başlangıcında bu teşkilat yeniden genişletilerek seyrüsefer, Ecanip, Takibat-ı Adliye Müdürlükleri kurulmuştur. Ayrıca aynı yıl içinde doğrudan Dahiliye Nezaretine bağlı Emniyet Müdürlükleri kurulmuş ve bunlar hudut kapılarıyla demiryolu durak yerlerinde görev yapmışlardır. Yolcu trenlerinde görevli olan gezici polis ve komiserler, Emniyet Müfettişlerine bağlı olarak çalışmışlardır.
Mondros Mütarekesi sonucunda Emniyeti Umumiye Müdürlüğü Teşkilatı, Emniyeti Umumiye Müdürü, Emniyeti Umumiye Müdür Muavini, Asayiş Seyrüsefer, Ecanip Şubeleriyle, Kalem-i Umumi, Kalem-i Hususi Müdüriyetleri, muhasebe, memurin, levazım, polis mecmuası, evrak müdüriyetleri, memurin ve müstahdemini müteferrikadan oluşmuş bulunmaktaydı. 1911 yılında çıkarılan bir kanunla 1909 yılında yürürlüğe konulan İstanbul Vilayeti ve Emniyeti Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına dair kanunun dört ve beşinci maddeleri değiştirilmiş, Emniyeti Umumiye Müdüriyeti ile İstanbul Valiliği arasında çıkan sürtüşmeler sebebiyle, başkentin polis hizmetlerine ilişkin işleri Emniyeti Umumiye Müdürlüğünden alınmış ve doğrudan Dahiliye Nezaretine bağlı olarak oluşturulan İstanbul Polis Umum Müdürlüğüne verilmiştir. Vilayetin Polis Teşkilatları ve Polis Müdürlükleri ise, eskisi gibi valilerin ve bağımsız mutasarrıfların yönetimleri altında Emniyeti Umumiye Müdüriyetine bağlı bırakılmıştır. Böylece kurulmuş olan İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesi, kentin polis hizmetlerini, 24 Şubat 1923 de kaldırıp yerine İstanbul Polis Müdürlüğü kuruluncaya kadar yürütmüştür.
İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesinin mütareke dönemindeki teşkilatı; Bir Umum Müdür ve Umum Müdür Muavini, Teftis Heyeti Reisi, Tahrirat Müdürlüğü, Birinci, İkinci, Üçüncü, Dördüncü Şube Müdürlükleri, Muhasebe Memurluğu, Heyet-i Sıhhiye, Polis Hastanesi'nden olusmustur. Böylece Milli Hükümetin kurulmasına kadar, ülkenin iç güvenliğine ilişkin işler, Umum Jandarma Komutanlığı, Emniyeti Umumiye Müdüriyeti ve İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesi olmak üzere üç teşkilat tarafından yürütülmüştür.
21 Mayıs 1913 tarihli Polis Nizamnamesi, II nci Meşrutiyet devrinin koşullarına ve zamanın ihtiyaçlarına göre hazırlanmış ve bu Nizamname ile polisin örgütlenmesi, görev ve yetkileri, personelin dereceleri, sınıfları, mesleğe giriş, yükselme ve diğer tüm özlük iºleri, soruºturma, yargılama, istifa, tayin, izin cezalandırma işleri, levazım işleri, polis karakolları ve görevleri, polisin kıyafeti ve davranış biçimleri yeniden düzenlenmiştir. Bu Nizamnamede polis, piyade, süvari ve sivil olmak üzere üç sınıfa ayrılmış, meslek dereceleri, sıralaması, polis adaylığı, polis memurluğu, komiser muavinliği, komiserlik, merkez memurluğu, polis müdürlüğü kısmı, adli ve idari riyaset ve müdüriyetleri emniyet müdürlüğü, Emniyet Umumiye Müdürlüğü, İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesi Müdürlüğü, İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesi olarak düzenlenmiştir. Başkent Polis Teşkilatı diğer illerden ayrı düşünülmüş, illerde polis müdürlüğü kurulacağı Liva ve Kazalarda birer amirin yönetiminde yeteri kadar polis bulunduracağı belirtilmiş, polis mesleğine alınma ve yükselme şartları aydınlatılarak polisin değişik hizmet yerlerinde görev ve yetkileri tam olarak belirtilmiştir.
30-10-2007, 00:26
davutkorucu
Kurtuluş Savaşında Polis
(30 Ekim 1918-29 Ekim 1923)
Mondros Mütarekesinin yapıldığı 1918 tarihinden, Mili Polis Teşkilatının kurulduğu 24 haziran 1920 tarihine kadar, bütün yurtta Osmanlı Devletinin Polisi olarak hizmet etmiştir. 24 haziran 1920 tarihinden, İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesi'nin kaldırıldığı 24 şubat 1923 tarihine kadar geçen sürede ise polis teşkilatı ikilemiş, birisi merkezi İstanbul'da ve Osmanlı Devletine tabi olarak Kurtuluş Savaşı boyunca ve gittikçe daralmışolan bir bölgede ve yalnızca İstanbul'da, diğeri ise, merkezi Ankara'da hızla genişlemiş olan bir bölgede, İstanbul hariç Misa-ı Milli ile çizilen sınırlar içinde faaliyet göstermiştir. İstanbul'da Osmanlı Polis Teşkilatı, padişah ve onun hükümetinin emrinde, işgalci düşman kuvvetlerinin baskı ve istekleri doğrultusunda çalıştırılmaya zorlanmıştır. Milli Polis Teşkilatı ise, bir yandan anayurdu işgal eden düşman devletlere, diğer yandan düşmanlarla işbirliği yapan padişah ve hükümetine, bundan başka ayaklanarak yurdun iç güvenliğini bozan yerli işbirlikçilere ve bağımsız devlet kurma hayali peşinde koşan ve bu uğurda akla sığmayacak çılgınlıklar yapan Ermeni ve Rum azınlıklara karşı mücadele edilmiştir.
Mondros Mütarekesi ile Osmanlı Devletine bırakılan topraklar üzerinde, 15 vilayet 35 bağlı Liva ve 17 bağımsız Liva kalmıştır. Merkezi Yönetim; Vilayet Liva, Vilayetlere bağlı Livalar ve doğrudan Dahiliye Nezaretine bağlı bağımsız Livalar, Kaza, Nahiye ve köylerden oluşmuştur.
Bu yıllardaki vilayetler ve bağımsız livaların nüfusunu kesin olarak saptamak mümkün olmamıştır. Ancak Devlet Istatistik Enstitüsünce 14 Nisan 1919 tarihli Hükümet tahminleri ve diğer veriler değerlendirilerek nüfuslar belirlenmiştir.
Işgal altında bulunan bölgelerde ihtilaf devletleri kendi askeri polis teşkilatını görevlendirmişler, mevcut Osmanlı Polis Teşkilatında azınlıkları, ermeni ve rumları egemen kılmışlardır. Maddi ve manevi baskı ve her türlü çıkar vaatlerine karşın yabancıların emellerine hizmet etmeyecek yapıda olan bir kısım Türk Polislerini derhal azletmişler, memleket dahilinde kalmaları tehlikeli görülen polisleri de MALTA'ya sürgüne göndermişler, bunların yerine kendi amaçları doğrultusunda hizmet edecek kimselere görev vermişlerdir. Ancak her gidenin yerine yeterince eleman bulamadıkları için bir kısım polisler görevlerinde kalmış, bunlar ulusal Kurtuluş Savaşının kazanılması için, işgalin her türlü bilgi ve yardımları Ankara'ya ulaştırma yolunda fedakarca çalışmışlardır. Anadolu'dan verilen direktifler çerçevesinde istenilen işleri başarmak amacıyla milli ve gizli grupları oluşturmuşlar, bazı kişilerin ve mütarekeyi takiben esaretten dönen Türk subaylarının Anadolu'ya kaçırılmasını, işgal altındaki depo ve ambarlardan silah ve cephanelerin gizlice Anadolu'ya gönderilmesini sağlamışlardır. Keza bu dönemde düşman devletler casus örgütlerini Kurtuluş Savaşını sabote etmek için ülkemize göndermişler. Türk Polisi bunların gizli amaçlarını hareketlerinden önce öğrenmiş, haklarında her türlü bilgiyi fotoğraflarıyla birlikte Anadolu'ya ulaştırmış ve böylece Milli Mücadeleyi kundaklamaya gidenlerin emellerini gerçekleştirmeden yakalanmalarını sağlamışlardır.
Türk Polisi, işgal altında bulunan bölgelerde emniyet ve asayişin korunması ve suç faillerinin meydana çıkarılmasında da başarılı çalışmalar yapmışlardır.
Mustafa Kemal'in Samsun'a ayak bastığı günlerde Samsun'da bir ingiliz yüzbaşının emrinde işgal kuvvetleri bulunuyor, kentin sokakların da dişinden tırnağına dek silahlı Pontus'cu Rum çeteleri dolaşıyor ve bunlara hiç kimse birşey yapamıyordu.
Sivas Knngresinde işgal edilmiş bölgelerde milli direnişin örgütlenmesi ve bölgelerin işgalden kurtulması için önlemler alınmıştır. Kongre Fransız ve Ingilizlerin Diyarbakır, Halep ve Suriye'deki ermenilerin bölgeye göçlerini sağlayarak müslüman halkı göçe zorlayarak,ermeni çoğunluğu gerçekleştirmek ve bir ermeni devleti kurmak planı izlediklerini saptamış, Güneydoğu Anadolu'nun kurtarılması için özellikle Maraş ve Antep bölgesine şu direktifi vermiştir. "Göç yasaktır"
Arazi ve emlak ancak Türk'lere satılacaktır, yabancılarla hristiyanların arazi sahibi olmasına meydan verilmeyecektir. Milli amaçlar uğruna, herkes mal ve beden açısından görevli tutulacaktır. Jandarma ve poliste Türklerin kullanılması sağlanacaktır. Görüldüğü üzere, işgal altındaki bölgelerde dahi polis teşkilatının Türklerden oluşturulmasına önem verilmiş ve özen gösterilmiş, düşman işgalinden kurtarılmış olan bölgelerde ise sivil yönetimle birlikte polis teşkilatı da yeniden düzenlenmiştir.
Bazı illerde polisler, Damat Ferit Paşa hükümetini tanımadıklarını ve Kuvayi Milliye emrine girdiklerini açıkca ilan etmişlerdir. Büyük Millet Meclisinin 2.6.1920 tarih ve ikinci celsesinde okunan Kastamonu Valisi Cemal Bey'in Zonguldak Polislerinin Kuvayi Milliye emrine girerek Ferit Paşa hükümetini tanımadıklarına dair telgrafı bunun en güzel kanıtıdır.
"Dahiliye Vekaletine, Zonguldak'a talimat-ı mahsusa ile gönderilen Şevket Turgut Bey'den şimdi alınan telgrafnameye nazaran Zonguldak'ta İstanbul'dan gelen bilimum polisler ve memurini saire, Kuvayi Milliye emrine giderek, Ferit Paşa hükümetini tanımadıklarını, Mutasarrıf vekili Kadri Bey'e tebliğ ettikleri gibi Kuvayi Milliye aleyhtarlarından Mal Müdürü Mevlüt Lütfü ve İstanbul'dan gelen Inzibat Zabiti Jandarma Bölük Kumandanı Yüzbaşı Cemil Efendi'ler tevkif edilerek Mahfuzan Devrek'e izan kılınmış ve mutasarrıf ve refakatında bulunan Mülkiye Müfettişleri, kısa bir müzakereden sonra istifa eylemiş tarafımızdan mukaddeme mutasarrıf vekaletine tayin kılınan Cevdet Bey mutasarraflık umuruna vaziyet eylemiştir."
23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulmuş ve bu meclisin 2 mayıs tarihli oturumunda hükümet teşkili ile ilgili "Büyük Millet Meclisi Icra Vekillerinin Suret-i Intihabına Dair" 3 nolu Kanun'u kabul etmiştir. Bu kanunun birinci maddesine göre "şerefiye ve evkaf, suhiye Muaveneti içtimaiye, iktisat (ticaret,sanayi,ziraat,orman,maden) maarif, adliye, mezahip, maliye ve rüsumat, defteri hakani, nafia, dahiliye, (emniyeti umumiye posta ve telgraf) müdafaai milliye, hariciye, erkanı harbiye-i umumiye işlerini görmek üzere 11 zattan mürekkep icra vekilleri heyeti" kurulmuştur. Milli Hükümetin 9 mayısta açıkladığı programında iç güvenlikle ilgili olarak aşağıdaki ifade yeralmıştır.
"iç siyasetimizde bütün çalışmalarımızın hedefi, milletin birlik ve dayanışmasının korunması ile genel güvenliğin kurularak asayişin her yerde teminidir..."
24 Haziran 1920 de Milli Hükümetin Emniyeti Umumiye Müdürlüğü kurulmuş, 1 genel müdür, 1 genel müdür yardımcısı ile emniyet, seyrisefer, memurin şubelerinden ve 6 kişilik Teftiş Kurulundan oluşan küçük bir kadro ile çalışmaya başlamıştır.
Milli mücadele sırasında polis kadrosu oldukça düşmüş ve bu nedenle 1922 tarih ve 1379 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile, kadroda mürettep üyelerin noksanlığından dolayı polis divanının kurulması mümkün olmayan vilayet ve müstakil livalardan, divan kurulmasına lüzum hasıl oluncaya kadar polislerle ilgili soruşturma ve cezaların polis teşkilatının amiri tarafından ifa ve o yerin en büyük mülkiye memuru tarafından tasdik olunması, en büyük polis amirinin cezalandırmayı gerektiren bir hali görüldüğü takdirde, soruşturmanın en büyük mülkiye memuru tarafından yaptırılması ve onun vereceği kararın Emniyet Umumiye Müdürlüğünce onaylanmasından sonra uygulanması kabul olunmuştur.
Kurtuluş Savaşı başarıldıktan sonra Istabul'u da yönetimi altına alan milli hükümet Osmanlı Devletinin Emniyeti Umumiye Müdüriyetini, İstanbul Polis Müdürlüğü haline dönüştürmüştür. Böylece Mondros Mütarekesi ve Kurtuluş Savaşı koşullarının Anadolu'da ortaya çıkardığı ikili polis sistemi, (bir yanda İstanbul'da Osmanlı Hükümetine bağlı, diğer yanda Milli Hükümetin oluşturduğu yeni Polis teşkilatı) teke indirgenmiş ve bütünlük sağlanmıştır. Ankara'da Milli Hükümetin Emniye-i Umumiyesi Erzurum Milletvekili Durak Bey tarafından 1920 de teşkilatlandırılmaya başlanmış, aynı yıl içinde A.Naci Bey'ler, 1923 yılında Halit Bey Emniyet Genel Müdürlüğü yapmışlardır.
29 Ekim 1923 te Cumhuriyet ilan edilirken yeni Türkiye Cumhuriyeti zayıf bir polis teşkilatı devralmıştır.Cumhuriyet yönetimi, Il polis teşkilatlarını da merkez teşkilatı gibi pek zayıf durumda bulmuştur.İstanbul, Izmir, Edirne, Bursa, Balıkesir ve Manisa gibi büyük iller 1922 yılına kadar işgal altında kalmış ve bu nedenle kadroları yetersiz durumda bırakılmıştır. 1923 yılında Ankara, Antalya, Adana, Samsun, Trabzon, Konya, Kastamonu, Sivas, Erzurum, Kars, Eskişehir, Elazığ, Zonguldak ve Izmit illerinin polis teşkilatları başında 25-30 lira maaşlı birer polis müdürü; Diyarbakır, Bitlis, Amasya, Tokat, Bolu, Afyonkarahisar, Malatya, Yozgat, Sinop, Menteşe, Urfa, Kayseri, Gaziantep, Ertuğrul illeri polis teşkilatlarının başında birer serkomser; Rize, Kütahya, Ordu, Gümüşhane, Niğde, Aydın, Isparta, Silifke, Mardin, Kırşehir, Çorum, Denizle, Çankırı, Ardahan ve Artvin polis teşkilatlarının başında birer ikinci komiser; Aksaray, Burdur, Beyazıt, Sarat, Genç, Muş ve Van polis taşkilatlarının başında ise bir komiser muavini yönetici olarak görev yapkıştır.
Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet, Ulu Önderimiz Atatürk, silah arkadaşları ve ona inanan, bu uğurda mücadele eden tüm vatandaşların eseridir. Kuşkusuz zafere inananlarda, inanmayanlarda olmuştur.
30-10-2007, 00:28
davutkorucu
NASIL POLİS OLUNUR
POLİS MESLEK YÜKSEK OKULU
Öğrenci kaynakları şunlardır
Polis Meslek Yüksek Okullarına ön lisans seviyesindeki eğitimine; genel lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim, ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları sınavla alınırlar.
--------------------------------------------------------------------------------
Başvuru esnasında adaylardan şu belgeler istenir.
Form dilekçe,
Nüfus cüzdanı fotokopisi veya noterden tasdikli örneği,
Diploma veya çıkış belgesi fotokopisi veya noterden tasdikli örneği,
Yazılı sınav tarihinde askerlikle ilişiği bulunmadığına dair belge (Erkek Adaylardan),
Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5 inci ve 10 uncu maddelerinde belirtilen hususlara uygun son bir yıl içerisinde çekilmiş 6 adet vesikalık fotoğraf,
İkametgah belgesi,
ÖSS sonuç belgesi,
Vukuatlı nüfus kayıt örneği,
Kendisinin ve evli ise eşinin adli sicil belgeleri (Sabıka kaydı),
Evli ise evlenme cüzdanı fotokopisi veya noterden tasdikli örneği,istenir.
Fotokopisi verilen belgelerin aslı, müracaat sırasında müracaatı alan görevliye ibraz edilmek üzere götürülür ve fotokopiler görevli tarafından "Aslı Görüldü" ibaresi ile birlikte sicil ve imza atılarak alınır.
Ayrıca, 2330 sayılı Nakdi Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkındaki Kanun kapsamında şehit veya görev malulü olan Emniyet Teşkilatı personelinin eş ve çocuklarından şehitlik veya malullük belgesi istenir.
Sınav giderlerini karşılamak üzere adaylardan, Polis Akademisi döner sermaye işletmesine her yıl Polis Akademisi tarafından tespit edilen miktarda ücret alınır.
-------------------------------------------------------------------------------
Adaylarda aranan şartlar şunlardır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,
Yukarıda sayılan okullardan mezun olmak,
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafından o yıl içinde yapılan üniversiteye giriş sınavlarında puan türlerinin en az birinden üniversitelerin yüksek okullarına girmek için yeterli asgari taban puanı almış olmak,
18 yaşını tamamladıktan sonra yaptırılan yaş düzeltmelerinde, düzeltmeden önceki yaş geçerli olmak kaydıyla, müracaat tarihi itibariyle 18 yaşını tamamlamış, bayan ve askerlik yapmayan erkek adaylar için 23 yaşından, askerlik hizmetini yapmış erkek adaylar için 25 yaşından gün almamış olmak,
Bayanlar için 1.65 cm., erkekler için 1.67 cm’den kısa boylu olmamak ve boy ölçüsünün santimetre olarak son iki rakamı ile kilosu arasında 15 kilogramdan eksik veya fazla fark olmamak,
Sağlık yönünden, Sağlık Yönetmeliğinin 6 ncı maddesinde aranılan sağlık şartlarına uygun olmak,
Turistik işletme belgesi olan yerler hariç olmak üzere, daha çok suçluların barındığı veya suç işlemeye müsait yerlerde çalışmamak, genelev, birleşme yeri, randevu evi, tek başına fuhuş yapılan mesken ve bu gibi yerlerde aracılık, bekleyicilik ve benzeri bir iştigali bulunmamak; genel ahlaka aykırı oyun, temsil, film, video bant, teyp kasete, şarkı sözü ve teknolojinin gelişimi ile ortaya çıkan benzeri muzır neşriyat ve benzeri işler üzerinde çalışmaktan haklarında herhangi bir adli veya idari takibat devam ediyor olmamak veya hüküm giymemiş olmak,
Taksirli suçlar hariç olmak üzere, ağır hapis veya 6 aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç; kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devletin sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak veya bu suçlardan dolayı haklarında devam etmekte olan bir adli kovuşturmaya tabi olmamak,
Müracaat tarihinde herhangi bir siyasi partiye veya parti kollarına üye bulunmamak, daha önceden üyeliği var ise ayrıldığını belgelemek,
Alkol, uyuşturucu ve psikotrop maddeler ile kumar alışkanlığı bulunmamak,
Eşi hakkında; affa uğramış olsa bile, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ve 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarla, zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç; kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devletin sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak veya bu suçlardan dolayı hakkında devam etmekte olan bir adli kovuşturmaya tabi olmamak,
Kamu haklarından mahrum bulunmamak,şartları aranır.
--------------------------------------------------------------------------------
Başvuru zamanı ve şekli şöyledir
Yüksek Okula giriş sınavına başvurular, her yıl Polis Akademisi Başkanlığı tarafından tespit ve ilan edilen tarihler arasında Polis Meslek Yüksek Okulu Müdürlükleri’ne şahsen yapılır.
Eksik belge, posta yolu ile veya başvuru zamanı geçtikten sonra yapılan başvurular kabul edilmez.
POLİS KOLEJİ
Yapılan Yönetmelik değişikliği ile 2003-2004 Eğitim Öğretim yılından itibaren Polis Koleji’ ne ilk kez kız öğrenci alınacaktır.
Başvuru İşlemleri
Polis Koleji Aday Tespit Sınavı için başvurular; adayların okumakta oldukları Okul müdürlüklerine yapılacaktır.
Öğrenci kaynakları şunlardır
Milli Eğitim Bakanlığına bağlı İlköğretim Okullarını bitiren öğrenciler ile Lise Hazırlık sınıfında okuyan öğrencilerdir.
--------------------------------------------------------------------------------
Sosyal durum ile ilgili koşullar şunlardır
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,
Taksirli suçlar hariç olmak üzere diğer suçlardan ağır hapis veya 6 ay ve daha fazla hapis, veyahut affa uğramış, paraya çevrilmiş, ertelenmiş, zaman aşımına uğramış olsalar bile Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, zimmet ihtilâs, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolaylı iflâs gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlâk kaçakçılığı hariç; kaçakçılık, resmî ihale ve alım satıma fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma, suç işlemek için teşekkül oluşturmak suçlarından dolayı hükümlü bulunmamak veya bu suçlardan dolayı haklarında devem etmetke olan bir adlî kovuşturmaya tâbi olmamak,
İlköğretim okulunu üç veya daha yukarı diploma notu ile bitirmiş olmak,
Sağlık yönetmeliğinde belirtilen sağlık şartlarını taşımak
Polis Kolejine giriş sınavının yapıldığı yılın 01 Ocak tarihi itibarıyla 16 yaşından, hazırlık sınıfı okuyan adaylar için 17 yaşından gün almamış olmak,
Öğrenime ara vermemiş olmak,
Herhangi bir okuldan, ahlâkî veya disiplin sebebi ile çıkarılmamış olmak,
Hazırlık sınıfı hariç, lise ve dengi okullara devam etmemiş olmak,
Kamu haklarından mahrum bulunmamak.
04 Temmuz 1998 tarih ve 23392 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, Emniyet Genel Müdürlüğüne Bağlı Eğitim ve Öğretim Kurumlarına Alınacak Öğrencilerde Aranılacak Sağlık Şartlarına Dair Yönetmelikte belirtilen sağlık şartlarını taşımak.
--------------------------------------------------------------------------------
Öğrenim kilo, boy ve yaş ile ilgili koşullar şunlardır
Y A Ş En az Boy (Santimetre)
12 yaşından gün almamış olanlar 134 cm. (dahil)
13 yaşından gün almamış olanlar 139 cm. “
14 yaşından gün almamış olanlar 144 cm. “
15 yaşından gün almamış olanlar 151 cm. “
16 yaşından gün almamış olanlar 156 cm. “
17 yaşından gün almamış olanlar 160 cm. “
Kilo Yönünden Aranan Şartlar;
Ağırlık: Boy ölçüsünün santimetre olarak son iki rakamı ele alınarak, bu rakamlardan 10 kg. kadar fazlalığı, 20 kg. kadar noksanlığı kabul edilir. Örneğin (151) cm. boyunda olan bir adayın en fazla 61 kg. en az 31 kg. ağırlığında olması gerekmektedir.
Yaş Yönünden Aranan Şartlar;
Müracaat edilen yılın 01 Ocak tarihi itibariyle 16 yaşından, hazırlık sınıfı okuyanlar için 17 yaşından gün almamış olmak gereklidir. İlköğretim okulunun beşinci sınıfından sonra hangi sebeple olursa olsun yaş tashihi yapmış olanların, tashihten önceki yaşları geçerli sayılır. Bu sınıftan önce yapılan yaş tashihlerinde düzeltilmiş yaşa itibar edilir.
--------------------------------------------------------------------------------
Şehit ve vazife malulleri çocukları için şu şartlar şuhlardır
Emniyet Teşkilatında görevli iken şehit veya vazife malulü olanların Polis Kolejine girmeye istekli çocukları, giriş koşullarını taşımaları ve giriş sınavlarında tam puanın en az %50' sini almaları kaydıyla bu konuda ayrılan kontenjandan başarı sırasına göre istifade ettirilirler. Bu kontenjan o yıl için koleje alınan asil adayların sayısının %10' unu geçemez.
--------------------------------------------------------------------------------
Tahsil yönünden aranan koşullar şunlardır
Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı İlköğretim Okullarını veya muadili ortaokulları (3) üç ve daha yukarı diploma notu ile bitirmiş olmak,
Yurtdışında öğrenim görenlerden, bu yönetmelik hükümlerine göre sınava girecek adayların öğrenim derecelerinin denkliği Milli Eğitim Bakanlığı Denklik Bürolarınca yapılmış olmak,
Tahsile ara vermemiş olmak,
Hazırlık sınıfı hariç, lise ve dengi okullara devam etmemiş olmak.
--------------------------------------------------------------------------------
Başvuru zamanı ve şekli şöyledir
Kolej giriş sınavına başvurular, her yıl Polis Koleji Müdürlüğü tarafından tespit ve ilan edilen tarihler arasında halen okumakta oldukları Okulu Müdürlükleri’ne şahsen yaparlar.
POLİS AKADEMİSİ
Öğrenci kaynakları şunlardır
Polis Akademisi; genel lise, erkek teknik öğretim, kız teknik öğretim, ticaret ve turizm öğretimine bağlı okul mezunları arasından sınavla alınırlar.
Sosyal durum ile ilgili koşullar şunlardır
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak,
Evli yahut nikahsız yaşamakta olmamak,
Herhangi bir suçtan sabıkası bulunmamak,
Herhangi bir okuldan ahlak ve disiplin sebebiyle çıkarılmış olmamak,
Hakkında her hangi bir suçtan kanuni kovuşturma bulunmamak,
Kendisi ve Ailesi hakkında yaptırılacak tahkikat neticesinde, Emniyet Teşkilatına girmesinde sakınca bulunmamak,
Akademinin eğitime başlama tarihinde askerlikle ilişiği bulunmamak.
Yasa dışı ideolojik amaçlı faaliyetlere, anarşi ve terör eylemlerine karışmamış, katılmamış veya desteklememiş olmak,
Öğrenim, yaş ve boy ile ilgili koşullar şunlardır
Öğrenci Seçme Sınavında; (ÖSS) eşit ağırlık puanı olarak 145 veya daha yukarı ham puan almak, (Puan durumu her yıl değişebilir)
Sınavların yapılacağı yılın 01 Ekim tarihi itibariyle; 22 yaşından gün almamış olmak, ( Ayrıca 18 yaşından sonra yaptırılan yaş tashihlerinden önceki yaşa itibar edilir.)
Erkeklerde 167 cm. bayanlarda 165 cm. boyundan kısa olmamak, boyu ile kilosu arasında, Boy ölçüsünün santimetre olarak son iki rakamı ile kilosu arasında 15 kg. dan fazla fark olmamak şartları aranır.
Sağlık ile ilgili konularda şunlar aranır
“Emniyet Genel Müdürlüğüne Bağlı Eğitim ve Öğretim Kurumlarına Alınacak Öğrencilerde Aranılacak Sağlık Şartlarına Dair Yönetmelik” hükümleri gereğince;
Vücut yapısı düzgün, her bakımdan sağlam ve fiziksel görünüşü kusursuz olmak,
Türkçe’ yi kusursuz konuşmak, (Dilinde kekemelik, pelteklik, tutukluk vb. olmamak,)
Duymasında en ufak bir kusur bulunmamak,
Her iki gözde ayrı ayrı ihtilafsız 2 diyoptriye kadar miyopi ve astigmatizma, 1 diyoptriye kadar hipermetropi ve astigmatizma bulunanlardan düzeltmeden sonra bir gözün görmesi 7/10’ dan, diğer gözün görmesi 9/10’ dan ve her iki gözün görme derecesi ayrı ayrı düzeltmeden sonra 8/10’ dan aşağı olmayanlar akademi öğrenciliğine kabul edilir.
Vücudun görünür yerlerinde tanınmayı kolaylaştıran, görünümü bozan ve kısmen de olsa fonksiyonlara mani yara, yanık, cerrahi müdahale bulunmamak,
Tüberkülozlu, varisli, düztaban olmamak,
Sevk edileceği devlet hastanesinden “Polis Akademisi Öğrencisi Olur” kaydını içeren Sağlık Kurulu Raporu almak.
04 Temmuz 1998 tarih ve 23392 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, Emniyet Genel Müdürlüğüne Bağlı Eğitim ve Öğretim Kurumlarına Alınacak Öğrencilerde Aranılacak Sağlık Şartlarına Dair Yönetmelikte belirtilen sağlık şartlarını taşımak.
----------------------------------------------------------------------------
Başvuru ve önkayıt işlemleri şöyle yapılır
Durumu giriş koşullarına uygun olan adaylar, ön kayıt işlemi için aşağıdaki belgeleri yanlarında getirirler.
Diploma aslı veya onaylı örneği, yahut mezun olduğu okuldan çıktı belgesi, (Kolej, lise ve dengi okulların son sınıflarında bütünlemeli bekleyenler için bütünlemeli olduklarına dair belge gerekmektedir.)
Nüfus hüviyet cüzdanı veya onaylı örneği,
Kendisi ve ailesi hakkında “Vukuatlı Nüfus Kayıt Örneği”,
Kendisi ve ailesi hakkında “Adli Sicil Kaydı”,
Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) sonuç belgesi,
2330 Sayılı “Nakdi Tazminat Verilmesi ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun” kapsamına giren Şehit Çocukları ile görevi sebebiyle sakatlanan veya sürekli bir hastalığa yakalanan görev malulü Emniyet Teşkilatı Mensuplarının çocukları için Emniyet Genel Müdürlüğü Personel Daire Başkanlığından alınacak şehit yada malul çocuğu olduğuna dair belge,
Tükenmez kalem, kurşun kalem ve silgi.
Adaylar belirlenen tarihler arasında Polis Akademisi Başkanlığına şahsen başvuruda bulunacaklardır. Eksik belge veya posta ile yapılacak başvurular kabul edilmeyecektir.
-------------------------------------------------------------------------------
Başvuru Tarihi: Polis Akademisi Başkanlığınca Belirlenir
Başvuru ve Sınav Merkezi: Polis Akademisi Anıttepe / ANKARA
Mülakat Sınavı: Ağustos Ayı içerisinde (Polis Akademisi Başkanlığınca Belirlenir)
Beden Eğitimi Sınavı: Ağustos Ayı içerisinde (Polis Akademisi Başkanlığınca Belirlenir)
Yazılı Sınav: Ağustos Ayı içerisinde (Polis Akademisi Başkanlığınca Belirlenir)
Sınav Sonuçlarının İlanı: Sınavlardan bir gün sonra açıklanır
İntibak Eğitimi: Eylül ayının ilk iki haftası
Kesin Kayıt: Ekim ayı başında
NOT: (Bu Tarihler genel Tarihleridir. Süreç Konusunda bilgilendirmek amacıyla verilmiştir. Sınav takvimi her yıl değişmektedir.)
30-10-2007, 00:34
davutkorucu
TRAFİK İŞLEMLERİ
Belge Yenileme
YIPRANMA
Yıpranan Tescil ve Trafik Belgelerinin yenisi alınacak (Trf.Tescil Şube veya Bürosundan)
Bir adet Araç Trafik Tescil ve Müracaat İşlem Formu (Ek-1)
Dilekçe
Muayene süresi dolmuş ise muayenesi yaptırılacaktır.
Yıpranan belge ve plakaların yenisinin çıkartılabilmesi için, aracın kayıtlı olduğu tescil kuruluşuna müracaat edilebileceği gibi, herhangi bir tescil kuruluşuna da müracaat edilebilir.
30-10-2007, 00:36
davutkorucu
Geçici Plaka ve Belgeler
GEÇİCİ TRAFİK BELGE VE PLAKALARI
(A) GEÇİCİ TRAFİK BELGE VE PLAKALARI
"A" Geçici Trafik Belgesi, prototip veya yol testi ve gösterisi yapılacak araçlar ile fabrika, depo, gümrük satış yeri, teşhir yeri ve benzeri gibi yerler aras?nda sürülecek araçlar için imalatçı ve ithalatçı firmalar ile bu firmaların yetki verdiği araç satıcılığı yapan bayilere verilir. Bir yıl için geçerlidir.
Her türlü hukuki ve mali sorumluluğu kabul ettiklerini beyan eden dilekçe
iki adet geçici trafik belgesi
şirketin oda sicil kaydı, imza sirküleri, ticaret sicil gazetesi
Harç makbuzu
Garanti belgesi
Trafik sigortası
(B) GEÇİCİ TRAFİK BELGESİ
Tescili yapılmamış veya tescil ve trafik belgesi işlemleri tamamlanmamış araçlara verilir. 30 gün süre ile geçerlidir.
Dilekçe
Trafik sigortası
ÖTV Ödeme Belgesi aslı
Harç makbuzu
Aracın faturası-trafik Şahadetnamesi-noter satış senedi
(C) GEÇİCİ TRAFİK BELGESİ
Satıldığı veya bulunduğu yerden tescil edileceği ve bulundurulacağı veya onarımının yapılacağı yere kadar götürülecek araçlara verilir. En fazla 6 gün süre ile verilir.Bu araçlar belirtilen güzergah dışına çıkamaz.
Dilekçe
Trafik sigortası
Aracın satın alındığı belge
Harç makbuzu
30-10-2007, 00:39
davutkorucu
Tescil ve Trafik Belge Zayi
BELGE ZAYİİ
Yeni tescil ve trafik belgesi (Trf.Tescil Şube veya Bürosundan)
Bir adet Araç Trafik Tescil ve Müracaat İşlem Formu (Ek-1)
Dilekçe
Karayolları Muayene İstasyonundan motor şase tespiti (Muayene)
Zayi edilen belge ve plakaların yenisinin çıkartılabilmesi için, aracın kayıtlı olduğu tescil kuruluşuna müracaat edilebileceği gibi, herhangi bir tescil kuruluşuna da müracaat edilebilir.
30-10-2007, 00:40
Simba
devid sizi sürekli uyarmak zorunda kalıyorum bu actıgın bölümün seviyeli konularla ne alakası bar kardeşim
30-10-2007, 00:40
davutkorucu
Trafikten Çekme
YALNIZ TESCİL BELGESİ ALINACAK
Yeni tescil belgesi (Trf.Tescil Şube veya Bürosundan)
İki adet Araç Trafik Tescil ve Müracaat İşlem Formu (Ek-1)
Dilekçe
Vergi Dairesinden borcu yoktur belgesi
Plakalar getirilecek
Eski tescil ve trafik belgeleri getirilecek
30-10-2007, 00:48
davutkorucu
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
30-10-2007, 00:50
davutkorucu
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
30-10-2007, 00:52
davutkorucu
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
30-10-2007, 00:56
davutkorucu
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
30-10-2007, 00:58
davutkorucu
Polis zammı nerede?
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
10/29/2007
Seçimlerden önce polislere zam yapılacağı açıklandı. Ardından sendikalar yapılacak zamma karşı çıktı. Unutulmaya başlanan zam konusu şimdi TBMM gündeminde.
 
Seçimlerden önce polislere zam yapılacağı açıklandı. Ardından sendikalar yapılacak zamma karşı çıktı. Unutulmaya başlanan zam konusu şimdi TBMM gündeminde.
Son genel seçimlerden önce TBMM Adalet Komisyonu polis memurlarına "fazla mesai" adı altında aylık 250 YTL zam verilmesini gündeme getirdi. Fakat başbakan Erdoğan, bu zammın seçim öncesi yanlış anlaşılabileceğini söyleyerek reddetti ve seçim sonrası yapılmasını istedi.
TASARI HAZIR
Bunun üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü seçim sonrası gündeme gelmek üzere bir tasarı hazırladı. Tasarıya göre, çeşitli rütbelerdeki 181 bin polisin maaşları kademeli olarak artırılıyor. Polis memuru, komiser yardımcısı, komiser, başkomiser ve emniyet amiri rütbesindeki polislere 200-300 YTL arasında zam planlandı. 1., 2., 3., ve 4. sınıf Emniyet Müdürleri'ne ise 400-700 YTL arasında zam öngörülüyor.
Bütün bu gelişmeler olurken memurlar için toplu görüşmeleri yürüten sendikalar polislere yapılacak zamma karşı çıktılar. 181 bin polis memuru umutla Başbakan'ın verdiği zam sözünün yerine gelmesini beklerken, konu sürüncemede kalmaya başladı. İşte bu noktada İzmir Milletvekili Recai Birgün bir soru önergesiyle polis zammını TBMM gündemine taşıdı. Recai Birgün'ün Başbakan Erdoğan'ın cevaplaması istemiyle verdiği önergede şu sorular yer alıyor:
SÖZ VERİLDİ Mİ?' 1- Son yapılan genel seçimlerden önce polis memurlarımıza seçim meydanlarında 200 ila 400 YTL maaş zammı vaadinde bulunduğunuz doğru mudur? Doğru ise bu sözünüzü ne zaman yerine getirmeyi düşünüyorsunuz?
2- İçişleri Bakanlığımızda çalışan Genel İdare Hizmetleri sınıfında olan personele Sosyal Güvenlik Kurumu'nda olduğu gibi yaklaşık 350 YTL ek ödenek vermeyi düşünüyor musunuz?
Emniyet Teşkilatı'nda; 167 bin 361 polis memuru, 2 bin 155 komiser yardımcısı, 2 bin 700 komiser, 3 bin 342 başkomiser, 2 bin 472 emniyet amiri, 15 1/1 Sınıf Emniyet Müdürü, 831 1/2 Sınıf Emniyet Müdürü, 595 2'nci Sınıf Emniyet Müdürü, 847 3'üncü Sınıf Emniyet Müdürü ile 881 4'üncü Sınıf Emniyet Müdürü görev yapıyor.
YAZAR:Faruk Erdem
31-10-2007, 00:09
davutkorucu
29/08/2007 Hükümetin 22 Temmuz seçimleri öncesinde polis memurlarına vaat ettiği zam sözüne sendika engeli... Memur- Sen polis zammının da diğer memurlarla aynı olmasını isteyince, plan değişti. Hükümetin seçim öncesi polislere verdiği zam sözü, sendikalara takıldı. Toplu görüşmelerde konuyu gündeme getiren bir sendikanın temsilcisi, memurlara ve diğer personele yapılacak her türlü zammın toplu görüşme masasında ele alınması ve polislere verilmesi planlanan zammın da bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Bu teklife, hükümet kanadının sessiz kaldığı iddia edildi. Bu da sendikanın görüşünün desteklendiği şeklinde yorumlandı. Seçimlerden önce polis memurlarının maaşına ortalama 250 YTL, amirlere 400-700 YTL zam yapılacağı duyurulmuştu. Memur sendikalarının polis maaşlarına yapılacak olan zamma karşı tavır koymasına tepki gösteren polisler, diğer devlet memurlarına göre ; daha çok çalıştıklarını, buna karşın fazla mesai ücretlerinin saat başı ödenmediğini, fazla mesai ücreti, Emniyet hizmetleri tazminatı, tayin bedeli, çocuk yardımı gibi yan ödemelerin çok yetersiz olduğunu belirterek, polisin özlük ve sosyal haklarında yeni düzenlemeler yapılması zaruriyeti olduğunu, 59.hükümet tarafından polise seçim öncesi verilen vaadlerin biran önce uygulamaya konulmasını istediler. Polis HAber olarak bu konuda yayınlarımız devam edecek ve seçimlerden önce binlerce polisin umudu olan zammın gerçekleşmesi için her türlü çabamız devam edecektir.
31-10-2007, 00:14
davutkorucu
'Güne başladığımızda ne kadar çalışacağımızı bilmiyoruz' diye dert yanan polisler eve ne kadar geç giderlerse gitsinler ertesi gün mesaide olmak zorundalar. Sivil polislerin derdi ise eylemler. Kimi zaman müdahale anında arada kalıp taş, sopa ve cop yediklerini söylüyorlar
Taş, sopa yiyen aslında bizleriz
Eskİ topraklar anlatırlar; bir dönem ilanlarla aranırmış polis olacak kişiler. Eli kalem tutan, atletik yapılı, biraz da cevval gençler, kısa bir eğitimin ardından polis yapılırmış. Hal böyle olunca meşhur 'Cibali Karakolu' örnekleri, Türkiye'nin bir dönem fotoğrafı olmuş. O günden bugüne çok şey değişti elbette. Filmlere, türkülere konu olan imkansızlıklar içindeki 'karakollar' 'polis merkezleri'ne, 'nezarethaneler' 'bekleme odaları'na dönüşmeye başladı. İşkence iddialarının Avrupa'da yankılandığı dönemden, insan hakları derslerinin verildiği sürece girdi polis birimleri. 161 yıllık Emniyet Teşkilatı, son dönemde 'imaj'ını yenileme çabasını da artırdı. Atatürk'ün 1934 yılında altını çizdiği, 'Polis, asker kadar disiplinli, hukukçu kadar hukuk adamı, bir anne kadar şefkatli olmalıdır' sözünün rehberliğinde değişim rüzgarı esse de, bu durum 192 bin 626 personelin bulunduğu teşkilat içindeki beklentileri, sıkıntıları ve dertleri de örtmüyor elbette.
'Hep, biz suçlanıyoruz'
'Polis, meydan dayağı attı' söylemlerine özellikle toplumsal olaylarda üstlendikleri görevle dikkat çeken Çevik Kuvvet polisleri tepkili. Onlarla sorunlarını konuşurken, B. adlı polis tepkisini şöyle dile getiriyor:
'Hep dayak atan bizmişiz gibi lanse ediliyor. Biz, toplumsal olaylarda taş yiyoruz, sopa yiyoruz. Yediğimiz küfürlerin haddi hesabı yok. Adam karşımıza geçiyor ana-avrat küfrediyor. Fakat kanunlar yüzünden müdahale edemiyoruz. Herhangi bir olay olduğunda ise suçlular haklı oluyor, biz suçlu kalıyoruz, öyle yansıtılıyor. Bize uygulanan şiddete cevap versek bir dert, vermesek bir başka...'
En çok dert yandıkları noktalardan biri de görev yerleri. Çevik Kuvvet'in gerekmediği yerlere bile kendilerinin gönderildiğini savunuyorlar. Bir yanda 'acaba benim söylediklerim duyulur da, hakkımda işlem yapılır mı?' endişesi, diğer tarafta, 'bu sıkıntıyı yaşıyor olmanın dürtüsü'yle bir başka Çevik Kuvvet polisi de içini şu sözlerle döküyor:
'Sanatçıların konserinde de Çevik Kuvvet var, kodamanların düğününde de... Bizim asıl görevimiz nedir bilmiyoruz. Bir gün Gazi Üniversitesi amfisine götürdüler bizi apar topar. Gittiğimizde bir de ne görelim? 8 yaşındaki çocuklar halk oyunları oynuyormuş, onlara nezaret edecekmişiz; üstelik bu bir hazırlıkmış. Bizim, bu tarz işlerle uğraşmamamız lazım.'
Benzer bir örneği de komiserleri anlatıyor. Futbol maçlarında yaşanan sıkıntı şu cümlelerle dökülüyor ağzından:
'Futbol Maçlarının olduğu günler sabah 07.00'de görev yerimizde oluyoruz. Maçın başlamasına 8 saat varken stat çevresine dikiliyoruz. Güneş altında o kadar insanla uğraştıktan sonra maç bitiyor ve herkes evlerine dağılıyor; ama biz yine oradayız. Maç günü benim eve girmem gece saat 01.00'i buluyor. Sabah da kalkıp aynı tempoyla işe gidiyoruz. Statlarda, düğünlerde, genelevlerin önünde bizim ne işimiz var?'
'Mesai belli değil'
Arama izninin bile olmadığı bir dönemde, polislerin şehrin göbeğinde MP5 makineli tüfeklerle görev yapmalarının halkı tedirgin ettiğini ve polisin imajını olumsuz etkilediğini söyleyen polisler, özellikle mesai saatlerinden dertli. 'Güne başladığımızda ne kadar çalışacağımızı bilmiyoruz' diye dert yanıyorlar.
Sivil polislerin derdi ise eylemler. Kimi zaman eylemcilere müdahale anında arada kalıp taş, sopa ve cop yediklerini söylüyorlar.
'Kelle koltukta görev'
Yunuslar olarak bilinen motorlu polis ekiplerinin derdi ise başka. Sürekli motorla dolaştıkları için sıcaktan ve soğuktan çok etkilendiklerini ve sık hastalandıklarını söyleyen yunuslar, bazı motorlarda ABS sistemi bulunmadığını, 12 senelik motosikletler olduğundan kaza endişesi yaşadıklarını vurguluyor.
Trafik polisleri gibi, 'Forsu yüksek arabalar çıkınca kontrol konusunda tereddüt yaşıyoruz; çünkü 'Ben şunun yakınıyım, ben bunun oğluyum' diye sürekli tehditler geliyor' sözleri ise aslında birçok polisin yakındığı nokta.
Doğu ve Güneydoğu'da görevli olanların fedakarlıkları ise apayrı. Kelle koltukta görev yaptıklarını belirten bu bölgelerdeki polislerden bir kısmı, güvenlik nedeniyle ailelerini de getirmediklerinin altını çiziyor. Lojman sıkıntısının olduğu bölgelerde ev bulmak da onlar için bir başka dert olmuş.
'12 yıl terfi bekledim'
Emekli Emniyet Müdürü İmaz Dal'ın anlattıkları ise 'terfi' sıkıntısını gözler önüne seriyor. Görev süresi dolsa da, maddi sıkıntı nedeniyle polisler emekli olmaya yanaşmazken, Dal, görevde iken karşılaştığı sorunu şöyle anlatıyor:
'Biz normalde 3 yılda terfi alıyorduk. Benimki 12 yılı buldu. Her sene terfi listesine adım girdi ve 'Terfi edeceksin' dediler. Kararlar açıklandıktan sonra da sürekli 'Seninki yeni seneye kaldı' diye oyaladılar. Ben de 12 yıl sonra Eskişehir'de mahkemeye başvurdum ve hakimler terfi etmem gerektiğine hükmetti. Emniyet Müdürüm o dönem beni çağırdı ve 'Niye mahkemeye verdin' dedi. Ben de '12 senedir bekledim' dedim. Bu olayın ardından 2 ay içinde benim Kütahya Emniyet Müdür Yardımcılığı'na atama yazım geldi. Ama bir ay geçmeden ikinci bir yazı daha aldım. Bu kez Afyon'a 'Öğretmen Emniyet Müdürü' olarak atandığım belirtiliyordu. Yani bir nevi kızağa çekildim.'
BALIKESİR'DEN Günde 12 saat çalışıyoruz
N.G : Bunca yıllık polis memuruyum görev sürem içinde çeşitli zorluklar yaşadım ama 3 yıldan bu yana çektiklerim beni canımdan bezdirdi. Mesai saatlerimizin düzensizliği beni olduğu kadar arkadaşlarımızı da olumsuz etkiliyor. Gerektiği zaman 12 saat aralıksız görev yapmak zorunda kalıyoruz. Sürekli fazla mesai yüzünden aile yapımız bozuldu.
İzin kullanmak istediğimizde amirlerimiz personel yetersizliğini, olayların yoğunluğunu öne sürüp başvurumuzu geri çeviriyor. Eve geldiğimizde çoğu zaman çoluk uyumuş oluyor. Sabahları yorgun kalkıp yine göreve gitmek zorunda kalıyoruz. Son zamanlarda iyice bunaldım. Buna can dayanır mı, haklılığımızı ispat etmek için ayağımıza mı sıkalım.
R. E: Emniyet teşkilatında biz memurlara amirlerimizin müdürlerimizin bize olan baskıları giderek artması iş verimliliğimizi düşürüyor. Aile hayatımızda bundan etkilenmeye başladı. Sakin bir yapım olmasına rağmen son zamanlarda sinirlilik baş göstermeye başladı. Karakolda bize verilen imkanlar ölçüsünde görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz. Ama bir türlü kimseye yaranamıyoruz. Herkes altındakini ezmeye çalışıyor. Bu da görevimiz sırasında istenmese de vatandaşa yansıyor. Ondan sonra polis kötü diyorlar. Adam evindekine kızıyor. Hıncını memurdan alıyor.
A.D: Bu mesleğe girdiğime bin pişmanım, neredeyse alkolik olup çıkacağım. Balıkesir'e geleli uzun zaman oldu. Ben ve ekibimde görevli arkadaşlarım görevimizi tam anlamı ile yaptığımıza inanıyoruz. Mesleğe adım atarken görevimize sadık kalacağız diye yemin etmedik mi... Sabahtan akşama, akşamdan sabaha bin türlü insanla karşı karşıyayız suçlusu güçlüsü yaptığımız iş zaten ağır. Vatandaş duyarsız. Aracını uygunsuz yere park eder, uyarsan bir türlü cezasını kessen bir türlü arkandan kulaklarını sürekli çınlatıyorlar. Müdür beyin emri ile sürekli gürültü yapan ehliyetsiz, kasksız gezen motosiklet kullanıcılarının peşine düştük. Neredeyse elimde telsizle yatağa gireceğim.
MUĞLA'DAN Ev kiraları çok yüksek
Muğla Emniyet Müdürü Mehmet Emin Körpe, Muğla il merkezi ve ilçelerinde görev yapan polislerin maddi açıdan durumlarının iyi olmadığını belirtti. Körpe, Muğla İl merkezi ile turistik ilçeleri başta Bodrum, Fethiye, Marmaris gibi turizm bölgelerinde hayat pahalılığından polisin etkilendiğini vurguladı. Körpe, 'Muğla il merkezi ve Turizm yöreleri içinde bulunan ilçelerde görev yapan polislerimiz hayat pahalılığı karşısında sıkıntı çekiyorlar. Muğla ilinde ev kiraları çok yüksek. Yeme- içme gibi zaruri ihtiyaç maddeleri zaten pahalı. Tek maaşı olan bir polis memuru büyük sıkıntı çekiyor. Muğla ilinde lojman sayısı da yetersiz. Bu nedenle tek maaşı olan eşi çalışmayan memurlarımız tayinlerini başka illere yaptırmak için her çareye başvuruyorlar' dedi.
M.Y.: 'On iki yılık polis memuruyum. İki yıldır Muğla'da görev yapıyorum. İki çocuğum var, ikisi de okuyor . Eşim çalışmıyor. 400 YTL ev kirası veriyorum. Buna rağmen ev sobalı. Maaştan geri kalan paramla geçinmek mümkün değil . Sürekli borçlanıyorum.Tayinimi başka bir ile yaptırmak için başvuruda bulundum.'
S.A: '8 yıldır Polis memurluğu görevimi sürdürüyorum. Muğla iline geleli henüz bir yıl oldu. Geldiğim ilde 200 YTL ev kirası veriyordum. Burada ev kirası 500 YTL. Tek başıma çalışıyorum. Eşim çalışmıyor. Bir çocuk babasıyım. Bu şartlarda yaşam mücadelesi veriyorum. Yine ucuz bir ilde görev yapmak istiyorum. Burası çok pahalı bir şehir' dedi.
Tercüman
31-10-2007, 00:15
davutkorucu
Tunceli'de poşet taşıyan bir kişi polisin "dur" ihtarına uymayarak, kaçtı. Bu şahsın kaçarken fırlattığı poşetin içinde büyük miktarda patlayıcı madde olduğu belirlendi. Patlayıcı, bomba imha ekipleri tarafından etkisiz hale getirildi.
Akşam saatlerinde Hastane Caddesi'nde elinde siyah bir poşet taşıyan ve kimliği henüz belirlenemeyen şüpheli şahısa polis "dur" uyarısında bulundu.
Polisin uyarısı üzerine bu kişi, Demiroluk Deresi'ne doğru kaçmaya başladı. Güvenlik güçleri tarafından takip edilen şahıs koşarken elindeki poşeti bir polis aracına doğru fırlattı.
Polis aracının ön camına çarpan poşet aracın yanına düştü. Emniyet güçleri poşetin etrafında güvenlik önlemleri aldı.
Olay yerine gelen bomba imha ekipleri poşetin içinde bulunan büyük miktardaki patlayıcıyı etkisiz hale getirdi.
Öte yandan, kaçan şahsın yakalanması için şehir merkezinde geniş çaplı operasyon başlatıldığı öğrenildi.
31-10-2007, 00:16
davutkorucu
Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi'nde bir araya gelen yaklaşık 50 kişilik grup, bölgeye emniyet müdürlüğünce yeni konan mobese kamerasını bahane ederek polisle çatıştı. Polise molotof kokteylleri ile saldıran göstericiler, polisin sert müdahalesiyle karşılaştı. Çıkan olaylarda yaklaşık 10 gösterici gözaltına alındı.
Alınan bilgiye göre, yaklaşık 50 kişilik grup, Gaziosmanpaşa Gazi Mahallesi İsmet Paşa Caddesi üzerinde bir araya geldi. Emniyet müdürlüğünce sokak üzerine yeni konan ve üzerinde mobese kamarasının bulunduğu direği kesen göstericiler, ardından sloganlar eşliğinde yürüyüş yapmak istedi. Polisin 'dağılın' uyarısına aldırış etmeyen göstericiler, polise molotof kokteyli, taşlı ve sopalı saldırıda bulundu. Göstericiler, çevik kuvvet ekiplerinin müdahalesiyle kısa sürede etkisiz hale getirildi. Ekiplere panzer
ve akrep araçları da takviye edilirken, olaylarda göz yaşartıcı biber gazı kullanıldı. Çıkan olaylarda yaklaşık 10 gösterici gözaltına alındı.
31-10-2007, 00:16
davutkorucu
AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Erzurum'da merkeze bağlı Hilalkent
semtindeki Hilalkent Yapı Kooperatifleri A-5 Blok'ta oturan polis memuru Yavuz Serbes, mesaisinin bitiminde evine gitti.
Üniformasını çıkardığı sırada kılıfına sıkışan silahını çeken Serbes, tabancanın ateş alması sonucu kasığından yaralandı.
Meslektaşları tarafından Aziziye Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan
Serbes'in sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.
31-10-2007, 00:17
davutkorucu
49 ildeki şubelerin yarısı kapatılarak yerine 'Bölgesel Harekât Üsleri' kurulacak
Doğu ve Güneydoğu kırsalında terör örgütü PKK'ya dönük büyük başarı sağlayan, ancak son dönemde şehir içine çekilen polis özel harekatı yeniden yapılandırılıyor. Terörle etkin mücadele amacıyla 24 yıl önce kurulan Emniyet Özel Harekat Dairesi'nin 49 ilde görev yapan şubelerinin en az yarısı kapatılarak yerlerine 'bölgesel harekât üsleri' kurulması planlanıyor. Böylelikle açığa çıkacak özel tim, terörün yoğun olduğu kritik illerde konuşlandırılacak. İzmir, İstanbul, Malatya, Erzincan'da konuşlanan ve 'ordu komutanlıklarına benzeyen bir yapılanmaya gidildiği öğrenildi.
Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kağan Köksal'a sunulan rapora göre, 5 bin polisin görev yaptığı Özel Harekât Daire Başkanlığı'nın konsepti değişiyor. 49 ildeki emniyet müdürlüklerinde oluşturulan Özel Harekât şube müdürlüklerinin büyük bölümü kapatılacak. Doğu ve Güneydoğu'da terör faaliyetlerinin yoğun bulunduğu illerdeki şubeler kapsam dışı tutulacak. Açığa çıkacak özel harekât timleri; Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Antalya, Mersin, Diyarbakır, Mardin, Şırnak, Batman, Bingöl, Van, Kars, Iğdır, Hakkari, Tunceli, Siirt ve Tokat gibi stratejik ve kritik illerde görevlendirilecek.
İzmir, İstanbul, Malatya, Erzincan'da konuşlanan ve 'ordu komutanlıklarına benzeyen bir yapılanmaya gidildiği öğrenildi. Ordu komutanlıklarındaki özel timler için de kritik bölgelerde harekât üsleri kurulacak. Bölgesel harekât üsleri, olay yoğunluğuna göre 5 ile 7 ilden sorumlu olacak. Harekat üsleri, sorumluluk bölgesindeki bir ilde meydana gelebilecek uçak kaçırma, rehine kurtarma ya da hücre evi baskını gibi olaylara anında müdahale edecek. Harekât üslerinde Skorsky helikopter de görev yapacak. Özel timler böylelikle bir olaya en geç yarım saat içinde müdahale imkânına sahip olacak.
Nokta operasyonlar yapılacak
Özel Harekât Dairesi'nin Ankara'nın Gölbaşı ilçesindeki üssünde de hareketlilik devam ediyor. Hazırlanan proje ile üssün güçlendirilmesi planlanıyor. Öncelikle merkezde görev yapan özel harekâtçıların sayısı artırıldı. 460 olan sayı 700'e çıkartıldı. Rakamın bini bulması planlanıyor. Özel harekâtçıların, polis helikopterleri ile merkezden ihtiyaç duyulan bölgelere sevk edilerek nokta operasyonlar gerçekleştireceği öğrenildi. Geçtiğimiz günlerde Antalya'ya zorunlu iniş yaptırılan Lefkoşe-İstanbul uçağına, Ankara'dan havalanan özel harekât timleri bir saat gibi kısa bir sürede müdahale etmiş ve hava korsanlarını etkisiz hale getirmişti.
Öte yandan, 1983'te kurulan ve başarılı operasyonlarıyla kısa sürede terör örgütü üyelerinin korkulu rüyası haline gelen Emniyet Özel Harekât Dairesi'nin tarihinde ilk kez özel operasyon ve rehine kurtarma köpeği yetiştirilmeye başlandı. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'na bağlı Köpek Eğitim Merkezi'nde özel harekât için ilk etapta 3 Alman kurdu bu amaçla eğitim programından geçirildi. 8 ay sürecek eğitimden sonra üç özel operasyon köpeği Gölbaşı'ndaki merkez üsse aldı. Operasyon köpeklerinin sayısının önümüzdeki günlerde 10'a çıkarılması planlanıyor. Operasyon köpekleri bölgesel harekât üslerinde görevlendirilerek operasyonlarda teröristleri etkisiz hale getirecek.
31-10-2007, 00:23
davutkorucu
Emniyet Genel Müdürlüğü
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.İşlemleri
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.