CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, türban oylaması öncesi bir kez daha laiklik uyarısı yaptı ve ''Cumhuriyet kendini savunabiliyor mu? Bunu yaşayarak göreceğiz'' dedi.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Önemli adımlar atılırken gösterişli laflar söylenmesinin yaygın bir uygulama olduğunu söyleyen Baykal, "Bir süre önce meydanlara yağlı ipler atıldı. Arkasından cumhurbaşkanı seçimi gerçekleşti. Şimdi Ankara'ya çelik halatlar çekiliyor, öte yandan Anayasa, laiklik ilkesini tahrip edecek şekilde değiştiriliyor. Umarım bunu söyleyenler bir süre sonra duvar dikme aşamasına gelme durumunda olmazlar. İpten çelik halata, çelik halattan bakalım nereye?" diye konuştu.
CHP Parti Meclisi (PM) Genel Başkan Baykal başkanlığında toplandı.
PM öncesi bir açıklama yapan Baykal, dün laiklik ilkesinin Anayasa'ya girişinin 71'inci yıldönümü olduğunu hatırlatarak, "Bugün laiklik ilkesine açıktan, Anayasa düzeyinde zarar verecek olan bir Anayasa düzenlemesinin TBMM'de müzakere edileceği gündür" dedi.
Baykal, "suçluların telaşı içinde" yapılan düzenlemelerin laiklik ilkesine aykırı olmadığının sık sık ifade edildiğini ve laikliğe sahip çıkma yarışının iktidar çevresinde hızla gelişmeye başladığını söyledi.
Laiklik ilkesinin tahrip edilmesine izin verilmemesi gerektiğini vurgulayan Baykal, "Bu Türkiye'nin çok temel bir olayıdır. Bu gerçekler karşısında Sayın Başbakan sık sık 'laikliğin güvencesi benim' diyor. Bu, tabii laikliğin ne kadar güvenceden yoksun bir durumda olduğunu ortaya koyuyor" dedi.
"Başbakan laikliği nereden öğrendi?"
"Başbakan laikliği Hikmetyar'ın dizinin dibinde mi öğrendi?" diyen Baykal, "Nerede, nasıl öğrendi? Bir süre önce 'millet istemiyorsa laiklik mi olurmuş. Elbette ortadan kalkar' diyen insan nasıl olur da Türkiye'de laikliğin güvencesi olabilir? Şimdi laiklik için atılan nutukların gerçekleri örtbas etmesi mümkün mü?" ifadesini kullandı.
"Devlete türban..."
Yabancı siyasetçilerin laiklik ilkesinin Türkiye için önemini yeterince anlayamadıklarını belirten Baykal, "Laiklik bizi ilgilendiren bir mesele, bizim meselimiz. Büyük Ortadoğu Projesi'ni ya da ılımlı İslam devletini temel alan bir anlayış, radikal, kökten dinci İslam'a karşı, ılımlı İslam devletlerinin alternatif olacağını zanneden anlayış Türkiye'de devlete türban giydirilmesine itiraz etmeyebilir" dedi.
CHP lideri, "Türkiye'de türbanın anayasallaştırılması, resmileştirilmesi Büyük Ortadoğu Projesi'ne ters olmayabilir ama bizim Anayasamıza terstir" diye konuştu. (AA)
06-02-2008, 15:04
ibalaban
Malesef Bu ülkede O'nun başlattığı önderlik ettiği Ulusal Kurtuluş Mücadelesi ile özgür ve bağımsız yaşayan bir grup insan ellerine geçirdikleri çoğunlukla Atatürk İlke ve Devrimlerini tek tek ortadan kaldırıyorlar. Ve bunu demokrasi ve insan hakları adına yapıyorlarmış. Türk halkı hala uyumakta aldığı kömür ve altınları bitiriememişler. Onların tadına bakıyorlar. Ama kaybettiklerini sonra anlayacaklar.
06-02-2008, 15:41
satelcom
evet bu gün ülkemiz tarihte eşi emsali görülmemiş bir yağma-talan-aymazlık ve ihanet içindedir.meseleyi sadece türbana bağlamak millete kuşa bak demektir.halkın dikkati başka yöne çekilerek peşkeş-yağma-talan ve komisyon alma işleri devam ediyor.
07-02-2008, 02:58
emmi
Arkadaşlar, bunun bir taktik olduğu kanısındayım. Çünkü durup dururken, ülkenin başında binbir türlü dert varken ortaya neden türban sorunu atıldı? Çünkü yaklaşan küresl krizin ve dertlerimizin üstene şal olacak bir. İkincisi 2009 yılında yerel seçimler var. Ona yatırım. Bu kanunu geçirseler bile hem anayasamıza hemde sanırım 90 veya 94. maddesinin son fıkrasına eklenen uluslar arası mahkeme kararları tüm mahkeme kararlarımızın üstündeyi kabul ettiğimize göre bir vatandaş bile bunu AİHM'ne götürdüğü zaman iptal ettirebilir. Bu uyanıklar bunu bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar ama seçimde yine madurları oynama için "Bakın biz yaptık ama Anayasa Mahkemesi veya AİHM bozdu biz napalım diyecekler. Ve bunada bizim milletimiz önceki seçimde olduğu gibi inanarak oy verecektir. Hiç kuşkunuz olmasın. Ama uyuyan güzeller ülkesindeki milletim şu Vakıflar yasaında ne var ne yok merak bile etmiyor. Bu kanunla sadece İstanbul'da 1143 tane taşınmaz malları (ev, arsa, dükkan, işyeri artık ne varsa) beş parasız Yunanlılara vereceğimizi nedense hiç sorgulamıyor. Anadolu da neler elden gidecek Allah bilir. Bunun sonucu bize "Bu toprakalr bizimdi, 1071 yılında gelip burayı işgal ettiniz. Geldiğiniz yere hadi marş marş derlerse hiç şaşırmayın. Ki bunuda AB marifetiyle diyeceklerinden adım gibi eminim. Çünkü bir zamanların aymaz politikacılarına dikkat edin AB tahakkümünü kabul etmeyin bunlar ilerde Ermeni soy kırımınıda tanıyın diyeleri hayalcilikle suçlamışlardı. Laz vatandaşımızın mezar taşına yazdırğına benzedi. "Hastayum, hastayum dedum inanmadinuz. Ula uşşaklar öleyrum dedum inanmadinuz. Ha şimdu ne oldi ha? Bizimkiside o hesap.
Saygılar.
07-02-2008, 09:03
DIGISAT
Meseleye sadece siyasi olarak bakanlar için olay tabii ki korkutucu oluyor..Çün ki yiyenle-sayan bir değil...
Bir de sizin bazı haklarınızın elinizden alındığını düşünün?
Meselâ;mini etekle ve pos bıyık ve adı entel olan ama kılık-kıyafet kanunlarına aykırı top-sakal ve uzun at kuyruğu saç ile okula gelinmesi yasağı uygulansa ne olurdu,sayın baykal?
Ya da devlet dairelerinde bıyıksız dolaşmak yasak olsa?
Yaw bu milletin enbüyük ve tek derdi sizce:Bu milletin ananesi-gelenek ve göreneği mi?
Yani;millet gelenek ve göreneğinden soyutlansın mı?
Haa siyaseten yapılan kısmı yok mu?Var..
Ama olayı tamamen siyasallaşma olarak da görmenin "demokrasi" mantığına uymadığını da düşünmek lâzım değil mi?
İster ak,ister kırmızı,ister orak-çekiç,ister 3 hilâl,isterse de at simgeli olsun;kim yaparsa yapsın;bu milletin yaşam tarzını iade etsin;kutlarım...
Neye benziyor bu ülke?
Gelenekleri allak-bullak ne idüğü belirsiz ÇAĞDAŞ:Dlık adı altında buharlaştırılmak isteniyor,konuşması aynı kezâ...Zevk desen ne âla:D
Yani birilerinin kopyası,çoğaltılmışı,2-3-10-300.ü baskısı olunca güzel mi,çağdaş mı olunuyor?
Japonlar ve japonyaya bakılsa herşey anlaşılır...
Demokrasi birilerine var,birierine yok olmamalı..
Demokrasi herkese eşit özgürlüktür ama her konuda..
Hz. mevlâna'nın dediği gibi;üstte elbise olsa ne olur olmasa ne olur...Adam adam değilse ya da beyin,beyin değilse...?
Bu milletin canı-kanı ATATÜRK ve ilkeleri hususunu da ikide-bir basit meselelerin içine sokup;yıpratanlara da şaşıyorum...
Kolaygele...
07-02-2008, 09:33
osmann
Alıntı:
DIGISAT Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Meseleye sadece siyasi olarak bakanlar için olay tabii ki korkutucu oluyor..Çün ki yiyenle-sayan bir değil...
Bir de sizin bazı haklarınızın elinizden alındığını düşünün?
Meselâ;mini etekle ve pos bıyık ve adı entel olan ama kılık-kıyafet kanunlarına aykırı top-sakal ve uzun at kuyruğu saç ile okula gelinmesi yasağı uygulansa ne olurdu,sayın baykal?
Ya da devlet dairelerinde bıyıksız dolaşmak yasak olsa?
Yaw bu milletin enbüyük ve tek derdi sizce:Bu milletin ananesi-gelenek ve göreneği mi?
Yani;millet gelenek ve göreneğinden soyutlansın mı?
Haa siyaseten yapılan kısmı yok mu?Var..
Ama olayı tamamen siyasallaşma olarak da görmenin "demokrasi" mantığına uymadığını da düşünmek lâzım değil mi?
İster ak,ister kırmızı,ister orak-çekiç,ister 3 hilâl,isterse de at simgeli olsun;kim yaparsa yapsın;bu milletin yaşam tarzını iade etsin;kutlarım...
Neye benziyor bu ülke?
Gelenekleri allak-bullak ne idüğü belirsiz ÇAĞDAŞ:Dlık adı altında buharlaştırılmak isteniyor,konuşması aynı kezâ...Zevk desen ne âla:D
Yani birilerinin kopyası,çoğaltılmışı,2-3-10-300.ü baskısı olunca güzel mi,çağdaş mı olunuyor?
Japonlar ve japonyaya bakılsa herşey anlaşılır...
Demokrasi birilerine var,birierine yok olmamalı..
Demokrasi herkese eşit özgürlüktür ama her konuda..
Hz. mevlâna'nın dediği gibi;üstte elbise olsa ne olur olmasa ne olur...Adam adam değilse ya da beyin,beyin değilse...?
Bu milletin canı-kanı ATATÜRK ve ilkeleri hususunu da ikide-bir basit meselelerin içine sokup;yıpratanlara da şaşıyorum...
Kolaygele...
Bi helal de benden usta gerçekten gerçekleri yazmışsınız. :)
07-02-2008, 12:09
dreamlike
Alıntı:
DIGISAT Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Meseleye sadece siyasi olarak bakanlar için olay tabii ki korkutucu oluyor..Çün ki yiyenle-sayan bir değil...
Bir de sizin bazı haklarınızın elinizden alındığını düşünün?
Meselâ;mini etekle ve pos bıyık ve adı entel olan ama kılık-kıyafet kanunlarına aykırı top-sakal ve uzun at kuyruğu saç ile okula gelinmesi yasağı uygulansa ne olurdu,sayın baykal?
Ya da devlet dairelerinde bıyıksız dolaşmak yasak olsa?
Yaw bu milletin enbüyük ve tek derdi sizce:Bu milletin ananesi-gelenek ve göreneği mi?
Yani;millet gelenek ve göreneğinden soyutlansın mı?
Haa siyaseten yapılan kısmı yok mu?Var..
Ama olayı tamamen siyasallaşma olarak da görmenin "demokrasi" mantığına uymadığını da düşünmek lâzım değil mi?
İster ak,ister kırmızı,ister orak-çekiç,ister 3 hilâl,isterse de at simgeli olsun;kim yaparsa yapsın;bu milletin yaşam tarzını iade etsin;kutlarım...
Neye benziyor bu ülke?
Gelenekleri allak-bullak ne idüğü belirsiz ÇAĞDAŞ:Dlık adı altında buharlaştırılmak isteniyor,konuşması aynı kezâ...Zevk desen ne âla:D
Yani birilerinin kopyası,çoğaltılmışı,2-3-10-300.ü baskısı olunca güzel mi,çağdaş mı olunuyor?
Japonlar ve japonyaya bakılsa herşey anlaşılır...
Demokrasi birilerine var,birierine yok olmamalı..
Demokrasi herkese eşit özgürlüktür ama her konuda..
Hz. mevlâna'nın dediği gibi;üstte elbise olsa ne olur olmasa ne olur...Adam adam değilse ya da beyin,beyin değilse...?
Bu milletin canı-kanı ATATÜRK ve ilkeleri hususunu da ikide-bir basit meselelerin içine sokup;yıpratanlara da şaşıyorum...
Kolaygele...
helal olsun ustam :present:
07-02-2008, 12:31
hozkaya
Allah (CC)nin emrini basite almak çok büyük bir zavallılık.Başörtüsünden dolayı tıp fakültesinden vb.atılan kızlara yapılan zulüm laikliğin neresine uyuyor.Ben başörtüsü takan öğrencinin notunu düşürürüm diyebilen bir zihniyet kimbilir kaç kişinin hakkını yedi.Baş örtüsü takmadığı için okuldan atamadığı kendi görüşünden olmayan erkek öğrencileri okuldan atmak için ne entrikalar çevirdi.En büyük laiklik düşmanı bunlardır.Bunlar ayni zamanda insanlık düşmanıdırlar.Toplumu bölerek kin ve nefret oluştururlar.
07-02-2008, 13:00
f47xfenerli
Alıntı:
DIGISAT Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Meseleye sadece siyasi olarak bakanlar için olay tabii ki korkutucu oluyor..Çün ki yiyenle-sayan bir değil...
Bir de sizin bazı haklarınızın elinizden alındığını düşünün?
Meselâ;mini etekle ve pos bıyık ve adı entel olan ama kılık-kıyafet kanunlarına aykırı top-sakal ve uzun at kuyruğu saç ile okula gelinmesi yasağı uygulansa ne olurdu,sayın baykal?
Ya da devlet dairelerinde bıyıksız dolaşmak yasak olsa?
Yaw bu milletin enbüyük ve tek derdi sizce:Bu milletin ananesi-gelenek ve göreneği mi?
Yani;millet gelenek ve göreneğinden soyutlansın mı?
Haa siyaseten yapılan kısmı yok mu?Var..
Ama olayı tamamen siyasallaşma olarak da görmenin "demokrasi" mantığına uymadığını da düşünmek lâzım değil mi?
İster ak,ister kırmızı,ister orak-çekiç,ister 3 hilâl,isterse de at simgeli olsun;kim yaparsa yapsın;bu milletin yaşam tarzını iade etsin;kutlarım...
Neye benziyor bu ülke?
Gelenekleri allak-bullak ne idüğü belirsiz ÇAĞDAŞ:Dlık adı altında buharlaştırılmak isteniyor,konuşması aynı kezâ...Zevk desen ne âla:D
Yani birilerinin kopyası,çoğaltılmışı,2-3-10-300.ü baskısı olunca güzel mi,çağdaş mı olunuyor?
Japonlar ve japonyaya bakılsa herşey anlaşılır...
Demokrasi birilerine var,birierine yok olmamalı..
Demokrasi herkese eşit özgürlüktür ama her konuda..
Hz. mevlâna'nın dediği gibi;üstte elbise olsa ne olur olmasa ne olur...Adam adam değilse ya da beyin,beyin değilse...?
Bu milletin canı-kanı ATATÜRK ve ilkeleri hususunu da ikide-bir basit meselelerin içine sokup;yıpratanlara da şaşıyorum...
Kolaygele...
bu sözlere ne denir işte türkiyenin gerçeği bazı aslında bazı değil ülkenin %80 inin haklarını elinden almak nezamandan beri atatürk ilkelerini yıkmak oldu bunların hepsı chp nin siyası manevralarıdır denizde boğulmuş çirkeften medet umuyor sayın baykal boşuna çırpınmasın biz halk olarak neyin yalnış neyin doğru olduğunu ondan daha iyi biliyoruz hiç boşuna yormasın kendini biz halk kimin ne mal olduğunu biliyoruz kendi seçmeni bile redetimş biridir o bazı arkadaşlar bunlar oyun diyor onlarada şunu demek isterim bu ülkemizin ayıpıdır arkadaşlar çoktan çözülmesi gerekiyordu çok geç kalınmış bir mesele aslında çok az bile verilen haklar çırıl çıplak gezenler medeni inancından ötürü dini emr ediyor diye başını örtenlerde gerici bu nasıl bir ülke arkadaşlar konuştuklarımızdan mesulüz yaradana hesap verileceğini unutmayalım bugün dünya yarın ahirzaman neyse allah islah etsin yoldan çıkmışları zor çok zor
07-02-2008, 13:34
HARUN06
YENİ KARARINDA BU ŞEKİLDE OLMASI GEREKİR ANAYASA MAHKEMESİ'NİN TÜRBAN İLE İLGİLİ KARARI
YÖK Yasası'ndaki değişikliğe iptal...
7 Mart 1989
Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in başvurusu üzerine, YÖK Yasası'na ek madde getiren 3511 sayılı yasanın "Yükseköğretim kurumlarında, dersane, laboratuvar, klinik, polikilinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görrünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir" şeklindeki 2. maddesini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.
3511 sayılı "2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 44 üncü Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek ve Dört Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun", 10 Aralık 1988'de TBMM'de kabul edildi, 27 Aralık 1988'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 3511 sayılı yasanın "Yükseköğretim kurumlarında, dersane, laboratuvar, klinik, polikilinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görrünümde bulunmak zorunludur. Dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir" şeklindeki 2. maddesinin, Anayasa'nın Başlangıç Kısmı ile, 2., 10., 24., 174. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali istemiyle 4 Ocak 1989'da Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
Evren, başvurusunda, "sadece İslâmi kurallara göre kadınlar için örtünme (tesettür) hususları gözönüne alınarak, dinî inanç yönünden Yükseköğretim Kurumlarında öğretim yapan bayan öğrencilere eşitlik ve genellik ilkelerini de aşarak lâikliğe aykırı bir biçimde imtiyaz tanınmaktadır" dedi.
Anayasa Mahkemesi, iptal başvurusunu 7 Mart 1989'da sonuçlandırdı ve 3511 sayılı yasanın 2. maddesini Anayasa'ya aykırı bularak iptal etti.
Gerekçeli Karardan;
"Laik düzende özgün bir sosyal kurum olan din, devlet kuruluşuna ve yönetimine egemen olamaz. Devlete egemen ve etkin güç, dinsel kurallar ve gerekler değil, akıl ve bilimdir. Din, kendi alanında, vicdanlardaki yerinde, Tanrı-insan arasındaki inanış olgusudur. Kişinin iç-inanç dünyasının düzenleyicisi olan dinin, devlet işlerinde söz sahibi ve çağdaş değerlerle, hukukun yerine geçerek yasal düzenlemelerin kaynağı ve dayanağı olması düşünülemez."
"İncelenen kural, kamu kuruluşlarından sayılan yükseköğretim kurumlarındaki bayanların giyimlerini düzenlerken, dinsel gereklere uygunluğu nasıl olursa olsun, başörtüsü kullanımına dinsel inanç nedeniyle geçerlik tanımakla, kamu hukuku alanındaki bir düzenlemeyi dinsel esaslara dayandırmak suretiyle lâiklik ilkesine aykırılık oluşturmuştur. Dinsel kurallardan arındırılmış, akla ve bilime dayanan, dinsel inancı kişilerin vicdanlarına bırakan lâik devlette, hukuk düzeninin dinsel gereklerle sağlanıp sürdürülmesi benimsenemez. Lâik devlet ancak, yurttaşların din ve vicdan özgürlüğünü sağlayıcı ve koruyucu önlemleri alır, bu konulardaki hak ve özgürlükleri güvenceye bağlar. Dinsel eğitim bile lâik devlet anlayışına uygun biçimde yapılır. Tüm devlet kuruluşlarında ve işlemlerinde olduğu gibi öğretim ve eğitimin her düzeyinde lâiklik ilkesine özenle uyulur. Tevhid-i Tedrisat Kanunu bu gereğin belgesidir. Lâiklik ilkesine uygun çalışmalar yapmakla yükümlü üniversitelerde bu çalışmalara katılacakların, hangi statüde olurlarsa olsunlar, dinsel gereklere göre biçimlendirilmemelidir."
".... dava konusu maddenin lâik hukuk düzenine aykırılığı belirgindir. Lâik hukuk düzeni, lâik eğitim-öğretim ve lâik yönetim birbirinden ayrı düşünülemez. Lâik eğitimde dinsel inançlara göre hiçbir ayrım gözetilemez.."
"Lâiklik bir bütündür. Özellikle eğitim-öğretim alanında lâikliğe bağlılık ve saygı, ulusun geleceği açısından da üzerinde önemle durulacak bir konudur. Siyasal alanda dinsel çabalar, dinsel geleneklere uygunluğu aranan düzenlemeler, eylem ve işlemler ne kadar geçersizse, öğretim ve eğitim alanında da din buyruklarıyla ilişki kurulamaz. Demokrasinin güvencesini ve Cumhuriyetin özgün niteliğini oluşturan bu ilkenin büyük bir duyarlık ve özenle korunması Anayasa gereğidir. Dersliklerde ve ilgili yerlerde dinsel inançları simgeleyen belirtilerden uzak kalınması zorunluluğu nedeniyle yükseköğrenim kurumlarında dinsel gereğe bağlanan başörtüleri lâik bilim ortamıyla bağdaştınlamaz."
"Lâikliğin, Türk Devrimi'nin, Cumhuriyetin özü ve ulusal yaşamın temeli olduğu bir gerçektir. "Dinsel inanç gereği" sözcükleri kullanılmasa da Cumhuriyetin niteliklerine yönelik, bu amaç ve anlamdaki dinsel kaynaklı düzenlemelerle girişimler Anayasa karşısında geçerli olamaz. Özgürlükler Anayasa ile sınırlıdır. Anayasa'daki lâiklik ilkesine ve lâik eğitim kuralına karşı eylemlerin demokratik bir hak olduğu savunulamaz. Anayasal ayrıcalığa sahip lâiklik ilkesi; demokrasiye aykırı olmadığı gibi tüm hak ve özgürlüklerin de bu ilke temel alınarak değerlendirilmesi zorunludur."
Anayasa Mahkemesi Kararı
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı: 1989/1
Karar Sayısı: 1989/12
Karar Günü : 7.3.1989
İPTAL DAVASINI AÇAN: Cumhurbaşkanı Kenan EVREN
İPTAL DAVASININ KONUSU : Resmî Gazete'nin 27 Aralık 1988 günlü, 20032. sayısında yayımlanan 10.12.1988 günlü, 3511 sayılı "2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununun 44 üncü Maddesinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bir Ek ve Dört Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun"un 2. maddesiyle 2547 sayılı Yasa'ya eklenen "Ek Madde 16"nın, Anayasa'nın Başlangıç Kısmı ile, 2., 10., 24., 174. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali istemidir.
I- İPTAL İSTEMİNİN GEREKÇESİ:
4 Ocak 1989 günlü, KAN. KAR. MD.: 39-18/ B-l-89-4 sayılı dava dilekçesinde, iptal isteminin gerekçe bölümü aynen şöyledir:
"Görüldüğü üzere, sadece İslâmi kurallara göre kadınlar için örtünme (tesettür) hususları gözönüne alınarak, dinî inanç yönünden Yükseköğretim Kurumlarında öğretim yapan bayan öğrencilere eşitlik ve genellik ilkelerini de aşarak lâikliğe aykırı bir biçimde imtiyaz tanınmaktadır.
Daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen 16 Kasım 1988 tarih ve 3503 sayılı Kanun ile de, örtünme konusu değişik bir biçimde ele alınarak, "Anayasanın 174 üncü maddesinde yeralan İnkılâp Kanunlarına aykırı olmamak kaydı ile Yükseköğretim Kurumlarında öğretim elemanları ile öğrenciler için kılık ve kıyafet serbesttir. Bu konu ile ilgili olarak kişi veya kurumlarca sınırlayıcı işlem yapılamaz, karar alınamaz." şeklinde düzenlenmişti.
Bu hüküm gerek Anayasal açıdan, gerekse mevzuat yönünden ele alınarak incelenmiş, aşağıda niteliği belirtilen 18 Kasım 1988 tarih ve 1662-8088 sayılı yazımızla bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına iade edilmişti (EK: 2).
Bu iade yazısında düzenlemenin, Atatürk İlke ve İnkılâplarına ve özellikle çağdaş düşünce ve lâiklik ilkesine aykırı olduğu üzerinde durulmuş ve konunun hiçbir yasal sınırlama ve kısıtlamaya tabi olmamasının ise, Anayasa'nın özellikle eşitlik ilkesiyle çeliştiği ve bir kısım kişilere imtiyaz niteliğinde hak verildiği görüşü savunulmuştur.
Bilindiği üzere Anayasa'nın 2 nci maddesi Atatürk Milliyetçiliğine bağlılığı belirledikten sonra Başlangıç bölümünde bulunan temel ilkelere de atıfta bulunmuştur.
Anayasa'nın Başlangıç bölümünde yeralan ilkelerden biri de, üç ve yedinci paragraflarda belirlenen, "Atatürk inkılâp ve ilkelerine Bağlılık" ilkesidir.
Gerek 24 Ocak 1925 tarihli "Bilumum Devlet Memurlarının Kıyafetleri Hakkında Kararname", gerekse 1961 Anayasası'nın 153 ve 1982 Anayasası'nın 174 üncü maddesinin Anayasanın hiçbir hükmünün, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden inkılâp kanunlarının Anayasanın halkoyuyla kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaması ve yorumlana-maması biçimindeki amir hükümleri, Atatürk'ün, Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atıldığı ilk yıllarda Türk Devletinin ve toplumunun muasır medeniyetler seviyesine çıkarılması doğrultusunda ortaya koyduğu görüş ve düşünüşlerinin açık bir şekilde ifadesinden başka bir şey değildir.
İşte bu görüş ve düşünüşler doğrultusunda çağdaş giyim, Atatürk milliyetçiliği ilke ve inkılâplarının vazgeçilmez bir öğesini oluşturmaktadır.
Atatürk'ün gençlere emanet ettiği ve nitelikleri arasında lâiklik ilkesi de bulunan Cumhuriyetin bu temel taşının yerinden oynatılması ve gençlerin lâiklik ilkesinden saparak teokratik fikirlere yöneltilmesini sağlayacak yasal değişikliklerin yapılmasını maddi ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönündeki Türkiye Cumhuriyeti ile bağdaştırmaya imkân bulunmamaktadır.
Türk Ulusunun amacı, gayet açık ve net bir biçimde "Çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma" biçiminde saptanmıştır. Bu amaçdan sapmaların, Anayasanın amacı, ruhu ve esprisi içinde kabul ve değer görmesi düşünülemez.
Anayasa'mızın 24 üncü maddesinde yeralan vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahip olma, bunun sonucu ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlarını açıklamaya zorlanamama, dini inanç ve kanaatlerden dolayı kınamama ve suçlanamama hükmüdür.
Bu hürriyet, herkesin dilediği dini inanç ve kanaate sahip olabileceğini belirttiği gibi, ayrıca dilerse hiçbir dini inanca sahip olmama hakkını da içermektedir.
Diğer taraftan, inanç hürriyetinin doğal bir uzantısı olarak, ibadet hürriyeti ile de kişinin inandığı dinin gerektirdiği ibadetleri ayin ve törenleri serbestçe yapabilme hakkı tanınmaktadır.
Bu iki hürriyetin de özü, dini inanç ve ibadet serbestliğini ortaya koymaktadır.
Anayasa'nın 24 üncü maddesi hükümleri, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyeti ile ibadet hürriyeti dışında, bunlara bağlı olarak kılık ve kıyafetle ilgili bir düzenlemeyi içermemektedir. Zira, lâiklik, Devlet hükmü şahsiyeti ile doğrudan ilişkili olup Devletin resmi bir din sahibi olmaması biçiminde de tezahür etmektedir. Bu durumda Devlet kuruluşlarında dini inanış ve düşünce sebebiyle belli kişilere örtü veya türban örtme hakkının tanınması, Anayasanın 24 üncü maddesinde belirlenen din ve vicdan hürriyeti sınırlarını aşan ve lâiklik ilkesi ile tamamen çatışan bir durum arzetmektedir. Kaldı ki, Anayasa'nın 24 üncü maddesinde yeralan hürriyetler dahi Anayasa'nın 14 üncü maddesine aykırı olmamak şartı ile serbesttir.
Türkiye Cumhuriyetinde sadece belli bir dini inançta bulunan kesimin yıllardır oluşturmak istediği Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı yaşam biçimi benimsedikleri kılık ve kıyafetle simgelenmekte ve böylece toplumda ayrı bir yeri ve kamplaşmayı ortaya koymaktadır.
Lâiklik ilkesinin gözönüne alınması gereken unsurlarından biri de, Devletin belli bir dini olmaması ve benimsememesi nedeniyle çeşitli dinlerin mensupları arasında kanun önünde ayrılık gözetmemesi, hepsine eşit işlemde bulunmasıdır.
Anayasa'nın 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında eşitlik ilkesi; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir."
Biçiminde dile getirilmiştir. Bu durumda ortada haklı bir neden ve kamu yararı olmaksızın sadece bir dinin, o da çok azınlıkta bulunan bir kesimine yukarıda belirtildiği şekilde hak tanımak, Anayasa'nın lâiklik ilkesi dışında eşitlik ilkesiyle de çelişki meydana getirmektedir.
Ayrıca, yapılan düzenlemede salt bayan öğrencilere bu hakkın tanınıp, diğer öğrencilere ve bilimsel yönden her türlü serbest düşünce ve fikir hürriyetine sahip öğretim üyelerine ve Yükseköğretim Kurumunun idari personeline böyle bir hakkın tanınmaması kendi içindeki eşitsizliği ve çelişkiyi de gözler önüne sermektedir.
Mahkemeniz, Türk Ceza Kanunu'nun 175 ve müteakip maddeleri ile ilgili E. 1986/ l, K. 1986/26 sayılı ve 4 Kasım 1986 tarihli iptal kararında da belirttiği üzere belli din mensuplarına bir takım haklar ve avantajlar sağlamanın Anayasa'nın lâiklik ve eşitlik ilkesine aykırı olduğunu vurgulamış bulunmaktadır.
Lâikliğin Türk -İnkılâbı yönünden taşıdığı büyük önem gözönüne alınarak 1924 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu'nda 1928 yılında yapılan değişiklikle "Devletin dini, dinî İslâmdır." yolundaki hükmü çıkarılmış ve 1937 yılında 3115 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle de Cumhuriyetin niteliklerini belirleyen 2 nci maddesine "lâiklik ilkesi" ilave edilerek günümüze kadar Anayasa'larda yer almıştır.
Atatürk'çü lâiklik anlayışı, 1925 tarihli Kararnamede de yeraldığı gibi, çağdaş giyimi benimseyen, kapalı yerlerde başın örtülmemesini ve kapalı tutulmamasını öngören bir düşünce biçimini de ortaya koymaktadır.
Yapılan düzenlemede, Yükseköğretim kurumlarında çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmanın zorunlu olduğu vurgulandıktan sonra, dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılmasının serbest bırakılması, çağdaş kıyafet ve görünümden duraksamada bulunmaksızın sapmadan başka bir şey olmayıp, bu dahi kendi içinde çelişki yaratmaktadır.
Çağdaş kıyafet ve görünüm, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı ilk yıllarda belirlenmiş olup, bugüne değin Resmi Daireler yönünden başörtüsü ve türban çağdaş giyim olarak kabul edilmemiş ve değer görmemiştir. Bugün için, yukarıda açıklanan ilkelerden ayrılmayı ve laiklikten, çağdaş kılık ve kıyafetten dolayısıyla muasır medeniyetlerin benimsediği görüş ve düşünüş biçiminden ödün verilmesini gerektiren hiçbir haklı neden ve kamu yararı bulunmamaktadır.
Türkiye Cumhuriyetine vatandaşlık bağıyla bağlı olan vatandaşlardan meydana gelen Türk Milletinin, değişik statülerinde bulunan bireyleri bir kenara bırakarak, yükseköğretim kurumlarının bayan öğrencileri yönünden özel bir düzenlemeye gitmek, hukuk tekniği ile de bağdaştırılması güç bir düzenleme olduğu gibi, bir kesime imtiyaz tanıyacak nitelik de taşımaktadır.
Bir sureti ilişikte sunulan (Ek: 6) Danıştay 8 inci Dairenin; Esas No: 1984/636, Karar No: 1984/1574, 13.12.1984 Tarihli Kararında; Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir öğrencinin başörtülü gelmesi nedeniyle bir ay süreyle üniversiteye devamdan yasaklanmasına ilişkin işleme karşı açılan davayı reddeden İzmir l Nolu idare Mahkemesi kararının temyizen incelenmesi sırasında;
"Yeterli öğretim görmemiş bazı kızlarımız hiç bir özel düşünceleri olmaksızın içinde yaşadıkları toplumsal çevrenin gelenek ve göreneklerinin etkisi altında başlarını örtmektedirler. Ancak bu konuda, kendi toplumsal çevrelerinin baskısına veya gelenek ve göreneklerine boyun eğmeyecek ölçüde eğitim gören bazı kızlarımızın ve kadınlarımızın sırf lâik Cumhuriyet ilkelerine karşı çıkarak dine dayalı bir devlet düzenini benimsediklerini belirtmek amacı ile başlarını örttükleri bilinmektedir. Bu kişiler için başörtüsü masum bir alışkanlık olmaktan çıkarak kaçtın özgürlüğüne ve Cumhuriyetimizin Temel İlkelerine karşı bir dünya görüşünün simgesi haline gelmektedir. Davacı yükseköğretim düzeyinde eğitim gördüğüne "göre bu ilkelerin Cumhuriyetimizin kuruluşunda ve korunmasındaki önemini bilmesi gerekmektedir.
Aydın, Uygar ve Cumhuriyetçi gençler yetiştirmekle görevli eğitim kurumlarının bazı kuralları öğrencilere uygulaması doğaldır. Bu kurallar herkesçe bilinen ve benimsenen Cumhuriyetin kurallarıdır. Bu kuralları öğretmek ve benimsetmekle görevli eğitim kurumlarının bunlardan ödün vermesi düşünülemez.
Bu nedenle Yükseköğrenim görmek üzere okula geldiği sırada dahi başörtüsünü çıkartmamakta direnecek ölçüde laik devlet ilkelerine karşı bir tutum içinde bulunan davacının okuldan uzaklaştırılmasında yasalara aykırılık yoktur.
Bu nedenle 1 No.lu İdare Mahkemesince verilen 25.4.1984 gün, E: 1983/855, K: 1984/477 Sayılı Kararda sonucu itibarı ile bir isabetsizlik görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına .... oybirliğiyle karar verildi." denilmektedir.
Danıştayın bu Kararı dahi örtü ve türban konusunda, laik Cumhuriyet ilkelerinin temel alındığını ortaya koymaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle 10 Aralık 1988 tarih ve 3511 sayılı Kanunun Çerçeve 2 nci maddesi ile 4 Kasım 1981 tarih ve 2547 sayılı Kanuna eklenen Ek 16 ncı madde Anayasa'nın Başlangıç kısmı ile 2, 10, 24 ve 174 üncü maddelerine aykırı görülmektedir."
II- YASA METİNLERİ:
A. İptali İstenen Yasa Kuralı:
3511 Sayılı Yasa'nın 2. Maddesiyle 2547 Sayılı Yasa'ya eklenen, dava konusu kural şudur:
"Ek Madde 16.- Yükseköğretim kurumlarında, dershane, laboratuar, klinik, poliklinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur. Dinî inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir."
B. Dayanılan. Anayasa Kuralları:
1- "Başlangıç
Ebedî Türk vatan ve milletinin bütünlüğüne ve kutsal Türk Devletinin varlığına karşı, Cumhuriyet devrinde benzeri görülmemiş bölücü ve yıkıcı kanlı bir iç savaşın gerçekleşme noktasına yaklaştığı sırada;
Türk Milletinin ayrılmaz parçası olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin, milletin çağrısıyla gerçekleştirdiği 12 Eylül 1980 harekâtı sonucunda, Türk Milletinin meşru temsilcileri olan Danışma Meclisince hazırlanıp, Millî Güvenlik Konseyince son şekli verilerek Türk Milleti tarafından kabul ve tasvip ve doğrudan doğruya O'nun eliyle vazolunan bu ANAYASA:
- Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve Onur inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda;
- Dünya milletler ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak; Türkiye Cumhuriyetinin ilelebet varlığı, refahı, maddî ve manevî mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;
- Milletler iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmağa yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;
- Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medenî bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;
- Hiçbir düşünce ve mülahazanın Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihî ve manevî değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılmayacağı;
- Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirmek hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
- Topluca Türk vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve "Yurtta sulh, cihanda sulh" arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;
FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,
TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur."
2- "Cumhuriyetin Nitelikleri
Madde 2.- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
3. "Kanun Önünde Eşitlik
Madde 10.- Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
4. "Din ve Vicdan Hürriyeti
Madde 24.- Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.
14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir.
Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.
Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinn "talebine bağlıdır.
Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz."
5. "İnkılâp Kanunlarının Korunması
Madde 174.- Anayasanın hiçbir hükmü, Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden, aşağıda gösterilen inkılâp kanunlarının, Anayasanın halkoyu ile kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin, Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz:
1- 3 Mart 1340 tarihli ve 430 sayılı Tevhidi Tedrisat Kanunu;
2- 25 Teşrinisani 1341 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisâsı Hakkında Kanun;
3- 30 Teşrinisani 1341 tarihli ve 677 sayılı Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Şeddine ve Türbedarlıklar ile Bir Takım Unvanların Men ve ilgasına Dair Kanun;
4-17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen, evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medenî nikâh esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmü;
5- 20 Mayıs 1928 tarihli ve 1288 sayılı Beynelmilel Erkanım Kabulü Hakkında Kanun;
6- l Teşrinisani 1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun;
7- 26 Teşrinisani 1934 tarihli ve 2590 sayılı Efendi, Bey, Paşa gibi Lâkap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun;
8- 3 Kânunuevvel 1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun."
III- İLK İNCELEME:
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 8. maddesi gereğince Mahmut C. CUHRUK, Yekta Güngör ÖZDEN, Necdet DARICIOĞLU, Yılmaz ALİEFENDİOĞLU, Mehmet ÇINARLI, Mustafa GÖNÜL, Mustafa ŞAHİN, İhsan PEKEL, Selçuk TUZUN, Ahmet N. SEZER ve Erol CANSEL'in katılmalarıyla 6.1.1989 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.
.
07-02-2008, 13:38
ibalaban
Alıntı:
DIGISAT Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Meseleye sadece siyasi olarak bakanlar için olay tabii ki korkutucu oluyor..Çün ki yiyenle-sayan bir değil...
Bir de sizin bazı haklarınızın elinizden alındığını düşünün?
Meselâ;mini etekle ve pos bıyık ve adı entel olan ama kılık-kıyafet kanunlarına aykırı top-sakal ve uzun at kuyruğu saç ile okula gelinmesi yasağı uygulansa ne olurdu,sayın baykal?
Ya da devlet dairelerinde bıyıksız dolaşmak yasak olsa?
Yaw bu milletin enbüyük ve tek derdi sizce:Bu milletin ananesi-gelenek ve göreneği mi?
Yani;millet gelenek ve göreneğinden soyutlansın mı?
Haa siyaseten yapılan kısmı yok mu?Var..
Ama olayı tamamen siyasallaşma olarak da görmenin "demokrasi" mantığına uymadığını da düşünmek lâzım değil mi?
İster ak,ister kırmızı,ister orak-çekiç,ister 3 hilâl,isterse de at simgeli olsun;kim yaparsa yapsın;bu milletin yaşam tarzını iade etsin;kutlarım...
Neye benziyor bu ülke?
Gelenekleri allak-bullak ne idüğü belirsiz ÇAĞDAŞ:Dlık adı altında buharlaştırılmak isteniyor,konuşması aynı kezâ...Zevk desen ne âla:D
Yani birilerinin kopyası,çoğaltılmışı,2-3-10-300.ü baskısı olunca güzel mi,çağdaş mı olunuyor?
Japonlar ve japonyaya bakılsa herşey anlaşılır...
Demokrasi birilerine var,birierine yok olmamalı..
Demokrasi herkese eşit özgürlüktür ama her konuda..
Hz. mevlâna'nın dediği gibi;üstte elbise olsa ne olur olmasa ne olur...Adam adam değilse ya da beyin,beyin değilse...?
Bu milletin canı-kanı ATATÜRK ve ilkeleri hususunu da ikide-bir basit meselelerin içine sokup;yıpratanlara da şaşıyorum...
Kolaygele...
Sen boş konuşuyorsun. Hedef başörtüsü değildir. Atatürk'ün kurduğu Laik
Türkiye Cumhuriyetidir. Yok edilen Atatürk ilke ve devrimleridir. Neden Atatürk'ten bahsetmeyeceğim. Başka ülkelerin faşist, komunist liderlerinin ilkelerini mi söyleyeceğim.
Üniversitelerde türban serbest oldu (kesinlikle olmayacak buna yargı engel olacak veya başkaları) bu okullardan mezun olan kişiler hangi devlet kurumunda türbanlı çalışacaklar? İş üniversitelerde kalmayacak. Bu bir adım. Nasıl olsa bu millet verdiğim şekerlerle oyalanır. Açık açık bir de bu işten ürün toplayacaklarını söylüyorlar. Hala millet uyuyor.
07-02-2008, 13:44
HARUN06
İnsanlarımızı tv lerdeki dizilerle uyutuyorlar çoğu insan ülke sorunlarıyla ilğilenmiyor.
07-02-2008, 13:53
osmann
Alıntı:
ibalaban Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Sen boş konuşuyorsun. Hedef başörtüsü değildir. Atatürk'ün kurduğu Laik
Türkiye Cumhuriyetidir. Yok edilen Atatürk ilke ve devrimleridir. Neden Atatürk'ten bahsetmeyeceğim. Başka ülkelerin faşist, komunist liderlerinin ilkelerini mi söyleyeceğim.
Üniversitelerde türban serbest oldu (kesinlikle olmayacak buna yargı engel olacak veya başkaları) bu okullardan mezun olan kişiler hangi devlet kurumunda türbanlı çalışacaklar? İş üniversitelerde kalmayacak. Bu bir adım. Nasıl olsa bu millet verdiğim şekerlerle oyalanır. Açık açık bir de bu işten ürün toplayacaklarını söylüyorlar. Hala millet uyuyor.
senin fikrinde olmayanları sen hep boş konuşmaklamı itham edersin?
bende senin gibi düşünmüyorum...bende boş konuşuyorumdur o halde...
bu forumda senin gibi düşünenler olduğu gibi, senin gibi düşünmeyenlerde var...hep bişeyleri atatürk ilke ve inkılabı ile tartışıyorsun. bikerede demiyorsun "arkadaş bunlar bu başörtüsünü allahın emri olduğu için savunuyorlar" diye. bikerede bizim tarafımızdan bak.
iyi ülkede senin görüşünde olanlar özgür, benim görüşümde olanlar ise yasaklar içinde yaşasın öylemi? demokrasi yi boşver,buna insan hakları dermisin?
istenildiği kadar dindar olunacak...
istenildiği kadar örtünülecek...
istenildiği kadar namaz kılınacak...
istenildiği kadar kuran okunacak... haa o kuranda öyle heryerde ve her ayeti okunamaz... keka valla...sonra buna laik düzen diyeceksin.
fransa laik değilmi?
ve mutlaka atatürkü araya sıkıştıracaksın ki haklı olma ihtimalin %80 artsın...
herneyse ben sana boş konuşuyorsun demiyorum. saygı duyuyorum.ama ben senin gibi düşünmüyorum... selametle kal...
ayrıca şu türban mevzuu nu atlatırsak biraz etrefımıza bakabilmek için fırsatımız olacak. kendimizle kavga ede ede dibimize kadar geldiler...
neden acaba???
saygılar...
07-02-2008, 15:31
demir2768
neden bu kadar korkuyorsunuz dinimizden KURANIKERİM den baş örtüsünden sizler başı bacagı açık üniversiteye girerken türbanlılar neden girmesin eşitlik ilkenize ne oldu ATATÜRK ilke inkılaplarını dogru dürüs okusaydınız bunlara karşı çıkmazdınız bu çırpınışlarınız boşuna çünkü azınlıga düştünüz bu sinirli halinizi anlıyor ve sizleride saflarımıza beliyoruz
07-02-2008, 15:56
tavlusun
Alıntı:
demir2768 Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
neden bu kadar korkuyorsunuz dinimizden KURANIKERİM den baş örtüsünden sizler başı bacagı açık üniversiteye girerken türbanlılar neden girmesin eşitlik ilkenize ne oldu ATATÜRK ilke inkılaplarını dogru dürüs okusaydınız bunlara karşı çıkmazdınız bu çırpınışlarınız boşuna çünkü azınkılaga düştünüz bu sinirli halinizi anlıyor ve sizleride saflarımıza beliyoruz
:present: :45:
helal arkadaşım bunlar aynaya bakım kendi kendilerine konuşuyorlar ama nafile
07-02-2008, 16:16
yamtarahmet
geçmişini inkar edenlerin son çırpınışlarıdır bunlar.
07-02-2008, 17:01
tracker1
Alıntı:
ibalaban Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Malesef Bu ülkede O'nun başlattığı önderlik ettiği Ulusal Kurtuluş Mücadelesi ile özgür ve bağımsız yaşayan bir grup insan ellerine geçirdikleri çoğunlukla Atatürk İlke ve Devrimlerini tek tek ortadan kaldırıyorlar. Ve bunu demokrasi ve insan hakları adına yapıyorlarmış. Türk halkı hala uyumakta aldığı kömür ve altınları bitiriememişler. Onların tadına bakıyorlar. Ama kaybettiklerini sonra anlayacaklar.
kardeş bu ülke bu gün itilip kakılan aşagılanan o insanlar ile kurtuldu
karafatma tiplemesi vardı 25 kuruşların üzerinde cepheye top taşıyan kadın
hatırlayanlar mutlaka vardır çarşaflı idi o kadın
Atatürk ilke ve devrimleri ayrıca günün şartlarına uyması gerekmezmi
yada şöyle diyelim kenan evrenin ül***e el koydu gu dönemde
Atatürk'ün ölümünün 50 yılında açılmak üzere yazdıgı mektup neden bu ülke insanlarına okunmuyor anlatılmıyor
çıkarları zedelenecek olanlar Atatatürk'ün arkasına sıgınarak türlü dolaplar çevirmiyorlarmı yüksek bürokrasi sol gürüh rektörler yargı mensupları dünya görüşleri ile saltanatlarını devam ettirebilmek için bu halaka zulum etmediermi yıllarca halk uyandı arkadaşım halk uyandı bu öyle kömür ile makarna ile alakalıda deyil sol un laikiz diyenlerin oyları ortada % 30 civarı bundan öncede öyleydi bundan sonrada azalarak devam ediyor edecek kimse bu ül***i sahiplenmeye kalkmasın halk ne diyorsa o olacak
kimse bir şey kaybetmiyor kaybeden o kit leri arpalık olarak kullanan bürokratlar
tabi bunların büyük çogunluguda şimdi bagıran sol
saglıcakla
07-02-2008, 21:35
emmi
Kendilerini çok aklıllı sanan bazı arkadaşlar, hükümet türbanı iyice yasaklıyor haberiniz yok. Burda geyik muhabbeti yapıyorsunuz. Dünkü meclis oturumunu baştan sona izledim TRT 3'ten. Getirilen yasada Anadoluda şimdiye kadar benim anamında başını örttüğü şekilde başörtüsü tabiri kullanılıyor. Türban yok. Hatta bunu niye türban olarak yazamadıklarını sordular. Cemil çiçekte benim sözünü ettiğim başörtüsünü söyledi. Yani boşuna hiç sevinmeyin, sıkmabaş değil; normal çene altına bağlanan Anadolu başörtüsünü getirdiklerini söylüyorlar. Biriside tvlerde ve filimlerde gördüğü Japonyayı örnek göstererek alkış toplamış burda. Peki sen hiç Japon devlet dairelerindeki kıyafetin nasıl olduğunu biliyor musun? Aynı bizim giydiğimiz resmi kıyafet. Bana laf ebeliği yapmayın kardeşim. Daha dün sizin beyninizden geçenleri AKPli Egemen Bağış Avrupa'da açıkladı basına. (Nedense Türkiye için böyle netameli konularda hep yurt dışında açıklanıyor başbakan da dahil) Umarım haberiniz vardır. "Türban mecliste de serbest olmalı" dedi. 4-5-6 Yıl okuyan bir kızımız mezun olduğunda kaymakam, hakim, savcı, doktor olduğunda ben inancımın gereği türban takacağım derse ne diyeceksiniz? Yok takamazsın mı diyeceksiniz? Ve adı lazım değil, utanmaz siyasetçiler daha kanun meclisten geçmeden "bunun semerisini toplarız herhalde" diye beyanat verebiliyorlar. Birde şunu anlamadım. Hıristiyan rahibelerin başörtüsü ne zamandan beri Anadolu başörtüsü oldu? Pardon unutmuşum. 1970'lerden bu yanaydı değil mi? Kuranda yazılı olduğunu söylemiş bazı uyanık arkadaşlar da. Başka bir tartışma konusunda Nur Suresi 31. ayeti yazmışlardı. Bende baktım kur'anın mealine orada ben baş-saç örtülecek diye bir söz göremedim. Sadece kadınların görülmemesi yerlerini kapatmaları isteniyor. Yorum zorlamasıyla maşallah türbana kadar gelip dayandınız.Bakalım ordan nereye gideceksiniz. Birde Atatürk'ü ağzınıza almanız yok mu? Sizlere kutyu köşelerde Atatürk için deccal, kafir, küffar diye öğretildiğini bilmediğimiz mi sanıyorsunuz?
Sözün özü: Başka ülkeleride örnek veriyorsunuz. İyi hoşta o ülkelerin dindarları; kendi ülkelerini sizler gibi DAR-ÜL HARP alanı olarak görmüyorlar bir. İkinciside yönetimi ele geçirip ABD'nin dayatması ve USA patentli BOP'un bir parçası olan Ilımlı İslam gibi safsataların peşinden koşmuyorlar. Bilmem anlatabildim mi?
Saygılar.
07-02-2008, 22:14
Kemal Turan
Emmi arkadaşım sonuna kadar haklısın. Maalesef bazı arkadaşlarımız üzüntüyle görüyorumki önlerini göremiyorlar. Bir zamanlar sağ sol çatışmasından çok çektik, şimdi hükümettekiler sayesinde laik, anti laik ortamı çıktı ve yakında ünüversitelerde çatışmalar başlar. Bunlar ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Türkiyenin işsizlik, terör, açlık, geçim sıkıntısı v.s saymakla bitmez sorunu varken v egelecek çok büyük krizi görerek, anayasa mahkemesinden bu tasarının döneceğini bilerek Türkiyenin kucağına bomba olarak attılar. Onların ipinin ucunda olan ve istedikleri gibi oynattıkları yazılı va görsel basın hala Türkiyeyi toz pembe gösteriyorlar. 125 milyar dış borcu 450 milyar dolara çıkardılar, ayrıca özelleştirmeden gelen 60 milyar dolarda ortada yok. Babalarının malları gibi cumhuriyet tarihimiz boyunca ülkenin elde ettiği değerleri yok pahasına ona buna satıyorlar. O kadar yazacak çok yolsuzluklar varki ama yazmak mümkün değil. Arkadaşlarımızın çoğu sağ sol çatışmalarını bilmedikleri için ülkenin nereye gittiğinin farkında değiller. Bu polemiğe girmek istemiyordum ama bazı yazıları üzüntüyle okudum ve yazmak ihtiyacını hissettim.
07-02-2008, 22:56
Kemal Turan
Nur suresinin 30 ve 31. ci ayetlerinde hanım kardeşlerimize türban takması buyrulduğu diye düşünen arkadaşlarımız aşağıda bu ayetleri okusunlar. O ayetlerde türbandan bahsedilmemektedir;
30.Mü'minlere söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Gerçekten Allah, yaptıklarından haberdardır
31.Mü'min kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mü'minler, umulur ki felah bulursunuz."
08-02-2008, 04:56
emmi
Ellerine sağlık Turan kardeş. Ben yazacaktım, sen, benden önce davranmışsın. Şunuda hatırlatayım bu arkadaşlara; eğer bu vb. surelerin iniş sebebini bilmiyorlarsa onuda açıklarım burda. Hem de bbizzat gözlerimle görüp şahit olduğum olaylarla. Yoksa sizler alemi saf, herkesi kör mü sanıyorsunuz.
Herkese iyi ve seviyeli tartışmalar.
Saygılar.
08-02-2008, 10:41
ibalaban
Dedik ya türban bahane. Amaç farklı onu söyleyemiyorlar bir türlü. Gerçi onu da söyleyecekler. İranlı bir yazarın anlattıkları tüyler ürpertici. İnşallah o günlere gelmeyiz. Birisi kalkıp ta masaya yumruğunu vurur. Bu laik cumhuriyetin vefası için gerekli.
"Efendiler ve Ey Millet,İyi Biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti Şeyhler, Dervişler, Müritler ve Meczuplar Memleketi Olamaz." Mustafa Kemal Atatürk
08-02-2008, 17:58
osmann
Alıntı:
emmi Nickli Üyeden Alıntı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Ellerine sağlık Turan kardeş. Ben yazacaktım, sen, benden önce davranmışsın. Şunuda hatırlatayım bu arkadaşlara; eğer bu vb. surelerin iniş sebebini bilmiyorlarsa onuda açıklarım burda. Hem de bbizzat gözlerimle görüp şahit olduğum olaylarla. Yoksa sizler alemi saf, herkesi kör mü sanıyorsunuz.
Herkese iyi ve seviyeli tartışmalar.
Saygılar.
kısa keseceğim. alim değilim. bu tür konuları fetva makamında olanların konuşması gerekir. malum hassas konu. internetten de bakarak teyit ettim.
sizde teyit ediniz. dinimizin kaynağı kuran ve hadistir. emmi ayet ismi yazmış.
bir iki hadiste ben yazayım. internetten aldım.
isteyen google' a örtünme hadis yazıp bakabilir.
Hz. Peygamber (s.a.v) örtünme ile ilgili âyetlerin tefsirini yapmış ve onların nasıl uygulanacağını göstermiştir. Bu konuda çeşitli hadisler vardır. Biz ikisini nakledeceğiz:
Hz. Âişe (r.ah) anlatır:
Bir gün Hz. Ebû Bekir’in kızı Esmâ ince bir elbise ile Resûlullah'ın (s.a.s) huzuruna girmişti, Hz. Peygamber ondan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu:
"Ey Esmâ! Kadın erginlik çağına ulaşınca onun şu yüzü ve elleri hariç diğer yerlerinin görülmesi helâl değildir." Ebû Davud, Libâs, 31.
Diğer bir hadiste şöyle buyrulmuştur:
"Allah Teâlâ erginlik çağına girmiş bir kadının namazını başörtüsüz kabul etmez." Ebû Davud, Salât, 84.
uzatmaya gerek yok. (bana göre) vatanda benim millette...
ben buna iman etmişim.
selametle...
08-02-2008, 18:54
cetin solmaz
en son ne zaman camii ye ibadet için gittiğimi hatırlamıyorum ama....özgürlük,özgürlük,özgürlük
08-02-2008, 19:00
trtamer
şuraya bak hele neler düşünülüyor neler arkadaşım çelik halatları çekenlere söylediğin lafları bi ölç tart bakalım senin resmen darbe çığırtkanlığının darbe yapılsın isteklerişnin yanın da kaç santigram kalacak hayret bişey yaw arkadaşlar bu ülkenin vatandaşları yüzlerce yıldır müslümandır ve hep öle kalacaktır birileri kısa bi süreli değişiklik yapmıştır bu değişiklik tekrar düzeltilecek ve bu millet aslına dönecektir kıyamet saatinin yaklaştığı bu dönemlerde insanlığın önderi tekrar bu yüce TÜRK milleti olacaktır (İnşaALLAH) Kemal Turan kardeşim istersen türban la eşanlam taşıyan bütün kelimeler ve bunların herbirinin bütün dillerdeki karşılığıda zikredilseydi bu ayetlerin içinde başka açık ve net birebir tutan kelimelerle anlatılan şeylerden bahsedilmesini istediğin yada diğer bi anlamı ile kullanılan ayetler varmı onlarıda yaz bi müfessir çıkar elbet sana cevap verecek selam ve dua ile