*************
Kodlarda problem oldugu için konu kapanmıştır
*************
Kodlarda problem oldugu için konu kapanmıştır
Yuce yaratana inanmayan bir varlıkın allahımız tarafından nasıl ceza verildigini göstergesidir.
ALLAH birdir şanı yücedir,bizleri doğru yola iletsin,ve o yoldan ayırmasın.
Yuce yaratana inanmayan bir varlıkın allahımız tarafından nasıl ceza verildigini göstergesidir.
Yuce allahımıza inanmayan kafirlerin ne olacagının bir nevi ufak göstergesi
cok ilginç...
yüce yaradan onun cesedine necat vermiş yani değiştirmemiş arkadan gelenlere ibret olsun diye
selametle
arkadaşlar yaa bu hep kafama takıldı bu mumyanın firavuna ait olduğunu nereden biliyorlarki belki eski çağa ait bir mumya tmm ALLAH ın hikmetine sual olunmaz sadece merak ettim bunun firavun olduğunu nasıl anlıyorlar nereden biliyorlar bilgisi olan var mı ?
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.Alıntı:
Bu resimde yazılan ayet kuranı kerimde var.Bu kişi allaha inanmamış ve kendisini tanrı olarak görmüş.Yaratan Allahımız bu sekil bir acı son vermiş bu olay hz musa zamanında oluyor benim araştırmalarım bu yonde ve dini programlardada bu sekil acıklandı
Sonsuz hikmet sahibi Yüce ALLAH'ım bizi yolundan ayırmasın. İbret alım.
eşhedüenlailaillallah ve eşhedüennemuhammeden resul allah. kelimeyişaahdet getirseydiler şimdihalleri böyle olmazdı. işte rabbin gücü. insanlığa ibret olsun.
Bu resimdekinin Firavun olduğundan emin değilim. Neden derseniz Firavun un cesedi Mısırdaki bir müzedeydi. Oysa İngilteredeki British muzeum da falan bulunuyor denilmiş. Ben daha önce bu olayı merak edip araştırmıştım. Vardığım sonuç ise bu resmin firavun a kesin olarak ait olmadığı. Doğrusunu Allah bilir
ataistler,kitapsızlar allaha inanmayanlar İBRET alsın.
bende şimdi baktım bu konuda eski bir haber buldum bunun firavun'a ait olmadığına dair bazı gerekçeleri mantıklıAlıntı:
ama bu değilse gerçek firavun'a ait ceset nerde kur'an'daki açık ayet'i dikkate alırsak şimdiye kadar bulunmuş olması lazım değilmi tüm kaynaklarda başka bir ceset yok bundan başka firavun'a ait olarak belirtilen
yaradan rabbim bizleri bu şekilde cezalandırmasın amin
ingilizler mısırı istila edip sömürmeye başladıgı zaman çok kıymetli iki şey almışlar bir tanesi bu firavunun cesedi diğeri ise dünyanın en büyük heykeli ünvanını elinde bulunduıran sifenks in burnu söküp almışlar bence bu kesin firavun artı durduğu şekle bakıcak olursak kızıldenizde bulundugunu düşünecek olursak bu kesin firavun
selametle
bencede firavunun cesedi arkadaslar. cünkü neden dersekl: kuranda acik ve net bir sekilde firavunun cesedi firavundan sonrakilere ibret olsun diye cürümeden gösterilecegi yaziyor. ve bu cesetten baskada bir ceset yok. zaten tam secde halindeykenki hali. ALLAHTAN KORKMAYAN TAS KESILSIN......
takdiri ilahi.hikmetinden sual olunmaz.
böyle olaylar oluyor ama halâ kimse ALLAH'a inanmıyor anlamadım gitti
Elazığ Harputadaki Arapbaba Türbesini gördüyseniz onun naaşıda çürümemiş
Allah'ın varlığına ve birliğine inanmayanların vay haline.. ibret almalı, Allah kimseyi şaşırtmasın. başka ne denir ki...
yukarıda yorum yazan arkadaşalrın hepsine inanıyorum ve yurkten katılıyorum ama resimdeki kişinin firavun olduğuna pek inanasım gelmiyor..
dur dedim bi google amcaya bi soralım firavun neymiş kimmiş diye,
daha ilk sayfada bu haberi buldum.. :
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
´Hz. Musâ´yı takip ederken Kızıldeniz´de boğulan firavun´ olarak lanse edilen, hattâ Kur´an âyetleri eşliğinde kartpostallara dönüştürülen gizemli ceset gerçekte kime ait?
1980´li yılların başından bu yana ülkemizeki bazı dinsel cemaatler tarafından ´Hz. Musâ ile yandaşlarını takip ederken Kızıldeniz´de boğulan firavun´ olarak lanse edilen, hattâ fotoğrafları Kur´an´ın konuyla ilgili âyetleri eşliğinde hediyelik kartpostallara dönüştürülen bu gizemli cesetin gerçekten ´firavun´ olma ihtimali var mı?
Yeni Şafak yazarı ve araştırmacı Ali Murat Güven, 80´li ve 90´lı yıllara damgasını vuran dinsel bir söylentinin daha içyüzünü din ve bilimin gerçekleri eşliğinde gün ışığına çıkarıyor. Güven, inanç alanındaki traji-komik söylentilerin en ünlüsü olan ´firavun cesedi´nin ardındaki sırrı, Londra´daki dünyaca ünlü British Museum´da çözdü.
Fotoğrafın ilk ortaya çıkışı
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Konuya yabancı olanlar ya da aslında bilip de sonradan unutanlar var ise hemen açıklayayım: Yüzyılı aşkın bir süredir Londra´daki British Museum´da korunan şu ünlü ´bozulmamış ceset´ten söz ediyorum. Hani şu, Kur´an-ı Kerim´deki Yunus Sûresi 90-92. âyetlerin kanıtı olduğu ileri sürülen, ama gerçekte firavunlukla hiçbir ilgisi olmayan, bundan yaklaşık beş bin yıl önce Yukarı Mısır´da yaşamış zavallı bir köylünün mumyasından…
Sözkonusu cesedi, ´firavun´ lansmanıyla ilk kez 1980´lerin sonlarına doğru tanıma şerefine nail oldum. Zafer Dergisi´nde yayımlanan malûm fotoğraf ve ondan çoğaltılma kimi dergi haberleri o sıralarda İslâmî kesimde elden ele dolaşıyordu. Günümüzle kıyas kabul etmeyecek düzeydeki o günkü kıt arkeoloji ve tarih bilgimle bile, fotoğrafı görür görmez ´Bu işte bir terslik var´ demiştim, ´Yüce Allah, Yunus Sûresi 90-92 âyetlerinde inançsız Firavun´un cesedini ibret için yüksekçe bir yere atacağını buyuruyor. Oysa, bu cesedin müzede durduğu yer, tipik bir mezar formunda. Eğer bu tesadüfî bir arkelojik buluntu ise çevresindeki bütün bu ıvır zıvırlar, basit toprak kap-kacaklar nedir? Onu düzenli bir mezarda değil de rasgele bir noktada bulmaları gerekmez miydi? Ayrıca, Allah firavunu bir ibret vesilesi olarak koruyacağını söylüyor, ama bu ceset ise en az yüzde 50 oranında çürümüş durumda. ´Bir miktar korunmuş olmak´ demek, ´mükemmelen korunmuş olmak´la aynı anlama gelmez. En azından bir ´Allah sözü´ olarak aynı anlama gelmez. Ne yani, o hâlde Allah´ın Firavun´u kusursuz biçimde muhafaza etmeye gücü yetmedi de ceset zamanla çürümeye mi başladı?´
Fakat ben ne düşünürsem düşüneyim nafileydi. Genç dindarlar, ellerinde -kimbilir kim tarafından- British Museum´da çekilmiş olan o eski püskü fotoğrafla çevrelerindeki ´imansızlara´ tebliğ yapmaya çoktan başlamışlardı bile. Ve fotoğrafın popülaritesi 1990´lı yıllar boyunca katlanarak arttı.
Mumyayı ilk görüşüm
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. ´MUCİZE´YE (!) EV SAHİPLİĞİ YAPAN ÜNLÜ MÜZE: Türkiye´de ve İslâm dünyasında gayrıciddi söylentilere yol açan doğal mumya, 1900 yılından bu yana Londra´daki ünlü British Museum´da teşhir ediliyor.
Yazılı basında geçirdiğim uzun çalışma yıllarından sonra Allah nasip etti ve 1990´ların ortalarında belgesel film yapımcısı oldum. Bu dönemde birçok ül***le birlikte yolum birkaç kez İngiltere´ye de düştü. 1997 yılında British Museum´da çekim yaparken, yıllardır kafamı kurcalayan ünlü mumyayı da dünya gözüyle görüp inceleme fırsatım doğacaktı.
Müze´nin Eski Mısır Eserleri bölümüne geçip ´firavun´un teşhir edildiği noktayı bulduğumda, ilk izlenimim derin bir hayâl kırıklığı oldu. Adamımız, piyasada yıllarca dolaşan soluk fotoğrafında göründüğünden çok daha perişan bir hâldeydi. Öyle ki üç kıtada belgesel filmler çekerken farklı kültürlere ait sayısız insan kalıntısı görmüş biri olarak, Peru´nun ünlü Nazca ovasında düzinelercesini yakından incelediğim, hem de bin yılı aşkın süredir açık arazide duran mumyalardan bile daha fazla yıpranmış olduğunu söyleyebilirim. O tarihte British Museum yetkilileriyle ayaküstü yapmış olduğum sohbette kendilerine malûm cesetle ilgili söylentileri anlattığımda, gülerek bana şu karşılığı vermişlerdi: ´Müze envanterimizde bunlardan en az on-on beş tane daha kayıtlı. Hepsi de aynı bölgede ve İngiliz arkeologlarca bulunmuş doğal mumyalar. Ne yani, bunların hepsi mi firavun, hepsi mi dinsel mucize? Eğer bu adam kutsal kitaplarda anlatılan firavun olsaydı, onu zaten Müslümanlardan önce Musevîler kutsal bir ziyaretgâh noktası ilan ederlerdi!´
Doğrusunu söylemek gerekirse, o gün orada bütün hayatını arkeolojiye ve eski Mısır uygarlığına adamış uzmanlarla bu acıklı iddia üzerine daha derin bir muhabbete girip, bir Türk televizyoncusu olarak kendimi iyice madara etmek istemedim. Eğer o tarihte bu fırsatı değerlendirip dinsel duyguları coşturan bir haber yazsaydım, yanına da müzede o mumyayla yan yana çekilmiş, parmağımla zât-ı muhteremi işaret eden bir fotoğrafımı ekleseydim, nihayet ül***e döndüğümde de bunu bizim manipülasyon yapmaya meyyal gazetelerimizden ya da dergilerimizden birine yayınlanması için verseydim, eminim ki bir sürü dindar insana ´Destur ya Rab!´ çektirir; dinibütün teyzeleri amcaları evlerinde gazete okurken hüngür hüngür ağlatırdım. Ama böyle bir ucuzluğa asla tenezzül etmedim ve tecrübemi kendime saklamak üzere o gün İngiliz yetkililere verdikleri bilgiler için teşekkür ettim. Sonra da (her nasıl bir ilâhi koruma altındaysa) yarı yarıya çürümüş durumdaki firavunumuza veda ederek müzenin diğer bölümlerindeki çekimlerimle uğraştım.
Ama tabiî, aklıselim birileri bu palavraya bilimsel bir ciddiyetle yaklaşıp dur demediği sürece, bizim efsane de ülke çapında yayıldıkça yayıldı. Hem de bir süre sonra işin içine ´2. Ramses´ iddiası karıştırılarak! Birkaç yıl önce bunu ilk duyduğumda, ´Allah´ım, işte şimdi tam cıvıttılar´ dedim. Çünkü, Kur´an´da Hz. Musâ´yı takip ederken Kızıldeniz´de sular altında kalıp boğulan kişinin 2. Ramses olabileceğine ilişkin hiçbir ipucu yoktu. Firavun, Kur´an açısından bakıldığında, daha ziyade soyut bir kişilikti, Mısır´daki tanrıtanımazlığı ve despotizmi simgeliyordu, Bu nedenle, Kur´an´daki kişi pekâlâ Hz. Musâ ve Hz. Harun´un dönemlerine denk düşen herhangi bir firavun olabilirdi, ama kesinlikle 2. Ramses değil! Çünkü 2. Ramses, Hititlere karşı giriştiği Kadeş Savaşı gibi askeri ve siyasî eylemlerinden dolayı tarihçilerce son derece iyi tanınan, Hz. Musâ ve Hz. Harun ile kesinlikle dönemdaş olmayan, hayatının başı ve sonu yeterince bilinen, onlardan daha uzak ya da daha yakın döneme ait bir firavundur. En önemlisi de bu hükümdarın mumyası 1881´de Krallar Vadisi´ndeki özel mezarında bulunmuş olup, günümüzde Kahire´deki Mısır Müzesi´nde turistlere on dolar karşılığında teşhir edilmektedir. Ve bu satırların yazarı 1999 yılı Eylül ayında onu da yakından incelemiştir (Sayfada 2. Ramses´in mumyasının da bir fotoğrafını görebilirsiniz.).
Hâl böyleyken, anlı şanlı din âlimlerimizin kamuoyuna dinsel ve bilimsel açıdan doyurucu bir açıklama yapmamalarının sonucunda, British Museum´daki cesede ilişkin bu acaip iddia günümüze kadar ulaştı; hattâ müminler arası bayramlaşmalarda kullanılan bir de ´tebrik kartı´na dönüştü.
O kartı kitabevinde gördüğümde ´Artık yeter´ dedim kendi kendime. Ve bundan yaklaşık üç hafta önce Londra´daki British Museum´u aradım. Kendimi tanıtarak mumyanın bilimsel sorumlusu olan kişiyle görüşmek istediğimi bildirdim. Beni İngiltere´nin yetiştirdiği en büyük arkeologlardan biri olan, Eski Mısır uzmanı Derek A. Welsby ile görüştürdüler. Eğer boş bir zamanınızda bu kişinin adını internette sorgularsanız, Eski Mısır konusunda ne düzeyde biriyle temas ettiğimi çok daha iyi anlayabilirsiniz.
Telefonda beni büyük bir ilgiyle dinleyen Bay Welsby, sorularımı yazılı olarak alıp yazılı olarak yanıtlamak istediğini belirtti. Bunun üzerine ben de konuya ilişkin sorularımı hazırlayıp kendisine gönderdim. Bu ünlü arkeologdan gelen cevabı yan sütunlarda bulabilirsiniz.
En büyük mucize biziz!
Bundan yaklaşık iki yıl önce dünya sinemalarında Jim Carrey´nin bir komedi filmi gösterime girmişti: ´Bruce Almighty´ (Kutsal Bruce)… ´Allah´ın ünlü siyahi aktör Morgan Freeman tarafından tasvir edilmesinden dolayı İslâm dünyasında büyük tepki toplayan, bizde de sınırlı gösterimi gündeme gelen ve benim de hakkında eleştirel bir haber yaptığım tartışmalı bir filmdi bu. ´Bruce Almighty´, yaratıcıyı bir fâninin üzerinden tasvir etmeye kalkışmasıyla çok ciddi bir etik hata yapıyordu; ama zaman zaman Freeman´ın ağzından sağlıklı bir dinsel inancın nasıl temellendirilmesi gerektiğine ilişkin kimi anlamlı mesajlar da veriyordu. Yazımızı onlardan biriyle bitirmek istiyorum:
´Musa Peygamber´in Kızıldenizi´i yarması bir mucizeydi. Ama ondan daha büyük bir mucize ise evini geçindirebilmek için iki ayrı işte birden çalışan yoksul bir annenin, onca derdin arasında fırsat bulup da küçük oğlunu futbol kursuna götürmesidir.´
Sözün özü, Allah´ın varlığına ve birliğine inanmak için mucizelere ihtiyacımız yok. Çünkü, görebilen gözler için insanın bizatihi kendisi, ruhu ve bedeniyle zaten en büyük mucizedir.
Arkeolog Derek A. Welsby (British Museum Eski Mısır Eserleri Bölümü Yetkilisi):
´Firavun olduğuna dair hiçbir kanıt yok´
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Dünyadaki diğer bütün büyük müzelerde olduğu gibi, uluslararası üne sahip British Museum´da da her eser o alanda uzmanlaşmış küratörlere (sergi düzenleyicisi) zimmetlenmiş durumda. Saygın İngiliz arkeologlarından Derek A. Welsby de müze envanterinde EA 32751 kod numarasıyla kayıtlı bulunan bu mumyanın ´bilimsel ve idarî hâmisi´ konumundaki kişi…
Bu tartışmalı buluntuya ilişkin olarak Welsby´den aşağıdaki bilgileri aldım:
´Bana son derece ilginç bir başvuruyla geldiniz. Sizi ve değerli okurlarınızı doyurucu bir biçimde aydınlatmak için elimden geleni yapacağım. Sözünü ettiğiniz ´firavun´ iddiasını daha önce de bir kez duymuştum. Ama, bilimsel açıdan ciddiye alınacak bir husus olmadığı için pek de üzerinde durmadım.
Bu ceset, bizim ´doğal mumya´ dediğimiz türden bir arkeolojik buluntudur. Yani, bozulmaması için eski Mısırlı uzmanlar tarafından derisine ve deri altı bölümlerine herhangi bir kimyasal madde sürülmemiştir. Bütün iç organları -kurumakla birlikte- yerli yerindedir. Ancak bu durum onun bir ´mucize´ olduğunu kanıtlamaz. Çünkü, gerek bizim müzemizde, gerekse dünyanın diğer pekçok müzesinde bunun gibi daha yüzlerce ´doğal mumya´ mevcuttur. Doğal mumyalar, iklim koşullarının uygun olduğu her bölgede kolayca oluşabilirler. Yeni ölmüş biri kuru çöl kumlarında açılan bir mezara uzatılır ve üzeri zaman yitirilmeksizin yine aynı kuru kum ya da toprakla sıkı sıkıya kapatılır. Böylelikle vücuttaki sıvılar yüksek sıcaklıkta kısa süre içinde buharlaşır ve ceset bir tür fosile dönüşür. Benzer görünümlü doğal mumyalara Mısır´ın daha birçok çöllük bölgesinde ve Peru´nun Nazca ovasında da rastlayabilirsiniz.
Elimdeki resmî kayıtlara göre, Geç Hanedan Öncesi Dönem´e ait olan (M.Ö. 3500-3250 arası) bu ceset, Yukarı Mısır´daki Cebeleyn kasabasında yapılan resmî bir kazıda bulunmuştur. Öncelikle, kazı mahallinin Kızıldeniz´e olan aşırı uzaklığı -ki bu mesafe ortalama 300 km.´dir- bana aktardığınız iddiayı coğrafî açıdan geçersiz kılıyor.
Öte yandan, aynı kazı sırasında, mezarda cesedin ayrıcalıklı kimliğini ele verecek hiçbir özel takı, giyisi ya da işarete de rastlanmamış. Eski Mısırlılar sevdiklerini gündelik hayatta kullandıkları eşyalarla gömmeyi âdet edinmişlerdi. Altından yapılma gündelik eşya ve mücevherat, bu kültürde bütün asillerin mezarlarında mutlak surette karşılaşacağınız çok önemli sınıfsal göstergelerdir. Bizdeki mumyanın çevresinde gördüğünüz kap-kacak, onun bulunduğu mezardan çıkan orijinal eşyalarıdır. Bunlar ise gayet sıradan, o çağda avamın kullandığı türden toprak malzemelerdir. Eğer ki bu kişi kutsal metinlerde sözü edilen ´lanetlenmiş firavun´ ise o halde içi ve çevresi başka insanlarca düzenlenip süslenmiş olan nizamî bir mezarda bulunmasının hiçbir mantığı yok; gelişigüzel bir biçimde bulunması daha akla ve mantığa yatkın olurdu.
Sözkonusu iddia, cesedin kimliği konusunda daha başka tutarsızlıklar da içeriyor. Bu kişinin 2. Ramses olduğunu ileri sürmek, tarihsel gerçeklerle tam anlamıyla alay etmek demek. Çünkü, Ramses 2´nin mumyalanmış bedeni Mısır´ın Krallar Vadisi´ndeki özel mezarından zaten yıllar önce bilim adamları eliyle çıkarılmıştı ve şu anda da Kahire Müzesi´nde koruma altında bulunuyor.
Bütün bu gerekçelerin ışığında, gerçekliğini araştırdığınız iddianın hiçbir tarihî ya da bilimsel geçerliliği ve tutarlılığı bulunmadığını bilmenizi isterim. Böyle bir iddiayı destekleyecek en küçük bir bulguya sahip olsaydık, bu mumyayı müzemiz galerilerinde şu anki konumunda değil zaten, çok daha farklı ve görkemli koşullarda sergilerdik.´
basri ben bizzat gidip yerinde gördüm firavun bu ama 2.ramses değil bu tutankamon
Allahü ekber.
resmin firavuna ait olup olmaması bence pekte önemli değil,burada anlatılan olayda herkes hemfikir olduğuna göre mesele yok .
:45:Alıntı:
hocam zaten konuya yalan felan demiyorum. bende ayı düşüncedeyim sizlerle. ama resimler biraz gerçekçiliği yansıtmadı bana. (bu benim fikrim) ama yalanda demiyorum yinede. doğrudurda.
Olayın gerçekçiliği beim için önemli olan. :ranger:
İnternette yaptığım araştırmalar sonucunda Firavun'un cesedinin Mısır'daki bir Müzede saklandığı bildirilirken, bu resimlerde gördükleriniz resimler İngiltereki bir Müzede muhafaza edilmektedir. Yani Firavun un bulunduğu yer ile bu cesedin bulunduğu yer farklı iki yerlerdir. Dolayısıyle resimdekilerin Firavun olma ihtimalinin ne olduğuna siz karar verin. Selametle...
mısırlılarLA İNGİLİZLER SAVAŞIRKEN İNGİLİZLER SAVAŞI KAZANIP MISIRI SÖMÜRMEYE BAŞLAMIŞ 2 ADET DÜNYA HARİKASI DENİLEBİLECEK FİRAVUNUNN MUMYASIYLA SFENKS YANİ DÜNYANIN EN BÜYÜK HEYKELİNİN BURNUNU ÇALIP İNGİLTEREYE BRİTS MÜZESİNE GÖTÜRMÜŞLER BENCE BU GERÇEK FİRAVUN
slm dostum bu resim doğru 25/30 sene önce kızıl denizde bulundu suan landarada müze de bu firavun mesur musa as ın arkasından kovalıyan kızıl denizde boğulan mesur kafir .nedenmi sular kavusurken bu secdeye kaandı ve iman ettiini soyledi gelen meleklere meleklerde sordu nezaman simdimi -- oncedenmi cevabı simdi imanettim olunca allah cc kabuletmedi ve oracıkta askerleriile birlikte boğuldu ğeberdi .Alıntı:
Demekki anlıyoruzki son nefes fayda etmiyor arkadasım . emen alla cc a sımdı iman etmeliyiz yoksa yasamın suresi felan yook.:sunglasses2:
Yapmayın be arkadaşlar! Bu Brtis Müzesinin reklemından başka birşey değil bence. Bu tür resimler çooook yılar öncede yayınlanıyordu. Sırf bu müzeye ziyaretçi çekmek için. Hala bunu anlayamadınız mı? Reklamın iyisi kötüsü olmaz biliyorsunuz. Basri kardeş gayet güzel bilgileri toparlamış. Hem bu ceset Firavun'un olsa ne yazar, Mısırlı bir köylünün olsa ne yazar. Bir olay hakkında fikir açıklarken, o konu hakkında birazcıkta olsa bilgi edinmemiz gerekir.
Firavundan önceki ve sonraki Mısırlılar, öldükten sonrada yaşamayı düşündükleri için, ölüleri mumyalama tekniğini geliştirdiler. Parası olan, gücü yeten bu yönteme başvuruyordu o zamanlar. Tıpkı şimdiki parası olanlarla, olmayanların yaşantısı gibi. Bu Yüce Allah'ın bir hikmeti değil, o zamanki zenginlerin uyguladıkları bir ayrıcalıktı. Yani kendilerini ölümsüzleştirmeye çabalıyorlardı. Ve bunuda başarmışlar. Şimdi bizlere onların yorumunu yazdırmakla. Yüce Allah'ı hiç böyle reklam kokan resimlerde değil, kalplerinizin derinliklerine bir bakın orda göreceksiniz O'nu.
Saygılar.
slm reklam konusu doğru olabilir .Ancak olay resimdeki kişi bu konuda remses olduğu kanıtlanmıstır . londorada müzede serğileniyor olması bısey ifade etmezki mısırdada olanilirdi o müz e konu firavun un kuran ayetinde ALLAcc bildirdiği ibi suda boğulup ipret olsun diye muafaza edilmesi ve 3000 bin yil sonra gun isiğına cıkarılması kuranda konu olan olayın doğruluğğunu (kuranın muçizesının ta kendisi ) süpesiz allah cc doğruyu söyler.
kisi inanır yada inanmaz bu onun tercii dir .
firavuna ait ceset ingilterede müzede sergi,lenmekte onlar da biliyor kuranın hakikati bildirdiğini aksi bir açıklama hiç duymadım herşey yüce kuranda belirtildiği gibi ALLAH EN BÜYÜKTÜR
Bu konu baya arastıran var google den tekrar tekrar bakmak ve ibret almamız lazım
ALLAH.ım sana tövbeler olsun iyiki müslüman bir ülkede dogmuşuk
Konuyu guncellemek adına ve ibreti alem için tekrar saol prosieben.Ben suna inanıyorum dunyada yapılan her birşey diğer tarafa kalmıyor firefunda oldugu gibi
slm mrb
işte KUR'AN KERİM ayeti
Firavun kendini ilah olarak kabul etmekte ve Hz. Musa'nın Allah'a iman etmesi için yaptığı davetlere karşı iftira ve tehditle karşılık vermektedir. Firavun bu kibirli tavrını ancak, ölüm tehlikesi ile karşılaşıp suların altında kalacağını anlayana dek sürdürmüştür. Kuran'da Firavun'un, Allah'ın azabıyla karşılaştığında, hemen imana yöneldiği şu ayetle bildirilir: Biz, İsrailoğulları'nı denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): "İsrailoğulları'nın kendisine inandığı (İlahtan) başka İlah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım" dedi. (Yunus Suresi, 90)
Biz, İsrailoğulları'nı denizden geçirdik; Firavun ve askerleri azgınlıkla ve düşmanlıkla peşlerine düştü. Sular onu boğacak düzeye erişince (Firavun): "İsrailoğulları'nın kendisine inandığı (İlahtan) başka İlah olmadığına inandım ve ben de Müslümanlardanım" dedi. (Yunus Suresi, 90)Ancak Allah Firavun'un böyle bir anda iman etmesini kabul etmemiştir. Allah Firavun'un bu samimiyetsiz tavrını Kuran'da şu ayetlerle bildirir: Şimdi, öyle mi? Oysa sen önceleri isyan etmiştin ve bozgunculuk çıkaranlardandın. Bugün ise, senden sonrakilere bir ayet (tarihi bir belge, ibret) olman için seni yalnızca bedeninle kurtaracağız (herkese cesedini göstereceğiz). Gerçekten insanlardan çoğu, Bizim ayetlerimizden habersizdirler. (Yunus Suresi, 91-92) Bu ayetlerde Firavun'a ait cesedin gelecek nesillere ibret olacağının bildirilmesi, cesedin "bozulmamış" olacağına bir işaret olarak kabul edilebilir. Kuran'da 1400 sene evvelden haber verildiği gibi, halen tarihsel bir belge olarak bulunan bir ceset insanlara çok iyi bir ibrettir....saygılar.....
SA.Yunus Suresi 90. 91. ve 92. Ayetler:
"İsrailoğullarını denizden geçirdik. Firavun da, askerleriyle birlikte zulmetmek ve saldırmak üzere, derhal onları takibe koyuldu. Nihayet boğulmak üzere iken, “İsrailoğulları’nın iman ettiğinden başka hiçbir ilâh olmadığına inandım. Ben de müslümanlardanım.” dedi.
Şimdi mi?! Oysa daha önce isyan etmiş ve bozgunculardan olmuştun.
Biz de bugün bedenini, arkandan geleceklere ibret olman için, kurtaracağız. Çünkü insanlardan birçoğu âyetlerimizden gerçekten habersizdir."
1144 yılında vefat eden Zemahşerî, Yûnus Sûresinin sözkonusu âyetinin tefsirini, kendisinden 8 asır sonra bulunacak olan cesedi âdeta görür gibi yapiyordu:
"Seni, deniz kenarında bir köşeye atacağız. Cesedini tam, noksansız ve bozulmamış halde, çıplak ve elbisesiz olarak, senden asırlar sonra geleceklere bir ibret olmak üzere koruyacağız." (Kessaf Tefsiri, Cilt 2, S. 251/252)
Bu olay Kuran-ı Kerimde şöyle anlatılmaktadır:
"Bunun üzerine 'asanı denize vur' diye vahyettik. Vurunca parçalandı, herbiri kocaman bir dağ oldu." (Şuara, 63)
"İsrailoğullarını denizden (salimen karşı tarafa) geçirdik" (Yunus, 90)
"Denizi de (karşı yakaya geçtikten sonra, sana açılan yolu da kapamayıp) açık bırak; çünkü onlar (açık görecekleri bu yola girip) bir ordu halinde boğulmuş olacaklardır." (Duhan, 24)
"Firavun ordusuyla onları takip etti. Deniz de onları içine alıverdi. Hem de ne alış." (Taha, 78)
"Firavun ve askerleri İsrailoğullarını takip ederken, denizin ayrılmış olan sularını dehşetle görmüşler fakat kin ve düşmanlıklarından dolayı bir anlık tereddütten sonra onlar da deniz içinde açılan yola girerek takibe devam etmişlerdi. Ancak denizin ayrılmış olan suları tekrar birleşmeye başlamış ve sonunda firavunla birlikte bütün ordusu, tek bir kişi dahi kurtulamadan sulara gömülmüştür." (Şuara, 65-66)AEO.:49::45::praying:
Videosunu ekledim birinci mesaja
[YOUTUBE]nM8S6jxapIk[/YOUTUBE]
Guncellendi diyelim 2020 de ibretlik alalım
bizim firavunda firavunun gördüğü muameleden ders çıkartıp firavunluk etmese bu ALLAH katında daha hayırlı olur sanırım...