Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
40 Gün Sabah Namazından Sonra Okuyanın İstediği Gerçekleşir
Okunuşu Allâhümme salli alê seyyidinê Muhammedin abdike ve rasûlike ve halîlike ve habîbike salâten ergabiha merakiyel ihlasi ve enalü biha ğayetel ihtisası ve sellim tesliymen adede ma ahata bihi ilmüke ve ehsahü kitabüke küllema zekera kezzakirune ve ğafele an zikrihil ğafilun.[1]
Anlamı
Allah'ım! Kulun, resûlün, dostun ve habîbin olan Efendimiz Muhammed'e, beni ihlas merdivenlerine tırmandıracak, bir takım husûsiyetlerin sonuna erdirecek bir şekilde salât eyle. Aynı şekilde ona, Sen'in ilminin ihâtâ ettiği ve kitâbında sayılı bulunan şeyler adedince ve Seni zikredenler zikrettikleri ve Senin zikrinden gâfil olanlar, bu gafletlerinde devam ettikleri sürece selâm eyle.
20-10-2010, 14:42
umut55
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Abdestin Sırrı
Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla...
"Ey iman edenler! Namaza duracağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın; başlarınızı meshedin ve topuklara kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz iyice temizlenin. Hasta yahut yolculuk halinde iseniz, yahut kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin: yüzlerinizi ve ellerinizi ondan meshedin. Allah size zorluk çıkarmak istemez. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor ki, şükredersiniz." (Kurân-ı Kerîm, Mâide Suresi, 6)
1. Abdestin Dolaşıma Etkisi
Kalbin temiz kanı vücuda dağıttığı büyük dolaşıma ek olarak, vücutta kullanılan kirlenmiş olan kanın kalbe ulaşması yani ters dolaşımın bozulması halinde küçük tansiyon dediğimiz basınç artması olur. Damarların esnek kalabilmesi bu dolaşımların düzenli çalışmasını sağlar. Bu esnekliğin yitmesi halinde kalbe karşı bir zorlama meydana gelir, özellikle kalpten uzak beyin, el, ayak damarlarında sertleşmeler ve daralmalar başlar. Damarların esnek kalmasına yardımcı olan, günlük hayatımızın bir parçası sudur. Sıcak su damarları genişleterek, soğuk su ise daraltarak, özellikle kalpten uzak damarların esnek ve diri kalmasını sağlar. Isı farkı nedeniyle, dolaşımın bozulması sırasında dokularda birikmiş olan besin birikimleri de genel dolaşıma katılmış olur. Günde beş kez gerek sıcak gerekse de soğuk su ile abdest alan bir insan hem damar sertliğine hem de bunun sonucunun beyine yansımasıyla oluşan bunamaya karşı korunmuş olur.
2. Abdestin Korunma Sistemine (Lenf Dolaşımına) Etkisi
Vücudun beyaz kan dolaşım sistemi dediğimiz lenf dolaşım sistemi, vücudun korunma mekanizmasıdır. Bu sistemin sağlıklı çalışması özellikle bir kıldan ince beyaz kan damarlarının düzgün çalışmasına bağlıdır. İşte bu sistemin, bu ince damarların sağlıklı görev yapması da, yine abdest alma ile güçlenir. Bir kişi abdest almanın lenf sistemini zinde tutmasının tesadüfi bir sonuç olduğunu söylerse, abdest alma şekli bu yargının yanlışlığını ortaya koyar. Çünkü abdest alış şekli özellikle lenf sistemini de amaçlar.
Şöyle ki: Lenf sisteminin düzenli çalışması içini vücudun bir tek noktasının dahi ihmal edilmemesi gerekir, ki bu abdest almada kesinlik kazanmıştır. Lenf sisteminin uyarılmasındaki en önemli merkez burnun arkası ve bademciklerdir ki, abdest almada bu iki noktanın özellikle yıkanması şartı vardır. Boyun yanlarının uyarılması lenf sistemine çok etkilidir. Bu da abdest alma da vardır. Abdest ve vücudun statik elektriği: Normalde vücudun tümüne ait statik elektrik dengesi sağlıklı bir vücudun koşuludur. Gerek havadaki özellikler, gerekse de günlük yaşantılarımızda bolca kullandığımız plastik giyim ve eşya bu dengeyi bozucu niteliktedir.
Oysa, günde birkaç kere aldığımız abdest ile bu etkiden tamamen sıyrılırız. Statik elektriğin birçok psikosomatik hastalığa neden olduğu bilinmektedir. En olumsuz etkisini ise deri altındaki minik kaslar üzerinde göstererek, bu kasları gererek işlemez hale koyar ki; önce yüzde başlayan erken kırışmaların sebebi budur. Tabi bu kavram bütün vücut için geçerlidir. Bir çok kişi ömür boyu abdest alanların nur yüzlü olma sebebini daha iyi anlayabilir. Yukarıda verdiğimiz ayetin statik elektrik ile ilişkisi vardır.
Ayetin teyemmüme ait bölümü abdestin bu statik elektriğe karşı nimetinin tamamlanmasıdır. Zira teyemmüm büyük ölçüde statik elektriği yok eder. Ayette açıklandığı gibi şüphesiz abdestin temizlik yönü de apayrı tıbbi bir mucizedir. Günümüz insanı "ben zaten elimi yüzümü yıkıyorum." diyebilir. Bu alışkanlığın bile en uygar toplumlarda yüz yıllık bir geçmişi olduğunu unutmayalım. Üstelik hiçbir zaman öğütle temizlik, ibadet disiplini gibi sürekli ve geçerli olamaz.[1]
20-10-2010, 14:44
umut55
Ağır Borca Girip Bunalanlar İçin Dua
Ağır bir borca girip de alacaklıların karşısında ezilen kimse, bu beyti her gün ve her namazdan sonra 7 defa okursa; Allah, onu sıkıntısından kurtarır.
أَلاَ وَقْدِ يَا رَبَّهُ بِالنُّورِ حَاجَتِى
بِنُورِ أَشْمَخٍ جَلْيًا سَرِيعًا قَدِانْقَضَتْ
Anlamı: Ey bu milletin Rabbi olan Allah'ım. Sen, Nûr ile ihtiyâcımı yerine getir. Öyle bir Nûr ki, tecellîsi serî (süratli) olur ve hemen iş, biter.[1]
20-10-2010, 14:45
umut55
Ahiret Alemini Rüyada Görmek İçin
Ahiret Alemini Rüyada Görmeyi Arzu Eden Kimsenin Yapması Lâzım Gelen Hususlar
Fâtih Dersiamlarından büyük velî M. Osman Efendi'nin târifidir:
Rüyada ahireti görmek isteyen, tâze bir abdest alır, yatsıdan sonra 2 rekat istihare namazı kılarak şöyle duâ eder.
"Yâ Rabbî! Bana âhireti göster, ölülerimi benimle konuştur, kabir aleminde kendi hâlim nasıldır ve benim Müslümanlığımın derecesi nedir; Bana göster Allâh'ım!"
diye duâ eder. Cenâb- Hakk, böyle duâ edenlerin duâlarını boşa çıkarmaz. Ahiret âlemini gösterir. Buna istiâre denir. İstiâre demek, her şeyin hayırlısını Allah'tan sormak ve istemektir. Bu ise, kuvvetli bir sünnettir. Yanlış-doğru her söze itibâr etmemeli, bu tür duâlarla mânevi hayatımızı güzelce düzenlemeliyiz.
20-10-2010, 14:46
umut55
Aksırınca Okunacak Dualar
Sizden biriniz, aksırınca; "Elhamdülillah" (Allah'a hamdolsun.) desin. (Bunu işiten) kardeşi veya arkadaşı; "Yerhamükâllah" (Allah'ın rahmeti üzerine olsun.) desin. O da; "Yehdîkümullâhu ve yuslihu bâleküm" (Allah size hidayet etsin (hidayette dâim kılsın) ve halinizi ıslah eylesin.) desin.[1]
20-10-2010, 14:58
umut55
Allah Dostlarından Yardım Almak İçin
İnsanları bulunmadığı bir yerde bir kimsenin bineği kaçarsa,Ya İbâdallâh Ahbisühâ (Ey Allah'ın kulları, bineğimi hapsedin.) 3 kere nida ederse, Allah (c.c)..ya insanlardan Ebdal taifesi denilen zevattan birini yahut da insan sûretinde melekleri gönderir...
Biriniz, kendisi insanların bulunmadığı bir yerde olduğu halde bir şeyini kaybettiği halde yahut bir yardım dilediği zaman Yâ İbâdallâh Ağîsûnî (Ey Allah'ın kulları, bana yardım edin.) diye 3 kere derse, gerçekte göremediği Allah'ın yardımcı kulları vardır... Daha önce yazmıştım bilen arkadaşlar olacaklardır..
Evliyâdan ve rûhânîlerden mânevî yardım istemenin açık delillerini hadis-i şeriflerde bulabiliriz. Utbe ibni Gazvan (R.A.)'tan rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Resulullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
"Sizin biriniz; bir şey kaybederse yahut yanında arkadaşı bulunmadığı bir yerde yardım isterse 'Ey Allah'ın kulları bana yardım edin! Ey Allah'ın kulları bana imdat edin!' desin. Çünkü Allah'ın bizim görmediğimiz kulları vardır." (Ziynet'ül-Gulub, Sayfa: 73) İmam-ı Taberanî (R.A.)'ın beyanına göre, bu hadis-i şerif tatbik edilmiş, böylece yardım görülmüştür.
İbni Abbas (R.A.) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki Allah'ın, hafaza meleklerinin dışında yer yüzünde melekleri vardır ki, ağaç yapraklarından düşenleri yazarlar. Sizin birinize çöl arazisinde bir aksaklık isabet ederse, 'Ey Allah'ın kulları! (Bana) yardım edin diye seslensin "
Abdullah ibni Mesud (R.A.)'dan rivayet edilen diğer bir hadis-i şerifte, Resulullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
"Sizin birinizin sahrada hayvanı kaçarsa, 'Ey Allah'ın kulları hapsedin! Ey Allah'ın kulları durdurun!' diye seslensin. Çünkü Allah'ın yer yüzünde hazır bulunan kulları vardır, Onu tutarlar. "
İşte bütün bu hadis-i şerifler, mukaddes ruhlara sahip olan varlıklarla tevessülün ve onlardan himmet (yardım) istemenin câiz olduğunun, açık delilleridir. Devenin bulunması için yardım edenler, Mevlâ'nın bulunması için yardım etmezler mi? Allâme Muhammed İbni Allan (R.A.), "Ezkâr" şerhinde şöyle demiştir; “Bu hadis-i şeriflerde geçen, "Allah'ın kulları"ndan maksat, ya melekler veya Müslüman cinler ya da, "Ebdâl" diye isimlendirilen "Ricâl-i Gayb" (seçkin veliler)'dir.”
İmam-ı Nevevî (R.A.) ise şöyle demiştir: “İlimde büyük hisse sahibi olan bazı büyüklerimiz, içlerinden birinin katırı kaçtığında bu hadis-i şerifle amel ederek, Allah'ın kullarından yardım istediklerini ve o anda hayvanlarının bulunduğunu bize nakletmişlerdir. Bir kere benim de aralarında bulunduğum bir cemaatte, hayvan kaçmağa başladı, insanlar onu tutmaktan âciz kalınca, ben bu isti'âne'yi (yardım isteme lafzını) söyledim. Benim bu sözümden başka görünen hiçbir sebep ortada yokken hayvan o anda durdu.”
İmam-ı Nevevî gibi Şâfi'î Mezhebinde İctihad mertebesine ulaşmış büyük bir âlimin bu beyanı, bu hadis-i şerifin sağlamlığına ve bununla amel etmenin cevazına açıkça delâlet etmektedir. Ayrıca Sahabe-i Kiramın tatbikatı da bu yöndedir. Çünkü onlar, vefatından sonra da, Resulullah (S.A.V.)'e nida ederek yardım istemişlerdir. Nitekim şu rivayetler bunun en açık delillerindendir.
Abdurrahman ibn Sa'd, şöyle anlatıyor: “Bir kere Abdullah İbni Ömer'in ayağı uyuştu. O zaman sahabeden bir adam, ona en sevdiğin bir insanı an. dedi. O da “Ya Muhammed” deyince, bağlardan kurtulmuş gibi rahatladı.”
Hadîs-i Erbâin'de, "Herhangi bir işinizde, sıkışıp şaşırınca, kabirdekilerden yardım isteyin!" ve Deylemî'nin bildirdiği "Kabirdekiler olmasa, yeryüzündekiler yanardı.." hadîs-i şerîfleri ile yukarıda bildirilen hadîs-i şerîfler, Allah-u Teala'nın izni ile, ölülerin dirilere yardım ettiğini göstermektedir.
Hikmetler, Allah-u Teala'nın Askerleridir.
-
20-10-2010, 15:00
umut55
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Allah'ın İşleri Kolaylaştırması, Bol Rızık ve Zenginlik İçin
Bu beyti 7 defa okuyan kimsenin Allah işlerini kolaylaştırır, bağlı işlerini çözer. Allah (C.C.); kazancına, malına, ticaretine, bereket ihsan eder.
وَ بَارِكْ لَنَا اَللَّهُمَّ فِى جَمْعِ كَسْبِنَا
وَ حُلَّ عُقُودَ الْعُسْرِ بِيَايُوهٍ إِرْتَحَتْ
Ve bârik lenallâhümme fî cem'i kesbinē
Ve hulle ugûdel usrî biyâyûhin irtehat. (Celcelûtiye, 30. beyt)
Anlamı: Ey Allah'ım. Bütün çalışmalarımızı bize bereketli kıl ve her şeyi kolaylaştıran "Hû" isminle bütün zorluk düğümlerini çöz!
20-10-2010, 15:02
umut55
Arzu - Dilek Duaları ve Tesbihler
Niyet Duaları
1
اللهم انى اسءلك بانّى اشهد انّك انت الله الّذى لا اله الا انت الواحد الاحدالصّمد الذى لم يلد ولم يولد ولم يكن له كفوًا احدٌ
Okunuşu: Allâhümme innî es'elüke biennî eşhedu enneke entellâhüllezî lâ ilâhe illâ entel vâhidul ehadüs-samedüllezî lem yelid ve lem yûled ve lem yekûn lehû küfüven ehad. (En kuvvetli senetçe budur.)
2
يا حىّ يا قيّوم يا بديع السّموات ولارد يا ذالجلال و الاكرم
Okunuşu: Yâ Hayyu, Yâ Kayyûmü, Yâ Bedîusemâvâti vel ard, Ya zel Celâli ve'l İkrâm.
3
Cuma gününün hangi saatinde olursa bir insan;
لا اله الا انت يا حنّان يا منّان يا بديع السّموات ولارد يا ذالجلال و الاكرم
Okunuşu: Lâ ilâhe illâ ente yâ Hannânu, yâ Mennânu, yâ Bedias-semâvâti vel ard, yâ zel Celâli ve'l ikrâm...
derse, duâsının kabûl olacağı, hadîs-i şerîfte haber verilmiştir.
4
Duâdan evvel;
اللهم انت خلقتنى و انت تهدينى و انت تطعمنى و انت تسقينى و انت تميتنى و انت تحيينى
Okunuşu: Allâhümme ente halaktenî ve ente tehdînî ve ente tut'imunî ve ente teskînî ve ente tumîtunî ve ente tuhyînî
Senâ-i Celîli ile başlamalıdır.
5
Üç defa "yâ Erhamerrâhimîn" yahud "yâ Rabbî" deyip duaya başlamalıdır.
6
"Lâ ilâhe illâ ente SÜbhâneke innî küntü minez-zâlimîn" i, yani Yunus Aleyhisselam'ın tesbihini okumaktır.
7
Yâsîn-i Şerîf'in ibtidâsında iki Esmâ-i İlâhi vardır ki, "El-Azîz'ur-Rahîm", üçüncü sahifesinde iki esmâ vardır, onlar da "El-Azîzü'l-Alîm". Sâd Suresi'nin iptidâsında da iki Esmâ-i İlâhî vardır ki, "El-Azîz'ül- Vahhâb." Bir insan, bunların cümlesini bir araya getirir; "yâ Azîzu yâ Rahîm, yâ Azîzu yâ Alîm, yâ Azîzu yâ Vahhâb." der, duâya öyle başlarsa, duasının kabul olacağı ekâbir-i ümmet tarafından haber verilmiştir. İmâm-ı Suyûtî'nin "Şerhussudûr Nam" kitabının 92'nci sahifesinde bu tür yazar.
Peygamber Efendimiz (S.A.V.) محمّد رسول الله صادق الوعد الامين , "Her kim beher günde 100 defa "Lâ ilâhe illallâhu'l Melikü'l Hakku'l Mübîn" derse, bu Zikr-i Şerîf ona fukaralıktan (fakirlikten) emniyet ve kabîr vahşetinden ünsiyet olur ve cennetin sekiz kapıları kendine açılır." buyurdular.
Tesbihler
8
Tesbihleri çok çekmektir. Birisi, Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e; "Elim zayıf kaldı, fakir oldum." dedi. Cenab-ı Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz, cevâbında: "Tesbih getirmekten (yani Allah'ı anmak ve O'nu zikretmekten) neredesin? Bütün mahlûkât (tüm yaratılanlar), tesbih getirmekle (Allah'ın anmakla) rızkını hak eder de yaşar. Tesbihi terkedince (Allah'ı anmayı bırakınca) hayvanât bile avcının eline düşer." buyurdu.
Sabah vaktiyle güneş çıkması arasında 100 defa
سبحان الله و بحمده سبحان الله العظيم استغفرالله
Okunuşu: Sübhânallâhi ve bi hamdihî, sübhânallâhil Azîm. Estağfirullâh.
devamlı okunursa, rızık için büyük bir faideyi temin edeceği, Hâdis-i Şerîf'te tasrih olunmuştur. Hatta dünyanın, insanın ayağına geleceği haber verilmiştir.
Cenab-ı Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz, "Bir insan, rızkı bol, muradına nail ve düşmanına galip olmak isterse sabah akşam üçer defa Sübhânallâhi mine'l mîzân ve müntehel ilmi ve mebleğa'r-ridâ ve zinete'l arl. Ve lâ ilâhe illallâhu mil'el mîzân ve müntehel ilmi mebleğa'r-ridâ ve zinete'l arş. Vallâhu ekberu mil'el mîzân ve müntehel ilmi mebleğa'r-ridâ ve zinet'el arş. desin." buyurdular.
Allah'a Hamd Etmek
9
Allah'a çok hamd ve şükür etmektir. Şükür, ağızla olduğu gibi insanın azası ile yaptığı ta'zim, itaat, namaz, oruç, sadaka ve sair makbul hayırların cümlesi şükür sayılır. Cenâb-ı Ecellî ve Alâ, "Şükür ederseniz elbette ziyâde veririm. Küfrân-ı nimet ve nankörlük ederseniz azâb eder, aç bırakırım." buyuruyor. Cennet'e en evvel girenler, Allah-u Azîmüşşân'a çok hamd edenlerdir. Bir insan,
الحمد لله حمدًا يوافى نعمه و يكافى مزيده
Elhamdu lillâhi hamden yuvâfî niamehû ve yükâfî mezîdeh
ve
Elhamdulillâhillezi kefânî ve âvânî velhamdulillâhillezî etamenî vesekânî velhamdulillâhillezî menne aleyye ve efdâl
derse, bütün mahlûkâtın hamdini bu kelamda cem etmiş olur. "Yemek yedikten sonra 3 defa Elhamdulillâh demeyi unutmayalım; günahları affettirir." diye hakkında Hadîs-i Şerîf vardır. Yemeğe Besmele'yle başlamalıdır.[1]
20-10-2010, 15:10
umut55
Ayât-ı Hıfz (Hıfz Ayetleri, Cinlerden Korunma
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bismillêhirrahmênirrahîm. Allâhümmehfaznê min cemîi eğdâinê mim-beyni eydînê ve min [k]halfinê ve an emâninê ve an şemêilinê ebedem-mê ebgaytenê vehfaz dînenê bimê hafezte bihî kitêbekel azîzellezî:
Allâhümmahrusnê biaynike mehfeznê bihifzike yê ekramel kâdirîne ve yê erhamerrâhimîne ve rameytu külle men yurîdu binê sûem-bihasbiyallâhu ve niğmel vekîl. Ve bi Kef-Hê-Yê-Ayn-Sâd ve bi Hâ-Mîm-Ayn-Sîn-Kâf ve bittevekküli alel hayyillezî lâ yemût:
«Ve kefê billêhi vekîlev-ve hüve erhamürrâhimîn. İn erâdeniyallâhu bidurrin hel hünne kêşifêtü durrihî ev erâdeniye birahmetin hel hünne mumsikâtü rahmetih. Gul hasbiyallâhu aleyhi yetevekkelül mütevekkilûne hasbiyallâhu lê ilêhe illê hüve aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül arşil azîm.»
Ve sallallâhu alê seyyidinê Muhammedin ve êlihî ve sahbihî ecmaîn. Âmîn, birahmetika yâ erhamerrâhimîn.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bismillêhirrahmênirrahîm.
«Gul len yusîbenê illê mê ketebAllâhu lenê hüve mevlênê ve alellâhi felyetevekkelil mü'minîn.»
Bismillêhirrahmênirrahîm.
«Ve in yemseskAllâhu bi durrin felê kêşife lehû illê hüve ve in yuridke bi[k]hayrin felê râdde lifadlihî yusîbu bihî mey-yeşêu min ibêdihî ve hücel ğafûrur-rahîm.»
Bismillêhirrahmênirrahîm.
«Ve mê min dâbbetin fil ardi illê alellâhi rizguhê ve yağlemu müstegarrahê ve müstevdeahê küllin fî kitêbim-mübîn.»
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bismillêhirrahmênirrahîm.
«İnnî tevekkeltü alellâhi rabbî ve rabbiküm vemen dâbbetin illê hüve ê[k]hizün binâsiyetihê inne rabbî alê sırâtim-mustagîm.»
Bismillêhirrahmênirrahîm.
«Ve ***yim-min dâbbetin lê tahmilu rizgahellâhü yerzuguhê ve iyyêküm ve hüves-semîul alîm.»
Bismillêhirrahmênirrahîm.
«Mê yeftehillâhü lin-nêsi mir-rahmetin fele mumsike lehê ve mê yumsik. Felê mürsile lehû mim-bağdihî ve hüvel azîzul hakîm.»
Bismillêhirrahmênirrahîm.
«Velein seelteüm men [k]halegas-semêvêti vel arda leyegûlunnellâhu gul eferaeytüm mê ted'ûne min dûnillêhi in erâdeniyallâhü bi durrin...
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
«...hel hünne kêşifâtü durrihî ev erâdenî bi rahmetin hel hünne mumsikâtü rahmetihî gul hasbiyallâhü aleyhi yetevekkelül mütevekkilûn.»
Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
«Sizden biriniz sultandan, yahut herhangi bir kudret sahibinden korktuğu zaman, şöyle desin Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Okunuşu: Allahümme rabbissemevâtisseb'i ve rabbel arşil azîmi kun lî câran min şerri fulânibni fulânin ve şerril cinni vel insi ve etbâihim en yefruta aleyye ehadun minhum azze câruke ve cellesenâ üke velâ ilâhe gayrük.
Anlamı: "Ey yedi semâların ve yüce arşın sahibi olan Rabbim, filân oğlu filânın şerrinden beni koru. Cinlerin, insanların ve tâbi'lerinin, onlardan herhangi birinin bana taşkınlık etmesinin şerrinden beni muhafaza buyur. Senin muhafazan ne büyüktür! Senan yücedir, Senden başka da ilâh yoktur." »
20-10-2010, 15:12
umut55
Bal Tefsiri
Ey Cennet Yolcusu Kardeş! Bal tefsiri hakkında şöyle rivayet edilmektedir ki: Hz. Ali (R.A.), Bir gün bir gazadan bir harbden dönmüştüler. Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, ve Hz. Osman (R.A.) Hz. Ali'nin hanesine (evine) varıp: “Gazan mübarek olsun, ey Allah'ın Arslanı!” diyerek tebrik ettiler. Hz. Ali, misafirlerine billur gibi pırıl pırıl parlayan, ışıl ışıl yanan kalaylı bir kase içinde bal getirip bu seçkin misafirlerine ikram etti. Hz. Ebu Bekir (R.A), elini uzatıp baldan yemek üzereyken balın içinde gayet ince bir kılın uzanmakta olduğunu gördü ve (o) kılı almak istedi. Hz. Ömer (R.A.), mani oldu. Hz. Ömer: “Bırak ya Eba Bekir! Bizler ki, Allah Resulunun cihar-ı yariyiz.Umulur ki bizleri tecrübe için bu kıl buraya konmuştur.Bu vesileyle her birimiz bu bal hakkında birer tefsirde bulunalım.” buyurdu.
Hz. Ebu Bekir (R.A), tefsirinde şöyle buyurdu: “Namaz kılan müminlerin kalbi nurludur bu kaseden, dünya meşgalesini gönlüne sokmadan namazını kılmak tatlıdır bu baldan ve tüm mahlukattan uzak olmak suretiyle Cenab-ı Hakk’ a yönelmek incedir bu kıldan.”
Hz. Ömer (R.A) de, tefsirinde buyurdu ki: “Misafirlerini seven hane (ev) sahibinin kalbi nurludur bu kaseden, misafiriyle sohbet etmek tatlıdır bu baldan. Misafirlerin kalbi incedir bu kıldan”
Hz. Osman (R.A.) de, tefsirinde: “Alimlerin kalbi nurludur bu kaseden. Alimler ile sohbet etmek tatlıdır bu baldan. Kur’ an-ı Kerim’ e mana vermek incedir bu kıldan.”
Hz. Ali (R.A) Efendimizde tefsirinde: “Gazaya giden gazilerin kalbi nurludur be kaseden. Kafirlerle Cenk etmek tatlıdır bu baldan. Kul hakkı geçirmeden hanesine (evine) dönmek incedir bu kıldan.”
Cihâr-ı Yâr-i Güzîn'in bu nükteli ve hikmetli tefsirini duyan Hz. Fatıma, çok çok duygulanmış ve oda kendisine göre bir tefsir yapmıştır. Hz.Fatıma validemiz de tefsirinde şöyle buyurdu: “Kocasını memnun eden kadının kalbi nurludur bu tabaktan. Kocasına eza-cefa vermeden güzel güzel geçinmek tatlıdır bu baldan. Kocasının hakkını yerine getirmek ve onu memnun etmek incedir bu kıldan.”
Bu esnada Resulullah Efendimiz'e haber ilettiler. Tam bu sırada Resulullah da teşrif etti ve durumdan haberdar oldu . Resulullah buyurdu ki: “Dostlarım, bir tefsirde ben yapayım.” buyurdu. ve: “Ümmetimin kalbi nurludur bu tabaktan. Kevser şarabı tatlıdır bu baldan. Şeriatımın yolu incedir bu kıldan.”
Bu esnada Cenab-ı Hak, Cebrail'i (A.S.) göndermişti. Cebrail de bir tefsirde bulundu: “Kardeşim Ya Muhammed(S.A.S.)! Senin peygamberlik mührün nurludur bu tabaktan. Yarın Kıyamet gününde ümmetine şefaat etmen tatlıdır bu baldan. Sırat köprüsü incedir bu kıldan.”
Bu hikmetli tefsirden sonra cümlesi el kaldırıp amin dedi. Resulullah da şöyle dua buyurmuştur: “Ya Rabbi ! Bu bal tefsirini okuyana, dinleyene iki yüz yirmi dört bin peygamber sevabı ver.” buyurdu. Cihar-i Yar-i Güzin, amin dediler.
Cenab-ı Hak’ tan hitap geldi: “Ya Muhammed (S.A.V.)! Kullarımdan her kim bu bal tefsirini okursa, yahut okutursa, ve yahut yazdırıp yanında taşırsa veyahut yazdırıp ümmetine hediye ederse, İzzet-i Celalım hakkı-çün ben Azimü'ş-şân o kullara iki yüz yirmi dört bin peygamber sevabı veririm.” buyurdu.
İmdi, bir kimse bu bal tefsirini kendisi için yazıp veya yazdırıp her gün okusa ve okumaya devam etse kesinlikle dünya darlığı görmez. Dünyada zarurate düşmez Ölürken iman ile ölmek nasip olur. Hüsnü hatime ile ölmek iman selametiyle ahirete gitmek demektir. Bu sebeple kendisine gelecek bela ve kazalardan dahi Cenab-ı Hak, muhafaza eder
20-10-2010, 15:14
umut55
Baş Ağrısı İçin Okunacak Dualar
Başağrısı İçin Okunacak Dua - 1
Bismillahirrahmânirrahîm
Elif lam mim, Allahü la ilahe illa hüvel hayyül kayum, nezzele aleykel kitabe bil hakkı musadikan lima beyne yediyhi ve enzelet terate vel incile min kablü hüden lin nasi ve enzelel furkane innellezine keferu bi ayatillahi lehüm azabün şedidün vallahü azizün züntikam Uhruc minha mez'umen medruhan le emleenne cehenneme minke ve mimmen tebiake minhüm ecmeiyn.
Bu ayet-i kerimeler yazılıp taşınır veya hastaya okunursa; hastalık, derhal sahibini terk eder. Hasta da şifa bulur
Başağrısı İçin Okunacak Dua - 2
Bismillahirrahmânirrahîm
Resûlullah, Hazret-i Alî’ye buyurdu ki: “Başın ağrıyınca, elini başına koy ve Haşr sûresinin sonunu – Lev enzelnâ’dan itibaren – oku.”
Resûlullah’ın Haşr sûresinin bu kısmını okuduğu zaman, mübârek elini, mübârek başına koyduğu ve: “Ölüm hâriç, bu her hastalığa şifâdır” buyurduğu bildirilmiştir. (Bu ayetler, ayatı hırz dualarının içinde vardır.)
20-10-2010, 15:15
umut55
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Besmele'nin Fazileti
İlk yazılan, Besmeledir. Âdem Aleyhisselam'a ilk gelen, Besmele'dir. Müminler, Besmele yardımı ile, Sırattan geçer. Cennet davetiyesinin imzası Besmeledir. Peygamber efendimiz, (Hoca çocuğa, Besmele okur, çocuk da söyleyince, Allah-u Teâlâ, çocuğun ve anasının ve babasının ve hocasının Cehenneme girmemesi için senet yazdırır) buyurdu.
Euzü okumak, (Euzü billâhi mineş-şeytânirracîm); besmele okumak ise, (Bismillâhirrahmânirrahîm) demektir.
Hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerime saygı göstermek, Euzü okuyarak başlamakla olur ve Kur'an-ı kerimin anahtarı, Besmeledir) buyruldu. Sure okurken, Euzü Besmele okunur. Âyet-i kerime okurken, âlimlerin çoğuna göre, yalnız Euzü okunur. Sure veya âyet okumaya başlarken Euzü okumak vacip, Fatiha okumaya başlarken Besmele okumak da vaciptir. Diğer surelere başlarken Besmele okumak sünnettir.
Namazda, Sübhaneke okuduktan sonra Euzü Besmele okumak sünnettir. Allah-u Teâlâ, (Kur'an-ı kerim okuyacağın zaman Euzü... söyle) buyuruyor. (Nahl 98)
Kesin haram olduğu bilinen bir şeyi mesela şarap içerken veya domuz eti yerken Besmele çekmek küfürdür.
İyi işlere Besmele ile başlamalıdır! Hadis-i şeriflerde buyruldu ki:
«Besmele ile başlanmayan her önemli iş noksan kalır.» [Beyheki]
«Eve girerken Besmele çekilirse, şeytan, “Bu eve girmeme imkan yok” der, dönüp gider.» [Tibyan]
(Besmele ile yazı yazanın haceti kolaylaşır, Allah-u Teâlâ da razı olur.) [Deylemi]
(Besmele ile işe başlayanın günahları af olur.) [İ. Rafii]
(Yemeğe Besmele ile başlayıp, sonunda Elhamdülillah diyenin, daha sofra kalkmadan günahları af olur.) [Taberani]
(Besmele ile yenen yemek bereketli olur.) [İbni Mace]
(Sıkıntıya düşen, “Bismillahirrahmanirrahim ve lâ havle ve lâ kuvvete illa billahil aliyyil azim” derse, her türlü sıkıntıdan kurtulur.) [Deylemi]
(1000 kere Besmele okuyanın dört bin büyük günahı af olur.) [Tergibussalat]
(Soyunurken çekilen Besmele, cinlere perde olur, avret yerlerini göremezler.) [İ. Ebiddünya]
(Helaya girerken çekilen Besmele, cinlere perde olur, avret yerlerini göremezler.) [T. Salat]
(Besmele yazılı bir kağıdı, yerden kaldıran sıddıklardan yazılır.) [Tergibussalat]
(Besmelesiz koku sürünen, şeytanlara da koku sürmüş olur.) [İbni Sünni]
(Şeytandan korunmak için, yemeğe Besmele ile başla!) [Taberani]
(Su içerken Besmele çek, bitince de, Elhamdülillah de ve 3 nefeste iç!) [İbni Sünni]
(Yemeğe başlarken, Allah-u Teâlâ'nın adını anın, yani Besmele çekin! Başında Besmele çekmeyi unutan, hatırladığı zaman, "Bismillahi alâ evvelihi ve ahirihi" desin!) [Ebu Davud, Tirmizi, Hâkim]
Sual: İşlere başlarken kısaca Bismillah demek yetişir mi?
CEVAP
Yetişir. [“h” harfinin iyice belli olması için] (Bismillahi) de denir. (Bismillah) demek de caizdir.
Besmele ile başlanılan iş bitince de, (Elhamdülillah) demeli, yani Allah-u Tealâ'ya şükretmelidir!
İbrahim suresinin, (Şükrederseniz elbette nimetimi artırırım) mealindeki 7.âyet-i kerimesi ile (Az-çok bir nimete kavuşan "Elhamdülillah" derse, Allah-u Teâlâ, o kimseye bu nimetten daha iyisini verir) ve (Yiyip içtikten sonra "Elhamdülillah" diyenden Allah-u Teâlâ razı olur) hadis-i şerifleri, nimete şükredince, hem eldeki nimetin yok olmaktan kurtulacağını, hem de yeni nimetlerin ele geçmesine sebep olacağını bildirmektedir. (T.Gafilin)
21-10-2010, 18:36
umut55
Borç Sıkıntısından Kurtaran ve Borç Ödemeyi Kolaylaştıran, Yeni Kapılar Açan Dua
اَللَّهُمَّ اِنِّي اَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنَ الْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَاَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدِّينَ وَ قَهْرِالرِّجَالِ
Okunuşu: Allâhümme innî eûzü bike minelhemmi ve hazeni ve eûzü bike minel aczi vel keseli ve eûzü bikeminelcübni vel buhli ve eûzü bike min ğalebeddîne ve kahrir-ricâli
Anlamı: Ey Allah'ım. Elem ve şaşkınlık hâlinden, âcizlik ve bıkkınlıktan, korkaklık ve cimrilikten, borcun kendimi alt etmesinden, insanların nefsimi kullanmaya çalışmasından ve kahrından Sana sığınırım.
Hz. Peygamber (S.A.V.), birgün ensardan Ebu Umâme'nin mescitte çok sıkıntılı bir halde olduğunu görüp ona sorar:
- Ey Ebu Umâme! Namaz vakti değil, mescitte böyle ne dalgınlık, ne yapıyorsun?
Ebu Umâme:
- Çok borcum var, sıkıntıdayım, dardayım, dedi.
Hz. Resûl, O'na şöyle buyurdu:
- Sana bir dua öğreteyim ki, Yüce Rabbim gamını gidersin. Borcunu ödeme kapısı açsın. Bu duayı sabah-akşam oku. Hz.Peygamber, daha sonra yukarıdaki duayı Ebu Umâme'ye öğretti.[1]
21-10-2010, 18:38
umut55
Cennet Ehlinden Olmak İçin
Şu duâyı yakîn ile inanarak gündüz okuyan kimse gece olmadan ölürse Cennet ehlinden olur. İnanarak gece okuyan sabah olmadan ölürse Cennet ehlinden olur.
اَللَّهُمَّ اَنْتَ رَبِّ لآ اِلَهَ اِلاَّ اَنْتَ خَلَقْتَنِى وَ اَناَ عَبْدُكَ وََاَناَعَلَى عَهْدِكَ وََوَعْدِكَ مَاسْتَطَعْتُ اَعُوذُبِكَ مِنْ شَرِّمَا صَنَعْتُ اَبُؤُلَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَىَّ وَ اَبُؤُ بِذَنْبِى فَاغْفِرْلِى ذُنُوبِى فَاِنَّهُ لاَيَغْفِرُ الزُّنُوبَ اِلاَّ اَنْتَبِرَحْمَتِكَ يَا اَرْحَمَ الرَّحِمِينَ
Okunuşu
Allahümme ente rabbî lâ ilâhe illâ ente halâktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü eûzü bike min şerri mâ sana'tü ebûü leke bi ni'metike aleyye ve ebûü bizenbî fağfir lî feinnehû lâ yağfirüzzünûbe illâ ente.
Anlamı
Allahım sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Sen beni yarattın. Ben de senin kulunum. Gücüm yettiği kadar senin vaadin ve ahdin üzerineyim. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. Senin bana verdiğin ni'metini îtiraf ederim. Günahımı da îtiraf ederim. Beni mağfiret et. Çünkü günahları ancak sen bağışlarsın
21-10-2010, 18:39
umut55
Çocuğa İsim Koyarken
Abdestli olarak ayakta kıbleye dönüp, çocuğun sağ kulağına ezan ve sol kulağına kamet okuduktan sonra verilen isim çocuğun kulağına söylenir. Peygamber Efendimiz kendisine bir çocuk getirildiğinde “Allahümme’c’alhü berren ve takıyyen ve enbetehü fi’l-İslâmi nebâten” diye dua ederdi. Resûlullah Efendimiz, çocuğa güzel isim verilmesini emir buyurmuştur
Çocuğun rahat doğması için Abdullah ibni Abbas buyurdu ki: Bir tas, tabak içine (Bismillahillezi la ilahe illa huv El-Halim-ül Kerim. Sübhane Rabbil Arş-ilazim Elhamdülillahi Rabbil âlemin) ve sonra Naziat suresinin son âyetini ve Ke-ennehümden itibaren Ahkaf suresinin son âyetini İslam harfleri ile yazıp, eritip anasına içirmelidir
21-10-2010, 18:42
umut55
Dua Konusunda Ümitsizliğe Düşmeyin
1. "Eğer kulum, bana ellerini kaldırır da dua ederse, ben o elleri boş olarak geri çevirmekten hayâ ederim."
2. "Ben, kulumun zannı üzereyim. Artık dilediği gibi düşünsün!.."
Yani siz dua ederken, o duanızın kesinlikle kabul göreceğini düşünürseniz, biliniz ki mutlaka isteğiniz meydana gelecektir!..
3. "Bir şeyi istemek, ona nâil olmak demektir; Zirâ Allâh-u Teâlâ kabul etmeyeceği duayı kuluna ettirmez."
Dua’nın ısrarla devamına müsaade olunması, o duaya icabet edileceğinin de göstergesidir. Zirâ, Allâh, kabul etmeyeceği Dua’ya ısrarla devam şansı tanımaz.
Kişi, bir konudaki Duasında ısrarlı değilse, o Dua'nın yerine gelme şansı da son derece düşüktür.Dua'da en önemli yardımcı faktörlerden biri de istenilen şey hususunda ısrarlı olmaktır. Herhangi bir konuda bir iki defa dua edip arkasını bırakmak son derece yanlıştır.
4. "ALLAH İSTEMEDİKÇE SİZ İSTEYEMEZSİNİZ !."
- Peki, biz dua ettiğimiz zaman, kabul olur mu?.. Yani, sizde ortaya çıkan bu istek, gerçekte Allâh istemiş olduğu için sizde ortaya çıkmaktadır!.. Eğer, Allâh istememiş olsaydı, siz dahi o şeyi isteyemezdiniz.
5. Yüce Allah (C.C) söyle buyurur: "Başına bir bela geldiği zaman bana sığınan kulun, daha o hiç bir istekte bulunmadan, dilediği yerine getirir ve daha yalvarmadan duasını kabul ederim. buna karşılık başına bir bela geldiği zaman bana değil de varlıklardan birine sığınan kulun yüzüne bütün gökyüzü kapılarını kilitlerim."
6. Dahhak der ki: "her 40 gecede bir başına ya bir bela ya bir keder veya bir musibet gelmeyen kimsenin hesabına, Allah (C.C) katında hiç bir hayır yazılmaz."
7. Hazreti Rasûlullah aleyhi'sselatı vesselâm buyuruyor:"Herhangi bir kul, koltuğunun altı görülecek şekilde ellerini kaldırır ve Allah'tan bir dilekte bulunursa; acele etmediği takdirde kesinlikle duasına icabet edilir.- Acele nasıl olur yâ Resulullah?..- Dua ettim ettim, kabul olmadı, der"(de vazgeçer)… işte bu yanlıştır; dua yerine gelene kadar ısrar etmek gerekir."Hazreti Resûl aleyhi's-selâm, "şeksiz - şüphesiz, kabûl olacağından emin olunarak" DUA edilmesini tavsiye etmiştir.
8. Ayrıca, DUA konusunda, ŞEYTAN vasfıyla bilinen CİNLER'in insana çok yanlış fikirler telkini de söz konusudur; ki, bu da insanı bu çok etkili silâhı kullanmaktan mahrum bırakır.Tam içinizden DUA etmek gelmişken, ŞEYTAN ismiyle, şeytâniyet vasıfları dolayısıyla lakaplarmış olan CİNLER, hemen bir vesvese verirler.
"Aman canım niye dua edeyim, nasıl olsa kaderde varsa olur!"
DUA etsem de etmesem de iş olacağına varır, ne diye DUA edeyim."
Ve, böylece siz, DUA etmekten vazgeçip; en güçlü SİLAH olan Duadan mahrum kalırsınız. Dua'dan mahrum kalmak, DUA etmemek suretiyle de nelerden mahrum kaldığınızı asla hayâl bile edemezsiniz.İşte bu yüzdendir ki, Hazret-i Rasûlullah aleyhi's-elâm bakın bize ne tavsiye ediyor:
"Nalınınızın tasmasına, koyununuzun otuna kadar her şeyi Allâh'tan isteyiniz.."
"Allâh'ın fazlı kereminden isteyiniz, çünkü istenilmesinden hoşlanır."
"Şüphesiz ki Allâh, ısrarla DUA eden kullarını çok sever'
"Hassas olduğunuz saatlerde DUA etmeyi ganimet biliniz. Çünkü bu hâl rahmet saatinin hâlidir".
22-10-2010, 07:44
umut55
Dua Konusunda Ümitsizliğe Düşmeyin
"Eğer kulum, bana ellerini kaldırır da dua ederse, ben o elleri boş olarak geri çevirmekten hayâ ederim."
2. "Ben, kulumun zannı üzereyim. Artık dilediği gibi düşünsün!.."
Yani siz dua ederken, o duanızın kesinlikle kabul göreceğini düşünürseniz, biliniz ki mutlaka isteğiniz meydana gelecektir!..
3. "Bir şeyi istemek, ona nâil olmak demektir; Zirâ Allâh-u Teâlâ kabul etmeyeceği duayı kuluna ettirmez."
Dua’nın ısrarla devamına müsaade olunması, o duaya icabet edileceğinin de göstergesidir. Zirâ, Allâh, kabul etmeyeceği Dua’ya ısrarla devam şansı tanımaz.
Kişi, bir konudaki Duasında ısrarlı değilse, o Dua'nın yerine gelme şansı da son derece düşüktür.Dua'da en önemli yardımcı faktörlerden biri de istenilen şey hususunda ısrarlı olmaktır. Herhangi bir konuda bir iki defa dua edip arkasını bırakmak son derece yanlıştır.
4. "ALLAH İSTEMEDİKÇE SİZ İSTEYEMEZSİNİZ !."
- Peki, biz dua ettiğimiz zaman, kabul olur mu?.. Yani, sizde ortaya çıkan bu istek, gerçekte Allâh istemiş olduğu için sizde ortaya çıkmaktadır!.. Eğer, Allâh istememiş olsaydı, siz dahi o şeyi isteyemezdiniz.
5. Yüce Allah (C.C) söyle buyurur: "Başına bir bela geldiği zaman bana sığınan kulun, daha o hiç bir istekte bulunmadan, dilediği yerine getirir ve daha yalvarmadan duasını kabul ederim. buna karşılık başına bir bela geldiği zaman bana değil de varlıklardan birine sığınan kulun yüzüne bütün gökyüzü kapılarını kilitlerim."
6. Dahhak der ki: "her 40 gecede bir başına ya bir bela ya bir keder veya bir musibet gelmeyen kimsenin hesabına, Allah (C.C) katında hiç bir hayır yazılmaz."
7. Hazreti Rasûlullah aleyhi'sselatı vesselâm buyuruyor:"Herhangi bir kul, koltuğunun altı görülecek şekilde ellerini kaldırır ve Allah'tan bir dilekte bulunursa; acele etmediği takdirde kesinlikle duasına icabet edilir.- Acele nasıl olur yâ Resulullah?..- Dua ettim ettim, kabul olmadı, der"(de vazgeçer)… işte bu yanlıştır; dua yerine gelene kadar ısrar etmek gerekir."Hazreti Resûl aleyhi's-selâm, "şeksiz - şüphesiz, kabûl olacağından emin olunarak" DUA edilmesini tavsiye etmiştir.
8. Ayrıca, DUA konusunda, ŞEYTAN vasfıyla bilinen CİNLER'in insana çok yanlış fikirler telkini de söz konusudur; ki, bu da insanı bu çok etkili silâhı kullanmaktan mahrum bırakır.Tam içinizden DUA etmek gelmişken, ŞEYTAN ismiyle, şeytâniyet vasıfları dolayısıyla lakaplarmış olan CİNLER, hemen bir vesvese verirler.
"Aman canım niye dua edeyim, nasıl olsa kaderde varsa olur!"
DUA etsem de etmesem de iş olacağına varır, ne diye DUA edeyim."
Ve, böylece siz, DUA etmekten vazgeçip; en güçlü SİLAH olan Duadan mahrum kalırsınız. Dua'dan mahrum kalmak, DUA etmemek suretiyle de nelerden mahrum kaldığınızı asla hayâl bile edemezsiniz.İşte bu yüzdendir ki, Hazret-i Rasûlullah aleyhi's-elâm bakın bize ne tavsiye ediyor:
"Nalınınızın tasmasına, koyununuzun otuna kadar her şeyi Allâh'tan isteyiniz.."
"Allâh'ın fazlı kereminden isteyiniz, çünkü istenilmesinden hoşlanır."
"Şüphesiz ki Allâh, ısrarla DUA eden kullarını çok sever'
"Hassas olduğunuz saatlerde DUA etmeyi ganimet biliniz. Çünkü bu hâl rahmet saatinin hâlidir". [1]
Kaynaklar
[1] nasipkismet.blogspot.com/2008/02/vesveseden-kurtulmak-iin-
22-10-2010, 07:49
umut55
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Duaların Kabul Olmayışının 10 Sebebi
Mehmed Zahid KOTKU
Bir zamanlar, Basra vilâyetinin halkı, İbrahim Ethem hazretlerine müracaat ederek dualarının kabul olmadığından şikayet etmişler. Halbuki Cenab-i Hak duaların kabul olunacağına dâir vaadi vardır, deyince İbrahim Ethem hazretleri, cevaben buyurmuş ki:
-Sizin on şeyden dolayı kalpleriniz ölmüştür. Tabiatıyla dualarınız kabûl olunmaz.
Birincisi: Siz, "Allah'ı biliyoruz" diyorsunuz da O'nun haklarını hiç edâ etmiyorsunuz.
İkincisi: Sizler, Kurân okuyorsunuz velâkin; Kurân ile amel etmiyorsunuz.
Üçüncüsü: Sizler, "Biz Rasulullah'ı seviyoruz." dersiniz de sünnet-i Resulullah ile (Hz.Muhammed'in sünnetiyle) hiç amel etmezsiniz.
Dördüncüsü: Şeytan, düşmanımızdır. Bunu bildiğiniz halde, O'na uymaktan vazgeçmiyorsunuz.
Beşincisi: "Cennet'e müştâkız, aşığız." dersiniz de, Cennet'e girmeye, (O'na) lâyık olmaya çalışmıyorsunuz.
Altıncısı: Siz, "Cehennem'den korkuyoruz." diyorsunuz, velâkin onun ateşinden hiç de kaçtığınız yok.
Yedincisi: Hepiniz (de) "Ölüm, haktır." deyip de ölüm için hiç bir hazırlık Yapmamışsınızdır.
Sekizincisi: İnsanın ayıplarıyla meşgûl olursunuz da, kendi ayıplarınızı terk edip onları izâle etmeye çalışmazsınız.
Dokuzuncusu: Allah'ın nimetlerini yersiniz; fakat, o nimetlere karşılık Allah'a şükretmezsiniz.
Onuncusu: Ölülerinizi defnediyorsunuz da, hiç ibret almıyorsunuz.
Sizin dualarınız nasıl kabûl olunur
22-10-2010, 07:51
umut55
Duânın Kabul Olması İçin
Duânın kabûl edilmesi için bazı şartlar vardır. Duânın kabul edileceğinden şüphe etmemeli, şartlarına riayet edilip edilmediğinden şüphe etmelidir. Gereken şartlara riâyet etmeden duânın kabul edilmesini beklemek, uygun olmaz. Önce çalışmak, sonra duâ dinin esası! Kabul edilir ancak, çalışanın duâsı! Duânın kabul edilmesi için gereken şartlardan bir kısmı şöyle:
1. Haram Lokmadan Sakınmalıdır!
Hâdis-i şerîflerde buyruldu ki:
«Haramdan sakının! Midesine haram lokma girenin 40 gün duâsı kabul olmaz.» (Taberani)
Sa'd bin Ebi Vakkas hazretleri dedi ki: "Yâ Resûlullah, duâ buyur da, Allah-u teâlâ, benim her duâmı kabul etsin!" Peygamber Efendimiz, cevâbında buyurdu ki:
«Duânızın kabul olması için helâl lokma yiyiniz! Çok kimse vardır ki, yedikleri ve giydikleri haramdır. Sonra ellerini kaldırıp duâ ederler. Böyle duâ, nasıl kabul olunur?» (Şir)
Yine buyurdu ki:
«Duânın kabul olması için iki şey gerekir. Duâyı ihlâs ile yapmalıdır. Yediği ve giydiği helâlden olmalıdır. Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı duâ kabul olmaz.» (Tergîbü's-Salât)
2. İtikadı (İnancı) Düzgün Olmalıdır!
Hâdis-i şerîfte,
«Bidât ehlinin duâsı ve ibadetleri kabul olmaz.» (İbn-î Mâce)
buyruldu. Âyet-i kerimenin, duânın tesir edebilmesi için, okuyan ve okunan kimsenin buna inanması ve okuyanın itikadının düzgün olması, Allah rızası için okuması, kul hakkından sakınması, haram yememesi ve karşılığında ücret istememesi şarttır.
3. Uyanık Kalple ve Kabul Edileceğine İnanarak Duâ Etmelidir!
Hâdis-i şerîfte buyruldu ki:
«Allah-u teâlâya, kabul edileceğine tam inanarak duâ ediniz! Biliniz ki, Allah-u teâlâ, gâfil bir kalp ile yapılan duâyı kabul etmez.» (Şir)
4. "Duâlarım Niçin Kabul Olmuyor" Dememelidir!
Hâdis-i şerîfte buyruldu ki:
«Allah-u teâlâ, duânızı kabul eder. Duâ ettim, hâlâ duâm kabul olmadı diye acele etmeyiniz! Allah'tan çok isteyiniz! Çünkü kerem sahibinden istiyorsunuz.» (Buhârî)
İstenilen şeyin olmaması, duânın kabul olmadığını göstermez. Onun için duâya devam etmelidir! Duânın kabulünün gecikmesinin başka sebepleri de vardır. Hâdis-i şerîfte buyruldu ki:
«Mümin duâ edince, Allah-u teâlâ, Cebrâil'e, "Ben, onu seviyorum; isteğini hemen yerine getirme!" Facir, (günahkâr) duâ edince de "Ben, onun sesini sevmiyorum. İsteğini hemen yerine getir" buyurur.» (İbni Neccar)
Şu halde, duânın kabulünün gecikmesi zararlı değildir.
5. Bela Gelmeden Önce Çok Duâ Etmelidir.
Hâdis-i şerîfte buyruldu ki:
«Sıkıntılı iken duâsının kabul edilmesini isteyen, refah zamanında çok duâ etsin!» (Tirmizi)
Ebu İshak hazretlerinden duâ istediler. Duâ etti. Duâsının kabul edildiğini gören bir talebesi,
«Efendim, bu duâyı bana da öğretin, ihtiyaç hâlinde ben de edeyim.»
dedi. Buyurdu ki:
«Duâmın kabul edilmesinin sebebi, otuz yıldır kıldığım namazlar, ettiğim duâlar ve haram lokmadan sakınmamdır.»
6. Duâya Hamd ve Salâvatla Başlamalıdır.
Hâdis-i şerîfte buyruldu ki:
«Ey namaz kılan, acele ettin. Namaz kıldıktan sonra duâ ederken önce Allah-u teâlâya layık olduğu şekilde hamdet, sonra bana salavat getir, sonra duâ et!» (Tirmizî)
«Gafil olan kalp ile yapılan duâ, makbûl değildir.» (Tirmizi)
Hz. Davud zamanında kuraklık oldu. Halk duâ etmek için aralarından üç âlimi seçtiler. Âlimlerden biri şöyle duâ etti:
«Yâ Rabbî, Kitâbında kendimize zulmedenleri affetmemizi bildirdin. İşte biz, nefslerimize zulmettik. Senden af diliyoruz. Bizi affet!»
İkinci âlimin duâsı da şöyleydi:
«Ya Rabbi, Kitabında köleleri, azat etmemizi bildirdin. İşte biz kul olarak huzurundayız. Bizleri azat eyle!»
Üçüncü âlim de şöyle duâ etti:
«Ya Rabbi, Kitabında, kapımıza gelen saili kovmamamızı, yüz çevirmememizi bildirdin. İşte biz de sail olarak huzurundayız. Senden rahmet istiyoruz. Bizi boş çevirme!»
Duâları kabul olarak rahmet yağdı.
8. Sebeplere Yapışmadan İstemek, Kuru Bir Temennidir
Hâdis-i şerîfte buyruldu ki:
«Çalışmadan duâ eden, silahsız harbe giden gibidir.» (Deylemi)
9. Günah İşlemeyen Dil İle Duâ Etmelidir
Peygamber Efendimiz,
«Allah-u teâlâya günah işlemeyen dil ile duâ edin.»
buyurdu. Böyle bir dilin nasıl bulunacağı suâl edilince,
«Birbirinize duâ edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir.»
buyurdu. (Tergîbü's-Salât)
10. İsm-i Azam ve Esma-i Hüsna İle Duâ Etmelidir.
Duâ dinin direğidir.
«Allah-u teâlâ indinde duâdan daha şerefli bir şey yoktur.»
ve
«Düşmandan kurtulmak, bol rızka kavuşmak için duâ edin! Çünkü duâ, müminin silahıdır.»
hâdis-i şerîfleri duânın önemini açıkça bildirmektedir. Allah-u teâlâdan bir şey istememek ise çok kötüdür. Hâdis-i şerîfte buyruldu ki:
«Allah-u teâlâ, kendisinden bir şey istemeyene, duâ etmeyene gazap eder.» (Tirmizi)
Başka bir hâdis-i şerîfte,
«Duâ, ibadettir.»
buyruldu. İbadeti terk etmek ise hiç uygun değildir. Kurân-ı Kerîm'de mealen buyruluyor ki:
«Bana duâ edin kabul edeyim. (Bana halis kalp ile duâ ederseniz kabul ederim.) Bana ibadet etmek istemeyenleri, zelil ve hakir eder, Cehenneme atarım.» (Mümin 60)
22-10-2010, 07:53
umut55
Gam ve Kederi Gidermek İçin Dua
Gam ve kederi gidermek, sıkıntıyı defetmek için 40 defa Allahümme bihakkı hzahil ayetiş şerifeti ve ma havethü minel esraril münifeti in tasrif anni ***di fülanin ve şerrihi.Allahümme erdüd ***dehü fi mahrihi.Allahümme eşğılhü anni bişağılin la yestetıy'u reddehü ya Allahü ya Allahü ya Allahü ardından da.33 defa (Selamün kavlen min rabbirrahıym) okuyup Resül-i Ekrem efendimize salat ü selam'dan sonra ellerinizi yüzünüze sürüp duaya son verin
22-10-2010, 07:54
umut55
Gelecek veya Beklemediğimiz Zararı ve Kazayı Önleyen Dua
Bu duayı Peygamberimize gelen birisi, "Beni akrep ısırdı. Zararından nasıl önceden tedbir aşarak korunabilirdim?" diye sorunca Peygamberimiz; "Şu duayı okumuş olsaydın korunabilirdin." diyerek aşağıdaki duayı okumanın insanı gelecek veya beklemediği zarar veya kazalardan koruyacağını bildirdi:
Okunuşu: Eûzü bikelimâtillâhittâmmâti min şerri mâ khalak.
Not: Hırıltılı H (خ), KH ile belirtilmiştir.
Manası: Tamam olan kelimelerine tutunup bütün yarattıklarının şerrinden Allah'a sığınırım.
22-10-2010, 07:58
umut55
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Günahların Affedilmesi İçin Okunacak Dua
"Sabah namazının peşinden 100 defa Sübhânallâh, 100 defa Lâ ilâhe illallâh, 100 defa da Allâhu Ekber diyen kimsenin günahları, denizlerin köpüğü kadar bile olsa mağrifet olunur." (Nesci)
« "Bismillahirrahmânirrahîm
Estağfirillâhel azîmellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyul kayyûme ve etûbü ileyh" diye kimsenin günahları da yine denizlerin köpüğü kadar bile olsa affolur.» (İbnüs Sünni)
22-10-2010, 08:00
umut55
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Hastalıkta Okunacak Dua
Hastalık hâlinde, günahlarına tövbe etmesi sünnettir. Hadîs-i şerifte: “Bir kul hastalanıp, sonra iyileşince, hâli iyi olmazsa, yanındaki hafaza melekleri, biz onu iyileştirdik, ama o âfiyyet bulmadı, yanî hâlini düzeltmedi derler” buyruldu.
Hasta iken şu duâyı çok okur: “Lâ ilâhe illâllahü vahdehü lâ şerîke lehü lehül mülkü ve lehül hamdü yuhyî ve yümîtü ve hüve hayyün lâ yemûtü ebeden. Sübhânellahi Rabbil ibâdi ve rabbil bilâd. Vel hamdü lillâhi kesîren tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâl. Vallahü ekberü kebîren, celâlullahi ve kibriyâühü ve azametühü ve kudretühü bikülli mekân. Allahümme in künte kadayte aleyyel mevte fağfirlî verhamnî min zünûbî ve eskinnî cennete adnin.”
Hazret-i Âişe anlatır: Resûlullah'tan duydum: “Birinize dert, keder, hastalık gelince, üç defa “Sübhâneke innî küntü minezzâlimîn” desin” buyurdu. Hazret-i Enes anlatır. Resûlullah'a bir köylü gelip, “ben hastayım, yediğim içtiğim karnımda durmuyor; iyi olmam için bana duâ et” dedi. Rasûlullah: “Bir şey yediğin veya içtiğin zaman, “Bismillâhillezî lâ yedurru me'asmihî şey'ün fil-ardı ve lâ fissemâi ve hüves-semî'ul alîm, yâ hayyü yâ kayyûm” söyle, büyük de olsa, hastalık sana zarar vermez” buyurdu.
Peygamberimiz Eshâbına, bütün ağrı ve ateşli hastalıklar için: “Bismillâhil kebîr eûzü billâhil azîm min şerri külli ırkın ne'ar ve şerri harrin-nâr” duâsını okumayı öğretirdi
Hz. Muhammed'in Kızı Hz. Fatma'ya Fakirliğe Karşı Öğrettiği Dua
Ey yedi kat göğün ve büyük arşın sahibi olan Allah'ım! Bizim Rabbimiz! Her şeyin Rabbi olan Yüce Allah! Ey Tevrat'ı, İncil'i ve Kurân-ı Kerîm'i indiren, taneyi ve çekirdeği yarıp çıkaran Yüce Rabbim! Alnından tutup hesaba çekeceğin her şeyin şerrinden sana sığınırım Ya Rabbi! Sen öyle Evvelsin ki, senden evvel hiç kimse yoktur. Sen öyle Ahirsin ki, senden sonra hiçbir şey yoktur. Sen öylesine açıkta ve görünürsün ki, senin üzerine hiçbir şey yoktur. Sen öylesine sır ve gizlisin ki, senin önünde hiçbir şey yoktur. Ya Rabbi! Benim borcumu ödememi ve fakirliğimi gidermemi nasip eyle!
22-10-2010, 08:07
umut55
Karabasandan Kurtulmak İçin
Yatarken yatağa abdestli girmeli, Euzü Besmele okuyarak sağ yanı üzerine kıbleye karşı yatıp, sağ avucu sağ yanağın altına koymalıdır. Âyet-el kürsi, 3 İhlas, sonra Fatiha ve 1'er defa iki kul euzüyü okumalıdır. Sonra 3 defa (Estağfirullahelazim ellezi la ilahe illahü) okuyup, üçüncüsüne (el-hayyelkayyume ve etubü ileyh) ilave etmelidir. Daha sonra da 10 kere (La havle vela kuvvete illa billah) okuyup, 10.cusuna (hil aliyyil azim ellezi la ilahe illahü) ilave etmelidir!
Li ilafi’yi [Kureyş suresini] gece yatarken 11 defa okumalı.
Aşağıdaki hadis-i şeriflerde bildirilen duaları okumalıdır:
“Bismillâhillezi lâ yedurru ma’asmihi şey’ün fil erdi ve lâ fissemâi ve hüves-semi’ul alim” duasını sabah 3 kere okuyana, akşama kadar, akşam okuyana da, sabaha kadar hiç bela gelmez." (İbni Mace)
“Euzü bikelimâtillahittammâti min şerri mâ haleka” duasını okuyana, o yerden kalkıncaya kadar, hiçbir şey zarar veremez." (Müslim)
Hergün, Güneş doğmadan önce abdestli olarak 1 kere "Eûzü bil'lâhimine'ş-şeytâni'r-racîm.", 21 kere "Bismillâhirrahmânirrahîm." ve 1 kere de Ayet-el Kürsi okuyup kendisi ve cümle mü'minlerin korunması için dua edip Allah-ü Teala Hazretleri'ne tevekkül eden, o gün boyunca her türlü kaza ve beladan korunur ve'sselam.
22-10-2010, 08:11
umut55
Zemzem İçerken Okunacak Dua
Zemzem suyu ikrâm edildiğinde, güzel kokuda olduğu gibi geri çevirmemeli, almalıdır. Su içtikten sonra Resûlullah'ın yaptığı gibi: “Elhamdü lillâhillezî ce'alehü azben fürâten birahmetihî ve lem yec'alhü milhen ücâcen bizünûbî” duâsını okumalıdır. Duâda, rahmeti ile suyu tatlı yapıp günahların sebebi ile acı bir tuz hâline getirmeyen Allah-ü Teâlâ'ya hamd olsun denilmektedir.
Zemzem, ne niyetle içilirse ona faydası olur. Bunun için, şifa için, sıkıntıdan kurtulmak için, son nefeste iman ile ölmek için... Onun için niye çok ihtiyacımız varsa ona niyet edip içmeli. Birden fazla şeye de niyet edilebilir.Zemzem içmeyi bir nimet bilmelidir.Hadis-i şeriflerde buyruldu ki:
“Zemzem, doyurucu ve hastaya şifa vericidir.”
“Zemzemi, belalardan korunmak niyeti ile içeni Allah korur.”
Abdullah ibni Mübarek hazretleri, «Resûlullah “Zemzem, içildiği niyete göre faydalı olur” buyurduğu için, ben de kıyamette susuzluktan kurtulmak için zemzemi içiyorum.» derdi. İbni Abbas hazretleri de, zemzem içerken, “Allahümme inni es'elüke ilmen nâfian, ve rızkan vâsi'an ve şifâen min külli dâin ve sekâm.Ya Rabbi, senden faydalı ilim, bol rızık ve her türlü hastalıktan şifa istiyorum” diye dua ederdi
22-10-2010, 08:12
umut55
Trafik Kazaları ve Ayetül-Kürsinin Esrarı
*Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin 27 sır kâtibi vardı. Ayetül-Kürsi Hicretten sonra bir gece yarısı nazil olduğunda onu, Resulullahın sır katiplerinden Zeyd bin Sabit (R.A.) yazmıştır.
«Ayetül-Kürsiye tazim ve tebcil için, bir rivayete göre 40 bin, diğer bir rivayete göre 80 bin melek nazil olmuştur. Ayetül-Kürsiye çok muazzam ve muhterem bir melek hadimdir. Bugün bütün vasıtalar, tehlike halindedir. Ancak talimat-ı İlahiye ile bu tehlikelerin önüne geçilebilir. (Hava), deniz ve kara vasıtalarına binerken "Bismillahi mecrahê ve mürsêhê inne Rabbi le Ğafurur-Rahıym" (Meali: Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allahın ismiyledir. Muhakkak ki Rabbim, çok mağfiret edici ve çok rahmet edicidir" (Sure-i Hud, 41) diye okuyan kimse, her türlü tehlikeden muhafaza olunur.»
«Sokağa çıkarken 7 Ayetül-Kürsi okuyup, her defasında 6 cihete üflemeli. Yedincide, "Vela yeudühu hıfzuhüma ve hüvel-aliyyül-azıym" diye 3 defa okuyup "Huu" ile içine "Huu"lamak lazım. Bu talimat ile vesaite binenleri, Cenab-ı Hakk her türlü felaketten korur. Bunu söylemezdik ama, tehlikelerin umumiyeti bizi bu esrarı söylemeye mecbur etti. Hakikaten muazzam bir esrar-ı İlahidir. Ne akıl, ne mantık, ne sanat, hiç biri ona tahammül edemez. Bunun adına "Kerametün-Nebi" derler.
Bu insanlar, isyanları ile kok kömürü haline gelmişlerdir. Kuruların yanında yaşlar da yandığından, o yaşları kurtaralım diye bu esrarı ifşa ediyoruz. Ebu'l Faruk (K.s.)