-
Dağlarda Kar Olsaydım
Şu dağlarda kar olsaydım
Bir asi rüzgar olsaydım
Arar bulur muydun beni
Sahipsiz mezar olsaydım
Şu yangında har olsaydım
Ağlatıp bizar olsaydım
Belki yaslanırdın bana
Mahpusta duvar olsaydım
Şu bozkırda han olsaydım
Yıkık perişan olsaydım
Yine severmiydin beni
Simsiyah duman olsaydım
Şu yarada kan olsaydım
Dökülüp ziyan olsaydım
Bu dünyada yerim yokmuş
Keşke bir yalan olsaydım Yusuf Hayaloğlu
-
Demedim Mi Haydar?
Biz dağlarda keklik idik
Şimdi bu çöplükte karga olduk
Bizimde boyumuzu aştı bu şehir
Yerlere serildik madara olduk
Demedim mi Haydar Demedim mi sana
Bu İstanbul yutar adamı
Demedim mi Haydar demedim mi söyle
Bu şerefsiz geceler satar adamı
Biz umutlar yolcusuyduk
Rakı sofrasında bir meze olduk
Bizimde harcımız değildi sevmek
Yosmalar içinde kepaze olduk Yusuf Hayaloğlu
-
Diyarbakır
Diyarbakır düze doğru
Yar salınır bize doğru
Bu hasretlik diner bir gün
Dert dolanır saza doğru
Diyarbakır önü surlar
İçinde bir sevdiğim var
Ana bugün düğün olsun
Güller açsın, gülsün dağlar
Diyarbakır size kalmaz
Geceler gündüze kalmaz
Bu acılar biter bir gün
Devran döner güze kalmaz Yusuf Hayaloğlu
-
Diyarbakir Türküsü
Diyarbakır ortasinda vurulmuş uzaırım
Ben bu kurşun sesini nerde olsa tanırım
Bu dağlarda gençliğim cayı cayır yanarken
Ay vurur gözyaşına ben gecede kalırım
Üzülme sen, üzülme başını öne eğme
Gün olur kavuşuruz, dert etme Diyarbakır
Yüreğini dağlama, kanlı bezler bağlama
Bu yangın söner birgün, ağlama Diyarbakır
Diyarbakır yolunda toz olmuş dağılırım
Bu hırçın depremlerle sarsılırım kanarım
Arkadaşların yüzü ağır ağır solarken
Gün doğar yaylalara, kahrımdan utanırım
Ey fırtınalı bayır, ey mazlum Diyarbakır
Dağlarında ateşler, alnında kızıl bakır
Çiğdemler solar gibi, anneler yanar gibi
Dizlerine döküldüm, ağlama Diyarbakır Yusuf Hayaloğlu
-
Dokunma Yanarsın
Çocukluğum çıraklıkta geçti, kir-pas içinde
Gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde
Hapse erken düştüm.. copla erken tanıştım
Küçük voltalardan bıktım, usandım
Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda
Adımlarımı saymadan, geriye dönüp bakmadan
Usanmadan, bıkmadan
Deli taylar gibi koşmak istiyorum!
Ve görüyorsunki aşkı beceremiyorum
Beni kendi halime bırak yavrucuğum
Ben yolumu nasıl olsa bulurum...
Upuzun çayırlarda yalınayak koşmak istiyorum
Saçlarım rüzgara konuk..yüzüm dağlara dönük
Göğsümün çeperini ölümle sınayan esaret
Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret
Kıyasıya vuruşsun istiyorum!
Koşmak.. koşmak istiyorum sevgilim
Dönemezsem affet..
Firari gecelerin uzmanı olmuşum
Bütün istasyonlarda afişim durur
Beni bir çocuk bile bulur!
Dokunma bana çıldırırsın
Dokunma bana sende ellerin tutuşur!
Koşmak istiyorum
Eksozların, molozların, yağmaların kıyısından
Onca insafsızlıkların, onca haksızlıkların
Manzarasızlıkların, parasızlıkların
Allahsızlıkların kıyısından
Kimseye ve hiçbirşeye değmeden
Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum!
Koşmak istiyorum
Şiirimin ve yumruğumun namusuyla
Kavgaya karışmadan, tutuklanmadan ve küfür etmeden
Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum!
Avucunu son bir defa, ağlamadan tutmak istiyorum
Gözlerim yüzüne küskün, sazım sevgine suskun..
Saati ayrılığa krmuşum olmaz teslimiyet
ziyan aklımı senle bozmuşum, içerim felaket! .
Kurşunlara geleyim istiyorum
Ölmek..ölmek istiyorum sevgilim
Sağ kalırsam affet
Firari acıların uzmanı olmuşum
Bütün telsizlerde adım okunur
Beni bir korkak bile vurur! .
Dokunma bana fişlenirsin
Dokunma bana, sende yanarsın Yusuf Hayaloğlu
-
Fosso Necdet
Elinde bir buzbağ şişe
Dolanıyor köşe köşe
Şimdi karakola düşe
Cop tirina nirinomda
Hop tirina nirinom
Sivri burun top yumurta
Nara basar uluorta
Bekçileri tarta tarta
Tır tirina nirinomda
Tara tirina nirinom
Gene bir gün böyle zır zop
Gece bekçisi demiş hop
Belinin ortasına cop
Cop tirina nirinomda
Hop tirina nirinom
Geçirmiş bir siyah şalvar
Poz kesiyor gaddar gaddar
Tesbihi sarı kehribar
Şık tirina nirinomda
Tok tirina nirinom
Gene bir gün böyle yan yan
Hava basarak bir yandan
Karakolun sokağından
Pat tirina nirinomda
Pataküte de nirinom
Şapkası tam sekiz köşe
Zevkten olmuş dokuz köşe
Güveniyor on kardeşe
Hot tirina nirinomda
Zot tirina nirinom
Mahalleli bezmiş ama
Çıkamıyor kimse cama
Adam değil sanki kazma
Hoşt tirina nirinomda
Foşt tirina nirinom
Gene bir gün böyle çalım
Yürüyorken zalım zalım
Demişler ki gel bakalım
Şak tirina nirinom da
Şaka sukada nirinom
Fosso Necdat demiş aman
Anlamış vaziyet yaman
Kafasından çıkmış duman
Fos tirina nirinomda
Fıs tirina nirinom Yusuf Hayaloğlu
-
Geride Kaldın Sen
Devrilip gidiyorum işte
Geride kaldın sen...
Aşınmış sevdalar gibi
Yıpranmış postallar gibi
Lime-lime, yarasız
Geride kaldın sen...
Kaprislerinle, nazlarınla
Bakışlarınla, sözlerinle
Tutulmayan vaatler gibi
Harcanmış saatler gibi
Tek başına, kararsız
Geride kaldın sen...
Buraya kadarmış güzelim
Boynumda bıraktığın diş izi
Bitmez sandığın aşk denizi
Buraya kadarmış.
Vedalaşmak isterdim oysa
Klasik bir film öyküsü gibi
Ellerini tutup usulca
Son bir kez öpmek isterdim
Kendimi mazur gösterip
Masum ve mağrur bir duruşla
Her şeyi kadere yıkmak isterdim.
Ne gerek var oysa
Yürümeyen birtakım şeylerin
Nedenlerini tartışmaktansa
Asla yürümeyeceğini anlayıp
Bunu hiç konuşmamak
Daha bir yiğitçe değil mi?
Süzülüp gidiyorum işte
Bela olmadan
Yoluna çıkmadan
Hesap filan sormadan
İncitmeden, acıtmadan...
Bir bileti yırtar gibi
Bir kabuğu atar gibi
Sıyrılıp gidiyorum işte
Geride kaldın sen...
Bir tren penceresinden
Akıp giden bozkırın
Ortasında bir kuru ağaç gibi
Geride kaldın sen... Yusuf Hayaloğlu
-
Giderim
Artık seninle duramam
Bu akşam çıkar giderim
Hesabım kalsın mahşere
Elimi yıkar giderim
Sen zahmet etme yerinden
Gürültü yapmam derinden
Parmaklarım üzerinden
Su gibi akar giderim
Artık sürersin bir sefa
Ne cismin kaldı ne cefa
Şikayet etmem bu defa
Dişimi sıkar giderim
Bozar mi sandın acılar
Belaya atlar giderim
Kurşun gibi mavzer gibi
Dağ gibi patlar giderim
Kaybetsem bile herşeyi
Bu aşkı yırtar giderim
Sinsice olmaz gidişim
Kapıyı çarpar giderim
Sana yazdığım şarkıyı
Sazımdan söker giderim
Ben ağlayamam bilirsin
Yüzümü döker giderim
Köpeklerimden kuşumdan
Yavrumdan cayar giderim
Senden aldığım ne varsa
Yerine koyar giderim
Ezdirmem sana kendimi
Gövdemi yakar giderim
Beddua etmem üzülme
Kafama sıkar giderim Yusuf Hayaloğlu
-
Git
Demek şimdi gidiyorsun;
Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak!
Demek şimdi gidiyorsun; Kuşlarımız acıkacak, saksılarımız artık sulanmayacak!
Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp
aynanın sahtekâr yüzüne
-Oy benim yaralım-
Demek şimdi gidiyorsun;
Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlern dibine!
Her şey tamam diyorsun, git...
Beni viran bir şehir gibi terket...
Haydi git!
Dışarısı ispiyon...Dışarısı ihanet...
Seni bir gören olmasın, dikkat et! ..
Dostlukmuş...ölüme yürümekmiş...
Üstüne titremekmiş...vefaymış! ..
Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı duvara çarpıp
Çıkıncaya kadarmış! ..
Bana komaz deyip
Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları,
-Oy benim yaralım-
Asıl sancı, uyandığında
Bütün odaları boş görünce koyarmış! .
Gitmek istiyorsun, git...
Bir savaşçı asla vedalaşmaz!
Durma git!
Dışarısı dinamit...dışarısı enkaz!
Şunu cbine koy, ne olur ne olmaz..
Eylül mağdurlarıydık, kimsemiz yoktu,
Yaralarımız aman vermiyordu canımıza..
Kimseye kıymamıştık oysa, masumduk..
Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih!
Yırtılan bir pankart gibi
Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz;
-Oy benim yaralım-
En az bir karıncanın yüreği kadar
Namuslu ve çalışkandı ellerimiz!
Artık bitti diyorsun, git..
Kırılsın kapı-çerçeve, kırılsın bu cam..
Sorma git!
Dışarısı panik..dışarısı izdiham!
Biliyorum, seni vuracaklar bu akşam...
Ne çok fire verdik üstüste..
Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta..
Kimliği tespit edilmemiş,
Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza!
Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi
İçerden çürümüşüz meğerse...
-Oy benim yaralım-
Her gelen ölüm yazmış,
Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize...
Kendini arıyorsun, git..
Aptal bir hayat kur, içinde beni barındırmayan
Kalma git..
Dışarısı barut..dışarısı gardiyan!
Yine bir tek ben olurum sana parçalanan..
Demek şimdi gidiyorsun;
Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele!
Demek şimdi gidiyorsun;
Yıkılan bir duvar gibi; ömrüme devrile devrile..
Demek mecburi istikametlerin,
Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında
-Oy benim yaralım-maralım
Demek şimdi gidiyorsun,
Ve bana bir tek secenek kalıyor: güle güle!
Beni öldürüyorsun, git..
Kalmasın sende kahrım, kalmasın derdim
Bakma git
Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim... Yusuf Hayaloğlu
-
Gitti Ah Gitti
gitti ah..,
gecelere hüzünleri serperek
yarali bir kus gibi kanarcasina gitti..,
yalvaran gözlerime, elemi pay ederek,
bir kabahatmis gibi, kacarcasina gitti...
gitti ah..
sarkilara bel baglamak faydasiz.
üstüme kapilari kaparcasina gitti...
gecenin geldigini haber vermeden; hirsiz...
yasanmis bir ömrü calarcasina gitti
gitti ah... bir nehirdi,
yazamadigim siirdi.
yüzüme son bir defa
bakarcasina gitti...
gitti ah...
gözyaslari yanaklarimda kaldi.
hayatin perdesini cekercesine gitti...
belki doyulmamis toz pembe bir masaldi.
gögsümden yüregini sökercesine gitti...
gitti ah...
karsilasmak ömür boyu imkansiz.
beni hazanda koyup bahar dalina gitti...
bilmiyorum ne yapsam, ne söylesem anlamsiz.
ayrilmisti dünyamiz; kendi yoluna gitti...
gitti ah... bir mevsimdi,
cizemedigim resimdi.
kalbime bir civiyi,
cakarcasina gitti... Yusuf Hayaloğlu