Kuran-ý Kerim Allah (c.c.) tarafýndan insanlarýn dünyada ve ahirette saadete ermeleri için indirilmiþtir. Allah (c.c.) ve peygamber (s.a.s) bir konuda hüküm vermiþse Müslümanlarýn buna itaat etme dýþýnda baþka bir seçenekleri yoktur. Bu durumu Allah (c.c.) Kuran-ý Kerim’de açýk olarak þöyle iþlemiþtir: “Allah ve resûlü herhangi bir meselede hüküm bildirdikten sonra hiçbir erkek yada kadýn müminin o konuda baþka bir tercihte bulunma haklarý yoktur. Kim Allah’a ve resûlüne isyan ederse apaçýk bir sapýklýða düþmüþtür (Ahzâb suresi, ayet 36).”
Kuran-ý Kerim’e ve peygamberimizin (s.a.s.) sünnetine uymak Rabb olarak Allah’ý (c.c.) kabul etmek anlamýna gelir. Allah’ý Rabb olarak tanýmak O’nu el-Hakem güzel ismiyle kabul etmeyi de gerektirir. Çünkü Rabb güzel ismi ile Allah (c.c.) kulun sahibi, efendisi olduðu gibi Allah’ýn (c.c.) kulunu eðittiði, terbiye ettiði ve yetiþtirdiði de ifade edilmeye çalýþýlýr. Bu güzel isim Allah’ý (c.c.) adeta bir anne-baba yada öðretmen gibi emir ve yasaklar konusunda, insanýn eðitilmesinde, yaþamýnýn biçimlenmesinde yetkili konuma getirmektedir. Kuþkusuz nasýl bir anne-baba yada öðretmen çocukla ilgili sorunlarda, olay ve olgularda hüküm sahibi iseler Allah (c.c.) da kullarý üzerinde ayný hakka sahiptir. Bu hak da el-Hakem güzel ismiyle ifade edilir.
El-Hakîm (Allah [c.c.] kaza ve kadere mutlak hakimdir) güzel ismi ile Allah (c.c.) kullar üzerinde kaza ve kaderle mutlak hükümranken ve bu konuda hiçbir itirazý kabul etmezken el-Hakem (Allah [c.c.] Kuran-ý Kerim’le ve peygamberlerle hükmeder) güzel ismi ile Allah (c.c.) Kuran-ý Kerim ve peygamberimizin (s.a.s) sünneti doðrultusunda kullarýn Kendi’sini ve peygamberini (s.a.s) hüküm sahibi kabul edip etmemesi konusunda bir sýnava tabi tutmuþtur. Yani el-Hakem güzel ismi ile Allah (c.c.) kullarýný Kendi’sini tanýma ve kabul etmede serbest býrakmýþtýr. Ama bu özgürlük ayný zamanda bir sorumluðu da beraberinde getirmektedir. Kiþi ilgili seçiminde kabir hayatýnda ve ahirette ceza ve ödül için sorguya çekilecektir.
Peygamberimizin (s.a.s) ahlaký Kuran-ý Kerim olduðu gibi tüm yaþamý da bu kitapla yoðrulmuþtu. Medine’de kurduðu Ýslam devleti ile Kuran-ý Kerim ahlakýyla, ahkamýyla yeni bir toplum kurmuþtu. Bu yeni devlette Allah’ý (c.c.) el-Hakem güzel ismiyle kendi yaþamýnda ve toplumda hâkim kýlmýþtý. Allah (c.c.) Kuran-ý Kerim’deki emir ve yasaklarý konusunda Müslümanlar üzerinde el-Hakem güzel ismiyle egemenlik kurmaya hak sahibi olmakla beraber ayný hakký en sevdiði kula, Peygamber Aleyhissalâtu Vesselâm Efendimize de tanýmýþtýr: “Hayýr, ya Muhammed! Rabb’ine and olsun ki, onlar aralarýnda çekiþtikleri þeylerde seni hakem tayin edip sonra senin verdiðin hükmü içlerinde bir sýkýntý duymadan tamamen kabul etmedikçe mümin olamazlar (Nisa suresi, ayet 65).”
Allah’ý (c.c.) el-Hakem güzel ismi ile tanýyan ve kabul eden bir kiþi her iþinde O’nun emir ve yasaklarý yönünde hareket eder. Bu yolda O’nun rýzasýný kazanmaya çalýþýr. Bu kiþiler dünya hayatýnda huzura kavuþurken onlara ebedi ahiret yurdunda sýnýrsýz nimetler de verilecektir. Allah’ý (c.c.) el-Hakem güzel ismi ile kabul etmeyenler ise büyük bir piþmanlýk yaþayacaklardýr.
Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadis-i þeriflerinde þöyle buyurmuþlardýr: “Kim Rabb olarak Allah’ý, din olarak Ýslam’ý, peygamber olarak Muhammed’i (s.a.s.) tanýr, razý olursa imanýn tadýný alýr.”
Ýnsanlar ölüp de kabre girdiklerinde Münker, Nekir melekleri gelip onlarý sorguladýklarý zaman ilk sorularýnýn da þunlar olacaðý bir hadis-i þerifte bildirilmiþtir: “Rabb’in kimdir? Dinin nedir? Peygamberin kimdir? Kitabýn nedir?” Kuþkusuz bir insanýn bu sorulara doðru yanýt verip azaptan kurtulabilmesi, dünyada hayatta iken yaþam biçiminde Allah’ý (c.c.) er-Rabb ve el-Hakem güzel isimleri ile tanýmasý ve kabul etmesi ile olur. Çünkü orada insan sorulara zekâsý ve kurnazlýðý ile deðil dünyada hayatta iken kabul ettiði ve izlediði yaþam biçimi ve amelleri yönünde yanýtlar verecektir. Hiç kimse evrenlerin Rabb’i ve el-Hakîm’i olan Allah’ý (c.c.) ve O’nun sorguda görevlendirdiði meleklerini kandýramaz. Bu sorular bir insanýn tüm yaþamýný, yaþamýnýn anlamýný, yönünü kuþatýcý olduðundan onun azap yada ödül sahibi kiþilerden hangisi olduðunu belirlemektedir.
Ýnsanlarýn çoðu yaratýcý olarak Allah’ý (c.c.) kabul ettikleri halde el-Hakem güzel ismiyle O’na inanmazlar. Yaþamlarýnda Allah’ýn (c.c.) hükümlerine yer vermezler. Kuran-ý Kerim’de sýfatlarý ve güzel isimleri ile Kendi’sini tanýtan Allah’a (c.c.) deðil kafalarýnda arzu ve hevesleri istikametinde yarattýklarý sahte ilahlara iman ederler. Peygamberin (s.a.s) sünnetini de küçümserler ve onun çaðdýþý kaldýðýný söylerler. Allah’ýn (c.c.) dinine ters düþen çeþitli ideolojilere; kendi akýllarýna, arzu ve heveslerine uygun olarak hareket ederler.
“Allah’tan baþka bir hakem mi arayayým? (En’am suresi, ayet 114)”, “Allah, aramýzda hüküm verenlerin en hayýrlýsýdýr (A’raf suresi, ayet 87).”, “Kim Allah’ýn indirdiði ahkâm ile hükmetmezse iþte onlar tam kâfirdirler (Mâide suresi, ayet 44).”
El-Hakem güzel isminin kula yüklediði görev, Kuran-ý Kerim’e ve peygamberimizin (s.a.s) sünnetine uygun olarak yaþamaktýr.
Muhsin Ýyi


Teþekkur:
Beðeni:
Alýntý

Yer imleri