Çevre kirliliği otomobil dünyasının dev isimlerini harekete geçiriyor. Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) çalışmalarında havayı daha az kirleten sistemlere ağırlık veren firmalar, bütçelerini hazırlarken de bu yöndeki araştırmalara artık daha fazla pay ayırıyorlar.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Volvo ve Ford, çevre kirliliğini önleme konusundaki çalışmalara ayırdığı 1 milyar euroluk dev bütçeyle bu yöndeki trende yol veren firmaların başında geldi. Geçtiğimiz günlerde, çevre alanında birlikte gerçekleştirecekleri faaliyet planlarını açıklayan Volvo Cars ve Ford Motor Company, ilk olarak verimli enerji kullanımına sahip araçların geliştirilip üretileceği yeni bir hibrid teknolojileri merkezi kuracağını açıkladı. Enerjinin verimli kullanılması da paralelinde daha az kirli atık yayan motorları getiriyor. Yani firmalar ‘bir taşla 3 kuş’ vurmuş oluyorlar; “Hem daha ekonomik motor, hem daha fazla verim hem de daha az çevre kirliliği.”
Ağırlık dizel motora
Volvo ve Ford’un gerçekleştireceği yatırımın büyük bir kısmı, öncelikli olarak daha temiz ve daha verimli dizel motorların geliştirilmesine yönelik olacak. Aynı zamanda hibrid ve alternatif yakıtla çalışan araçlarda magnezyum, alüminyum ve yüksek dayanıklılıktaki çelik gibi daha hafif ve daha güçlü materyallerin kullanılması sağlanacak. Böylece daha hafif araçlar daha az yakacaklar. Volvo Cars 1976 yılında lambda sensörlü katalitik konvertörü dünyada satışa sunan ilk otomobil üreticisi olmuştu. O zamanlar için yeni olan bu teknolojiyle zararlı emisyonlar yüzde 90 oranında azaltılabiliyordu. Ve günümüzde neredeyse tüm benzinli motorla çalışan otomobiller standart olarak lambda sensörlü katalitik konvertörle donatılıyor.
Biyo yakıtlar devrede
1995 yılında ise Volvo, geri dönüşümlü bio metan gibi yakıtla çalışan ve gerektiğinde benzini de yardımcı yakıt olarak kullanan çift yakıtlı motorun üretimini gerçekleştiren ilk otomobil üreticisi oldu. Bio metan gazını kullanmak, kayda değmeyen oranda bir sera gazı olan fosil karbon dioksitin açığa çıkmasına neden oluyor. Bugün bu teknoloji, Avrupa pazarında satılmakta olan S60 ve V70 modellerinde kullanılıyor. Volvo’nun daha küçük platformu olan S40 ve V50 modellerindeyse yakıt olarak bio etanol E85 (% 85 etanol ve % 15 benzin) kullanılıyor. Bu yakıtla da kirli atıklar yüzde 80’lere varan oranda azaltılıyor.