Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
2 sonuçtan 1 ile 2 arası

Konu: mossadın türkiyedeki durumu...

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart mossadın türkiyedeki durumu...

    Kimler alet oldu?
    yeni haber
    Giriş Saati : 01.12.2011 10:46
    Güncelleme : 01.12.2011 11:00 Takvim gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergün Diler, Mossad’ın Türkiye’deki faaliyetleriyle ilgili çok önemli bir iddiada bulundu.

    Takvim gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergün Diler, bugünkü yazısında Türkiye'de faaliyet gösteren Mossad ajanlarıyla ilgili çok konuşulacak bir iddiayı gündeme getirdi.

    Diler, Türk istihabarat birimlerinin başarılı çalışmalarının ardından zor günler geçiren ajanlara eylem talimatlarını iletmek için kullanılan yeni yöntemi anlattı.

    İŞTE ERGÜN DİLER'İN YAZISI

    Mesaj war

    "Cemile seni nasıl özledim bilemezsin"
    "Yeter ki bana gelmek iste... Hep aynı yerdeyim"
    "İçeride misin? Utancımdan kapının ziline basamıyorum"
    "Her sabah pencerede seni bekliyorum"
    "Uzun sokakta tek başıma yürümekten sıkıldım. Dön artık"
    "Sensiz halimi bir görsen! Sessiz kimsesiz sağır bir odadayım"
    "Aşkım her zamanki yerde seni bekliyorum"...

    Yukarıda anlamsız bir şekilde sıraladığım satırların ne anlama geldiğini birazdan anlatmaya çalışacağım... Ama önce ZOR ANLAYANLAR için kısa kısa hatırlatmalar...

    2002'den sonra iyice hızlanan değişim 2006'dan sonra DEVLETİN MERKEZİNİ de değiştirdi. İster İKİNCİ CUMHURİYET deyin, ister YENİ ANKARA deyin, İSTER YENİ TÜRKİYE deyin... Farketmez...

    Hızla MİLLİLEŞME yolunda adımlar atan ANKARA ve en önemlisi RİSK ALAN BAŞBAKAN ERDOĞAN tüm bölgedeki ezberleri bozuyor. Oluşan yeni BELLEK Türkiye'yi ileri taşımaya çalışırken içeride, tarihi bir DİRENİŞ tüm hızıyla sürüyor...

    ASKERDE, MİT'TE, EMNİYETTE, YARGIDA, POLİSTE ve BÜROKRASİDE büyük mücadele yaşanıyor. Sessiz sedasız birçok insan görevi bırakırken, bazıları DIŞARISIYLA iş tutup yani eski ortaklarını devreye sokarak hızla yol alan LOKOMOTİFİ DEVİRMEK İSTİYOR...

    Bölgede ipleri eline alan Türkiye'nin yoluna taş koymak için sırada bekleyenler de zaten her türlü koalisyona hazır... Bu yüzden İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana'da hiç bilmediğimiz istihbarat savaşları yaşanıyor. Bir deliye engel olamayan NORVEÇ bile bölgede at oynatmaya çalışıyor... Herkesin derdi kendine tabii...

    En büyük sıkıntı Tel Aviv'de.

    Daha düne kadar içerideki adamları sayesinde devletin AORT damarında seyahat eden MOSSAD şimdi sinek avlıyor. Binbir türlü PİS HAYALLERİ bir türlü hayata geçmiyor.
    Bazen Nişantaşı'nda, bazen Çankaya'da, bazen de Alsancak'ta yakayı ele veriyorlar.

    Enseye yedikleri ŞAMARLA kalıyorlar...

    Hani filmlere konu olan, cep'ten adam öldüren, radyodan bomba yapan efsanevi istihbarat teşkilatı MOSSAD var ya, duvara dayanmış durumda... Tutacak bir şeyleri kalmayınca KUMANDAYA sarılmış durumdalar... Şarkılarla teselli oluyorlar!..
    ZAP yapmaktan öteye gidemiyorlar...

    Kafanızı karıştırmak istemem, biraz daha açayım...

    Türkiye'deki NEFES BORUSU kesilen MOSSAD, provokasyonlar için en önemli adamlarına önemli semtlerde ev tuttu. Yoğun takip altındaki ajanlar baskıdan kurtulmak için MÜZİK KANALLARI üzerinden konuşmaya başladı. Bazı kanallardaki ALT YAZILAR ve KÜÇÜK REKLAMLARLA mesaj gönderiyorlar. Her buluşmadan sonra iki günlük yeni ALT YAZI trafiği belirleniyor.

    Yani 2 günde bir yeni plan... "Yaz gönder, oku gel, duy unut" şeklinde... Tabii tutarsa...

    Şu ana kadar hiçbiri tutmadı. Türkiye EGEMEN bir ülke gibi davrandığı sürece de tutmayacak.

    Ama aklıma takılan küçük sorular da yok değil...

    Acaba gazetelerde de böyle mesajlar yer alıyor mu?

    Patronlar bundan haberdar mı?

    Yayın müdürleri işin içinde mi?

    Canım Türkiye'm... HOLLYWOOD film seti gibi... Her taraf senaryo, her taraf oyuncu...
    Herkes OSCAR'a koşuyor...

    Ama ALTIN PORTAKAL bile imkansız...
    İyi seyirler...

    NOT: Girişteki mesajları bir de şimdi okuyun...
    Etiketler : ergün diler

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    hacam doğrudur ama şimdi mossaddan daha iyileri var insanları ölmek parçalamak için çok daha güzel çalışıyorlar birde bunu ne için yapıyorlar dersiniz demokrasi arapbaharları şimdi bize gelen ne olaçak bakalım birileri bu görevi yaptı mossada gerek kalmadı bence
    Korkutulmuş İnsan Sendromu

    İnsan korkar. Korku, insanı tehlikelerden koruyan duygudur.

    “Ya saldır ya kaç” içgüdüsel komutunun ikilemidir korku.

    İnsan, korku yaratarak önce ürkütülür, sonra sindirilir.

    Yalnızlaştırılma korkusu.

    Parasızlık korkusu.

    Yaşlılık korkusu.

    Temel korku, ölüm korkusu. Yok olma korkusu.

    Kitleler bu korkularla yönetilebilir. Diktatörler bunu keşfetmiştir.

    Kitleleri yönetmenin iki silahıdır:

    Korkutma. Oyalama.

    Hiçbir şey yapamayacağına inandırma.

    Ne yapsa olmayacağına inandırma.

    Çaresizliğini bilinçaltına yerleştirme.

    Ondan sonra istediğini yaparsın.

    Yat dersin, yatar. Kalk dersin, kalkar. Sus dersin, susar.

    Konuş dersin, o gene susar.

    Ürkütülmüş insan sendromudur bu.

    Bu duruma getirilmiş insana şaşarsın.

    Şaşar kalırsın.

    ***

    Çalışır çalışır, eline bir şey geçmez.

    Katlanır.

    Aldığı her şeye zam yaparsın.

    “Hep böyledir” der, susar.

    Gözünün önünde lüks hayatlar yaşanır.

    “Onlar yaşamayacak da ben mi yaşayacağım?” der, hak verir.

    “Yediğin lokmaya şükret” derler, şükreder.

    Sel gelir, evini yıkar, “kader” der, boynunu büker.

    Deprem gelir, kentini yıkar. “Günahların yüzünden” derler, “doğru” der.

    Deresini kuruturlar, “onlar büyüktür, bilir” der.

    Ormanını keserler, “vardır bir bildikleri” der.

    Sen bakar bakar, anlamazsın.

    “Bizimkiler acaba et yemiyor da ondan mı?” dersin. Zihinlerinde bir tutukluk mu var diye düşünürsün.

    “Tepkisizler” diye şaşarsın. Kimi zaman içerlersin.

    Et yiyenlerin de böyledir, ot yiyenlerin de.

    Kapıcıların da böyledir, beylerin, ağaların da.

    “Bana dokunmasın da!” der geçer.

    “Bunlara müstahak” deyip kendini ferahlatır.

    Sıra kendine gelince artık yalnızdır.

    KORKUTULMUŞ İNSAN SENDROMU budur.

    ***

    Cesaret, kaybetmeyi göze aldığın şey kadardır.

    Kaybetmeyi göze alamazsan, kazandığın her şeyi artık korkun yaparsın.

    “İşimi kaybedersem?” diye korkarsın.

    “Yerimi kaybedersem?” diye korkarsın.

    İtibarın, artık korkundur.

    Unvanın, artık korkundur.

    Ailen, artık korkundur.

    Çocukların, artık korkundur.

    Yaşamın korkun olmuştur.

    Artık teslim olmaktan başka yapacağın şey kalmamıştır.

    İnsan, çaresizliğini böyle yaşar. Korkutan böyle kazanır.

    Geçmişte böyle olmuştur. Günümüzde de böyledir. Gelecekte de böyle olacaktır.

    İliklerine kadar korkacaksın, sonra korkunu yeneceksin. Cesaretini böyle kazanacaksın.

    ***

    Mustafa Kemal’in ülkesi de böyleydi. İnsanlar böyle korkutulmuştu.

    “Düvel-i muazzama” idi düşman.

    Saltanatın etrafında toplanılmalıydı. Halife kurtarabilirdi vatanı.

    Herkes, herkes bir biçimde korkuyordu.

    HAYIR, dedi Mustafa Kemal.

    Hiçbir şeyi için korkmuyordu. Ne unvanı, ne malı, ne canı...

    Cesaret, işte budur.

    YA İSTİKLAL YA ÖLÜM, dedi.

    Ölümü göze almayanın özgür yaşamaya hakkı yoktur.

    Güçlü irade, korkuyu yendi.

    Kuvayı Milliye zabitleri ayaktaydı. Mustafa Kemal’in yanında toplandılar.

    Her şey, her şey değişti.

    Düvel-i muazzama yenildi.

    Saltanat kalktı. Halifelik kalktı.

    Türkiye Cumhuriyeti kuruldu.
    bakalım şimdi hangi cumhuriyetlere gebe

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •