Dünya genelinde son yıllarda artan verem hastalığı, Türkiye'de 1994'ten yılından bu yana düşüş gösteriyor.

Sağlık Bakanlığı Veremle Savaş Dairesi uzmanları, Türkiye'de 1960'lı yıllarda 32-56 bin arasında değişen veremli hasta sayısının 1994 yılından itibaren azalarak, 2000'li yıllarda 17 bine kadar düştüğünü açıkladı.

Türkiye'de her 100 bin kişilik nüfusa düşen veremli hasta sayısının 24.5 olduğunu da belirten uzmanlar, bu oranın dünyanın birçok Avrupa ülkesine göre çok düşük sayıldığına değindi.

Dünyada veremin yüzde 65'i Hindistan, Çin, Endonezya, Etiyopya, Kenya, Nijerya, Bangladeş, Pakistan, Filipinler ve Güney Afrika gibi yoğun nüfuslu ve az gelişmiş ülkelerde görülüyor.

Bölgelere göre farklılık

Türkiye'de veremin görülme sıklığı ise bölgelere göre farklılık gösteriyor. Hastalık yaygın olarak öncelikle Marmara, Karadeniz, Güneydoğu Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde, en seyrek ise Doğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinde ortaya çıkıyor.

Araştırmalara göre, dünyada her 100 bin kişiden 140'ı vereme yakalanıyor. Türkiye'de ise bu oran her 100 bin kişide 24.5 ile sınırlanıyor.

Dünyada her 100 bin kişiden 62'si mikrobu bulaştırıcı özellik taşıyan verem hastası iken Türkiye'de her 100 bin kişiden 8.2'si bu profile uygun hasta niteliği taşıyor.

Veremin tedavi edilmezse yüzde 50 oranında ölümle sonuçlandığını da belirten uzmanlar, hastalığın yüzde 25 kendiliğinden iyileşme gösterdiğini ve yüzde 25 de mikrobu bulaştıran bir hastalık türü olduğunu açıkladılar.

Erkeklerde daha sık görülüyor

Hastalık özellikle 15-45 yaş arasında ve erkeklerde daha fazla görülüyor. Türkiye'de veremli hastaların yüzde 60'ını erkekler oluşturuyor.

Hastalığın tedavi süreci en az altı ay sürüyor. Tedavi masrafı 100 YTL'yi bulan hastalığa zamanında müdahale yapılmadığı takdirde bu masraf ise en az 100 kat artıyor.

İlaçlar ücretsiz

Tedavide kullanılan ilaçlar, veremle mücadele programı ve 5368 sayılı yasa çerçevesinde ücretsiz veriliyor. Dünya Sağlık Örgütü, tedavinin yarım bırakılmaması ve hastanın kontrol altında tutulması için 1991 yılında geliştirdiği 'Doğrudan Gözetim Altında Tedavi' yöntemini kullanıyor.

Türkiye'de de 2002'de bazı bölgelerde pilot olarak başlatılan yöntem, bu yıl içinde tüm yurtta uygulanacak. Bu yöntemle, hastanın her gün ilaçlarını bir gözeticinin kontrolü altında içmesi sağlanacak ve kayıt altına alınacak.

Sadece solunum yoluyla geçen bir hastalık olan verem, kalıtımsal özellik taşımıyor, yiyecek-içecek ve kullanılan ortak eşyalarla bulaşmıyor.

Verem mikrobu alanların ancak yüzde 5-10'u hasta oluyor, diğerleri ise ömür boyu taşıyıcı olarak yaşıyor. Tedavi edilmemiş bir hasta yılda yaklaşık 15 kişinin enfeksiyonuna neden oluyor.

Hastalık, balgam çıkarma, kilo kaybı, ateş, terleme, öksürük ile ağızdan kan gelmesi şeklinde ortaya çıkıyor. Çocukların veremden korunması için BCG aşısının yaptırılması gerekiyor.

Aşı, doğumdan sonraki üçüncü aydan itibaren yapılıyor ve yedi yaşında tekrarlanıyor.


Alıntı cnnturk.com