Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 11/27 İlkİlk ... 23456789101112131415161718192021 ... SonSon
262 sonuçtan 101 ile 110 arası

Konu: FenerBahçe Taraftarı Buraya (Haberler,Gelişmeler VE Transferler)

  1. #101

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Kadıköy'ün yeni Lady'si



    Fenerbahçe tribünlerinin Daianne yengesinin tahtını Gertrude Kuyt aldı...

    Fenerbahçe’nin Hollandalı yıldızı Dirk Kuyt’ın eşi gol sevinçleri, maç öncesi ve sonrasında attığı tweet’ler ile Saracoğlu’nun
    yeni first lady’si olmuş durumda...

    Fenerbahçe’de herkesin dilinde Dirk Kuyt. Gençlerbirliği karşılaşmasının 90. dakikasında skor 4-1 Fenerbahçe lehineyken pres yapan 32 yaşındaki yıldız taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanırken eşi Gertrude Kuyt ise tribünlerin yıldızı oldu. Bir zamanlar Alex’in eşi Daianne’nin Fenerbahçe tribünlerinde yaptığı gibi şimdi de Gertrude Kuyt tribünlerde bütün ilgiyi üzerine çekiyor. Çocukları Noelle (7), Roan Dirk (5), Jordan Giovanni (4) ve Aidan (1) ile birlikte Şükrü Saracoğlu tribünlerinde Kuyt’a ait locada yer alan Gertrude, gol sevinçleri, maçlardan önce ve sonra attığı tweet’ler ile Saracoğlu’nun yeni lady’si olmuş durumda.

    TAM BİR İYİLİK MELEĞİ

    Gertrude Kuyt, sadece eşinin çok yakın destekçisi değil. Aynı zamanda asıl mesleği olan hemşirelik nedeniyle birçok yardım kuruluşunda da görev yapıyor. Henüz 17 yaşındayken Gertrude Kuyt ile tanışan Dirk Kuyt’ın başarısının sırrında eşinin büyük bir rolü var. İlk çocukları Noelle’nin doğumuna kadar yaşlı insanların kaldığı bir hastanede hemşire olarak çalışan Gertrude, sürekli olarak hayır kuruluşlarına yardım için mücadele ediyor. 4 çocukları olan Kuyt çiftinin ayrıca kimsesiz çocuklara yardım amaçlı olarak ‘Dirk Kuyt Vakfı’ da bulunuyor.

    İvone Meireles en yakın dostu

    Gertrude’nİn en yakın dostu ise Meireles’in eşi Ivone Meireles. İkilinin Liverpool’da oynadığı dönemden beri çok yakın arkadaş olan İvone ve Gertrude, Dirk Kuyt’a ait olan locada maçları çocukları ile birlikte izliyorlar. Sosyal yaşamda da birbirlerinden ayrılmayan ikilinin çocukları Noella Kuyt ve Lara Meireles de aynı okula gidiyorlar. Locada da aynı heyecanı birlikte paylaşan Meireles ve Kuyt ailesinin Hollanda’dan gelen misafirleri de Saracoğlu’na gelerek Fenerbahçe’yi desteklediler.

    H.Kaynak:Hurriyet...


    Biz Yurt Diye Anadolu'yu
    Yol Diye Cumhuriyet'i
    Onur Diye Bağımsızlığı
    Önder Diye ATATÜRK'ü Seçtik.




  2. #102

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    fenerbahçeye yakışır

  3. #103

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Peki ya bu kimin sopası?



    Herkes uyurken;

    Fenerbahçe; 80 milyon doları -belki de daha fazlasını- cebinden ve daha çok taraftarının desteğiyle harcayarak, her bir tribünü farklı dönemlerde yapıp, birkaç sezon süren inşaatı ve bunun yaratacağı dezavantajları göze aldı ve bugünkü nihai haline kavuşturdu Şükrü Saraçoğlu Stadı'nı.

    Fenerbahçe; Ülker ile yürüttüğü sponsorluk anlaşması çerçevesinde, tapu için devletin, inşaasında Ülker'in katkılarıyla yap(tır)dı Fenerbahçe Ülker Sports Arena'yı.

    Fenerbahçe; Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın yanında yer alan Kenan Evren Lisesi'nin arazisini alıp otopark yapmak için şu ana kadar 2 okul yaptı ve teslim etti, 3. yolda.

    Bu arada devlet; TOKİ marifetiyle öz evladı Galatasaray'a allı pullu stadını teslim etti de; 2030 yılına kadar satacağı koltukların parasını da SPK marifetiyle ciro ettiriyor bile.

    Yetmedi, 2010-11 sezonunda, ne tesadüftür ki; Fenerbahçe ve/veya Trabzonspor ile oynayacakları maçlardan önce, Bursaspor, Gaziantepspor [Unuttuğum varsa ekleyin lütfen] ile stad anlaşmaları imzalayan Spor Bakanlığı/TOKİ; toplam 24 stadyum yapacak Türk sporu ve "inşaatı" için, şimdi.

    1998'den 2011'e kadar amatör şubelere 256 milyon dolar harcayan Fenerbahçe'nin, spora ve sporcuya, bilhassa bu son 15 yıldır yaptığı yatırımların mükafatını(!) 3 Temmuz Darbesi ile alması şöyle dursun; sırtından sopası eksik olmuyor, anlayabilen beri gelsin.


    ***

    Galatasaray ve Trabzonspor; her ne kadar kendilerini sürecin mağduru ilan etse de, 3 Temmuz'dan beri neler yaşadığımızı en azından Allah biliyor.

    3 Temmuz Darbesi neden yapıldı?
    Asıl hedef neydi?
    Hedefe ulaşılabildi mi?
    İşleri bitti mi?
    Bilmiyoruz.

    Ama yoğun gündemin arasında kaynayan şeyler oluyor, aba altında.

    İşte size çarpıcı 4 örnek.



    1) Fenerbahçe Stadyumu sit oluyor - 1 Ekim - Radikal

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    2) Ülker Sports Arena yıkılacak mı? - 25 Kasım - Kanaltürk

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.


    3) Fenerbahçe Koleji İmam Hatip mi oluyor? - 30 Kasım - Hürriyet
    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    4) Milli Emlak Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı önündeki kaldırımın kullanım bedeli olarak Fenerbahçe Spor Kulübü'nden 300.000.-TL bedel talep etti - 30 Kasım - Hürriyet Berkay İnan

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    ***

    4 örnek, 4 koldan kuşatıldığımızın resmi gibi sanki, değil mi?
    Son iki ayda yapılan bu yayınlar/eylemler; arka planda nelerin kurgulandığını az çok ele veriyor aslında.
    Haydarpaşa Port, Sultanahmet, Taksim, Kentsel Dönüşüm ve geçmiş ve gelecek.
    İstanbul'un en kıymetli yerlerini ele geçirmek ve yeniden imara açmak için sergilenen bir makro tiyatro mu bu?

    İlkokuldan beri bize anlatılan ve bugün bile halla bedelini ödediğimiz "Türkiye coğrafyasının jeopolitik yeri ve önemi" laneti, şimdi de Fenerbahçe'ye mi musallat oldu acaba?

    Darbenin asıl/yegâne sebebi mi?
    Ya da sebeplerinden biri mi "Fenerbahçe toprakları"?

    Bu haberler/yayınlar; kar suyunu kaçırıp, kamuoyunu hazırlamak için mi yapılıyor mütemadiyen?
    Yoksa aba altından sopa, "Galatasaray'a ve dört bir yandaki usülsüzlüklerine sesinizi çıkarmayın!" mesajı mı?
    Ya da "Siz Aziz Yıldırım'dan vazgeçene kadar cendere devam edecek" mi demek istiyorlar akıllarınca?

    ***

    Cevabı ne olursa olsun; birilerinin Fenerbahçe ile uğraştığı ortada.
    Saha içi ile ilginenlere saha içinde,
    Saha dışıyla da ilgilenenlere, saha dışında da dar ediyorlar dünyayı.


    Makro plan nedir?
    Gelinen nokta planın neresindedir?
    Bilmediğimiz neler olmuştur?
    Daha neler olacaktır?

    Daha çok soru çıkar.

    ***

    Ama işin acı yanı;

    Gözleri -henüz- açılmamış ya da gerçekle yüzleşmekten korkan Galatasaray ve Trabzonsporlular'a sorsak;

    Fenerbahçe şikeci.
    Şükrü Saraçoğlu Stadı sit alanı, yıkılmalı.
    Fenerbahçe Ülker Sports Arena usülsüz.
    vs..

    Ama tabii kupa Trabzonspor'un hakkı, Galatasaray borsada vurgun yapmadı, Trabzonspor HES'leri, Galatasaray TOKİ Arena'yı hak etti.

    Fenerbahçe kötü, kaka, şeytan.
    Galatasaray cici, mis, melek.

    ***

    Medyanın, devletin idari kurumlarıyla el ele yaratmaya çalıştığı algı bu işte.
    Kimin lehine?
    Ya gerçekler?

    "Fenerbahçe Stadyumu sit alanı oluyor" adlı trajikomik haberi ele alalım mesela.

    Konuya; aynı zamanda bir arkeolog olan Sevgilli Murat Dural'ın getirdiği detaylı açıklama şöyle:


    Haber çıktığında detayları incelemiş ve hızlıca, bir Arkeolog gözünden aktarımlar yapmıştım. İzninizle tekrar yazacağım
    Öncelikle "Stadın altındaki Khalkedon" meselesi. Khalkedon MÖ 6. YY'da Kolonizasyon döneminde kuruluyor. O dönemin sur/tahkimat sistemi zayıf.
    Bu sebeple, şehirler doğal sur olabilecek yüksek tepelere, kolay korunabilecekleri alanlara kurulur. Khalkedon MODA burnu ve bölgesindedir.
    Amacı ve güdümü belirli haberimiz ilerleyen kısımda "STAD KHALKEDON'UN KALBİ" diyecek misal... Yer misin? Yemez misin?
    Antik Çağları bilen insanlar yapısalların hatasız inşaası için kusursuz arazi seçimlerini iyi bilirler. Stad bölgesi için tek olasılık var.
    Dört Limanı olduğu söylenen Khalkedon için bu bölgenin Territorium ya da Interland'ı dediğimiz tarım yapılan, işliklerin olduğu bölümü.
    Habere dönüyorum. Komedi ayrıntılarda gizli; "Stadın Yıkılması..." İnanılır gibi değil, Koskoca Moda ve Boğa'nın altına uzanan tarihi şehir ortadayken, Eminönü ve Sultanahmet Otel/Tarih Talanı gerçekleri varken, olmayan antik yapısallar için STAD YIKIMI.
    Haber STAD YIKIMI asparagası ardından bir başka yalanla bunu destekliyor. Ama nasıl? Başka asparagas ise Bjk Stadı altındaki tarihi eserler.
    Beşiktaş İnönü Stadı yenileme projeleri, ALTINDAKİ TARİHİ ESER nedeni ile geçirilmiyordu. Sığınılan neden bu. Asıl sebep? Dolmabahçe?
    Beşiktaş İnönü Stadı Osmanlı dönemine ait, Dolmabahçe'nin drenaj sistemine ait kanallar TARİHİ ESER sayılıp yıkılamıyor. Peki ya altında eser olmayan Fenerbahçe Stadı?
    Yine haberde; "Tiyatro, Hipodrom(?), Saray, Kilise, " şehir surları içinde olması gereken yapılar stada konulmuş.
    Khalkedon (Erken Greek) Tiyatro yamaca yaslanır, kemer yoktur (Düz Alan?). Hipodrom Roma Mimarisi ve yine sur içi olmalı (Ör; Sultanahmet)
    Surlar halkı koruyacak ama saray Fenerbahçe Stadında olacak; Bravo. Kilise? Araya peyzaj, haberde Apollon Tapınağı da araya girecek. Helal!
    Antik Mimari ile ilgili ÇOK ÖNEMLİ bir detay; Antik Çağda dereyatağına yakın yerlere, su yiyen batak araziye bahsedilen yapılar yapılamaz.
    Antik Çağ Mimarisini, şehirciliğini cehalet ve kısır güdüm ile yoğurursanız takke düşer kel görünür; rezil olursunuz!
    1900'lerden bir iki fotoğraf aktarıyorum. Sebebi, düz araziler, eski fotoları olan araziler bize çokca iz bırakır. Eski yapıları inceleriz.
    Dere yatağı, düz, açık arazilerde yapı izleri çok rahat gözlemlenebilir. Saray? Tiyatro? Ne dediklerini bilmiyorlar.


    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.




    Bahsettiğimiz, bu foto'dan kast ettiğimiz arazi Hasanpaşa, Söğütlüçeşme, Kuşdili gibi çok büyük araziler. Ve buralarda hala düzlükler var.
    Şunu da unutmayalım, Stad Bölgesi Dere'nin alivyonel etkisi ile muhtelen o dönemde burası denizle daha içte buluşan, bataklık bir araziydi.
    Saraçoğlu'nda ÇİM/HASTALIK PROBLEMİ yaşamamızın sebebi dereyken (bataklık) , "Antik Çağ'da saray burada" demek ayıptır. Mimarlıkta ileriler.
    Belki de bu haberin tek doğrusu; "Khalkedon'un Dört Limanı" bilgisi. Bugün Kalamış dediğimiz bölge Antik Çağ için harika bir liman.
    Bu döneme damgasını vuran ve tarihi etkileyen Kolonizasyon Dönemi denizcilik üzerinden yürüyor.
    Haberde Bizans dönemi anılıp bazı yapılardan bahsediliyor ve Arkeologların görüşleri sunuluyor.
    Arkeologların GENEL ÇIKARIMLARI ndan güç alınarak sanki Stad bölgesinden bahsediliyor havası yaratılıyor. Bahsedilen, İsttanbul'un yok edilen, şehrin altında kalan, her ayak bastığınız yerde (ayrımsız her yer) tarihi kalıntı olduğunu belirten İZİNSİZ/KONTROLSÜZ İNŞAATLAR vurgulanıyor.
    Bu haber çıkınca, NİYET BELLİ OLDUĞU İÇİN, İstanbul Üniversitesi Klasik Ark ve İstanbul Ark Müzesi ile bağlantıya geçtim. Aktardığım bilgileri doğrulayan ve üstüne üstlük fazladan, özellikle "Salı Pazarı Bölgesi ve AVM" gibi duyumlar aldıklarından bahsettiler.
    Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın olduğu bölge için hepimizin kulağına çalınan bilgiler, duyumlar var. Bu tip SİPARİŞ HABERLER ile konu netleşiyor.
    Sit alanı ilanı, kaçak kazı, izinsiz inşaat, tarihi eser tahribi gibi konular bu haberde bahsedilenlerden uzak ve farklı.
    Boğa'ya yürüyüp, Bahariye'den Kadıköy Saint Joseph'te, oradan Moda burnuna doğru yürüdüğünüzde SİT ALANI LEVHASI görüyor musunuz?
    Atılan her adım binlerce yıllık, katman katman birikmiş kültür hazinesi. Ülke hazinesi. Ama bize özel, bataklık araziden kültür yaratılıyor!
    Sit Alanı İlan'ı mümkün değil, kaçak kazı yapmadığımıza göre inşaatı durdurmak mümkün değil. Stad, tesis inşatında kaç derin kazı yapılıyor?
    Fenerbahçe ne kadar "ülke menfaati" düşünmez bir Kulüp ki gitmiş "KHALKEDON'UN KALBİ"ne tesis yapmış.
    Fenerbahçe ne fena, ne öcü ki, denize "0", bataklık arazide Apollon bilicilik Merkezi kurmuş. İki tane var; (Yunanistan'da Delphi ve Didyma/Didim)
    Arkeoloji Dünyası'ndan kiminle konuşsam (takımları farklı/aynı) Evet diyor ve ekliyor amaçlar için araç KENTSEL DÖNÜŞÜM başka nedir ki?
    Sevgili Cem Argun arazi üzerinde oyun oynanırken stadımızın yanında yakında başlanacak YENİ OTEL/AVM PROJEMİZ'inde önlenebileceğini belirti.
    Biliyorsunuz, Fenerbahçe Lisesi arazisi kazıldığında Arkeolojik inceleme gerekecek. Ve birileri kasten, bu arazi ile ilgili haber yapıyor.
    Fenerbahçe'nin bu bölgede yapacağı YENİ OTEL / AVM PROJESİ olası başka projelerin önüne geçecektir. Bu bölge Fenerbahçe Ekonomisi'dir.
    Marmaray Projesi'nin Yenikapı ayağında Dünya'da eşi benzeri olmayan bulgulara "Çanak/Çömlek Yüzünden" diyenler, aniden feryat edebilir.
    "Marmaray Projesi Arkeoloji Yüzünden Yetişmedi" diyenler, kim bilir, belki de BİRİSİ BU ARAZİYİ VERMEDİĞİ İÇİN nice Temmuz'lar inşa etti!

    Gerçekler yorucu değil mi?
    Oysa çamur atmak ne kadar kolay.

    Devam edin.
    Biraraya gelin.
    Durmayın, yılmayın, vazgeçmeyin.

    Çünkü biz pes etmeyeceğiz.


    Bunu böyle bilin.
    -------------------------------------------------------
    Fenerist

    Biz Yurt Diye Anadolu'yu
    Yol Diye Cumhuriyet'i
    Onur Diye Bağımsızlığı
    Önder Diye ATATÜRK'ü Seçtik.




  4. #104

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Alıntı hilmi Nickli Üyeden Alıntı Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.


    Herkes uyurken;

    Fenerbahçe; 80 milyon doları -belki de daha fazlasını- cebinden ve daha çok taraftarının desteğiyle harcayarak, her bir tribünü farklı dönemlerde yapıp, birkaç sezon süren inşaatı ve bunun yaratacağı dezavantajları göze aldı ve bugünkü nihai haline kavuşturdu Şükrü Saraçoğlu Stadı'nı.

    Fenerbahçe; Ülker ile yürüttüğü sponsorluk anlaşması çerçevesinde, tapu için devletin, inşaasında Ülker'in katkılarıyla yap(tır)dı Fenerbahçe Ülker Sports Arena'yı...................................................

  5. #105

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart F.Bahçe'ye zorlu rakipler!



    Şampiyonlar Ligi'nde Galatasaray, Braga'yı 2-1 yenerek bir üst tura çıkarken, Fenerbahçe'nin de rakipleri belli oldu.

    Devler Ligi'nde gruplarını 3. sırada bitiren en düşük puana sahip 4 takım, UEFA Avrupa Ligi'nde Fenerbahçe'nin rakipleri olacak.

    Şampiyonlar Ligi'nde elenerek UEFA Avrupa Ligi'nde yollarına devam edecek ekipler BATE Borisov, Ajax, Dinamo Kiev, Zenit bulunuyor.

    Avrupa Ligi'nde son 32'yi garantileyen takımlar ise şöyle:

    Levante
    Racing Genk
    Plzen
    Bordeaux
    Napoli
    Dnipro
    Newcastle United
    Lazio
    Atlético Madrid
    Hannover
    Bayer Leverkusen
    Metalist Kharkiv
    Lyon
    Sparta Prag
    Rubin Kazan
    Inter
    Anzhi
    Steaua Bükreş

    Biz Yurt Diye Anadolu'yu
    Yol Diye Cumhuriyet'i
    Onur Diye Bağımsızlığı
    Önder Diye ATATÜRK'ü Seçtik.




  6. #106

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Fenerbahçe nereye gidiyor?



    Futbol koşmak değildir, ama koşmadan olmaz.
    Aynı şekilde; futbol istatistiklerden ibaret değildir, ama ölçülmelidir.
    Zira ölçmeden biçemezsin.

    Standardını korumak ve hedef koyduğun standardın eşiğine yükselmek için, önce kendini ölçmeli, standardını belirlemeli ve ardından hedeflediğin rotada ilerlemelisin.

    ***

    Bu minvalde; sakatlıklar ve eksikliklerle dolu sezon başlangıcından ziyade, geleceğe fikir vermesi açısından mevcut ideal diziliş ve kadro ile çıktığımız 6 maçı incelemeyi tercih ettim.

    Umarım ayna tutabilir bugüne ve yarına.

    ***

    MatchStudy istatistikleri üzerinden yapılan; yeni dönemde yükselişe geçtiğimiz şablon ve mevcut ideal kadro ile çıktığımız 6 maçın analizi.
    3 deplasman, 3 Kadıköy maçı.
    3 Avrupa, 3 Türkiye Ligi maçı.
    5 galibiyet, 1 beraberlik.

    Bu maçlardan; sonuncusu -Kayserispor maçı- hariç kamuoyunu tatmin eden futbol sergiledi Fenerbahçe. Fakat kamuoyunun aksine, bence; Kayserispor maçı oynadığımız en iyi deplasman maçıydı. Gol gelmeyince oyundan düştük ve 70'den sonra geri koşmadık sadece.

    Neleri iyi yapıyoruz?
    Nerelerimiz eksik?

    İçerde Stoch, dışarıda Caner hariç aynı 11 ile 6 maç.

    Fenerbahçe nereye gidiyor?
    Uzatmadan başlayalım hemen.

    Şablon ve kadro şöyle:



    1- Genel İstatistikler:

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.



    1- Ortalama Genel İstatistikler

    Birçok istatistik kaleminde; iç saha, deplasman verilerinde ciddi farklılıklar mevcut. Öncelikle tüm istatistiklerde belli bir standardı yakalaması lazım Fenerbahçe'nin.
    İstatistiklerden bağımsız da anlaşılabileceği gibi; maçları, devamlı topa sahip olan, sürekli rakip yarı sahada baskılı bir şekilde oynayan bir takım değil Fenerbahçe.
    Aksine; rakibi bekleyen, dikine hızlı çıkmaya çalışan. Top ayağındayken de bol pasla hücumu işlemeye çalışan bir takım şu anda.
    Sahaya yayılışı Gençlerbirliği maçıyla zirveye ulaşmış durumda. En defansif maçımız Marsilya deplasmanında 46,36 mt. ve en ofansif maçımız -özellikle 2. yarı- Gençlerbirliği maçında 59,37 mt.'lik sahaya yayılış ile farkı net bir şekilde gözler önüne seriyor.
    Pasla oynama oranı en istikrarlı data şu anda. Defanstan başlayarak - bilhassa Bekir- ısrarla pas yapma isteği, fazla hücum etmezken bile oyun kontrolünü sağlamasına yol açıyor Fenerbahçe'nin.
    Her ne kadar 3 deplasman maçında 2 galibiyet, 1 beraberlik alınmış olsa da; 6 maç içerisinde iç saha ile deplasman verileri arasındaki bariz farklar, Fenerbahçe'nin diğer deplasmanlarda kaybettiği puanları açıklıyor.
    Deplasmanda; daha az topla oynamış, daha fazla kapanmış, orta sahada daha az top yapmış, hücum bölgesinde çok daha az topla oynamış, ceza sahasına az top göndermiş ve en nihayetinde daha az şut çekmiş Fenerbahçe.
    Aykut Kocaman ve ekibinin üzerinde en çok çalışması gereken konu; bilhassa yukarıda saydığımız istatistiklerde, deplasman verilerini iç saha verilerine yakınlaştırmak olmalı.


    2- Dizilişler:


    2- Dizilişler


    2- Ortalama Dizilişler

    Aykut Kocaman'ın en başarılı olduğu, ısrar ve inatla çabaladığı alan takım boyu sanırım. Bu en uçtaki oyuncu ile en gerideki oyuncu arasındaki mesafe demek. En açıldığımız maç 70. dakikadan sonra geri koşmayı unuttuğumuz Kayserispor deplasmanında 42 metreyi görmüşüz. Gençlerbirliği maçında ise 30 metre ile neredeyse tek parça olmuşuz. Kuvvetli kademe ve kompakt oyun; birlikte hücum ve birlikte savunma, bugün modern Avrupa futbolunun olmazsa olmazı. İç saha ve deplasman rakamlarımız da birbirine çok yakın. Bu çok önemli bir kazanım, üzerinde durmak lazım.
    Marsilya deplasmanı hariç pas sayımız makul. Tahmin edileceği gibi içerde, deplasmandan daha fazla pas yapıyoruz. Ancak genel ortalamamız 446'yı; Şampiyonlar Ligi üst turlar seviyesi ile kıyasladığımızda, biraz geride kaldığını kabul etmek lazım. Takımın 500 pasın üstüne çıkması gerekiyor bence, istisnai durumlar dışında.
    Pas başarısı da yine olumlu istatistikler arasında. Deplasmanda bozulmadığımız bir alan. Ancak pas yüzdesini artıran şeyin, defans ve orta saha oyuncuları arasındaki al-verler olduğunu görmek lazım. Takımın riskli pas başarısını da artırması lazım. Tabi önce bunu daha çok denemeleri gerekiyor. Meireles geldiğinden beri, topu öndeki oyuncuya iletme sayımız arttı. Umarım diğerleri de örnek alır.
    Rakip alanda topla oynama istatistiğimiz de dalgalı olanlar arasında. % 51'i de, % 29'u da görmüşüz bu şablon ve kadro ile. Maçın skorundan bağımsız; % 50'nin altında kalmamamız gereken bir kalem burası. Gençlerbirliği ve Kayserispor maçları mesela.

    3- Gol ve atak istatistikleri:


    3- Gol ve atak istatistikleri


    3- Ortalama gol ve atak istatistikleri

    İç saha ve deplasman farkının bariz olduğu bir alan daha. Gol girişimleri ve ceza alanına ulaşan ataklarda deplasman takımının katetmesi gereken yollar var.
    Ayrıca kritik bir detay da; deplasmanda yarattığımız gol girişimlerinde daha ağır oluşumuz. Ortalama farkında neredeyse 1 sn. fark var. Savunmayı daha önde kurup, rakip yarı alanda daha fazla ama daha hızlı pas yapıp kurtulabilirz gibi geliyor bu sıkıntıdan. Pas hızı farkı da gösteriyor ki; deplasmanda takımın üzerinde bir çekingenlik oluyor. Kontrollü oyun, kısmen ürkekliğe dönüşüyor.
    Genel olarak iç saha istatistiklerimiz, Aykut Hoca'nın takımı götürmek istediği seviye. Ne zaman iç saha istatistiklerini deplasmana taşıyabileceğiz, işte o zaman eşik atlayacağız.

    4- Alan Kullanımı


    4- Alan kullanımı


    4- Ortalama alan kullanımı

    Çok fazla fark olmasa da, içerde sağ, dışarda sol kanadı daha çok kullanıyoruz.
    Gençlerbirliği maçı, ideal alan kullanımımız olabilir. % 30'a yakın 3. bölge ve % 50'ye yakın 2. bölge. Genel ortalamada 3. bölgede zayıfız. Topu daha fazla ileri taşımamız gerektiği gün gibi açık. Bunu bazı maçlarda yapmış, bazılarında yapamamışız.
    3. bölgede iç saha deplasman farkı zirvede. Son Kayseri deplasmanında bunu kırdığımızı düşündüm ve birçok istatistikte iyiydik [% 26,50 3. bölge alan kullanımı] ancak 70. dakikadan sonra geri koşmayan takım bir çuval inciri berbat etti. Cristian'ın şanssızlığı da cabası.

    5- Ana pas bağlantıları:


    5- Ana pas bağlantıları


    5- Ortalama ana pas bağlantıları


    Kısa sürede en çok mesafe katettiğimiz alan. Her ne kadar henüz istenilen seviyeye gelemesek de, rakamlar fazla statik görünen oyunumuzun, giderek hareketli ve değişken bir görünüme sahip olacağını gösteriyor.
    Aykut Kocaman'ın en fazla önem verdiği konulardan başlıcası; oyun kurma ve pas sorumluluğunun paylaşıldığı, pas alışverişinin homojen dağıldığı bir hücum yapısı.
    En çok pas veren oyuncularda; Topal, Meireles ve Cristian'ın yanında Kuyt var. En çok pas veren oyuncuların orta sahadaki üçlü olması ise oldukça önemli. Bu; defansta, söylenildiği kadar yan top yapmadığımızın ispatı aynı zamanda. Görülüyor ki, kontrol orta sahada.
    En çok pas alan oyuncu açık ara Kuyt. Zaten Kuyt'ın ilk 3'te olmadığı bir istatistik yok neredeyse. Modern futbolun mumla aranan temsilcisi. En çok pas alan; yani pas almak için en çok yer değiştiren diğer oyuncular Meireles ve Cristian.
    İç saha deplasman farkını net bir şekilde gösteren bir istatistik daha: İç sahada en çok pas alanlar Kuyt, Sow ve Cristian. Yani kağıt üzerindeki 4 hücum oyuncusundan 3'ü. Deplasmanda ise Sow'un yerini Meireles alıyor. Yukarıdaki diğer verilerle birlikte yorumladığımızda anlıyoruz ki; deplasmanda 3. bölgede Sow'u yalnız bırakıyoruz ve o da fazla topla buluşamıyor. Zaten Sow'un attığı gollerin neredeyse tamamı Kadıköy'de. Bu herşeyi açıklamıyor mu?

    6- Hücumda topla oynamalar:


    6- Hücumda topla oynamalar


    6- Ortalama hücumda topla oynamalar

    Ana pas bağlantılarında anlattığımız şeylerden fazla fark yok aslında. Olumlu şeyler de, eksikler de var bu alanda.
    Ceza alanına pasla veya top sürerek en fazla "penetre" olan 3 futbolcu Kuyt, Cristian ve Sow. Deplasmanda Sow'un yerini Caner, Kadıköy'de ise Cristian'ın yerini Stoch almış durumda.
    Kadıköy'de 3. bölgeyi daha fazla kullandığımız ve 3. bölgeyi kullanırken; ceza alanına iki kanat ve bir forvet oyuncumuzla penetre etmemiz önemli bir veri ve ideal olanı. Deplasmanda tercih edilen Caner de bu istatistikte zirvede ancak Sow'un yerini Cristian alıyor.

    7- Ortalar ve Şutlar:


    7- Ortalar ve Şutlar


    7- Ortalama şutlar ve ortalar

    Oyun yapımızda en önemli iki istatistik aslında. Modern futbolun geldiği noktada, oyunu artık 10 numaralar değil, kanatlar kuruyor. Dolayısıyla kanatların adam geçmesini, oyun kurmasını orta yapıp şut çekmesini bekliyoruz.
    Veriler bunu yaptığımızı gösteriyor. İçerde Kuyt, Stoch ve Hasan; dışarda Caner, Kuyt ve Gökhan ile ortalar yapmışız. Fakat ben içeride de, dışarıda da orta sayımızın yeterli olduğunu düşünmüyorum. Zaten istatistiğin burada söylemediği şey; ortaların çoğunun uzak ortalar olması. Sağ ve sol kanattan, adam eksiltip ya da çizgiye inip yaptığımız orta sayısında ciddi eksiklik var. Sağda nispeten Kuyt ve Gökhan iniyorlar ama solda bindirmelerle gelen Hasan Ali dışında çizgiye inen yok maalesef. Caner, buna çok müsait bir yapıda olmasına rağmen fazla içeri giriyor, alışkanlık olmuş olacak ki, bulduğu fırsatlarda dahi çizgiye inmekten imtina ediyor. Fakat ters/uzun toplarda tek topla forveti beslemek konusunda oldukça başarılı, hakkını yemeyelim.
    Topal, Cristian, Meireles, Stoch gibi şutörlerimiz var. Sow ve Kuyt da bu konuda fena değiller. Uzaktan şutlarla hatırı sayılır goller de attık bu sezon. Ancak ben bu sayıların artması gerektiğini düşünüyorum. Kaleyi bulma istatistiği fena değil, ama ne zaman -bilhassa deplasmanda- 3.bölgede daha fazla topla oynarız; o zaman - uzaktan şut da dahil - eksikliğini hissettiğimiz birçok kalemde arzu edilen seviyeye gelebiliriz.

    8- Defansif Hareketler:


    8- Defansif Hareketler


    8- Ortalama defansif hareketler

    Yukarıda belirtmiştik; takım boyu konusunda çok önemli mesafe katettik. En uçtaki oyuncu ile en gerideki oyuncu artık neredeyse 30 metre mesafeyle birarada oynuyor. Asla kaybetmememiz gereken bir özellik. Öyle ki; Stoch ve Dia ilk geldiklerinde, kademe sevmedikleri ve geri koşmadıkları için, takım boyu 50 metrenin üzerindeydi çoğu kez. Beklerimiz yalnız kalıyor, devamlı 2'ye 1 yiyorlardı. Stoch bu konuda geçen sene pes edip eğilse de, gelen olarak forvet gibi oynamayı sevdiği için sistemin bu yapısına muhalefet ediyor. Kuyt ise ideal kanat oyuncusu bu alanda. Hücum verilerinin daima zirvesinde ama kademede de daima yerinde.
    Bu pekiştirmeden sonra; ortalama savunma mesafesine gelelim. Yaslanmak diye tabir edilen şey, bu istatistik ile açıklanabilir. Mesela en çok Marsilya maçında "yaslanmışız." Ortalama savunma mesafemiz 33,27 metreye kadar düşmüş. Oysa son dönemlerin en iyi oyunu denilen Gençlerbirliği maçında rakibi ortalama 46,58 metrede karşılamışız. İç saha ortalamamız fena değil ama 45 metrenin üstünde kalması gerekir. Hakeza deplasman verilerinde de bu anlamda katetmemiz gereken yol var.
    Rakipten kapılan toplarda zirve AEL maçı. O maçın yıldızı da Mehmet Topal. Tribünlerin ve ertesi gün spor yazarlarının beğendiği bir maçtı. Rakipten en az top kaptığımız maç ise Gladbach deplasmanı. Fark defansta kapılan topların az olması. Sebebi de basit; o maç, 1. bölgede neredeyse en az topla oynadığımız ve deplasmanda olmamıza rağmen rakibi ortalama 44 metrede karşıladığımız bir maç. Defansa fazla iş düşmemiş kısaca.
    İç saha - deplasman ayrımını konuşabileceğimiz bir data daha. Kadıköy'de; sanırım tribünlerin de etkisiyle, orta saha ve hücumda kaptığımız top sayısı hatırı sayılır şekilde fazla. Yapmamız gerekenler listesinde; savunmayı önde kurmak ve 3. bölgede daha fazla topla oynamanın yanına eklenebilecek öneme sahip orta saha ve hücumda rakipten kapılan topları artırmak. Zira artık bilhassa 3. ve 2. bölgede kapılan toplarla gelişiyor ciddi gol tehlikeleri günümüz futbolunda. Beşiktaş'ın bu sezonki fark yaratan istatistiği de bu mesela.
    Bu anlamda Cristian'a iş düşüyor. "Alex mevkiisi" muhabbetine girmeye hiç lüzum görmeden; iki orta saha futbolcusunun önünde oynadığı bölgede, öncelikle tüm istatistiklerde istikrarlı ve ama daha agresif, top kapan, iştahlı bir futbol oynamalı. 2 gol attığı Gladbach deplasmanı ve sanırım kaçırdığı goller sebebiyle beğenilmese de, Kayserispor deplasmanı gibi. Ya da geçmişten Trabzon deplasmanı örneği gibi. Savunma yapımızdan ziyade, hücum etkinliğimiz için Cristian'ın oynadığı bölgede vazife edindiği pas trafiği dışında, top kapma istatistiklerinin de artmasını bekliyoruz.
    Defansif hareket başarısı son maçlarda yükselişte. Takımın fiziki yükselişiyle de paralel bir durum bu. Ancak ben olsam % 60'ın altında kalmamayı hedeflerdim bu kalemde.
    Deplasmanda, Kadıköy'den daha zayıf olduğumuz bir veri daha. Kadıköy'de tribünlerin olumlu etkisiyle, ikili mücadelelerde daha başarılı olduğumuz ortada. Ancak deplasmandaki bu fark kabul edilemez. Deplasmanda ortalamasında da rakibinden üstün olsa da Fenerbahçe; öncelikli hedef Kadıköy verilerine yaklaşmak ve ardından üzerine çıkmak olmalı.

    9- Takım istatistikleri:


    9-Takım istatistikleri


    9-Ortalama takım istatistikleri

    Çok faul durdurmak için oynamak, az faul kokup bulaşmamak anlamına geliyor. Biz sanki tam arasında kalıyoruz bu istatistikte. Kadıköy'de daha agresif olduğumuz ortada ama.
    Ofsayt için de aynı şey geçerli. Hiç ofsayta düşmemek başarı gibi görünebilir ama bir başka bakış açısıyla da, defans çizgisini zorlamadığımıza delalettir.
    Biraz daha agresif ve rakip defans çizgisini daha fazla zorlayan bir takım olmalıyız bence.

    10- Oyuncu performansları:


    10- Oyuncu performansları


    10- Ortalama oyuncu performansları

    Yukarıda açıkladığım; Hoca'nın en çok önem verdiği konulardan biri, kollektif/homojen savunma ve hücum yapısı. Öyle ki; şu 6 maçın grafiğinde, her bir maçta pas dağılımı çok daha homojen olmuş durumda. Aykut Kocaman'ın bunu kısa sürede başarmış olması önemli. Geçmiş yıllarda gerek isim, gerekse bölgesel olarak zirveye yerleşiyordu topla oynama ve pas istatistikleri. Ancak bugün neredeyse 6-7 futbolcu zirveyi zorluyor. Bu sanılandan ve görülenden çok daha kıymetli bir veri.
    Mesela deplasmanda, en fazla topla oynayan 3 oyuncu bulamamışız. Gökhan zirvede tek başına kalmış. Çok sayıda futbolcu eşit değerler almış demek ki. Toplamda Topal, Gökhan, Kuyt ve Hasan zirvede. Kuyt'un enerjisi görülüyor. Gökhan ve Hasan Ali ise bölgesel olarak zirvede olmalarına şaşırılmayacak oyuncular. Ama Hasan Ali'nin takıma nasıl uyum sağladığını görmüş oluyoruz. Hakeza Topal.
    En fazla pas yapan oyuncularımız orta 3'lü ve yanında Hasan Ali. Kadıköy'de Kuyt yerini almış yine.
    Pas yüzdesi en yüksek oyuncuların Bekir, Yobo ve Topal olması iki şeye delalet. İlki, fazla riskli oynamadıkları. İkincisi topu şişirmedikleri ve defanstan pasla çıktıkları.
    Sonuca hücum ve savunma olarak etkide en önemli istatistiklerden biri, sahipsiz toplar. Topal, Kuyt ve Meireles zirvede. cristian deplasmanda kürsüye çıkmış ancak Kuyt her yerde. Oyun yapımızda Cristian'ın tam da bu kalemde daha etkili olması lazım. Zira; Topal ve Meireles daha çok bölgesel sorumluluklar taşıyorlar. Cristian ise daha serbest oynuyor. Boştaki topları toplayıp, kanatlara ve öne servis etmesi gerek.
    Ve uzun toplar. Aykut Kocaman'ın bir artısı daha. Meireles'in de gelmesiyle, kaliteli ters/uzun top sayımız giderek arttı. Süratli ve çabuk hücum organizasyonları için ayağa uzun toplara ihtiyacımız var. İlerideki hücum 3'lüsüne Krasic katıldığında, daha çok faydasını göreceğimiz bir özellik zira. Gökhan ve Topal bunu şu ana kadar en fazla yapan oyuncular. Meireles ise en iyi yapan futbolcu şu anda. Bunun için kanatların açılıp boşa kaçarak daha fazla top istemeleri de gerekiyor, atlamayalım.
    Süreklilik. Tüm istatistiklerde zirvedeki isimlerin kürsüsü adeta. Gözü kapalı yazabileceğimiz bir alan: Gökhan, Topal, Kuyt. 3'ü de, oyunda kaldıkları süre içerisinde, daima konsantreler ve oyunun içindeler. Topal, belki Kadıköy'deki maçlarda fazla gelebilir defansif açıdan ama ya o ya da Meireles'ten biri oynamak zorunda. Disiplinli bölge savunmasını ikisinden daha iyi yapabilen kimse yok zira.

    Bir özet yapalım mı?


    Takımın yeni hüviyetinde yer alan artılarla başlayalım:

    Homojen ve kollektif pas trafiği.
    Kısa takım boyu, kompakt, bir arada hücum/savunma.
    Bilhassa Kadıköy'deki maçlarda sahip olduğumuz veriler; topla oynama, 3. bölge kullanımı, ortalama savunma mesafesi, şutlar, defansif hareket başarısı.
    Pas yüzdesi.
    Özellikle Kadıköy'de; hücum istatistiklerinde kanatlar ve forvet oyuncularının etkinliği.
    Uzun/ters top denemeleri.
    Ceza sahası dışından çekilen şut/isabetler.
    Defansın ısrarla pasla çıkışı.
    Giderek artan, savunma ve hücumda birbirine yakın oynama.
    Top rakipteyken dahi kontrolü/direksiyonu elinde tutma.
    Israrla ayakta kalmaya çalışarak pas yapma.

    Neler eksik ya da geliştirilebilir peki?

    Deplasman verilerinin neredeyse tamamının, Kadıköy verilerine yaklaşması gerekir.
    Genel olarak topla, rakipten daha fazla oynamalıyız. % 55 gibi bir ortalama tutturmak önemli. Şu anda içerde 56, dışarda 49, toplamda 53.
    Şampiyonlar Ligi üst turlar eşiğindeki son 3 yılın verileri göz önüne alındığında, toplam pasta 500'ün üstünü hedeflemek yanıltıcı olmaz. Şu anda içerde 471, dışarda 420 ve toplamda 446'dayız.
    Özellikle 3. bölge olmak üzere, rakip yarı sahada daha fazla topla oynamalıyız. Bunun için savunma mesafesini biraz daha uzatmak gerekecektir. % 30'lara yakın 3. bölge kullanımı ve 45 metre ve üzerinde ortalama savunma mesafesi hedeflenebilir pekala.
    Dribbling. Krasic ile bir nebze azalacağını düşündüğüm bir eksiklik. Zira ne Caner ne de Stoch gereği kadar adam eksiltemiyorlar kanatta. Günümüz futbolunda, adam eksiltip rakibi en az 1 kişi eksik bırakmadan etkin hücum geliştirmek zor. Her rakip başarılı kademe yapıyor zira. Krasic dribbling sayımızı artıracaktır ama elbette tek başına yetmez. Beklerin daha fazla bindirmesi, orta sahanın da buldukları alanda geriye oynamak yerine ileri kat etmeleri gerek.
    Genel olarak hücumlarda ve özellikle gol girişimlerinde hızlı pas. Dribbling ya da kat ederek adam eksiltmek tek başına birşey ifade etmiyor. Hamle sonrası doğru pası hızlı bir şekilde vermek, sonuca etki de en önemli veri.
    Daha fazla çizgiye inmeli ve orta yapmalıyız. Gerek uzun/ters toplarla, gerekse beklein bindirmeleriyle yaratacağım kanat hücum akınlarıyla ceza sahasında da çoğalarak beslemek zorundayız hücum oyuncularını. Özellikle iç saha maçlarında kapanan rakibi açmanın en önemli yolu.
    Bölgesel anlamda daha serbest olan 3 oyuncu; Cristian, Caner/Stoch ve Kuyt'ın 2. ve 3. bölgede daha fazla top kapması ve özellikle sahipsiz topları kimseye bırakmaması gerekir.
    Pas alma, top kapma ve atak geliştirme/ileri oynama da daha iştahlı olmalıyız.

    ***

    Uzun ve detaylı oldu.
    Ancak büyük resmi rakamlarla anlatmanın başka yolu yoktu.




    ***

    14 Şubat'ta başlayacak Avrupa Ligi serüveninde; ilk maçı deplasmanda oynadığımız her rakibi eleyebileceğimizi düşünüyorum. Ve eksikler bertaraf edilir, şansımız da yaver giderse, Mayıs'ı göreceğimizi umud ediyorum.

    Belki Amsterdam'da görüşürüz, ne dersiniz?

    Teşekkürler.. noavas....


    Konu Hilmi tarafından (13-12-2012 Saat 14:32 ) değiştirilmiştir.
    Biz Yurt Diye Anadolu'yu
    Yol Diye Cumhuriyet'i
    Onur Diye Bağımsızlığı
    Önder Diye ATATÜRK'ü Seçtik.




  7. #107

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Bekir İrtegün, UEFA’nın en iyi 11’inde



    Bekir İrtegün, UEFA’nın en iyi 11’inde yer aldı

    efans oyuncumuz Bekir İrtegün, UEFA’nın resmi internet sitesi Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. ’da yer alan ’UEFA Avrupa Ligi’nde grup maçlarının yıldızları’ başlıklı bir haber/yorumda, en iyi 11 arasında gösterildi.

    Avrupa Ligi’nin en iyi 11’i arasındaki defans oyuncuları içinde gösterilen Bekir Bekir İrtegün için haber/yorumda, "Uzun yıllardır Türkiye’de oynuyor, ancak iki sezondur gözle görülür bir gelişme gösterdi" ibaresi kullanıldı. Bekir’in, Teknik Direktörümüz Aykut Kocaman’ın değişmez ilk 11’inde yer aldığının belirtildiği haberde, oyuncumuzun Marsilya maçında attığı röveşata golüne de gönderme yapıldı.



    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. ’da Avrupa Ligi’nin en iyi 11’i şöyle sıralandı

    Hugo Lloris (Tottenham Hotspur)
    Benoit Tremoulinas (Bordeaux)
    Aleksandar Dragovic (Basel)
    Bekir İrtegün (Fenerbahçe)
    Pavel Horvath (Viktoria Plzen)
    Yevhen Konoplyanka (Dnipro Dnipropetrovsk)
    Alexandru Bourceanu (Steaua Bükreş)
    Taison (Metalist Kharkiv)
    Jelle Vossen (Genk)
    Edinson Cavani (Napoli)
    Raul Bobadilla (BSC Young Boys)

    Biz Yurt Diye Anadolu'yu
    Yol Diye Cumhuriyet'i
    Onur Diye Bağımsızlığı
    Önder Diye ATATÜRK'ü Seçtik.




  8. #108

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Yine Bir İlk Yine Fenerbahçe



    Sosyal medya platformları, ’Fenerbahçe’ye olan desteklerini; sahalarda salonlarda, Armamızı taşıyan her sporcuya, Çubuklu’yu temsil eden her takıma gösteren taraftarımız’ ile bir adım daha yakınlaşmamızı sağladı.

    Her geçen gün daha aktif kullanmak adına çalışmalar yaptığımız Twitter hesabımız @Fenerbahce, 1 buçuk milyon ’sosyal medyadaki gerçek’ taraftarımızla büyüklüğünün gücünü sosyal medyada da gösterdi.

    Dünyanın hemen her noktasındaki taraftarımıza bir adım daha yakın olabilmek konusunda yaptığımız çalışmalar doğrultusunda, Kulübümüz, Türkiye’de bir ilk olarak @Fenerbahce_EN İngilizce Twitter hesabı ile dünya üzerindeki taraftarları ile kucaklaşıyor.

    İngilizce hesabımızın ( @Fenerbahce_EN ) yayına başladığını taraftarlarımıza duyururken; sosyal medya hesaplarımızda daha interaktif olabilmek adına gerekli çalışmaları yürüttüğümüzü de taraftarlarımıza iletiriz.

    Fenerbahçe Spor Kulübü

    Biz Yurt Diye Anadolu'yu
    Yol Diye Cumhuriyet'i
    Onur Diye Bağımsızlığı
    Önder Diye ATATÜRK'ü Seçtik.




  9. #109

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart "Hocamızın Arkasındayız"



    K.D.Ç. Karabükspor karşılaşmasının ardından istifa kararı aldığını açıklayan Sportif Direktör ve Teknik Sorumlumuz Aykut Kocaman, "Yaklaşık 2,5 yıldır çok şerefli bir görev olan Fenerbahçe Teknik Direktörlüğünü yaptım. Bizim gibiler için, hemen her yerde bu formanın özellikle bir şekilde prestijini ve kredisini kullanmış insanlar için zirve burasıdır. Burayı yaşadım. Ancak açıkçası bunu devam ettirebilecek gücü hissedemiyorum kendimde. Bu maçla beraber Fenerbahçe'deki görevime son veriyorum. Taraftar çok net bir şekilde haklı. Söyleyecek çok fazla bir şey yok. Pek çok şeyle mücadele etmeye çalıştık. Zaman zaman saha içinde, zaman zaman saha dışında doğru şeyler yaptık, yanlış şeyler yaptık. Bütün bunların hepsi Fenerbahçe adınaydı. Yapabildiklerimiz bu kadardı. Bu şerefli görevi burada bırakıyorum. Herkese çok çok teşekkür ediyorum" şeklinde konuştu.

    Hocamızın kararının ardından, Başkanımız Sayın Aziz Yıldırım ve Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Sayın Aykut Kocaman'ın istifasını kabul etmeyeceğini belirterek kendisine destek olacağını vurguladılar.

    Sayın Başkanımızın açıklamalarının satır başları ise şöyle,

    "Seyirci istifa diye bağırınca soyunma odasına gittim. Hocaya, 'Sakın yanlış bir şey yapma, sakın istifa etmeyi düşünme' dedim...

    "Seyirci böyle zamanda sahip çıkacak. Suç, Aykut Kocaman'da değil, oyuncular kendilerini eleştirmeli. Protestonu yaparsın katılıyorum. Kaybettiğimiz, iyi oynamadığımız bir maç. Ama bu protesto istifa ile olmaz, alkış ile olur. Protestonun bin türlü şekli var. Kötü gün taraftarı olmak önemli bir şey. Taraftarımız her kötü günümüzde bu bilinçle hareket etmiştir; bu bilinç Fenerbahçe taraftarının doğasında var. Herkes destek versin istifayı geride bırakalım. Ligde de, Avrupa'da da şampiyon olabiliriz. Rakipleri yakalarız, ümidimiz var.Böyle bir umut varken faturanın Aykut Kocaman'a kesilmesini doğru bulmuyorum. Onu kaybetmeyelim, herkes bu konuda destek olmalı..."

    Başkanımız, stadyumun sadece belli bir bölümünden gelen bir grubun 'istifa' seslerine yönelik ise şunları söyledi;

    "Bu protestoyu gerçekleştiren az sayıdaki kişinin oluşturduğu 'belli grubun' kim olduğunu çok iyi biliyoruz. Benim sözüm sadece bu gruba yöneliktir. Ben 1 yıl hapiste yattım, Aykut Hoca en zor dönemde takımı sırtladı. Bugün bu protestoyu yapan bu grup bu süreçte ne yaptı? Kulübüne nasıl bir katkıda bulundu? Sözüm sadece onlaradır... Buarada bugün olduğu gibi her zaman kulübüne, takımına, hocasına sahip çıkan tüm Fenerbahçeliler'e ve taraftarlarımıza teşekkür ederim."




    Biz Yurt Diye Anadolu'yu
    Yol Diye Cumhuriyet'i
    Onur Diye Bağımsızlığı
    Önder Diye ATATÜRK'ü Seçtik.




  10. #110

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Meireles’in cezası 4 maça düştü



    Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nca(PFDK) Portekizli oyuncumuz Raul Meireles hakkında verilen 12(1+11) maçlık cezayı 4 maça düşürdü.

    Spor Toto Süper Lig’in 16. haftasında oynanan Galatasaray-Fenerbahçe maçında çift sarı karttan gördüğü kırmızı kart sonrası PFDK’ya savk edilen ve PFDK tarafından toplam 12 maçlık cezaya çarptırılan Raul Meireles hakkında son kararı Tahkim Kurulu verdi. Kurul, Meireles’in 12 maçlık cezasını(Çift sarı karttan aldığı 1 maç ceza hariç) 4 maça düşürdü.

    Buna göre Raul Meireles, çift sarı karttan gördüğü kırmızı kartın cezasını Kupa’daki Sivasspor maçında, 4 maçlık cezasının da ilkini Lig’deki Karabükspor maçında çekmiş oldu. Raul Meireles, bundan sonra kalan 3 maçlık cezasını Kupa’daki 1461 Trabzon-Fenerbahçe ve Bursaspor-Fenerbahçe maçları ile ligdeki Fenerbahçe-SB Elazığspor maçında çekecek ve Kupa’daki Fenerbahçe-Bursaspor maçında sahadaki yerini alabilecek.


    Tahkim Kurulu’nun bugün yaptığı 86 sayılı toplantısında alınan kararlar, TFF’nin resmi internet sitesinden de açıklandı. Açıklamada şu ibareler kullanıldı:

    "…

    3. E.2012/263

    Fenerbahçe A.Ş’ nin, futbolcusu Raul Jose Trindade Meireles ile ilgili PFDK’nın 20.12.2012 tarihli ve E. 2012-2013/534, K.2012-2013/637 sayılı kararına karşı yapmış olduğu itiraza ilişkin Kurulumuzun E.2012/263 sayılı dosyasında, resmi yayıncı kuruluştan istenen 16.12.2012 tarihli Galatasaray A.Ş.-Fenerbahçe A.Ş. takımları arasında oynanan müsabakanın tüm açılardan çekilmiş (yayınlanmış veya yayınlanmamış) 5 ayrı CD’ye kayıtlı kamera görüntülerinin gönderildiği görüldü. Yapılan müzakere neticesinde;

    - Fenerbahçe A.Ş.’nin, futbolcusu Raul Jose Trindade Meireles’in ihraç sonrası müsabaka hakemine yönelik hakaret eyleminin ağırlığı, eylemdeki ısrar ve tekrar sayısı yanında toplumsal değerler de dikkate alındığında cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerektiği anlaşılmakla birlikte, aleyhe itiraz olmaması ve cezanın re’sen aleyhe bozulamaması nedeniyle PFDK’ca verilen 3 resmi müsabakadan men cezası ve 10.000.-TL para cezasının onanmasına oybirliği ile;

    - Yayıncı kuruluştan gelen ve toplam süresi 6 saat 38 dakika 35 saniye olan 5 CD halindeki görüntülerin tamamı izlendiğinde; özellikle "Araçtan Geçilen Farklı Açılar" adlı CD’nin 15.- 93.saniyesi arasındaki görüntülerde; "Aktüel 1" adlı CD’nin 57.dakikasının 43.saniyesinde başlayan görüntülerde; "Aktüel 3" adlı CD’nin 1.saat 17.dakikasının 23.saniyesinde başlayan görüntülerde; futbolcusu Raul Jose Trindade Meireles’in müsabaka hakemine oldukça yakın mesafeden, ısrarla ve sert ifadelerle itiraz ettiği, yüzünün tamamen görünmesine olanak sağlayan "Araçtan Geçilen Farklı Açılar" adlı CD’nin 15.-93.saniyesi arasındaki görüntülerde konuşmanın sertliği nedeniyle, ne söylediği tam olarak anlaşılamamasına rağmen başını sert şekilde öne doğru hareket ettirdiği sırada kullandığı sözün etkisiyle hakemin yüzüne bir sıvının gelmiş olabileceği düşünülse de futbolcunun tüm bu eylem sırasında konuşmaya devam ettiği ve konuşma esnasında tükürme eyleminin fiziksel olarak mümkün olmadığı; yine tükürmenin kasden gerçekleştirilebilecek eylemlerden olduğu ve taksirle gerçekleştirilmesinin de mümkün olmadığı; bu haliyle eylemin FDT’nin 42/3.maddesinde belirtilen tükürme eylemi niteliğinde olmadığı; buna karşılık futbolcunun hakeme neredeyse burun buruna gelecek şekilde yaklaşıp sert ifadelerle itiraz etmesi şeklindeki hal ve tavrının sportmenliğe ve spor ahlakına açıkça aykırı olduğu anlaşıldığından; her ne kadar PFDK’ca eylem ihraç sonrasında müsabaka hakemine tükürme olarak kabul edilmişse de, yukarıda açıklanan nedenler ışığında Kurulumuz tarafından eylem FDT’nin 36/1-a maddesinde düzenlenen sportmenliğe aykırı hakaret olarak kabul edilmiş, kabule göre de PFDK’ca futbolcu Raul Jose Trindade Meireles’e ihraç sonrası müsabaka hakemine tükürme eylemi nedeniyle FDT’nin 42/3 maddesi ve 35/4. maddesi uyarınca verilen 8 resmi müsabakadan men cezası ve 10.000.-TL para cezasının; FDT’nin 36/1-a maddesinde düzenlenen sportmenliğe aykırı hareket nedeniyle 1 resmi müsabakadan men cezası ve 10.000.-TL para cezası şeklinde düzeltilerek onanmasına oyçokluğu ile;

    - Kurulumuzun daha sonraki kararlarına dayanak oluşturan ve FDT’nin 103.maddesinde düzenlenen "yaptırımın ertelenmesi" ne dair ilk kararı olan 2012/127 E.,2012/133 K. sayılı ve 10.05.2012 tarihli kararında yaptırımın ertelenmesi için "cezanın ertelemeye uygunluğu",failin geçmişteki hali","failin pişmanlık duyması", "failin yargılama sürecindeki davranışları","cezanın alt sınırdan uzaklaşılmadan verilmiş olması" unsurlarının tamamının birlikte gerçekleşmesi gerektiği ayrıntılı şekilde belirtilmiş olup olayda tüm unsurlar gerçekleşmediğinden yaptırımın ertelenmesi talebinin reddine oybirliği ile;

    - Neticeten PFDK’ca cezaların birleştirilmesi suretiyle futbolcu Raul Jose Trindade Meireles’e verilen toplam 11 resmi müsabakadan men cezası ve 20.000.-TL para cezasının, toplam 4 resmi müsabakadan men cezası ve 20.000.-TL para cezası şeklinde düzeltilerek onanmasına oyçokluğu ile (2012-276 K.);

    Karar verilmiştir."


    Biz Yurt Diye Anadolu'yu
    Yol Diye Cumhuriyet'i
    Onur Diye Bağımsızlığı
    Önder Diye ATATÜRK'ü Seçtik.




Sayfa 11/27 İlkİlk ... 23456789101112131415161718192021 ... SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •