Bayramoğlu Kuş Cenneti/İstanbul
Bir kuş cennetine gitmeye kalkıyorsanız ve çekingen biriyseniz işiniz çok zor. Hele göz göze gelmekten kaçınan bir çekingenseniz, paranoyalarınızın cennetine hoşgeldiniz.
Size dik dik bakan birçok çift gözle karşılaşacaksınız. Baş aşağı veya çok hareketli olmaları fark etmiyor. Bir kafesin önünden ayrılırken ensenizi yakan, neredeyse dedikodu dolu bakışlara maruz kalıyorsunuz. Bayramoğlu'nda bu gözlerden 350 ayrı çeşit kuş sizi bekliyor.
Taksim'den arabayla yola çıkarsanız yaklaşık bir saat sonra Bayramoğlu'ndasınız. Zaten gittiğiniz yerin adı da Bayramoğlu Kuş Cenneti ve Botanik Parkı.Bayramoğlu Kuş Cenneti ve Botanik Parkı 1991 yılında işadamı Faruk Yalçın'ın kişisel çabaları ile nesli tükenen kuşların bir araya getirilmesi ve korunması amacı ile kurulmuş. 1993'te ilk kez halka açılan bu yer, bir hayvanat bahçesi olmanın ötesinde, nesli tükenen hayvanların türlerini devam ettirmeyi amaçlıyor. 140 bin metrekarelik bir alanda, çevresin! saran çarpık yapılaşmanın ortasında bir yeşillik, ses cümbüşü yaşatılmaya çalışılıyor.
Türkiye'de türünün tek örneği olan ve Avrupa'daki benzerlerinden daha fazla tür çeşitliliği barındıran Bayramoğlu Kuş Cenneti artık çeşitli hayvanat bahçeleri ile takas yapabilecek duruma gelmiş. Nitekim bizim ziyaret ettiğimiz gün bir takas sonucu gelen yavru zürafa henüz yol yorgunu.Özel olarak düzenlenmiş doğa ortamlarında sessiz sakinler. Bütün bu kuşlar ne kadar sakin olsalar da, "sonunda kimsenin aklına gelmeyen o büyülü cümleyi" söyleyecekmiş gibi duran baykuşların yarımda fazla hareketli kalıyorlar. insan cinsinin göremediği herşeyİ görmüş, hatta her sırrı çözmüş halleri ile onların kafeslerinin önünde kimin kimi izlediği hayli karışıyor. Baykuşlar başlarım üçyüzaltmış derece dön d ü re biliyorlar ve eğer insanlar onları rahat bırakırsa altmış vıl yaşıyorlar. Günde on iki civciv yemeleri ise haklarında bilinebilecek en tatsız ayrıntılardan biri.
Flamingoların narin, biraz sosyetik halleriyle gezindikleri bölümün hemen yanında devekuşları ile karsılasiyorsunuz, Yumurtalara dişi ve erkek devekuşu dönüşümlü olarak oturuyorlar. Ancak onların da başı insanlarla belada, yaklaşık olarak her şeylerine, tüylerine, yurnurtalarına ve etlerine göz dikilmiş durumda. Halbuki devekuşları ile insanlar arasında inanılmaz bir benzerlik var. ikisi de miskinlik yaparken aynı gamsız yüz ifadesin! takınıyorlar, Bayramnoğlu Kuş Cenneti ve Botanik Parkı aynı zamanda kuşlardan başka 60 ayrı tür hayvana ev sahipliği yapıyor. Yeni misafirlerinden biri de bir lama ailesi. Geyikler geçmişteki bir anıya takılmış gibi görmez gözlerle etrafı seyrederken, penguenler ve ayıbalıkları iş randevulanna geç kalmış halleriyle koşuşturuyorlar. Avuç içi kadar büyüklükte ipek maymunları ise yaptığımız her küçük hareketi İzleyip, her şeye şaşırır gibiler. Adı Buba olan ayı, yıllarca sirklerde ustasına para kazandırmış. Ustası öldüğünde o da emeklilik yıllarım geçirmek için bu parka yollanmış. Ismini düyunca, karaşını kaldırıp "pardon tanıyamadım" dercesine bakıyor. Park yetkililerin en çok gurur duydukları bölümlerin basında açık akvaryum geliyor. Onlarca tür balığın bir arada yaşadığı bu akvaryum, balık sevenlerin ilgi odağı. Oğlan çocukları ise, yüzlerce .sevimli balığı atlayarak hemen piranhaların olduğu bölüme geçiyorlar.
Yine çocukların doğal olarak daha çok ilgisini, çeken yerler, kendi okuma kitaplannda resimlerim gördükleri hayvanların yer aldığı bölümler. Fazla "medyatik" olanların basında ise timsahlar geliyor. Parktaki timsahlar henüz yavrular. Geziti sırasında yemek verilirken seyrettiğimiz timsahlar hiç de filmlerde gördüğümüz gibi silip süpürürcesine yemek yemiyorlardı.
Parkta senede yirmibin civciv tüketiliyor. Yalnız pelikanlar günde on sekiz kilo balık, leylekler senede beş buçuk ton balık, papağanlar ise ayda bir buçuk ton meyve tüketiyorlar. Herhangi bir kurumdan yardım almayan ve kar amacı gütmeyen bu park,sahip olduğu türlerin sayışım artırmak için özel bir sponsorluk programı başlatıyor. Ayrıca hayvanat bahçesi için gönüllü çalışacak kişilere çağrı yapıyorlar.
Yer imleri