Kayseri Aladağlar
Daha önce birbirini hiç görmemiş 50 fotoğraf gönüllüsü Kayseri'de toplanıyor. Zorlu bir yolculuğa çıkacaklarından habersiz, en güzel fotoğrafı çekmek için heyecanlanıyorlar. Kayseri Çevre ve Orman İl Müdürlüğü ile Sultansazlığı Milli Parkı Çevre Belediyeler Birliği tarafından üçüncüsü düzenlenen foto safari için 3 bin 600 metreye tırmanacağız.
Kayseri'den başlayan foto safari yolculuğumuz 4 gün sürecek ve 75 kilometre yol kat edeceğiz.
Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Daha önce yalnızca ismini duyduğumuz Aladağlar'a ulaşmak için arazi araçlarıyla tırmanıyoruz. Dağcılık için önemli bir alan olan Aladağlar Milli Parkı, yüzlerce metrelik kaya duvarları, görkemli yalçın zirveleriyle her yıl binlerce dağcıyı konuk ediyor. Kimini eğitiyor, kimine ise zirveye çıkma onurunu sunuyor.
Araçlarla belirli yüksekliğe çıktıktan sonra yolun sonuna geliyoruz. Bu noktadan sonra araçsız devam edeceğiz. Dağlar her ne kadar sessiz bir ev sahibi gibi gözükse de çelikten keskin dişli kayalarıyla insanı ürkütüyor. Gezinin başlangıç noktası olan Delikkaya mevkiinde son hazırlıklar yapılıyor. İnsan gücünün yetmediği, yolların olmadığı bu arazilerde yardımımıza katırlar yetişiyor. Kısa bilgilendirme toplantısının ardından ağır eşyaları katırlara yükleyip yola koyuluyoruz. Farklı şehirlerden, farklı görüşlerden 50 kişi fotoğraf şemsiyesi altında yol alıyor. 2 bin 500 metreden başlayan fotoğraf yolculuğumuz yükseklik arttıkça zorlaşıyor. Birçoğumuz yüksekliğin etkisiyle nefes almakta bile zorlanıyoruz.
Yüksek rakımdan dolayı bitki örtüsü yok denecek kadar az. Yer yer denk geldimiz koyun sürülerinin bu boz dağlarda ne yediğini düşünmemek de elde değil. Bitkiler kadar fotoğraf bakımından da verimsiz olan Yusufçapınarı'ndan geçtikten sonra günün dağlara yaslandığı saatlerde Teke Kalesi mevkiindeki kamp alanımıza varıyoruz. Torosların bu orta kesiminde güneşin vurduğu devasa kireçtaşı blokları kızıla dönüyor. Al rengini güneşten alan Aladağlar'da ilk gece için çadırlar kuruluyor. Yolun yorgunluğu bütün katılımcıların içine işlemiş ki herkes erkenden yatıyor.
Dağda gün düdük sesiyle başlıyor
Sabah, erkenden grup başkanımız Nezir Bey'in düdük sesiyle uyanıyoruz. Bugünkü parkur oldukça dik ve zorlu. Dağcılık malzemesi kullanmadan çıkabileceğimiz en yüksek noktadan geçilecek. Teke Kalesi'nden Yedigöller'e geçilen bağlantının yüksekliği 3 bin 600 metre. Rakım yükseldikçe daha çok mola vermek zorunda kalıyoruz. Nihayet zirveye nefes nefese vardığımızda ürkütücü heybetiyle Demirkazık, uzaktan bizi selamlıyor.
Aladağlar içinde yer alan Yedigöller Platosu, bu dağların en turistik bölgesi. Sayıları mevsimlere göre değişen buzul göllerinin çevresi gizli bir cennet. Buzul gölleri ve bir kule gibi yükselen 3 bin 500 metrelik Direktaş Tepesi, birbirini tamamlayan muhteşem fotoğrafik görüntüler sunuyor. İkinci kamp alanımız olan Yedi Göller'e yürümeye alıştığımız için daha rahat ulaşıyoruz. Görsel olarak oldukça zengin olan bölgede katılımcılar en güzel fotoğrafı çekebilmek için tatlı bir rekabete girişiyor.
Akşamın olmasıyla birlikte günün yakıcı sıcağı yerini keskin soğuğa bırakıyor. Dondurucu soğuk havayı sohbet ortamı ısıtıyor. Çadırların önünde yakılan ateşte çay demlenip sohbet ediliyor. Saatin ilerlemesiyle birlikte herkes çadırına çekiliyor. Çünkü sabah yine erken yol alıp sıcağa kalmamak gerekiyor. Nemin olmadığı yüksek dağlarda güneşin yakıcı etkisi de fazla oluyor.
Şaşırtıcı şelaleler
Üçüncü günün sabahında yine Nezir Bey içtima için kalk düdüğünü çalıyor. Kumanya dağılımı ve sabah kahvaltısının ardından iki gündür çıktığımız dağlardan inişe geçiyoruz. Hacer Boğazı ve Hacer Ormanı'ndan geçerek Kapuzbaşı Şelaleri'nde inişimiz son bulacak. Buzulların ana kayalardan kopardığı çakıllar iniş yolumuzu oldukça zorlaştırıyor. Tepelerden aşağılara indikçe rakıma göre bitki örtüsünün çeşitliliğini görüyoruz.
Bin 200 metre yükseklikteki Hacer Ormanı'nda kurulan son kamp herkesi rahatlatıyor. Soğuk iki geceden sonra sıcak bir havada uyumak bütün ekibe iyi geliyor. Gezimizin son gününde orman içinde yapılan serin yolcuğun sonunda Kapuzbaşı Şelaleleri bizi karşılıyor. Bir tepenin etrafını saran 7 şelaleden söz ediyoruz. Kayalık tepenin etrafı 5-10 metrede bir görülen şelalelerle sarılı. Dünyada bir benzeri yok herhalde. Kapuzbaşı, Aladağlar'ın fotoğrafçılara son sürprizi oluyor. Görselliğiyle göz dolduran şelaleler serin sularıyla fotoğrafçıları olduğu kadar çevre halkını da rahatlatıyor. Fotoğraf dolu dört gün boyunca dolaştığımız dağlarda insanın aklına "Burada ne işim var?" sorusu geliyor. Zor olmasının yanında kendine has çekiciliğiyle o dağlar, daima bizi çağıracak.
<div>
___________________________________________________________________________
Bir Başkası Seni Bir Ömür Boyu Sevse,Benim Bir Anlık Sevdigim Kadar Sevemez ..[/b]
Bazen dayanmaktır sevmek, hayat nerden vurursa vursun ayakta durabilmek,
Bazen yaşamaktır sevmek, soluksuz ciğer gibi sevgisiz kalbin duracağını bilmek,
Bazen ağırdır sevmek, sevdiğine layık olabilmek ve
Bazen hayattır sevmek birini çok uzaktayken bile yüreğinde taşıyabilmek,
Bazen ise fedakarlıktır sevmek sevdiğin için HERŞEYİNDEN
Yer imleri