Şırnak Doğal Güzellikleri



Cudi Dağı



Güneydoğu Torosların güneyinde, Şırnak ili ve Silopi ilçesi arasında uzanan Cudi Dağı’nın en yüksek yeri 2114 m. dir. Mezozoik Dönemde (II. Zaman) ve Kretase Dönemlerinde tortul kütlelerin üst üste yükselmesinden sonra kalker tabakalarından oluşmuştur. Dağın doğu kesiminden geçen doğu-batı doğrultusundaki fay hattı bu dağa oldukça sarp ve engebeli bir görünüm vermiştir. Suriye platosuna doğru güney yönüne basamaklar halinde alçalan dağın batısını Dicle Nehri’nin kollarından Nerdest Deresi derin biçimde yarmıştır. Bunun yanı sıra güney kesimini de Dicle Nehri’ne katılan akarsular parçalamıştır. Bu yüzden dağ oldukça engebeli görünüm kazanmıştır. Dağda seyrek çam ve meşe ormanları vardır. Ancak bitki örtüsü büyük ölçüde tahrip edilmiştir. Bununla beraber güney yamaçlarının üzerinde stepler yer yer meşe ağaçları da görülmektedir.


Cudi Dağı başta Nuh efsanesi olmak üzere çeşitli efsanelere konu olmuş ve yöre halkı tarafından da kutsal sayılmıştır. Nuh Peygamber’in tufandan sonra gemisinin bu dağın doruğunda karaya oturduğu söylenmektedir. Nuh Peygamber’in mezarının Cizre’de bulunması Şırnak’a bir zamanlar Şehr-i Nuh denmesi, Cizre surlarının gemi biçiminde olması da buna kanıt olarak gösterilmektedir. Ayrıca Kur’an-ı Kerimin Hud suresinin 44.ayetinde Nuh’un gemisi’nin Cudi Dağı’nda durduğu yazmaktadır.


Mesire Yerleri


Şırnak ili ve çevresinde mesire ve dinlenme yerleri bulunmaktadır. Akarsuların çevresindeki ağaçlık ve yeşillik alanlar, dağların eteklerinde, yaylalar yöre halkının dinlenme ve piknik yeri olarak kullandığı alanlardır.


Şırnak’ta, Cudi Dağı, Herakol Dağı ve Şahköy Çağlayanı’nın çevresi dağcılık ve doğa yürüyüşü, trekking yapmak için elverişlidir. Ayrıca Şırnak’ın önemli akarsularından olan Habur, Hezil ve Kızılsu çayları ile onların beslediği Dicle Nehri kano-rafting gibi su sporlarının yapılmasına olanak sağlamaktadır. Bu akarsularda balıkçılık da yapılmaktadır. Ancak bütün bunlara rağmen yöre, özellikle Cudi Dağı’nın florası yeterince araştırılmamıştır.


İlin orman kuşağına giren dağlık kesimleri yaban hayvanları için elverişli barınaklar oluşturmaktadır. En çok rastlanan yaban hayvanları tilki, tavşan, çulluk, keklik, ördek, kaz, turna ve bıldırcındır.


Beytüşşebap ilçesinin karlı ve yeşil bitki örtüsü ile kaplı dağları ve bol suyundan ötürü mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Ayrıca ilçenin Faraşin Yaylası da önemli bir mesire yeridir. Beytüşşebap ilçesinin ormanlık ve dağlık oluşu birçok yabani hayvanın burada barınmasına neden olmuş ve bu yüzden avcıların rağbet ettiği bir yerdir.