Türkiye’nin en önemli turistik yörelerinin baðlý olduðu Muðla kenti, çevresine nispet kendi içinde tarihi dokusunu korumaya devam ediyor.







Olunan ile olunacak yer arasýnda bir duraktýr eþik. Ýki aradalýk hali; kararsýzlýktýr... Ya da bir yerden bir yere gitme umudunu canlý tutan bir ara yer... Kimi kentler vardýr, transit noktasýdýr; gelinir geçilir önünden ama içine girilmez, gezilmez nedense. Hayatý ýskalamýþ insanlar gibi hep öylece eþikte beklerler... Ýþte Muðla böyle bir kent...


Bodrum, Dalaman, Datça, Fethiye, Kavaklýdere, Köyceðiz, Marmaris, Milas, Ortaca ve Ula gibi tatil yörelerini kendine baðlayan bir ana damardýr Muðla. Bu yüzden olsa gerek yolcularýný hep yan damarlara daðýtýr. Oysa iki bacalý, iki kapýlý eski evleri, geleneksel dokulu sokaklarý, sayýsý tek tük kalmýþ el zanaatkârlarý ve Türkiye’nin tek doða tarihi müzesiyle Muðla hiç de görmeden geçilecek kentlerden deðil.





BOZULMADAN KALABÝLMEK


Bodrum, Fethiye, Marmaris ve Datça’nýn baðlý olduðu Muðla ili, Antalya’dan sonra Türkiye’nin en büyük tatil ve turizm merkezi. Mütevazý bir kasabayý andýran Muðla, Milas Ovasý’na hakim bir düzlükte kurulmuþ. Tarihi ise MÖ 3000 yýllarýna dek uzanýyor. Ýlk çaðlarda Karyalýlar yerleþtiði için Karya adý verilen bölgenin bilinen tarihi ise Hititler ile baþlýyor. Hititlerin Lugga adýný verdiði Muðla bölgesi daha sonra Friglerin, Lydialýlarýn, Perslerin, Bizanslýlarýn egemenliðine geçmiþ.


1391’de Yýldýrým Bayezid tarafýndan Osmanlý topraklarýna katýlan ve 1921’de özgürlüðüne kavuþan Muðla, denizden 670 metre yükseklikte, üstü düz bir kaya kütlesi þekliyle ilginç bir görünüme sahip Hisar Daðý’nýn eteklerinde kurulmuþ özgün bir kent. Özgünlüðü, elbette tarihi dokusunu korumasýndan kaynaklanýyor. Çevresindeki lüks turizm merkezlerine inat, orijinal dokusundan taviz vermeyen kent, Muðla Üniversitesi’nin kurulmasýyla birlikte bir ‘þehirleþme’ yarýþýna girdiyse de orijinal halini muhafaza eden sokaklar hiç de az deðil.


Çünkü Muðla evleri tasarýmlarý, ahþap iþçilikleri, tavan iþlemeleri ve þehrin sembolü haline gelmiþ bacalarý ile Türk geleneksel mimarisinde özgün bir model oluþturmaya hâlâ devam ediyor. Kent merkezinde özellikle Hisar Daðý eteklerine doðru yoðunlaþan eski Muðla evleri, Karabaðlar Yaylasý’ndaki Karabaðlar Mahallesi ve Yýlanlý Daðý yamacýndaki Düðerek Mahallesi, evleriyle öne çýkan önemli bölgeler arasýnda.





“MUÐLA’NIN ORTA YERÝ SABURHANE”


Muðla’nýn tarihine bir yolculuk yapmak istiyorsanýz mutlaka Saburhane Mahallesi’ne gitmelisiniz. Kentin doðu kýsmýnda, zirvesi geniþ bir düzlükten oluþan Asar Daðý’nýn güney eteklerinde bulunan ve eski bir dere yataðýný takip ederek ulaþacaðýnýz bu mahallede, dilerseniz meydanýn hemen ortasýnda saðlý sollu asmalarla çevrilmiþ kahvehanelerde oturup soluklanýn, dilerseniz eski Rum ve Türk evleri arasýnda geçmiþin buðulu kokusuna býrakýn kendinizi.


Mahalleye ilk yerleþim MÖ 3000’lerde, Doðu Yunanistan ile Batý Anadolu kýyýlarý arasýndaki karþýlýklý göçler sýrasýnda baþlamýþ. Akhalar, Karya ve Ýonya kýyýlarýnda birçok koloni kenti kurmuþlarsa da MÖ 546’da Persler bu kentlerin tümünü ele geçirmiþ. Sonralarý Ýskender’in egemenliðine giren bölge, Rodos Krallýðý ve Doðu Roma sýnýrlarý içinde kalmýþ. Osmanlýlar tarih sahnesine çýktýðýndaysa buraya Türklerle birlikte Rumlarýn da yerleþtirilmesini uygun görmüþler. Rumlar, deðirmencilik, dülgerlik, fýrýncýlýk, hamamcýlýk ve terzilik gibi meslekleri icra ederken Türkler tarým ve hayvancýlýk ile uðraþmýþlar.


Rumlar mübadelede Yunanistan’a göç etmiþlerse de geriye kalan evleri bozulmadan korunmuþ. Saburhane Mahallesi’nin yaný sýra Konakaltý’na da yerleþen Rumlar, kendi kültürlerine göre biçimlenen taþ evler inþa etmiþler. Bu evleri Türk evlerinden ayýran temel özellik, içe kapanmýþ olmalarý, avlu yerine sokakla bütünleþen bir cephe ve kütle nizamý göstermeleri. Diðer ayýrt edici özelliði ise kesme taþ yapý olmalarý. Eski þehrin ticaret ve zanaat merkezi Arasta mevkiinde görebileceðiniz saat kulesi de, 1895’de Rum Filivari Usta’nýn elinden çýkmýþ, harika bir yadigâr.


Mahallede gezerken çifte bacalý ve çift kapýlý evler görürseniz anlayýn ki onlar Türk evleridir. Özellikle Hisar Daðý eteklerine doðru yayýlmýþ olan bu evler, kentsel silueti kýrmýzý kiremit çatý, beyaz duvar ve üzerlerinden taþan yeþil aðaçlar üçlüsü ile oluþan armonisi içinde, geleneksel dokunun özünü oluþturan yapýlardýr. Avlu içindeki müþtemilatlarýyla bir kullaným ve form biçimini oluþturan evlerin tipik özellikleri; ‘hayat’ olarak adlandýrýlan açýk ön sofalar, ‘kuzulu’ kapý olarak adlandýrýlan avlu giriþleri, ocaklar, bacalar, uzun ve geniþ saçaklar, tavan süslemeleri, ahþap süslemeli verandalar ve duvarlara gömülmüþ dolap biçimli banyolar...





Bütün Türk evlerinde olduðu gibi, aile mahremiyeti anlayýþýnýn bir ürünü olarak içe dönük biçimde inþa edilen evler, genellikle taþ veya ikinci derecede ahþaptýr. Tüm taþýyýcý duvarlar, avlu duvarlarý, özellikle zemin katlar kireç harcý, kýrma-moloz taþ duvarlarla inþa edilmiþ, çatý örtüsü olarak alaturka kiremit kullanýlmýþtýr. Muðla’nýn sembolü olarak kabul edilen karakteristik bacalarýn en önemli özelliði ise tam 52 adet yöresel kiremitten oluþmasý.


Muðla evlerini ayýrt edilir kýlan bir baþka ilginçlik ise kapýlarý. Geniþ iki kanadý olan ve 2.30 metre yükseklikteki avlu duvarýnýn yüksekliði ile orantýlý ‘kuzulu’ kapýlar, eve giriþi saðlýyor.


Saburhane Mahallesi’nden Arasta’nýn bulunduðu yere doðru inerseniz, Muðla’nýn eski çarþýsý ve el zanaatlarýný sürdüren dükkânlarýyla karþýlaþabilirsiniz. Semercilik, at koþumculuðu, nalburluk, demircilik ve kalaycýlýk birkaç ustanýn direnciyle günümüzde de yaþatýlmaya çalýþýlýyor. Sevdiklerinize hediye almak istiyorsanýz, yeni restore edilen Yaðcýlar Haný’na mutlaka uðrayýn.






LEZZETLÝ YEMEKLER

Sokaklar arasýnda gezerken burnunuza ilginç kokular gelirse yemek vaktinin iþaretçisi bilin bunu. Yöresel yemek kültürü açýsýndan da hayli ilginç seçenekler sýralayan Muðla’nýn özgün yemeklerinin baþýnda tarhana geliyor. Zeytin ve kurutulmuþ biber de Muðla’da bir sofra kültürü. Özellikle sofralýk zeytin, Karya döneminden beri önemini koruyor. Çarþýda yöresel ev yemeði bulacaðýnýz pek çok restoran var. Büryan kebabý, ekþili döþ dolmasý, börülce ve keþkeðin tadýna mutlaka bakýn. Yörede ‘çýtýrmýk’ adý verilen irmik helvasýndan yemeyi de ihmal etmeyin bu leziz þölenin üzerine...


Muðla’da görmeden dönülmeyecek bir baþka önemli yapý da Muðla Müzesi’nin bünyesindeki Doða Tarihi Müzesi. Muðla merkez ilçeye baðlý Özlüce köyü yakýnlarýndan çýkarýlan, günümüzden 5-9 milyon yýl öncesine tarihlenen, Doðu Asya’dan Ýspanya’ya uzanan geniþ bir alanda yaþayýp yok olmuþ canlýlara ait fosillerin sergilendiði müzeyi de gezdikten sonra artýk aðaçlar altýndaki bir kahvede oturup yorgunluðun tadýný çýkarabilirsiniz.