Sümela Manastýrý

Sümela Manastýrý Tarihçesi


Sümela Manastýrý , Trabzon ili, Maçka ilçesi, Altýndere köyü sýnýrlarý içerisinde yer alan Panagia (Meryem Ana) deresinin batý yamaçlarýnda Mela (Yunanca ’siyah’) tepesi üzerinde deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikte yer alan bir Rum Manastýr ve Kilise Kompleksi olup, tam adý Panagia Sumela veya Theotokos Sumela‘dýr.




Kilisenin M.S. 375-395 tarihleri arasýnda inþa edildiði sanýlmaktadýr. Anadolu’da sýkça rastlanýlan Kapadokya Kiliseleri tarzýnda yapýlmýþ, hatta Trabzon‘da Maþatlýk mevkiinde benzeri bir maðara kilisesi daha vardýr. Kilisenin ilk kuruluþu ile manastýr haline dönüþümü arasýndaki bin yýllýk dönem hakkýnda fazla bir þey bilinmemektedir. Karadeniz Rumlarý arasýnda anlatýlan bir efsaneye göre Atina’lý Barnabas ile Sophronios adlý iki keþiþ ayný rüyayý görmüþler; rüyalarýnda, Hz.Ýsa’nýn öðrencilerinden Aziz Luka’ýn yaptýðý üç Panagia ikonundan, Meryemin bebek Ýsa’yý kollarýnda tuttuðu ikonun bulunduðu yer olarak Sümela‘nýn yerini görmüþler. Bunun üzerine birbirlerinden habersiz olarak deniz yoluyla Trabzon‘a gelmiþ, orada karþýlaþýp gördükleri rüyalarý birbirlerine anlatmýþ ve ilk kilisenin temelini atmýþlardýr.


Meryem Ana adýna kurulan manastýrýn “Sumela” adýný “siyah” anlamýna gelen “melas” sözcüðünden aldýðý söylenmektedir. Bu ismin manastýrýn kurulduðu koyu renkli Karadaðlar’dan geldiði düþünülmekte ise de, Sumela kelimesi buradaki Meryem tasvirinin siyah rengine baðlanabilmektedir. Ünlü tarihçi J.P.Fallmerayer’in de (1790-1861) yýlýnda buraya geldiðinde dikkatini çektiði gibi renginin koyu, hatta teþhis edilemeyecek derecede siyah oluþu bu adýn esasýnýn teþkil etmiþ olmasý mümkündür. Gürcü resim sanatýnda, XII. yüzyýlda sanat aleminde siyah Madonna ismi altýnda tanýnan bir takým Meryem ikonlarýnýn yapýldýðý ve yayýldýðý bilinir.


Buranýn baþlýca gelir kaynaðý olan bir Meryem Ana resminin eksikliðine ve mucizeler yarattýðýna halký inandýrmak böylece onun deðerini büyütmek için uydurulduðu kolayca sezilen rivayete göre, güya bu resim, Ýsa’nýn havarilerinden Lukas tarafýndan yapýlmýþ. Lukas’ýn terekesinden Atina’ya geçmiþ fakat Theodosius devrinde, 4. yüzyýlda resim kendiliðinden buradan ayrýlmak istemiþ, bir gün melekler tarafýndan gökte uçurularak Trabzon daðlarýndaki bu kovuða getirilip bir taþýn üzerine býrakýlmýþtýr. Tam bu sýralarda Atina‘dan Trabzon‘a gelen Barnabas ve Sophronios adlarýnda iki keþiþ de bu ücra daðýn ýssýz yamacýnda bu resmi bulmuþlar ve burada Anakaya Kilisesini inþa ettirmiþlerdir. 6. yüzyýlda imparator Justinianus’un manastýrýn onarýlarak geniþletilmesini istemesi üzerine generallerinden Belisarios tarafýndan tamir edildiði de söylenmektedir.


Yine baþka bir efsaneye göre, büyük bir kasýrga sýrasýnda Meryem’in yardýmý ile canýný kurtaran III.Alesios burasýný yeni bir tesis halinde inþa ettirmiþ, zengin vakýflar baðýþlamýþ bir Khrysobullos yeni bir ferman ile de bu vakýflarýný saðlam esaslara baðlamýþtýr.




Manastýrýn 1650′ye kadar dýþ kapýsý üzerinde görülebilen 1360 tarihli, beþ mýsralýk bir manzum kitabede III. Alesios, bu tesisin kurucusu (ktetor), “Doðu ve Batý (=Iberia)’nýn hakimi imparator” olarak gösterilmiþti. Alesios 1361 yýlýndaki bir güneþ tutulmasýný burada karþýlamýþtýr. Bu prensin sikkelerinde güneþ resmi bu olayla ilgili kabul edilmektedir. 1365 tarihli “vakfiyesi” ile de manastýrýn bütün idari þartlarýný, arazisini, gelirlerini düzene koyduktan baþka, Trabzon‘a gelecek bir tehlikeyi, bir Türk akýnýný önlemek üzere, buradaki keþiþlerin daima uyanýk bulunmalarýný da bildirir.


Sümela Manastýrý‘nýn kuruluþu bilimsel verilere göre 13. yüzyýla kadar inmektedir. Kýsacasý Trabzon Sümela Manastýrý, Trabzon Kommenoslar olarak bilinen ve 1204 tarihinde Trabzon‘da kurulan Kommenos Prensliði’nden III.Alexios (1349-1390) zamanýnda manastýrýn önemi artmýþ ve fermanlarla gelir saðlanmýþtýr.


14. yüzyýlda Türkmen akýnlarýna maruz kalan kentin savunmasýnda ileri karakol görevi üstlenen manastýrýn statüsünde Osmanlý fethinden sonra bir deðiþiklik olmamýþtýr. Yavuz Sultan Selim’in Trabzon’da ki þehzadeliði sýrasýnda iki büyük þamdan buraya hediye ettiði, Fatih Sultan Mehmed, II. Bayezid, I. Selim, II. Selim, III. Murad, Ýbrahim, IV. Mehmed, II. Süleyman ve III. Ahmed’in de manastýrla ilgili birer fermanlarý bulunmaktadýr. Osmanlý döneminde manastýra saðlanan imtiyazlar, Trabzon ve Gümüþhane bölgesinin Ýslamlaþmasý sýrasýnda özellikle Maçka ve kuzey Gümüþhane‘de Hristiyan ve gizli Hristiyan köyleri ile çevrili bir alan yaratmýþtýr.




Sümela Manastýrý‘nýn 18. yüzyýlda birçok bölümü yenilenmiþ, bazý duvarlar fresklerle süslenmiþtir. 19. yüzyýlda büyük binalarýn ilave edilmesiyle manastýr muhteþem bir görünüm kazanmýþ, en zengin ve parlak dönemini yaþamýþtýr. Bu dönemde son þeklini alan manastýr pek çok yabancý seyyahýn ziyaret ettiði, yazýlarýna konu edilen bir yer haline gelmiþtir. Bu yazarlar arasýnda, Ghikas (1755), Stephan (1764), Hysilantes (1775), G.Palgrave (1826-1888) sayýlabilirler.


18 Nisan 1916’dan 24 Þubat 1918’e kadar süren Rus iþgali sýrasýnda Maçka civarýndaki diðer manastýrlar gibi baðýmsýz bir Pontus devleti kurmak isteyen Rum milislerin karargahý olmuþ, nüfus mübadelesi ile bölgedeki Hýristiyanlarýn Yunanistan’a gönderilmesinin ardýndan önemini yitirerek T.C. Kültür Bakanlýðý tarafýndan yakýn zamanda onarýlana dek kaderine terkedilmiþtir.