Ferhat Tunç - Aynı Tanrının Çocukları


Daim aşkların

Kadrini arayan ve bilen yoldaşlıkların

Devrim gibi büyüyen...

Bıçkılanmış, süngülenmiş halkların ve kardeşliklerin

Uslanmaz çocuğuyum ben

Annem üç oğul verdi şah damarından

Üçünün de ölümü savaştan

Biri asi, sol gözünün son kirpiğinde dururdu annemin

Uçurum çocuğu yani...

Biri heybetli, tan yerlerinin kızıl güneşi gibi

Mağrur ve filinta

Babamın son küçük generali...

Sürgün zamanlardan gönderdiler ötekini

Alnında bin yıllık öfkenin ağır vebali

Örselenmiş, yorulmuş

Kalbinden vurulmuş nehirlerden sızan suyla

Dağların göğsünde

Yükü ağırlaşmış şehirlerin böğründe inleye inleye...

Dedemin bilge öfkesi ve şafağın ince nefesiyle emzirilmiş

Ana sütü gibi helal

Su gibi aziz olsun ki...

Sevgiyle ısınan, aşkla beslenen mazlum halkların

Kaderine mahkum edilmiş...

Boyun eğen ve eğmeyen yiğit halkların

Kaçak bir sevda gibi büyüttüğü umuttur beni uslanmaz kılan


Dünyanın tüm çocukları kardeştir bize

Dünyanın tüm mazlumları yoldaştır bize

Düşe kalka ölümlerden sıyrılıp geldik

Her acıyı her sevinci bölüşüp geldik


Ama annemin gözyaşları

Binlerce yıldır ateşe ve güneşe bir yıldız gibi yağan gözyaşları

Kutsanmış rüyalardan gelen devrim çocukları adına

Umudun ve özgürlüğün elçisi olarak çağdaş dünyanın

Birer ırmak gibi aktılar Anadolu’nun ve Mezoptamya’nın göğsüne

Ki ben koştum o göğsün renklerinde bir zaman

Çocuklar ölmesin diye

Analar ağlamasın... İki canlı gelinler süngülenmesin diye

Yoksulların açlıktan düştüğü demir çarşılarda

Yangınlarda ve korsanlarda...

Ve büyük sevdasıyla dağları süsleyen

Militan kadınların alın dövmesi gibi

Barışa giden yollarda

Birbirlerini vurdu aynı Tanrı’nın çocukları

Ben kardeş yağdım


Dünyanın tüm anneleri annedir bize

Dünyanın tüm şarkıları sevgidir bize

Savaşlardan barışlara yürüdük geldik

Adım adım kardeşliği çoğaltıp geldik


Çünkü ben

Alnını halkların yazgısıyla mühürlemiş ben

Bitmeyen savaşlar ve çıkarlar dünyasında

Doğuran ve yaratan halkımın

Zulümler, kırımlar ve ölümler görmüş mazlum halkımın

Cellat yoran acılarıyla büyüdüm

Barış olsun...

Kardeşlik olsun...

Evlerinden çıkıp bir daha dönmeyen adamların

Ülkemin ve halkların

Bağrı tütün gibi yanan anaların

Ve dahi evlad-ı Kerbela’nın tüm yaşamı

Yedi cihanda daim olsun diye

Koştum...

Dünyanın tüm şarkılarına tutunarak

Ve yemin ettim...

Şerbet içtim...

Anamın ak sütü gibi helal

Dedemin ak sakalı gibi aziz olsun ki...

Zulme mahkum edilmiş...

Boyun eğen ve eğmeyen yiğit halkların

Kaçak bir isyan gibi büyüttüğü sevdadır beni uslanmaz kılan


Söz : Umur Hozatlı

Müzik : Ferhat Tunç

Şiir : Umur Hozatlı








<div>
___________________________________________________________________________


Bir Başkası Seni Bir Ömür Boyu Sevse,Benim Bir Anlık Sevdigim Kadar Sevemez ..[/b]



Bazen dayanmaktır sevmek, hayat nerden vurursa vursun ayakta durabilmek,


Bazen yaşamaktır sevmek, soluksuz ciğer gibi sevgisiz kalbin duracağını bilmek,


Bazen ağırdır sevmek, sevdiğine layık olabilmek ve


Bazen hayattır sevmek birini çok uzaktayken bile yüreğinde taşıyabilmek,


Bazen ise fedakarlıktır sevmek sevdiğin için HERŞEYİNDEN