tarihe meraklı biri olarak yorumunuz dikkatimi çekti... konu ile alakalı değil ama yazmak istedim...
anladığım kadarı ile tek taraflı bakarak ulu hakan abulhamit zamanındaki jurnalcilik dönemini kötülüyorsunuz, doğrumu? doğru ise;o zamanlar tüm dünyada istihbaratçılar/ ajanlar/ jurnalciler, dünyanın dörtbir yanında fink atıyordu. çıkması sabırla beklenen büyük savaşta doğru yerde olabilmek adına istihbarat departmanları büyük önem taşımakta idi. yoksa paylaşmayı arzuladıkları pastanın (ki bu pastanın osmanlı devleti olduğunu sağır sultan bile bilir) dışında kalmak istemezlerdi. eee bu pastanın o zamanki bekçisi sultan abdulhamit idi. pastayı kurtarmak adına dünyanın en büyük istihbarat örgütünü kurmuştu. içerde ve dışarda ülkenin altını oymak isteyenlerin gayelerini önceden öğrenip tertip alıyordu... 33 yıl taht ta kalan biri jurnalciliğe/ istihbarata bu denli önem vermese idi o kadar taht ta kalıp ül***i koruyabilirmiydi? taht tan indirilen abdulhamitten ne kadar zaman sonra ülkenin yarısından fazlasını kaybettik? ben söyleyeyim 3 yıl. istibdat diye abdul hamite sövenler yerine geçince balkan harbini başlattılar. 100 binlerce ölü ile ülkenin yarısı gitti. ve bitmedi. 5 yıl geçmeden 1 dünya harbine girdiler. halbuki 33 yıl boyunca abdul hamit te bu savaşı beklemiş uygun bir tarafta yer almayı umut etmişti. sonrasını biliyorsunuz....
şimdi o dönemdeki jurnalciliği kötülüyormusunuz hala? (bu yazı şimdiki yaşananlarla ilgili değil)
selametle...
Yer imleri