[Ramazan Hatıraları]

Dağ başında iftar sofrası
Bir Ramazan ayıydı. Arkadaşlara, “Balığa gidelim orada bir iftar yapalım!” diye ısrar ediyordum. Önce karşı çıktılar; ama son haftaya gelince dayanamayıp
kabul ettiler.
Sabah erkenden Karasu denilen ormanla kaplı buz gibi soğuk, berrak bir suyu olan yeşil vadiye gittik. İkindiye kadar avlandık, ardından balık buğulaması
için iftar hazırlıklarına başladık. Açlık kendini iyice hissettirmeye başlamıştı, "yok ekmeği az aldık, yok malzemeyi eksik aldık" diye tatlı sert tartışmalar
oluyordu. İftar vakti gelmişti, her şey hazırdı tam yemeğe başlayacaktık ki, aşağı vadiden tam 7 kişi çıka geldi. “Afiyet olsun!” dediler. Arabalarının
çamura gömüldüğünü ve yolda kaldıklarını söylediler ve onlar da oruçlu idiler! Yemeğin yetip yetmeyeceğini düşünmeden davet ettik. Hep beraber iftarımızı
yaptık, normalde yemek beş kişilikti, biz olmuştuk 12 kişi; ama gel gör ki yemek hepimize yetti hatta arttı bile diyebilirim. Beni bu olayda duygulandıran
konu ise dağda kalmış insanlara Cenab-ı Allah’ın bizi sebep kılarak onlara sıcak bir yemek nasip etmesiydi. Sevincimden ağladım.
Şevket

STV programıyla açılan iftar
Yurtdışında yaşıyorum. İnsanların İstanbul’daki iftarlarını STV’den izlerken çok heyecanlanıyor ve ben de o insanlarla birlikte iftar yapmak istiyordum.
Çünkü o ortam bana çok samimi geliyordu. Geçen yıl Allah bana da nasip etti. Geçen yıl Ramazan’ımı öyle insanlarla birlikte geçirdim. Allah’ıma şükürler
olsun ki, hislerimde yanılmamışım. Gerçekten insan burada gurbeti tattıkça birbirine olan bağı artıyor. Ama gündüz oruç tutarken çevresel faktörler gereği
Ramazan ayında olduğumuzu unutabiliyoruz. Bu yabancı ellerde bu da insana ayrı bir hüzün katıyor. Ülkeni düşünürken, boynun bükülüyor, içinden ‘Hüzünlü
Gurbet’ mısralarını geçiriyorsun. Allah ahiret ayrılığı vermesin.
Yusuf Gökhan Dündar, Kanada
Son gelen arkadaş kimdi?
Kütahya’nın Emet ilçesinde öğrenciydim. Kaldığımız öğrenci evinden iftarlara gidiyorduk.
Yine bir gün Ahmet ağabey diye çok sevdiğimiz bir büyüğümüz bizi iftara çağırdı. Ezandan 10 dakika önce kapı ziline bastık kapı açıldı, tam kapı kapanırken
birisi, ‘Bir dakika’ deyip benimle içeri girdi. Onu ev sahibinin bir tanıdığı bir misafiri zannettim. İftar sofrası harikaydı. Sıra yemek duasına gelmişti.
Az önce bizimle beraber içeri giren şahıs hemen atıldı “Ey bizi nimetleri ile perverde eden sultanımız” diye başladı dua etmeye. Dua bitince müsaade istedi
ve gitti. Ev sahibi onu uğurlamış dönüşte de bize, “Bu arkadaş kimdi? Tanışamadan gitti!” dedi. Biz birbirimize bakakaldık; çünkü biz de tanımıyorduk onu!
Ramazan Sarı, Akhisar
Kazak komşudan gelen yemek
Üniversitede okurken bir abla bizi iftara davet etmişti. Arkadaşlarla anlaşıp gidecektik; fakat aramızdan birinin bir gün önceden arayıp kaç kişi geleceğimizi
haber vermesi gerekiyordu. Bu görevi verdiğimiz arkadaş zamanında aramadığı için buluşacağımız duraktan iftardan yarım saat önce geri dönmek zorunda kaldık.
Evde hiç yemek olmadığı için arkadaşlarla kara kara düşünürken 2 aydır bizimle tanışmak isteyen Kazakistanlı komşumuz elinde yemekle zilimizi çaldı. Bu
sürprize çok sevindik. Allahu Teala zorda kalanlara hep bir kapı açıyor.
V. Memiş