Resulullah (sas) buyuruyor ki: “Üç kiþi dýþýnda hiç kimse beþikte iken konuþmamýþtýr. Ýlki Hz. Ýsa’dýr. Ýkincisi de þöyledir: Cüreyc, kendini ibadete vermiþ
abid bir kuldu. Bir manastýra çekilmiþ orada ibadetle meþguldü. Derken bir gün annesi yanýna geldi, o namaz kýlýyordu. “Ey Cüreyc! Yanýma gel, seninle
konuþacaðým! Ben annenim.” diye seslendi. Cüreyc, “Allahým! Annem ve namazým hangisini tercih edeyim?” diye düþündü. Namazýna devama karar verdi. Annesi
çaðýrmasýný [her defasýnda üç kere olmak üzere] üç gün, tekrarladý. (Cevap alamayýnca) üçüncü çaðýrmanýn sonunda “Allah’ým, kötü kadýnlarýn yüzünü göstermedikçe
canýný alma!” diye bedduada bulundu. Beni Ýsrail, aralarýnda Cüreyc ve onun ibadetini konuþuyorlardý. O diyarda güzelliðiyle herkesin dilinde olan zinakâr
bir kadýn vardý. “Dilerseniz ben onu fitneye atarým.” dedi. Gidip Cüreyc’e sataþtý. Ancak Cüreyc ona iltifat etmedi. Kadýn bir çobana gitti. Bu çoban Cüreyc’in
manastýrý(ýn dibi)nde barýnak bulmuþ birisiydi. Kadýn onunla zina yaptý ve hamile kaldý. Çocuðu doðurunca, “Bu çocuk Cüreyc’ten.” dedi. Halk (öfkeyle)
gelip Cüreyc’i manastýrýndan çýkarýp manastýrý yýktýlar, hakaretler ettiler, kendisini de dövmeye baþladýlar, linç edeceklerdi. Cüreyc onlara, “Derdiniz
ne?” diye sordu. “Þu fahiþe ile zina yaptýn ve senden bir çocuk doðurdu!” dediler. Cüreyc, “Çocuk nerede, getirin bana?” dedi. Halk çocuðu ona getirdi.
Cüreyc, “Býrakýn beni namazýmý kýlayým!” dedi. Býraktýlar ve namazýný kýldý. Namazý bitince çocuðun yanýna gitti, karnýna dürttü ve “Ey çocuk! Baban kim?”
diye sordu. Çocuk, “Falanca çoban!” dedi. Bunun üzerine halk Cüreyc’e gelip özür dileyip ve “Senin manastýrýný altýndan yapacaðýz!” dedi. Cüreyc ise, “Hayýr!
Eskiden olduðu gibi kerpiçten yapýn!” dedi. Onlar da yaptýlar. Üçüncüsü de þudur: Bir zamanlar bir çocuk annesini emiyordu. Oradan þahlanmýþ bir at üzerinde
kýlýk kýyafeti güzel bir adam geçti. Onu gören kadýn, “Allah’ým þu oðlumu bunun gibi yap!” diye dua etti. Çocuk memeyi býrakarak adama doðru yönelip baktý
ve “Allah’ým beni bunun gibi yapma!” diye dua etti. Sonra tekrar memesine dönüp emmeye baþladý.” Ebu Hureyre der ki: “Ben Resulullah (sas)’ý, þahadet parmaðýný
aðzýna koyup emmeye baþlayarak, çocuðun emiþini taklit ederken görür gibiyim.” (Resulullah anlatmaya devam etti): “Sonra annenin yanýndan bir kalabalýk
geçti. Ellerinde bir cariye vardý. Onu dövüyorlar ve, “Seni zani seni! Zina yaparsýn, hýrsýzlýk yaparsýn ha!” diyorlardý. Cariye ise, “Allah bana yeter,
o ne iyi vekildir!” diyordu. Çocuðun annesi, “Allah’ým çocuðumu bunun gibi yapma!” dedi. Çocuk yine emmeyi býraktý, cariyeye baktý ve, “Allah’ým beni bunun
gibi yap!” dedi. Ýþte burada anne-evlat karþýlýklý konuþmaya baþladýlar: Anne dedi ki: “Boðazý týkanasýca! Kýyafeti güzel bir adam geçti. Ben, ‘Allah’ým,
oðlumu bunun gibi yap!’ dedim. Sen, ‘Allah’ým! Beni bunun gibi yapma!’ dedin. Yanýmýzdan cariyeyi döverek, zina ve hýrsýzlýk yaptýðýný söyleyerek geçenler
oldu. Ben, ‘Allah’ým, oðlumu bunun gibi yapma!’ dedim. Sen ise, ‘Allah’ým, beni bunun gibi yap!’ dedin.” Oðlu þu cevabý verdi: O atlý adam cebbar, zalimin
biriydi. Ben de, ‘Allah’ým beni böyle yapma!’ dedim. ‘Zina ettin, hýrsýzlýk yaptýn!’ dedikleri þu zavallý cariye ise ne zina yapmýþtý, ne de çalmýþtý!
Ben de ‘Allah’ým beni bunun gibi yap!’ dedim.” (Kaynak: Buhari, Enbiya 50, Amel fý’s-Salat 7; Müslim, Birr 7, 8)


Teþekkur:
Beðeni:

Alýntý


Yer imleri