Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Rivayetler Kur'an ın Önüne Geçerse

Hybrid View

önceki Mesaj önceki Mesaj   sonraki Mesaj sonraki Mesaj
  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Rivayetler Kur'an ın Önüne Geçerse

    Bizler Kur’an ı anlamaya çalışırken, yararlandığımız yöntem yanlış ise, edindiğimiz bilgiler Kur’an ın önüne geçerek, bizleri yanıltacaktır. Bu konuda sizlere, bazı örnekler vermek istiyorum.

    Kur’an eşcinselliği yasaklamış ve bu konuda önlemler alınması için, tedbirler de almıştır. Önce Kur’an dan bu konuda ki ayeti hatırlayalım.

    Nisa 16: İçinizden iki erkek fuhuş/livata yaparsa onlara eziyet ediniz; eğer tövbe edip uslanırlarsa, artık onlara eziyetten vazgeçiniz. Çünkü Allah, tövbeleri kabul edendir, merhamet sahibidir.

    Sanırım ayet çok açık, izaha bile gerek yok. Şimdide rivayetlere bakalım, bu konuda neler söylüyor. Bu suçu işleyene, nasıl bir ceza verilir diyor.

    (1586 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Kimin Lüt kavminin sapık işini yaptığını görürseniz, fâili de mef'ülü de öldürün."
    Tirmizî, Hudud 24, (1456); Ebü Dâvud, Hudud 29, (4462, 4463).

    Tirmizî, Ebü Hüreyre'nin de böyle bir rivayette bulunduğunu belirtir. Ebü Dâvud'da İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'tarı yapılan bir rivâyette: "Livata yaparken yakalanan bekâr (yani muhsan olmayan kişi) de recmedilir" denmiştir.)
    Ebû Dâvud, Hudud 30, (4464); Tirmizî, Hudud 23, (1454).

    Ne dersiniz, peygamberimiz apaçık Allah ın ayeti dururken, zina yapan kişilerin öldürülmesine emir verir mi? Düşünmeden Kur’an ile karşılaştırmadan bu sözlere iman edersek, şunu unutmayalım, peygamberimize iftira atmış oluruz.

    Rivayetlerin Kur’an ın önüne geçtiğine, bir örnek daha vermek istiyorum. Allah kimlerle evlenilemeyeceği konusunda detaylı bir liste vermiştir bizlere. Ayeti hatırlayalım.

    Nisa 23: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren analarınız, süt bacılarınız, eşlerinizin anaları, kendileriyle birleştiğiniz eşlerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız size haram kılındı. Eğer onlarla (nikâhlanıp da) henüz birleşmemişseniz kızlarını almanızda size bir mahzur yoktur. Kendi sulbünüzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi birden almak da size haram kılındı; ancak geçen geçmiştir. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.

    Ayette dikkatimizi çeken ve konumuzla ilgisi olan bölümü, SÜT BACILARINIZ yani, farklı anneden süt emmiş, normalde kan bağı olmadığı halde, aynı anneden süt emerek büyüyen, sütkardeşlerinizle evlenemeyeceğimiz açıklanıyor.

    Sütkardeşlerinizle evlenemeyeceğimizi söyleyen Yaradan, bu konuda fazla detay özellikle vermemiştir. Sanırım detay vermemesinin nedeni, bizleri çok daha sıkıntılı bir konuma düşürmeyip, sorumluluk altına sokmamak için olsa gerek. Çünkü Rabbimiz ne diyordu, yemin olsun ki bu kitabı, bu dini sizler için kolaylaştırdım, gereken her bilgiyi verdim.

    Örneğin farklı anneden yanlışlıkla, birkaç yudum emen bir çocuğun, bilmeden sorumluluk altına girebileceği bir durumla karşı karşıya gelebilirdi. Allah aynı anneden emen ve aynı sütle beslenerek büyüyen çocukların, birbiriyle ve emzirenle evlenmemesi gerektiğini söylüyorsa, demek ki sütten geçen bünyenin gelişimini etkileyen, çok önemli bir durum var demektir.

    Bizlerin Kur’an ı anlamaya çalışırken unutmamamız gereken, İslam dininin akıl ve ilim dini olduğudur. Yaradan bir emir veriyorsa, onun ilimle ve akılla çelişmesi mümkün değildir. Birkaç damla emilen sütten, hiçbir şey olmayacağını, bünyeyi kalıcı etkilemeyeceğini, uzun zaman emerek gelişimini, bu şekilde tamamlamasının gerektiği, ilmi ve akli bir düşüncedir.


    Ayette detay göremeyen geçmiş Müslüman toplumları, bu konuda çok farklı inançlara sahip olmuşlardır. Bu konuda küçük bir alıntı yapmak istiyorum.

    (İki buçuk yaşından küçük iki çocuk aynı kadından süt emince, sütkardeşi olurlar. Birbirleri ile evlenemezler.

    Hanefî ve Malikî mezheplerinde, bir kadından bir damla bile süt emen erkek ve kız, sütkardeşi olur. Kadın bunların sütanneleri olur. Şafiî ve Hanbelî'de ise ayrı ayrı beş defa içmedikçe sütkardeşi olmazlar. Hanbelî'de her yaşta içen sütkardeş olur. Diğer üç mezhep imamı iki buçuk yaşından yukarı iken içince, sütkardeş olmazlar der.)

    Bu konuyu Kur’an bütünlüğünde düşündüğümüzde, Allah bebeklerimizi 2 yaşına kadar emzirmemizi önerir. Buradan da anlaşılıyor ki, anne sütü bebeklere iki yaşına kadar gerekli.

    Tıbbın ilerlemesi ile bu konuya çok daha güzel bir cevap alacağımızı düşünüyorum. Acaba anne sütünden çocuğa, ne kadar emzirmenin sonucunda, annenin genlerindeki özellikler geçer? Yaradan bu konuda bir detay vermediyse, bu konuyu araştırmak ve bulmak bizlere düşer.

    Toplumlar mezheplere bölününce, inançlar ve itikatlarda bu kadar çeşitlilik arz ediyor. Bu çeşitliliği körükleyen, elbette rivayet hadisler çok etkili. Bakın size bir örnek.

    5639 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Kur'ân olarak inenler meyanında "Ma'lüm on emme ile haram sabit olur" âyeti de vardı. Sonra (Rab Teâla) onları, malum beş emme ile neshetti. Bu (beş emme) ayetleri, Kur'ân'ın okunan ayetleri arasında iken Aleyhissalâtu vesselâm vefat etti."

    Müslim, Radâ' 24, (1452); Muvatta, Radâ' 17, (2, 608); Ebu Dâvud, Nîkâh 11, (2062); Tirmizi, Radâ' 3, (1150); Nesâî, Nikâh 51, (6,100).

    Yine Kur’an ayetlerinin önüne geçen bir rivayet. Bu konu ile ilgili çocuğun on kez emme ile sütkardeşlerinin, evlenmesi haram oluşturduğuna dair, önce bir ayetin indirildiği söyleniyor. Daha sonra Rabbimiz HÂŞÂ fikrini değiştirip, bunu beş emme ye indirip, diğer ayetin hükmünü kaldırdığı belirtiliyor.

    Çok daha korkuncu, beş emme Kur’an da olmasına rağmen, o sıralarda peygamberimiz vefat etti diyerek, bu ayetin şu anda Kur’an a geçmediğini söyleyebiliyor ve bizlerde bu hadisi kitaplarımıza geçirebiliyoruz. Bu sözlere göre, Kur’an şuanda eksik diyoruz, farkında mısınız?

    Hiç sanmıyorum, çünkü inancımızı Kur’an a göre değil, rivayetlere göre yaşıyoruz da ondan.

    Ne diyebilirim ki, bizler İslam ı işte böyle yaşıyoruz. Elbette Kur’an dan uzak İslam ı yaşamanın da cezasını çekiyoruz. Daha ne musibetlerle cezalandırılacağız kim bilir. Allah yardımcımız olsun.

    Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    nisa 65 : Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.
    Konu bayram tv tarafından (16-07-2013 Saat 23:15 ) değiştirilmiştir.

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Sünnet, yâni hadîs-i şerîfler, Kur´ân-ı kerîmi açıklamaktadır. Mezheb imâmları, sünneti açıklamışlardır. Din âlimleri de, mezheb imâmlarının sözlerini açıkladılar. Kıyâmete kadar da böyle olacaktır. Sünnet, yâni hadîs-i şerîfler olmasaydı suları, tahâreti, namazların kaç rekat olduklarını, rükû ve secdede okunacak tesbîhleri, bayram ve cenâze namazlarının nasıl kılınacağını, zekât nisâbını, orucun, haccın farzlarını, nikâh ve hukûk bilgilerini, hiçbir âlim, Kur´ân-ı kerîmde bulamaz ve öğrenemezdi.

    İmrân bin Hasîn´e birisi; "Bize yalnız Kur´ân´dan söyle." deyince; "Ey ahmak!Allah Kur´ân-ı kerîmde, namazların kaç rekat olduğunu bulabilir misin?" dedi.

    Hazret-i Ömer´e; "Farzların seferde kaç rekat kılınacağını Kur´ân-ı kerîmde bulamadık." dediklerinde; "ü teâlâ, bize, Muhammed aleyhisselâmı gönderdi. Biz, Kur´ân-ı kerîmde bulamadıklarımızı, Resûlullahtan gördüğümüz gibi yapıyoruz. O, seferde, dört rekat farzları iki rekat kılardı. Biz de öyle yaparız." buyurdu. Din imâmlarının hiçbir sözü, İslâmiyetin dışında değildir. Çünkü herbiri hem hakîkatte, hem de şerîatte âlimdirler.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Hadis, kadim [eski] kelimesinin zıddıdır, yani yeni demektir. Ayrıca söz ve haber anlamına da gelir. Kuran-ı kerimde geçen bütün hadis kelimeleri, söz ve haber anlamındadır. Deyim olarak, Resulullahtan rivayet edilen haberlere hadis denir. Hadis-i şerif, Resulullah efendimizin şerefli, mübarek sözleridir.

    Dini yıkmak isteyenler, önce âlimlerden, mezheplerden başladılar, sonra da hadis-i şeriflere saldırdılar. Sahih de olsa hadis-i şerife düşmanlıklarını gizlemediler. Ama her Müslüman bilir ki, hadis-i şeriflere düşman olmak, (Resulüm vahiyden başka söylemez) buyuran Allahü teâlâya düşmanlıktır. Bu Allah düşmanları, (Yalnız Kuran) yaftası altında, hadislerden başlayarak İslamiyeti yıkmaya çalışıyorlar.

    nisa 80 Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.

    ahzap(70-71) Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı
    bağışlasın. Kim Allah’a ve Resûlüne itaat ederse, muhakkak büyük bir başarıya ulaşmıştır.

    [Haşr 7] : Allah’ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın peygamberine kazandırdığı mallar; Allah’a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir.

    [Al-i İmran 31] De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”


    [Araf 158] (Ey Muhammed!) De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür. O hâlde, Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.”



    Nisa (150-151) Şüphesiz, Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah’a inanıp peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler, “(Peygamberlerin) kimine inanırız, kimini inkâr ederiz” diyenler ve böylece bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler var ya; işte onlar gerçekten kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.

    Bu âyetlere rağmen, hadislere savaş açıldı. Mezhepsizler, kasten söz anlamındaki hadis kelimesini sanki hadis-i şerif gibi göstermeye çalışıyorlar. Uygunsuz bir söz ifadesini, uygunsuz bir hadis diye tercüme ediyorlar. Hadis kelimesini söz olarak tercüme etmeyip hadis olarak söylüyorlar, mesela (Kurandan sonra hangi söze inanacaklar?) âyetini, (Hangi hadise inanacaklar) diye değiştiriyorlar.

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •