İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde artan araç trafiği sürücü hatalarını daha da öne çıkarıyor.




Trafiğe katılan yeni sürücüler kadar yıllardır otomobil kullananların bile birçok kuralı 'boş vermesi', ölüm, yaralanma gibi ciddi sonuçlar ortaya çıkarabiliyor. Kasıtlı dikkatsizlik para kaybına, önemli zaman israfına mal olan kazaları artırıyor. 'Keyifli' işlerden biri olan otomobil kullanımını, 'çekilmez işkenceye' dönüştürmesi de cabası. Son dönemde sıklaşmaya başlayan ve genellikle maddi hasarla sonuçlanan şehiriçi trafik kazaları, sigorta şirketlerini bile yeni önlemler almaya itti. Marka ayrımı olmaksızın yıllık kasko bedelleri belli oranda artırıldı. Araç sayısının artıyor olması bu tür 'kuralsızlıkları' haklı çıkarabilecek bir durum değil... Türkiye'de 8 milyon civarında araç parkı var. Bu rakam ABD'de bir yılda satılan araçtan daha az! 2-3 Batı Avrupa ülkesinde bir yılda bundan daha fazla araç yola çıkıyor. Örnekleri çoaltmak mümkün, adalar ülkesi Japonya'da trafikteki araç sayısı Türkiye'nin 10 katı mesela. Trafik yoğunluğu şüphesiz bu ülkelerde de oluyor ama hiçbiri bizdeki kadar 'kuralsızlığı' haklı hale getirmiyor. Çünkü trafik, bütün bu ülkelerde kesinlikle bozulamayacak sert kurallar üzerinde hareket ediyor. Bu kurallar insan haklarının biraz daha öne çıktığı İsveç, Norveç gibi Kuzey Avrupa ülkelerinde daha da sertleşiyor. Örneğin, şehir içinde herhangi bir caddede aracınızla ilerlerken bir yaya, kaldırımdan yola adımını attığı anda durmak zorunda kalıyorsunuz. Ya da ileride sağa dönecekseniz, yolun solundan gidip tam kavşakta sağa direksiyon kırmanıza kimse izin vermiyor, yolun sağında kalmanız ve sırayı beklemeniz şart. Birçok işyeri ya da alışveriş merkezinin otoparkında çizgilerin dışına araç park edenler için bile para cezaları kesiliyor. Öndeki araçla arasında belli bir mesafe bırakmadan gidenler için en büyük cezayı ise sürücüler veriyor, size 'cüzzam'lı gibi davranıyorlar.
Biliyorum, Türkiye insanı için bunlar biraz fazla bir 'kural' gibi duruyor. Kırmızı ışığı kendisi için 'yeşil' sayan; ama yeşilde geçen sürücüyü de kendisini engelliyor diye dövmeye kalkan, normal zamanda sürekli acelesi varmış gibi telaşla giderken caddenin ortasında cep telefonuyla konuşarak trafiği tıkayan sürücüler için bunlar gerçekten biraz fazla. Ancak 9-10 milyon araçta boğulan Türkiye'de gelecekte güvenle yola çıkabilmek için bunu önemseyenlerin artması gerekiyor. Yoksa, bundan sonra otomobilleri trafikte kullanmak için değil, parkta içinde oturmak için alacağız!