REKLAM

Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 1/2 12 SonSon
12 sonuçtan 1 ile 10 arası

Konu: Srebrenitza kurbanları gerçegi ve anma yeri

  1. #1

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Srebrenitza kurbanları gerçegi ve anma yeri

    Avrupanın‚ 2. Dünya Savaşından bu yana tanık olduğu en kanlı katliamın acısı hala çok büyük. Katliamın 12nci yıldönümünde‚ toplu mezarlardan çıkarılan 465 kişiye ait kalıntılar‚ törenle Potoçarideki mezarlığa defnedilecek. Ayrıca‚ çeşitli anma törenleri düzenlenecek.

    Boşnaklar‚ açılan her toplu mezarla birlikte‚ en azından kaybettikleri yakınlarından bir parça bulma umudunu taşıyor. Yıllardır soykırım suçundan aranan Bosnalı Sırp lider Radovan Karaciç ve Sırp komutan Ratko Mladiçin emriyle öldürülen 8 bin Bosnalı erkeğin büyük bir kısmının gömüldüğü yerler hala bilinmiyor.

    1992-1995 yılları arasındaki Bosna Savaşında çoğu Bosnalı Müslüman yaklaşık 100 bin kişi hayatını kaybetmişti.

    Srebrenitza‚ Saraybosnanın doğusunda‚ Sırbistan sınırında bir yerleşim birimi. Diğer Boşnakların yaşadığı bölgelerden uzaktaydı. Çevresinde Sırp köyleri‚ kasabaları vardı. Bu nedenle‚ yıllardır kuşatma altındaydı.

    Ama Srebrenitzanın özel bir durumu vardı. Diğer bazı Boşnak kasabaları gibi‚ BM Barış Gücü tarafından Sırplara karşı korunuyordu. Srebrenitzalıları korumak için Hollandalı birlikler görevlendirildi.

    Sırpların baskısı‚ BM Barış Gücünün zayıflığıyla birleşince‚ Srebrenitzanın boşaltılması kararlaştırıldı. Kasabadan kimlerin ayrılacağına da Sırplar karar veriyordu. Bosnadaki Sırp güçlerin komutanı General Ratko Mladiçin emriyle‚ tüm genç erkekler ailelerinden ayrıldı.

    Kadınlar‚ çocuklar ve yaşlı erkeklerin Srebrenitzayı terk etmelerine izin verildi. Pek çok genç kız ve kadın da yine Sırplar tarafından alıkonuldu. Boşnakları korumakla görevli Hollandalı askerler olan biteni seyretti...

    Srebrenitzalıların doldurulduğu otobüsler kasabadan ayrılıp‚ Bosnanın iç kesimlerine doğru yol alırken‚ Srebrenitzadan silah sesleri yankılanmaya başladı. Kasabada alıkonan Boşnak gençler kurşuna diziliyordu.

    Tarih 11 Temmuz 1995ti. Yaklaşık 8 bin Boşnak‚ Birleşmiş Milletler barış gücü askerlerinin denetiminde olmasına rağmen‚ Srebrenitsada Sırp güçleri tarafından öldürüldü.

    1995ten bu yana‚ yani 12 yıldır Srebrenitzada toplu mezarlar ortaya çıkarılıyor. Bugüne kadar 60tan fazla toplu mezar bulundu.

    Srebrenitza çevresindeki ilk toplum mezarları ortaya çıkararak Pulitzer Ödülü kazanan ABDli gazeteci David Rohde‚ Son Oyun adlı kitabında‚ Uluslararası camia taraflı bir şekilde binlerce insanı silahsızlandırmış ve sonra da onları en azgın düşmanlarına teslim etmiştir. Srebrenica‚ uluslar arası camianın felaketin uzağında durduğu bir durum değildir. Bilakis‚ uluslar arası camianın eylemleri katilleri cesaretlendirmiş‚ onlara yardım etmiş ve işlerini kolaylaştırmıştır ... Srebrenicanın düşmesi gerçekte olması gereken bir durum değildi. Binlerce iskeletin Doğu Bosnada oraya buraya saçılmasına hiç gerek yoktu. Binlerce Müslüman Bosnalı çocuğun Sırplar tarafından boğazlanmış babalarının‚ dedelerinin‚ amcalarının ve kardeşlerinin hikayesi anlatılsa yeterdi"

    Sırp generallerden Ratko Mladiçin‚ Srebrenitzadaki katliamdan önce bir kameraya konuşarak söylediği‚ "Bugün 11 Temmuz 1995 günü Sırp şehri Srebrenica´dayız. Büyük bir Sırp kutsal gününün öncesindeyiz. Bu şehri Sırp milletine armağan ediyoruz. Türklere karşı ayaklanmamızı hatırlayarak... Müslümanlardan rövanşı almanın zamanı geldi" sözleri hala akıllarda.

    Katliamın 12. yıldönümünde Mladiç‚ hala soykırım ve savaş suçlarından dolayı Lahey´deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından tutuklama istemiyle aranıyor. Son olarak eski BM Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi Başsavcısı Carla Del Ponte‚ Mladiçin halen Sırbıstanda olduğunu açıkladı.






    yazacak bir şey bulamıyorum
    avrupanın ortasındaki bu katliam insanlık ayıbır.
    ne acıdırki önların korumakla görevli bm bağlı hollanda ordusuna mensup .....lerin katkılarıda vardır.günahsız insanları katliama uğrayanların çoğuda erkekti...hollandalı askerler günahsızları sırp katillerine teslim etmişerdir.yazıkları olsun diyorum..sırp kasaplarından farkınız varmı..unutmadık...unutmayacağız
    sırp insan kasapları hala medeniyet denen avrupanın göbeğindeler..yazıklar olsun böyle medeniyete..

    alıntıdır..

  2. #2

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Srebrenica Katliamına Yol VEREN (!)

    Srebrenica Katliamına Yol VEREN (!)
    Hollandalı Askerlerden Dehşetengiz Tanıklıklar



    Steve van de Veer de bu askerlerden biri. Kamyonlarla teslim
    ettikleri Boşnak sivilleri Sırpların nasıl katlettiğini şöyle
    anlatıyor: "Arka kasası Boşnak asıllı Müslüman insanlarla dolu bir
    kamyona bindik. Kasanın üstünü sıkıca oturttuk. Maksat bu masum
    Boşnak insanların Sırplar tarafından görülmesini engellemekti.
    Bağırmak ve ağlamaktan başka hiçbir şey yapamıyorlardı. Yolun
    yarısında 40 yaşlarında bir adam kamyona atladı. "Her şey düzelecek"
    dedim. Birazdan 12-60 yaşlan arası tüm erkeklerin kurşuna
    dizileceğini bilmiyordu. Ve durdurulan kamyondan indirilen Boşnaklar
    kurşuna dizildiler. Çok acı, çok acı unutamıyorum o anı." Van de
    Veer, Hollanda'ya döndükten sonra olayın etkisinden kurtulamadığı
    için karısı ve çocukları tarafından terk edilmiş. İş göremez raporu
    ile ordudan emekli edilen Hollandalı asker, halen bir merkezde
    psikolojik tedavi görüyor.



    Manolo Serrano Yvan der Hoeven de olayın etkisinden hâlâ kurtulamayıp
    tedavi gören askerlerden. Hoeven, katliamı ve nasıl seyirci
    kaldıklarını şu cümlelerle aktarıyor: "Etrafta sadece koşuşan
    kadınlar, çocuklar ve çaresiz insanlar vardı. Hepsi de bizden
    güvenlik sözü almıştı. Ve biz onları savunamamıştık." Hoeven,
    Hollanda'ya döndükten sonra yıllarca psikolojik tedavi görmesine
    rağmen kendisine gelememiş. Hissettiği suçluluk duygusunu ise, "Ölmek
    istiyordum. Masum insanları koruma sözü verdiğimiz halde bunu
    gerçekleştiremediğim için utanıyorum." sözleriyle ifade ediyor.
    Hollandalı asker hislerini hiç göndermediği bir mektupla Srebrenitsa
    çocuklarına ifade etmeye de çalışmış: "... Umarım bizi affedersiniz ve
    bize tüm sucu vermezsiniz. Umarım sizi düşündüğümde içimde oluşan
    acıyı duyarsınız. Sizi seviyorum."

    Yaralılarla dolu bir konvoyu Srebrenitsa'dan Tuzla kentine götüren
    konvoyda yer alan Hollandalı asker Verner van der Dungen'in anlat-
    tıklan da diğerleri kadar dehşet verici:" Konvoyda yaklaşık 45 ağır
    yaralı vardı. Yol boyu Sırp askerlerinin katliamlarını ve
    kalıntılarını görmek mümkündü. Sonunda Sırp askerleri yolumuzu kesip
    bizi durdurdu. Kamyonun içinde bazı yaralıları çıkarıp yürümeye
    zorladılar. Kamyonda kalanlara bakmak mümkün değildi."


    Konvoyun geri döndürüldüğünü ifade eden Dungen, "Fakat gece şehre
    girişimiz yasaklandı ve bir gece kamyonda sabahlamak zorunda kaldık.
    Sabah kalktığımda manzara dehşetti. Ölen Boşnak erkek kamyonun
    kasasını öyle sıkı tutmuştu ki eli oraya sanki yapışmıştı. Elini bir
    şeylerle kırmak zorunda kaldım. Silah sesleri duyuyordum. Muhtemelen
    Sırp askerleri Boşnak yaralıları kurşuna diziyordu. Aldırmadım ve
    ailemi arayarak iyi olduğumu söyledim."

    Asker Marco Koper de Boşnak mültecileri taşıyan bir araçta yedek
    şoförlük yaparken tanık olduğu olayları şöyle anlatıyor: "İçi mülteci
    erkek dolu bir otobüs daha geldi. Bunlar yakalanan erkekler olsa
    gerekti. Otobüsün içindeki bir erkek çocuk terler içinde ve korku
    doluydu. Parmağımı ona doğrultup "Kes artık!" dedim. Sonrasında
    onlara neler olduğunu duymuştuk. Hepsi Sırplar tarafından
    katledilmişti." Koper, kendilerinin barış gücü askeri olarak oraya
    gönderilmelerinin yanlış olduğunu da vurguluyor.



    Hollandalı diğer asker Leo van Engelen ise Boşnak mültecilerin
    canlarını kurtarmak için sığındığı Potoçari'deki merkez üste Sırplara
    teslim ettiği bir hemşirenin başına gelenleri hatırladıkça fenalık
    geçirdiğini belirtiyor: "Başhemşire Sabrina adlı 22 yaşında bir
    Boşnak Müslüman kadındı. Gitmesi gerekiyordu. Panikledi ve ne
    yapacağını sordu. Onu sakinleştirdim ve boynunda takılı olan
    kızılhaçın işaretini belirginleştirmesini söyledim. Çünkü Cenevre
    Anlaşması'nda kızılhaçı boynunda taşıyan kişilere dokunulmayacağı
    yazıyordu. Yanına bir hemşire daha aldı ve onları otobüse götürdüm.
    Otobüsün etrafı silahlı Sırp askerleriyle doluydu. Ertesi sabah
    kumandandan otobüsteki iki hemşirenin tecavüze uğradığını duydum. Çok
    ağır gelmişti... Onları otobüse ben götürmüştüm. Sonraları
    başhemşireyi arayıp, soruşturmama rağmen hakkında hiçbir bilgiye
    ulaşamadım. Hâlâ aklıma geldikçe çıldıracak gibi oluyor, yumruklarımı
    savuruyorum etrafa."


    rebrenitsa'da o dönemde görev alanlar arasında Uğur Zengin adlı Türk
    asıllı bir asker de bulunuyor. Uzun süre kapalı ortamlarda
    duramadığını, kâbuslar gördüğünü belirten Zengin, Sırpların Boşnak
    erkek ve kadınları ayırmaları sırasında ve son olaylar sırasında
    çektiği fotoğraflarını çıkarttırmak için verdiği yerde yandığını
    vurguluyor. Diğer askerler de Srebrenitsa'ya Sırpların gelmesi
    sırasında çektikleri fotoğrafların banyo sırasında kaybolmasını
    anlatıyor. Hollanda Savunma Bakanlığı, söz konusu filmlerin banyo
    sırasında kaza sonucu yandığını bildirmişti. Kitapta, Srebrenitsa'da
    yaşananlara şahit olan Hollandalı askerlerin 3'te 2'sinin, ordudaki
    görevlerini bıraktığı da belirtiliyor.

    alıntıdır,,

  3. #3

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart vahşet görüntüleri forumda yasak oldugu için sadece link verdim..

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.


    Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
    Konu bayram tv tarafından (15-04-2014 Saat 00:28 ) değiştirilmiştir.

  4. #4

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    [YOUTUBE]http://www.youtube.com/watch?v=6Q28TAM3bGE[/YOUTUBE]

  5. #5

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    ALLAH Rahmet Eylesin; Mekanları Cennet Olsun.
    Bu İnsanlık dışı katliama göz yumanların, sessiz ve seyirci kalanların
    Yapanlardan hiçbir farkı yoktur.
    RABBİM hepsini bildigi gibi yapsın

  6. #6

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    Srebrenitsalı kurbanlar anıldı

    Srebrenitsa kentinde, 12 Nisan 1993 tarihinde Sırp askerler tarafından atılan bomba nedeniyle hayatlarını kaybeden 74 kişi törenle anıldı.

    Bosna Hersek'in kuzeydoğusundaki Srebrenitsa kentinde, 12 Nisan 1993 tarihinde Sırp askerler tarafından atılan bomba nedeniyle hayatlarını kaybeden 74 kişi düzenlenen törenle anıldı.

    Törene katılan çeşitli sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve çok sayıdaki vatandaş, 21 yıl önce Srebrenitsa'da bir ilköğretim okulu önünde öldürülenlerin anısına çelenk bıraktı ve dua etti. Törene katılanlar ayrıca, 1995 yılında Srebrenitsa soykırımında hayatını kaybedenler için Potoçari Anıt Mezarlığı'na da çelenk bıraktı.

    Törene Bosna Hersek Federasyon Başkanı Jivko Budimir, Srebrenitsa Belediye Başkanı Çamil Durakoviç, Srebrenitsa ve Jepa Anneleri Derneği Başkanı Munira Subaşiç, Bosna Sırp Cumhuriyeti Meclis Başkan Yardımcısı Ramiz Salkic, Srebrenitsa Kent Meclisi Başkan Yardımcısı Hamdiya Feyziç ve diğer davetliler katıldı.

    Srebrenitsa ve Jepa Anneleri Derneği Başkanı Munira Subaşiç törende AA muhabirine yaptığı açıklamada, 21 yıl önce okuldan çıkıp sadece temiz hava almak isteyen masum insanların öldürüldüğünü dile getirdi.

    Subaşiç, "O gün kadınlar ve çocukları Tuzla'ya gitmek için otobüslere biniyordu, katillerin de bundan haberi vardı. Otobüse binmek için sırasını bekleyenler, havasızlıktan dolayı okulun önüne çıkmıştı, katiller de bunu fırsat bilerek okulun önündeki alanı bombaladı" diye konuştu. (AA)

  7. #7

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Bu tür durumlar için "Sözün bittiği yer." denir ya,sadece sözün değil insanlığın da bittiği bir durumun ifadesidir.Ölenlere rahmet,bu acıyı yaşayanlara sabır ve sebep olanların,seyirci kalanların tümüne de kocaman bir lanet diyorum.Bu insanlık ayıbı maalesef hiç bitmiyor.İşte yanıbaşımızda Suriye!..Kardeşin kardeşi boğazladığı bir kesimhane gibi.Demokrasi uğruna "Yaşam Hakkının" yok edildiği anlamsız bir kavga!..:49::49:

  8. #8

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart En acılı anne!



    Bosnalı 76 yaşındaki Hava Tatareviç'in savaş sırasında Sırplar tarafından katledilen eşi ile 6 oğlunun kalıntılarına, 22 yıl aradan sonra Tomaşitsa'daki toplu mezarda ulaşıldı.

    Bosna'daki savaş sırasında Priyedor ve çevresinde Sırplar tarafından sivil Boşnaklara yönelik işlenen katliamların acısı aradan 22 yıl geçse de hala devam ediyor. Katledilen yakınlarının cesetlerine ulaşmak ve onlara bir mezar yeri hazırlamak için çaba gösteren ailelerin, umutlu bekleyişleri ise hala devam ediyor.

    Priyedor yakınlarındaki Tomaşitsa'da geçtiğimiz aylarda bulunan toplu mezarda çıkartılan ceset kalıntılarında yapılan DNA incelemelerinde kurbanlardan bazılarının kimlikleri belirlendi.

    Hava Tatareviç, kimlikleri belirlenenlerden Senad (31), Sead (29), Nihad (24), Zilhad (23), Ziyad (20) ve Nishad (18) kardeşler ile babaları Muharrem Tatareviç'ten (56) tam 22 yıldır haber bekliyordu.

    Bosna Hersek'te acı ve trajedinin sembolü haline gelen Hava Tatareviç'in 6 oğlu ve eşi, 23 temmuz 1992 yılında, Priyedor yakınlarında bulunan Zetsovo köyünde, Sırplar tarafından acımasızca katledildi. Ailesini en son 1992 yılında Sırp askerler tarafından evinden alınıp götürülürken gören anne Hava Tatareviç, 6 oğlu ile eşinin tabutuna 20 Temmuz'da düzenlenecek toplu cenaze töreninde sarılabilecek.

    Anne Hava Tatareviç, savaş döneminde ailesinin yaşadığı dramla ilgili yaptığı açıklamada, oğullarını en iyi şekilde yetiştirmeye çalıştığını ve her anne gibi, oğullarının iş ve aile sahibi olmasını umut ettiğini söyledi.

    Yaşlandığında çocuklarının kendisine göz kulak olacağını, çalışamadığı vakit çocuklarının ona bakacağı hayalleriyle yaşadığını belirten Hava, "Ama 76 yaşında, bu evde tek başıma kaldım, çünkü Sırplar, çocuklarım Müslüman diye, sadece farklı inançtan oldukları için, onların yaşamaması gerektiğini düşündü" dedi.

    Ağlayarak Senad, Sead, Nihad, Zilhad, Ziyad, Nishad ve Muharrem isimlerini sayıklayan anne Hava Tatareviç, olayların yaşandığı o "uğursuz günde", tüm ailenin öğlen yemeğinde toplandığını söyledi.

    Birden kapı sesi ile irkildiklerini ifade eden Tatareviç, "Masada oturuyorduk. Askerler gelip ailemi kasabaya kadar götürdüler. En önde eşim vardı, arkasında da 6 oğlum onu takip ediyordu. Hemen geri döneceklerini söylediler, fakat 5 gün geçmesine rağmen dönmediler. Bu sırada Sırp askerleri evleri soymaya, büyük ve küçü baş hayvanlarımızı çalmaya devam etti" diye konuştu.

    Hiçbir şekilde teselli bulamadığını vurgulayan anne Hava Tatareviç, hep çocuklarının başına bir şey gelmeyeceğini umduğunu, onların hiçbir şekilde suçlu olmadığını ve bu nedenle yüreğinin rahat olduğunu ifade etti.

    Son dakikaya kadar çocuklarının hayatta olduğunu düşündüğünü vurgulayan Tatareviç, "Çocuklarım yok, ben şimdi nasıl yaşayayım? En azından hepsinin ölmediğini düşünüyordum, şimdi ise başlarına ne geldiğini biliyorum ve çok zor. İnanın, onları götürdüklerinde hayatımdaki en büyük şoku yaşadığımı düşünmüştüm, ama şimdi yaşadığım ondan bile büyük" şeklinde konuştu.

    Yaşadığı mutlu zamanları hatırlayarak kendini teselli etmeye çalıştığını kaydeden Tatareviç, o zamanlar yurt dışına giderek tekstil ürünleri satın aldığını, onları Priyedor'da satarak ailesi için geçim sağlamaya, çocuklarına daha iyi bir gelecek sunmaya çalıştığını anlattı.

    ''Çocuklarımın katillerini bilmek istiyorum''

    Oğullarının ve eşinin kimin tarafından katledildiğini bilmek istediğini vurgulayan anne Tatareviç, ailesinin katillerinin sadece Sırplar'ın yaşadığı bölgeden olduğunu, fakat tam olarak kim olduklarını bilmediğini söyledi.

    Anne Tatareviç, yaşananların savaş değil, katliam ve soykırım olduğunun altını çizerek, "Çocuklarımın önünde daha yaşayacakları o kadar çok şey varken öldürüldüler, hem de böyle bir şeyi asla yapmayacak olduğunu düşündüğümüz, birlikte yiyip, içtiğimiz, acıyı ve sevinci paylaştığımız kişiler tarafından. Burada kimse savaşmadı, sadece askerler gelip masumları öldürdü. 10 çocuğum vardı, geriye sadece 3 tanesi kaldı" diye konuştu.

    Anne Hava Tatareviç, savaşta hayatta kalan kızının bir süre önce öldüğünü, geriye kalan 2 oğlu Semir ve Suad ile diğer kızı Senada'nın ise yurtdışında yaşadığını ifade ederek, çocuklarının kendisini ziyaret ettiklerini, fakat onların hayatlarına başka yerlerde devam ettiklerini açıkladı. Kendisinin ise, yaşadığı tüm acıya rağmen, evlendiği, aile kurduğu ve en güzel anılarını yaşadığı Zetsovo'ya döndüğünü kaydetti.

    Komşuları olan bazı Sırplar'a çocukların durumu ile ilgili açıkça soru sorduğunu da ifade eden Hava Tatareviç, şunları dile getirdi:

    "Keşke çocuklarımı öldürmeselerdi. Diğer istediği her şeyi yapsalar, ama onları hayatta bıraksalardı. Sırp komşularımıza da çocuklarımı kimin götürdüğünü, onları kimin öldürdüğünü sordum ama cevap alamadım. Ailemin yarısından fazlasını götürdükten 5 gün sonra, bizi de almaya geldiler. En küçük oğlumla beni Travnik şehrine götürdüler, orada daha önce akrabalarımızın yanına yolladığımız bir kızımı ve bir oğlumu buldum. Diğerlerine ne olduğunu hiç bilmiyordum."

    Travnik'e gitmeden önce, Priyedor kenti yakınlarında Sırp birliklerince kurulan Trnopolye toplama kampına doğru yola çıktıklarını hatırlayan Tatareviç, o sırada çocuklarının aç ve susuz, kurşunların ise havada uçuştuğunu kaydetti. Sırp askerlerinin şarkı ve müzik eşliğinde kutlama yaptığını, çaresiz Boşnaklar'ın ise elinden sadece ağlamak geldiğini belirten Hava Tatareviç, bir grup Boşnak ile Travnik'e gitmeyi başardıklarını ve bu şekilde kurtulduklarını söyledi.

    Bu arada, Hava Tatareviç'in yaşadığı evin hemen yanında, katledilen Senad ve Sead'ın yaşadığı evin külleri bulunuyor. Anne Hava Tatareviç, öldürülen Senad ve Sead'ın çocuklarının Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşadığını ve yaz aylarında kendisini ziyarete geldiklerini söyledi.

    Ailesinin kalıntılarının bulunduğunu zaman, cesetlerin parçalanmış olmasından korktuğunu belirten Tatareviç, "Ama cesetlerin tek parça olduklarını öğrenince biraz rahatladım. Bu kadar büyük suç işleyenler, hak ettiklerini elbette bulacaklar. Benim çocuklarımı öldürenleri hem bu dünyada hem de öbür dünyada en ağır cezanın beklediğine dair en ufak bir şüphem bile yok. Adalet er veya geç yerini bulacak" dedi.

    Hava Tatareviç, aradan geçen 22 yıl sonra, en azından ailesinin gömüleceği yeri bildiği, mezarlarını ziyaret edip bir dua okuyabileceği için kendisini huzurlu hissettiğini kaydetti.

    Bu arada, Tatareviç'in eşi ve çocuklarının da bulunduğu kurbanlar için Priyedor kentinde 20 Temmuz'da toplu cenaze töreni düzenleneceği öğrenildi.

    AA

  9. #9

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart



    Srebrenitsa soykırımında hayatını kaybeden kurbanlardan kimlikleri tespit edilen 175'inin cenazelerin bulunduğu tabutlar, yarın defnedilecekleri Potoçari'deki eski fabrikada bekletiliyor.

    SREBRENİTSA

    Bosna savaşında, ülkenin doğusundaki Srebrenitsa'da katledilen Boşnaklardan, kimlikleri tespit edilen 175 kurbanın cenazelerinin bulunduğu yeşil çuhalara sarılı tabutlar, yarın defnedilecekleri Potoçari'de, savaş sırasından BM askerlerinin üs olarak kullandığı eski akümülatör fabrikasında bekletiliyor.

    Avrupa'da, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedilerinden biri olarak kabul edilen Srebrenitsa soykırımında sevdiklerini kaybeden kurban yakınları, sevdiklerinin tabutları başında gözyaşı döktü, dualar okudu.

    Anneleri evlatsız, çocukları babasız bırakan Srebrenitsa soykırımının acısı, aradan geçen 19 yıla rağmen dinmedi. Acılı anneler ve kız kardeşler, oğullarının, eşlerinin ve kardeşlerinin tabutlarına sarılarak onları son yolculuklarına uğurlamadan önce veda etti.

    Sevdiklerini 19 yıl önce kaybeden kurban yakınları, eski akümülatör fabrikasında bekletilen tabutların başından ayrılmıyor. Cenazelerin taşınmasıyla birlikte duygulu anların yaşandığı eski akümülatör fabrikasında, soykırım kurbanları için Kur'an-ı Kerim okunuyor ve dualar ediliyor.

    Srebrenitsa'da, 11 Temmuz 1995'te katledilen 8 bin 372 Boşnak'tan, kimlik tespit işlemleri tamamlanan 175'i yarın kılınacak cenaze namazının ardından son yolculuğuna uğurlanacak.

    Soykırımın ardından uzun uğraşlar sonucu tespit edilen toplu mezarlardan çıkarılarak, kimlik tespit işlemleri tamamlanan 175 kurbanın en genci 14 yaşında öldürülen Senad Beganoviç, en yaşlısı ise 79 yaşındaki Hurem Begoviç olacak. Senad Beganoviç'in yanı sıra öldürüldüklerinde 18 yaşından küçük 14 kurban daha cuma günü toprağa verilecek.

    Potoçari Anıt Mezarlığı'nda defnedilen soykırım kurbanlarının sayısı da yarınki törenin ardından 6 bin 241'e yükselecek.

    Srebrenitsa'da ne oldu?

    Bosna'daki savaş sırasında, BM'nin güvenli bölge ilan ettiği Srebrenitsa, 11 Temmuz 1995'te Ratko Miladiç'e bağlı Sırp birlikleri tarafından işgal edildi. İşgal üzerine BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, Sırplar'a teslim edildi.

    Otobüs ve kamyonlara bindirilen Boşnaklar'dan 8 bin 372'si götürüldükleri ormanlık alanlarda, fabrikalarda, depolarda hunharca katledildi. Katledilenlerin cenazeleri, ülkedeki çeşitli toplu mezarlara gömüldü.

  10. #10

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart Barış Yürüyüşü sona erdi




    Srebrenitsa'daki soykırımdan kaçmak isteyen Boşnaklar'ın kullandığı ve "ölüm yolu" olarak bilinen orman yolunda düzenlenen ''Barış Yürüyüşü'' Potoçari'de sona erdi.

    SREBRENİTSA

    Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedilerinden biri olarak kabul edilen Srebrenitsadaki soykırımdan kaçmak isteyen Boşnaklar'ın kullandığı ve "ölüm yolu" olarak bilinen orman yolunda, binlerce kişinin katılımıyla düzenlenen ''Barış Yürüyüşü'', Potoçari'de sona erdi.

    Tuzla yakınlarındaki Nezuk kasabasında Türkiye'nin yanı sıra birçok Avrupa ve Arap ülkesinden binlerce kişinin katılımıyla üç gün önce başlayan yürüyüşe katılanlar, önce soykırım kurbanlarının defnedildiği Potoçari Anıt Mezarlığı'nı ziyaret etti.

    Ellerinde, başta Boşnaklar'ın savaş döneminde kullandığı zambaklı bayrak olmak üzere, Bosna Hersek, Türkiye ve Arnavutluk bayrakları taşıyan katılımcılar, mezarlıkta duygu dolu anlar yaşadı. Yürüyüşe katılanlar, dua ettikten sonra mezarlıktan çıkarak geceyi geçirecekleri kamp alanına geçtiler.

    ''Ölüm yolu''ndan Tuzla'ya ulaşmayı başararak Srebrenitsa soykırımında hayatta kalan Rifet Salihoviç, 1995 yılında geçtikleri orman yolundan bugün de geçerken 19 yıl önceki hisleri yaşadığını anlattı.

    ''Yaşadıklarım bir bir gözümün önüne geliyor'' diyen Salihoviç, ''Bu zor bir duygu. O günkü hislerle aynı yolu yürümek çok zor'' diye konuştu.

    Bu yıl 10'uncusu düzenlenen Barış Yürüyüşü'ne katılanlar üç günde 100 kilometrenin üzerinde yol yürüdü.

Sayfa 1/2 12 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •