Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 25/32 İlkİlk ... 151617181920212223242526272829303132 SonSon
313 sonuçtan 241 ile 250 arası

Konu: nasrettin hoca fıkraları

  1. #241

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Sağlıkla Giy
    Nasreddin Hoca bir gün bağlarda yanında arkadaşları ile dolaşırken, Akşehir kadısına rastlamış. Kadı efendi keyfine düşkün bir adammış. Akşehir'de halkın yanında içemeyeceği için, canı içmek isteyince, şarap şişesini alır, bağlara gider, kendisini kimsenin görmeyeceği bir yere varınca şarabı orada içip sarhoş olmuş, sonra cübbesini, sarığını bir yere fırlatıp atmış kendiside sızıp kalmış. Hoca'nın da bir cübbeye ihtiyacı varmış. Üstündeki epey eskiymiş. Yerlere atılmış cübbeyi görünce hemen alıp sırtına giymiş. Kadı akşama doğru ayılmış, bir baksa cübbe yok. Biraz arar bulamaz. Çalındığını sanır. O halde evine gelir. Ertesi sabahta adamlarına kimin sırtında cübbesini görürlerse yakalayıp getirmelerini emretmiş. Adamlar da hemen çarşıyı pazarı dolaşırlar, bir baksalar Nasreddin Hoca'nın sırtında kadı efendinin cübbesini görürler. Hocayı aldıkları gibi kadının huzuruna çıkartırlar.
    Kadı cübbeyi tanıyınca sormuş:
    - “Bu cübbeyi nerden buldun? “ Hoca cevap vermiş:
    - “Dün bazı arkadaşlarla bağda dolaşıyorduk. Bir de ne görelim. Saçı sakalı ağarmış, şöyle sizin gibi kelli felli bir adam, zil zurna sarhoş olmuş yatmıyor mu? Yanında da içilmesi haram olan koca bir şişe şarap da var. Cübbesini sarığını çıkartıp atmış. Bu halde oralardan bir hırsız geçecek olsa cübbeyi çalacak. Buna meydan vermemek için cübbeyi aldım. Sahibi çıkınca hemen çıkarıp vereceğim. Şahitlerim de var, demiş. Kadı şöyle sakalını bir sıvazlamış. Biraz düşünmüş. Sonra:
    - “Sen hele onu sağlıkla giymeğe devam et Hoca! Bu cübbenin sahibi çıkmaz“
    Konu davutkorucu tarafından (06-05-2006 Saat 12:10 ) değiştirilmiştir.
    :welcome:

  2. #242

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Tokat
    Günlerden bir gün Nasreddin büyük bir şehre gelmiş. Caddede birçok insan varmış. Dikkatsizliği yüzünden kalabalık içerisinde bir adama çarpmış . Nasreddin Hoca daha özür dilemeye fırsat bulamadan adam Hoca’ya esaslı bir tokat atmış. Hoca buna çok kızmış ve onu Kadı’ya getirmiş. Kadı her ikisini de dinledikten sonra kanun hükümlerine bakmış ve hemen şöyle karar vermiş: “Tokat için Hoca’ya 10 para ödemek zorundasın.” Bu hafif ceza kararı ile Nasreddin, davalının Kadı’nın arkadaşı olduğunu anlamış. Davalı ise yanında parası olmadığını iddia ederek para alıp gelmek için eve gitmiş.
    Gerçekten Hoca 10 parayı alabilmek için davalı geri gelene kadar beklemek zorunda kalmış. Kadı sessizce kanunları okumaya devam etmiş. Nasreddin Hoca da bekledikçe beklemiş. Adamın gitmesinden iki saat geçmiş olmasına rağmen para gelmemiş. Hoca hemen ayağa kalkmış. Kadı’ya kuvvetlice bir tokat indirmiş ve şöyle söylemiş:
    “Öyle ya! Şimdi 10 parayı siz alırsınız, bu adam parayı bana getirene kadar bekleyemem. Çünkü acele bir işim var.”
    :welcome:

  3. #243

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kim Suçlu
    Neticede biri ölen ineklerin kavgasından sonra adamın biri gelip senin inek benim ineği öldürdü, hayvanlara sebep bağlanmadığından dolayı, kesinlikle sorumsuzlardır. Bu yüzden de, sahibi sorumlu tutulamaz!" der
    -Hocanın aklına yatar ama, "yerine göre" der, hüküm vermeden. Uyanık adam;
    -Hocam galiba ölen benimki değil senin inekmiş.
    Hoca katibe seslenir:
    - Oku bakayım kara kaplı kitaptaki şu hayvan sahibinin sorumluluğunu!"
    :welcome:

  4. #244

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Haklı Haklıdır
    Hoca, kısa bir süre önce hakimliğe atanmıştı. Ona ilk dava sunulmuştu ve davacı öyle inandırıcı deliller göstermişti ki, Nasreddin Hoca:
    - “Haklısın”, demiş.
    Mahkeme kâtibi onu, davalıyı dinlemeden önce karar vermemesi için uyarmıştı.
    Davalının güzel konuşması onu öyle etkilemişti ki, adam konuşmasını bitirir bitirmez:
    - “Haklısın”, demiş.
    Mahkeme kâtibi bu yargılama şekline asla razı olmamış ve:
    - “Beyefendi, her ikisi de haklı olamaz ki” Hoca:
    - “Sen de haklısın” demiş.
    :welcome:

  5. #245

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kanunun Alfabesi
    Nasreddin Hoca caddenin üzerinde, çok arzu ettiği değerli bir yüzük bulmuş. Fakat kanun, bir şey bulan kişinin çarşı meydanına gitmesini ve bulunan şeyi yüksek sesle üç defa tanıtmasını istiyormuş.
    Hoca, sabah saat üçte sessizce çarşı meydanına gitmiş ve bütün kuvveti ile bağırmış: “Çok değerli bir yüzük buldum.” Üçüncü defada çarşı insanla dolmuş. “Ne söyledin ki Hoca?” diye sormuşlar.
    “Kanun üç defa bağırmamı istiyor. Dördüncü defa bağırırsam belki kanunu çiğnerim. Fakat size daha başka bir şeyi bildirebilirim.
    - Ben pırlanta bir yüzüğün kanunî sahibiyim.”
    :welcome:

  6. #246

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Etraflıca İlgi
    Nasreddin Hoca, kendi köyünde hakim olarak çalışırken, adamın biri gayet heyecanlı bir şekilde ona doğru koşmuş ve hakkını istemiş:
    - “Saldırıya uğradım ve soyuldum” diye bağırıyormuş. “Hemen bu köyün önünde. Buradan biri olmalı. Suçluyu bulmanızı istiyorum. Benim pelerinimi, kılıcımı ve hatta çizmemi de çaldı!”
    - “Gördüğüm kadarıyla atletini çalmamış?”
    - “Hayır, onu çalmadı.” Hoca:
    “O halde o bizim köyden değil. Burada her şeyle etraflıca ilgilenilir. Sen suçluyu aramızda haksız yere arıyorsun.”
    :welcome:

  7. #247

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kadı'nın İneği
    Nasreddin Hoca’nın Kadı vekilliği yaptığı günlerden birinde adamın biri, dili bir karış dışarıda, endişeli endişeli mahkeme binasına doğru koşuyormuş.
    Hoca da, makamına oturmuş keyifli keyifli kahvesini içiyormuş. Birden odanın kapısı açılmış. Adam nefes nefese, - “Kadı Efendi, Kadı Efendi! Adaletini göster!” deyip, biraz durmuş, sonra da anlatmaya başlamış:
    - “Efendi Hazretleri, ben cahil bir adamım. Kanundan filân anlamam. Onun için size geldim, sorup öğreneyim, dedim. Bir inek, bir ineği öldürürse cezası ne olur acaba?” diye sormuş.
    Hoca, güya adamı ikna edebilmek için önünde duran kara kaplı kitabı açmış. – “Eveeet! İşte, şurada bir yerde yazılı olacak... Tamam, tamam! İşte buldum. Dinle bak” dedikten sonra:
    - “İki inek kavga eder de biri diğerini öldürürse, hayvanda akıl olmadığından cezalandırılamaz. Şayet, sahibinin olaydan haberi yoksa ona ceza verilmez,” demiş.
    Hoca’nın bu sözleri üzerine adam rahatlamış. Derin bir nefes almış. Sonra da kıs kıs gülerek, - “Hoca efendi, nasıl olsa kanunu söyledin. İşini aslını şimdi dinle” dedikten sonra da:
    - “Efendi Hazretleri, az önce doğruyu söylemekten korkmuştum. Benim ineğin ne kadar dövüşçü olduğunu bilirsin. Bu sabah çayırda otlarken senin sarı ineğin karnını deşip öldürdü” demez mi?
    O zaman Hoca’nın rengi atmış. Bütün hiddetiyle gürleyerek,
    - “Demin ben de sana, seni baştan savmak için yalandan okumuştum. Şimdi mesele değişti. Hele şu kara kaplı kitabı bir daha açık okuyalım!” demiş.
    :welcome:

  8. #248

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Çömlek
    Günün birinde Hoca’nın Kadı’ya işi düşmüş. Hoca Kadı’nın yaptığı her iş için bir hediye istediğini duyunca “ne vermeliyim acaba?” diye düşünmeye başlamış. Hoca çömleğini yanına alarak nehrin kenarına gitmiş. Çömleği çamurla doldurmuş ve üstüne de bal koymuş. Kadı, Hoca’nın elinde çömleği görür görmez, işi gücü bırakır ve çömleği alıp belgeyi Hoca’nın lehine onaylar. Nasreddin Hoca gittikten sonra Kadı bir parmak alınca anlamış ki çömleğin altı koyu balçıkla dolu. Hemen Hoca’ya bir adam yollamış. Gelen adam:
    - “Hocam, Kadı efendi seni çağırıyor. Belgenin bir yerinde bozukluk varmış, onu düzeltecekmiş.” Hoca, bu sözü duyunca demiş ki:
    - “Bozukluk belgede değil, bal çömleğinde.”
    :welcome:

  9. #249

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Kim Isırdı?
    Hoca kadı iken iki adam gelmiş. Biri diğerini göstermiş:
    - “Bu adam kulağımı ısırdı,” demiş. Diğeri kendini şöyle savunmuş:
    - “Hayır! O kulağını kendi ısırdı.” Hoca sormuş:
    - “Kim ısırdı?”
    - “Kendisi.” Hoca odasına dönmüş ve kendi kendine kulağın ısırılıp ısırılamayacağını düşünmüş ve bir de kendisi denemiş. Denerken yere düşmüş ve ayağını kırmış. Doktorlar gelmişler ve ayağını sarmışlar. Ertesi gün Hoca suçlunun kim olduğuna karar vermiş:
    - “Aptal! Kulağı ısıran da sensin, benim bacağımı kıran da.”
    :welcome:

  10. #250

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Buharını Satan, Parasının Sesini Alır
    Bir yoksul, nasılsa elde ettiği kuru arpa ekmeğini, bir aşçı dükkânına gidip tenceresinden çıkan buhara tutar, yumuşatır ve yermiş. Ekmeği tamamiyle yedikten sonra aşçı, yoksulun yakasına yapışmış; “buharımın parasını ver” demiş. Adamcağız; “yahu, insaf et, buhar da para ile satılır mı?” demişse de dinletememiş. Sonunda mahkemelik olmuşlar ve kadılık yapan Hoca’ya gitmişler.
    Hoca davayı dinledikten sonra cebinden iki akçe çıkarıp iki avucunun arasına kor, davacıyı çağırıp iyice dinledikten sonra avuçlarını adamın kulağına yaklaştırır ve sallar. Paralar da avucunda şıngır şıngır sallanır. Adama, “haydi” der, “al paranın sesini ve git.” Aşçı, “paranın sesi alınır mı” deyince Hoca şöyle cevap verir:
    - “Yemeğin buğusunu satan, paranın sesini alır.“
    :welcome:

Sayfa 25/32 İlkİlk ... 151617181920212223242526272829303132 SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •