Teşekkur Teşekkur:  0
Beğeni Beğeni:  0
Sayfa 8/32 İlkİlk 123456789101112131415161718 ... SonSon
313 sonuçtan 71 ile 80 arası

Konu: nasrettin hoca fıkraları

  1. #71

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Şair Hoca
    Bir gece Hoca, birdenbire uyanır; mışıl mışıl uyuyan karısını dürter :
    -Kalk, çabuk şu mumu yak, aklıma bir şiir geldi, hemen yazıvereyim!
    Deyince, karısı kalkıp mumu yakar, diviti ve kağıdı Hoca'nın önüne koyar.Hoca, çabuk çabuk bir şeyler yazdıktan sonra yatmak üzereyken karısı merakla sorar :
    -Efendi, şu yazdığını oku bakalım bana!
    Hoca nazlanmadan yazdığı şiiri okur :
    -'Yeşil yaprak arasında kara tavuk kızıl burnu'

  2. #72

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Farz
    Nasreddin Hoca'nın evine bir gün üç molla misafirliğe gelir. Üçü de birbirinden obur şeylermiş. Hoca ne yemek çıkarmışsa silip süpürmüşler. O kadar ki sahanlarda yemek bitince, bunu da "sünnettir" diye ekmekle iyice sıyırırlarmış. Bu sırada odaya Hoca'nın oğlu girmiş. Mollalar Hoca'yı memnun etmek için:
    - Aman ne güzel çocuk...Adı ne bunun?” diye sormuşlar.
    Hoca:
    - “Adı Farzdır,” demiş. Mollalar şaşırıp birbirlerine bakmışlar:
    - “Bu ne biçim isim Hoca Efendi? demişler. Şimdiye kadar böyle bir isim hiç duymamıştık.” Hoca hemen taşı gediğine koymuş:
    - “Ya, sünnet diyeyim de onu da mı yiyin? “

  3. #73

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Allah Biliyor
    Nasreddin Hoca bir cimri tanıdığının evine gittiğinde tanıdığı ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmiş. Nasreddin Hoca bayat ekmeği dişi kesmeyince sinirinden balı kaşıkla yemeye başlamış. Ev sahibinin gözü yerinden oynamış :
    - “Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanin içini sıyırır” Nasreddin Hoca hiç ses çıkarmadan balı bitirmiş ve :
    - “Kimin içinin sıyrıldığını Allah biliyor”

  4. #74

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Balık Başı
    Hoca yolculuk sırasında mola verip bir hana girer, bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek bir şeyler isterler. Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir. Bunun üzerine Hoca
    - “Ben balığın sadece başını yiyecem” der. Hancı bunun nedenini sorar, Hoca’da:
    - “Balık başı zekayı arttırır,balık başı yiyen insan akıllı olur” der. Bunun üzerine diğer yolcu hemen atılır ve Hocaya:
    - “Balık başını niye sen yiyeceksin, ben yemek istiyorum” der. Hoca da itiraz etmez ve balığın koca gövdesini Hoca yer ve bir güzel karnını doyurur, diğer yolcu ise sadece balığın başını yer ve sonra Hocaya seslenir:
    - “Sen koca gövdeyi yedin karnını doyurdun ben sadece kafayı yedim aç kaldım” der Hoca da bunun üzerine:
    - “Bak nasıl da hemen akıllandın”

  5. #75

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Ateş Düşünce
    Hoca'ya misafir olan arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve sormuş :
    -Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız. Hoca hemen :
    -Boğazına ateş düştüğü zaman..

  6. #76

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Baklava
    Hoca akşamleyin eve doğru yürürken, baklava seven bir köylüyle karşılaşır.
    -Hocam, biraz önce bir adam büyük bir tepsi baklava götürüyordu...
    -Bana ne!
    -Fakat adam tepsiyi sizin eve götürüyordu.
    -O zaman sana ne!

  7. #77

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Yemek
    Bir gün Hoca köyde gidiyormuş. Birkaç yaramaz çocuk onu taşlamaya başlamışlar. Nasreddin Hoca onlara bağırmış:
    - Şayet beni taşlamaya son verirseniz, size ilginç bir haber vereceğim.
    Yaramazlar bunu kabul ederler.
    - Peki, bize ne haberi vereceksin?
    - Muhtar bedava yemek veriyor. Orada istediğiniz kadar pasta börek yiyebilirsiniz.
    Çocuklar mümkün olduğu kadar çabuk muhtarın evine koşmuşlar. Bizim Hoca bu parlak fikrine bir kez daha sevinmiş ve kendi kendine:
    - 'Ben de oraya gideyim, belki doğru olabilir', demiş.

  8. #78

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Davetsiz Misafir
    Hoca, günlerden bir gün evine dönerken büyük bir konağa bir sürü insanın girip çıktığını görmüş.
    Konaktan çıkanlardan birine yaklaşıp içerde neler olduğunu sorunca, adam: “düğün var” demiş.
    Düğün lafını duyan Hoca’nın gözünde kızarmış tavuklar, hindiler, tepsi tepsi pilavlar canlanmaya başlamış. Hemen oradan boş bir kâğıt bulup bir zarfa koymuş, sonra da doğru konağa gitmiş. Uşaklardan birine: “Efendini göreceğim, çok saygı değer birinden mektup getiriyorum...” demiş.
    Uşak hemen Hoca’nın önüne düşmüş, onu efendisinin huzuruna çıkarmış. Hoca “Şenliğiniz mübarek olsun. Zamansız geldiğim için bağışlayın” deyip, mektubu vermiş. Ve hemen ilk davette sofraya çökmüş, derhal iştah ile atıştırmaya başlamış. Düğün sahibi Hoca’nın getirdiği zarfı bir zaman elinde evirip çevirdikten sonra, “Efendi, bir yanlışlık olmasın. Bu zarfın üzeri yazılı değil” diye sormuş.
    Hoca da başını sofradan dahi kaldırmadan cevap vermiş:
    - “Kusura bakmayın efendi hazretleri, biraz aceleye geldi. Esasında onun içi de yazılı değildir!”

  9. #79

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Soğuk Hoşaf
    Nasreddin Hoca bir gün arkadaşını ziyaret etmek için yola çıkıyor. Hava öyle sıcak ki, Hoca’nın dili damağına yapışmış bir halde terliyor.
    Hoca köye vardığında, arkadaşı şöyle söylüyor: “Ah Hoca, ne oldu böyle? Sen ne kadar da yorgun görünüyorsun. Gel, eve gidelim ve buz gibi bir soğuk hoşaf içelim. Sen onu içersen, dinlenirsin.” Arkadaşı Hoca’yı eve getirmiş. Kaynatılmış erik hoşafını kurulan sofraya koymuş. Hoca’ya da küçük bir kaşık vermiş! “Beraberce hoşafı içelim” diyerek kendisi de büyük bir kaşık almış. Daha sonra soğuk hoşafı içmeye başlarlar. Hoca şöyle söylenir: “Ne kadar da lezzetli. Fakat hoşaf bu küçük kaşıkla içilmiyor.” Ev sahibi de yanan göğsünü serinletmeye çalışır. Arkadaşı hoşafı içtikçe, bir eliyle de midesini tutar. “Ahh, çok yorulmuşum, hoşafı içersem, tekrar hayatıma kavuşurum.” Der.
    Adam içini çektiğinde, Hoca kendi kendine şöyle söylenir: “devamlı içini çeken ve ölmek isteyen ne utanmaz bir adammış bu?”
    Bunun üzerine sabrı tükenen Hoca şöyle söyler:
    “Hey, arkadaş! Devamlı ölmeye ne var? Büyük kaşığı bana ver ki, ben de kendimi öldürebileyim.”

  10. #80

    Kullanıcı Bilgi Menüsü

    Standart

    Aklımda Olacağına Midemde Olsun
    Bayram gecesi Hoca’nın karısı tatlı pişirmiş. Karı koca, konuşa gülüşe yemişler, birazı da artmış, bunu da sabaha yeriz deyip kalkmışlar. Uykuları gelince de yatmışlar. Yatmışlar amma Hoca’yı bir türlü uyku tutmamış. Nihayet karısını dürtmüş:
    - “Hanım kalk, kalk aklıma pek önemli bir şey geldi, durma, kalk.” Karısı telaşla kalkıp:
    - “Ne var, hayrola” deyince
    - “Şu artan tatlıyı getir”. Karısı, tabağı getirince
    - “Çök yanıma” demiş. Oturup tabağı bir güzel temizlemişler. Sonra
    - “Şimdi yatalım, uyuyalım. Hiç olmazsa tatlı karnımızda olsun.”

Sayfa 8/32 İlkİlk 123456789101112131415161718 ... SonSon

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an Bu Konuyu Gorunteleyen 1 Kullanıcı var. (0 Uye ve 1 Misafir)

Bu Konudaki Etiketler

Yer imleri

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •