71. Et-Ta'âm
et-Ta'âm, dört şekilde tefsir edilir:
1. et-Ta'âm, insanların yedikleri I yiyecekleri anla*mındadır; şu âyetlerde olduğu gibi:
O ki onları açlıktan doyurandır. (Kureyş/4) O yediriyor, ama yedirilmiyor. (En'âm/14) Yemeğinizi yedinizmi dağılın! (Ahzâb/53) Benzeri âyetler çoktur.
2. et-Ta'âm ile, zebhedilenler I kesilenler [kesilerek yenilen hayvanların etleri] kasdedilmiştir; şu âyette ol*duğu gibi:
Kendilerine Kitap verilenlerin ta'âmı (yani, kestikleri hayvanların etlerini yemek} size helâldir. Sizin ta'âmmız da (yani, kestiğiniz hayvanların etlerini ye*mek del onlara helâldir. (Mâide/5)
3. et-Ta'âm ile, iyi ve güzel balıklar kasdedümiştir; şu âyette olduğu gibi:
Deniz avı ve onun ta'âmı size helâl kılındı (yani, gü*zel balıklarda sizin için fayda vardır}. (Mâide/96)
4. Ta'ınıû ile, içmek kasdedilmiştir; şu âyetlerde ol*duğu gibi:
îmân edip sâîih ameller işleyenlere... ta'âmlarmdan (yani, haram kılınmasından önce içtikleri içkiden} dolayı bir cünah yoktur. (Mâide/93)
Kim ondan ta'âm etmez (yani, içmez I tatmaz} ise, şüphesiz o bendendir. (Bakara/249) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
72. Fi
Fi edatı, yedi şekilde tefsir edilir:
1. Fi, beraber birlikte manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Diyecek ki: "Sizden önce cin ve insanlardan geçmiş ümmetler içinde [fi] (yani, ümmetlerle beraber} ateşe girin!" (A'râff38)
İşte bunlar, cin ve insanlardan kendilerinden önce geçmiş ümmetler içinde [fi] (yani, ümmetlerle bera*ber} aleyhlerine söz hak olmuş kimselerdir. (Ah-
(Süleyman dedi ki}: "Kahmetinle beni sâlih kulîarının içine [fi] sok" (yani, cennette beni sâlih kullarınla beraber kıl}! (Neml/19)
Biz onları sarihlerin içine [fi] {yani, sâlihlerle beraber cennete} sokacağız. (Ankebût/9)
Haydi gir kullarımın içine [fi] (yani, kullarımla bera*ber} ve gir cennetime. (Fecr/29-30)
Dokuz mucize içinde [fi] (yani, dokuz mucizeyle bera*ber} (Nemi/12)
Onlar içinde [fi] (yani, onlarla birlikte} ay'ı bir nur kıldı. (Nûh/16)
2. FI, 'alâ [üstünde I üzerinde, üstüne /üzerine] anla*mında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ve sizi hurma dallarına/dallarında [fi] (yani, hurma dallarının üzerine} asacağım. (Tâ-Hâ/71)
Ona/onda [fihâ] (yani, onun üzerine} harcadıkların*dan dolayı ellerini oğuşturmaya başladı. (Kehf742)
Meskenlerinde [fi] (yani, kasabaları üzerinde} dolaş*tıkları... (Tâ-Hâ/128)
Meskenlerinde [fi] (yani, kasabaları üzerinde} dolaş*tıkları... (Secde/26)
3. Fi, ilâ [...e, ...a] anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Allah'ın arzı geniş değil miydi? Siz de onda/orada [fi*hâ] (yani, ona/oraya: Medine'ye} hicret etseydiniz. (Nisâ/97)
4. Fi, an [...den, ...dan] anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Kim bunda [fi] {yani, kim Allah'ın bu âyette zikrettik*lerinden} kör ise, o âhirette de kördür {yani o kimse Allah'ın âhirete dair zikrettiklerinden de kördür}; yol itibariyle de şaşkındır. (İsrâ/72)
5. Fi, min [...den, ...dan] anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Her ümmetten {min anlamında fi) bir şâhid (ki bun*lar nebilerdir} çıkaracağız. (Nahl/84)
6. Fî, indinde; I yanında anlamına kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğji gibi:
Ömründen nice seneler bizde/bizim içimizde [finâ] (yani, yanımızda} kalmadın mı?! (Şu'arâ/18)
(Dediler ki Şu'ayb'aj: "Hem seni bizde/içimizde [finâ] (yani, yanımızda} gerçekten zayıf görüyoruz." (Hûd/91)
Ey Salih! Sen bundan evvel bizde/içimizde [finâ] {ya*ni, yanımızda} ümit beslenen bir kimseydin. (Hûd/62)
7. Finâ; bizim için, bize anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah'da/Allah uğrunda [fillâhi] hak cihadıyla cihad
edin {yani, Bizim içini Allah için gereği gibi amel edin}! (Hacc/78)
Bizde/Bizim uğrumuzda {final cihad edenleri {yani, Bizim için amel işleyenleri}, elbette yollarımıza ileti*riz. (Ankebût/69) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Yer imleri