13. El-Emr
el-Emr, iki manada tefsir edilir:
1. el-Emr bi-'i-ma'rûf ibaresi ile, tevhidi emret*mek I tevhîd ile emretmek; ve'n-nehy 'ani'l-münker iba*resi ile de, şirkten nehyetmek kasdedilmiştir; şu âyet*lerde olduğu gibi:
Siz insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; ma'rûfu (yani, Allah'ın tevhidini /Allah'ı birlemeyi} emreder, münkerden (yani, şirkten} nehyedersiniz. (Âl-iİmrân/110)
Tevbe edenler, ibâdet edenler... ma'rûfu {yani, tevhi*di} emredenler, münkerden {yani, şirkten} nehyeden-ler... (Tevbe/112)
(Lokman oğluna şöyle tavsiye etti}: "Ey oğulcuğum! Salâtı ikâme et, ma'rûfu {yani, tevhidi} emret, mün*kerden {yani, şirkten} nehyet! (Lokmân/17)
2. el-Emr bi'l-marûf Nebi'ye -Allah'ın salât ve se*lâmı o'na ve alîne olsun- ittiba etmek ve o'nu tasdik et*mek; ve'l-münker ise tekzib etmek/yalanlamak mana*sında kullanılır; şu âyetlerde böyledir:
{Ehl-i Tevrat'ın} hepsi bir değildir. Ehl-i Kitap'tan... ma'rûfu (yani, Muhammed'e îmânı} emrederler,
münkerden (yani, Muhammed'i tekzib etmekten t ya*lanlamaktan} nehyederler... (Al-i İmrân/113-114)
Mü'min erkeklerle, mü'min kadınlar birbirlerinin ve*lîleridir; ma'rûfu {yani, Muhammed'e îmânı} emre*derler, münkerden (yani, Muhammed'i tekzib etmek*ten j yalanlamaktan} nehyederler. (Tevbe/71) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
14. El-Ma'rûf
el-Ma'rûf, dört manada tefsir edilir:
1. el-Ma'rûf'ile, farz kasdedilmiştir; şu âyetlerde ol*duğu gibi:
İhtiyacı olmayan iffetli davransın, fakir olan da
ma'rûf (yani, farz} üzere yesin! (Nisâ/6)
Onların necvâlarmm bir çoğunda hayır yoktur; sada*ka veya ma'rûfu (yani, farzı} emreden kimseninki ha*riç. (Nisâ/114)
2. el-Ma'rûf, güzel va'd manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Kadınlara namzetliği çıtlatmanızdan dolayı size bir
günah yoktur. (.....) Fakat ma'rûf bir söz söylemeniz
{yani, güzel bir va'dte bulunmanız} müstesna, kendi*leriyle gizliye va'dleşmeyin! (Bakara/235)
(Miras) taksim olunurken (mirasçı olmayan) akraba*lar (.....) hâzır bulunurlarsa, onları ondan rıziklandı-
rın ve onlara ma'rûf söz söyleyin {yani, güzel va'dte bulunun}! (Nisâ/8)
3. el-Ma'rûf kelimesiyle, kadının iddetini tamamlamasının ardından süslenmesi kasdedilmiştir; şu âyette böyledir:
Ecellerinin sonuna geldiklerinde {yani, iddetlerini ta*mamladıklarında}, artık kendi haklarında ma'rûf ile yapacaklarından (yani, iddetini tamamlayan kadının süslenmesinden, kendisiyle evlenmek isteyen erkeklere görünmesinden ya da böyle bir arayış içerisinde olma*sından} dolayı size bir günah yoktur. (Bakara/234)
4. el-Marûf lafzı ile, insana kolay gelen şey kasde*dilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Boşanan kadınların ma'rûf (yani, adamın [boşayan kimsenin] kolayına gelecek I imkânı elverecek} bir şe*kilde istifade ettirilmeleri gerekir. Bu, muttakiler üzerine bir haktır. (Bakara/241)
Ma'rûf bir şekilde faydalandırın {yani, boşadığınız kadına, varlık ve imkânınıza göre bir şeyler verin I ko*layınıza gelecek şekilde onu istifade ettirin}... Bu, muhsinîer üzerine bir haktır. (Bakara/236)
Emzireceklerin [boşadığınız kadınların ortak çocuğu*nuzu emzirmeleri halinde] yiyecek ve giyeceklerini ma'rûf {yani, varlık ve imkânı elverecek} bir şekilde temin etmek, çocuk kendisinin olan (babay)a aittir. (Bakara/233) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Yer imleri