27. El-İstîğfâr


el-İstiğfâr, üç manada tefsir edilir:
1. el-îstiğfâr, günahlardan ve şirkten dolayı bağış*lanma dilemek manasında kullanılır; şu âyetlerde ol*duğu gibi:
Rabbinize istiğfar edin ({yani, günah ve şirkten dola*yı Rabbinizden bağışlanma dileyin}) ve sonra O'na dönün! (Hûd/90)
Ey kavmim! Rabbinize istiğfar edin {yani (günah ve) şirkten dolayı bağışlanma dileyin}; doğrusu O, gaf*fardır. (Nûh/10)
2. el-Istiğfâr, salât [namaz veya dua] manasında
kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Seherlerde istiğfar edenler ({yani, namaz kılanlar ve*ya du'â edenler})... (Âl-i îmrân/17)
'( Onlar seherlerde de istiğfar ederlerdi ({yani, namaz
kılarlardı veya du'â ederlerdi}). (Zârîyât/18)
3. el-Istiğfâr, günahlardan ötürü bağışlanma dile*mek manasında kullanılmıştır; müşrik olan Azizin, ka*rısına söylediği şu sözde olduğu gibi:
Günahın için istiğfar et {yani, günahın sebebiyle seni cezalandırmaması için eşinden bağışlanma dile}; çünkü sen gerçekten hatalılardansın. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Yûsuf/29) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

28. Ed-Dîn


ed-Dîn, beş manada tefsir edilir:
1. ed-Dîn, tevhîd manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Şüphesiz Allah indinde dîn {yani, tevhîd}, islâm'dır-/tesuiniyettir. (Âl-i İmrân/19)
O halde dîni {yani, tevhidi} O'na halis kılarak Allah'a ibâdet et! (Zümer/2)
Lokman, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Rûm Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. ve diğer sûrelerdeki benzeri buyruklarda da böyledir.
Gemiye bindiklerinde dîni {yani, tevhidi} O'na halis kılarak Allah'a du'â ederler. (Ankebut/65)
Benzeri â}^etler çoktur.
2. ed-Dîn, hesâb manasında kullanılmıştır; şu âyet*lerde olduğu gibi:
Dîn {yani, Hesâb} Günü'nün mâliki... (Fâtiha/4) Bu, Dîn {yani, Hesâb} Günü'dür. (Sâffât/20)
Onlar ki, o Dîn {yani, Hesâb} Gününü tekzib ederler. (Mutaffifîn/11)
Gerçekten biz hesaba {dîn kökünden medinûn) mı çe*kileceğiz? (Sâfmt/53)
Hesaba [dîn kökünden medinîn) çekilmeyecek ise*niz... (Vâkıa/86)
3. ed-Dîn, hükm manasında da kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Zina eden erkek ile zina eden kadına celde vurun: o ikisinden her birine yüzer ceîde. Allah'ın dîninde iyani, Allah'ın zinakâr hakkındaki hükmünü tatbik hu*susunda} o ikisine acıyacağınız tutmasın! (Nûr/2)
Melik'in dîninde (yani, kralın hükm ve yargısına gö*re) kardeşini alıkoyacak değildi. (Yûsuf/76)
4. ed-Dîn ile, kulların kendisiyle Allah'a itaat ettik*leri kurum olarak dîn kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Rasûlü'nü hidâyet ve hak dîn (yani, İslâm dîni} ile gönderen O'dur; onu her dîne üstün kılmak için {ya*ni, İslâm dfhini, Allah'a itaat olmak üzere tâbi olu*nan diğer dînlerden üstün kılmak için}; müşrikler hoşlanmasalar da. (Tevbe/33)
Bunun bir benzeri de Saff sûresinde Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. yer almak*tadır.
Rasûlü'nü hidâyet ve hak dîn {yani, İslâm dîni} ile gönderen O'dur; onu her dîne üstün kılmak için {ya*ni, İslâm dînini, Allah'a itaat olmak üzere tâbi olu*nan diğer dînlerden üstün kılmak için}. (Feth/28)
5. ed-Dîn, millet [dîn ve şeriat] manasında kullanıl*mıştır; şu âyette olduğu gibi:
Hanif olarak İbrâhîm'in milletine... Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Âl-i İmrân/95) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.