33. İqâmu's-Salât


gâmu's-salât, iki manada tefsir edilir:
1. Eqâme's-salât ibaresi, tasdikten yoksun ikrar manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Artık o müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün... Eğer dönüp {yani, şirkten dönüp) salâtı iqâme eder ve ze*kâtı verirlerse {yani, salâtı içâme ve zekâtı ita etmeyi ikrar ederlerse} yollarını tahliye edin! (Tevbe/5)
Bir mü'min hakkında zimmet gözetmezler. İşte onlar haddi aşanlardır. Eğer döner, salâtı iqâme, zekâtı ita ederlerse {yani, salâtı ikâme, zekâtı ita etmeyi ikrar ederlerse!, artık dînde kardeş]erinizdir. (Tevbe/10-11)
Bunun bir benzeri de Secde sûre sindedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
2. îgânıu's-salât ibaresi, onun I namazın tam-eksik-siz kılınması manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Salâtı iqâme Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. {yani, namazı tam ve eksiksiz kılmayı} ve zekâtı ita etmeyi {yani, farz olan zekâtı vermeyi},.. (Enbiyâ/73)
Bunun bir benzeri de Müzzemmil sûresinde Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. yer
almaktadır.
Onlar ki gayba ({Kur'ân'a, onun Allah'tan Muhammed'e indirildiğine}) îmân eder, salâtı iqâme eder {ya*ni, namazı tam ve eksiksiz kılar} ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden infak ederler {yani, zekâtı ve*rirler}. (Bakara/3) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

34. El-Fadl


el-Fadl, yedi manada tefsir edilir:
1. el-Fadl ile, İslâm kasdedilmiştir; şu âyetlerde ol*duğu gibi:
De ki: "Şüphesiz fadl {yani, islâm} Allah'ın elindedir; onu dilediği kimseye verir." (Âl-i İmrân/73)
İşte bu, Allah'ın fadlıdır (yani, islâm}, onu dilediği kimseye verir. (Cuma/4)
De ki: "Allah'ın fadlı ve rahmetiyle,işte bununla se*vinsinler." (Yûnus/58) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Ve bunun birçok benzeri.
2. el-Fadl ile, nübüvvet kasdedilmiştir; şu âyetler*de olduğu gibi:
Allah'ın senin üzerindeki fadlı {yani, Allah'tan sana nübüvvet ve Kitap bahsedilmesi} azimdir. (Nisâ/113)
Rabbinden bir rahmet olması hariç. Hakikaten O'nun senin üzerindeki fadlı {yani, Allah'tan sana nübüvvet ve Kitap bahsedilmesi} kebîrdir/pek büyük*tür. (İsrâ/87)
3. el-Fadl ile, cennette rızk kasdedilmiştir; şu âyet*te olduğu gibi:
Allah'tan bir nimet, bir fadl {yani, cennette rızk}... müjdelerler. (Âl-i İmrân/171)
4. el-Fadl ile, rızk kasdedilmiştir; şu âyetlerde ol*duğu gibi:
O namaz tamamalandığmda, yeryüzüne yayılabilir ve Allah'tan bir fadl {yani, ticaret yoluyla rızk} araya*bilirsiniz. (Cuma/10)
Diğer bir kısmının da Allah'ın fadlından {yani, ticaret yoluyla rızk} aramak için yeryüzünde yol tepecekleri*ni bilir. (Müzzemmil/20)
Şayet size Allah'tan bir fadl {yani, ganimetten bir rızk} isabet ederse... (Nisâ/73)
Benzeri buyruklar çoktur.
5. el-Fadl lafzı ile, (elden çıkanın) yerini tutan şey®9 kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Allah ise size Kendinden bir mağfiret ve {sadakanıza karşılık} bir fadl {yani, sadakanızın yerini tutacak bir mal} va'dediyor. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Bakara/268)
6. el-Fadl ile, minnet I lütfü hatırlatmak kasdedil*miştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Üzerinizde Allah'ın fadlı ve rahmeti {yani, üzerinizde Allah'ın lütuf ve nimeti} olmasaydı, pek azınız müs*tesna, {baştan hepiniz} şeytana tâbi olmuştunuz. (Nisâ/83)
Üzerinizde Allah'ın fadl u rahmeti {yani, üzerinizde Allah'ın lütfü nimeti} olmasaydı... (Nûr/10, 14, 20, 21)
Benzeri buyruklar çoktur.
7. el-Fadl ile, cennet kasdedilmiştir; şu âyette oldu*ğu gibi:
Mü'minlere müjdele: onlar için, Allah'tan büyük bir fadl (yani, cennet} vardır. (Ahzâb/47) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.