35. Sırr


Sırr, dört manada tefsir edilir:
1. Sırr kelimesi, soğuk / şiddetli soğuk manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Bir rüzgar ki, onda bir sırr (yani, soğuk, şiddetli bir soğuk} var; kendilerine zulmeden bir kavmin ekinine isabet etmiş... (Âl-i İmrân/117)
Onların üzerine sarsar (yani, soğuğu şiddetli} bir rüzgâr {-bu da, ed-debur'dur-} Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. gönderdik. (Fussi-let/16)
Bunun bir benzeri de Hakka Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. ve Kamer Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. sûre*sin dedir.
2. Sırr lafzı, zenbfgünah üzerinde ısrar, yani onu sürdürüp devam ettirmek anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Onlar ki, bir fahişe işledikleri yahut nefislerine zul*mettikleri vakit... hem onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler {yani, onlar -kasıt, ehl-i tevhîd'tir-yap*tıkları ma'siyeti sürdürüp gitmezler!. (Al-i İmrân/135)
O azîm hıns üzerinde ısrar ederlerdi {yani, o zenb I gü*nah -kasıt, şirktir- üzere devam ederlerdi} (Vâkıa/46)
Israr ettiler {yani, şirk Üzere devam ettiler} ve büyük-lendiler {yani, büyüklendikçe büyüktendiler}. (Nûh/7)
3. Sarre kelimesi, sayha [bağırtı, çığlık] manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Bunun üzerine karısı, bir sarre içinde {yani, bir say*ha ile/bir çığlık atarak} ilerledi de yüzüne çarpa*rak... (Zârîyât/29)
4. Sırr kelimesi, koparına, parçalama, kesme anla*mında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Onları kendine sırr eyle {yani, onları parçala}! Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Ba*kara/260) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.


36. Ed-Durr


ed-Durr, beş manada tefsir edilir:
1. ed-Durr kelimesi, bela ve şiddet anlamında kul*lanılır; şu âyette olduğu gibi:
Be'sâ'da (yani, fakirlik zamanlarında} ve darrâ'da {yani, şiddet ve bela zamanlarında} sabredenler... (Bakara/177)
Onlara be'sâ ve darrâ {yani, bela ve şiddet} dokun*du... (Bakara/214)
Bunun bir benzeri de Zümer sûresindedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
2. ed-Durr lafzıyla, yağmurun yağmaması, yağmur kıtlığı kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Andolsun ki, senden önceki ümmetlei'e de gönderdik. Onları, yalvarsmlar diye be'sâ {yani, fakirlik I yoksul*luk} ve darrâ {yani, yağmur kıtlığı I kuraklık} ile sı*kıştırdık. (En'âm/42)
Biz hangi karyeye bir nebi gönderdikse, onun halkını be'sâ ve darrâ {yani, yağmur kıtlığı i kuraklık} ile sı*kıştırdık. (A'râf/94)
Kendilerine dokunan bir darrânm {yani, yağmur kıt*lığının I kuraklığın} ardından insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman... (Yûnus/21)
Bunun bir benzeri de Rûm sûresindedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
3. ed-Durr lafzı ile, denizdeki (dehşetli) haller kas*dedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Bahr'de size bir durr {yani, denizde size dehşetli bir hal} dokunduğu zaman, du'â ettikleriniz kaybolur, yalnız O hariç. (îsrâ/67)
4. ed-Durr ile, bedendeki hastalık ve belalar kasde*dilmiştir; şu âyetlerde böyledir:
insana bir durr {yani, insanın bedenine bir hastalık ve bela} dokunduğu zaman, gerek yanı üzereyken, gerek otururken, gerek dikilirken Bize du'â eder. (Bu âyet, Ebî Huzeyfe b. el-Muğîre hakkında inmiştir). Fakat Biz ondan durrunu {yani, hastalığını} açtığımız/gider*diğimiz zaman, sanki kendisine dokunan durr için Bi*ze du'â etmemiş gibi geçer gider. (Yûnus/12)
Bunun bir benzeri de Zümer sûresindedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Eyyûb'u da... Hani Rabbine, "Bana durr {yani, bela ve şiddet/ dokundu; Sen ise merhametliler merha-metlisisin" diye nida etmişti. (Enbiyâ/83)
5. ed-Durr kelimesi, eksiklik/noksanlık Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. manasın*da kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Sana hiçbir durr ((yani, eksiklik/ noksanlık)) vere*mezler. (Nisâ/113) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.