39. El-Eşhâd


el-Eşhâd, altı şekilde tefsir edilir:
1. el-Eşhâd, tebliğe -ki tebliğde bulunanlardan ka*sıt, nebilerdir- şâhidlik eden manasında kullanılmış*tır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Her ümmetten birer şâhid {yani, risaleti tebliğ ettik*lerine dair onlara karşı şâhidlik edecek nebilerini} getirdiğimiz, seni de {ey Muhammed}, onların üzeri*ne şâhid {yani, risaleti tebliğ ettiğine dair şâhid} ge*tirdiğimiz zaman halleri nasıl olacak?! (Nisâ/41)
O gün her ümmetten birer şâhid çıkaracağız {yani, ne*bilerini üzerlerine şâhid olarak getireceğiz}. (Nahl/84)
İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerinde şâ*hid idim. (Mâide/117)
Şâhidler {yani, nebiler} de, "İşte şunlar {yani, kavim*lerinin kâfirleri}, Rabb'leri üzerine yalan söyleyenler*dir" {yani, Allah'ın ortağı olduğunu iddia edenlerdir}. (Hüd/18)
2. eş-Şehıd kelimesi, Ademoğlu 'nun amelini yazan hıfzedici melek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Her kişi beraberinde bir sürücü ve bir şehîd {yani, amellerini yazan melek} bulunduğu halde gelecektir. (Kaf/21)
Bu âyetteki şehîd lafzıyla, "dünyadaki amellerini yazan hıfzedici melek" kasdedilmektedir ki âhiret-te de ameli hususunda ona karşı şâhidlik edecek*tir.
Nebiler ve şühedâ {yani, amelleri hususunda onlara karşı şâhidlik edecek hafaza melekleri} getirilmiş... (Zümer/69)
Muhakkak Biz rasûllerimize ve mü'minlere dünya hayatta ve şâhidlerin {yani, hıfzedici meleklerin jha-faza meleklerinin} dikileceği gün yardım ederiz. (Mü'min/51)
3. Şühedâ ile, nebilerin tebliğde bulunduklarına şâhidlik edecek olmaları hasebiyle Ümmet-i Muham*med kasdedilmektedir; şu âyetlerde böyledir:
Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki, insanlar üze*rine şühedâ {yani, rasûllerin, risaleti onlara tebliğ et*tiklerine şâhidler} olasınız... (Bakara/143)
Bundan önce ve bunda... ta ki Rasûl sizin üzerinize şehîd olsun, siz de insanlar üzerine şühedâ {yani, ra-sûllerin kavimlerine risaleti tebliğ ettiklerine şâhid-lerj olasınız. (Hacc/78)
Bizi şâhidler {yani, ümmet-i Muhammedi ile beraber yaz. (Mâide/83)
4. eş-Şehîd kelimesiyle, Allah yolunda şehâdet eden kimse kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
İşte onlar Allah'ın kendilerine nimet verdiği nebiler, sıddîklar, şühedâ {yani, Allah yolunda şehâdet eden*ler] ve salimler ile beraberdir. (Nisâ/69)
Rabb'lerinin indinde şühedâdır {yani, onlar Allah yo*lunda şehâdet edenlerdir; onlar için ecir ve nurları vardır}. (Hadîd/19)
5. eş-Şehîd kelimesi ile, bir kişinin hakkına veya Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. insanların haklarına dair şâhidlik etmek /şehâdette bulunmak kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Erkeklerinizden iki şehidi şâhid tutun {yani, haklara dair olan bu işleme}; eğer iki erkek olamıyorsa, razı . olacağınız şühedâdan bir erkek ile iki kadın... (Baka*ra/282)
Bunun benzeri çoktur.
Sizden adi sahibi iki şâhid {yani, boşama ve müraca*at hallerinde iki şâhid} tutun; şehâdeti de Allah için dosdoğru yapın! (Talâk/2)
6. Şehîd,.hâzır bulunmak, hâzır bulunan manasın*da kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Size bir musibet isabet ederse, "Allah bana lütfetti de onlarla beraber şehîd {yani, hâzır} bulunmadım" der.
(Nisâ/72)
Biz Musa'ya o emr'i kaza ettiğimizde sen batı tara*fında değildin; şâhidlerden {yani, orada hâzır bulu*nan kimselerden} de değildin. (Kasas/44)
Şuhûden {yani, Mekke'de hâzır bulunan} oğullar... (Müddessir/13)
Onlar ki, zûr'a şâhidlik etmezler {yani, orada I ona hâzır bulunmazlar}. (Furkân/72)
Yoksa siz Ya'kûb'a ölüm geldiği zaman şühedâ mıy*dınız {yani, orada hâzır mı bulunuyordunuz}1? (Baka*ra/133)
O ikisinin azâblarma şâhid olsunlar {yani, onlar ce*zalandırılırken hâzır bulunsunlar}. (Nûr/2) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

40. Es-Sâdıqîn


es-Sâdıqîn, üç şekilde tefsir edilir:
1. es-Sâdıqln, ile, nebiler kasdedilmiştir; şu âyet*lerde olduğu gibi:
Sâdıqîne {yani, nebilere} sadâkatlerinden soracağı {yani, onların Allah'tan aldıkları risaleti kavimlerine ulaştır*dıklarını I tebliğ ettiklerini soracağı} için. (Ahzâb/8)
Bugün, sâdıqînin {yani, nebilerin} sadâkatlerinin fay*da vereceği gündür. (Mâide/119)
2. es-Sâdıkîn lafzı ile, hasseten muhacirler vasfe-dümiştir; şu âyette olduğu gibi:
(Allah'ın, Rasûlü'ne verdiği fey), o fakir muhacirler için ki: yurtlarından ve mallarından çıkarıldılar, Al*lah'tan bir fazl ve rıdvan ararlar, Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne yardım ederler. İşte onlar, sâdıqûndur. (Haşr/8)
3. es-Sâdıkîn lafzı ile, mü'minler vasfedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Çünkü Allah sâdıqîne (yani, mü'minlere} sadâkatleri*nin karşılığını verecek... (Ahzâb/24) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.