73. Min


Min, dört şekilde tefsir edilir:
1. Min, kelâmda sıla [mana taşımayan ulama eda*tı] olur; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ta ki günahlarınızdan [min-zünûbikum] {yani, bütün günahlarınızı} mağfiret buyursun. (Nûh/4)
Dinden [mine'd-dini] (yani, dîni} sizin için şeriat yaptı. (Şûrâ/13)
Mü'min erkeklere söyle: "Bakışlarından [min-ebsâri-him] kıssınlar" {yani, gözlerini tümüyle /bakışlarının tümünü ma'siyetten sakınsınlar}. (Nûr/30)
Mü'min kadınlara söyle: "Bakışlarından [min-ebsâri-hinne] kıssınlar" (yani, gözlerini tümüyle /bakışları*nın tümünü ma'siyetten sakınsınlar}. (Nûr/31)
Rabbim! Bana mülkten [mine'I-mülki] (yani, mülk} verdin. (Yûsuf/101)
Benzeri buyruklar çoktur.
2. Min-emrihi [O'nun emrinden] ibaresi, O'nun-IKendi emri ile anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde
böyledir:
Emrinden [min-emrihi] (yani, emri ile} rûh ilka edi*yor. (Mü'min/15)
Onda melekler ve rûh, Rabb'lerinin izniyle herbir emrden [min-külli emrin] {yani, herbir emr ile} iner de iner. (Kadr/4)
Ve o sıkıştırılan bulutlardan [mine'l-mıt'sırâtt] {yani, sıkıştırılan bulutlar ile} şarıl şarıl bir su indirdik. (Nebe/14)
Önünden ve arkasından onu Allah'ın emrinden [min-emrillâhi] {yani, Allah'ın emri ile} muhafaza eden iz*leyiciler vardır. (Ra'd/11)
3. Min, fi [...de, ...da, içinde] anlamında kullanıl*mıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
O zaman Allah'ın emrettiği yerden [min-haysu eme-rekumullâhu] onlara varın (yani, Allah'ın emrettiği yer olan ferc'de onlarla ilişki kurun}! (Bakara/222)
De ki: "Allah'ı bırakıp çağırdığınız ortaklarınız hak*kında reyiniz nedir? Onlar yerden [mine'l-ardı] {ya*ni, yerde};şeyi yarattılar Bana gösterin!" (Fâtır/40)
i Bunun bir benzeri de Ahkâf sûresindedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
4. Min, 'ala [...e, ...a, ...üzerine I karşı] anlamında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Âyetlerimizi yalanlayan kavmden [mine'l-qavmi] {ya*ni, kavme karşı} o'na {yani, Nuh'a} yardım ettik. (En*biyâ/77) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

74. Emr


Emi; onüç şekilde tefsir edilir:
1. Emr, dîn manasında kullanılmıştır; şu âyetlerdp olduğu gibi:
Nihayet hak geldi ve hoşlanmamalarına rağmen Allah'm emri {yani, Allah'ın Nebisi'ne emr olarak ver*diği, fakat kendilerinin dahil olmadıkları İslâm Dî*ni} üstün oldu. (Tevbe/48)
Onlar enirlerini {yani, kendisiyle emr olundukları halde başkasını kabul ettikleri dînleri olan İslâm'ı} aralarında parça parça ettiler. (Enbiyâ/93)
2. Emr, qaul/söz manasında kullanılmıştır; şu
âyette olduğu gibi:
Hani aralarında enirlerini {yani, gaullerini /sözlerini} tartışıyorlardı (yani, konuşuyorlar /söz alış-verişinde bulunuyorlardı}... (Kehf/21)
Enirlerini {yani, gavllerini /sözlerini} aralarında tar*tıştılar {yani, kendi aralarında konuştular / söz alış verişinde bulundular}. (Tâ-Hâ/62)
Nihayet emrimiz {yani, qavlimiz /sözümüz} gelip de tandır kaynaymca... (Hûd/40)
Hûd ve Salih hakkında da böyle (buyurulmuş)dur.
3. el-Emr, azâb anlamında kullanılmıştır; şu âyet*lerde böyledir:
Emr kaza edilince {yani, ateş ehli hakkında azâb vâ-cib olunca} şeytan da der ki... (İbrâhîm/22)
Emr'in kaza edileceği {yani, azabın vâcib olacağı}... (Meryem/39)
Su çekildi, emr kaza edildi {yani, suda boğulmak su*retiyle azâb vâcib/gerekli oldu}. (Hûd/44)
4. el-Emr ile, Isâ kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
O münezzehtir. Bir emri kaza ettiğinde Syani, isa'nın babasız doğmasına hükmettiğinde -ki isa'nın babasız doğacağı O'nun ilminde olan bir şeydi-} ona yalnızca 'Ol!' der, oluverir. (Meryem/35)
5. Emrullâh [Allah'ın emri] ile, Bedir'de katledile*cekler kasdedilmiştir; şu âyette böyledir:
Allah'ın emri {yani, Bedir'de öldürülecek olanlara dair hükmü) geldiğinde hak ile hükmolunur. (Mü'-min/78)
Bu buyruk JVIekke'de inmişti. Allah Mekkelilerin öldürülmesi hakkındaki emrini Medine'de gerçek*leştirdi. Enfâl süresindeki şu âyet işte bunu anlat*maktadır:
Hani karşılaştığınız o vakit onları sizin gözlerinize az gösteriyor, sizi de onların gözlerine az gösteriyor*du ki Allah emri kaza etsin. (Enfâl/44)
Bununla Mekke kâfirlerinin Bedir'de öldürülmesi
kasdedilmektedir. İşte Mü'min süresindeki, Alla*h'ın emri geldiğinde hak ile hükmolunur (Mü'min/78) âyetiyle kasdedilen budur.
6. Emr ile, Mekke'nin fethi kasdedilmiştir; şu âyet*te bövledir:
O halde Allah'ın emri (yani, Mekke'nin fethi/ gelince*ye kadar tarabbus edin [gözetleyip bekleyin]. (Tev-be/24)
7. Emr ile, Benî-Kurayza'nın öldürülmesi ile Benî-Nadîr'in sürülmesi kasdedilmiştir; şu âyette böyledir:
Afv ve safh ile davranın, Allah'ın emri gelinceye (yani, Yahudilerden Benî-Kurayza'nın öldürülmesi, Be-nl-Nadîr'in sürülmesi gerçekleşinceye} kadar. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Ba*kara/109)
Bunun bir benzeri de Mâide sûresinde yer almak*tadır. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
8. Emr ile, kıyamet kasdedilmiştir; şu âyetlerde ol*duğu gibi:
Allah'ın emri (yani, kıyamet} geldi. (Nahl/1)
Ama siz Allah'ın emri (yani, kıyamet} gelinceye ka*dar tarabbus ettiniz, şüphe ettiniz, kuruntular sizi aldattı. (Hadîd/14)
9. Emr, kadâ'/hükm manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Emr'i tedbir eder (yani, kazasına dair hükmü yalnız*ca O verir}, Hiç kimse şefaat edemez; meğer ki O'nun izninin ardından ola. (Yûnus/3) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İyi bilin ki, halk ve emr (yani, yarattıkları hakkında dilediği şekilde hükm vermek] O'na aittir. (A'râf/54)
10. el-Emr, vahy manasında kullanılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
Semadan arza (yani, gök ile yer arasında} emr'i {ya*ni, vahyi} tedbir eder {yani, indirir}. (Secde/5)
11. Emr, bizatihi emr/iş manasında kullanılır; şu âyette böyledir:
İyi bilin ki, .emr'ler {yani, mahlukâta ait işler} Allah'a varır. (Şûrâ/53)
12. el-Emr, nasr [zafer, yardım] manasında kulla*nılmıştır; şu âyette olduğu gibi:
"O emr'den {yani, zaferden} bize birşey var mı?" di*yorlardı. De ki: "Doğrusu bütün emr Allah'ındır." (Âl-i İmrân/154)
13. el~Emr, zenb I günah anlamına kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Böylece emrinin vebalini (yani, günahının cezasını} tattı. (Talâk/9)
Emr'lerinin vebalini {yani, günahlarının cezasını} tatmışlardı. (Haşr/15)
Emr'inin vebalini {yani, günahının cezasını} tatsın. (Mâide/95) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.