79. El-Arz


el-Arz, yedi şekilde tefsir edilir:
1. el-Arz ile, cennet arzı kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Bizi arza {yani, cennet arzına} vâris kıldı; cennetten dilediğimiz yere yerleşiyoruz. (Zümer/74)
Andolsun zİkr'in ardından zebûr'da da, "Arza {yani, hasseten cennet arzına} sâlih kullarım vâris olacak" diye yazdık. (Enbiyâ/105)
2. el-Arz ile, hasseten Şam'daki Arz-ı Mukaddes kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Ve o zaafa uğratılmış kavmi, vâris kıldık arzın (yani, Ürdün ve Filistin'in} doğularına... (A'râf/137)
Biz o'nu ve Lût'u kurtardık; bereketlendirdiğimiz ar*za {yani, Arz-ı Mukaddes'e} çıkardık. (Enbiyâ/71)
3. el-Arz ile, hasseten Medine arzı I toprakları kas*dedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ey îmân eden kullarım! Şüphesiz Benim arzım {yani, hasseten Meduıe arzı} geniştir. O halde yalnız Bana ibâdet edin! f Ankebût/56)
Bu buyrukla onlara, oraya [Medine'ye] hicret etme*leri emre dilmektedir.
Allah'ın arzı {yani, Medine arzı} geniş değil miydi? Oraya hicret etseydiniz ya! (Nisâ/97)
Kim Allah yolunda hicret ederse, arzda gidecek bir*çok yol da, genişlik de bulur. (Nisâ/100)
4. Arz ile, hasseten Mekke arzı I toprakları kasdedil*miştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Veya Bizim arza (yani, Mekke arzına I topraklarına} gelip de onu etrafından eksilttiğimizi görmüyorlar mı? (Ra'd/41)
"Neyiniz vardı?" diye sorarlar. "Biz arzda (yani, Mekke arzında I topraklarında} mustaz'aftık" diye cevap verir*ler. (Nisâ/97)
Bizim arza {yani, hasseten Mekke arzına j topi'akları-naj gelip de onu etrafından eksilttiğimizi görmüyor*lar mı? O halde galibler onlar mı?! (Enbiyâ/44)
5. el-Arz kelimesi ile, hasseten Mısır arzı /topraklan kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
[Yûsuf dedi ki}: "Beni arz (yani, Mısır topraklarının} hazineleri üzerine görevlendir!" (Yûsuf/55)
İşte böylece Yûsuf a o arzda (yani, Mısır arzında/top*raklarında} bir yer sağladık. (Yûsuf/21)
(Yûsuf un kardeşlerinin kebiri dedi ki}: "Artık ben bu arzdan (yani, Mısır topraklarından} aynim ayacağım; ta ki babam bana izin verinceye..." (Yûsuf/80)
Şüphesiz Fir'avn o arzda {yani, Mısır topraklarında} ululandı. (Kasas/4)
Biz ise irade ediyorduk ki, o arzda (yani, Mısır toprak*larında} mustaz'aflara lütfedelim... (Kasas/5)
Onlara o arzda (yani, Mısır topraklarında} güç ve im*kân verelim... Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Kasas/6)
Şüphesiz o arz (yani, Mısır toprakları} Allah'ındır. (Kullarından) kimi dilerse ona vâris kılar. (A'râf/128)
Ola ki Rabbiniz düşmanınızı helak eder ve sizi o arz*da (yani, Mısır topraklarında} halef kılar. (A'râf/129)
...yahut o arzda {yani, Mısır topraklarında} üstün ge*lip fesad çıkarmasından (korkuyorum). (Mü'min/26)
Ey kavmim! Bugün bu arzda {yani, Mısır toprakların*da} Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. üstünlük sahibi olarak mülk sizin. (Mü'min/29)
6. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. el-Arz ile, müslümanların topraklan kasde-dilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Doğrusu Ye'cûc ve Me'cûc bu arzda (yani, müslüman*ların topraklarında} müfsidlik ediyorlar. (Kehf/94)
7. el-Arz ile,,.yeryüzünün tümü kasdediîmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
O arzda (yani, yeryüzünün tümünde} hareket eden hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yok*tur ki... (En'âm/38)
Eğer arzdaki (yani, yeryüzünün tümünde bulunan}
ağaçlar kalem olsaydı... (Lokmân/27)
Benzeri âyetler çoktur. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

80. El-Feth


el-Feth, dört şekilde tefsir edilir:
1. el-Feth, kadâ' [yargı / hükm] anlamında kullanıl*mıştır; şu âyetlerde böyledir:
Hakikat şu ki, Biz sana feth ettik: apaçık bir feth (ya*ni, senin lehine hükmettik: apaçık bir hükm}. (Feth/1)
Sonra, aramızı fethedecek (yani, aramızda hükm ve*recek}, hak ile; ve O, her şeyi bilen bir fettahtır. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Sebe726)
Rabbimiz! Bizimle kavmimizin arasını hak ile iftah et! Sen fâtihlerin (yani, hüküm verenlerin} en lıayırlı-sısm. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (A'râf/89)
Derler ki: "(Söyleyin bakalım) bu feth (yani, hükm} ne zaman; eğer doğru söyleyenler iseniz." De ki: "Feth (ya*ni, hükm} Günü'nde kâfirlere îmânları fayda vermez." (Secde/28-29)
2. el-Feth, göndermek manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah insanlara rahmetinden feth edecek {yani, rızkın*dan gönderecek} olursa, onu tutacak olmaz. (Fâtır/9)
Nihayet Ye'cûc ve Me'cûc feth edildiğinde (yani, gön*derildiğinde}... (Enbiyâ/96)
Nihayet üzerlerine şiddetli bir azâb kapısı feth ettiği*mizde (yani, üzerlerine (şiddetli bir azâb) gönderdiği*mizde}... (Mü'minûn/77)
3. el-Feih lafzının, bizatihi feth [açmak, açılmak] anlamında kullanılışına şu âyet Örnektir:
Nihayet oraya gelip kapıları feth edildiğinde {yani, açıldığında}.,. (Ziimer/73)
4. el-Feth, nasr [yardım, zafer] manasında kullanıl*mıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ola ki Allah o fethi {yani, Muhammed'e (o'na ve o'nun âline selâm, olsun) nasrı [yardımı-zaferi]}, yahut in*dinden bir emr ihsan eder. (Mâide/52)
Allah'tan bir nasr ve yakın bir feth {yani, çabuk bir yardım ve zafer}... (Saff/13) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.