86. Em
Em, üç şekilde tefsir edilir:
1. Em lafzındaki mim harfinin sıla (yani, hem*zenin soru edatı anlamı alınarak, mim harfini?! ulama edatı) olması; şu âyetlerde olduğu gibi:
Yoksa [em] bir şeysiz mi/bir sebeb olmadan mı halke-dildiler?! (Tûr/35)
Burada mim harfi sıladır; dolayısıyla em huliqû min-ğayri şey'in ibaresi, e huliqû min-ğayri şey'in [yoksa bir şeysiz mi/bir sebeb olmadan mı halkedildiler?!] anlamındadır.
Yoksa [em] kızlar O'nun mu?! (Tûr/39)
Burada da mim harfi, sıladır; (dolayısıyla em le-hu'l-benâtu ifadesi, e lehu'l-benâtü [yoksa kızlar O'nun mu?!] demektir).
2. Em; hattâ, bilakis /aksine manasında kullanıl*mıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Em {yani, aksine} sözden bir zahir (söylüyorsunuz). (Ra'd/33)
Em, burada, Yoksa ... mü ...? manasında değil, ak*sine [bel] manasında olup, ibare "Aksine sözden bir zahir söylüyorsunuz" manasındadır.
Em {yani, aksine} ben o'ndan daha hayırlıyım. (Zuh-
Em burada, "Yoksa ... değil miyim?" manasında de*ğil, aksine [bel] manasında olup, ibare "Aksine ben o'ndan daha hayırlıyım" anlamındadır.
Onlar, "Em {yani, aksine} biz birbirine yardım eden bir topluluğuz" diyorlar. (Kamer/44)
Em burada da, Yoksa ... mu? manasında değil, ak*sine [bel] manasında olup, ibare "Aksine biz birbiri*ne yardım eden bir topluluğuz" diyorlar anlamın*dadır.
3. Em edatı, veya I ya da i yahut manasında soru edatı olarak da kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Em {yani, yahut} sema hakkında emin mi oldunuz; üzerinize ölümcül bir fırtına göndermesinden?! (Mülk/17)
Em {yani, yahut} sizi tekrar oraya iade edip de... (İsrâ/69) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
87. Mâ-Beyne Eydîhim Ve Mâ-Halfehum
Mâ-beyne eydîhim ve mâ-halfchum ibaresi, dört şe*kilde tefsir edilir:
1. Mâ-beyne eydîhim ifadesi, halkedilişleri öncesi olanlar; ve mâ-halfehum ifadesi ise halkedilişleri son-rası olanlar manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde ol*duğu gibi:
O, mâ-beyne eydîhim {yani, onların! meleklerin kedilişleri öncesi olanları} ve mâ-halfehum {yani, on*ların I meleklerin halkedilişleri sonrası olanları} bilir. (Bakara/255)
Mâ-beyne eydînâ {yani, halkedilişimiz öncesi olanlar} ve mâ-halfenâ {yani, halkedilişimiz sonrası olan*lar}... (Meryem/64) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
O, mâ-beyne eydîhim {yani, onlardan I meleklerden Önce olanları} ve mâ-halfehum {yani, onlardan I me*leklerden sonra olanları} bilir. (Tâ-Hâ/110)
2. Beyne eydîhim, âhiret; ve halfehum dünya için kullanılmıştır; -Cebrail'in ağzından dile getirilen- şu âyetlerde olduğu gibi:
Mâ-beyne eydînâ {yani, âhiretteki her şeyi ve mâ-halfe*nâ {yani, dünyadaki her şey} Onundur. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Meryem/64)
Sonra, sokulacağım; min-beyni eydîhim {yani, âhiret tarafından gelerek, onlara ölümden sonra asla diriliş olmadığını bildireceğim} ve min-halfîhim {yani, dün*ya tarafından gelerek, onu gözlerine güzel gösterece*ğim}. (A'râf/17)
Onlara şeytanî dürtüleri musallat ettik. Onlar da on*lara mâ-beyne eydîhim {yani, Ölümden sonra ahirette asla diriliş olmadığı fikrini} ve mâ-halfehum {yani, dünyayı: ?na'siy etleri Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. gözlerine} güzel gösterdiler. (Fussilet/25)
Onlara denildiği vakit: "Mâ-beyne eydîkum {yani, âhiret azabına karşı} ve mâ-halfekum {yani, dünya azabına karşı} ittiqa edin..." (YâSîn/45)
3. Mâ-beyne eydîhim ve mâ-halfehum ibaresi, dün*yada öncelik ve sonralık ifade eder; şu âyetlerde olduğu gibi:
Min-beyni yedeyhi (yani, ondan önce Hûd ve Salih gibi kavimlerine gönderilen rasûller geçmişti} ve min-halfi-hi {yani, ondan sonra da, "Allah'tan başkasına ibâdet etmeyin!" diyen} uyarıcılar gelip geçmişti. (Ahkâf/21)
Hani rasûlleri onlara geldiği vakit, min-beyni eydî*him (yani, onlardan; Hûd ve Salih'ten Önce geçen ra*sûller kavimlerine} "Allah'tan başkasına ibâdet etme*yin..." (Fussilet/14)
4. Mâ-beyne eydîhim ve mâ-halfehum ibaresiyle, akraba, aşiret kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sema ve arzdan, mâ-beyne eydîhim {yani, önlerinde-kileri} ve mâ-halfehum {yani, arkasındakileri} gör*müyorlar mı? (Sebe'/9)
Çünkü Âdemoğlu önünden de, arkasından da se*mayı ve arzı görüyordu.
Min-beyni eydîhim {yani, önlerinden} bir sed ve min-halfıhim {yani, arkalarından} bir sed çektik. (YâSîn/9) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Yer imleri