94. El-A'mâ
el-A'mâ, üç şekilde tefsir edilir:
1. el-A'mâ kelimesi, kalbin Ikalb gözünün körlüğü manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Çünkü (sadece) gözler a'mâ [kör] olmaz, göğüslerdeki kalbler de a'mâ [kör] olur. (Hacc/46)
Sağırdırlar, dilsizdirler, a'mâdııîar (yani, kalbleri/kalb gözleri kördür}. Onun için onlar akletmezler {yani, hi*dâyeti akleimezlerj. (Bakara/171)
A'mâ (yani, kalbi I kalb gözü kör olup da hidâyeti kal*biyle görmeyen kâfir} ile, basîr bir olmaz. (Fâtır/19)
Onlardan sana bakanlar da vardır, fakat a'mâları {kalb*leri/kalb gözleri kör olanları} sen mi hidâyete iletecek*sin; üstelik {hidâyetten yana} basiretleri de yokken?! (Yûnus/43)
Kim burada a'mâ ise (yani, Yüce Allah'ın, "Andolsun ki biz Ademoğulları'nı tekrlm ettik" (İsrâ/70) âyetinde sözkonusu edilen hususta kimin kalbilkalb gözü kör olup Rabbini tanımaz ve O'nu birlemez ise), o, âbiret-te de a'mâdır [basiretsizdir], yol itibariyle de şaşkın*dır. (îsrâ/72)
2. el-A'mâ, körlük /gözün körlüğü demektir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Kendisine o a'mâ {yani, kör/gözleri görmeyen kişi} geldi diye. (Abese/2)
A'mâya {yani, kö. ı/gözleri görmeyene} harec yoktur. (Nûr/61)
Feth süresindeki buyrukta da bu anlamdadır. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
3. A'mâ kelimesi, hüccetten/delilden yana kör, hüc-cetsiz I delilsiz manasında kullanılmıştır; şu âyette böy*ledir:
Ve onu Kıyamet Günü a'mâ olarak {yani, Bana [Al*lah'a] karşı hüccetsiz /hüccetten yoksun bir halde} hasrederiz. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
95. El-Basar
el-Basar, üç şekilde tefsir edilir:
1. el-Basar, kalb ile gören manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Onlardan sana bakanlar da vardır, fakat a'mâlan sen mi hidâyete ileteceksin; üstelik basiretleri de yokken (yani, kalbleriyle hidâyeti de gönnüyorlarken}?! (Yû*nus/43)
A'mâ ile basîr {yani, kalbi îmân ile gören: mü'minj bir olmaz. (Fâtır/19)
Onları sana bakar görürsün. Halbuki onların basiret*leri yoktur (yani, kalbleriyle görmezler}. (A'râf/198)
2. el-Basır, gözlerle görmek anlamında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Bu sebeble onu semi', basîr (yani, gözleriyle gören} yaptık. (İnsan/2)
Derhal basîr oldu (yani, gözleri görmeye başladı}. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Yûsuf/96)
Bugün basarın (yani, gözlerinin görmesi) pek keskin*dir. (Kaf/22)
3. el-Basîr kelimesiyle, hüccetten /delilden yana ba*siret sahibi kasdedilir; şu âyette olduğu gibi:
Oysa ben basîr (yani, dünyada hücceti delil getirme gücüne sahibi idim. (Tâ-Hâ/125) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.


Teşekkur:
Beğeni: 



Yer imleri