98. El-Hayât
el-Hayât, altı şekilde tefsir edilir:
1. el-Hayât, birinci halkedilişin ve ruhun üflenişi-nin ardından verilen hayât manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Siz emvât idiniz de size hayât verdi {yani, nutfeler halindeyken sizi halketti ve size ruhlar verdi}. (Baka*ra/28)
İki kere ihya ettin {yani, iki kere hayât verdin -hayâ*tın ilki, rahimlerdeyken suret verip rûh üflemesidir-}. (Mü'min/11)
Meyyitten {yani, nutfeden} hayyı {yani, canlıyı} çıka*rırsın. (Âl-i İmrân/27)
O ki, size hayât verdi {yani, sizi halketti ve ruhlar verdi}. (Hacc/66)
De ki: "Allah'tır size hayat veren" {yani, -halketmeyi başlatan anlamında- sizi yaratan}. (Câsiye/26)
2. el-Hayy [diri] ile, mü'min vasfedilmiştir; şu âyet*lerde olduğu gibi:
Hayy olanı {yani, Allah'ın ilminde hidâyette olan mümini} uyarmak için. (Yâ-Sîn/70)
Meyyit [ölü: kâfir] iken kendisini ihya ettiğimiz {ya*ni, îmân ile hidâyet verdiğimiz} kimse... (En'âm/122)
Hayâttakiler {yani, mü'minler} ile emvât/ölüler {yani, kâfirler} bir olmaz. (Fâtır/22)
3. el-Hayât, beka [kalıcılık] manasında kullanıl*mıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ey lübb sahihleri! Kısasta sizin için hayât {yani, be*ka/kalıcılık} vardır. (Bakara/179)
Kim de ona hayât verirse, bütün insanlara hayât ver*miş gibi olur. (Mâide/32)
Kadınlarınızı hayâtta bırakıyorlardı {yani, kadınları*nızı (öldürmemek /sağ bırakmak suretiyle) kalıcı ya*pıyorlardı}. (Bakara/49)
Bunun bir benzeri de A'râf Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. ve İbrahim Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. sûresin*de bulunmaktadır.
4. el-Hayât ile, toprağın nebat ile canlanması kas-dedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Bulutları kaldırır; derken onu ölmüş {yani, nebatı bu*lunmayan} bir beldeye sevkeder; derken onunla arza, ölümünün ardından hayat verir {yani, toprağı envayı çeşit nebat bitirmek suretiyle canlandırır}. (Fâtır/9)
Arzın hayât bulması/canlanması, bitki bitirmesidir.
Bunun bir benzeri de YâSîn Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. ve başka sûrelerde bulunmaktadır.
5. el-Hayât, dünyada bir rızık ve bir eser bırakmak*sızın Kıyamet Gününden önce ibret olmak üzere verilen hayât manasında kullanılmıştır; ki şu âyette bu tür bir hayât sözkonusudur:
Allah'ın izniyle ölülere hayât veririm/Ölüleri dirilti*rim. (Al-i İmrân/49)
Hz. Isâ, İsrâîloğulları'na —kendisini tasdik etmeleri için- ibret olmak üzere Allah'ın izniyle ölüleri di-riltirdi. Bu meyanda Sâm b. Nuh'u diriltmiş ve o da insanlarla konuşmuş, sonra da Ölmüş ve eski haline dönmüştü. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Bunun bir ^enzeri de Mâide sûresindedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
6. el-Hayât ile, sonrasında Ölümün sözkonusu ol*madığı Kıyamet Günündeki hayât kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Doğduğu gün, öleceği gün ve hayy (yani, ölümün ar*dından diri} olarak ba's edileceği gün {yani, Kıyamet Günü} selâm o'nun (Yahya'nın} üzerine. (Meryem/15)
(Isâ dedi ki}: "Doğduğum gün, öleceğim gün ve hayy (yani, ölümün ardından diri} olarak ba'sedileceğim gün (yani, Kıyamet Günü} selâm benim üzerime. (Meryem/33)
Öyleyse mevtaya [ölüye], (Kıyamet Günü} hayât ver*meye kadir değil mi? (Kıyâme/40)
Benzeri âyetler çoktur. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
99. Darb
Darb, beş türlü tefsir edilir:
1. ed-Darb, seyr [yürümek /seyahat etmek] mana*sında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Arzda darbettiğiniz (yani, seyahat ettiğiniz} zaman... (Nisâ/101)
Diğer bir kısmının da arzda darbedeceklerini (yani, seyahat edeceklerini}... (Müzzemmil/20)
2. ed-Darb, el (ya da eldeki silah) ile vurmak mana*sında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Boyunlarının üstüne darbedin (yani, elinizdeki silah*larla vurun}; onların parmaklarından her birine (ya*ni, herbir azasına} darbedin {yani, elinizdeki silah*larla vurun}.' (Enfâl/12)
Küfredenlerle karşılaştığınızda boyunlarını darbedin (yani, elinizdeki silahlarla vurun}! (Muhammed/4)
Onları darbedin (yani, o kadınlara iz bırakmayacak şekilde elinizle vurun I dövün}! (Nisâ/34)
3. Darb, vasfetmek I benzetme yapmak [örneklendir*mek] manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah bir mesel darbetti {yani, Allah bir benzetme yaptı}; iki adamı, o ikisinden biri dilsiz... (NahI/76)
Artık Aüah hakkında meseller darbetmeye {yani, Al*lah'a benzerler vasfetmeyej kalkışmayın. (Nahl/74)
Allah bir karyeyi mesel darbetti {yani, Allah bunun bir benzerini vasfetti). (Nahl/112)
4. Darb, vasfetmek i örneklendirmek ve zikretmek anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Doğrusu Allah bir sivrisineği mesel darbetmekten (yani, Örnek olarak zikretmekten, sözkonusu etmek*ten} çekinmez. (Bakara/26)
Allah bir mesel darbetti {yani, bir misal anlattı I zik*retti}. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (İbrâhîm/24) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
İbni Meryem bir mesel olarak darbedildiğinde {yani, bir örnek olarak zikredildiğinde}... (Zuhruf/57)
O meseller yokmu, işte onları insanlar için darbedi-yoruz {yani, onların niteliklerini belirterek zikrediyo*ruz}. (Haşr/21)
5. Darb kelimesi, beyân anlamıyla uasfetmek ma*nasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Size meseller de darbettik {yani, size vasfettik ve be*yân ettik}. (İbrâhîm/45)
Her birine meseller darbettik {yani, beyân ettik ve vasfettik}. (Furkân/39)
O meseller yokmu, işte onları insanlar için darbedi-yoruz {yani, beyân edip vakfediyoruz}. (Ankebût/43) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.


Teşekkur:
Beğeni: 



Yer imleri