102. El-İlm


el-İlm, üç şekilde tefsir edilir:
1. Ya'lem, görmek anlamında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Andolsun ki, sizi deneyeceğiz; tâ ki içinizden müca-hidleri bilelim [na'lem] (yani, görelim}. (Muham-med/31)
Çünkü Yüce Allah, fiilen cihâd etmeden önce on*lardan kimlerin cihâd edeceğini, kimlerin cihâd et*meyeceğini bilmektedir. Onun için bilelim ifadesi, burada görelim anlamındadır. Çünkü mücâhid, fi*ilen cihâd edinceye kadar -henüz cihâd etmemiş olduğundan— Allah'ın onun cihâdını görmesi sözko-nusu değildir, fakat onun cihâd edeceğini bilir.
Yoksa Allah içinizden cihâd edenleri bilmeden [ya'lem] {yani, görmeden} ve sabredenleri bilmeden (yani, bela*lara sabrettiğinizi görmeden} cennete gireceğinizi mi sandınız?! (Âl-i İmrân/142)
Yoksa Allah içinizden cihâd edenleri bilmeden [ya'lem] (yani, görmeden} bırakılacağınızı mı sandınız?! (Tev-be/16)
Benzeri âyetler çoktur.
2. el~îlm kelimesi, bizatihi Um manasında kullanı*lır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sırlarını ve ilan ettiklerini bilir. (Bakara/77)
Şüphe yok ki O, sözden açığa vurulanı da bilir, gizle*diğinizi dcbilir. (Enbiyâ/110)
Bu buyruklardaki Um ile kasdedilen, "bizatihi ilim"dir. O, yaratmadan öncesini de, olanı da, ola*cağı da bilir.
3. Bm, izin anlamında kullanılır; Hûd süresinde*ki Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. şu âyette olduğu gibi:
De ki: "{Allah! onu ancak ilini lyani, izni} ile indirdi." (Hûd/14) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

103. Nerâ


Nerâ, dört şekilde tefsir edilir:
1. Yerâ, bilmek anlamında kullanılmıştır; şu âyet*lerde olduğu gibi:
Kendilerine ilm verilenler görür (yani, bilir} ki... (Sebe'/6)
Allah'ın sana gösterdiği {yani, Allah'ın sana Kur'ân'-da öğrettiği! bildirdiği} şekilde insanlar arasında hük*metmen için... (Nisâ/105)
Ve bize menâsikimizi göster (yani, Öğret I bildir}! (Ba*kara/128)
Allah'ın yedi semayı nasıl tabaka tabaka halkettiğini görmüyor (yani, bilmiyor} musunuz? (Nüh/15)
Acaba kâfirler görmedi (yani, bilmedi} mi ki, sema*larla arz bitişik idi de... (Enbiyâ/30)
2. Yerâ, göz ile görmek manasında kullanılır; şu
âyetlerde olduğu gibi:
Ne zaman görsen, sonra, görsen (yani, cennette nereyi ve orada bulunanların hangisini gözünle görsen}: na'îm... (İnsan/20)
Onları gördüğün (yani, gözünle gördüğün} zaman cüsseleri acaibine gider. (Münâfîkûn/4)
Allah üzerine yalan söyleyenleri, yüzleri kararmış görürsün (yani, gözünle görürsün}. (Zümer/60)
3. Elem tera, yaptıklarına bakmaz mısın manasın*da kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Elem tera [görmez inisin] {(yani, yaptıklarına bak*maz mısın)} kitaptan kendilerine nasib verilenlerin: cibt ve tağuta îmân ediyorlar. (Nisâ/51)
Elem tera [görmez misin] (yani, yaptıklarına bakmaz mısın} sana indirilene ve senden önce indirilmiş olanlara îmân ettiklerini ileri sürenlerin: küfretmek*le emrolundukları tağuta muhakeme olmayı irade ediyorlar. (Nisâ/60)
4. Elem tera ibaresi, Nebi'nin (s.a) görmediği geç*mişe ait herhangi bir şeye dair haber vermek maksa*dıyla kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Elem tera {yani, zorba Nemrud'a dair sana haber ve*rilmedi mi): Rabbi hakkında İbrâhîm ile mücadele
eden?! (Bakara/258)
Elem tera {yani, sana haber verilmedi mil: Rabbinin ashâb-ı ffl'e ne ettiği?! (Fîl/1)
Fe-terâ: o kavm, orada yere yıkılmış... (Hâkka/7)
Bu ifadeyle, onların durumundan haber vermekte*dir.
Elem tera {(yani, sana haber verilmedi mi)}: Rabbinin Âd'a-yüksek direkli İrem'e neler ettiği?! (Fecr/6-7)
Yüce Allah bu buyruğuyla, fırtına ile onlara nasıl azâb ettiğim haber vermektedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.