118. İlâ
İlâ, üç şekilde tefsir edilir:
1. İlâ edatı, ma'a [birlikte Iberaber] anlamında kul*lanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Onların mallarını yemeyin, kendi mallarınızla [ilâ ejnvâlikum]; {yani, ma'a emvâlikum: mallarınızla birlikte} yemeyin! (Nisâ/2)
Onun için Harun'u {yani, benimle birlikte Harun'u da} gönder! (Şu'arâ/13)
{îsâ dedi ki}: "Kim benim Allah'a {yani, Allah ile bir*likte} yardımcılarım?" (Âl-i İmrân/52)
Bunun bir benzeri de Saff sûresindedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
2. İlâ, bunun başındaki elif, kelâmda bir sıla [ayrı*ca anlamı olmayan bir ulama] olarak da kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sizi Kıyamet Günü'ne {yani, Kıyamet Günü için} cem edecektir [toplayacak/bir araya getirecektir]. (En'âm/12)
İlâ yevmi'l-gıyâme [Kıyamet Günü'ne] ibaresi, li-
yevmi'l-qıyâme [Kıyamet Günü için] demek olup, burada elif sıladır.
Sizi Kıyamet Günü'ne {yani, Kıyamet Günü içinj cem edecektir [toplayacak/bir araya getirecektir]. (Nisâ/87)
İlâ yevmi'l-gıyâmeti [Kıyamet Günü'ne] ibaresi, li-yevmi'l-gıyâmeti [Kıyamet Günü için] demek olup, burada elif sıladır.
Sonra, sizi Kıyamet Günü'ne {yani, Kıyamet Günü içinj cem edecektir [toplayacak/bir araya getirecek*tir]. (Câsiye/26)
İlâ yevmi'l-gıyâmeti [Kıyamet Günü'ne] ibaresi, li-yevmi'l-gıyâmeti [Kıyamet Günü için] demek olup, burada elif sıladır.
3. İlâ, qarâbet I yakınlık ile tefsir edilir; Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. şu âyet*lerde böyledir:
Andolsun ki Nuh'u kavmine gönderdik. (Mü'minûn/23)
"Onu onlara gönderdik" demektir.
Ve 'Âd'a da kardeşleri Hûd'u (gönderdik). (Hûd/50) Ve Semud'a da kardeşleri Salih'i (gönderdik). (Hûd/61)
Benzeri buyruklar çoktur. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
119. 'Azız '
Azız, altı şekilde tefsir edilir:
1. Azız; korunmuş, muafiyet sahibi, kendisine za*rar verilemeyen, kuvvetli, dayanıklı anlamında kullanı*lır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Allah 'azizdir {yani, Allah'a asla zarar verilemez}, ha*kimdir. (Nisa/158, 165; Feth/17, 19)
(Ebû Cehl'e denilecek ki): "Tat bakalım, şüphesiz sen 'azîz (yani, korunmuş I kendisine asla zarar verileme*yen} ve kerimsin!" Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Duhân/49)
'Azîz {yani, kuvvetli} olan zelîl olanı oradan çıkara*caktır. (Münâfıkûn/8)
İzzeti {yani, korunmayı, zarar görmemeyi} onların yanında mı arıyorlar?! (Nisa/139)
Kim izzet {yani, korunmayı I zarar verilemeyecek ko*numda olmayı} irade ediyorsa... (Fâtır/10)
Benzeri âyetler çoktur.
2. 'Azîz, 'azîm [pek büyük, pek azametli, değerli] ma*nasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Senin izzetine {yani, azametine / büyüklüğüne} ande-derim ki onların hepsini iğva edeceğim. (Sâd/82)
{Şuayb'a dediler ki}: "Hem sen, bize göre 'azîz {yani, büyük, değerli} bir kimse de değilsin." (Hûd/91)
Fir'avn'm izzeti (yani, azameti, büyüklüğü} hakkı için... (Şu£arâ/41)
Ora ahalisinin 'azîz {yani, büyük şeref sahibi} olanla*rını zelîl kılarlar. (Neml/34)
Ey 'azîz {yani, egemenlikte büyük I azametli kimse}... (Yûsıu778, 88)
Azizin {yani, egemenlikte büyük kimsenin} karısı... (Yûsuf/30,51)
3. el-'Izzet, hamiyyet [kibir, gurur] manasında kul*lanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
İzzeti {yani, hamiyyeti [kibri I gururu]} onu günaha sü*rükler. (Bakara/206)
İzzet ve şikak {yani, hamiyyet [kibir I gurur] ve ihtilaf} içindedirler. (Sâd/2)
4. el-'Izzet, ğalîz [sert, katı] anlamında kullanılmış*tır; şu âyette olduğu gibi:
Kâfirlere karşı izzetli {yani, onlara karşı sert ve katı}... (Mâide/54)
5. Azîz; şiddetli, ağır, zor manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Sizin sıkıntıya uğramanız o'na 'azîz {yani, -size duydu*ğu sevgiden ötürü-şiddetli, ağır/zor} gelir. (Tevbe/128)
Şu, Allah'a göre 'azîz {yani, şiddetli, ağır I zor} değildir. (îbrâhîm/20)
Benzeri bir buyruk da Fâtır sûresindedir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
6. Azîz, kuvveti I kuvvette şiddetli anlamına gelir; şu âyette olduğu gibi:
Bunun üzerine Biz de, (gönderdiğimiz iki kişiyi) üçüncü bir kişi ile 'azîz kılmıştık (yani, o iki kişiyi güçlendirmiştik}. (Yâ-Sîn/14)
Zuheyr b. Abbad, Yüce Allah'ın, O sıra Biz onlara iki kişi göndermiştik (.....) Bunun üzerine Biz de, (gönderdiğimiz o iki kişiyi) üçüncü bir kişi ile güç*lendirmiştik (Yâ-Sîn/14) buyruğu hakkında şöyle demiştir: Sözü edilen "iki kişi" ile, Yahya ve Yûnus; "üçüncü kişi" ile de, havarilerin reisi Şem'un kas-
dedi mistir. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Yer imleri