122. El-Be's
el-Be's, üç şekilde tefsir edilir:
1. el-Be's, azâb manasında kullanılır; şu âyetlerde böyledir: Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Be'simizi {yani, dünyadaki azabımızı} gördüklerinde, "Allah'a îmân ettik; O'nun vahdetine [bir ve tek ilah olduğuna]" dediler. (Mü'min/84)
Be'simizi hissettiklerinde {yani, azabımızı gördükle*rinde} hemen oradan kaçışıyorlardı. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Enbiyâ/12)
Eğer Allah'ın be'si {yani, Allah'ın azabı} gelirse, bize kim yardım eder?! (Mü'min/29)
2. el-Be's, fakirlik manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Be's'te (yani, fakirlik ve şiddette I zorlukta} sabreden*ler... (Bakara/177)
Andolsun ki senden önceki ümmetlere (de elçiler) gönderdik; tazarru etsinler diye onları be's'e (yani, fakirliğe} ve darrâ {yani, şiddete i zorluğa} uğrattık. (En'âm/42)
3. el-Be's, qıtal I savaş manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğügibi:
Allah o küfredenlerin be'sini (yani, küffann savaşı*nı/savaşmasını} önlemeye muktedirdir. (Nisâ/84) Biz kuvvet sahibi ve şiddetli be's sahibiyiz {yani, sa*vaş ehliyiz}, (Neml/33)
Be's zamanında {yani, savaş esnasında!... (Bakara/177) Aralarında be's'leri şiddetlidir (yani, münafıklarla Ya*hudiler arasında savaş olursa şiddetli olur}. (Haşr/14) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
123. Et-Tafsîl
et-Tafsîl, iki şekilde tefsir edilir:
1. et-Tafsîl, beyân t genişçe açıklamak manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
O uydurulan bir söz değildir (.....) Her şeyin tafsilidir
(yani, her şeyin beyânıdır I genişçe açıklamasıdır}, (Yû-suClll)
Her şeyden yazdık; nasihat ve tafsil (yani, beyân I ge*nişçe açıklamak} için her şeyi. (A'râf/145)
Andolsun ki onlara bir kitap getirmiş, onu ilm üzere tafsîl/fasl etmiştik (onu beyân etmiştik I genişçe açık*lamıştık}. (A'râtf52)
Âyetleri sağlamlaştırılmış; sonra, tafsîl/fasl edilmiş (yani, helâl ve haramı beyân edilmiş I genişçe açıklan*mış} bir kitap. (Hüd/1)
Ayetleri tafsîl/fasl edilmiş {yani, âyetleri beyan edil*miş I genişçe açıklanmış} bir kitap, Arabî bir qur'ân Ihitabe/okuma]. (Fussilet/3)
Onun her şeyinin tafsilini fasl ettik/Onu her şeyiyle tafsîlen faslettik {yani, onun beyânını beyân ettik jonun açıklamasını genişçe-gereğince yaptık}. (İsrâ/12)
O ki, size kitabı mufassal (yani, beyân edilmiş /geniş*çe açıklanmış} olarak indirmiş... (En'âm/114)
2. et-Tafsîl, beynûnet fayrı ayrı olmak, ayrılık, ayrıl*mak] manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Mufassal [ayrı ayrı] âyetler (yani, her iki azâb ara*sında bir ay bulunmak Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. ve biri diğerinden ayrı mu*cizeler} olmak üzere... (A'râf/133)
Kafile fasledince (yani, yol arkadaşları Mısır'dan çı*kınca/ayrılınca}... (Yûsuf/94)
Fasl Gününe {yani, Beyân [ayrım/ayrılık]Günü'ne -ki O Gün, insanlar arasında hüküm verilecek: bir fırka cennete, bir fırka da saîr'e [alevli ateşe] gidecek-}... (Mürselât/13)
Şüphe yok ki, o Fasl {(yani, hüküm ve ayrım,)} Günü, bir mîkât olacaktır. (Nebe/17)
Şüphe yok ki, o Fasl Günü {yani, insanlar arasında ayırıcı hükmün verileceği gün} onların hepsinin mî-kâtıdır. (Duhân/40) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Yer imleri