153. Qada
Qada on şekilde tefsir edilir:
1. Qadâ, tavsiye manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Rabbin qadâ {yani, tavsiye} etti: Başkasına değil, sa*dece O'na ibâdet edin... (İsrâ/23)
Musa'ya o emri {yani, Musa'yı görevlendirip Fir'avn ve onun kavmine elçilik vazifesini ifa etmesini} qadâ {yani, tavsiye} ettiğimizde, sen batı tarafında değildin. (Ka-sas/44)
2. Qadâ, haber vermek manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Biz kitapta {yani, Tevrat'ta} İsrâîioğullan'na qadâ et*tik {yani, haber verdik}: Siz yeryüzünde iki defa fesad çıkaracaksınız... (İsrâ/4)
Ona şu emri qadâ ettik {yani, Lût'a şu ahdimizi jka*rarımızı haber verdik}: Sabaha çıkarken arkaları mutlaka kesilecektir. (Hicr/66)
3. Qadâ, ferağ [boşalmak, boş kalmak, bitirmek, ta*mamlamak] demektir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Menâsikinizi {yani, hacc ibâdetlerinizi} qadâ ettiğiniz {yani, bitirip I tamamlayıp da boşaldığınız} zaman... (Bakara/200)
Artık namazı qadâ ettiğiniz {yani, bitirip / tamamla*yıp da boşaldığınız} zaman... (Nisâ/103)
Namaz qadâ edildimi {yani, farz olan Cuma namazı bitip!tamamlanıp da boşaldınızmı}... (Cuma/10)
(Okunması) qadâ edilince {yani, okunması tamamla*nınca: Nebi, Kur'ân okumayı bitirip de boşaldıkların*da} kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler. (Ahkâf/29)
4. Qadâ, fiil [yapmak /işlemek] manasında kullanı*lır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Artık ne qadâ edeceksen et {yani, bize ne yapacaksan yap}. Sen ancak bu dünya hayata qadâ edersin {yani, sen sadece bu dünya [yakın /geçici] hayatta bir şey yapabilirsin}. (Tâ-Hâ/72)
Fakat Allah fiile çıkması gereken bir emri qadâ et*mek {yani, Allah, ilminde yapacağına dair hükmetti*ği bir işi yapmak} için... (Enfâl/42)
Bir emri qadâ ettiği vakit {yani, ilminde yapacağına dair hükmetmiş olduğu bir işi yapacak olduğunda} ona yalnızca "01!" der, oluverir. (Al-i İmrân/47)
Bunun bir benzeri de Meryem sûresinde bulun*maktadır. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Allah ve-O'nun Rasûlü bir emri qadâ ettiği vakit (ya*ni, Allfih ve O'nun Rasûlü, Zeyneb'in evliliği husu*sunda bir iş yapacak olduklarında} onlar için, o işle*rinden tercih olamaz. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (Ahzâb/36)
5. Qadâ, nüzul I inmek manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ey Mâlik! Rabbin, üzerimize qadâ etsin {(yani,) ölü*mü indirsin I bizi Öldürsün}! (Zuhruf777)
Onların üzerine qadâ edilmez (yani, onlara ölüm in*mez} ki ölsünler. (Fâtır/36)
Ne zaman ki o'nun üzerine ölümü qadâ ettik (yani, o'na ölümü indirdik}... (Sebe'/14)
Mûsâ ona bir yumruk vurdu, onun üzerine qadâ etti (yani, ona Ölümün inmesine sebep oldu}. (Kasas/15)
6. Qadâ; vâcib /gerekli olmak, icab etmek manasın*da kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Emr qadâ edildi {yani, azâb gerekli oldu; Nuh kavmi üzerine vuku buldu}. Ve (iş bitti, gemi) Cûdî [engince bir dağ] üzerine istiva etti. (Hûd/44)
Emrin qadâ edileceği (yani, azabın ateş ehline gerekli olup vuku bulacağı} o Hasret Günü ile onları inzâr et! (Meryem/39)
Emr qadâ edilince (yani, azâb, ateş ehline gerekli olup vuku bulunca} şeytan da der ki:... (İbrâhîm/22)
İstifta ettiğiniz o emr qadâ edilmiştir (yani, o emr ge*rekli olmuştur I meselenin bu şekilde gerçekleşmesi icab etmiştir}. (Yûsuf/41)
7. Qadâ, yazmak manasında kullanılır; isa'nın du*rumu hakkındaki şu âyette olduğu gibi:
O, qadâ edilmiş bir emrdir (yani, Isâ(nın babasız do*ğacağı), Allah tarafından qadâ edilmiş bir iştir: o'nun var olacağı Levh-i Mahfuz'da yazılmıştır}. (Meryem/21)
8. Qadâ, tamamlamak manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Mûsâ süreyi qadâ edince (yani, Mûsâ şartını tamam*layınca}... (Kasas/29)
Bu iki süreden hangisini qadâ edersem {yani, ta*mamla/sam}... (Kasas/28)
Gündüz ne kazandığınızı bilir. Sonra sizi, belirli süre qadâ edilsin (yani, tamamlasın} diye onda uyandırır. (En'âm/60)
Sana onun vahyi qadâ edilmeden (yani, Cibril sana vahy işini tamamlamadan] Önce Kur'ân'ı acele etme. (Tâ-Hâ/114)
Onlardan kimisi adağını qadâ etti {yani, yerine getir*di/tamamladı}. (Abzâb/23)
9. Qadâf;fasl [ayırma Iayırılma] manasında kullanı*lır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Aralarında hak ile qadâ edilecek (yani, araları hak ile ayırılacak}... (Zümer/69)
Emr qadâ edilmiş olur (yani, azâb ile benim ve sizin aranız ayırılırj, sonra kendilerine göz açtırılmazdfl
(En'âm/8)
Rasûlleri geldiğinde, aralarında qıst ile qadâ edilir {yani, araları ayırılırj. (Yûnus/47)
Muhakkak ki Rabbin Kıyamet Günü aralarında qadâ edecektir {yani, aralarını ayıracaktır}. (Yûnus/93)
10. Qadâ, halketmek /yaratmak manasında kulla*nılır; şu âyette olduğu gibi:
Böylece onları yedi gök olarak qadâ etti {yani, halket-tilyarattı}. (Fussilet/12) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
154. Yesîr
Yesîr, üç şekilde tefsir edilir:
1. Yesîr, kolay anlamına gelir; şu âyetlerde olduğu gibi:
Bilmez misin ki, Allah gökte ve yerde olanı bilir. Şüphesiz bütün bunlar bir kitaptadır. Gerçekten bu Allah'a göre yesîr'dir {yani, başa gelecek musibetler Levh-i Mahfuz'da yazılmıştır; (dolayısıyla bunları bilmek Allah'a, kolaydır)}. (Hacc/70)
Bir yaşatılana uzun Ömür verilmesi de, ömründen eksiltilmesi de mutlaka bir kitaptadır. Şüphesiz şu, Allah'a göre yesîr'dir {yani, hîn [kolaydır]. Ve O'na zor değildir}. (Fâtır/11)
2. Yesîr, serî I hızlı manasında kullanılır; şu âyette olduğu gibi:
Şu yesîr bir ölçektir {yani, kendisinde bir engel bu*lunmayan serî/hızlı bir ölçmedir!. (Yûsuf/65)
3. Yesîr, hafi jgizli manasında kullanılır; şu âyette olduğu gibi:
Sonra, onu yesîrce {yani, gizlice} Kendimize qabzedi-yoruz {(yani, çekip alıyoruz)}. (Furkân/46) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
Yer imleri