183. El-Hars
el-Hars, dört şekilde tefsir edilir: Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
1. el-Hars, bizatihi hars [ekin /ekinlik] manasında kullanılır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Ve hars {yani, insanların ektiği tahıl ve benzeri ekin*ler} sulamamıştır. (Bakara/71)
Harsı {yani, insanların ve diğer canlıların yedikleri tahıl ve benzeri ekinleri} helak eder. (Bakara/205)
2. Hars kelimesi, sevâb manasında kullanılır; şu âyette olduğu gibi:
Kim âhiret harsını {yani, ebrârdan olup sâlih ameliy*le âhiret sevabını [mükâfaatını]} irâde ederse, onun harsım {yani, sevabını} arttırırız. Kim de dünya harsim (yani, facirlerden olup sâlih ameliyle dünya seva*bını [mükâfaatım]} irâde ederse, ona da ondan bir şeyler veririz ve onun âhirette hiçbir nasibi olmaz. (Şûrâ/20)
3. el-Hars ile, kadınların fercleri/çocuğun doğduğu yer kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Kadınlarınız sizin için bir hars'tır {yani, kadınların
fercleri, çocuk için bir tarladır I tarla mesabesindedir}. O halde harsınıza {yani, kadınların ferclerinej diledi*ğiniz gibi varın (yani, -Allah'ın emrettiği gibi, çocuğun doğduğu yerden /fercten olmak şartıyla- ne zaman ve nasıl isterseniz onlara Öyle yaklaşabilirsiniz: ister yüz-yüze, ister arkasını dönmüş vaziyette, ister ayakta, is*ter diz çökmüş olarak onlarla cinsî münâsebet kurabi*lirsiniz}. (Bakara/223) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.
184. Ez-Zann
ez-Zann, üç şekilde tefsir edilir:
1. ez-Zann, yaqîn [kesin bilgi] manasında kullanı*lır; şu âyetlerde olduğu gibi:
Dâvûd, onu kendisine sırf bir fitne yaptığımızı zan*netti (yani, Dâvûd, onu kesinlikle I kesin olarak ken*disine bir imtihan vesilesi yaptığımızı anladı jsezdi}. (Sâd/24)
Doğrusu ben hesabıma mutlaka kavuşacağımı zan*nediyordum {yani, kesinlikle biliyordum I inanıyor*dum}. (Hâkka/20) Allah'ın hududunu ayakta tutacaklarını zannederlerse (yani, kesin olarak bilirlerse I inanırlarsa}... (Baka*ra/230)
2. ez-Zann, şekk/şüphe manasında kullanılır; şu âyette olduğu gibi:
Demiştiniz ki: "Sâ'at nedir bilmiyoruz; (onun) zann-dan (yani, şekkten I şüpheden} başka birşey olmadığı*nı zannediyoruz (yani, ondan şekk I şüphe ediyoruz} ve biz yaqîn edinmiş değiliz." (Câsiye/32)
3. ez-Zann, töhmet manasında kullanılır; şu âyet*lerde olduğu gibi:
O ğayb üzerine danîn Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. (yani, ğayb hususunda it*ham I töhmet altında} değildir (Tekvîr/24)
Allah'a zann üstüne zannda bulunuyordunuz, {yani, Al*lah'ın sizi muzaffer kılacağına dair verdiği haber husu*sunda Nebi'yi (s.a) itham ediyordunuz}. (Ahzâb/10) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.


Teşekkur:
Beğeni: 



Yer imleri