185. El-Harb


[ el-Harb, iki şekilde tefsir edilir:
1. el-Harb ile, küfr kasdedilmiştir; şu âyetlerde ol*duğu gibi:
Ey îmân edenler! Allah'a ittiqa edin ve faizden arta kalanı bırakın; eğer gerçekten mü'minler iseniz. Yok eğer yapmazsanız Allah ve O'nun Rasûlü'nden bir harb olunacağını iyi bilin. (Bakara/278>279)
Burada harb ile, küfr kasdedilmiştir.
Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne karşı harb/muhârebe edenlerin {yani, Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne küfre*denlerin! karşılığı ancak... (Mâide/34)
2. el-Harb kelimesi, kıtal /savaş manasında kulla*nılır; şu âyetlerde olduğu gibi;
Eğer onlşrla harb'te (yani, kıtalde /savaşta} karşı karşıya gelirsen, onlara öyle bir ders ver ki, halefleri*ni de yıldırıp dağıtsın. (Enfâl/57)
Her ne zaman harb {(yani kıtal I savaş)} için bir ateş tutuşturdularsa, Allah onu söndürdü. (Mâide/64) Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.

186. El-Fısq


el~Fısq, altı şekilde tefsir edilir:
1. Fısq kelimesi, Nebi'ye (s.a) ve o'nun getirdikleri*ne küfr [inkâr] etmek anlamıyla ma'siyet [itaatsiz*lik/isyan] manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde oldu*ğu gibi:
Şüphesiz münafıklar, (evet işte) fâsıqlar {yani, Ne*bi'ye ve o'nun getirdiklerine küfretmek suretiyle Al*lah'a isyan edenler} onlardır. (Tevbe/67)
İşte bu, Allah'a ve O'nun Rasûlü'ne küfre etmeleri se*bebiyledir. Allah fâsıqlar kavmini (yani, münafıklar*dan Nebi'ye ve o'nun-getirdiklerine küfretmek suretiyle Allah'a isyan edenleri! hidâyete erdirmez. (Tevbe/80)
Münafıklar ve Yahudiler ile ilgili Bakara, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Mâ-ide, Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. Tevbe Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. ve Münâfıkûn Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir. sûrelerindeki bü*tün buyruklar da böyledir.
2. el-Fısq, şirk demek olan tevhidi terk hususunda Allah'a isyan manasında kullanılmıştır; şu âyette ol*duğu gibi:
Mü'min kimse, fâsıq {yani, tevhidi terk hususunda Allah'a isyan eden} kimse gibi midir?! (Secde/18)
Ayet o günlerde müşrik olan el-Velîd b. Uqbe b. Ebî Muayt hakkında inmiştir.
Sonra Allah, Allah'ın tevhidini inkâr eden kâfirleri
sözkonusu ederek şöyle buyurmaktadır:
Ama fâsıqhk etmiş olanların barınakları {yani, tevhi*di terk hususunda Allah'a isyan edenlerin -ki, bu hâl üzere ölenler kasdedilmektedir- varacağı yer} ateştir. (Secde/20)
İşte Rabbinin kelimesi, fâsıqlık edenler {yani, tevhidi terk hususunda Allah'a isyan eden kimseler} üzerine şöylece hak oldu: onlar îmân etmezler/etmeyecekler. (Yûnus/33)
Benzeri buyruklar çoktur.
3. el-Fısq ile, şirk ve küfr olmaksızın!şirk ve küfr-den gayri dînde ma'siyet kasdedilmiştir; şu âyetlerde olduğu gibi:
{Mûsâ dedi ki}: "Rabbim! Doğrusu ben kendim ve kar*deşimden başkasına mâlik değilim. Artık bizimle, o fâsıqlar kavminin (yani, Şam'daki Eriha'ya girmeyi terklred huşunda asi olanların -ki Mûsâ onlara oraya girmelerini .emrettiği halde, kaçınmışlardı-} arasını ayır! (Mâifi/25)
Artık o fâsıqlar kavmi {yani, -küfür olmaksızın- asi olanlar} için tasalanma! (Mâide/26) Çünkü onlar Musa'ya Şam topraklarında bulunan Eriha'ya girmeyi terketmekle asi olmuşlardı. Nite*kim kendilerine şöyle diyen Talut'a da asi olmuş*lardı:
Şüphesiz Allah sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir, kim onu tatmazsa o mutlaka bendendir (.....) Fakat içlerinden pek azı ha*riç ondan içtiler. (Bakara/249)
Böylelikle onlardan suyu içenler, Talut'a karşı .is*yankâr oldular. Fakat hepsi de mü'min idiler.
4. el-Fısq kelimesi, küfr sözkonusu olmaksızın ya*lan manasında kullanılmıştır; şu âyetlerde olduğu gibi: Muhsanâta atıp, sonra dört şâhid getiremeyenlere gelin*ce, onlara celde vurun; seksener celde ve onların şâhid-liklerini ebediyyen kabul etmeyin. İşte onlar fâsıqlardır (yani, onlar, söyledikleri yalanla -küfr olmaksızın I küfre girmeksizin- Allah'a isyan eden kimselerdir}. (Nûr/4)
Ey îmân edenler! Eğer fâsıq biri size bir nebe' ile ge*lirse {yani, bir kimse gelip de size hadîste !sözde ya*lan söyleyerek asi olursa}... (Hucurât/6)
Âyet, o sırada müslüman olmuş bulunan el-Velid b. Uqbe hakkında nazil olmuştur. Onun ma'siy eti/fıs -qı, yalan söylemesi idî. Çünkü Nebi'ye (s.a) gele*rek, kendileriyle karşılaşmadığı halde "Benî-Mus-talıq bana zekatlarını vermedi" diye yalan söyle*mişti. Fakat bu davranışıyla küfre de düşmemişti.
5. el-Fısq ile, küfr içinde olmaksızın ismi günah işlemek kasdedilmiştir; şu âyette olduğu gibi:
Yazana ve şahide zarar verilmesin. Eğer yaparsanız, mutlaka o, size bir fisq olur (yani, sizin için -küfr ol*mamakla birlikte-günah olur}. (Bakara/282)
6. Fısq, seyyi'ât Ikötülükler manasında kullanılmış*tır; şu âyette olduğu gibi:
Haccda refes ve fısq (yani, seyyiât I kötülük işlemek} yoktur. (Bakara/197)
Yüce Allah'a hamd ve O'nun ihsan et*tiği güzel başarı ile el-Vücûh ve'n-Ne-zâir tamamlandı. Allah, nebisi Mu-hammed'e ve o'nun âline salât eylesin. Bu Linki Görmeniz İçin SupersatForuma Uye Olmanız Gerekmektedir.